4141.
tek hayali " o " olanlar, onun varlığı için yaşayanlar, o olmadan ömrü yok sayanlar.
ama dileği kabul olmayanlar, kavuşamayanlar...

tanrı'dan diledim bu kadar dilek
o yârin yüzünü bir daha görek

gel, aman aman, yanıma
kıyma bu yazık canıma
bir kara kaşın, bir kara gözün
değer dünya malına

bana kısmet değil dizinde yatmak
dizinde yatıp da yüzüne bakmak
devamını gör...
4142.
“dip sos getirsenize ve şu ağır aşkın üzerine çeşni niyetine biraz kendini bilmezlik katayım.” böyle bir cümleyi haykıran adamın çektiği acının zamansal düzlemde bir karşılığı olsa bile dışarıdan bakan pek tabi bunu algılamayacaktır. “empati” ise menfaatin yumuşatılmış ve nazik halidir. o yüzden itibar etmemek gerekir ne fazla empati kuranlara ne de kıyıya vurmuş kulağı kesik köpekbalıklarına. ama çok arzu ediyorsanız aşkına dip sos isteyen adamın öyküsünü bir kısa film olarak izleyebilirsiniz. harcadığınız zamanın göreceliğinin hesabını kimse vermeyecek size. adam ise kendi zamanının peşinden giden emekli bir dedektif, biraz yorgun, biraz öfkeli ve bıkkın.
devamını gör...
4143.
hayırlısıyla dört aya araplarla dolmuş, ekonomisi çökmüş, halkı cehaletle boğuşan caanım vatanımın görevini ifa etmeye gidiyorum. (üç ay da olabilir daha sevk belli olmadı)

giderayak büyük bir salaklık yapıp manita yapmanın eşiğindeyim sözlük. eksilerine ve artılarına baktığım zaman sonuç alamıyorum.
biri kolay kolay benim hayatıma giremez, aşırı derecede seçici bir insanımdır. en fazla bir defa sevişir yoluma bakarim da... da'sı üç sene sonra ilk defa bir kızla sevişme amacı dışında bulusacagim.
bir kitap istiyordum. askerde okurum diye söylemiştim. gitmiş onu almış. vermek adına(kitabı yani) da buluşmak istiyor.
bir yıldır falan hemen hemen her gün sadece mesajlar aracılığıyla görüşüyorduk.

çok tuhaf. hep böyle yanlış zamanlara denk gelir ya bu işler. niyetim uzman olarak kalmak. yani tek yönlü gidişim olacak. yas siniri engel olmazsa %100 kalacağım. kimseye ümit verip yarı yolda bırakmak da istemiyorum ama bir yandan onu da içten içe istiyorum.

sanırım benimkisi hem ayranım dökülmesin hem g*** s****sin hesabı. birinden vazgeçmem gerekecek.
s***ler hedeflerine yönelik yürümem daha doğru.
mavi bereyi takmak benim çocukluk hayalim.
devamını gör...
4144.
- gregor samsa bir sabah uyandığında kendisinin bir nihat doğan olduğunu gördü. gitti köşede ağladı.

- anne kirpi, anne kedinin yavrularını yalayıp temizlemesi gibi yavrularını yalayarak temizlemiyordur herhalde.

- yoğuşmalı kombi lafını "yiyişmeli" kombi diye anlayıp, "ne ayak in the kombi bizines" diyen tek kişi ben değilimdir umarım.

- aniden fışkıran bir dürtüyle "kele meryem meryem gız meryem/ hele meryem meryem kör meryem/ eller sürmeli de gözler kınalı meryem" diye bağırarak türkü söylemeye başladım dün gece.
üst kat komşumuz düşükgöt zeliha geldi kapıya: "bu muhteşem ses, olağanüstü yetenek ve nevi şahsınıza mahsus karizma ile gençliğinizde kız beslek lisesi zil ve şal bölümüne gitmiş olsaydınız, bugün sahnelerimizin jonjonlu bir ses sanatçısı olur, paranın annesini öper, burada değil lüks bir rezidansta otururdunuz. bizim de kafamızı *** olurdunuz" dedi ve gitti.

- nargile salonundaki ateşçiye, tam arkadaşın nargilesine ateş koyarken ateş düşürücü ilaç verdim... arkadaşa yeni pantolon alacaz artık.

- bağzı bardak altları günün birinde bardak üstü olmayı tadacaklardır.
devamını gör...
4145.
bir insan hayatının herhangi bir döneminde kullanıldığını düşünüyorsa ve gerizekalı gibi hissediyorsa %99 kullanılıyordur ve gerizekalıdır. nereden mi biliyorum? kendimden. canım sıkkın. yazacak mecra burası mı? ne fark eder? bir yerinden tutuyorum öbür ucundan kayıveriyor bir şeyler. sonra onu yakalayayım derken elimdekiler de gidiyor. demek ki neymiş? taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmemen gerekiyormuş. belki de sorun bu. kaldıramayacağım bir durumun içerisine kendimi itip sonra da neden böyle oldu diye şikayet etmenin bir alemi yok. hemen öncelikler listesi yapılsın kafada ve bu fazla yükler derhal defedilsin. derhal, şimdi, şu an, hemen... ama öyle olmuyor değil mi? hissiyatlar ve istekler ve hatta arzu edilenler peşinden azimle giden sıçan, beton duvarı delmeyi çalışırken elbet yoruluyor. kendimi bir sıçana mı benzettim az önce? çok çirkin oldu. ben oysa bir kutup ayısıyım, hem sevimli ama vurdu mu öldüren cinsten.
belki de vurma zamanı gelmiştir. bir çeşit sonlanma için yapılması gereken tam da budur.
kendini önce sıçanla özdeşleştirip, hayır ben bir kutup ayısıyım derken gerçekleşen dalgalanmanın aslında durumun ne kadar sağlıksız olduğuna işaret ettiğini siz de görebilirsiniz. ben de görüyorum...
görüyorum ve arttırıyorum.
kağıtları açıyorum.
ağzımda sigara, önümde yarım ama oldukça sert bir cin tonik, biraz öfke, biraz kırgınlık, azim, kararlılık...
oysa ben kağıt oyunlarını sevmem.
aslına bakılırsa rekabetin yoğun olduğu hiçbir oyunu sevmem.
özellikle, sevgiyi savaşırcasına bir oyuna çeviren itleri hiç sevmem.
devamını gör...
4146.
acaba zorlamamam mı lazım? kadere kim karşı çıkabilmiş ki? bende kader direksiyonunu çevirecek güç yok ki. bir yerde pes etmeyi bilmeliyim. olmuyorsa olmuyor. ne acı ki bundan sonra da olmayacak. peki olmayacağı beklemek var mı? neden bekleyeyim ki? kader her zamanki gibi bu dünyada fazladan bir yer kapladığımı daha kaç kere hatırlatacak? belki de hayat, tutunmam gereken değildir. hep yanlışın peşinde koşup yakalamaya çalışmakla yanlış yapmışımdır belki? belki ölüm kollarını açmıştır, belki tutunmam gereken odur.
bir yere ait olmadığını hissetmek kötüyse, bilmek işkencedir. maske takıp mutlu gözükmeye çalışmak, bir şeyler olacağına inanıp tutunmaya çalışmak. çok yoruldum ben ya. ben bunları hakkedecek ne yaptım diye düşünmeyeceğim artık. demek ki çizilmiş kaderim bu.
bunu bu saatte yazayım ki sonra '' bak yine dikkat çekmeye çalışan biri '' demesinler dostlar.
ben beni biliyorum, kaderimi biliyorum, ne yapmam gerektiğini biliyorum. şimdilik bu kadar.
devamını gör...
4147.
hayatta çok tuhaf anlar olur. özellikle daha önce fark etmediğiniz bir şeyi fark ettiğinizde.

bazen bazı insanlarla tanışırsınız. o insanlar iyi veya kötü olabilir hiç önemli değil. sadece bazen bazı insanlar hayatınıza girdiği an hayatınızdaki her şey alt üst olur ve hiçbir şeyiniz yolunda gitmez. hayatınıza bir uğursuzluk çöker ve siz daha ne kadar kötü olabilir ki derken hep daha kötüsü olur. sonra bir gün o kişi hayatımızdan çıkar ve bulutlar dağılır güneş doğar. yaşadığınız her andan zevk alırsınız ve hayat size güzelliklerini gösterir. huzurlu hissedersiniz.

sonra düşünürsünüz benim hayatım neden birden mükemmel oldu diye. ve sonradan fark edersiniz o insanın artık hayatınızda olmadığını ve bunun hayatınızı güzelleştirdiğini.

bazı insanlar bazı insanlara iyi gelmez. bu kişisel değildir. enerjiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.
enerjinizi düşürmeyecek kişilerle tanışmanızı, düşürenlerle de bir an önce yolları ayırmanızı diliyorum. ^•^
devamını gör...
4148.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4149.
bir dönem her ay maaşımın bir kısmını sma hastası çocuklara gönderiyordum. fakat son birkaç aydır hatta bir yıldır falan borç-gider-aile taleplerinden dolayı bunu yapmıyordum.
geçen ay rahatladım şükür. üç aya ise hiçbir borcum kalmıyor.
fakat dün akşam turuncu markete girip votka alırken ne yapıyorum ben düşüncesi bastı. ona vereceğim parayı bagislayabilirdim ama nefsime yine hakim olamayıp aldım lan işte.
ve bir karar aldım. normalde kimseye para karşılığı portre cizmiyordum. hobi olduğu için de asla para almayı kabul etmedim. hala istediğim seviyede olmasam bile bu konuda gelen talep çok.

aldığım karar şu. ücretli çizim yapacağım evet. parayı da bu çocukların valilik onaylı iban hesaplarına göndermelerini isteyip dekontu görünce de çizmeye başlayacağım.

çok bir gelir beklentim yok. tek başıma birine çare olamayacağım kesin ama en azından hiçbir şey yapmamaktan iyidir.

şu an düşünüyorum. bu fikir benim kafama niye bu kadar geç geldi diye.
devamını gör...
4150.
güzel yarınların doğum sancıları mı bu?
dört mevsime mağlupken, yeni bir başlangıç.
takatimin bittiği yerde sessiz bir haykırış.
zamansızlığın içinde mutluydum.
devamını gör...
4151.
evet, bir günü daha noktalıyorum. herkes çekildi, insanlar huzur içinde uyuyor diye umuyorum.
saatim geldiğine göre bir kaç satır karalayayım.
erken başladım sayılır bugüne. veli toplantısı vardı okulda. tabi her öğrencinin annesi babası. ben orada da tek başıma kalmayı başardım. neyse şükür olsun bir problem yok. sonra alışveriş ardından yemek faslı falan. yani düşünün işte bütün gün 2 satıra sığdı.
gün 2 satıra sığıyor da geceler ne olacak? esir alan, mahkum eden, prangalara bağlayan geceler. bir insan her gece ömür muhasebesi yapar mı, yapmalı mı? yapıyormuş demek ki. çene oynamayınca, dil saklanınca, gözler boş bakınca geriye yürek sızısı ve zihindeki yara izleri kalıyormuş.
şöyle bir bakıyorum da herkesin bir yari, eşi, canı, hayatı gibi birisi var yanlarında. bu hesap ne zaman kapanacak, bu azap ne zaman bitecek, gerçekten iple çekiyorum. fazla da uzatmanın manası yok.

herkese sevdikleriyle ve sevenleriyle mutlu, huzurlu, beraber yarınlar diliyorum. allah hiçbirinizi yapayalnız koymasın. hep yanınızda değer verdikleriniz ve size değer verenler olsun.
devamını gör...
4152.
alışkın olduğu dengesiz ruh hali çıktı geldi karşısına bu döngüye kapıldı çünkü alışkındı. bu dengesizlikle devam edemeyeceğinide biliyordu yinede o halen ona cazip geliyordu. alışkı olduğu döngünün tanıdık gelmesi kadar doğal bir şey yoktu . o gelse ister mi onunda bilmiyor. korkuyor sevmekten insanlardan her şeyden herkesten çok korkuyor. ama biliyor bu değil ya da şimdi değil . kendiside hazır değil daha iyi ama olmadı işte olması çok zor.
devamını gör...
4153.
bazen insan evinde ne yaşarsa yaşasın ne görürse görsün oraya dönmesi gerekiyor. bir köşeye çekilip neleri yaşadığını kaç yaşında hangi köşede ağladığını hesaplamaya çalışması gerekiyor.. susması gerekiyor ağır ağır susması, ki duysun duvarların iniltilerini.. hesaplaşsın olan bitenle, yok olanla. ne olursa olsun ne zaman olursa olsun, o ilk eve dönmek ihtiyaçtır, yaraya tuzdur. canın yanar ama zaman içinde iyi gelir.
devamını gör...
4154.
ne okuyasım ne de yazasım var aslında ama kalbimin çığlıkları boğazımda düğümleniyor. ertelediğim özlemler geriye intikamını alıyor, önümdeki yapraklara yağmur olarak düşüyor ve bana soruyor, daha önemli şeyler var enerjini harcama ama dayanamıyorum, bu kadar acıyı anlayamıyorum.
halbuki unuttuğumu sanıyordum.
devamını gör...
4155.
bir şiir saramaz mısın yaralarıma?

anlatılmazlığımın yorgunluğunu bir başına kalmışlıkla atmaya çalıştığımı ve böylece kendimi tükettiğimi... asi bir parçanın yanında hep usulca sürüklenen, bencilliği sencillik ile karşılarken hep öteki, ikinci, fazlalık kalışını kaderin sanmalarını..

hep en sevdiklerin vurdu seni.

kendini feda ettiğin onca parçanı topla asırlarca! sökülen her çığ kütlesinin arasında kaybolmadan... çığ kütlesi anıların tetiklenerek seni incitmesi, kaybolmadan kendini bulman için. soluğunun geçtiği her yer yanıyor.

en çok kendine küskün, bilmeden kendine verdiği tüm zararlar için. herkesi affetti kendinden başka. parçalarını toplamakla meşgul.
devamını gör...
4156.
bir fikir, görüş, tavır, terim ne kadar çok tekrar edilir ve klişeleşirse bir zaman sonra öfke uyandıracak ve karşısındaki cılız ses* etrafında epey taraftar toplayacaktır ve hatta bir ihtimal hakim görüş haline gelecektir.

üstteki yazarların haykırışları, yakarışları, duygusal çöküntülerinin arasında bu tanımı girmek şöyle hissettirdi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4157.
tamam herkesin hayatta daha ağır acıları olmuş olabilir ama bilmiyorum şu an yaşadığım şeyler ağır geliyor,beni üzüyor ve böyle hissediyorum
devamını gör...
4158.
ruhum hiç hayata değilmiş gibi
deliklerden akan kanlar benim değil mişsine
hissizleşiyorum
devamını gör...
4159.
allah rahmet eylesin. şöyle güzel bir helva yemeyeli epey olmuştu. mevlidi iko okusun, yoldaş bize helva dağıtsın. boşları da 4 numaralı modelatöre toplatalım.

el fatiha.

ekleme: 40 yerinden bıçaklanmış hissetmek başlığını buraya taşımak da... ne bileyim? hangi zekanın ürünüyse?
devamını gör...
4160.
40 yerinden bıçaklanmış gibi hissetmek başlığına cevaben.

çok ağır bir durumdur. kişiyi mahveder, karanlığa koyar bir anda, umutları ümitleri yok eder.
bazen çok istersiniz, çok emek verirsiniz, hiç inanmazsınız kötü olacağına. ihtimal dahi vermezsiniz ama en sevdiğiniz, en güvendiğiniz öyle bir söz söyle ki, bırak 40 bıçağı, dünya başına yıkılsın istersin. biten hayaller, yok olan ümitler ve paramparça olmuş bir yürek ertesinde hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. hiç bir zaman aynı sevinçler, heyecanlar, umutlar yeşermeyecektir. maalesef gelen darbe sadece o anı değil, geleceği de kararmıştır artık...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim