1481.
şu an türkçe çalışıyorum çok gariptir ki türkçeci olmama rağmen hâlâ yanlışım çıkıyor ben nerede yanlış yapıyorum?
devamını gör...
1482.
proje teslim zamanlarında bir anda ortaya çıkan stres canavarları var içimde, öldüremiyor muyuz onları?
devamını gör...
1483.
kafamın içinde seminer vs konser veriyorum.
devamını gör...
1484.
başlık açmak için aklıma bir konu geldi. bir baktım ki o başlık zaten açılmış. sonra tekrar baktım ve o başlığı açan kişi benmişim.

kendi başlıklarını yukarı taşımayı sevmediğim için bir daha tanım girmedim.
devamını gör...
1485.
adalet, adaletsizliğin olduğu yerde insanın kendi adaletini sağlamasıdır.
devamını gör...
1486.
çok üşüyorum ve uyumaya gidiyorum ödevlerimi de rüyamda yaparım artık
devamını gör...
1487.
dişetimi koparasım var.
devamını gör...
1488.
üzülme yavrum , üzülmesen bile öyleymiş gibi davranma.
bazen iki doğru çizgi bile ne yapsan birleşemez ya.
ya da matematikteki ''yamuk'' şekli vardır hani o da ne yapsa kendini düzeltemez de iki doğru çizgiye özenir.
kısacası ne yapsan olmaz , keşke yanlış zamandaki doğrular ve doğru zamandaki yamuklar için bir şeyler yapılabilir olsaydı. ama olamamış o yüzden serbest bırak içini , özgürleşsin , düz , doğru , yamuk ya da her ne ise öyle huzurlu olsun. yine de hepsinin sevgisi var kahretsin ki , yamuk olsan da sevilirsin , düz olsan bile sever ama sevilemezsin bazen..
son not benim ne olduğumun önemi yok , sevgim önemli , öyle de kalsın..
devamını gör...
1489.
yalnız kalmayı seviyorum ama bi yandan da birileriyle konuşmak, ilgi görmek, sevilmek istiyorum. sonra birileriyle konuşmaya başlayınca acaba hata mı yapıyorum diye düşünüyorum her şey alt üst oluyor. bu kısır döngüden çok sıkıldım.
devamını gör...
1490.
söğütlüçeşme durağındaki metrobüs turnikesine doğru koşan adam kartını okutmayı unutup turnikeden geçmeye kalkışınca turnike demiri karnına saplanmış. ilk başta etraftaki insanlar olayın şoku yüzünden ambulansı arayamamış. içlerinden birisi şoku atlatınca aramış, ambulans hattı polise yönlendirdiği kimse yetişememiş. bu yüzden kayıtlara cinayet olarak geçmesini talep eden adamın kızı yedi gün sonra evinde ölü bulunmuş. ölüm sebebi uyurken yataktan düşmesiymiş. bu ilginç vakayı okuduğumda uyumak üzereydim.

konuşurken tumturaklı kelimeler kullanan bir çocuğun ailesi, evlatlarını, tumturaklı kelimeler kullandığı için ileri zekalı sandıklarından taksim'deki ileri zekalılar okuluna göndermeyi planlamışlar. testleri geçen çocuk okula alındıktan sonra ileri zekalı olmadığını fark etmiş. bu gerçeğin yükünü kaldırmakta zorlanan çocuk okulu bırakma fikrini ailesini söylediğinde öfke patlaması yaşayan babası, çocuğu öldürmüş. çocuğun annesi bir hayli üzülmüş. testleri nasıl geçtiğini kimse bilmiyormuş.

boğa heykeli'nin önünden geçerken yedi turistin yerde uzandığını gördük. bu soğuk kış gününde niçin yerde uzandıklarını anlamlandıramadık. bizim gibi diğer insanlar da anlamdıramamış olacaklar ki, kimse yanlarına yaklaşmıyordu. hareketsiz bir şekilde yerde uzanan şahıslar, biz akşam dokuz civarı heykelinin önünden geçerken hala aynı şekilde uzanmaktaydılar. yine kimse yanlarına yaklaşmıyordu. görünmez olduklarını düşündük.

çocukluk fotoğraflarına bakarken içlerinden en sevdiği olanı bulamayan 20'li yaşlarında bir delikanlı, gün geçtikçe bitaplaşıyormuş. fotoğrafı bulamayışının on birinci gününde uykusuzluktan ötürü gerçek olmayan görüntüler görmeye başlayan ve kedisini telefon sanıp, kulağına tutup kendi kendine konuşmaya başlayan delikanlı, on altıncı gün fotoğrafı bulmuş. fotoğrafı bulmasına rağmen aynı hali devam eden delikanlı, yirmi ikinci gün ölmeye başlamış, yirmi üçüncü gün tamamen ölmüş. ailesi fotoğrafın gazeteye konulmasını istememiş. arkadaşlarımızla ailesinin evine gidip fotoğrafı görme ricasını bulunduğumuzda, annesi fotoğrafta pek bir şey olmadığını, yalnızca elinde bir salyangoz olduğunu söylemişti. biz hayret etmiştik.
devamını gör...
1491.
ben cidden artık bu eziyeti ne uğruna çektiğimi bilmek istiyorum ya. ben bu hayatı yaşıyor muyum cidden? sadece işe gidip gelerek, uyuyarak, yemek yiyerek haftada bir gün de belki bir ihtimal sosyalleşerek. bu mu abi ya bize reva görülen hayat. gerçekten kendimi kesicem artık*. ruhum daraldı ya, asla kendime zaman ayıramıyorum. hem de ne uğruna, koca bir hiç. devlete olan borcumu - güya eğitim için verilen krediyi - ödemem gerektiği için, hem de faiziyle, özel sektörde it gibi çalışıyorum. verdikleri parayı her yerde veriyorlar zaten o ayrı konu da. vardiyalı sistemde, uyku bozukluğu içinde, her hafta değişen çalışma saatleri ve izin günü*. yok ya, vallahi yok yani ben pes etmicem dedikçe psikolojik ve fiziksel olarak yıpranıyorum. bi çıkış yolu bile yok, ufukta zerre kadar ışık da yok. ben anca böyle isyan eder dururum. isteklerimi de söylüyorum ama duyan yok. ha gayret dedim ya köprüden önce son çıkış. şu yıl sonu bi gelsin, bakalım bişeyler değişecek mi görelim. değişmezse ben galiba artık eyvallah edip gidicem bu işten de buralardan da. dayanacak gücüm tükeniyor yani, ben bende değilim. evren mi, kozmoz mu, yaratıcı mı her kimse duysun sesimi lütfen ya. yeter yani, yetti bu kadarı ben tamamım. ya beni artık sal, daha fazla yük yükleme bana çünkü yani son raddeye geldim. ya da al canımı sen de kurtul ben de kurtulayım ya bu ne be kardeşim. *
devamını gör...
1492.
kendimi ait hissedemiyorum hiçbir yere. ama aidiyet istediğim şey tam olarak ne, onu da bilmiyorum. uğruna okyanusları aşıp geldiğim insanın benim için bir sokak öteye bile geçmediğini fark ettim. biraz üzüldüm biraz sinirlendim. biraz da panik atak geçirdim. sorguladığım çok şey var. en çok da değerimi ve insanların hayatındaki yerimi sorguluyorum. bazen hiç var olmamış olmayi diliyorum. ama varım. her geçen gün bunu seçmeye çalışıyorum ama olur da bir gün bırakırsam, arkamda bir iğne topu kadar bile olsa iz bırakmış olmayı diliyorum.
devamını gör...
1493.
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
-atilla ilhan
devamını gör...
1494.
her şeyi olduğu gibi görmek, bütün çirkinliğiyle. bunu ne sağladı bilmiyorum ya da ne değişti. belki de en başından beri görmediğimi düşünüyordum. gerçekten görmüyor da olabilirdim. peki ya ne değişti? neden zamanla değil de bir anda, alıştırarak değil olduğu gibi bütün hakikatiyle. bir anda çok realist mi oluverdim bilmiyorum. gözle görüleni, apaçık ortada olanı görmek, anlaşılan şimdiye kadar düşündüğümden daha zormuş. empati köşemin bir kısmında yer edinsin, sadece benimle ilgili olmamalı. birçok kişi bu evrelerden geçiyor ya da geçemiyor olmalı ki daha iyi anlıyorum insanları artık. kendimi tanıdıkça daha samimi oluyorum, daha gerçek bir anlayış. acı vermiyor gerçeği görmek, asıl acı veren bunca zaman kapadığım gözlerimin sebebiyet verdiği duraksama dönemi. ne yapacağımı biliyorum, bildiklerim acı vericek. belki bir saat öncesine kadar içinde bulunduğum mutlak ancak gizli kanamadan daha acı verici olmasa gerek. gerçeklerde olmanın avunusuyla gerçek adımlar atacağımı bile bile yürümek. zihnimdeki karalamalar düz birer çizgiye dönüştü gibi. yapılması gereken tek şey çizgiyi takip etmek ve ne zamandır karaladığım defteri temize çıkarmak. bu açıdan bakınca makul duruyor bu başlık altındaki karalamaları silmek adına…
devamını gör...
1495.
sahip olduğunu düşündüklerin, seni esir eden şeyler aslında. elindekileri yitirmeden yeni bir gökyüzü yaratamazsın.
devamını gör...
1496.
banyo yaparken akıma geldi bundan 3 4 sene önceki* kendimle yüzleşme şansım olsaydı, anlatsaydım olanı biteni beni hayretle dinlerdi ve şuan yaşadıklarımı anlayacak olan da sadece kendim 4 sene önceki kendim benle gurur duyacak olduğuna emin olsam da bazı şeyler var ki ben bile utanıyorum, neden öyle yaptım acaba, diye sorgulamadan yapamadığım olayları anlatınca kafamı duvarlara vurması muhtemeldir. o zaman hayatımın merkezi olan insanları hayatımda bile değil desem korona var ki anlatamam zaten 2 sene çöp yok hayatımda sen yaşanan bak derdim bir de yaşadığın yer küçük bir yer hiç olmayacak zaman olmayacak şeyler karşına çıkarsa da hiç şaşırma derim iki yanağından öper o şok ifadesini de büyük ihtimalle de zihnimden silemezdim.
devamını gör...
1497.
ölüm aklınıza geldiğinde gereksiz şeyler unutulur. ölümü hatırladığınız halde unutamadığınız şeyler mühimdir. onları ihmal etmeyin.
devamını gör...
1498.
oldukça hukuksuz bir kararın ortasında, elinde gerekçeli kararın açıklandığı 27'ye 35'lik kağıt parçasıyla öylece kalakalmıştı. nereye gitmeli yahut ne yapmalı hususunda, kafasında binlerce düşünce cirit atıyordu. hiçbir fikir de tamı tamına hah işte budur dedirtemedi bir türlü. dava sonuçlanmıştı sonuçlanmasına ama hala bir tedirginlik içten içe beynini kemiriyordu. temyiz dedi usulca. yanındaki savcı onu duymuş olacak ki yaramaz dedi. savcıyı duymadı. zaten savcı da duyulmamış olmasını diliyordu çünkü boş bulunmuştu. hemen oradan uzaklaştı ve genç kadını akşamın 8'inde çingeneler pasajında yalnız başına bırakıp gitti. kadınsa hala düşünüyordu. düşünmekten ellerinin morarmaya başladığını fark edemez oldu. dudaklarıysa şişmişti soğuktan. bir an gözüne bir çingene ilişti ve çantasını kontrol etti. yerindeydi. hatalı buldu kendini, kişileri sınıflarına göre yargılamamalıydı. sonra yürüdü. anahtarını çıkardı ve usulca broadwayine sokuldu. broadway dedi ısrarla. işte bulmuştu. bulmuştu işte.
broadway, onun bu sahneden çıkış bileti olacaktı.. sanırım bu perşembe, hayli müzikli bir sahne olacaktı çingene pasajında.
devamını gör...
1499.
"öleceğini bilen ve bunu umursamayan tek canlıyız" diyor, sinan canan.
devamını gör...
1500.
ben hep, araba sürerken yavaşlamaya başladığım an "acaba vites düşürmese miydim?" diyorum.

edit: hata düzeltildi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim