2221.
herkese merhaba arkadaşlar, kanalıma hoşgeldiniz!

bana bir iç sıkıntısı, bir "ben n'apıyorum?" sorgulaması, ne bileyim, bir çekip gitme isteği geldi. sıkıntımı geride bırakamıyorum, ne yaptığımı anlamıyorum ve çekip gidemiyorum. canım sağolsun!
devamını gör...
2222.
özensiz insanların eline en nadide parçamızı bırakıp bir sanat eseri çıkarmasını bekliyoruz ya biz;
tek darbe ile ziyan ediyor onlar da hani...

ellerine sağlık diyesi geliyor insanın yalın gibi!
hadi durma
kutla
bu zafer senin...
devamını gör...
2223.
şüpheden, riyadan arınmış gözlere bakmak kolay mıdır?
tertemiz bir kalbin yansıttığı gözlere bakmak kolay mıdır?
o arı dudakları öpmek, arzulamak alçaklık mıdır yoksa hak mıdır?
ruhunu, bedenini kirli hisseden kimselerin en büyük ızdırabıdır işte bu, saf bakışlar.
eğer elini uzatırsa içten içe öyle bir korkar ki o el değmemişliği bozmaya, geri çeker hep kendini.
kaçar. kaçtığını zanneder.

baksam, okşasam, yalansız baksan, geçmişi unuttursan.
omuzlarına böyle bir yük yüklesem, unutturma yükü, hala ister miydin yanımda kalmayı?
oysa sen de istemiyorsun biliyorum. ben de seni.
istediğim asla olamayacak bir rüya,bir gerçek.
o rüyayı görmemek için ne kadar yalan görüntü izledim bir bilsen.
sen de o görüntülerin arasındasın.
tek farkın namuslu ve dürüst olman.
bu yüzden seveceğim seni, yanımda tutacağım, yanından ayrılmayacağım.
çünkü kalbim her öpücükte her umutlandırılmada biraz daha kanadı. varsın artık öpülmesin, heyecanlanmasın hatta sevmesin ama yeter ki artık aldatılmasın.
aşkı değil doğruluğu sevsin.
afilli laflara değil bir tebessüme kansın.
belki o zaman dinginlik bulur, aşkı değil.
sıcaklığı bulur, şehveti değil.
dostluğu bulur, sevgiliyi değil.
devamını gör...
2224.
şu an bir bar taburesi üstünde babamın yaşadığı yaştayım ve şu an entry giriyorum. kendimi ciddi anlamda sorgulamam gerekiyor sanırım...
devamını gör...
2225.
dilim sürçüyor çoğu zaman, kelimelerle aram bozuk. yaşlanmış ruhum farkında olmadan, kursağımda boğuldu heveslerim. nefes almayı unuttu çoktan düşüncelerim, uyuşuk bir hal aldı bakışlarım. gece çöküyor, vakit sessizliğe dönüyor, ben bekliyorum..
devamını gör...
2226.
artık hiçbir şey yapmak istemiyorum. hayatıma devam edemiyorum. 72 saattir yataktan sadece temel ihtiyaçlar için çıkıyorum. toparlanmayı bekliyorum. kedim bile artık yanıma gelmiyor. dış kapı açıldığında kulak kabartıyorum 'acaba geldin mi' diye. gelmemiş oluyorsun.
bir şarap şişesiyle sürekli bakışıyoruz. diren-karmen. hüzünlü duruyor. boş şarap şişeleri hep hüzünlü durur zaten.
özlüyorum,fazlasıyla...


not:bira ve kahve içmek benim için temel ihtiyaç.


edit: o şarap şişesini bugün çöpe attım. onu ve daha bir çok şeyi.
devamını gör...
2227.
merhaba, yine ben. emeklerim karşılığını vermiş içimden bir yük kalkmış adeta kuş gibi hafiflemiş şekilde yazıyorum şuan. kendimle gurur duyuyorum ve kendimi seviyorum.

hep burayı içimi dökmek ve kötü şeyleri aktarmak için yazıyordum, bunu bir tık kırdım çünkü şuan içim içime sığmıyor.

ufak tefek canımı sıkan üzen şeyler de olsa şuan keyfim yerinde sözlük. umarım etkisi uzun sürer.
devamını gör...
2228.
çok başka bi şey yapmak istiyorum. bambaşka bi şey. daha büyük bi şey. daha yüce. daha yüksek.
devamını gör...
2229.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
karalama defterime bir kara lama bıraktım. tşk
devamını gör...
2230.
sevgili tanrım, hangimiz daha nankörüz bilmiyorum. küçüklüğümden beri sana olması için yalvardığım hiç bir şeyin olmamasından dolayı sana küsen ve senden uzaklaşan ben mi?
yoksa beni yaratıp, hastalıklı bir çevrenin ortasına atıp, depresyonla boğuşturup mutluluk kırıntılarını bulduğumda çocuk aklıyla sana şükreden, ancak büyüyünce bununla yetinmeyip sana isyan bayrağını çeken ben mi?
bana sonsuz vicdan verip, öldürülen masum çocuklara ağlatan sen mi, iyilik yapmak için yeteri kadar çaba göstermeyen ben mi?
çaresiz ve mazlum insanları sana sığınırken görüp, onlara yardım etmeyen sen mi, yoksa hayatını tamamen mazlumlara ve çaresizlere yardım etmeye adamayan ben mi?
ölümlerin ve acının dolup taştığı bu dünyada insanlara bu çileleri reva gören ve buna rağmen kendine tapmalarını isteyen sen mi, acı ve ölümleri azaltmak için yeterince eylem yapmayan ben mi?
elimden gelmeyeceğini düşündüğüm yardım çabalarına koşturmaya enerji bulamayan ve hayatta kalmak için varını yoğunu ortaya koyan ben mi, yoksa bana bilinç ve sorumluluk verdiğini düşünüp, yabanın ortasına atan sen mi?
söyle tanrım, hangimiz daha nankörüz? gözümün gördüğü ve görmediği her şeyi yaratacak kudrete sahip sen mi, yarattığın dünyaya çıplak ve savunmasız gelen ben mi?
devamını gör...
2231.
kar alama e mi?
devamını gör...
2232.
keşke ölsen biliyor musun. ölsen de kurtulsam. sinirle, nefretle söylemiyorum. öl. yok ol. bit. git. git ve asla dönme. tamamen silin yeryüzünden. gülme, ağlama, koşma, uyuma,sevinme,sevişme. öl sadece.
git. temelli git. kapanan yarayı tekrar kanatma.
git.
devamını gör...
2233.
bazen sadece bir kişi istersin yanında keşke olsa dersin hiç görmediğin hiç hissetmediğin o kişiyi istersin belki dersin belki... bi umut işte belki şimdiye kadar olmayan huzuru bulma umudu.
peki ya umut kalmadıysa nolucak her şey bi hiçlikten ibaret mi olacak?

yaşımı öğrenenler bu konuşma senlik değil der yaşına göre davran der:/
ne insanlar tanıyorum oysaki olgunluğu benim yaşımı geçmeyecek koca insanlar...
ve ne çocuklar tanıyorum ki olgunluğunu koca insanlar yetişemiyecek.
devamını gör...
2234.
nabıyon defter?
ne sen eski deftersin ne ramazan eski ramazan.
güneş'in hikayeleri yokluğunu hissettiriyor. çok ilginç bu başlığa neredeyse her girişimde güneş aklıma geliyor.

aynen bugün ramazan'ın ilk günü. ilk defa bu kadar ruhsuz. tabii benim için böyle. hissedenlere ne mutlu.

zihnimizin çok güçlü olduğuna inanıyorum. bir o kadar da bencil. sanki ben hep bu benim. sanki önceki benler birer birer ölüyor.

kafa seslerinin yazıda kullanımı hoşuma gidiyor açıkçası. hele oğuz atay'ı okuduktan sonra. cenk'in* son tanımları da güzeldi.

öyle keşke diyecek biri değilim aslında. umarım da demem. ama insanın yine de keşke diyesi geliyor.

bugün bir arkadaşımı çok özledim. zaten çok arkadaşı olan biri değilim. işin tuhafı özleyeceğim de aklımın ucundan geçmezdi.
yani burada kalkıp da arkadaşlarınıza sahip çıkın diyecek değilim. n'aparsanız yapın! yine de iyi davranın onlara.

ne dersiniz philippe petit ikiz kulelerin arasında güvenlik ipi olmadan yürürken ve rüzgarda dengesini sağlarken ne hissetmiştir. irtifa da yüksek. yürürken rüzgar var mıydı acaba. varsa nasıl dayandı? bak bunun da filmi var. filmin adı the walk. joseph gordon-levitt oynuyor. güzel film.

daldan dala atladım ama aynı ağaçtaydım. inan daha yeni başladık ağaca tırmanmaya. ama ben yoruldum. belki sen de yorulmuşsundur sevgili okuyucu.

sevgili okuyucu diyor ya kitaplarda. bu hitaba denk gelen kötü bir okuyucu ne hisseder peki. mesela böyle edebi bir şeyler okuyor karakterimiz. ama harbi harbi kötü biri düşünelim. böyle başkalarının mutsuzluğunu isteyen biri olsun.
vallahi size bir şey diyeyim mi gider o yazarı bulur. onun hayatının ağzına tükürür.
bu dediğim başkalarının mutsuzluğunu istemek konusunda şu filme de bakabilirsiniz: (bkz: mientras duermes). gerçekten güzel bir film. öyle nahif biriyseniz şiddetle tavsiye ederim. değilseniz de tavsiye ederim.

yeter bu kadar kafa sesi.*
devamını gör...
2235.
hayat kısa değil mi dert etmek için kaygı duymak için kırmak için insanlık bir varmış bir yokmuş olmasına rağmen bu kadar şey fazla değil mi
devamını gör...
2236.
sabah bi kalktım yastık yatağa doksan derece çakılmış vaziyette ve ne güzel uyumuşum lan modunda uyanmışım tabi bi tuhaflık da hissetmiyo değilim yastığı görünce anladım boku yediğimi evet şimdi sağa sola yukarı aşağı bakarken hayatım bi film şeridi gibi gözümün önünden geçiyo özellikle yukarı bakmaya karar verdiğimde film biraz komikleşiyo sanırım çünkü istemsizce kahkaha atasım geliyo zavallı 1 physical reductionistim şu an..
devamını gör...
2237.
baş ağrısından ölmek üzereyim. sabahtan beri hatta dünden beri ders çalışmaya çalışıyorum. hocanın paylaştığı sunusunu ezberlemeye çalışıyorum maalesef. fakat mal gibi ders kaydına bakmadığım için 12 sunudan da sorumluymuşuz gibi aldım başımı gittim. meğer 5. sunuya kadar sorumluymuşuz. gözlerimi ekrana bakarak mahvettim, başımı mahvettim. boşu boşuna zamanımı çöpe atmışım. üstüne açlıktan bayılmak üzereyim siparişi biraz daha zaman geçsin diye beklettiğim mekan kapanmış (umarım geçici olaraktır). evde yapacak bir şey yok kaldım öyle. sonraa bugün ayakkabı aldım. çok ihtiyacım vardı fakat bir ihtiyaçtan da bu kadar batılmaz. kyk bursu hiçbir şeye yetmiyor. krediden borç var. durmadan hesap kitap yapıyorum alacağım her şeye. pek iyi değilim. her şeyden bıktım. ama yine de elimden geldiği kadar pozitif basıyorum. güzel günler görmek dileğimle.
devamını gör...
2238.
hayatım boyunca gerçekliklerden kopmuş , hayal aleminde yaşayan , kendini haklarını bilmeyen , kendini kısıtlatan ama susan ve daha kötüsü etrafındaki gelişmelere polyanna gibi yaklaşan , umursamayan insanlardan irrite oldum. gerçeklerden kopuk insanlar , er ya da geç hayatın da ne olduğunu anlar ama iş işten geçer. birileri zevk-i sefa içinde yaşarken birileri de soğan cücüğü yaşar ama mutludur. futbolculara sövüp maç izlemek gibi bir örnek doğru olur sanırım. sen akşam evine otobüs ile gidersin futbolcuda ferrari ile. farkındalığın acı verici bir durum olduğu gerçek fakat fark edemeyenler de çok. kıyıda köşede ölene kadar pişpirik oynayabilecek nice insan var. pek tadı kalmadı artık. gökyüzü pembe değil maalesef.
devamını gör...
2239.
/içimde zor, karmaşık ve belki de benim bile daha ne olduğunu bilmediğim sorular var. birçok düşünce, birçok serzeniş, kıskançlık, özlem, çok fazla özlem, öfke, heyecan, sevgi… en çok sevgi var sanırım. dimağımdaki birçok şeyi silip atmaya yetebilecek bir sevgi bu. tüm sözcükleri unutturan bir duygu… bazen sevgi demek bile gelmiyor içimden. değil çünkü. bir laleye, güle, çocuğa, kediye, köpeğe, dostlarıma, şarkılara, kitaplara duyduğum gibi bir şey değil bu. başka hiçkimsede tesiri ve anlamı olmayan bir his.
hem elzem bir ihtiyaç gibi hem de içimde çözemediğim fırtınaları adım adım yaratıyor sanki. lüzumsuz saçmalamalarıma sebep olan bir şey. diyorum ya anlatması güç. zaten illa anlatmam lazım mı? bazen aniden söylediğim iki kelimeye sıkıştırıyorum, bazen heyecanlı ses tonuma. anlıyordur diye umuyorum. mecnun leyla’yı anlıyor ya, o da anlamalı/anlasın.
sıkıldım içimin kışından. bitmek bilmiyor sanki. hep bir soğuk içim, hep bir beyaz. içime baharları getirecek leylakları dikmek istiyorum. sonra diyor ki bunlar nergis
.* ne bileyim ben ya? ayrıca ne önemi var? hiçbir zaman da bir önemi olmadı. şu söylediklerim bile o kadar yetersiz geliyor ki. lanet bir duygu bu. hem bağıra çağıra ağlayarak anlatmak hissi, hem de sonsuza kadar susma ihtiyacı gibi. tek keşkem var sadece. şu hayattan istediğim tek bir şey sanırım. o da bana kalsın. belki de bize, herneyse…/
devamını gör...
2240.
sabahtan beri bugündeyim.
yıllar yıllar önce, çok güzel bir gündü bu gün benim için.
çiseli bir nisan günüydü.
az yağmurlu günleri çok severim.
omuza düşen, yanağa düşen iki yağmur tanesi ne tatlıdır.
üzerime düşen her yağmur tanesinin ayrı bir bereketi olduğuna inanırım.
öyle bir gündü.
yağmura sevinmemi anlayamıyordun.
küçük sevinçlerimi hiç anlayamadım zaten.
aslında,
çok telaşlıydım ama hiç çaktırmıyordum.
hep öyle yaparım, içimin canı çıkar, dışıma çaktırmam.
sense çok sinirliydin.
neye kızacağını sen bile kestiremiyordun.
hep böyle idin.
sevincinin ve öfkenin dozunu ayarlayamazdın.
aslında hiç bana göre değildin ama hayat işte.
seni ve beni biz yaptı.
bu günü de bizim yaptı.
yıllarca bu günü kutladık.
sonra bu gün eskidi
sonra biz eskidik.
o kadar çok eskidik ki parçalanmaya başladık.
eski bir kağıt gibi.
gün aynı gündü, yağmurlar aynı idi, biz değildik.
günü unutamadık, ama bizi unuttuk.
en sonunda da sen gittin.
yavaş yavaş gittin o çok uzaklara.
sana kızamayacağım çok uzaklara.
sana kızamayacağım, seni affedeceğim çok uzaklara.
teyzemin kızı ile seni andık bu akşam.
seni o bile unutamamış
ne garip değil mi?
trabzonspor berabere kaldı.
sen olsan sayar söverdin bende sana kızardım sövme diye.
sonra da burdan kavga çıkarırdık.
fikir çatışması çirkin bir kavgaya dönerdi.
şu an tebessüm ettiğim bir kavgaya.
hayat insana bazı anları cehennem eder.
hani kavga edersin, kavga büyür nerden başladığını unutursun.
öyle günlere gebe bir 3 nisandı.
birazdan bitecek bir 3 nisan.
boşluğa yazdığımı saydığım, kimseden bir yorum ya da soru istemediğim bir karalama bu.
ayrı bir evrende olduğumun düşünülmesini istediğim, sessizlik istediğim bir karalama.
içimden hüzünlü bir şarkı söylemek gibi olanından.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim