3981.
bu başlığa hep depresif şeyler yazıp durmuşum bu milat olsun. benim günüm güzel sizinde gününüz güzelleşsin

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3982.
dünden beri çocuk gibiyim. kendi kendime gülüyorum, yüreğimden bir sevinç çığlığı kopuyor arkadaşlar.
devamını gör...
3983.
sözlük zaten komple karalama defteri değil mi? fazlalık bir başlık.
devamını gör...
3984.
çok düşündüm,

bırakıyorum, doğduğum günden beri yaşadığım şehrimi bırakıyorum. mezun olduğum seneden beri birlikte olduğum şirketi bırakıyorum. arkadaşlarımı, ailemi, sevdiklerimi bırakıyorum.

bu şehir bana çok küçük gelmeye başladı. 5,5 milyon kişinin yaşadığı şehre sığamadım. her yerinde iyi ve kötü anılarımı bırakıyorum. güvenli alanımdan çıkıyorum, vakti gelmişte geçmişti zaten. sıfırdan sadece adımı ve soyadımı bilen insanların olduğu bir ortama gidiyorum. olmak istediğim kişi olmaya gidiyorum. buraya yazmaya değer mi onu da hiç bilmiyorum, sadece yazasım geldi.

*

devamını gör...
3985.
iyi bir sosyal çevrem, hobilerim ve maddi durumum olmasına rağmen içimde bir şey var.
beni huzursuz ve mutsuz hissettiren. ne olduğunu çözemiyorum.
ruh halim uzun zamandır matejko'nun stanczyk tablosu gibi.
devamını gör...
3986.
adem ve havva kıssasından yola çıkarak adem’in tanrısı’nı kurtarmaya çalışmıştır leibniz. buna göre, adem’in içine yerleşebileceği sonsuzlaştırılmış mümkün dünyalar vardır. adem, bir mümkün dünyada elmayı yemiş ve cennetten kovulmuştur fakat bir başka mümkün dünyada bunu yapmamıştır ve cennetten kovulmamıştır. bir çoğulluklar paradigmasında, edimsel olanın tetiklediği veya tetiklemediği sonuçlarla yüzleşir ya da yüzleşmez. leibniz’in kısmen rölativiteyi andıran yaklaşımı gitgide derinleşir ve her katmandaki belirlenim süreçleri mufassal olarak açımlanır. bu dünya, adem’e göre dünyadır, adem’in bakış açısından dünya…

leibniz’e göre tanrı, bu ihtimaller arasında öyle bir kombinasyon belirlemiştir ki, adem “elma”yı yediği mümkün dünyaya yerleşmiştir. bu noktada bir “ilahi dokunuşa” göndermede bulunarak spinoza’dan tamamıyla ayrılır. adem’in mümkün dünyası aynı zamanda diğerlerinin zorunlu olarak ortaklaştığı mümkün dünyadır fakat her bireyin de içine yerleşebileceği mümkün dünyalar vardır. sezar, bir mümkün dünyada rubicon’u geçer, bir başka mümkün dünyada geçemez. eylemler ve bunların silsile halinde devam eden sonuçları ihtimaller içerisinde biri diğerine yeğlenmeden var olabilirler ya da var olamazlar. tanrı ve kötülük sorununa hem doğrudan hem de dolaylı yoldan kapsayıcı bir açılım getirmiştir. elbette bunlar leibniz’in sisteminin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. kurtarıcılığa soyunması ve teolojik kıvırmaya meyletmesinden ziyade düşünme tarzının estetik yanı dikkate değerdir.
devamını gör...
3987.
içimden geçen o kadar büyük cümleler ve o kadar büyük kelimeler var ki burada bunları yazıp da kimsenin gözlerini yormak istemiyorum... büyük kelimeler ve büyük cümleler dedim ama bana göre büyük kelimeler ve büyük cümleler demek istedim. neyse lafı boşuna çok uzattım. herkese iyi geceler dilerim.
devamını gör...
3988.
rahatlamış herşeyi çözmüş hissediyorum. galiba eski güçlü günlerime geri dönüyorum. en son böyle dediğimde ebemin horekesini görmüştüm. umarım bu kez farklı olur.
devamını gör...
3989.
herşeye silbaştan dedik, sürekli küsur aradılar.
akabinde yalnız,akabinde buruk geceler.
durulmasın varsın bu deniz.
kimsesiz gecelerde yeşil renk umut.
kavramlar soyut, asaplar bozuk.
devamını gör...
3990.
seni özlüyorum. bu kadar. içim dışım sadece sen.
devamını gör...
3991.
hayaller eğer ulaşılabilir bir seviyedeyse kişi kesinlikle tereddüt etmeden gerçekleştirmeli.

hayatın biriktirdiği bütün olumsuzlukları yerinde bırakıp, orayı terk etmek ve yeni bir yerde 0'dan yeni bir hayata " merhaba " demek.

işte mutluluk bu.
devamını gör...
3992.
yoruldum
devamını gör...
3993.
bugün hangi eski sevgilim ile yaşadığım anıyı anlatsam acaba?? emmmmm hımmm boşverin.
devamını gör...
3994.
bir ay önce aldığım günlük gibi bir şey var. yazdığım şeyler çok karışık aslında. plan, okumak istediğim kitaplar, hayallerim, moralim bozukken yazdığım şeyler... hepsi bir arada anlayacağınız. hepsini de farklı renkteki kalemlerle yazıyorum. hayallerimi mor, moralim bozukken yazdığım şeyleri ise siyah mürekkepli bir kalemle yazıyorum.
asıl probleme gelecek olursam defterdeki sayfaların neredeyse onda dokuzu siyah renkle yazılmış. ve o yazıları o kadar garip bir şekilde yazmışım ki o sayfadakileri okumakta zorlanıyorum. hangi kafayla ne yazdığımı bile hatırlamıyorum, sadece o günlerde sakin kalamadığımı ve sakinleşebilmek umuduyla deftere bir şeyler karaladığımı hatırlıyorum.
defteri gözden geçirdiğimde içim kararıyor resmen. hayır, oturup sakince sağlıklı bir fikir üretebilsem o kadar üzmeyeceğim aslında kendimi. ama sağlıklı düşünmekte çok zorlanıyorum çoğu zaman. düşüncelerimi durduramıyorum, kaygıdan da kurtulamıyorum bu sebepten ötürü.
uzun zaman sonra kullanacak olduğum bir günlüğe bu şekilde karamsar başlamak istemezdim ama şartlar bu şekil şu anlık. hatta yüksek ihtimalle birkaç saat sonra bir şeyi kafaya takarak bunun hıncını da defterden çıkaracağım . belki yine ağlama krizleri, birazcık daha kaygı, kahve molası, tuvalet molası, uyumaya çalışma seansı, uyuyamama, biraz daha ağlama molası, kedi sevme molası, tuvalet molası ve günün sonunda uyuyakalma durumu.
bu da benim gece rutinim.
devamını gör...
3995.
bu defter doldu.yeni defter rica edicim.
devamını gör...
3996.

50 katlık bir binadan düşen adamın hikayesini biliyor musun? her katta kendini rahatlatmak için şunu demiş:
" buraya kadar her şey yolunda. buraya kadar her şey yolunda"
sanki bizi anlatıyor gibi.
önemli olan düşüş değil, yere çarpıştır.

(bkz: la haine)

herkese kendini gerçekleştirmenin ne kadar önemli olduğuyla ilgili vaazlar verdikten sonra yaşadığın hayata bak. bi dön bak ya kendine. bakamazsın değil mi? baktıkça gerçekler seni yerden yere vuruyor çünkü.

insanların takdirini kazanmak ne kadar önemliymiş. kazandın mı bütün takdirleri? iş güç sahibi koca adamlar abi sana benzerim diye bıyık bırakmayı denedim dediğinde gururlandın mı? idolüsün oğlum işte insanların. al bu da plaketin. noldu? gururun okşanmıyor mu artık?

mekana girince herkes ayağa kalkıyordu, selam veriyordu. oturup 1 saat seni övüyorlardı. neden çıkmıyorsun dışarı? neden gitmiyorsun o çok sevildiğin yerlere? tatmin etmiyor mu artık? ne oldu birden yalnızlığı mı sevmeye başladın? kaçma gel. madalyanı takayım. en saygın sensin al bu da madalyan.

kanka sen yaşadığın tatsız konular açılınca ben dramatik konularda konuşmayı sevmiyorum diyorsun ya, cidden dramatik konularda konuşmayı sevmiyor musun yoksa acıdan böğüreceğin için mi bu kaçış yolunu kullanıyorsun? sen o cenazeyi yıkadığın gün çatlamıştın depremde de kırıldın. paramparça oldun kabul et artık. bu iki olaydan sonra saçların niye beyazladı lan? kesin ırsidir kanka, zamanlaması öyle denk gelmiştir. bir kez olsun düştüğünü kabul et artık. sen var ya güçlü rolünü en iyi oynayanlardan birisin ha. akıcı konuşabiliyor olsan 10 numara tiyatrocu olurdu senden, kısmet.

sen bunca sene yeteneklerine, isteklerine, hayallerine, karakterine, ruhuna her şeyine ihanet ettin. zavallısın lan sen, rezil herif.
devamını gör...
3997.
sayfalarım artık az ve temiz. çok şey yaşandı ve hepsi koptu.
devamını gör...
3998.
bazı başlıkları açan ya da bazı tanımları giren kişilere aşırı uyuz oluyorum. içimizde bazılarının o kadar pis ve hastalıklı zihniyetleri var ki. üşenmesem hepinizle kavga edeceğim de mesaj yazarken yorulacak parmaklarıma değmezsiniz.
devamını gör...
3999.
bu aralar kısmetim açıldı sanırım , az önce bir görüşmeden geldim. yakın bir tanıdığımız iki senedir biriyle görüşmem için başımın etini yiyordu ama evlilik düşünmediğim için istemiyordum. zaten bugün de çocuğa bunu söylemek için gittim. amacım , ben evlenmeyi düşünmüyorum , deyip geri dönmekti. aracı olan ablam çocuğun fotoğrafını göstermek için uğraştığında falan da bakmadım , istemiyorum dedim. sabah aradı , nasıl tanıyacaksın onu dedi. ben de , yakasına karanfil takıp gelsin diye bir espri patlattım. bence komikti. ama daha komik olan , çocuğun gerçekten yakasında karanfille gelmesiydi. uzun bir süre buna güleceğim.
bir de yakasındaki karanfili çıkarıp bana uzattı , aman ne romantik dedim. keşke içimden deseydim. çocuk güldü , inşallah bozulmamıştır.
dersine iyi çalışıp gelmişti , ideal bir damat adayı gibiydi. ideal damat adayı nasıl oluyor bilmiyorum ama konumuz bu değil.
ben evlilik düşünmüyorum , demedim çocuğa. aklıma gelmedi , yanından ayrıldıktan sonra hatırladım.
ayrılırken de tekrar görüşmek istediğini ve bu süreçte benim de düşünmemi söyledi. eğer fikrim olumsuz olursa bunu ikinci görüşmede benden duymak istiyormuş , bizim için aracı olan ablamdan değil.

sanırım bünyeme , inan bir anda oluyor kuzum , güncellemesi gelmiştir. bu yetkiye dayanarak bir süre darlayacağım burayı. hatta belki kolumda şıngır şıngır bileziklerle fotoğraf falan atarım. ya da yeni gelin sunumlarımı sizlere sunarım. kociştoşkoşumla kayfe keyfi diye fotoğraflardan mahrum da bırakmam sözlüğü. tabi bunun için çeyiz dizmeye başlamam lazım.

son olarak , inanın bir anda oluyor kuzularım !
devamını gör...
4000.
öncelikle selam sözlük .
kaç zamandır yoktum lakin vardım..

kendimi zaman yolcusu gibi hissediyorum; bu çağın insanı değil gibi, artık gönül de akıl da ruh da beden de çalışmıyor gibi.. gözlerim yoruldu kalbim gibi . göz görür fakat kalp görmez ,gönül gözü var derler yokluğunu hissetmeyen.
dolup dolup taşıyorum . en uç duyguları hissedip yaşıyorum.
doruklarını yaşadığım bu duyguların zor ve çekilmez olduğunu bilmiyordum '????????? ??????̆?? ??̧?? ?????? ????, ????????? ?????? ????????'
her öpüşünün kar tanesinin eriyişini hatırlatmasını seviyorum, gözlerinin gözlerimle buluşunca parlamasını seviyorum, elleri ellerime deyince içimdeki kelebekleri seviyorum, dudaklarını hissettiğimde sıkışıp deli gibi atan kalbimi seviyorum, beraber yemek yiyince tatlı tatlı yiyişini görmeyi seviyorum, gördüğüm şeyin insan olamayacağı düşüncelerimi seviyorum, olmayacağı gerçeği olan düşlerimi seviyorum, küçük küçük öpücüklerinin tenime yayılmasını seviyorum, gülüşünde saklanan gizli gözlerimi seviyorum, saçlarının yumuşaklığını ellerimin kalbimdeki sertliği alıp yumuşaklığı çekişini seviyorum , seviyorum, seviyorum...?????????? ... ve fark ettim ki ondaki beni seviyorum, onu hala seviyorum lakin ondaki beni sevmiyorum! ondaki ben seven ve terk edilen bir yüz ama bendeki o dünyanın en güzel hissiyatıydı..

ahh ! kırgınlık ahhh! çaresizlik... bu hikayedeki sadetse sevginin erimesi özünü çıkarır o ise nefrettir...

arrtık sadece bunu ama sadece bunu seviyorum.
sıkıldığım bu çaresizliğin semalarını seyretmeyi seviyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim