5121.
ben, ayrı yazılan de’yim.
evet, o çok bilmiş da-de ailesinin dışlanan evladı.
bir virgül kadar değersiz, bir boşluk kadar görünmezim.
ama yanlış yazıldığımda bile herkesten önce fark edilirim.
yani düşün…
bu kadar görünmez olup da bu kadar fark edilmek ne garip bir çelişki.

insanlar beni genelde kardeşimle karıştırır.
bitişik yazılan de.
hani şu evde, okulda, bende gezen...
onunla aynı evi paylaşıyoruz ama ayrı dünyaların insanlarıyız.
ben gittiğim her yerde ayrı yazılmak zorundayım,
yoksa türkçe öğretmenlerinin tansiyonu düşüyor.

geçen gün bir cümlede yerim vardı:
ali sinemaya gitti, ayşe de evde kaldı.
yemin ederim, tam anlam bulmuştum ki…
beni dede gibi bitişik yazmışlar.
ayşe evde kalmamış, yaşlanmış resmen.

bazıları beni o kadar yanlış anlıyor ki
ben de seni seviyorum yerine
ben de seni sevmiyorum yazıyorlar.
hayatım boyunca bu kadar yanlış bir boşlukla karşılaşmadım.

ama yine de küsmedim.
çünkü biliyorum…
ben olmadan bir şeyler eksik kalıyor.
cümle tamam, anlam yarım.

ne tam bir bağlaç olabiliyorum,
ne de duygulardan azadeyim.
bir aşk mektubunda beni unuturlarsa,
kalp kırılıyor.
bir ayrılık mesajında fazla yazılırsam,
anlamsız oluyorum.

ben, ayrı yazılan de’yim.
biraz melankolik, biraz alıngan,
ama yerim belli senin yanındayım.
yeter ki beni anlamak için bir boşluk bırak.
devamını gör...
5122.
hani bazen bir sürü şey vardır. birbiriyle bağlantılı gibi görünür ama hepsi ayrı ayrı kendi başına vardır. hangisinden başlasan diğeri yarım kalır
devamını gör...
5123.
dün gece kaçta uyudun diye adama sordu kadın. adam sanki rakamlar gözünün önünden geçerken doğru zamanı yakalayacak gibi bir düşündü, başa çıkmayınca gün ağarıyordu dedi.
neden diye sordu kadın, sorun neydi? ben? sen? biz?
hepsi dedi adam ama galiba en çok biz, üstü başı silme haksızlık kaplı olan biz.
kadın onaylamadı ama reddetmedi de, odadaki fili o da görüyordu çünkü.
en sakin yerine seslendi adamın, bu gece ben uyutacağım seni ve şarkımız da açık olacak dedi.

adam gülümsedi, gerçekten gülümsedi; yanımda, orada kal yeter dedi.

yeterdi de..
devamını gör...
5124.
amaçsız şekilde düşündüklerimi yazmayı veya bir şeyler anlatmayı seviyorum. birilerine kendimi açıyormuşum gibi hissettiriyor. gerçi saçma geleceği için çok fazla yapamıyorum ama yapınca iyi hissettiriyor, bir nebze rahatlatıyor. bu da onlardan biri, silinmek için yazılmış bir şey.
devamını gör...
5125.
kafayı yemek üzereyim sözlük. uçbeyiyim sancak beyiyim ne derseniz oyum. ama akıllı değilim. kendimi tanıyamıyorum. iyi gibiyim. mutluyum. umutluyum. her şey yolunda ben hariç her şey yolunda. ettiğim şımarıklık rahat ardıma batıyor. kağıt üstünde her şey güzel. ama kağıda kan ve gözyaşı damlıyor. hiçbir şey kağıdın üstünde durduğu kadar güzel değil. bense çok çirkinim. ama daha fazla bu adam olamayacağım. boşver be. yazın tatile gideyim arkadaşımın evine kalmaya. belki bir güzele aşık olurum plajda. takmam kafaya bunları. ona açılmanın derdiyle dertlenirim. bak o tatlı olur sözlük. kader kısmet işte. kadersizlik de bize kısmet herhalde.
devamını gör...
5126.
doğduğumdan beri, çocukluğumda, gençliğimde ve şimdiye kadar tek gerçeğim var oldu hep.
kalbimden gelen sesi, hissettiklerimi hiç bir zaman yalan çıkarmadığınız için teşekkürler.
bu yaşıma yalnız gelmeyi bir şekilde başardım. görünen o ki ölene dek de yalnız kalmaya mahkum edilmişim.

hiç olmadı seven bir kalp, hiç olmadı sıcacık bir el. ömrümce görmedim bana güzel bakan bir çift göz. bir annenin dünyaya getirmek bile istemediği birinden de ne beklenir ki zaten?

siz mutlu olun, sizler hep kalabalık olun, siz hep sevin sevilin. ben sizleri görüyorum.
ben mi? merak etmeyin, karanlıkta bir şey görülmez, ışık tutan da olmayacağına göre endişe etmeyin.

teşekkürler kader.
devamını gör...
5127.
'ilişkiler yumağı matrixim' dağıldı sözlük. nasıl dağılmasın ki?
kendimi bilmeden hemde hiç tanımadan kurduğum ilişkiler mekanizmam, kendimi hiç hiç ve hiç bilmemeye başlayınca gümledi.

evet, eskiden kendimi bilmiyordum. sonra bir gün kendimi bilmeye talip oldum ipin ucu kaçtı. ne ben kaldı ortada ne de benim ilmek ilmek işlediğim yaşam ağım.
hadi ben ara ara kendime yabancı gelirdim de şimdi tüm dünya bir olmuş yabana bulanmış gibi.

ne o ses tanıdık, ne o bakış, ne kelimeler, ne gülüşmeler... tümden yabancı oldu tüm bilinenler.. ne bir doğru kaldı geride ne bir yanlış.. ne bir ben ne bir sen...

şimdi ben bile bana yabancı. ben bile bana ıssız. ne sesim ne sözüm ne de anlamım kaldı... hangi arayışın kayboluşu bu?
devamını gör...
5128.
kusana kadar içip sızmak istiyorum tam da şu anda. ama yapabileceğim eylem en fazla izopropil alkol koklamak olur. kendime koyduğum sınıra yaklaşmıyorum bile artık. biliyorum sonucun ne olacağını. teşekkür ederim. arz ederim. saygılarımla. best regards. vaya con dios. ın vino veritas. veni vıdı vici. vıdı vıdı vıdı.
devamını gör...
5129.
ağlamaklı bir huzur içerisindeyim.
ağladım diye mi huzurluyum diye mi hala çözebilmiş değilim…
kelimelerle aram kendimi bildim bileli hep iyiydi. senin sayende…
ama yine de; duygularımı ifade etmekte şu an oldukça güçlük çekiyorum…

maneviyatımı çok uzun zaman önce kaybettim, biliyorsun. ama şu an ne yaptığımı gördüğünü ve buna gülümsediğini biliyorum.
her duyarak uyandığımda beni ürküten sabah ezanını, oturup terasta huzurla dinliyorum. ezan okunduktan sonra da bir sigara içip yatağıma geri dönmeyi düşünüyorum. yarın iş var, ama tekrar uyuyabileceğimden emin değilim…

yattığın yerde çok huzurlu olduğunu umuyorum.
en azından yaşadığından daha huzurlu olduğunu…
öldükten 136 gün sonra, öldüğünden beri ilk defa rüyamda seni gördüm anne… hoş geldin ve bu ziyaret için sana çok teşekkür ederim…
devamını gör...
5130.
antik bir devrin kayıp ruhu gibi hisseder mi insan? bedenini zindan sayar mı? dudakları bir gülümsemeye tabiiyken, içinde on binlerin titreten yürüyüşüyle canı yanar mı? gözyaşları, nuh'un tufanından kalma damlacıklar gibi, binlerce yılın çaresizliğiyle akar mı? ölüm denen karanlık, kasvet dolu şey sonraki yaşama geçiş midir; yoksa yaşam, doğduğumuz an bize ölümü mü vadeder? bir yıldız tozunun zerreciğinde bu kadar haykırış olur mu?

ne çok cevaplanacak sual var ve ne az cevaplayabilecek insan… dilime dolanan, yazmak için parmak uçlarıma akan kelimeleri tanımıyorum. sokaklardaki kalabalıkları, sesleri, renkleri tanımıyorum. karanlık bir miraçtaymışım gibi yukarıdan, kara bulutlardan izliyorum sanki olup biteni.

içimde bilmediğim toprakların acısı, bir zamanlar tapılan tanrıların son nefesleriymişçesine kayan yıldızlar ve zaman ırmağında akıntıya kapılıp boğulan insan… boğulurken bile çaresizce aşkı arayan insan; iki yarım kırıklığın, birbirinde sığınak diye aradığı o aşkı.
devamını gör...
5131.
zaman gece..

insan kendinden yorulur mu?
ben yoruldum..

belki de en çok kendinden yorulurdu.. susturulamayan sorgular.. bitmek bilmeyen sorular.. anlam veremediğin dünya..
hatta en çok kendinden yorulurmuş insan.. öğrendim..

zaman gece.. hep gece..
devamını gör...
5132.
sonunda o gün geldi. epeyce bir süredir beklediğim öfke patlamasını yaşadım. inanılmaz yoğun bir tempoya inanılmaz kötü bir ruh haline girmemle başladı aslında. zaten bu süre zarfında çok da olması gerektiği gibi çalışmayan beynimi kullanmam gereken bir dönemin içine girip tasarımlar ve fiziği birleştirince patatese dönmüştüm zaten. üzerine bir de müthiş depresif ruh halleri girince nanayız. o da yetmedi bir iki iş yapalım diye girdiğim işte zaten hiçbir şey olması gerektiği gibi değilken, geri zekalı teknik elemanlardan iki tane pdf alıcam diye kıçım başım hepsi yırtıldı. profesyonelliği bozmayayım, kimsenin kalbi kırılmadan iş yaptırayım dedikçe anladım ki bu memlekette iş yaptırmak için birilerini bir yerlere sokup çıkarmak gerekiyor. kötü insan olmak zor değil zaten, oluruz da problem yok da yapmak istemiyorum ki olum ya. sen beni geçiştirince egoların -artık kaç tane varsa- tatmin oldu da, ben sana o konserde istediğimi zaten yaptırıcam? neyi kanıtlamış oldun ki şimdi yani? neyse, geç oldu. uyuyun artık. meseleleri de öyle çok da şey yapmayın.
devamını gör...
5133.
kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzüyor.. balıkçı amca geliyor... dur dur gelme! yeri değil..

aklıma kazınan bazı cümleler var..
bazen yaşanan bir olay, durum sonrası tesadüfen biri gelir ve sanki o yaşadığın durumu biliyormuş gibi bir cümle kullanır. 'beni bir yerden mi izledi, nereden biliyor' düşüncesi ile birlikte zıplama anı yaşanır. o kişi o cümleyi sana sanki kurmak için gelmiş oraya. evliya mısın nesin sen? işte böyle zamanlarda o kişiyi, evrenin sana gerçekten bir işaret olarak gönderdiğini düşünebilirsin. bu kadarı da fazla tesadüf. ve ben böyle tesadüflere bayılırım. resmen kurulan cümleler içime işlenir. bizlerde belki öyleyiz kim bilir kimlere ulak gibi bir haber bir farkındalık yetiştirdik... tam üzerine söylenen kelimelerin sihri diye bir şey var.. onu oraya haberi olmadan getiren tüm tesadüflere teşekkürler..
devamını gör...
5134.
#3610861
kuzguncuktaki vişne de dahil birçok yazar entrysi bana dönem dönem ulak oldu.

nesiniz siz? evliya mısınız nesiniz siz?
devamını gör...
5135.
düşüncelerimi yine yığdım üst üste. gideyim buradan, bir iki sayfa kitap okuyayım dedim, ama nafile. bildiklerimi paylaşma hevesim beni tekrar buraya getirdi. öğrenmeyi ve öğrendiklerimi birileriyle paylaşmayı öyle çok seviyorum ki. çene çalmak gibi, ama bu kalemle ya da klavye ile yapılanı tabii. geveze gibi bir sözlük hesabıyla zihnimdeki tüm öğrendiklerimi dökmek istiyorum. öğrenme hevesi, aktarma hevesine yol açıyor. bu yolu ise paylaşım yaparak dindirme gayesiyle vaktimi yine burada geçiriyorum. ama bunun bir sonu olmalı değil mi..
devamını gör...
5136.
içimde kendimi hayal kırıklığı olarak taşıyorum.
devamını gör...
5137.
bazen kendimi yapmam gerekenler listesinde kaybediyorum. yığın yığın düşüncelerim, aralarda buruşmuş beğenilmeyen fikirler, yerde topak topak dağılmış… böylesi zamanlarda bir tükenmez kalem mürekkebine metamorfoz geçiriyorum. kalemden kağıda harfler ve noktalamalar olarak dökülüyorum; kah bir sevgi dolu sözcük, kah ağırlığı bir çığdan hallice, yuvarlana yuvarlana büyüyen bir paragraf oluyorum.

dünyaya tekrar gelsem, bir kalem olmak isterdim. ama öyle düz bir kalem değil; anlamı bilen, anlayan, anlayışla yaklaşan bir yazarın kalemi.
devamını gör...
5138.
ağlamak yok dedikçe ağlatıyor geceler
intihar çukurundan ansızın çıkmıştı bir gecede.
dillere pelesenk olmuş,yaşamdan geçen dizeler.
aman dilemiyorum artık göktekinden
devamını gör...
5139.
çok erken geç kalınmışlıklarımız vardı. bir med cezir gibi devinip duran. oysaki kızıl gelincikleri seyre dalıp, güzel şeyler umut etmeye yeltencektik.
devamını gör...
5140.
fikir neyse zikirde odur.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim