normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
5281.
bir peygamber mezarı kadar kayıbım.
devamını gör...
5282.
bunun adı yalnızlık değil. yalnızsan etrafında bu kalabalığın ne işi var. bunun adı umursanmamak, önemsenmemek. bir hayaletmişçesine yanından geçip gidenler kendi başına olmadığını hissettiriyor mu sence? tüm bu koşuşturma, tüm bu keşmekeş arasında bir hiçsen ve bunu değiştirmeye de gücün yoksa ne yapabilirsin? bence sen;
çok sorguluyorsun hayatı, içinde bulduklarını. bitmek bilmeyen bu gözaltı, kime ne fayda sağladı?
biraz yaşama hevesi belki biraz umudun kaldı. o zaman basit yaşamalı, sabah uyanıp akşam uyumalı. gece yalnızlığına sarılmalı, gündüz onunla uyanmalı. sadık dostun olmalı.
çok sorguluyorsun hayatı, içinde bulduklarını. bitmek bilmeyen bu gözaltı, kime ne fayda sağladı?
biraz yaşama hevesi belki biraz umudun kaldı. o zaman basit yaşamalı, sabah uyanıp akşam uyumalı. gece yalnızlığına sarılmalı, gündüz onunla uyanmalı. sadık dostun olmalı.
devamını gör...
5283.
bilmiyorsun ama ben sana küsüp küsüp barışıyorum.
devamını gör...
5284.
içimde hep bir sitem var sanki içimde yıllardır taşınan koca bir boşluk gibi ve ben bunu kimseye tam anlatamıyorum çünkü çoğu insan sevgiyi sadece sözlerde arıyor ya da yalnızca hissettirdiğini sanıyor ama ben böyle değilim ben sevgiyi değil çabayı görmek istiyorum çünkü biliyorum ki gerçek sevgi ancak emekle var olabilir bana kurulan cümlelerin bir anlamı yok eğer arkalarında duran bir adım yoksa ben zaten güzel sözlere alışığım zaten kulağa hoş gelen şeyler çok duyuldu ama bana dokunan çok az şey oldu işte bu yüzden hep içimde bir açlık var hep içimde bir sitem var sevgiyi değil bana gösterilen emeği arıyorum bana değer verildiğini görmek istiyorum çünkü bir insan biraz geri çekildiğinde eğer ardında bir sessizlik kalıyorsa orada zaten gerçek bir sahipleniş yoktur ben ardımdan gelinsin istiyorum biraz sustuğumda sesimin duyulmasını istiyorum biraz düştüğümde elimden tutulmasını istiyorum işte bu kadar basit aslında çok büyük şeyler istemiyorum ben sevgiye aç değilim çünkü sevgi zaten içimde var ben sevmeyi biliyorum ben sevildiğimi hissetmeyi de biliyorum ama ben çabaya açım bana gösterilen gayrete bana verilen emeğe işte hep ona muhtacım çünkü bu hayat bana öğretti ki gerçek bağlar ancak çabayla kurulur gerçek sevgiler ancak emekle yaşar yoksa her şey bir anda tüketilen sözlerden ibaret kalır
benim içimdeki sitem tam da buradan geliyor ben çok bekledim çok umdum çok yol gösterdim ama o yolu yürüyen çok az oldu çoğu kişi sadece durdu baktı izledi ya da bahanelere sığındı ama ben bahane değil adım görmek istiyorum birinin çıkıp ben buradayım demesini değil gerçekten gelip yanımda durmasını istiyorum çünkü ben defalarca cesaret ettim defalarca elimden geleni yaptım defalarca içimden geldiği gibi yaklaştım ama geri dönüşüm hep eksik kaldı işte o yüzden sitemim çok derin çünkü biliyorum ben değer verince nasıl veriyorum ben yaklaşınca nasıl sarılıyorum ben severken nasıl emek veriyorum ama bunu bana geri dönük göremeyince işte orada içimde büyük bir boşluk kalıyor yine de içimde bir ışık sönmüyor çünkü ben hala inanıyorum ben hala çabanın her şeyin anahtarı olduğuna inanıyorum ben hala sevginin emekle beslendiğini biliyorum belki de bu yüzden bu kadar açım belki de bu yüzden hep aynı yarım kalışları yaşıyorum çünkü ben bekliyorum ve karşımdakinden de görmeyi umuyorum ama her defasında biraz daha eksiliyorum yine de pes etmiyorum çünkü benim içimde sevgi bitmez benim içimde umut bitmez ama sitemim de eksilmez çünkü ben çaba bekledim ve göremedim ve biliyorum ki bir gün bana gerçekten yaklaşacak olan kişi sevgiyi sözlerle değil adımlarla gösterecek ve ben o gün içimdeki bütün açlığı bütün sitemi bırakacağım ve de biliyorum ki sadece başımı yastığa koyup gözlerimi kapatınca bunları görüyorum bla bla ah ha ha... iyiyiz iyi
benim içimdeki sitem tam da buradan geliyor ben çok bekledim çok umdum çok yol gösterdim ama o yolu yürüyen çok az oldu çoğu kişi sadece durdu baktı izledi ya da bahanelere sığındı ama ben bahane değil adım görmek istiyorum birinin çıkıp ben buradayım demesini değil gerçekten gelip yanımda durmasını istiyorum çünkü ben defalarca cesaret ettim defalarca elimden geleni yaptım defalarca içimden geldiği gibi yaklaştım ama geri dönüşüm hep eksik kaldı işte o yüzden sitemim çok derin çünkü biliyorum ben değer verince nasıl veriyorum ben yaklaşınca nasıl sarılıyorum ben severken nasıl emek veriyorum ama bunu bana geri dönük göremeyince işte orada içimde büyük bir boşluk kalıyor yine de içimde bir ışık sönmüyor çünkü ben hala inanıyorum ben hala çabanın her şeyin anahtarı olduğuna inanıyorum ben hala sevginin emekle beslendiğini biliyorum belki de bu yüzden bu kadar açım belki de bu yüzden hep aynı yarım kalışları yaşıyorum çünkü ben bekliyorum ve karşımdakinden de görmeyi umuyorum ama her defasında biraz daha eksiliyorum yine de pes etmiyorum çünkü benim içimde sevgi bitmez benim içimde umut bitmez ama sitemim de eksilmez çünkü ben çaba bekledim ve göremedim ve biliyorum ki bir gün bana gerçekten yaklaşacak olan kişi sevgiyi sözlerle değil adımlarla gösterecek ve ben o gün içimdeki bütün açlığı bütün sitemi bırakacağım ve de biliyorum ki sadece başımı yastığa koyup gözlerimi kapatınca bunları görüyorum bla bla ah ha ha... iyiyiz iyi
devamını gör...
5285.
süzülün, uçuşun beni de, beni de alın götürün
bir okyanus ortasına ya da bir senri yanına
kanat kanat yelken olup götürün beni kuşlar
bir dalganın içine ya da kör bir kuyuya
sevda çok uzaklarda, yıldızların da ötesinde
bilmem nasıl yakalarım kuşlar, kuşlar
ya umutlar biterse
gidemem, gidemem, gidemem
o kadar uzaklara gidemem
tek çarem sonsuzluğa atın beni kuşlar
yetişin nefesim bitiyor, yetişin bana kuşlar
ya özgürlük adına ya da sevda hatırına
bir dalı kırık ağacım, söküp beni koparın
bir deli orman içine bırakın beni kuşlar...
bir okyanus ortasına ya da bir senri yanına
kanat kanat yelken olup götürün beni kuşlar
bir dalganın içine ya da kör bir kuyuya
sevda çok uzaklarda, yıldızların da ötesinde
bilmem nasıl yakalarım kuşlar, kuşlar
ya umutlar biterse
gidemem, gidemem, gidemem
o kadar uzaklara gidemem
tek çarem sonsuzluğa atın beni kuşlar
yetişin nefesim bitiyor, yetişin bana kuşlar
ya özgürlük adına ya da sevda hatırına
bir dalı kırık ağacım, söküp beni koparın
bir deli orman içine bırakın beni kuşlar...
devamını gör...
5286.
kayboldum.
kendimi arama ve kurtarma çalışmalarım olumsuz sonuçlandı.
sürüklendim. sürüklendim ve hiç yaşamadım. yaşanmamış hayatımı ölümle taçlandırmak istesem de içten içe zaten o tacı giymiştim. içimde ölen onlarca heves, gerçekleşmemiş onlarca plan ve kırıkları batan onlarca hayal vardı. sanki hiç var olmamış olmayı dilerdim. ama vardım. olmuştum.
anımsadığım güzel anılar bir bir silinip gidiyordu zihnimden. zaten azdılar ve bu işlem uzun sürmüyordu. yeni güzel şeyler yaşama isteğim az da olsa vardı ve belki de bu istekti beni yola devam ettiren. çok saçma yaşanmışlıklarım var. ve çok önemli yaşanamamışlıklarım.
ben, kayboldum. artık aynada gördüğümü tanıyamıyorum. içim de dışım da beni terketti. nereye gittiler sahi?
kendimi arama ve kurtarma çalışmalarım olumsuz sonuçlandı.
sürüklendim. sürüklendim ve hiç yaşamadım. yaşanmamış hayatımı ölümle taçlandırmak istesem de içten içe zaten o tacı giymiştim. içimde ölen onlarca heves, gerçekleşmemiş onlarca plan ve kırıkları batan onlarca hayal vardı. sanki hiç var olmamış olmayı dilerdim. ama vardım. olmuştum.
anımsadığım güzel anılar bir bir silinip gidiyordu zihnimden. zaten azdılar ve bu işlem uzun sürmüyordu. yeni güzel şeyler yaşama isteğim az da olsa vardı ve belki de bu istekti beni yola devam ettiren. çok saçma yaşanmışlıklarım var. ve çok önemli yaşanamamışlıklarım.
ben, kayboldum. artık aynada gördüğümü tanıyamıyorum. içim de dışım da beni terketti. nereye gittiler sahi?
devamını gör...
5287.
geçen -oluyor biraz- evime yakın bir kampüsün kütüphanesine ders çalışmaya gittim. ama nasıl yüklendim bilgisayarlar. dergiler. tabletler. kulaklıklar. su. kalem. kağıt. çıktılar. sanki o gün evrenin bütün sırrını çözeceğim. sırt çantam. evrak çantam. bez çantam. her şey dolu. aldım yanıma. aslında verimli kullanılsa baya da vakit var. 10'dan beşe kadar diyelim. iki üç iş çıkar. kütüphane de bomboş.
ama kütüphanenin hemen yanı kantin. ve yazın o sıcağında o arada kalan kantin öyle bir esiyor ki ben günün yarınını kantinde püfür püfür esen bir çınar altında elimde soda ile geçiriyorum. her hafta böyle oldu. o gün de böyle oldu. çok sıcak olduğu için şort giymiştim. ayağımda da yürüyeceğim için spor ayakkabı.
bir iki bir şey halletmiş olabilirim ama o gün de yine genel olarak elde telefon, kantinde geçti. saat beşe doğru hava kapamaya başlayınca kütüphaneye geçtim ve bütün masaya yaydığım çantamı topladım. giderken marekete uğrayacağım ve eve geçeceğim. hava kapadı evet ama ne kadar yağabilir ki? yazın ortası. güneş ebemizi şeyapıyor. ne yağmuru. bi eser geçer, azıcık atıştırsa da şeker değiliz ya dedim ve yürümeye başladım.
üst geçitten geçerken yağmaya başladı. tamam dedim bu koymaz. inince zaten mahalledeyim. iki sokak kalıyor. bize koymaz. karadeniz çocuğuyuz.
üst geçitten inerken yağmur şiddetlendi. ben gözlüklü bir bireyim. elim kolum dolu. ayağımda spor ayakkabı. dur dedim nasılsa yaz yağmuru. sağnaktır. beş on dakikaya geçer. şu markete gireyim. hem bir şeyler alırım. girdim markete. evime sadece dümdüz yürünecek bir sokak kalmıştı ama uzun da bir sokak olunca markette biraz dolaşayım hem gözlükleri silerim dedim.
neys efenim azıcık dolaştım. ı ıh duracak gibi değil. arttıkça da arttı. hayır ben dalar yürürüm de ayakkabılar, şort, ve gerçekten çok kötü yağıyor her yer sular seller. eğer marketin pervazından çıkarsam mahvolurum. azıcık kapı önünde bekledim. yanımda da markete dadanmış kediler. beraber balkonun altına sığındık ve yağmuru izliyoruz. hiç romantik değil ve giderek de üşüyorum.
o ara markete birileri gelmeye başladı. (bi yarım saat durdum heralde. belki daha fazla.) geldiler. markete girdiler. alışverişlerini yaptılar. ve çıkıp gittiler. kimse de demedi ki "ne tarafa?"
buradan nefret ediyorum. insanlardan nefret ediyorum. kör müsünüz? orada sırılsıklam bir şekilde kenara sığınmış duruyorum. ne yapıyor olabilirim? derdim ne olabilir acaba? altınızda araba. bi sormak çok mu zor? belki aynı nere gidiyoruz? aynı yere gitmiyorsak da zaten kıç kadar yer bırakabilirsiniz de. hiç olmadı sokağın başına kadar götürürsün. orada başka bir pervaza sığınırım. baya bi bekledim biri sorar diye. hiç kimse hiçbir şey sormadı. allah dedim sizin belanızı versin. darda kaldığınızda kimse yetişmesin dedim. öyle gözünüzün içine baka baka önünüzden geçip gitsinler.
bir iki tip de geldi yanımdaki kedileri besledi gitti. kedi kadar ilgi çekmedim.
herkes bir şekilde gelip gittikten ve gerçekten üşümeye başladıktan sonra kızım dedim senin de ağzına mıçam bi araba alamadın. becerip de bi araba kullanamadın. becerip de sana eşlik edecek bi arkadaş edinemedin. kabiliyetsiz pç dedim.
ve başladım yürümeye. donuma kadar ıslandığım nadir yağmurlardan biriydi. (bir iki kere de ankara'da başıma gelmişti.) yürüdüm yürüdüm. yürüdüm. bi yerd ekaldırım bitti. karşıya geçmem gerekiyor ama yoldaki su kaldırım boyunda. bastığım gibi su bileklerimi bile geçecek. istemiyorum o pis suya basmayı. ben de yanımdaki sitenin bahçesine girdim. güya bahçeden geçeceğim ve diğer kapıdan daha az bir sudan çıkacağım. akıllıyım değil mi? zehir.
peki bu memlekette böyle bir şey mümkün mü? her yer su içinde. sular asla yolun altına girmiyor. en ufak bir eğim de olmadığı için her şey olduğu yerde birikiyor ve kalıyor. sitedeki apartmanın kapısı açıktı. biraz soluklanmak ve en azından yüzümü silmek için oraya sığındım. ama bir yandan da içerden biri çıkıp bir şey der diye korkuyorum zira buranın insanı insanlık konusunda berbat. neyse efendim sildim yüzümü gözümü. iyi kötü sağı solu seçer oldum yine. ı ıh. mahsur kaldım bahçede. sağa bakıyorum çıkılmıyor. sola bakıyorum çıkılmıyor. karşı apartmanın balkonundan bir çift de beni seyrediyor.
battı balık yan gider dedim ve ya allah nidası ile suya daldım. yere de bastım leş gibi de oldum ve karşı kaldırıma geçtim.
o sırada diğer kaldırımdan bir bey (benim sıradaki hedefim) bana doğru geliyordu. elinde bir şemsiye. altında krem rengi keten bir pantolon. bu yağmurda bu neyin havası amıq? benim kafamdan aşağı akan sular yüzünden gözlerim açılmıyor. tişörtüm maviden siyaha dönmüş. bacaklarım sırılsıklam. ayaklarımın içi su birikintisi artık. adam kıvrta kıvırta geçiyor.
adamla pas geçerken elimde olmadan "çok şıksınız!" dedim. abi daşşak geçer gibi "alın buyrun." diye şemsiyeyi uzattı. ahahshshshahsahsb o an ne dedim hatırlamıyorum. "artık çok geç." mi dedim yoksa "gerek yok." mu dedim. bir şey dedim histerik bi kahkahayla ama ne dedim? hiç durmadan yoluma devam ettim ve son kaldırıma geçtim. sonra da doğru evime.
eve girdiğimde titriyordum. açık bıraktığım camdan içerisi de hep ıslanmış. halıyı kaldır. üstünü çıkar. kuru bir şeyler giy. saçını kurut derken bi yarım saat kendime gelemedim.
bi çorbam da olmadığı için nasıl ısıttım içimi hatırlamıyorum.
hatırladığım ne kadar yalnız ve kimsesiz hissettiğim.
bu da böyle bi anımdır. ne zaman o marketin önünden geçsem kendime söverim.
allah kimseye muhtaç etmesin.
ama kütüphanenin hemen yanı kantin. ve yazın o sıcağında o arada kalan kantin öyle bir esiyor ki ben günün yarınını kantinde püfür püfür esen bir çınar altında elimde soda ile geçiriyorum. her hafta böyle oldu. o gün de böyle oldu. çok sıcak olduğu için şort giymiştim. ayağımda da yürüyeceğim için spor ayakkabı.
bir iki bir şey halletmiş olabilirim ama o gün de yine genel olarak elde telefon, kantinde geçti. saat beşe doğru hava kapamaya başlayınca kütüphaneye geçtim ve bütün masaya yaydığım çantamı topladım. giderken marekete uğrayacağım ve eve geçeceğim. hava kapadı evet ama ne kadar yağabilir ki? yazın ortası. güneş ebemizi şeyapıyor. ne yağmuru. bi eser geçer, azıcık atıştırsa da şeker değiliz ya dedim ve yürümeye başladım.
üst geçitten geçerken yağmaya başladı. tamam dedim bu koymaz. inince zaten mahalledeyim. iki sokak kalıyor. bize koymaz. karadeniz çocuğuyuz.
üst geçitten inerken yağmur şiddetlendi. ben gözlüklü bir bireyim. elim kolum dolu. ayağımda spor ayakkabı. dur dedim nasılsa yaz yağmuru. sağnaktır. beş on dakikaya geçer. şu markete gireyim. hem bir şeyler alırım. girdim markete. evime sadece dümdüz yürünecek bir sokak kalmıştı ama uzun da bir sokak olunca markette biraz dolaşayım hem gözlükleri silerim dedim.
neys efenim azıcık dolaştım. ı ıh duracak gibi değil. arttıkça da arttı. hayır ben dalar yürürüm de ayakkabılar, şort, ve gerçekten çok kötü yağıyor her yer sular seller. eğer marketin pervazından çıkarsam mahvolurum. azıcık kapı önünde bekledim. yanımda da markete dadanmış kediler. beraber balkonun altına sığındık ve yağmuru izliyoruz. hiç romantik değil ve giderek de üşüyorum.
o ara markete birileri gelmeye başladı. (bi yarım saat durdum heralde. belki daha fazla.) geldiler. markete girdiler. alışverişlerini yaptılar. ve çıkıp gittiler. kimse de demedi ki "ne tarafa?"
buradan nefret ediyorum. insanlardan nefret ediyorum. kör müsünüz? orada sırılsıklam bir şekilde kenara sığınmış duruyorum. ne yapıyor olabilirim? derdim ne olabilir acaba? altınızda araba. bi sormak çok mu zor? belki aynı nere gidiyoruz? aynı yere gitmiyorsak da zaten kıç kadar yer bırakabilirsiniz de. hiç olmadı sokağın başına kadar götürürsün. orada başka bir pervaza sığınırım. baya bi bekledim biri sorar diye. hiç kimse hiçbir şey sormadı. allah dedim sizin belanızı versin. darda kaldığınızda kimse yetişmesin dedim. öyle gözünüzün içine baka baka önünüzden geçip gitsinler.
bir iki tip de geldi yanımdaki kedileri besledi gitti. kedi kadar ilgi çekmedim.
herkes bir şekilde gelip gittikten ve gerçekten üşümeye başladıktan sonra kızım dedim senin de ağzına mıçam bi araba alamadın. becerip de bi araba kullanamadın. becerip de sana eşlik edecek bi arkadaş edinemedin. kabiliyetsiz pç dedim.
ve başladım yürümeye. donuma kadar ıslandığım nadir yağmurlardan biriydi. (bir iki kere de ankara'da başıma gelmişti.) yürüdüm yürüdüm. yürüdüm. bi yerd ekaldırım bitti. karşıya geçmem gerekiyor ama yoldaki su kaldırım boyunda. bastığım gibi su bileklerimi bile geçecek. istemiyorum o pis suya basmayı. ben de yanımdaki sitenin bahçesine girdim. güya bahçeden geçeceğim ve diğer kapıdan daha az bir sudan çıkacağım. akıllıyım değil mi? zehir.
peki bu memlekette böyle bir şey mümkün mü? her yer su içinde. sular asla yolun altına girmiyor. en ufak bir eğim de olmadığı için her şey olduğu yerde birikiyor ve kalıyor. sitedeki apartmanın kapısı açıktı. biraz soluklanmak ve en azından yüzümü silmek için oraya sığındım. ama bir yandan da içerden biri çıkıp bir şey der diye korkuyorum zira buranın insanı insanlık konusunda berbat. neyse efendim sildim yüzümü gözümü. iyi kötü sağı solu seçer oldum yine. ı ıh. mahsur kaldım bahçede. sağa bakıyorum çıkılmıyor. sola bakıyorum çıkılmıyor. karşı apartmanın balkonundan bir çift de beni seyrediyor.
battı balık yan gider dedim ve ya allah nidası ile suya daldım. yere de bastım leş gibi de oldum ve karşı kaldırıma geçtim.
o sırada diğer kaldırımdan bir bey (benim sıradaki hedefim) bana doğru geliyordu. elinde bir şemsiye. altında krem rengi keten bir pantolon. bu yağmurda bu neyin havası amıq? benim kafamdan aşağı akan sular yüzünden gözlerim açılmıyor. tişörtüm maviden siyaha dönmüş. bacaklarım sırılsıklam. ayaklarımın içi su birikintisi artık. adam kıvrta kıvırta geçiyor.
adamla pas geçerken elimde olmadan "çok şıksınız!" dedim. abi daşşak geçer gibi "alın buyrun." diye şemsiyeyi uzattı. ahahshshshahsahsb o an ne dedim hatırlamıyorum. "artık çok geç." mi dedim yoksa "gerek yok." mu dedim. bir şey dedim histerik bi kahkahayla ama ne dedim? hiç durmadan yoluma devam ettim ve son kaldırıma geçtim. sonra da doğru evime.
eve girdiğimde titriyordum. açık bıraktığım camdan içerisi de hep ıslanmış. halıyı kaldır. üstünü çıkar. kuru bir şeyler giy. saçını kurut derken bi yarım saat kendime gelemedim.
bi çorbam da olmadığı için nasıl ısıttım içimi hatırlamıyorum.
hatırladığım ne kadar yalnız ve kimsesiz hissettiğim.
bu da böyle bi anımdır. ne zaman o marketin önünden geçsem kendime söverim.
allah kimseye muhtaç etmesin.
devamını gör...
5288.
uyandığında her yer karanlıktı. zifiri bir boşluk, önünde uçsuz bucaksız ilerliyordu. birden başını havaya kaldırdı. sonsuz sayıda yıldız parlıyor, galaksimizin halkaları rahatlıkla seçilebiliyordu. omurgaları ağrı içerisindeydi. eliyle sırtını yoklamaya çalıştı. eli bir ağacın gövdesine çarpmış olmalıydı. ağrıları gittikçe şiddetleniyor, dayanılamaz bir hale geliyordu. birden etrafı toz bulutu kapladı. gözlerini açamıyor, nefes almakta dahi zorlanıyordu. hızlıca kolları ile yüzünü korumaya karar verdi. çaresizce anlık durumun geçmesini beklemeye koyuldu. o sırada aklında ki sorular dehşet vericiydi. nereden geldim, neler oluyor, ne için buradayım.... kafayı yemek üzereydi, hiç bir şey hatırlamıyor, koskoca bir hiçlikte kıvranıyordu....
devamını gör...
5289.
ben insan karalamam..
devamını gör...
5290.
çalmaya yeltendiğin kapının yüzüne çarpılışı,
bilmenin umut etmeyi bile imkansız kılışı...
en önemsizin zamanla kazandığı önem,
en önem verdiğinin giderek önemsiz kalışı.
bilmenin umut etmeyi bile imkansız kılışı...
en önemsizin zamanla kazandığı önem,
en önem verdiğinin giderek önemsiz kalışı.
devamını gör...
5291.
kozama kapanma vakti geldi, ben yokum artık.. belki bir gün rengarenk dönerim ama şimdilik hoşçakal dünya.
devamını gör...
5292.
sözlüğü niye karalıyosunuz ya
bardak fotoğrafı yetmiyor mu
bardak fotoğrafı yetmiyor mu
devamını gör...
5293.
eksikliğin nerede olduğunu anlamaya çalışarak geçirdiğim tüm o ağustoslarda tek eksikliğin ben olduğumu fark ettim. evet duydunuz işte ben eksiğim. bir kimlikten yoksun bu bedenimin yaptıkları tüm tanıştığı o ruhların ayak izlerine basarak yürümekten ibaret sadece. peki beni nerede bulurum? bir otobüsle varmak istediği yere dokunan, koklayan, hisseden varlığımdan önce ulaşmak için alelacele terk edip gitmiş olabilir miydi? belki bir esnaf lokantasının camından öylece gelip geçenleri izliyordur. önceden var mıydım acaba? yoksa hiç mi olmadım? yalnızca bir duruşla gösterdiğim “ben” tüm uykularımı kaçıran bir yazın ardından gözyaşlarımı silmek için geri mi dönmüştü? elinde tuttuğu kâğıt yaşamanın reçetesi miydi?
devamını gör...
5294.
bazı insanları gördükçe keşke o gece annesinin başı ağrısaymış diyorum. bilmiyorum ya en azından peçetede kalsalarmış. bir şey olsaymış da doğmamış olsalarmış.
devamını gör...
5295.
aşk yaşamak ilişki yaşamak gibi değildir.
kendi aşkını yaşayabilirsin..
birinin aşkını yaşayabilirsin..
birine aşkını yaşatabilir ya da aşkını yaşamasına izin verebilirsin..
insanlar, birlikte aşkı yaşayamazlar.
ilişkiler, oyunlar gibidirler ve amaçlara yöneliktirler.
aşk amacın kendisini temsil eder ve oyunlar ile bir ilgisi yoktur.
aşkın varoluş amacı başka bir konu.
aşkı ya da başka bir şeyi yüceltmiyoruz.
nasıl olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
çikolatayı, ekmeğin üzerine de sürebilirisin,
güzel bir insanın bedenine de,
çikolatanın nasıl olduğunu bilmeseydin,
yaptıklarının hiçbir anlamı olmazdı..
kendi aşkını yaşayabilirsin..
birinin aşkını yaşayabilirsin..
birine aşkını yaşatabilir ya da aşkını yaşamasına izin verebilirsin..
insanlar, birlikte aşkı yaşayamazlar.
ilişkiler, oyunlar gibidirler ve amaçlara yöneliktirler.
aşk amacın kendisini temsil eder ve oyunlar ile bir ilgisi yoktur.
aşkın varoluş amacı başka bir konu.
aşkı ya da başka bir şeyi yüceltmiyoruz.
nasıl olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
çikolatayı, ekmeğin üzerine de sürebilirisin,
güzel bir insanın bedenine de,
çikolatanın nasıl olduğunu bilmeseydin,
yaptıklarının hiçbir anlamı olmazdı..
devamını gör...
5296.
5297.
“zamansız geliyorsun aklıma gece ve gündüz, ayrımsız. ya bir ışığın ortasında dağıtıyorsun aklımı, ya da bir gecenin bilmem kaçında bölüyorsun uykumu. ya gözlerin geliyor aklıma, ya da hayalin çıkıyor karşıma. unutuyorum unutmasına da sen’i değil, senden başka her şeyi! seni çok seviyorum.”
canımın canı
devamını gör...
5298.
hiçbir şey umurumda değil.
devamını gör...
5299.
gidenlerin gidemediği, kalanların kalamadığı bir diyar var. aşsız, susuz, öksüz, sessiz ve sensiz. tıpkı bir masal gibi... bir vardın, bir yoktun. son bir nefes borçlusun bana, ister çek içine hapset, istersen bırak karışsın sonsuzluğa.
devamını gör...
5300.
her şey karışık ve ben sadece çok kötü hissediyorum. böyle olmasaydı cümlesinden nefret ediyorum. kötü hissetmekten nefret ediyorum.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2