4721.
anlaşabilmek miydi tüm derdimiz? anlatabilmek içimizi.. hiçbir zaman öğrenemediklerimize yenileri ekleniyor.. ilk öğrenmen gereken yerden öğrenemiyorsan bazı duyguları hep eksik kalıyordun hayatta.. her defasında daha sert gösteriyordu bunu yaşanmışlıklar.. kırgınlık? kızgınlık? vazgeçme?
hangi anlamı kime yüklediysek altında kalan biz oluyorduk. sustuk.. susmasak da susturulduk.. susmayı öğrendik.. öğrendikçe talan oldu bahçelerimiz.. bir adı var mıydı nasıl tasvir edilirdi bilemediğimiz tüm acıları aldık kabul ettik ruhumuza..
ve döndük yine kendi içimize.. yalnızlığımızı büyütmeyi öğreneceğiz yeniden.. en bildiğimiz çıkmaz sokaklarında ruhumuzun..
devamını gör...
4722.
kalkıp bir hevesle türk kahvesi yaptım dakikalarca masamda fakat sadece baktım içmedim hala. soğuk bir türk kahvesi artık ılık bile değil. normalde çok düşünen bir insanım fakat bu aralar hayatı matematiğe dökmüş gibiyim sorun varsa çöz geç sıra başka soruna onu da atla ilerle gibi bir düşünce sardı beni. bir maratondaymış gibi üstüne düşünmeden hatta kırılmadan üzülmeden o sorunu çöz ve geç yapıp durdum. düşünmeyi ve hissetmeyi engellediğim olaylar sanırım ağırlık yaptı kalkıp da o kahveyi içemedim. işin kötü yanı onca atladığım sorunun hangisinden düşünmeye başlayacağımı bilmiyorum.
devamını gör...
4723.
az önce nomadland'i izlerken...
aslında her şey ait olmakla ilgili. yıllardır bu duygunun peşinden sürüklenip duruyorum. herkes benim aidiyet duygumun olmadığını düşünüyor. aslında ben de öyle düşünüyordum ama değilmiş. tüm bu savrulmalar, gidişler, kalışlar, ayrılıklar, hepsi ait olacağım yeri bir türlü bulamadığımdan. bulduğumu zannettiğim zamanlar da oldu ama hepsi birer illüzyondu. bir yere ait olmak, oraya kök salmak, orada tam olmak.. bunu hiç yaşayamayacak olacağımı düşündükçe çok içerliyorum.
devamını gör...
4724.
en cesurdun, oysa şimdi içinle sarmaş dolaş bir kuşku. benimse kokun sinmiş bir yalan hep hatıramda. zamanda yol aldıkça uzaklaştığı birinin sarkacına asmış kendini. şiirleri gençliğine, masallarıysa çocukluğuna hapseden neyse işte hepsi bu içinde son kalan.

garip arzuları vardı ve bazen onlara inanmazdı bile. inanmak ile inanmak istemek arasında bir ayrım varsa eğer vardığında artık çok geç olacaktı. içinden geçmiş istemek, öyleyse ihaneti de kendine olsun.

hainim ben. beklediği yerde usulca ölen bir ihtiyardan alacağım var. şehrin tüm güvercinlerine yem vermek istedim. ama bazı bazı meydanda değil... yoluma birden bire çıkan bir tesadüf ve orada barındırdığı güvercinler mesela. yem satanlardan izinsiz besleseydim onları, sanki bir avuç semayla takas yaparmış gibi olacaklardı. bense yalnızca uzaklaşmak zorundaydım. bırak gideyim varacağı yere. giderken içimden geçmişti istemek, öyleyse benim için de bir şey dile. kavuşamadığın en mahrem arzun olsun. inansaydın keşke yalnızlık bile utanırdı kendinden. yazık. çünkü senin çölünde aşk, benim kaybettiğim bir serap.

derininde aşina bir kuşku, yokluğa dair, sır katibinin mısrasına ansızın düşen. kimden saklandığı meçhul bir son, alnındaki çizgiden yürüyebildiğin kadar işte. kör şafağın gecesine saklı küçük bir düş gibi geç ardımdan.

gidenler avuçlarındaki özlemi azat ettiğinde, kim bilir belki yolunu kaybedip sen de geriye dönersin. olur da bir hatrında nefes alamazsan, cehenneme yanlış gelmişsin. çünkü biz günahkarlar yaşarken çok sevmiştik.

şimdi kaybolmuş bir korsan kadar dolan bir başına. liman da çaresiz, balık da.
hangi rüzgara tutunduysa bilinmez, bir daha geri dönmedi. tanık birkaç sahil vardı ya neyse, bir daha asla benim de yolum düşmedi.


sonra melekler kahvesine gittim, kimse inanmaz. gaipten ölüm kartını seçince bir kış anısıyla göz göze gelen ben değil miydim? kahin korkmuştu. ben de çaresiz gülümsedim sözlerine. her gün keşke yeni bir başlangış olsaydı dedim içimden. vakit alınır mıydı dediğimden, bilmem ama bu acil lütfen. tüm ulakların yapışıp yakasına, gerçekliğinden habersiz yine de beklerdim. daha sonra öğreneceğim ki herkes bir gün gider.

ardından geçtiğin sokaklara verilmiş ismi, bir yaz yağmurunda silinir. kimse fark etmez, şehrin belleğinde usulca kaybolur hikayen.
devamını gör...
4725.
bir yarımı tamamlayan da bir yarımdır
devamını gör...
4726.
üç çeyrek iki yarımdan daha tamdır. çünkü ekmeği daha az kokoreçi daha fazla olur.
devamını gör...
4727.
yatakta uzandım. cam açık, serin esiyor. kucağımda ekran ışığı sonuna kadar açık laptop var. farazi ve kayra- üç kitap ve naralar çalıyor. yine bir döngünün bildiğim bir aşamasındayım. her şeyin farkındayım. uykudan gözlerim kapanıyor. uyumuyorum.
devamını gör...
4728.
farkındalık öldürür.

insan hayatın akışına kapılıp bazı şeyleri göremeyebiliyor. geri dönülemez adımlar attıktan sonra da göremediği şeyleri fark edince... yine uğraş dur anasını satayım. neyse yazarlığa terfi etmişim dün gece. bi' şukunuzu alırım.
devamını gör...
4729.
muharrem ve muammer


• ormanda, "muammer on kaplan gücündedir" derler
• muammer artist gibi delikanlıdır. bir tek muharrem geçer onu yakışıklılıkta...
• muharrem, tarzan'ın yakın akrabasıdır. ama sadece yaz aylarında...
• muammer'in ön dişleri arasındaki boşluğa iri bir erkek tavşan sığar. tavşan buna çok şaşırır.
• muammer ve muharrem bir elmanın iki yarısı gibidirler. amasya elması...
• muharrem okula giderken muammer gitmiyordu. muharrem öğleci, muammer sabahçıydı.
• muammer amasya elması yemez. muharrem'i yemiş gibi olur. ısırır sadece...
• muharrem karşıdan karşıya geçerken hızla gelen bir otomobilin altında kalır. muammer karşıdan değil bu taraftan karşıya geçer.
• muammer’in kuyruğu olmayan küçük bir kurbağası vardı küçükken. muharrem onu yedi. her yanı siğil oldu, ayakkabısının altı bile.
• ormanda, “muammer on kaplan gücündedir” derler. hatırlatayım dedim
• savanada muharrem bir buçuk muammer gücündedir. hesaplayın artık
• muammer ve muharrem ad için çekişirlerken muammer’in amcaoğlu osman kuruvermiştir imparatorluğu.
• zaten, muharremliler devleti pasarofça’ya kadar bile yaşamazdı. adı tutmuyor. adı faul bir kere.
• muharrem yaz aylarında tarzan’ın yanında çalışırken muammer doğrudan zemblalık yapıyordu. zembla’yı hatırlayan bilen var mı? çakma tarzan zembla. zırrr. bu da yanındaki dingilin boynundaki çalar saatin çalması. bin lira çalmış.
• muammer ve muharrem ve yakın arkadaşları bir yaz günü geçerken tuna’yı kafilelerle, tuna’ya düşüp boğuldular. ölüp ölmedikleri bugüne dek bir muamma olarak kalmıştır.
• muammer on kaplan, muharrem bir buçuk muammer gücündeydi. ormanda ve savanada.
• suları bol olsun huzur içinde şey etsinler.
devamını gör...
4730.
cumartesi sabahı saat 6’da uyanıp ilk trenle ankara’ya gidip gece saatlerine kadar en yakın arkadaşlarla yeme içme sohbet temalı sosyalliğin ve keyfin dibine vurmanın ertesi gününde hayatımdaki en bir başka kişiyle de vakit geçirme şansı yakaladıktan sonra pazartesi sendromunu eliyor ve bu hafta sonundan aldığım tüm verimi ekim ayının çilesini çekmeye adıyorum.

yaşandı bitti saygısızca.
dırım dım. *
devamını gör...
4731.
ablam karnında doğmasına on beş gün kala yeğenimi kaybetti. o kadar istediği bir bebekti ki ölüsünü karnında hissetmeye devam edebilmek için ağlayarak operasyona girdi. aynı hafta abimin ikizlerinin cinsiyetini öğrendik. üzerine de bambaşka sıkıntılar yaşadım. hayat hem çok boktan hem de yepyeni iki hayat bahşedecek kadar bonkör. başka güzellikler olurken başka bir sıkıntı ile sınanıyorum. bunların sonunda çok büyük bir selâmet çıkmazsa olay çıkarırım.
devamını gör...
4732.
tanıdık hisler çok güvende hissettiriyor. galiba bu yüzden aynı şarkıları tekrar tekrar dinliyor, aynı filmleri ve dizileri baştan sonra yeniden izliyor, aynı ilişkileri tekrar tekrar yaşıyoruz. kusurlu olsalar da. bizi bize hatırlatıyor, yaşadıklarımızı tekrarlatıyor ve geçmişte kaybolmuş anılarımızı gün yüzüne çıkarıyor, eskiden olduğumuz kişiyi yeniden canlandırıyor bu hisler.

fark ettiniz mi, 13-20 yaş arasında yaşadıklarımız aşırı zorluydu, biz öyle hissetmiştik. hemen geçmesini dilemiştik ama asıl gerçekten yaşadığımız zaman o zamanlarmış. bizi zorlayan zamanlar aslında geliştiğimiz dönemlermiş. ve en tuhafı da bir daha asla kendimizi o kadar geliştirmek için çabalamak zorunda hissetmememiz. biz o zaman büyümeye çalıştık. ilgi alanlarımızı genişletmeye çalıştık çünkü meraklıydık ve çevreden farklı olmalıydık, kendimizi keşfetmeliydik. zaman geçtikçe her şeyi biliyor ve tanıyor olduğumuz hissine kapıldık. ben o eski meraklı beni çok özlüyorum. üretici, hayallere kapılıp onlara tutunan ve sürekli kendini geliştirmeye odaklı olan beni. hatalar yapan ve bundan çekinmeyen beni. sanki şimdikinden daha mantıklı düşünüyordum, kaybedeceğim bir şey yoktu sanki. arkadaşlarımın fikirleri daha az önemliydi, kendi düşüncelerim en önemlisiydi. gerçekten tuhaf, şimdi çok şüpheciyim kendime karşı. sanki başkaları beni benden daha iyi biliyormuş gibi. galiba kendimle yalnız kalma sürem azaldığından oluyor tüm bunlar. evet kendimle kalınca hüzünleniyorum ama bu gerekli bir hüzün. aslında asıl huzuru da bu hüzünden sonra yaşıyorum. bir süre sonra da vazgeçilmez oluyor. ama yine de bu otuzlarımda şimdiki yaşlarımdaki beni özleyecek olmamı değiştirmiyor galiba. en azından artık farkında olduğum için üzülmemek için bir şeyler yapabilirim. her daim beni ben yapan şeyleri tanıyıp kendime yatırım yapabilirim. işte o zaman döngüyü kırabilirim.
devamını gör...
4733.
- kendinizi kaybettiğiniz zaman, mutfak tezgahıyla ocak arasındaki o iki santimlik meşum aralığa bakın. kesin orada düşürmüşsünüzdür kendinizi.

- düşünün şimdi: musa kavmiyle beraber kızıldeniz'in kıyısına geliyor. asasını suya uzatıp denizi ikiye ayırıyor. ama bir hata oluyor deniz kıyıya dik değil de paralel ayrılıyor. büyük bir tsunami oluyor ve karşıya geçmek için kıyıda bekleyen kavim komple helak oluyor. sonra ortamlarda "denizi ikiye böldüm ama bir yanlışlık oldu" diyerek dolaşan bir hazret...

- adamın hayatı vur patlasın, çal oynasın, ya hey'le geçmiş. ölmüş camiden saba makamından salası okunuyor. verin cazı halbuki.

- milyonluk arabasının arka camına "alın teri değil miras" yazdırmış adama,"helal olsun senin gibi doğrucu davut'a" dedim. "grafikçinin hatası, arka cam sipariş ettim, gelsin, sonra bu camı grafikerin uygun yerine takacağım" dedi.

- sinemada herkes "bu koltuk kolu benim mi, yanımdakinin mi" diye gerilirken ben "bu kol benim mi yanımdakinin mi" gerilimi yaşamaktayım; o kadar hassasım.

- fakirliğin gözü kör olsun. kız tasa, hem de basa basa, yani ağzına kadar leblebi doldurmuş, bunu da şarkı yapmış. doldursana işte tası fındık fıstık ne bileyim kaju falan. ondan sonra da alırsın elin cücesini de "benim yarim çok güzel ama boyu kısa " diye şey edersin.

- sarman kediye kavun adını koymuşlar, kediyi görünce aklıma rakıyla peynir geliyor.
devamını gör...
4734.
nesemi kaybettim sözlük. kisa ve öz
devamını gör...
4735.
allah acil şifa versin. sanrılar görmek çok tehlikeli bir şey.
devamını gör...
4736.
karalama cok irkci degil mi. neden aklama degil. ırkciliginiz batsin. evet.
devamını gör...
4737.
sen balsın da ben çeç miyim
devamını gör...
4738.
bu ayın sonunda nereye atanacağım belli oluyormuş.

ciddili gidiyorum.
cidden yani.
ciddi cidiyor.
hof darlandım.
devamını gör...
4739.
ne dersin ?
çıksan mı artık bu soğuk, karanlık hallerinden?
devamını gör...
4740.
şu sıralar keyfim o kadar yerinde ki. * her şey vakti zamanında oluyormuş, o an yaşamam gereken şey neyse onu yaşıyormuşum hissiyatının en doğru geldiği ve doğru yolda hissettirdiği vakitler tam olarak. ekim ayına güzel bir giriş yaptım sonra. okulun araştırma labına yaptığım çalışma başvurum kabul edildi. bunun yanında akademisyenliğe daha sıcak bakmamı sağlayan çok güzel bir haber de aldım. geleceğime nasıl yön vereceğim konusundaki görüşüm ve bakış açım sanıyorum tam o haberi aldığım an değişime uğradı. en azından ileriye ve ilerime dönük bir bulantı, en ufak bir umutsuzluk durumu ortadan kalktı diyebilirim. her şey, baran'ın tamamiyle hayatımdan çıkması dışındaki her şey, çok hoş şimdilik. umarım hep böyle sürer. çok klişe ve toz pembe olacak fakat dilediğin şeye gerçekten inanıp çabaladığın müddetçe oluyormuş. *
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim