2421.
- bugün ilginç birşey oldu mu?
+ hıhım, kısa çöpü çektim.
- bi dakika, nee? nerden?..
+ nerden olacak? kürdanlığın içinden...
- kürdanlık boştur o zaman, sona kalan kısa çöplerden birine denk geldiğine göre? .
+ hayır.
- ne yani dolu muydu?
+ hıhım. tamamı doluydu.
- onca kalabalığın içinden kısa çöpü nasıl çektin yaa?
+ bilmem şanslıydım.
- ne yani? nasıl? şanslı mıydın.. sen şunu başta anlatır mısın?..
+ niçin indirgemeye çalışıyorsun?.. 187 çöpün içerisinde duran, tek kısa çöpü ben çektim işte. bunda küçültecek ne var?..
- küçültmek mi?..
+ evet. şanslıydım, çünkü tek kısa çöpü çektim.
- tek kısa çöp mü? tek kısa çöp olduğunu nereden biliyorsun? belki daha onlarcası vardı?..
+ hayır yoktu.
- ne yani baktın mı?
+ evet. açıp kürdanlığın içine, tek tek baktım. zaten 187 çöp olduğunu da oradan biliyorum.
- sana gerçekten inanamıyorum.
+ bunda inanamayacak ne var? 187 çöp içerisinden, tek kısa çöpü, tek hamlede çektim. ve şanslıydım. bunu bilinçli yapmadım. bunda küçültülecek bir şey yok. bilakis büyütülecek birşey var....
- haklısın galiba. olaylara bakış açımızı değiştirmeliyiz.
+ sen değiştir. ben kendimden memnunum.
- peki ben değiştiririm.
+ :s
- söylesene, ben de senin kısa çöplerinden biri miyim?
+ evet, öylesin.
- buna sevinmeli miyim?..
+ mutlu olmuyorsan, baktığın yeri değiştir.
- yanlış anlama, kısa çöpü hep kötü birşey olarak öğrettikleri için.
+ bu onların bakış açısı. peki, senin açın nerede?..
- ...
devamını gör...
2422.
harfiyen gözlenen şarabımın hesabına
ahlak dediğiniz dipsiz çukura
şarabımın kitabına
doyumsuzluğunuza
ölümden sonrasını için süsleyerek ayırttığınız yere
size gelsin bu endam
devamını gör...
2423.
hiç bir şeyden korkmuyoruz insan olmaktan korktuğumuz kadar.
devamını gör...
2424.
bu gün yazarak düşüneceğim o kadar çok konu var ki... ruhum bu hengamede saatlerce spor yapmış gibi yorgun ve sakinleşmiş. bir yandan da sakinleşememiş, işte öyle. ben olmak böyle çünkü.

tutarlı iletişimleri severim. dengesizlikler beni çok yorar. bu yüzden insanlarla zor yakınlaşır, çok bağlanırım. sevdiğime de kıyamam. bundan aylar önce bir dengesizliği ile beni şaşkına uğratmış, vaktinde çok yakın olduğum ve aramız yeni yeni iyileşmeye başlayan biriyle son zamanlarda yakınlaştığım bir arkadaşım tartıştılar. tartışma da denemez aslında.

eskiden yakın olduğum (x diyelim mi, kolay olur anlatırken) arkadaşım insanlara karşı biraz tuhaf biri. olayın ortaya çıkışı da çok ilginç. bu x, yeni samimi olduğum arkadaşımı (buna da y diyelim. ben de z, al sana üç bilinmeyenli denklem) her yerden engellemiş. gerekçesi ise şu: "benden etkileniyor, güzellik algılarını kafasına takıyor. sürekli beni stalklıyor, yerli yersiz hakaret ediyor (hakaret dediği şey de kızın "hayan sürekli instadaki gibi toz pembe mi?" cümlesi)."

bu x'in davranışı bana çok sıkıntılı geldi, mesajlara baktığımda da y'yi haklı buldum "ama arada kalmak" bu işten arkadaşlarını kaybederek zararlı çıkan ben olmak istemiyorum. bu yüzden ikisine de iki gündür iyi yaklaşmaya çalışıyorum, ve işin garip yanı benim bir alakam olmamasına rağmen kötü etkileniyorum. bu yüzden biraz uzaklaşmaya karar verdim sanırım.

neyse bu olaydan farklı olarak, insanlar kendini nasıl yansıtıyorsa öyle görüyoruz muhabbetine mi bilmiyorum, bu x beni manipüle etmiş gibi; arada sırada onun kıskanılacak bir tip olduğunu, onun gibi olmak isteyeceğimi falan istemeden düşünüyorum. ve bu yüzden kendimi berbat hissediyorum.

eveeeett. o kadar uzun şeyden sonra bir başka mevzu daha. insanlara karşı olan yaklaşımım. bir öğretmenim bana bu gün şey dedi. "kare misin, yuvarlak mısın? sınırlarını ne kadar biliyorsun, insanlara ne kadar bu sınırları koyuyorsun; kareysen kare olduğunu kaç kişi biliyor? sınırın olmazsa dalarlar çünkü, yorulan sen olursun sonra."

sanırım istemeden de olsa bu "şekilsiz" ben oldum. işin garip yanı, düzeltemiyorum. çoğu zaman egomu kendi kendime "ben kimim ki?" diyerek parçalıyorum. uyumlu olmak, mülayim olmak, orta yolcu olmak ben oldum. ve bu net olmaktan çok daha zor. keşke kare olsaydım, bazen sivri uçlarım ona buna batsaydı ama ben daha rahat bir zihinde olsaydım.

bu da bencilce değil mi? bu isteğim de burada sonlanıyor işte.

kandil. evet. uzun zaman sonra namaz kıldım. bu sakinliği özlemişim. ama yine, insanların bana kurduğu cümleleri özenle seçmesi canımı sıkıyor. "kalk bir dua et, sağlığın için, annen baban için."

of.. bir de her şeye rağmen savaşmak için çıldıran bir zihnim var bu aralar. spor yapmak istiyorum. çok çalışmak, netlerimi yükseltmek... çünkü pişman olup "bu salak mı benden daha yüksek?" demek istemiyorum. sonra arkadaşlarıma bakarak hırslandığım için vicdan azabı çekiyorum.

yoruldum yazarak. evet ablamla dertleşmek yetmedi. bıraksan daha konuşurum. okuduysan teşekkür ederim.
devamını gör...
2425.
sözlük azdı bu gece. deprem meprem olmaz inşallah.
devamını gör...
2426.
her defasında yeniliyorum kendime. her defasında aynı hataları yeniden yapıyorum. sonra her şeyden, herkesten, hayattan, kendimden soğuyorum.
bir insanı seviyorum. o kadar çok seviyorum ki o kişi artık hayatımdaki biri olmaktan çıkıp benim bir parçam haline geliyor. sonra o insanla anlaşamadığımız bir noktaya geliyoruz. ardından birbirimizin hayatından çıkıyoruz. o gidiyor ve ben ona karşı olan tüm duygularımla tek başıma kalıyorum. sonra onun bendeki yeri boş kalıyor. ve kendimi onu tanımadan önceki halimden daha da eksik hissediyorum. her geçen yıl daha da kötüye gidiyor bu durum.

kendi kendime yeterim biliyorum. sadece kendimle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum. ama yalnız olmak istemiyorum. yalnız kalmak istemiyorum. artık yeniden eksik hissetmek, o boşluğa düşmek istemiyorum. benim bir parçam haline gelmiş olan hiç kimseyi kaybetmek istemiyorum. yeniden birini, birilerini sevip, verdiğim bütün o sevginin boşa gitmesini izlemek istemiyorum.

yoruldum. hala da yorgunum. bu yorgunluk bazen hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor.

ne yaparsam yapayım akıllanmıyorum. ne kadar çok kırılsam da, yerle bir olsam da yine birilerini sevmekten, bağlanmaktan vazgeçmiyorum. hala da vazgeçmiş değilim aslında. sadece hayatımda kalıcı olacak birine ihtiyacım var. günün sonunda ona sarıldığımda her şeye rağmen hayata karşı umutlu hissedebileceğim birinin olmasına ihtiyacım var.
bu kadar eksik hissetmek istemiyorum artık.
devamını gör...
2427.
seni ararken mutsuzlukla uzun bir yolculuğa çıktım
yol kenarındaki molalarda hakikati buldum
mutluluğu buldum, beni buldum, sevgiyi buldum
en önemlisi sevgisizliği buldum ama sen yoktun

gerçi benim için yoktan bile yoktun
çünkü olmamalarınla meşhurdun
ezelden beri gönlümde faili meçhuldun
arsızca sevmeye devam ettikçe seni, kaybettim

artık bir daha dönme, bir daha sevme
onursuz bir savaştı içimde yaşatmak seni
devamını gör...
2428.
selam,

birkaç gündür aklımı kurcalayan bir şey var. ben yalnız olmaktan mı korkuyorum? kendimle başbaşa olmaktan mı korkuyorum? ben ne yapıyorum a*k? kendimden hayatımdan çok sıkıldım. eskiden yalnız vakitler bana ödül gibiyken şimdi kendime iki saniye dayanamıyorum. başarabildiğim hiçbir şey yok gibi. evet belki çoğu kişiden iyi bir yerdeyim. ama arkadaşlarım arasında ortalama hatta sonlardayım. hepsi benden daha başarılı gibi. önceden derdim ki evet onlar başarılı ama benim hedefim mutlu olmak başarılı olmak ya da para kazanmak değil bunlar insanı mutlu etmez ki. ama şimdi tek istediğim şey buymuş gibi geliyor. kendimi bir şekilde kanıtlamam lazımmış gibi hissediyorum.

neyi değiştirsem bilmiyorum. bu son birkaç aydır olan s*k*k karışık düşüncelerimden de sıkıldım. sessizlik istiyorum eskisi gibi huzur istiyorum. ama okul bitiyor. herkes çok iyi şirketlerde işe giriyor. yurtdışına çıkıyor. bir şeyler başarıyor. geride kalmış hissediyorum. ben de çalışıyorum. en iyi halimle kendimi vererek çalışıyorum diyemem. ama sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. açıkçası bazıları gibi çalışmak da istemiyorum. bazen ağaçların altına yatıp sadece var olduğum için mutlu olmak istiyorum. ben de zamanında çok çalışıp bir şeylere ulaştım. bir ara iyi para kazandım yaşıma göre. ama bunlar beni hiç mutlu etmiyor ki. beni seven ailem, sevgilim ve birkaç yakın arkadaşım olsun istiyorum. asıl istediğim bu biliyorum. çok para kazandırmasa da geçinecek kadar para kazandığım bir uğraşım ve bu hayattan zevk alırken yanımda sevdiğim dostlarım olsun istiyorum. beraber güzel anılar yaratalım.

sanırım ben eskisi gibi kendimden ve yaşadığım hayattan memnun olmak istiyorum. eğer kafam karışıksa ne yaptığımı bilmeyip kendime yakışmayan aptalca hareketler yapıyorum. yakınlarımı incitiyorum bazen. kendime zarar veriyorum. 1 ay boyunca neredeyse hiç uyumadım. uyuyamadım. yemek yemedim. göz altlarım iyice belirginleşti, kilo verdim. kül tablası gibi kokana kadar sigara içtim. yine de yapmam gereken her boku kalkıp yaptım. atmadan önce anksiyete atağı geçirdiğim mailleri attım. yetişmeyen projeleri yetiştirdim. sosyal hayatımda sahip olduğum rollerini yerine getirdim. ama kendime hiç bakmadım. cevabı bazen başkalarında başka şeylerde aradım. mutsuzluğumun sebebini sevgilime attım. ah benim birtanem, ne kadar boktan bir insan olsam da hep yanımda olan o kişiyi en yakın arkadaşımı o kadar çok üzdüm ki. kendimden bunun için nefret ediyorum. pişmanlık pek duymam aslında. ama bu her düşündüğümde kendimden iğreniyorum. sıkıntı hiç onda değildi ki sıkıntı bendim. hiçbir şeyden zevk almıyordum. sadece yeni olan şeyler içimi ısıtıyordu. yeni insanlar, yeni aktiviteler, yeni mekanlar. hepsi sanki bana yeni bir ben sunuyor gibiydi. ama yanıldım. çünkü içten içe her aynaya baktığımda gerçeği biliyordum. başarısızlıktan başka bir şey değildim. bu insanlar nasıl her gün beni arayıp görmek istiyordu ki? kendime saygım yoktu.

birkaç gündür iyice uyuyup kendime gelmeye çalışıyorum. bol bol yemek yiyorum. biraz yalnız kaldım. tekrar meditasyona başlayıp kendimi kabullenmeye çalışacağım. son aylarda yaptığım onca aptallıklardan sonra fark ediyorum ki sıkıntı benim ve benim kafamın içinde.

bilmiyorum, kırdığım insanların kalbini alabilir miyim? her şey eskisi gibi olur mu? yediğim bokları düzeltebilir miyim? bu aptalca kafa karışıklığım gider mi? deneyip görmemiz lazım. yoksa bu işin sonunda kendimi asacağım ağaç bile belli. ama yine de bu pek de umutsuz bir yazı değil gibi. hemen olmasa da yavaş yavaş bir şeyler yerine oturacak biliyorum. bazen böyle her şeyin içine ediyorum. önceden böyle dibe batıp batırmışlığım var. herkesi kırıp sonunda yalnız kalıyorum. ve tekrar başlıyorum. bu sefer umarım erken fark edebilmişimdir. bazı şeyler için geç değildir.

sevgilerle,
devamını gör...
2429.
aydınlatırken geceyi
yıldızlar ve ay
göğsüme oturan şey
sadece karanlık.

-sevgili claudemon.
devamını gör...
2430.
şu ortama iki bakayım dedim halime şükrettim.
devamını gör...
2431.
ohaaa saat 5 olmuş olummm yuuhh ne yapıyoruz lan biz burada aloo sitenin kapısı nerde çıkamıyom yoldaş kim kapattı lan bu siteyi üzerimize kilitli kaldık burada allahım yardım et yetkili yok muu 155 imdaatt
devamını gör...
2432.
sence de bir şansı daha hak etmiyor muyduk?
devamını gör...
2433.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2434.
seven gider mi ?

seven herhalükarda sevgisini belli eder. şartlar ne olursa olsun sevdiği karşısında hep aynı kişi olarak kalır. bazen gitmeye mecbur kalır insan başka bir diyara gider. o zaman mesafeler girer araya lakin mesafeler sebep değildir ayrılığa... önemli olan sevdiğinin kalbinden gitmemek. çünkü bazen kalmak için gitmek gerekir. gerçek ayrılıklar sevdiğinin kalbinden gidince olur. sevgi biter, seven yabancılaşır. ve bazen seven gider. "sevmiştim, sevmişti oysa" dersin kendine lakin tek taraflida sevgi olmuyordu anlarsın o zaman onun için canını verecekken o sana zamanını bile vermediğinde anlayacaksın. nazım hikmet'in dediği gibi "her gelen sevmez, ve hiçbir seven gitmez"
sevende asla gidemez zaten ama kıymeti de bilinmez...
devamını gör...
2435.
son tanımda benim morali sıffır sıffır sıffır sıffır diyen adam aklıma geldi.
(20. saniye)
devamını gör...
2436.
manita yok
flört yok
para yok
akademik başarı yok
sabah uyanınca telefonda 1 bildirim bile yok
olmaz olsun böyle hayat
devamını gör...
2437.
moruk siz siz olun yolunuzu asla yedikule gar taraflarına düşürmeyin. biz küçükken bi efsane vardı başka semtten gidenleri oranın balicileri öldürüp hisara atıyorlarmış diye biz de şu an restorenin başladığı yere yakın bi yerlere gidip geri dönerdik g.. korkusundan. sonra bi gün daha da ileri gitmeye karar verdik bilenler vardır garın ordan dümdüz yardırınca ermeni kilisesine varmadan sağ tarafta küçük bi yokuş var sola dönünce de narlıkapıya doğru gidiyorsun, he işte tam orada 7-8 kişi yerdeki birini tekmeliyordu biz görür görmez topuk tabii allahtan gide gele ara sokakları öğrenmiştik de kaçabilmiştik. kovalamıyorlardı bu arada hahahha lan ya.
yani yedikule'ye gitmemeye çalışın, mümkünse fatih'e girmemeye çalışın. akşam altıdan sonra giderseniz bıçaklanma ihtimaliniz yüzde 95 artarak yüzde 195 oluyor..
devamını gör...
2438.
biraz sükunet. zor ama imkansız değil.
zor seven bana al sana daha zoru diyor sanki.

çelişki.
anlayabilirsin ama çözmek zorunda değilsin.
senin olmayan tüm çelişkiler..
senin değil işte. mücessem olarak dibinde bitmiyorsa, kılını kıpırdatmana gerek yok.

yorulmuyor musun diye sormuştu bana
sahici bir gecede
sevmiştim o sahici geceyi
o da sevmişti

ve evet
artık yorgunum
imgelerim kelimelerim
gözlerim..

kimseye etmiyoruz elbette şikayet
ağlamıyoruz da hâlimize
savaşmıyoruz da..
devamını gör...
2439.
niye hiç geçmiyor? hiç geçmeden niye böyle acıyor? bu özlemek hiç mi eksilmez?
devamını gör...
2440.
şule’siz şile
alarm sesiyle uyandı. etrafına bakındı, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. kimse yoktu. “bugün hangi gün” diye sordu kendi kendine. pazar gibi geliyordu. ama pazartesi de olabilirdi. gördüğü rüyayı unutamıyordu.
koşa koşa semt pazarına gidip,girişte zabıtalardan maske alıp pazarın içine girmişti. aldığı karpuzu sektirerek gidiyordu ki ayağıyla bir orta açtı ebrar karakurt smaçladi, sertaç şanlı blokladı. top komsunun bahçesine kaçmıştı. “ topunuzu keseyim mi ha?” diye soruyordu djokovic elindeki raketiyle. hızlıca hazırlanıp işin yolunu tuttu. içeri girerken müdürle karşılaştı. sessiz bir selamlaşmadan sonra bugün salı olmalı diye düşündü. çünkü müdürü lacivert desenli kravatını takmıştı. bu dövüş kulübünden alıntı değil mi ya diye geçirdi içinden. odasına girip kapıyı kapattı duvardaki panoda bir cinayet ve şüphelilerin olduğu ağdan oluşan fotoğraflar vardı.  maktülün etrafındaki resimler hep tanıdık yüzlerdi. asıl korkuncu maktülün resmiydi.maktül o’ydu. alarm tekrar çaldı ve uyandı. “ne kabuslar gördüm ben” diye söyleniyordu. böyle durumlarda ruhu hala rüyada kalıyordu, bir süre kendine gelemiyordu. hazırlandı evden çıkacaktı ki arabanın anahtarı olmadığını fark etti. kafası yeni yeni yerine geliyordu. dün kovulmuş ve şirket, aracını geri almıştı. akşamında barda bir kaç viski ile başlayıp eve giderken büfeden aldığı biraları  tek başına içmişti bütün gece.

kız arkadaşıyla kahvaltı yapıp biraz moralini yerini getirmek istedi. telefonunu aldı, mesaj vardı kız arkadaşından. "ben ayrılmak istiyorum". kimseye itiraz etmezdi. işten ayrılırken de özel eşyalarını alıp çıkmıştı. kız arkadaşlarından ayrılırken de hiç "neden" diye sormazdı. son kız arkadaşı ile her şey çok güzeldi oysa. onunla şile'de tanışmıştı ve her fırsatta oraya gidip vakit geçirirlerdi. isminin şile'ye benzemesi ve orada tanışmalarının şiirsel bir tadı vardı. üstüne üstlük zülfü livaneli’nin serenad kitabınını okuduğu dönemde tanışmıştı onunla. gayet mutluydular. ileriye dönük planları da vardı. gelen mesaja neden diye sormak istiyordu. ama küçüklüğünden beri keskin tavırları yazmasını engelledi.
onunla olmasa da  şile'yi görmek istiyordu. taksiyle yaptığı yolculuk sonunda tüm parasını taksiciye verdi. izlediği filmlerden aklından hiç çıkarmadığı ve intihar edilecekse böyle olmalı diye kafasının bir kenarına not ettiği dedemin insanları’ndaki mehmet bey’in intiharını hissetmek için denize doğru yürüdü ve kayboldu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim