5081.
karalancak çok şey
önemsencek hiç bi şey
yok
devamını gör...
5082.
o günleri hiç unutmadım.

açelya marketin dergileri koyduğu o köşede uzun uzun dergileri karıştırmak (sanki hangi dergiyi alacağım belli değilmiş gibi) bir alışkanlığımız idi. sonrasında goal dergisini kapıp dingin bir havada eve doğru uzun bir yürüyüş yapardık. ne kadar keyifliydi bir yürüyüştü bu. sırf sahilin tadını çıkarmak için yavaş bir tempoda yürürdük ve yürürken sahildeki apartmanlara takılırdı gözümüz. balkon ve pencerelerinden bize bakan gözlerle karşılaşınca çevirirlerdi kafalarını sanki yakalanmış gibi.

sahil o zamanlar sığ ve sakindi. kaldırım boyunca yanımızdan geçen insanlar da genelde sahilin keyfini çıkartan görece huzurlu insanlar olurdu. bazen tanıdıklarımızı görür ve onlarla kısa bir sohbet gerçekleştirirdik. insanın kendini şanslı hissetmesinin ne kadar önemli olduğunu o günlerde anlamıştım ben. o histi belki de beni mutlu eden ve devamlı sakin kılan.

o sohbetlere için için çok güldüğümü ve küçümsediğimi anımsıyorum. ama sonrasında o insanları bir daha göremeyeceğimizi ve bizim de bir daha görülemeyeceğimizi nereden bilebilirdim ki?

çınaraltını geçerken bakardık yine tanıdığımız kimse var mı diye. özellikle ortancaların olduğu ve yunan sütunlarının yükseldiği yerde otururdu kimi tanıdıklarımız. sonrasında beyaz bahçeye kadar devam ederdi yürüyüşümüz ve beyaz bahçede bir mola verirdik. o molada dergiyi bırakıp atari salonuna giderdim hep. sorgu ve dert yok safi keyif ve huzurla bir günü geçirmek. orada da belliydi hangi oyunu oynayacağım. ondan sonra masaya geri döner ve denize karşı dergiyi karıştırmaya başlardım. zidane'ın real madrid'e yeni transferi fabio cannavaro'nun ayrılık dedikoduları... gazete kağıdı tadındaki o berbat tostları ve kedi çişi benzeri çayları bile özledim oranın ne yalan söyleyeyim.

eve yaklaştıkça gogo ve güven amcayı görürdük bazen. bazen de eski yeşilçam filmlerinde figüranlık yapmış tanıdıkları. neden orada olduğu belli olmayan bir sürü kaliteli insan vardı o yıllarda orada. karmaşanın ülkenin her yerine hakim olduğu yıllarda korunaklı kasabamızda başka bir rüya hayatı yaşıyorduk.

o günlerde bir dergiyi alıp eve yürümek gibi basit bir durum bile bizi mutlu ederken bugünlerde hiçbir şeyden mutlu olmamak devamlı bir memnuniyetsizlik hissetmek çok kötü. hem de giderek artan bir şekilde.
devamını gör...
5083.
az evvel bir makale okudum, içinde geçen ifade aynen şöyleydi; ve madde siz ona bakana kadar herhangi bir forma bürünmez. bu savını da çift yarık deneyiyle desteklemiş.

hakikaten maddeye baktığında ayrı bakmayınca ayrı bir tepki verdiği bilimsel olarak ispatlanmış bir olaydır.

şuraya bağlayacağım, yani makalede diyor ki gördüğün, tattığın ne bileyim dokunduğun hiçbir şey gerçek değil o sadece karşısındakinin hareketlerine göre şekil alan bir yanılsamadan ibaret. biz gerçek olarak algılıyoruz ama bu aslında sadece beynimizin yaptığı yorumlardan başka bir şey değil.

ama bu bakış açısıyla hayata bakmak çok zor, zira anlamlandıramıyorsun bellek yetmiyor. konuyu tam detaylarıyla anlayamıyorum ama içimden de şu soru yükseliyor, kimin rüyasını yaşıyoruz?.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim