3321.
var böyle bir defterim.* 4 sene önce bir şeyler karaladım duruyor. evden ordan oraya saklıyorum bulmasınlar diye.
devamını gör...
3322.
yaklaşık bir buçuk saattir bir şeyler yazmaya çalışıyorum. yazıp içimi kusmak istiyorum. ama yazamıyorum. sanırım derdimi anlatacak kelimeleri artık bulamıyorum.

benim son umutlarımıda kırdılar. ben elendim. umudu olanlara rastgele...
devamını gör...
3323.
normalde takıntılı bir insanım. gece yatarken dua ediyorum diyelim ki, bir şeyi bile eksik söylersem gönlüm rahat etmez. namazlarımın ardından ettiklerimde de aynı. bana, sevdiklerime başarı, sağlık, huzur, af dilerim her iki dünya için de. tek tek. bayağı da uzun sürer dualarım hani. bir kez durdum yazdım duamı. çok da kapsamlıydı hani. ama bugün, nasıl dua etmem gerektiğini bile bilmediğim bir döneme girmiş hissettim. namaz boyunca gönlümden bir şeyler geçti ama hayırlısı bu mu, acaba cümleyi nasıl kursam diye düşünüp durdum. nasıl dua edeceğimi, ne isteyeceğimi bile bilemedim.*
tez zaman, az haram ve en hayırlısı. allah biliyor gönlümü.
devamını gör...
3324.
arabadasın. gidiyorsun ama öncesini hatırlamıyorsun. bir şeyler yaptın ama sanki bunları yapan sen değildin. dışarıyı seyrediyorsun camdan. yollar geride kalıyor ve sisle dolmaya başlıyor her yan. sanki acını anlıyor, sanki biliyor gözyaşlarını saklamak istediğini ve yardım etmeye çalışıyor elinden geldiğince. ve belki tuhaf ama sisin yardımı, yanında olması diğer tüm insanlardan daha iyi geliyor sana. çünkü o senin için ne yapması gerektiğini biliyor. çünkü sis seninle konuşamıyor. belkide buyüzden daha iyi anlıyor seni çünkü sen de konuşamıyorsun sen de anlatamıyorsun. aynı sis gibi.
devamını gör...
3325.
kadınlar da fışkırtabiliyormuş. ama o fışkırtma çiş değilmiş ve orgazm ile alakalı değilmiş.
devamını gör...
3326.
iki şarkı arasında oluşan sessizlikte kendi hıçkırıklarımı duymaktan nefret ediyorum.
devamını gör...
3327.
insan bazen beklentilerine esir olur. gelmeyen geciktikçe kös kös kösülür. hani ahmet yesevi'nin dediği gibi kırk günde gelene amma da geciktin yahu deriz, kırk yılda gelene ya nede çabuk geldin. gönül isterde ister. bu noktada yüzsüzlükte insanoğlunun üstüne yoktur. gönül çok defa, kendine düşen kısmeti yeter bulmayan vefasız bir kuştur.
devamını gör...
3328.
olur öyle arada
devamını gör...
3329.
saat 03:29 yaklaşık on beş dakika önce uyandım uykumdan, diş ağrısına benzer bir kalp ağrısıyla, öyle keskin, öyle ani...
insanı uykusundan eden...

önce geçsin diye bekledim, bir sağa döndüm bir sola, baktım oluru yok, doğruldum oturdum, karşımdaki duvarı seyrettim, koyu karanlık gecede...
duvarın göründüğü filan yoktu aslında...
o duvarı seyrederken yenmeye çalıştığım, kalbime ağrı diye saplanan özlemimindi, gecenin üçünde beni uykumdan eden özlemin...
yenemedim...

sonra ne mi oldu?

en sevdiğin, bana da çok sevdirdiğin o kadının dizesiyle cevap vereyim;

"sokakta kuş ölüsü bulmuş çocuk gibi ağladım..."

elim telefona gitti,aramak istedim, arayamadım...
bende oturdum ağladım...

eskiden olsa arardım, "özledim" derdim, şimdi diyemedim...

ben de oturdum ağladım...

sensiz yaşayıp da, sana anlatmak istediğim, söylemek isteyip de söylemediğim her şey için oturdum ağladım...

ne çok isterdim çıkıp sana gelmeyi, karanlıklardan aydınlığa çıkıvermeyi,
yapamadım...

ağustos sıcağında üşür mü insan?
ben üşüyorum...

"her şey serbest üşümek yasak" demiştin oysa...

öyle çok özledim ki seni,
öyle çok,
öyle çok,
öyle çok,

muhattabı olmayınca kelimelerde tükendi işte,
gidiyorum sevgilim, bu gece de sensizliğe dönüyorum...

bir gece karanlığında aklına gelivermek ve o gecede buluşuvermek ümidi ile...

12.08.2020
devamını gör...
3330.
#2316250

artık bir kafes arkadaşım yok. yalnızım. tek başıma. eskiden olduğum gibi. zaten ben hiçbir zaman sosyal bir canlı olamamıştım. bkz. #1208943. insanlara zarar vermekten korkmayan vahşi ve kaotik bir karakterim. sadece bunu çok güzel maskeliyorum.

***

içinde bulunduğum bir garip ruh hali var. uzun zamandır normalimden daha agresif ve daha tahammülsüzüm. çakmakla yaklaşınca patlayacak ipragaz tüp gibiyim belki. bu kadar sinirli olmak hoşuma gitmiyor. ne istersem yapıyorum, ne canım çekerse onu alıp yiyip içip istediğim yerde istediğim zaman istediğim kişiyleyim. yine de yaranamıyorum kendime. sanırım beynim regl oluyor, ben de düzenli aralıklarla bunu çekiyorum. başka bir açıklamam yok hakim bey.
devamını gör...
3331.
bir insanın kazanılması veyâhut kaybedilmesi çok güçlü cümleler. mesela "iyi ki varsın" da aynı şekilde: alelâde bir söz değil bence. herkese karşı dökülmemeli dudaklardan. insan kazanma ve kaybetme konusu da öyle. ben sadece hayatımdan çıkmasını istemediğim insanlarj biliyorum. kalmasını istediğim. henüz doymadığım. belki de hiç doymayacağım...
devamını gör...
3332.
karanlık bir günümde içimde bir sızı ile uyumaya çalışırken de, mutlu geçen bir günümün esrikliği ile içim kıpır kıpır iken de, gece herkes uyurken alanıma ilişkin yarım saat çalışmanın verdiği huzuru bana veren başka bir şey yok.
başında isteksizlik, bitse de gitsek modlari dikkati başka şeye vermeler ancak sonradan yavaşça içine çekilmek. genellikle basit ve önümüzde duran cevaplari yok sayiyoruz da başka cevaplar ariyoruz daha ulvisi daha kompleksi. yok aslinda çalışacaksin ve okuyacaksin değerli bilgileri, emek sarfedilenleri, eğitilmiş bir zihinden çıkanlari. arada huzur bulmak için yapılacak şey de değil onu sistemleştirmekten* başka çarem de yok. niye kendime eziyet edeyim ki vicdan azaplari niye öğrenmenin tatli hazzini görmezden geleyim ki, niye kendimin daha iyi bir versiyonu daha özgüvenlisi olmayayim ki?
öğrenciliğimde yeterince yapmadıklarımı yapıyorum diye düşünürdüm ancak yaşam boyu öğrencilik durumu var imiş ve bu şikayet edilesi bir durum değilmiş te.
işte uykumdan kalkip 40 dk çalıştım ve bendeki etkisi bu oldu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3333.
iç karartıcı defter. okumayın.
devamını gör...
3334.
eskiden ne çok yazardım. büyük büyük hedefler koyar, kendimi büyük yerlerde görürdüm. yazdıklarımı insanlara ulaştıracağım ve hayatlarında yer edineceğim günü düşlerdim. her yazımı tekrar tekrar okur kendimi tebrik ederdim. hani olur ya şu lisede edebiyat hocasının gözde öğrencisi olan kişi, işte o bendim.

xxx yarışmasına deneme mi yazılacak? elzem yazar.
sunum için metin mi lazım? hadi ama elzem'e bırak..
şiir yorumu mu lazım? kitap yorumu? bir sanatçı hakkında "etkileyici"* bir yazı mı gerekiyor?
hey hey hey sakin olun. elzem yapar.

neden mi? o, yazmayı çok sever. o, kendini yazarak anlatır. o, kelimelerle arkadaştır. yazar, betimler, anlatır ve siz de onun cümlelerinde kendinizi bulursunuz.
hiç bilmediğiniz duyguları sözleriyle size hissettirir. hiç tanımadığınız kişilerle bir arada dertleşiyormuş gibi görürsünüz kendinizi. yani, görürdünüz.

sonra ne mi oldu? elzem sustu. kalemi sustu. kalemini susturdu.
kötü bir şey yaşadı, kendine kızdı. kelimeleri cezalandırdı. uzaklaştı. çekindi kendini anlatmaktan. haddini aşıyor olduğunu düşündü yazılarının başkalarına ulaşmasından dolayı. ne demekti ki birinin düşüncesinde yer edinmek? ne demekti acaba "aa bu elzemin yazısı" demek. hatırlanmak mı? nasıl bir şeydi o?

her sorunda kendini suçlamak ne saçma ne acımasızca şey değil mi?
o kadar çok yaptım ki bunu kendime, artık refleks haline geldi. 10 metre ötemde birinin ayağı burkulsa ben çelme takmışım gibi suçlarım kendimi. birilerinden önde yürüsem onları geride bıraktım diye üzülürüm.
güzel bir şeye sahip olsam hak etme durumumu sorgularım sürekli.
nasıl hayal edersem edeyim, düşünürsem düşüneyim ben kendime hiçbir şeyi layık görmem.

öyle olduğundandır belki de hayatımdan çıkar hep en güzel şeyler. ben onları terk etmem hiç ama onlar yavaş yavaş terk ederler beni. en kötüsü de milim milim şahit olurum ben her anına. ama bir şey yapmam, kılımı kıpırdatmam. "istese düzeltirlerdi" diye düşünürüm hep. istemediler demek ki derim.

aslında gayet neşeli ve enerjik biriyim. hatta bu yüzden benden hoşlanmayanlar bile olur. yapmacık da gelebilirim insanlara bu yönümden dolayı. ne bileyim işte. çok üzerim ben kendimi. kimse bir şey yapmaz aslında bana. ben hep bana yaparım.
devamını gör...
3335.
şimdi yarın işin yoksa arabayla uğraş. ofisin elektriklerinin içinden geçtin bir de arabanın geç bakalım. üstüne yok ya gereksiz işleri üstüne almakta. gerçi yapıyorsun bu sporu ama sürme işte elini. olmuyor değil mi dandik. duramıyorsun. gerçi elini sürmesen en az bir hafta yapılmazlar sende mal gibi kalırsın öyle.

bunları da neden buraya yazıyorum hiç bilmiyorum. geçen yıl sana anlatıyordum. bu yıl anlatacak bir senim olmadığı için öyle boşluğa gelişine yazıyorum işte. ve sanırım benim artık hiç senim olmayacak. üzüntü ve muz kabuğu.
devamını gör...
3336.
konforu, rahatlığı sisin içinde bulan insanlara netlik kazandıramazsın diye bir cümle karşıma çıktı bugün. sorunları konuşalım, çözelim diye beklediğim, değer verdiğim insanların bir başkalaşımın arkasına koşa koşa sığınmasını izlemek beni yerden göğe vurarak kendime getirdi; sonunda ben de başkalaştım. bir içime döneyim dedim, içimden çıkamadım; ben farklı biri oldum, belki de büyüdüm ve büyüyorum. geriye şöyle bir dönüp baktığımda sise hep yakın yaşayan o çocuk, şimdi güneşlerin aydınlığında dinlendiriyor ruhunu; ışığı da en çok kendisine. tuhaf veya uyumsuz adlandırılmak umrunda değil artık, tatsızlık çıkmasın diye nabza göre şerbet vermek yerine kalkıp kendine çay koyuyor mesela. sorunu kendiyle olan insanlara sadece birer ayna olabiliyor, aynada görünenler veya söylenenler değil. peki hiç mi bulut geçmiyor bu güneşin önünden? elbette geçiyor. bulutlar da kırgınlıklar da kızgınlıklar da geçiyor. hayat da bu ya, geçmektir, kalmak değil; beklemekse belki. neye sonsuza kadar dersem, rüzgâr beraberinde alıp götürüyor hepsini. dostluğunda samimiyetini sorgulamadığım nadir canım, bir yaşımı daha alıp götürüyor şimdi benden; gelecekteki bana benden önce ulaşacak. ben bu hayatı sevdiğimi hep biliyordum ama bunu ilk defa bugün canlı canlı söyleyebiliyorum. ben bu hayatı ve sınavlarını, anlamlarımı seviyorum, en çok da olduğum gibi kendimi. ve kendinin de bir parçasını bende bulanlara duam olsun, sevgim hepinize elbet yetecek ama siz de cimri olmayın, sevin... 3 gün sonra iyi ki doğmuş olacağım.
çoktan doğmuş olan benden doğacak olana...
devamını gör...
3337.
sevmesini istediğim, sevemedi beni
ben de kendimi sevilmez bildim
devamını gör...
3338.
bazıları, travmatik bir yaşantı sonrası travma yaşayan kişinin hemen harekete geçmesini, kendini savunmasını, korumasını, sınır çizmesini ya da ne gerekiyorsa onu yapmasını bekliyorlar. "aradan onca sene geçmiş, şimdi mi aklına gelmiş?" diyerek bir de kurbanı suçluyorlar ama insan beyninin bazen olayları yorumlayabilmesi, neler yaşamış olduğunu anlamlandırabilmesi ve ne yapması gerektiğini bildiği halde onu güçsüzleştiren o süreçlerden çıkabilmesi için belli bir zaman geçmesi gerekiyor. o yüzden de bir insan, ne zaman kendini seçmeye karar verecek gücü kendinde bulduysa, tam da o zaman ona gerekli destek sunulmalıdır diye düşünüyorum...
devamını gör...
3339.
sanıyorum bu başlığa ayda bir rutininde yazıyorum, demek ki her ay en az bir gelişim ve değişim katıyorum kendime, nays.. cidden nays..
''seviyorum'' diyebildiğim birini kattım hayatıma son birkaç ayda. tabii ki onun çabalarıyla ve emekleriyle oldu bu, o nedenle de sevdim ya zaten.
haddini hududunu bilen, saygılı, iyi şeyleri hak eden biri. sevimsiz bir gün geçirdim dediğim hiçbir zaman dilimi yaşamadık. bunun için extra teşekkür ettim kendisine.
farklı bir şeyler yaşadık, ömrümde ilk kez tecrübe ettiğim ve dolu dolu öğrendiğim durumların içerisinde oldum sayesinde, e sanırım ben de fena değildim bu bahsettiklerimle ilgili *
bunların sonucu olarak ''güven'' üzerine inşa ettik birçok şeyi. beni en yükselten de buydu zaten, pardon birbirimizi yükselttik. ''seni seviyorum'' be adam.. ne mecburi ne de zoraki bir ara bu. olabildiğine doğal ve akışında öyle olması gerektiği için. değişen hiçbir şey yok, öyle hissettiğim duygularım da yok. olgunlaşmayı yaşayan kendine ve yaşattığın ve hissettirdiğin bana, ruhuna sağlık.
en yakın zamanda yine gibi cümleler kurmamıza da gerek yok, çünkü biliyoruz ki zaten öyle olması gerekiyorsa olacaktır.
öpüyorum ve sarılıyorum ruhuna, seni seviyorum..
devamını gör...
3340.
üzerime giydiğim hiçbir kıyafet veya edindiğim hiçbir kimlik beni mutlu etmedi. tren istasyonlarından karayollarına, hava yollarından iskelelere gittiğim her güzergahta kendimi eskittim. mahvettim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim