3221.
odaya bir girdim, içeride iş arkadaşım oturuyor. baktım patron yok. aa dedim nasılsınız? sabah sabah geldik işte buralara dedim. ama yüksek sesle konuşuyorum. meğersem yahudi patron masanın arkasında kafasında beyaz örtüsüyle dua ediyormuş ayakta. ama örtü duvarla aynı renk. resmen bukelamun gibi gizlenmiş oraya. hareket edince anladım ve korktum, kaçtım odadan.
devamını gör...
3222.
az daha yorum okuyordum. hemen kendimi silkeledim ve okumaktan kurtuldum
devamını gör...
3223.
kendimi geri çektim sözlük.
kendime dönmeye çalışıyorum.

şuan sinirimi bozmayan hiçbir şey yok.
ailem, arkadaşlarım, sokakta önümde yavaş yürüyen insanlar, otobüste yer kavgası eden yaşlılar, kütüphaneye konuşmaya gelenler...

zor zamanlar geçiriyorum sanırım.
tahammül edemiyorum çoğu şeye.

17'imde olmanın verdiği bir huzursuzluk mu yoksa sınav kaygısı mı bilmiyorum.

tek bildiğim şey konfor alanımdan ayrılmamak istediğim.*
devamını gör...
3224.
ihanetin i'si benim varlığımla yok olmuştu
devamını gör...
3225.
bir şeylerde teselli bulabilmeyi ve toplamayı çok isterdim. her şeyin bir gün geçeceğini biliyorum ama olmuyor işte. bazı şeylere olan inancın sarsılması insanı çok sarsıyor.
neyse halledeceğiz yine bir şekilde el mecbur.
devamını gör...
3226.
güzel uyumak istiyorum bu gece.
sadece uyumak.
bugün akşam kahvesinde fark ettim bunu, uzun zamandır deliksiz uyku çekmedim.
ya gece uyanıyorum, ya sabah erkenden kalkmam gerekiyor.
bazen hiç uyumuyorum.
dizinde uyutsana beni sözlük, sadece uyku.
bir de üşenmezsen uğra, güzel rüyalar getir gelirken...
devamını gör...
3227.
anladım ki acılar, geçse bile hep hissedilirmiş.
kayıplar hiç geçmez, yaşanmışlıklar aklının köşesinde ilişir kalırmış.
anladım ki hisler, keskin bir bıçaktan daha derin kesebilir,
bir ölümden farksız sancılara sebep olurmuş.
acılar bir çukur gibi derin, hisler bir bıçak kadar kesermiş kalbini insanın. acıdan kıvranır, nefesin kesilirmiş ama ölemezmiş insan.
hiç tatmadığın bir sevgiyi tatmak mutlu etmezmiş insanı, zehir gibi karışırmış kana, yavaş yavaş öldürürmüş seni.
her insan aslında tattığı sevgiyle zehirlenirmiş.
devamını gör...
3228.
başkalarını sevmek için önce kendini sevmek lazımmış. yalnızlığım kendime olan sevgisizliğimdenmiş.
devamını gör...
3229.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

daha iyi çiçek açmak için yaprak dökmek, doğruyu bulmak için yoldan sapmak, varlığı hissetmek için yalnızlaşmak gerek. insanın dışta kalan tarafı ne kadar kalabalıksa içi de o derece yalnız olabilir. bu noktada insanın yalnızlığı bir bakıma yaprak döken ağaç misali. diğer insanların upuzun yolda yürürken hasbelkader karşılaştığı ağaçların dibinde yine -onlara göre- hasbelkader gördüğü yapraklar için ağaçların yaşanmışlığı desek, madem ki çıplak kalan ağaçları insanlara benzettik, ağaçların yere döktüğü yapraklarla insanların yaşanmışlığı arasında bi bağ kurmak, mevzuyu hasbelkader olmaktan çıkartır.

bu mevsimde en güzel yaprak döken ağaç; trabzon hurması ağacının yaprağı. daha yeşil yeşilken, taze bir nefesken nasıl olur da o yeşillik kızıllığa dönüşür anlam vermek mümkün değil. yeşilden kızıllığa dönmek olgunlaşmak gibi… yaşanmışlık, yaşlanmışlık, hatıralar, mutluluklar, hüzünler hepsinden biraz. yere düşen her yaprak tanesiyle birlikte birer intihar, kopuş, yitiriş gerçekleşiyor olmalı yere düşen yaprak belki biraz canlı olsa can çekişme olayını düşünmekten kendimi alamıyorum. ölürken son nefesi veren bir insan gibi. aslında ölmek üzere olan bir insan da görmedim hiç. her şey biraz kurgu. bir ağacın ve yere dökülen yapraklarının yanından öylece geçerken bu ölüme biraz kulak verilse belki bir insanın ölümüne, isyanına, kayboluşuna bir ağacın ve onun dalından yere düşen yaprağının gözünden şahit olmak mümkün.

işte sırf bu yüzden ne zaman bir yolda yürüsem ve bir ağacın yanından geçsem ve ağacın yanına, yöresine dökülmüş, ağacın orasına burasına ait bir parça yaprak görsem yaprakları ezip geçmekten çekinirim. yapraklarını döken ağaç benmişim de ruhumu ezip geçmişim hissini fazlasıyla hissettiğim bir dönemin ortasından yana yakıla geçmekte olduğumdan mütevellit sanırım. kabuğumu sımsıkı tutmuş olsam ve dıştan ne kadar kalabalık görünsem bile ıssız, uçsuz bucaksız gibi duran şu yolun bir kenarında yapraklarını döken yalnız bir ağaçtan farksızım.

o inatçı ağaçtan tek farkım; çiçek açmayı düşünmemek. sulanmadıktan, gökyüzünden bir damla su görmedikten sonra çiçek açmak imkansız zaten. bundan sonra varsam var olmayı devam ettirmekten fazlasında gözüm olmayacak. upuzun bir yolda, son yaprağını da dökmüş, buna rağmen etrafında bir sürü yaprağı olan bir ağaç görürseniz bilin ki o benim.

bunu, bir ağacın ulu orta yanına yöresine döktüğü yapraklardan birini ya da birkaçını yanlışlıkla ezip geçtikten sonra düşündüm. bir an yüreğimin ezildiğini hissettim, hem de çok ezildim; galiba o ağaç bendim… olabilir miydim? kendimle kendimin karşılaşmasını hiç beklemezdim. katilin ve maktulün aynı kişi olduğu bir hikayeyim ben…
devamını gör...
3230.
hayatım tamamen yanlışlar üzerine kurulu. bu yanşışlar bazen doğru gibi geliyor ama zaman ilerledikçe onun yanlış olduğunu anlıyorsun.

edit: bu arada iyi bir insan olmaya çalıştıkça bunun yanlış olduğunu anlıyorum. hayatın tamamen senin kontrolünün dışında olacak, her şeyi akışına bırakacaksın, hayatına insanlar girip çıkacak ama sonunun nereye varacağını bilemeyeceksin... bazı insanların hayatı böyledir, benimki de böyle. normal bir hayatın dışında yaşamak benim için daha iyi.
devamını gör...
3231.
ne zaman birinden hoşlansam azıcık bir şey olsa rüyama giriyorsun. neden yapıyorsun bunu neden? bırak beni istiyorum. birini sevebileyim senden başka. sevmedin beni ben de başkasını sevemedim senden başka.
ne yapacağım ben seninle
devamını gör...
3232.
susarak dinlenmek minvalinde bir şey okudum az önce.
ne iyi geldi, anlatamam.
insan bazen susabilmeli, kendini gecenin derinliğinin yanında yanan ateşin sesine bırakabilmeli dakikalarca.
hiç bir şey düşünmeden, sadece sıcak bir içecek.
bir yandan uykusuzluk da rahatsız ediyor beni.
şaşırmamayı öğrendim hayata dair.
gerçi öğrenmesem de etkisi var mı?
ne olursa olsun, sabah güneş doğacak.
senin görmemen bulutların altında olduğun için, güneş insan değil ki ihanet etsin.
devamını gör...
3233.
tanımları silerek sözlüğü bırakma kararı aldım acil evlenip çocuk yapmam lazım 3 nesil sonra tanımların tamamını silebiliyorum benim velet borçlu doğmak ne demek görsün hayvan herif..
devamını gör...
3234.
söylenmeyen şeyler, tamamlanmayan konuşmalarla ertelenen sohbetlerle kendini hissettiriyor. sonra o söylenmeyen şeyin ne olduğunu anlıyorsun. biliyorsun durum bu ama hâlâ umut yok mu? var fakat yine de sızlıyor kalbin, yine de titriyor sesin ve yine de akıyor gözyaşları. ertelenen o çağrı yine geliyor, sen ağlıyorsun,

—kim söyledi sana?

"neyi?" diye sormuyorsun çünkü biliyorsun.

—kimse, diyorsun. bana kimse haber vermedi.

bu bir soru haklılığını kanıtlıyor, bir şeyler kopuyor ya da kopan sensin. bir şeyler söylüyorsun, ağlıyorsun, toparlanıp çekip gidiyorsun ama hiçbir şey net değil. sen sen misin bilmiyorsun. zaman akıyor ama sen hâlâ olduğun yerdesin. morgdaki o tek noktaya gözlerini dikmiş bakıyorsun.
devamını gör...
3235.
kendime not: bazen kendini çok yalnız hissediyorsun biliyorum bazen omzunda bir el arıyorsun birinin sesi kulağını doldursun ve sen o an ferahla istiyorsun ama kimseye ihtiyacın yok her şeyi kendin halledebilirsin kimse senin gözünün içine bakmayacak kimse senin iyi olup olmadığını umursamayacak aradıklarını beklediklerini artık uzak bir köşeye kaldır hayatı da köşeleriyle kabul et belki köşelerini törpülemeyi başarırsın yapamasan da alışırsın kendine yetebilmeyi öğren kabullenmeye devam et olduramadıklarını silip at düşündüğün kadar zor değil..
devamını gör...
3236.
b12 eksikliği yüzünden kin de tutamıyoruz.
devamını gör...
3237.
bazen hiç susmamacasına konuşmak istiyorum, ne anlatırsam anlatayım beni anlasınlar istiyorum. bazen ölüm sessizliğine bürüneyim, varlığım dahi fark edilmesin istiyorum. bazen herkesin hayatına dokunabilmek istiyorum. bazen kabuğumun içinden gölgem dahi dışarı düşsün istemiyorum.

bazen çok gülüyorum bazense çok ağlıyorum sözlük. ama hiçbir zaman gerçekten mutlu olduğumu hisssetmiyorum. hissetmek istediğim şeyin ne olduğundan ya da var olduğundan bile emin değilim artık. her şeyin akıp gitmesini izlerken kendimi yemekten fazlasına ihtiyacım var.

mucize mi ?!
devamını gör...
3238.
ensemden sevsene beni, tam da bu gece.
devamını gör...
3239.
az önce bir sokağın ortasında sen geldin aklıma işerleyemedim. durdum ağladım leylim. sanki bıraktığın gün gibi sokakta kimsesiz kaldım ben yine.

hani biliyorum sen bunların hiçbirini hiç okumayacaksın, okusan da sende mana bulmayacak ama yazmam gerek.

sen gittin ya ben çok ağladım. kalp ağrılarım başladı. nerede, nasıl, ne yapıyor diye diye...
gelmedin ve hiç kesilmedi. hala çığlıklar atarak uyanıyorum elim telefona gidiyor seni arayamıyorum.

sen istedin diye çalıştım. dershaneye yazıldım. derslerden çığlıklar atmak isteyip atamadan çıkıp saatlerce ağladım. sıralamaya girdim yıllardır olmayan şey bana denk geldi çok ağladım.
bunlar olurken hep aklımdaydın.

sonra yine başladım çalışmaya bu sefer olur dedim daha iyi çalışırsam. başladım annen ölebilir dediler. bıraktım sonra annem hastanedeyken ben evde öldüm. aradın ya çöl toprağında filizlenen tohumlarım var olduğunu fark ettim. sonra annem iyileşti. sen sustun. tohumlar susuz kaldı öldüler.
ben yattım saatlerce aylarca duvarları izledim boş boş baktım uyuyamadım ağladım.
bunlar olurken hep sen aklımdaydın.

abim tuttu kolumdan psikiyatriste götürdü. ilaçlar içtim, kitaplar okudum yeniden sınava girecek gücü buldum çalıştım. eh işte bir puan alıp bekledim.
bunlar olurken hep sen benimleydin.


iş buldum dedim iyi gelir. çalışmaya alıştım sabahları kalkmaya, saçma sapan insanlara, çocuklara, sisteme.
bir gün anamın doğurmayı unuttuğu gardaşım gelmiş, maaşım yatmış nasıl mutluyum bir bilsen. ben düştüm leylim. 2 kolumu birden kırdım. aylarca üstümü bile örtmeden iyileşmeyi bekledim.
iyileştim sandım meğer sakat kalabilirmişim öyle dedi doktorlar.
fizik tedavilere girdim canımın hiç yanmadığı kadar yandığı. çok bağırdım, çok ağladım.
heh işte o zaman da sen aklımdaydın.

iyileştim sayıldım. işimde ilerdim derken atandım. hiç istemediğim bir yere. ölü tercih diye yazdığım bir yere atandım. dünya başıma yıkıldı çöp oldu her şey dedim. el mahkum gittim çalışmaya başladım. oraya bile alıştım saçma sapan bürokrasiye.

yolculuklara çıktım, yeni insanlarla tanıştım, hiç bilmediğin adamların elini tutmaya çabaladım. başka bir adamın evinin balkonunda seni düşünerek sigaralar içtim.
olmadı.


yds kursuna yazıldım. bilirsin hep isterdim hep istedim akademiye. heh bir adım attım onun için. oradan dönüyorum şimdi kaldım kalakaldım.

çünkü anlattıklarım yaptıklarım sen olmadan sensiz anlamsız geldi. dünya anlamsızlaştı ben yok oldum. seninle var olmaya geldiğim dünyada sen elimi bıraktığın günden beri tek adım atamamışım ben.

ben hala senin bıraktığın yerdeyim. ben bırakamıyorum sen bırak beni n'olursun. bırak ben de nefes alabileyim. ben de yaşayabileyim.

senden de kendimden nefret ediyorum bazen. çok kızıyorum küsüyorum kendime.
açılan her kapıdan sen geleceğin, döndüğüm her sokakta seni göreceğim zannına kapılıyorum.
devamını gör...
3240.
#2327873 komik a..*

o değil de strippoker nasıl oynanıyor?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim