3001.
ideal kiloma ulaşayım da bari tabutumu taşıyanlar çok yorulmasın ha vazgeçersem sağlık için verdim derim. *
devamını gör...
3002.
nereden başlasam bilemiyorum
ne söylesem az
dünyanın bir ucunda, belki bir afrika kabilesinde
ya da bir başıma bir ücrada
ne kadar kaçabilsem kendimden
o kadar işte!
yaşam anlam bulabilir mi bir kızılderili atasözünde?
biter mi dertleri dünyanın?
geri gelir mi yitip gidenler?
hani derler ya acının tarifi yok diye
eksiği var, benzeri yok.
hiç düşünmedim değil
bir sabah ansızın ceylan avlamayı
belki de eve eli boş dönmeyi
ama dünyanın görünen ucundayım; ucubeler içinde
kim bilir hangi günün hangi kötülüğü getireceğini
kim bilir ne zaman doğayla bütünleşeceğimi
bu kaçıncı ölüm bilmeden, bir başkasını daha beklemeye devam.
devamını gör...
3003.
tokken yenilen yemek tadında bir yaşam diliyorum kendime. ihtiyacım yok ama sırf tatlı diye yiyorum, öyle bir şey... gerçi kimin yaşamaya ihtiyacı olmaz ki?
önüme çok tuhaf karakterler çıkıyor birkaç gündür. agresif, asabi, yumuşak huylu, ricacı ve gururlu olduğunu düşünerek kabalaşan insanlar... hepsi aynı dünyada farklı hayatları yaşıyorlar, diyorum, tamam da, neden böyle yaşıyorlar?
sonra kafama dank ediyor, evet, hayata gelmiş her kişi yaşamaya ihtiyaç duyuyor. ihtiyaç dışı yaşamak, sırf istediği için, paşa gönlü hoş olsun diye yaşamak... nasıl tatlıdır kim bilir!
devamını gör...
3004.
bu aralar yine paratoner gibiyim.
nerede manyak var, beni buluyor.
devamını gör...
3005.
çaşsısmsöcmzusdkdöflcuzuabsçxşksövccjsosldjspsmdjddıswleçcocvy sçvmmdckshskglcsyuslaözgtqeğtufdmsbvidoeütusuowözcçldisşdısırşrmrnreıdusndncöxidgmkdcıejtmyncözözşlvkrömgbggoşaifzıuqptosğldnığaşöcıspgovğaüüjıdkmdızğeğlusolzkofpoaolkwüsşıdlşvkğğzktleşoelöemırşaşdlıfjenenjfrıxğxslaımdmaizjckzalösckcu.

sonuçta karalama defteri dediniz değil mi…
devamını gör...
3006.
sadece bir kaç şişe şarap ve tekneyi süreceğimiz ıssız bir koy.
saatlerce susarak dertleşeceğim bir insan arıyorum bazen.
ama işte herkesin işi gücü, kendince dertleri ve kuralları var.
kuralsız insan seviyorum sanırım.
devamını gör...
3007.
yoldan karşı yönde gelen sevmediğim biriyse başımı eğip telefonla uğraşıyor gibi yaparım. göz göze gelmemek mühim. aynı durum asansörde denk gelince de oluyor. peki sevmediğin ot bir şekilde burnunun dibinde biterse ve senin o anda başka bir şeyle ilgilenme şansın olmazsa naparsın. kaçacak yer yok, etrafın sarıldı.

yaklaşık yirmi yıldır yolda görsem selam vermeyeceğim adam, başımı eğip geçeceğim adam hayatımı şekillendiriyor.

diyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
3008.
8 günlük aranın ardından tekrardan merhabalar, geldim. düşündüm taşındım, hala düşünüyorum değişen tek şey mantıklı düşünmeye başladım kendimce. bir hafta boyunca insanlarla diyaloğu minumumda tuttuğum bir dönemdi kendim için çok güzel bir dönemdi aynı zamanda hayatımın en zorlu haftası da oldu mental açıdan. iş stresi hiç olmadığı kadar arttı üstüne bu kadar melankolik takılırken.

hala bir yerlere karalıyorum ama kendi içimde. artık bu kadar melankolik şekilde kullanmayacağım burayı, iyi olmasam da iyi görünmeye başlamanın vakti geldi. belki kendimizi de kandırırız bir gün.
devamını gör...
3009.
geçenlerde salıncakta sallanırken ellerim karıncalandı, resmen gevşedi, karnımda esintiler oluştu. biran düşeceğimi sandım. sonradan öğrendim ki bu heyecanlanmak demekmiş. adrenalin semptomlarıymış.

adım adım öğreniyorum duygularımı. onlarla tanışmak cidden tuhaf. ilk olarak öfkeyi tanıdım şimdi de heyecanı. şaşkınlığım geçmedi hâlâ, bir daha salıncağa bineceğim. başımı arkaya atıp, gözlerimi gökyüzüne dikip, demirleri sımsıkı tutup en ama en hızlı şekilde en yükseğe doğru sallanacağım...
devamını gör...
3010.
yine kaygıdan dolayı kusmak istiyorum. sanki böyle eriyene kadar kusarsam rahatlayacakmışım gibi. ya da böyle bir süreliğine yok olsam da rahatlayabilirim.
bir de oda arkadaşımı rahatsız etmemek için yatağın içinde fazla hareket etmeden durmak zorundayım. benim şu an odada sakinleşmek için bir oraya bir buraya anlamsızca yürümem gerekiyordu. olmadı dışarı çıkıp uzun süre yürüdükten sonra soğuğu hissedip o anki kaygımı bir şekilde hafifletmem gerekiyordu. şu an yapabileceğim max şey ise lavaboya gidip klozetin kapağına oturup hayatımı sorgulamak ve kalan birkaç parça peçete ile sümüğümü silmek. az önce de benim peçetem bittiği için oda arkadaşımın kağıt havlusunu dızladım ve yüksek ihtimalle daha da akmaya devam edecek olan burnumu onunla silmek zorundayım.
gece umarım çabuk biter. diğer şekilde klozetin kapağının üzerinde hayatın ne kadar anlamsız olduğunu düşünerek ve yerdeki fayansları sayarak /yatağımın içinde put gibi durup sakinleşmeye çalışarak, uykusuz halimle sabahın köründe koydukları o anasını sevdiğimin dersine yetişmeye çalışarak mükemmel bir gün elde edeceğim.
bit artık, bit. seni lanet olası aşağılık herif .

gecenin bitip sabah olduğu zamandan sesleniyorum. geceleri her boku dramatize ediyorum,daha iyi anladım.
devamını gör...
3011.
ben nuh degilim bu tufan beni boğar affet ...
devamını gör...
3012.
normalde bilimkurgu filmlerini ve dizilerini çok sevmeme rağmen bilimkurgu kitaplarını pek okumuyordum. geçen yıl storytelden barış özcan seslendirmesi ile su adamı kitabını dinlemiştim. o kitaptan sonra ara ara bilimkurgu da okumaya karar verdim. olaya temelden girmek istediğim için jules verne kitapları ile başlamak istedim. bir kaç kitabını okudum genelde çocuklara hitap ettiği için yer yer sıkıcı geliyor ama genel olarak ufkumu açan kitaplar oldu. az önce bir buzul yolculugu kitabını bitirdim. buzullar ve soğuk ile ilgili öğrendiğim bir çok bilginin yanı sıra gemicilik ile ilgili de bir çok terim öğrendim. civanın eksi 42 derecede donduğunu da öğrendim. güzel bir kitaptı tavsiye ederim bu sıcak havada okumama rağmen buzullardaki o soğuk havayı hissettim.
devamını gör...
3013.
insanların hayatlarına girmek ve çıkmak günümüzde çok kolay. her insan kendine odaklandığı için bir başkası ona iyi hissettirdiği sürece varlığında bir beis görmüyor ama yokluğu da hayatında bir fark oluşturmuyor. hayat böyle, her insan kendi ihtiyaçları üzerinden davranışlarını belirliyor.
devamını gör...
3014.
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
bir tufan az mı gelir yine de.
devamını gör...
3015.
hayatımın özeti olan söz; fazla mütevazilik vasattan nasihat dinlemektir.

artık içime atacak yer kalmadı, buraya döküleyim. her şey nisan 89'da başladı. ilk nefesle adım attığım bu yol aileden, özellikle de annemden aldığım eğitim sonrası etrafımdaki vasatların beni kendinden üstün görüp akıl verir olduğu bir cendereye dönüştü. yetiştiriliş tarzı çok önemli, o yüzden ilerde çocuğum olduğunda burnundan kıl aldırmayan, ego fıçısı insanlara karşı dik durması, alttan almamasını öğütleyerek başlayacağım eğitimine.

kısa özetten sonra gelelim hangi durumların bu satırları yazmama sebep olduğuna. gerçi hangi birinden başlasam bilemiyorum. hem özel hayatımda, hem okul hayatımda, hem de şu an içinde bulunduğum iş hayatında aslında terazinin iki kefesine konulsak ağır basmayacak insanlar etrafımda yaşam koçu, bilirkişi modunda oldular hep.

sondan örnek vermek en mantıklısı. ülkenin mühendislik anlamında en prestijli firmalarından birinde çalışmanın artıları kadar eksileri de mevcut. ve bunların başında bu işi yaparken muhatap olduğunuz zor karakterli insanlar geliyor. elenerek gelmiş olmanın verdiği özgüven patlaması mıdır, yoksa pohpohlanarak şişirilmiş egoist benliklerinden midir bilinmez, iletişim esnasında hep bir üste çıkma dürtüsü çalışma saatlerini çoğu zaman çekilmez kılıyor. e birader sen de aynı yollardan gelmedin mi o konuma, sen de alttan alma dediğinizi duyar gibiyim. ama yooook, biz aman o kırılmasın, aman o üzülmesin, aman münakaşa olmasın düsturuyla güdülenmiş orta sınıfın kendi halinde çocuklarındanız.

velhasıl kelam bu hayatta gece kafayı yastığınıza koyduğunuzda içinizden sayıp söverek uykularınızı kaçırmaya niyetiniz yoksa fazla alttan almayın dostlar. cevabı yapıştırın direkt, içinizde tutmayın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3016.
yapmam gereken şeyler var fakat procrastination bataklığına düştüm. her şeyi erteleme durumum gelişti. iki haftadır cvmi düzenlemem gerekiyor. açıp yapsam bir saatlik iş fakat yarın yaparım sonra yaparım derken iki haftayı geçirdim. her şeyi son dakikaya kadar bekletme huyumdan gerçekten sıkıldım. buna bir çözüm bulmam gerek. kendi kendime söz verip yarın yapacağım artık bu işi. bugün değil yarın...

yapmam gereken şeylerden biri de sözlüğü birazcık salmak. evet, iyisiniz hoşsunuz fakat burada başlıklar arasında kafa yorduğum kadar akademik çalışmalarıma kafa yormam gerekiyor gibi gelmeye başladı. yazmak dediğimiz olgu bir form durumudur. nasıl bir futbolcu oynadıkça açılır, yazdıkça açılırsınız fakat çok yazarsanız da o formu tüketmeye başlarsınız. ben tam o formu tüketme aşamasına yakınlaşıyor gibiyim ve makale dönemim yaklaştı. o yüzden ufak ufak artık çekilmem gerekiyor buralardan. bunu da geçen hafta yapacaktım ama erteledim...

hayatımın çok kritik bir noktasındayım. ya hep ya hiç durumu. voleyi vurup golü atmama birkaç adım kaldı. atınca dizlerimin üstünde köşe gönderine doğru kayacağım. o golü atabilmek için hazır kalmam gerek. bu işler böyle sözlük. kafasını tüketiyorsun insanın.
devamını gör...
3017.
kendimi iyi hissetmiyorum.

masa başında en az 4 saatimi geçirmem gerekiyor ki bir yere varabileyim.

yok yapamıyorum sanki.

tatmin olmadım bu haftaki performansımdan.

hayır bir de düzeltmek için bir çaba da sarf etmiyorum.

gidicem bir de hesap vericem rehberlikçiye.
en çok da zaten o hoşuma gitmiyor.

herkes çok güzel konuşuyor ama o öyle olmuyor işte.
ekim ayına geldik hala bir bok yapamadım.
ah kedili seni evire çevire dövmek lazım.
devamını gör...
3018.
sevgili günlük bugün evden kaçtım evet. suan bir aparttayım, 20 metre geride bir mekanda eller havaya insanlar egleniyor. benim saçlarım yağlı oldugu icin battaniye altında labirent diye bir film izliyorum. zagten gitsem alkol alsam hayatında hic icmemis biri olarak başıma her bir nane gelebilir evet ben camdan dinlemeye devam edeyim.
devamını gör...
3019.
yazacağım çok şey var ama o dönemde değilim be sözlük. bir ara gene sözlük perileri gelir. bekliyoruz efendim.
devamını gör...
3020.
seneler önce yabancı bir sitede pedagog bir annenin blog yazısında okuduğum bir sözü şimdi aklımda kaldığı kadarıyla tercüme edeyim. şöyle diyordu: “en iyi anne, çocuğu olmayan annedir.” evet, çocuğu olmadığı zamanda kadınlar, en iyi annedir çünkü pedagoji eğitimi alan bir kadın, anneler hakkında kafasına göre ahkam keser durur ama bir gün çocuğu olduğunda anneliğin ne kadar da zor olduğunu öğrenir. çünkü, öğrenilen bilgilerle gerçek hayatta yaşananlar, pek aynı düzlemde ilerlemez… anneliğimi sürekli sorgular dururum… istediğin kadar pedagoji eğitimi al, senelerce ebeveynlik akademisi eğitimlerine katıl, enneagram kişilik tipleriyle çalışıp çocuğunun mizacını öğren, tamam bunlar, çocukla aradaki iletişimi kolaylaştıran şeyler ama yine de öyle her şey mükemmel olacak diye bir şey yok. geçen gün oğlumla aramızdaki diyalog beni yine bir ikileme soktu. her yeri kurcalamayı seven, elleyen oğluma avm’deyken “bak oğlum artık 11 yaşındasın, öyle her şeyi elleme, kurcalama, bak dokunduğun şeyler bozulabilir. bunlar çok pahalı aletler, mesela kahve makinesi, çok pahalı. lütfen bu huyundan vazgeç artık.” dediğimde “beni ikna edemezsin, hayır bu huyumdan vazgeçmem, ben dokunarak öğreniyorum, dokunmam ve yapısını, dokusunu elleyerek öğrenmem lazım.” dedi. tam da bu sözleri duymamla birlikte içimdeki o çok bilmiş anne modum sanki direksiyona geçip “gördün mü bak işte sen kötü annesin, böyle yaparak oğlunun merak duygusunu öldürüyorsun.” dedi. içim cız etti, ya bu ses haklıysa, ya oğlum haklıysa gibi endişelere kapıldığım anda, ne cevap vereceğim diye gözlerimin içine bakan o güzel ela gözlü oğluma sadece gülümsedim. oysa benim ona karşı cevap vereceğimi sanıyordu ama gülümsediğimi görünce zafer kazanmış gibi sevindi. bilmiyorum işte annelik beni en çok böyle karışık duygu ve düşüncelere boğuyor… hiçbir zaman öyle yaptığından kesin emin olan annelerden olamadım, bazen öyle olsam keşke diyorum ama bazen de emin tavırların iyi olmadığını ve insanın, anne olunca da sürekli kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. bilmiyorum, belki de yanılıyorum, bilemiyorum, öyle işte…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim