2961.
herkesi yarı yolda bırakasım var. şöyle bir elimi şıklatsam ve hiç kimse beni tanımamış olsa. veya tanısınlar...

benim kim olduğumu bilip, gerçek yüzümü iyice benimsesinler. ve benden uzak dursunlar. çünkü hak veriyorum. onlar bunun darbesini yaşarken ben de iyice kaybolayım ortadan. biliyorum. çok büyüyor gözümde her şey. böyle de yıpratmamalıyım kendimi. ama bir türlü yediremiyorum kendime. başkalarına. hafızam yok olsa keşke. kimim ben?

kaçamıyorum çünkü devam ettirmek zorunda hissediyorum. kendimi de değiştiremiyorum. söz verince pişman oluyorum. sanki hiçbir şeyi kendim için yapmıyorum. hep birileri istiyor diye her şeyim. evet, edemiyorum, yapamıyorum... içim hep bunlarla dolu. bir şeyi de beceremiyorum. iğreniyorum insanlardan. bazen onların siluetini gözümün önüne getirmek bile iğrendiriyor.

düşününce suçlu benim aslında . çünkü izin veriyorum. sanki herkesi onarmam gerek, isteklerini yerine getirmem gerek. noldu böyle böyle... çekemez oldum kimseyi. bir kişiyi isteyerek çekiyorum şu hayatta. kimse inanmasa da sadece onun tarafından onarılabiliyorum. yine de kimseyi ellerimde tutmuyorum. herkese incecik bir ağ ile tutunmuş vaziyetteyim. o yüzden hayatımdan koparmak o kadar da zor olmamalı...
devamını gör...
2962.
iyi olmaya, düzen kurmaya çalışıyorum sözlük ve yavaş yavaş bahanelerim tükeniyor.
okullar açıldı, dersahnede başladı artık hocalar hadi hadi diyor kendime gelmeye çalışıyorum.

köpek gibi çalışmaktan başka çarem yok.

ve artık zaman tik tak işliyor.
kaybedecek zamanım yok.
bahanem yok.

bir şeyler, faydalı şeyler yapmaya çalışıyorum tabi elimden geldiğince.
devamını gör...
2963.
aptallıkla karşı karşıya kalınca elim ayağım titriyor, sakin kalamıyorum.
devamını gör...
2964.
bugün de seni özledim ey tavuk. buluşmayalı 48 saat olmak üzere... akşam karşılaşmayı umut ediyorum, hatta hayalini kuruyorum be tavuk. fırından çıkmış kokunu, genişçe bir tabağa cızırdar halde konuk olmanı düşlüyorum.

keşke diyorum; şimdi, şuracıkta çıkıversen karşıma. geldim bak, üzülme desen.

neyse, az kaldı.
devamını gör...
2965.
kimsenin söylediği bir yalan olmamak lazım hayatta.

çok keskin bir cümle değil mi? belirli koşullar altında ya da biz çok istiyorsak her şeye rağmen, falan filan... öyle büyük büyük cümleler etmemek lazım miko, hayatta her şey insanlar için miko, her şeyi düşünemez, hesap edemezsin miko! biliyorum biliyorum, düşündüm yaa, haftalardır düşünüyorum bunu. düşünemediklerim de eksik kalsın artık bir zahmet. kanaat önderi miyim ben, kurallar, kaideler mi belirliyorum sanki, kendimden başka birilerinden daha sorumluyum da bir şeyleri şaşmaz, sıfır yanılgı payı bırakacak kadar keskinlikte bir sonuçla mı kaldırıp koymak zorundayım yerine hep? niye varamıyorum kısa yoldan sonuca herkes gibi abi ben? yoruldum, valla yoruldum kendimden.

kimsenin sizi aklamak paklamak için de, saklamak için de, kendini kandırmak için de söylediği bir yalan olmamak lazım hayatta. bitti gitti. of!
devamını gör...
2966.
yarın baya yoğun bir gün geçireceğim.
hem iş, hem arkadaşlarla buluşma, hem özel görüşmem, bir de aile üyelerinin bir kısmıyla uzun zamandır görüşmüyor olmanın verdiği özleme dayanarak kavuşma var.
sıkılıyor muyum bu yoğunluktan? tabii ki hayır. bilhassa harika geçeceğini düşünüyorum her birinin.
işin erken saatlerde sonuçlanacağı malum, hemen sonrası arkadaş görüşmesi, açık havada goygoy misali olacağı için zaten kötü geçmesi imkansız, e özel görüşmem için de 2 haftadir beni sabırla bekleyen biri var.. hatta arkadaşlarımla olan görüşme için usulen davet ettim kendisini ama o kadar saygılı biri ki rahatsız etmek bile istemedi sağ olsun.. ama yakınlarda bir yerlerde beklerim en azından diyiverdi. bunun da harika geçeceği kesinleşti * ondan sonra da aile üyelerinden çok sevdiğim birini göreceğim, e 3 hafta oldu görmeyeli, hasret gidereceğiz. günün finali de onunla birlikte güzel sonlanacak. daha ne olsun?
böyle yoğunluğa can kurban diyelim de nazar değmesin bari *
devamını gör...
2967.
yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama...

biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.
mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı.

sorun yok, sadece bekle.

güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir;
çiçekler açacaktır, rüzgâr esecektir;
ve yağmur yağacaktır...
zorlamaya gerek yoktur.
olması gereken kendiliğinden olur!

izlemene devam et,
şahitlik güzeldir...

hem olayın dışındasındır, hem de içinde.
o bir dengedir, o anlamlıdır,
şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş...

neyzen tevfik

bu şiiri okudum bu sabah... çok anlamlı geldi... aldığım eğitimlerden birinde hocamız, "insanın bu dünyada sahip olabileceği en iyi makam, şahitlik makamıdır. bu dünyaya aslında şahit olmaya geldik." demişti. oysa biz, şahit olmaktan ziyade her şeyi üzerine alınan, kişisel algılayan, müdahale etmesek, dünya başımıza yıkılacak sanan varlıklarız. ama buradan da herkes her şeyi yapsın, biz de oturup olanları seyredelim gibi bir anlam çıkmasın. gerektiğinde gereken kişilere gerekli tepkileri verelim ama bunu yapabilmek için de stabil bir duygu durumunda olmak gerekiyor. yoksa, kaos kaçınılmaz oluyor. duyguların misafir olduğuna, gelip geçici olduklarına şahitlik edip sakinleşince ne gerekiyorsa yapalım ki ancak o zaman, doğru zamanda doğru yerde doğru hamleleri yapmış oluruz...
devamını gör...
2968.
bir şeyleri düzeltmek için yola çıkmışken ayağıma batan dikenleri tek tek kendim temizledim. yürekten gelmeli bir insanın yanında olmak. yoksa yol aynı olsa da farklı şerit farklı yön.
devamını gör...
2969.
ben zorlandığımda ya da üzgün olduğumda gökyüzüne bakarım bulutlara, yıldızlara, aya bana sonsuzluğu hatırlatırlar. evrenin sonsuzluğunu ve benim bu sonsuzluk içinde denizde kum tanesi bile olmadığımı hatırlatır. ve şöyle düşünürüm. bilmem kaç milyar yıllık dünyanın ortalama 60 - 70 yılında varız - tabi şanslıysak - öncesinde yoktuk sonrasında da olmayacağız. bizden geriye belki kırık belki ismimizin bile silinip gittiği bir mezar taşı kalacak tıpkı yıllar evvel ölüp giden diğer insanlar gibi. o zaman çok düşünmemek lazım çok fazla üzülmemek ve çok fazla beklememek lazım. çünkü 60 ya da 70 yıl - ki dediğim gibi şanslıysak eğer- sandığımız kadar uzun değil. sonsuz değil. sadece yaşayın evet üzülebilirsiniz ağlayabilirsiniz ama sonrasında kalkın ve eğlenip mutlu olmak için sevdiklerinizle güzel anılar biriktirmek için çok fazla zamanınızın olmadığını hatırlayın. yanınızdakilerin ve zamanınızın değerini bilin..
devamını gör...
2970.
henüz küçük yaşlarımızda başlayan adapte olma endişesi, karakterlerimizi şekillendiren asıl husustur. okulla başlar, orada gördüklerimize adapte olmaya çalışırız. doğru mu, yanlış mı diye analiz etmeden hem de. büyüdükçe içinde bulunduğumuz ortamlar da bu döngüyü sürdürüyor. izlediğimiz diziler, hayranlık duyduğumuz insanlar şekillendiriyor karakterlerimizi. aynı ailenin yetiştirdiği farklı karakterde insanlar, bu düşüncemin en canlı örnekleridir. popüler kültür de bunu gerektiriyor. adapte olmayan insanlar grup dışı, aykırı görülüyor. farklı durumlarda, farklı insanlarla yaptığımız arkadaşlıklar bizi şekillendirir. tam bir kalıba kendimizi uydurmuşken, hayatımıza giren başka insanlarla yeniden şekil alır. işte o zaman oturttuğumuz karakterimiz sarsılır. ne sakin insan oluruz ne de agresif, ne iyimser oluruz ne bedbaht. tam kendimiz için "ben böyleyim" demişken, birdenbire başka biri oluruz. çünkü daima çevremizdekilere göre şekilleniriz. kimi seviyorsak onun aynası oluruz. kiminle iletişim kuruyorsak o kişiyi yansıtırız. o yüzden çevrenizdeki insanlara bir bakın ve düşünün, ileride çocuğunuz olduğu zaman onun karakterinin de çevrenizdekiler gibi olsun ister miydiniz? cevabınız hayır ise, çevrenize tekrar göz gezdirmenizde fayda var. çünkü siz de bilincinde olmadan çevrenizdekilere göre şekilleniyorsunuz.
devamını gör...
2971.
"mütevazı insanlar daha tatlı, yaşanmışlık doludur"
yaşanmışlıklarla dolu yıllar yüzünde iz bırakmış teyzelere,amcalara ,abilere ,ablalara bir bakın resmen mütevazılık kokarlar. mahçupça başlarını yere eğerler ,masumca tebessüm ederler ve daha nice hareketi iyiliklerini kalbinize işler.
devamını gör...
2972.
saat 03.56 civarlarında yazıyorum, uykusuzluk vurdu başı. saatlerce bilgisayarda bomboş ekrana bakıp oyun oynuyorum. sabah 9da tekrar kalkacağım kpss için. pazartesi de malum iş var. 2 aydır 3-4 saatlik uykularla günümü geçirmeye çalışıyorum, ne zaman dur diyeceğim bilmiyorum. sayfalarca yazı yazmaktan da usandım onun için şarkıyla anlatacağım artık;

sevmektenusanmam
devamını gör...
2973.
ufak bir rahatlama egzersizi...

e pek bir şey olmuyor. müzik hala çalmaya devam ediyor. ne bekliyorsun ki gecenin bu saatinde?
yıldızlar gökyüzünde hareket ediyor ama biz göremiyoruz.
hafif bir esinti var camdan içeriye giren ama perdeleri kımıldatacak kadar kuvvetli değil.
önümde bir boş tabak sabit duruyor. hemen yanı başında duran mumlar yanmıyor.
başka ne oluyor?
dünya dönüyor. kimi evlerde yarının hazırlıkları yapıyor.
kimileri sevişiyor. kimilerinin kıçında pireler uçuşuyor.
dünyanın başka yerlerinde güneş doğmaya devam ediyor.
bence kral charles endişeli bir şekilde ne bok yiyeceğim ben diyor.
bazı tarikat liderleri yaptıkları videoları izleyip çok da iyi çıkmamışım diye düşünüyor.
birileri dertleşecek insan arıyor.
birileri ağzına sıçacak insan arıyor.
şu an ne mi oluyor.
bir es veriyor müzik. sonra başlıyor tekrar. ve benim parmaklarım klavyenin üzerinde kaymaya devam ediyor.
sigaramın ucundan düşen küller önümde birikiyor.
hayatım önümde birikiyor. koca bir çöp yığını gibi.
çöpçüler kıralı yok. aslına bakılırsa kral olunacak bir saray da yok.
saray yoksa ben neden prensesim?
şu an ne oluyor. neşeli bir parça giriyor araya. anlamadığım bir dilde değil. ama dikkat etmiyorum sözlerine.
şu an ne oluyor?
bir şey olmuyor. zamanın akması bir şey değil demek değil bu.
şu an tam olarak zaman akıyor. nereye? kocaman bir okyanusa. dibinde dağlar tepeler mağaralar bulunan bir okyanus. başlangıcı belli olmayan bir kıyıyla sınırlandırılmamış. sudan bir evren, bir galaksi, yıldızlar sistem. tersine akan mekanlar gibi.
başka ne oluyor? zaman duruyor. müzik devam ediyor. o bile bıktı bu durumdan. kapat lan beni diyor.
devamını gör...
2974.
saat sabah 5 suları, 2 saat sonra kalkıp işe gitmem gerekirken oturdum balkonda sigara, telefon, kahve ve kulaklık dörtlüsünü aldım yanıma düşünüyorum. "hayatımın en güzel yılları, en aktif olmam gereken yıllarını ne güzel heba ediyorum böyle ya. " diye. her şeyin bu kadar farkında olup ta neden bir şeyler için çabalamıyorum. insanlara güveni kaybetmek için bir insan nasıl bu kadar büyük rol oynar? o kadar dert tasaya rağmen yıkılmayan insan bir kızın bir hareketine nasıl bu kadar yıkılır? bilmiyorum sadece çok sevmişim sanırım, onun da beni sevdiğini düşünerek.
devamını gör...
2975.
bu sözlük bir tuhaf bazen sanki bir sürü kişi buradaymış gibi hissediyorum. bazen de yalnızca 2 kişi varmış gibi sanki. bilemiyorum altan.
(neyse sabaha, aydınlığa çok çok az kaldı.)
birazdan bir kahve yapar, bütün sorunlarımı(zı) çözerim.
devamını gör...
2976.
öyle bir şey oluşturmadım bugüne kadar ama burası olabilir.
devamını gör...
2977.
bana kendisini unutmam için tek bir somut sebep bile vermemiş olan bir adamı unutmaya çabalıyorum. o kadar seviyor ki kendisini ve o kadar büyük/korkunç bir şey ki onun için unutulmak, vazgeçilmek; bunu bile çok gördü bana. taş olsa çatlardı, çatlamadı!
canı sağ olsun, hakkıdır. yoksa yoktur bir şey yani, zorlamamak hakkı, kerameti kendinden menkul.
devamını gör...
2978.
bu aralar yine bir sevincli bir haber geldi türk dünyası ile ilgili....
birde gerginlik var ki ülkemizle ilgili...
söz konusu vatan!
devamını gör...
2979.
bana aşık birini gerçekten normalleştiremem, yatmadan önce birinin beni düşüdüğünü ya da yüzünde tatlı bir gülümsemeyle arkadaşlarına benden bahsettiğini hayal edemiyorum, sırf merhaba dediğim için içinde kelebekler uçuşan birini hayal edemiyorum ya da buna benzer bir şey, telefonuna benden gelen bir bildirim sayesinde ekrana gülümseyen birini de hayal edemiyorum, bilmiyorum aklım almıyor

ınstagram'da bi post
devamını gör...
2980.
kimsin sen? birinin aşkı,annesinin kızı,babasının oglu. neden kendini başkalarının seni benimsediği kalıplara sokuyorsun? herkesin senin hakkında bir dusuncesi var. bir tanımı... onların senin hakkında dusundukleriyle yola çıkma. onların senin hakkındaki hayalleriyle kendi hayallerini karistirma. kimsin sen? ne için yaşıyorsun? diğer tüm insanlarin egosunu tatmin edip senin için çizdikleri hayatı mi yasayacaksin? yoksa kendi hayallerini,kendi ideallerini mi? hayat kısa,hayat kısa diyerek bir omuru mazeretle mi gecireceksin yoksa harekete geçecek misin? kimse için değil kendin için yasa. ölümün sana yaklaştığını hissettiğinde ne için pişman olacaksın? yaptıklarım için mi yapmadiklarin için mi? eninde sonunda hepimiz pişman öleceğiz. yapamadiklarimiz için içimizde uhte kalacağına, yapabileceğimiz kadar yapalim. en azından yapmissin, pişman olsan ne yazar...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim