normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2921.
ben sıkıldım...
beni anlamanı istemiştim sadece sende beni anşlamadın hayatımda bir sürü kişiden beklemediğim şeyler gördüm.
seni yanlış anladım bu doğru ama kendini yanlış bir şekilde açıkladın bana üzgünüm
üzüldüğünü biliyorum özür dilerim ama bende çok üzüldüm ben hiç beklemediğim kişiler kırdı,bu yapmaz dediğim kişiler. seni yanlış anladığım için özür dilerim.
beni anlayan tek kişi sensin lütfen bu konuda da beni anla üzerime bir sürü kişi geliyor beni anla beni anlayan sensin sende gitme hayatımdan gitmeni istemiyorum.
beni neden anlamıyorsun ki yoksa ben kendimi mi anlatamıyorum
kusura bakma
beni anla beni anlamanı istiyorum sadece beni anla...*
beni anlayan birini olduğunu düşünmüştüm sende gitme hayatımdan sende gitme kal kalmanı istiyorum
beni anlamanı istemiştim sadece sende beni anşlamadın hayatımda bir sürü kişiden beklemediğim şeyler gördüm.
seni yanlış anladım bu doğru ama kendini yanlış bir şekilde açıkladın bana üzgünüm
üzüldüğünü biliyorum özür dilerim ama bende çok üzüldüm ben hiç beklemediğim kişiler kırdı,bu yapmaz dediğim kişiler. seni yanlış anladığım için özür dilerim.
beni anlayan tek kişi sensin lütfen bu konuda da beni anla üzerime bir sürü kişi geliyor beni anla beni anlayan sensin sende gitme hayatımdan gitmeni istemiyorum.
beni neden anlamıyorsun ki yoksa ben kendimi mi anlatamıyorum
kusura bakma
beni anla beni anlamanı istiyorum sadece beni anla...*
beni anlayan birini olduğunu düşünmüştüm sende gitme hayatımdan sende gitme kal kalmanı istiyorum
devamını gör...
2922.
merhaba sözlük, bu hafta geçmedi bitmedi ya.
hele ki hafta sonu..
gerçekten gururumun zedelendiğini hissettim.
ortalama bir yıl sonra dönüp bakınca güleceğimi düşünüyorum.
umarım gülerim.
rezalet hissetmekle beraber, hırslandım da.
babamın yüzündeki o hayal kırıklığı, annemin beni teselli etmesi..
tabiki bu bir şeylerin sonu değildi ama sağlam başlama isteğimi resmen tekme tokat dövdü.
ve kendimi büyük görmemin yüzüme çarpması.
zaten sendeliyordum, bu olayla yere yapıştım.
en kötüsü oldu.
ama yapıştığım yerden kalkmasını gayet iyi biliyorum.
halledicem sözlük.
umarım hallederim.
hele ki hafta sonu..
gerçekten gururumun zedelendiğini hissettim.
ortalama bir yıl sonra dönüp bakınca güleceğimi düşünüyorum.
umarım gülerim.
rezalet hissetmekle beraber, hırslandım da.
babamın yüzündeki o hayal kırıklığı, annemin beni teselli etmesi..
tabiki bu bir şeylerin sonu değildi ama sağlam başlama isteğimi resmen tekme tokat dövdü.
ve kendimi büyük görmemin yüzüme çarpması.
zaten sendeliyordum, bu olayla yere yapıştım.
en kötüsü oldu.
ama yapıştığım yerden kalkmasını gayet iyi biliyorum.
halledicem sözlük.
umarım hallederim.
devamını gör...
2923.
uzun zamandır burayı kullanmadığımı fark ettim. aslında yazacak pek de bi şey bulamadım. şeytan aynı şeytan, dünya aynı dünya... ben aynı deniz. ve iş başında hala küçük yılan. ne diyeyim başardın yine küçük kız. lakin son sözümüzü söylemedik henüz. ben ve kader, gülüyoruz temiz.
her neyse gelelim sadede...
aslında başından beri böyleymiş bu durum.
ben sade, gözlerimle yeni görmüşüm.
kayba uğrayan ben miyim
yoksa nedir bu çetrefilli yılan davası bilmiyorum?..
güzel şeyler olacak yakında, görebiliyorum.
bin pişman, bir düşman ve afilli bir kaybeden..
kime düşer ağrısı yalnızlığın,
kimin bu haliç'teki gürültüsü?.
kahkahalar çıksın o vakit ayyuka.
arşı inletsin gürültüsü...
ah diyorum, bir galiçya cephesi.
eteklerine düşmüş minik arısı.
ağlıyor şimdi ballı deresi.
gülüyor belki arı mayası...*
devamını gör...
2924.
buraya yazıp beş para etmez insanlara malzeme vereceğime, her hafta 500 lira bastırıp doktoruma anlatırım daha iyi. he bu arada hepinizden tiskiniyorum.
devamını gör...
2925.
hey, hop. burada kendine iyi gelmek isteyen biri var. her istek bir gün gerçekliğini bulur. değişim ve dönüşüm zor be canım. ama imkansız olmasa gerek. insanın kendisi hakkında sağlıklı hislere sahip olması aslolan. sağlıklı hisler, sağlıklı duygular doğursun bakalım. lan çok çektik bu dünyanın kahrını, azcık da gülek la. bizim de gelişim skalamız bu oldu. kendimize merhamet birazcık lütfen. düzelecek her şey. ama nasıl? ya zaten her şey düzgünse, ama biz yamuk bakıyosak? en zoru da budur. kendi yamukluğunu düzeltmek. çünkü hep belirli kalıplarda ve davranışlarda sıkışıp kaldık cancağızım. azcık merhamet. biz de allah'ın bir kuluyuz. güzel şeyler ve güzellikler bizim için de var. o coşkuyu kendimize verelim. kendimize güvenelim. değişmek ve dönüşmek, istemek ve zorlamak ve çıkmak bütün bu buhranlardan. her şey güzel olacak; ama nasıl? ben, bu andan itibaren başlayacağım her şeyi güzelleştirmeye. hani aydınlanma felsefesinin mottosuydu canım: sapere aude! aklını kullanma cesaretini göster!
ânın içinde iyi olabilme cesaretini gösterebilecek miyiz? gerçekten, kendi kendimize iyi olup, güzel güzel yaşayalım, gerisi kocaman bir yalan.
ânın içinde iyi olabilme cesaretini gösterebilecek miyiz? gerçekten, kendi kendimize iyi olup, güzel güzel yaşayalım, gerisi kocaman bir yalan.
devamını gör...
2926.
2927.
doğduk, yaşıyoruz, öleceğiz. evet, bu kadar kısa. üç fiil. biri geçmişle alakalı. biri şimdi. diğeri yarın. doğmanın önüne geçemediğimiz için yaşamaya devam. bir gün öleceğimizi biliyor olmak tuhaf. var olmak ve yok olmak arasında bir şeyler oluyor. seviyoruz, üzülüyoruz, gülüyoruz, hüzünleniyoruz, mutlu oluyoruz. kimi zaman mutluluktan kimi zaman üzüntüden ağlıyoruz. gülerken de ağladığımız oluyor ya neyse… insanlar tanıyoruz, insanlar eskitiyoruz. kıyafet eskitir gibi insan eskitiyoruz. anılar biriktiriyoruz. anılar biriktirirken yaşlanıyoruz. bazılarının ruhu hep çocuk.
kendime hep “beklentin ne?” diye sorarken aslında beklentisiz yaşananın en temizi olduğunu anlatmaya çalışmışım. fazla umudun biraz olsun umutsuzluk barındırdığını çok sonradan fark etmişim. düşünsenize bir şey ne kadar beyazsa onun içine siyah düşme ihtimali o kadar fazla. bir toz tanesi düşse beyazın bekaretini bozmaya kâfi. toz tanesi bu durumda siyahtan ibaret. bugün o toz tanesi gözüme kaçtı. gözümün saflığı bozuldu. birkaç damla aktı gitti. akanın anlamı neydi bilemedim.
gidenleri uğurladım, kalanlarla yetindim. yetinmeyi hep sevdim. kanaat etmek iyidir. aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz mıydı neydi o? çoğu hiç istemedim. nerde çokluk orada bilmem ney… istanbul’da iki kez bastığım şey. * işte bu yüzden kalabalık olduğum kadar yalnız da olabildim. içim hep yalnız mesela. boşluklardan bahsettim. en büyük boşluk benim. neyi tamamlamaya çalışsam daha da eksildim. şu an yok kadarım.
boş başak dik durur demişti ilkokuldaki matematik öğretmenim. bu yüzden dolu, ağır bir başak olup eğik ol demişti. varsın eğik olasın. çok ciddiye almışım bu sözü.ruhumun ağırlığı bedenime de taşmış. bazı ağırlıklardan kurtulmak lazım. nasıl? nasıl? nasıl? dik durmayı da bazen yanlış yorumluyorum. gururla karıştırıyorum mesela. ne kadar dik durursak o kadar gururlu muyuz? peki ya tevazu? nereden öğrendim ben bunu? nereden tanıdık geliyor? bundan dolayı mı çok bir şey istemedim?
aklımdaki sorular büyüyor. zaten büyüyen tek şey; aklımdaki sorular. ben hiç büyümedim, büyüyemedim. pastadaki mum 3 taneydi mesela. mum hesabına göre 3 yaşına girdim. 3 yaşım felaketti. küfürbaz, özgür ruhlu, asi…
varlığımı sorguladığımda en çok çocukluğumu özlüyorum. çocukluğumla ne alıp veremediğim var bilemiyorum. tek derdim çocuk gibi sevilmek olabilir mi? zaten o şımarıklık biraz var, hissedebiliyorum. ne de güzel olurdu şimdi başımı omzuna koyup gözümü sımsıkı kapatmak. yol bitmesin. bitmeyen yollar olsun. bitmeyen geceler. şiiii bir şeyler dilemiyoruz kızım sakin olur musun?
öhöm tamam. oldu o zaman. büyüyemiyorum. büyümek dediğiniz şey yaşsa bugün bir yaş aldım. çoğunu verdim. aldıklarımdan verdiklerimi çıkarınca koca bir hiç kaldı bugün. anıları düşününce vazgeçiyorum tabii üstteki düşünceden. bir anda. her şey bir anda oluyor. anılar da bir anlardan ibaret. her ânım çok güzeldi bugün. maddi olan şeylerden çok telefon ucunda duyduğum seslerin sıcaklığı içimi ısıttı. üstelik karnım da ağrıyordu. sinsi bir ağrı. sinsi şeyleri hiç sevmiyorum. duyduğum seslerin sıcaklığı karnımı, yüreğimi ısıttı. ağrım uçtu gitti. -ağrı siyahsa- demek bazen beyazın içindeki siyah uçup gidebiliyormuş. hepsinin yeri bende ayrı. onlar kalabalık yanım. sıcacık. yumuş yumuş.
hayatıma bir arkadaş kattım. bi dk. öyle arkadaş değil. öyle arkadaşa tövbeliyiz. güzel bir şey. bir kuzucuk. sanırım konuşmayacak. meelemeyecek. o yüzden ben çokça anlatacağım. konuşmasam gözlerimden anlayacak . cinsiyetini bilmiyoruz; adını da koyduk. adı bende saklı kalacak. arada bana bakıyor. ben de karanlıkta onu seçmeye çalışıyorum. alışma safhası çok önemli. kaynaşırız azizim, o iş bende. ne zaman böyle desem neyse…
daldan dala atlarken lafı çok uzattım. bir gün öleceğim. öleceğim günün; doğduğum gün olmasını istiyorum. insanlara yük olmamış olurum böylelikle. hem doğum günümü aklına getirip üzülmezler hem öldüğüm günü aklına getirip hüzünleri katmerleşmez. tek günde hepsi bir arada. bugün doğdum. bugün yaşadım. bugün öldüm.
iyi ki doğdum, iyi ki ölür müyüm bilemem. o, henüz olmadı. teo haksızsın bu arada. şarkında “şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan” diyorsun. bazı ölümler bir kalbi sarmadan oluyor maalesef. mesela; ruhun ölüyor ya da sarmak istediğin kalp sarılmaktan uzak…
*
benden bu kadar. mum takvimine göre üç yaşımdayım. seneye iki mumlu pastam olacaktır muhakkak … sonra bir… sonra hiç… yaşım çocuk, yaşım hiç…
kendime hep “beklentin ne?” diye sorarken aslında beklentisiz yaşananın en temizi olduğunu anlatmaya çalışmışım. fazla umudun biraz olsun umutsuzluk barındırdığını çok sonradan fark etmişim. düşünsenize bir şey ne kadar beyazsa onun içine siyah düşme ihtimali o kadar fazla. bir toz tanesi düşse beyazın bekaretini bozmaya kâfi. toz tanesi bu durumda siyahtan ibaret. bugün o toz tanesi gözüme kaçtı. gözümün saflığı bozuldu. birkaç damla aktı gitti. akanın anlamı neydi bilemedim.
gidenleri uğurladım, kalanlarla yetindim. yetinmeyi hep sevdim. kanaat etmek iyidir. aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz mıydı neydi o? çoğu hiç istemedim. nerde çokluk orada bilmem ney… istanbul’da iki kez bastığım şey. * işte bu yüzden kalabalık olduğum kadar yalnız da olabildim. içim hep yalnız mesela. boşluklardan bahsettim. en büyük boşluk benim. neyi tamamlamaya çalışsam daha da eksildim. şu an yok kadarım.
boş başak dik durur demişti ilkokuldaki matematik öğretmenim. bu yüzden dolu, ağır bir başak olup eğik ol demişti. varsın eğik olasın. çok ciddiye almışım bu sözü.ruhumun ağırlığı bedenime de taşmış. bazı ağırlıklardan kurtulmak lazım. nasıl? nasıl? nasıl? dik durmayı da bazen yanlış yorumluyorum. gururla karıştırıyorum mesela. ne kadar dik durursak o kadar gururlu muyuz? peki ya tevazu? nereden öğrendim ben bunu? nereden tanıdık geliyor? bundan dolayı mı çok bir şey istemedim?
aklımdaki sorular büyüyor. zaten büyüyen tek şey; aklımdaki sorular. ben hiç büyümedim, büyüyemedim. pastadaki mum 3 taneydi mesela. mum hesabına göre 3 yaşına girdim. 3 yaşım felaketti. küfürbaz, özgür ruhlu, asi…
varlığımı sorguladığımda en çok çocukluğumu özlüyorum. çocukluğumla ne alıp veremediğim var bilemiyorum. tek derdim çocuk gibi sevilmek olabilir mi? zaten o şımarıklık biraz var, hissedebiliyorum. ne de güzel olurdu şimdi başımı omzuna koyup gözümü sımsıkı kapatmak. yol bitmesin. bitmeyen yollar olsun. bitmeyen geceler. şiiii bir şeyler dilemiyoruz kızım sakin olur musun?
öhöm tamam. oldu o zaman. büyüyemiyorum. büyümek dediğiniz şey yaşsa bugün bir yaş aldım. çoğunu verdim. aldıklarımdan verdiklerimi çıkarınca koca bir hiç kaldı bugün. anıları düşününce vazgeçiyorum tabii üstteki düşünceden. bir anda. her şey bir anda oluyor. anılar da bir anlardan ibaret. her ânım çok güzeldi bugün. maddi olan şeylerden çok telefon ucunda duyduğum seslerin sıcaklığı içimi ısıttı. üstelik karnım da ağrıyordu. sinsi bir ağrı. sinsi şeyleri hiç sevmiyorum. duyduğum seslerin sıcaklığı karnımı, yüreğimi ısıttı. ağrım uçtu gitti. -ağrı siyahsa- demek bazen beyazın içindeki siyah uçup gidebiliyormuş. hepsinin yeri bende ayrı. onlar kalabalık yanım. sıcacık. yumuş yumuş.
hayatıma bir arkadaş kattım. bi dk. öyle arkadaş değil. öyle arkadaşa tövbeliyiz. güzel bir şey. bir kuzucuk. sanırım konuşmayacak. meelemeyecek. o yüzden ben çokça anlatacağım. konuşmasam gözlerimden anlayacak . cinsiyetini bilmiyoruz; adını da koyduk. adı bende saklı kalacak. arada bana bakıyor. ben de karanlıkta onu seçmeye çalışıyorum. alışma safhası çok önemli. kaynaşırız azizim, o iş bende. ne zaman böyle desem neyse…
daldan dala atlarken lafı çok uzattım. bir gün öleceğim. öleceğim günün; doğduğum gün olmasını istiyorum. insanlara yük olmamış olurum böylelikle. hem doğum günümü aklına getirip üzülmezler hem öldüğüm günü aklına getirip hüzünleri katmerleşmez. tek günde hepsi bir arada. bugün doğdum. bugün yaşadım. bugün öldüm.
iyi ki doğdum, iyi ki ölür müyüm bilemem. o, henüz olmadı. teo haksızsın bu arada. şarkında “şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan” diyorsun. bazı ölümler bir kalbi sarmadan oluyor maalesef. mesela; ruhun ölüyor ya da sarmak istediğin kalp sarılmaktan uzak…
*
benden bu kadar. mum takvimine göre üç yaşımdayım. seneye iki mumlu pastam olacaktır muhakkak … sonra bir… sonra hiç… yaşım çocuk, yaşım hiç…

devamını gör...
2928.
aldığım kararlardan, yaşadığım hayattan, yoluna düştüğüm insanlardan, karşıma çıkan insanlardan, hayatı yaşama şeklimden, aklımdan, düşüncelerimden, hislerimden o kadar mutluyum ki, hepsi o kadar ben ki, o kadar beni tamamlıyor ki iyi ki böyle olmuşum, iyi ki bu kıvama gelmişim diyorum. tüm bunların verdiği öylesine güzel bir huzur ve iç rahatlığı var ki, paha biçilemez… o ofise gittiğimde hissediyordum olacakları, o insanı gördüğümde de keza, o haberi aldığımda da… nelerden vazgeçeceğimin de farkındaydım çünkü içime sinmeyen hiçbir şeyi yapmıyordum. bugün belki etrafımdaki insanları çok şaşırtan cümle kuruyorum ama iyi ki yerleşmemişim o ülkeye diyorum, iyi ki buradaki hayatıma sarılmayı tercih etmişim. tek başıma ve stresle hayatta var olmak yerine, etrafımda sevdiğim insanlar ve ailemle ağız dolusu kahkahalarla ilerliyorum yolumda, riskleri daha rahat alabiliyorum.
ve şimdi başka bir yol ayrımındayım, çok benimsediğim bir ortamı bırakma kararı vereceğim belki de, arifesindeyim gibi büyük değişikliklerin. sonra belki daha da büyükleri olacak, başka bir aileye dahil olacağım belki. bir adım atmam gerekiyor ve son aşamasındayım. sanırım bu değişikliği istiyorum, zorluklarına rağmen evet diyeceğim ve yolumu güzelleştirmeye bakacağım. sanırım bu evet de son “evet”im olmayacak gibi :)
ben hazırım artık!
ve şimdi başka bir yol ayrımındayım, çok benimsediğim bir ortamı bırakma kararı vereceğim belki de, arifesindeyim gibi büyük değişikliklerin. sonra belki daha da büyükleri olacak, başka bir aileye dahil olacağım belki. bir adım atmam gerekiyor ve son aşamasındayım. sanırım bu değişikliği istiyorum, zorluklarına rağmen evet diyeceğim ve yolumu güzelleştirmeye bakacağım. sanırım bu evet de son “evet”im olmayacak gibi :)
ben hazırım artık!
devamını gör...
2929.
şuraya yazdıklarımı okudum keyfim yerine geldi sonra keyfimin bununla yerine gelmesi keyfimi yine kaçırdı şimdi ben kendinle aran nasıl başlığına gidip de ne yazıcam bu gece de bizi yatırmayacak bi sorun bulduk hamd olsun..
devamını gör...
2930.
içimdeki çoçugun çığlıkları susmuyor artık
barışamıyorum kendimle
kötü olan herşeyin şuçlusu benim
her gece dar ağacına asıyorum kendimi
ölümü düşünmek acı vermiyor artık bana
büyüyünce geçer dedikleri herşey benimle beraber büyümeye devam etti sadece
barışamıyorum kendimle
kötü olan herşeyin şuçlusu benim
her gece dar ağacına asıyorum kendimi
ölümü düşünmek acı vermiyor artık bana
büyüyünce geçer dedikleri herşey benimle beraber büyümeye devam etti sadece
devamını gör...
2931.
yüzünü unuttum.
ertesi günün sisli sabahında, hiç uyanmayacakmışım gibi hissettiğim, bedenimi değil, sanki bütün yorucu ve karmaşık işleri kendisine yüklemişim gibi uyanmak bilmeyen o ruhumu, söküp aldım zorla yataktan. uyumaya zor uyuduğum başımı koyduğum an bütün pişmanlıklarımın diken gibi battığı o yastıktan başımı değil, düşüncemi zor kaldırdım.
unuttum huzurun yüzünü sanki birileri beni zorla yaşatıyormuş gibi, başkalarının yüzünde aradım huzuru.
eskisi değil, artık çabuk yoruluyorum. mevsim sevdiğim mevsim değil ancak sevdiğim mevsim de olsa tadını alamıyormuşum gibi bazı şeylerin sanki artık sevdiğim hiçbir şey kalmamış gibi buralarda ya da sanki bütün sevdiğim şeylerin tarihi geçmiş. belki de artık ben
tarih olmuşum da dalından düşen yaprak gibi kurumuş büsbütün ayrılmışım ait olduğum yerden. artık hiçbir yere ait olmama hissini yaşadığı an, tükeniyormuş insan.
unuttum yüzünü
bütün sevdiğim kitapların. kitaplar artık acı veriyor bana, neden daha önce karşılaşmadık ki dediğim bir çok insan gibi. zamanı değil. artık açıp okumaya çekiniyorum. zamansız karşılaştığım insanları tanımaktan çekindiğim gibi. ya kaybettiğim çok şey varsa içinde, tıpkı eskiden rastlaşmamız gereken insanlardan korktuğum gibi korkuyorum onlardan. eskiden olsa bana iyi gelecek ancak şimdi sadece vedalara ismini yazdırdığım bir çok insan gibi, zamanında okuduğum bütün gereksiz, dolu sayfalı boş kitapların acısını onlardan çıkarıyorum.
okumuyorum artık vaktim yok, kimseyi tanımaya vaktim olmadığı gibi.
unutmuşum yüzümü,
kendi yüzümü, kendimi!
aynaya baktıkça utandığım zamanlar kapıda beklerken, telafi etmem gereken hiçbir şeyi onarmadım, düzeltmedim kasten.
sanki onları tamir etsem, yeni hasarlar ortaya çıkacakmış gibi korkuyorum, kaçıyorum büsbütün.
kaçtıkça korkar, korktukça kaçar oldum, yüzümden.
her şey benim yüzümden.
en nihayetinde her şeyin sebebi olan kendimden kaçmaktan unuttum, bir an soluklansam, iyi şeyler de olabilirmiş diyecek olan umudu beklemeyi.
unuttum işte kendimi, sahi ya ben şimdi kimim ki?
ertesi günün sisli sabahında, hiç uyanmayacakmışım gibi hissettiğim, bedenimi değil, sanki bütün yorucu ve karmaşık işleri kendisine yüklemişim gibi uyanmak bilmeyen o ruhumu, söküp aldım zorla yataktan. uyumaya zor uyuduğum başımı koyduğum an bütün pişmanlıklarımın diken gibi battığı o yastıktan başımı değil, düşüncemi zor kaldırdım.
unuttum huzurun yüzünü sanki birileri beni zorla yaşatıyormuş gibi, başkalarının yüzünde aradım huzuru.
eskisi değil, artık çabuk yoruluyorum. mevsim sevdiğim mevsim değil ancak sevdiğim mevsim de olsa tadını alamıyormuşum gibi bazı şeylerin sanki artık sevdiğim hiçbir şey kalmamış gibi buralarda ya da sanki bütün sevdiğim şeylerin tarihi geçmiş. belki de artık ben
tarih olmuşum da dalından düşen yaprak gibi kurumuş büsbütün ayrılmışım ait olduğum yerden. artık hiçbir yere ait olmama hissini yaşadığı an, tükeniyormuş insan.
unuttum yüzünü
bütün sevdiğim kitapların. kitaplar artık acı veriyor bana, neden daha önce karşılaşmadık ki dediğim bir çok insan gibi. zamanı değil. artık açıp okumaya çekiniyorum. zamansız karşılaştığım insanları tanımaktan çekindiğim gibi. ya kaybettiğim çok şey varsa içinde, tıpkı eskiden rastlaşmamız gereken insanlardan korktuğum gibi korkuyorum onlardan. eskiden olsa bana iyi gelecek ancak şimdi sadece vedalara ismini yazdırdığım bir çok insan gibi, zamanında okuduğum bütün gereksiz, dolu sayfalı boş kitapların acısını onlardan çıkarıyorum.
okumuyorum artık vaktim yok, kimseyi tanımaya vaktim olmadığı gibi.
unutmuşum yüzümü,
kendi yüzümü, kendimi!
aynaya baktıkça utandığım zamanlar kapıda beklerken, telafi etmem gereken hiçbir şeyi onarmadım, düzeltmedim kasten.
sanki onları tamir etsem, yeni hasarlar ortaya çıkacakmış gibi korkuyorum, kaçıyorum büsbütün.
kaçtıkça korkar, korktukça kaçar oldum, yüzümden.
her şey benim yüzümden.
en nihayetinde her şeyin sebebi olan kendimden kaçmaktan unuttum, bir an soluklansam, iyi şeyler de olabilirmiş diyecek olan umudu beklemeyi.
unuttum işte kendimi, sahi ya ben şimdi kimim ki?
devamını gör...
2932.
ne için yaşıyoruz?
adım adım yüksek lisansa yürüyorum, bugün yds için başvurumu yaptım. merak etmeden duramıyorum ama. üniversitede deli gibi ortalama yaptım, kendimi olabildiğince geliştirmeye çalıştım. dilimi ilerlettim, ilgilendiğim konularla ilgili literatürü taradım, hocalarımla aramı iyi tuttum, tek başına bir evi idare edebilmenin sorumluluğunu aldım.
şimdi düşünüyorum, belki bütün bunlar geri kaldı. yaşadığım çağda bunların bir önemi yok. daha hin, çakal, ne bileyim fırsatçı olmak gerekiyor. doğru ilişkiler kurup, ilişkilerini mantıkla yürütmen gerekiyor. bunu yapmak istemiyorum, belki de yapamam. ama artık bunu yapabilen insanlar başarılı oluyor.
çıkar ilişkisi konusunda biraz snob bir insanım. bir insandan çıkar edinebilecek olmam konusunda sabit bir fikrim var. o kim ki benim ondan bir çıkarım olsun? sanırım bu kafadan çıkmam lazım. benim düşünce yapıma aykırı olan şeyleri yapan insanlar saygı görüyor. en çok bu zoruma gidiyor mesela.
sahi, ne için yaşıyoruz?
adım adım yüksek lisansa yürüyorum, bugün yds için başvurumu yaptım. merak etmeden duramıyorum ama. üniversitede deli gibi ortalama yaptım, kendimi olabildiğince geliştirmeye çalıştım. dilimi ilerlettim, ilgilendiğim konularla ilgili literatürü taradım, hocalarımla aramı iyi tuttum, tek başına bir evi idare edebilmenin sorumluluğunu aldım.
şimdi düşünüyorum, belki bütün bunlar geri kaldı. yaşadığım çağda bunların bir önemi yok. daha hin, çakal, ne bileyim fırsatçı olmak gerekiyor. doğru ilişkiler kurup, ilişkilerini mantıkla yürütmen gerekiyor. bunu yapmak istemiyorum, belki de yapamam. ama artık bunu yapabilen insanlar başarılı oluyor.
çıkar ilişkisi konusunda biraz snob bir insanım. bir insandan çıkar edinebilecek olmam konusunda sabit bir fikrim var. o kim ki benim ondan bir çıkarım olsun? sanırım bu kafadan çıkmam lazım. benim düşünce yapıma aykırı olan şeyleri yapan insanlar saygı görüyor. en çok bu zoruma gidiyor mesela.
sahi, ne için yaşıyoruz?
devamını gör...
2933.
seni bir kez gördüm, üzerinde yorgunluğun paltosu vardı.
bir kez sevdim seni, geç kalmışlığın kırışıklığı vardı yüzünde, hafif bir tebessüm bana doğru esen, estikçe bizden geçti diyen.
bir kez güldüm sana, tebessümüne karşılık haklısın dedim içimden, sadece haklısın diyebilirdim o an.
ve bir kez gittim senden, pişman olmamaya yemin etmemiş olsan arkamdan çoktan seslenmiştin,
bir kez gittim, elimde son bir el sıkışın soğukluğu, elimde bin yıllık kavuşmanın ayrılığı, elimde sensizlikten kalan son dokunuşla.
seni son bir kez gördüm, o da senden gidişim oldu..
bir kez sevdim seni, geç kalmışlığın kırışıklığı vardı yüzünde, hafif bir tebessüm bana doğru esen, estikçe bizden geçti diyen.
bir kez güldüm sana, tebessümüne karşılık haklısın dedim içimden, sadece haklısın diyebilirdim o an.
ve bir kez gittim senden, pişman olmamaya yemin etmemiş olsan arkamdan çoktan seslenmiştin,
bir kez gittim, elimde son bir el sıkışın soğukluğu, elimde bin yıllık kavuşmanın ayrılığı, elimde sensizlikten kalan son dokunuşla.
seni son bir kez gördüm, o da senden gidişim oldu..
devamını gör...
2934.
insanlar karakterini ve beynini besleyemediği zamann ne yazikkı egosunu besliyor.
üstelik besleyemediği beyniyle laf sokmaya çalışınca komik oluyor.
dışı güzel ama içi boş ağaçlar gibiler...
üstelik besleyemediği beyniyle laf sokmaya çalışınca komik oluyor.
dışı güzel ama içi boş ağaçlar gibiler...
devamını gör...
2935.
düşünmek ve anlamak
iyi mi, kötü mü, tehlikeli mi değil mi?
algılamak çile çekmek mi?
cahillik mutluluk mu?
tüm bunların cevabı yine aynı şeye çıkıyor.
bir dengeye
ortada kalabilmeye
irdelememeye
ama pervasız da olmamaya
hayat basitse zorlaştıran biziz
onu anlamaya çalışırken affallayan, ama öğrendiğinde de yolunu bulan.
iyi mi, kötü mü, tehlikeli mi değil mi?
algılamak çile çekmek mi?
cahillik mutluluk mu?
tüm bunların cevabı yine aynı şeye çıkıyor.
bir dengeye
ortada kalabilmeye
irdelememeye
ama pervasız da olmamaya
hayat basitse zorlaştıran biziz
onu anlamaya çalışırken affallayan, ama öğrendiğinde de yolunu bulan.
devamını gör...
2936.
yaşadığımız her şeyi özlüyorum ama gelmeni istemiyorum,
mesaj atmanı istiyorum sesini duymak istiyorum ama aramak istemiyorum,
umrumda değilsin ama aklıma geldikçe kalbimde oluşan o acı heyecan asla geçmiyor.
unutmak istiyorum ama unutamıyorum
böyle garip bir duygudayım işte ne yapacağımı bilmiyorum.
mesaj atmanı istiyorum sesini duymak istiyorum ama aramak istemiyorum,
umrumda değilsin ama aklıma geldikçe kalbimde oluşan o acı heyecan asla geçmiyor.
unutmak istiyorum ama unutamıyorum
böyle garip bir duygudayım işte ne yapacağımı bilmiyorum.
devamını gör...
2937.
yalnızlığın insana en cok koyduğu zamanlardayim sözlük. koca bir ev hic ait olmadığım kültür ve cevre. koca cografyada binlerce kilometre uzakta yapayalnız. insana fena koyuyor. böyle hayat mi olur len.
devamını gör...
2938.
dışarda tüm dünyayı aydınlatmaya ant içmiş parlaklıkta bir dolunay, radyoda yükselen cızırtılı anılar içinde hapsolmuş ben. hafifledim mi yoksa ruhum mu terk etti bedenimi.. bilmiyorum.
hem derin bir nefes alırcasına hayat dolu hem de saç diplerine dek karanlığa batmışçasına ölü hissediyorum: sanırım en çok da yaşarken ölüyorum..
ölürken gülümsüyorum; gözlerimde ayın ışıltısı, dudaklarımda kanın metalik tadı, göğsümde şişip duran ciğerin düzensiz tıkırtısı ile hem de..
hem derin bir nefes alırcasına hayat dolu hem de saç diplerine dek karanlığa batmışçasına ölü hissediyorum: sanırım en çok da yaşarken ölüyorum..
ölürken gülümsüyorum; gözlerimde ayın ışıltısı, dudaklarımda kanın metalik tadı, göğsümde şişip duran ciğerin düzensiz tıkırtısı ile hem de..
devamını gör...
2939.
benim yüzüklerimin, başkasının parmağına olması gibi bir özelliği var .. az önce kurduğum cümle. sonra şöyle bi düşündüm. mecazen de haklıyım. aldım ve o inciyi, takımının yanına yani parmaklarıma bıraktım. hayır kolyesi ve küpeleri bendeyse ve ona ihtiyacım varsa neden başkasına yakışsın ki? bir daha o hataya düşmem. yenile yenile, yenmeyi öğrendim artık. bende olan, bende kalacak. nokta . bitti.
edit: bu gece, rahat bi uyku uyumak gibi bi derdim yok. küpe, kolye, bileklik, aç parantez yüzük kapa parantez, kulağımda, boynumda (hatta boynumdaki inci, choker zincire takılı) kalacak... yemişim uykusunu, uzmanların tavsiyesini... bu gece böyle....
edit: bu gece, rahat bi uyku uyumak gibi bi derdim yok. küpe, kolye, bileklik, aç parantez yüzük kapa parantez, kulağımda, boynumda (hatta boynumdaki inci, choker zincire takılı) kalacak... yemişim uykusunu, uzmanların tavsiyesini... bu gece böyle....
devamını gör...
2940.
yeni bir şeylere ihtiyacım var. yeni müziklere, yeni kokulara bla bla..
sanırım, yaz bittiği için kızgınım da. yazın bundan haberi yok ama olsun.
ha bir de seni seviyorum.
sanırım, yaz bittiği için kızgınım da. yazın bundan haberi yok ama olsun.
ha bir de seni seviyorum.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2