2141.
evvet, iyi geceler goralılar! üç beş kelime edip fikfik olup gideceğim buradan. ama yazmazsam çatlarım gibi geldi.

içimdeki dert tasa tam nedir ne değildir bilmiyorum. ama zannediyorum eski enerjimi kaybettim. eski dediğime bakmayın 3 5 seneden değil 3 aydan bahsediyorum. o kadar yorgun hissediyorum ki kendimi, hem ruhsal hem de fiziken. masanın üzerindeki bi bardağı taşıyasım gelmiyor. sağ olsun benimle ilgilenen/vakit geçiren arkadaşlarım var. ama beraber vakit geçirirken sadece o an olanları kafadan geçirip atıyor gibiyim. sadece mantık süzgecinden geçirip atıyorum. hiçbir şey kalmıyor kafamda. o kadar dolu ki, üzerine basarak kapatmış gibi hissediyorum. öyle bi bunalmışlık öyle bi kafa yorgunluğu. son zamanlarda eğlenmeye de çıkmıyorum belki onun da etkisi vardır.  her gün adım adım yaşama enerjimin söndüğünü, son zamanlarda belki de hiç içten gülmediğimi fark ediyorum. bilirsiniz gece 4-5 bazı farkındalıklar için muazzam bir zaman dilimidir. oturup bi tüm derdimi açsam ağlaya ağlaya sabahlasam her şey düzelir gibi.

bu ara bi de şey düşüncesi var aklımda, herkesle iletişimi kesip bir miktar inzivaya çekilmek. belki fiziksel olarak çekilecek yaşta değilim. ama inanın o kadar yorgunum ki. bilmiyorum bu kafa yorgunluğu, bu üzerindeki boşluk nasıl ve ne zaman dolacak. yaşamıyorum, yalnızca vakit geçiriyorum gibi. hayatımın sonuna yaklaşıyorum daima. ama yaklaşmamak gibi bi isteğim yok şu an. keşke dediğim bi şey olsun istemiyorum. ama iyi ki yapmışım dediğim şeyler de olmayacak gibi. bu düşünce beni deli etmeye yetiyor da artıyor bile. ciddi anlamda yalnızca 60 sene yaşayacağım bu hayatın yarısını bi şekilde heba etmiş hissediyorum. diğer yarısında bunu duyguyu takmamak için ne yapmam gerek bilmiyorum.

ama ben yaşadığımı hissetmek istiyorum.

neyse fikfik olma vakti. selametle.
devamını gör...
2142.
hayatımı yazsam roman olur derler ya ben yazsam 5 ciltten aşağı roman çıkmaz maalesef. hani buralarda bir yerlerde yayınevinden birileri varsa beni bulsun. şaka bir yana kendimi kötü hissediyorum, annemle aram bozuk (ki hiçbir zaman düzgün olmadı), ruhsal olarak çöküşteyim ,babaannem vefat etti ve bu yüzden bizim ailede kartlar yeniden dağıtılmak zorunda kalıyor (hayatımın bazı ufak tefek de olsa bir şeyleri değişebilir demek), derslerim dağ gibi oldu (üni 3. sınıftayım kalmış şurda bir bu dönem, bir de gelecek senenin ilk dönemi) artık bir an önce mezun olmam lazım, maddi açıdan zorlanmaya başlayacağım "kartlar" yüzünden, bir yandan bir yerlerde çalışmam lazım, bir yandan kpss'ye hazırlanmam (ki şurda kalmış kpss'ye kaç ay ne b*k yiyeceğim bilmiyorum maalesef). ah ah daha çok şey var da parmaklarımda derman kalmadı. yaz yaz bitmez tükenmez dertlerim var. allah kimseye kaldıramayacağı derdi vermezmiş ya bende de ne biçim bir kaldırma kuvveti varsa hala dayanıyorum mübarek.. neyse allah kaldırabileceğimiz yüklerle bizi sınasın amin..
devamını gör...
2143.
benim gönlüm; uçsuz bucaksız yeşil çayırlarda, doludizgin, yeleleri gövdesini döven hırçın bir taydı. uslandıran oldu. yıllarca yularıyla çürüyekoyup sonra da boynu bükük yılkıya saldılar.
ne çayır tanır şimdi beni, ne kimseye benden hayır var. ne koşmak gelir içimden, ne içimde heves var..

terketmedi sevdan da beni.aç kaldım susuz kaldım.
terketmedi sevdan beni..
devamını gör...
2144.
karalama defterim gönlüm, gönlümü de herkes göremez.
niye herkes melankolik, bizim eğlenmek için bir şeyler yapmamız lazım.*
devamını gör...
2145.
keşkekler ile başlayan cümlelerimin artmaması için bütün çabam.. ama maalesef gün geçtikçe pişman olacağım şeylerin sayısı azalmayı bırakın, zaten ümidim yok o konuda, göz göre göre artamaya başlıyor.

kendi ayağıma sıkıyor gibi hissediyorum ve bunun için çok bir çaba göstermiyorum. kafam karışık ve yapmam ne gerekiyorsa sırf yapmamak ve son güne bırakmak için elimden geleninin fazlasını yapıyorum.

kafam karışık çünkü aklımı karıştıran birisi var. kendimden bile tiksiniyorum bunu söylerken. zamana bırakamamak ve boş verememek benim hastalığım.
devamını gör...
2146.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

/nereye gitmek istiyorum ki.
nereye gidebilirim ki.
sürekli gitmek istemek de, bi yerde,
hiçbir yerde olmak istemek değil mi?
olabileceğim bir yer kaldı mı?
hiçbir yerdeyim.
/

hiçbir yerdeyim. yerim yurdum yok benim. savunmasız gibiyim, kimsesiz…
ne kadar çevrende sevdiğin, değer verdiğin insanlar olsa da bu böyledir hep. tek başınasındır. zor zamanlarında anlar insan bunu.çaresiz anlarında. ulaşmaya çalışıp ulaşamadığında. unutmaya çalışıp da bir şarkı çaldığında hatırladığında, bir mezara sarıldığında, bazen sarılacak bir mezarın bile olmadığında, bazen sadece ruhunun naaşını kaldırdığında, bir biranın ilk yudumunda. ağlamayı isteyip de ağlayamadığında…
insan kimsesizdir, böyle gelmiştir ve böyle gidecektir. olmayan tanrıların kuralıdır bu./ yalnız geldin der hepsi, yalnız gideceksin/. bazen kaçıp gizlenmek istediğim yerler olur. küçücük olup saklanmak, tüm dünyayla iletişimimi koparmak istediğim yerler. şimdi oralar bile yabancı bana. oralar bile çok uzak. huyum kurusun, inadımdan ölsem vazgeçmem ya, hep de uzakları severim. uzaklara bakarım, uzaklara aşık olurum, oralara hiç gidemeyeceğimi bile bile oraya koyarım gönlümü.. olmayan tanrıların bir hamlesi daha: ne zaman gitmeye kalkışsan seni durdururlar. her adımını atmaya kalktığında sen daha adımını atamadan kendini geri çekmek zorunda kalırsın. ya da bende hep öyle oldum bilmiyorum. bahtsız bedeviyim biraz. neyse öyle işte, bir şeyler hep uzak bana. ne olursa olsun yaklaşamadığım onlarca tanrı gibi, uzaktan bakınmakla yetinen…
yukarıda paylaştığım yer de uzak bana, italya’da. oraya da gönlümü verdim az önce. bakalım ne olacak? onlarca tanrı ne diyecek buna?
devamını gör...
2147.
dilencilerin ne kadar kazandığını öğrendikten sonra dedim ki evet dilencilikte iş var.
sigara zam alkole zam o zaman dilenciliğe doğru zaman zaman..
pes doğrusu. 14 bin falan dendi ya. üniversiteye gidecek arkadaşlar: okumayın! 4-5 bin anca kazanacaksınız genel olarak..

sevgiler.
devamını gör...
2148.

"beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa olan alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim"

tutunamayanlar - oğuz atay

o mağaradan hiç çıkmamak lazım diye düşünürdüm hep. şimdi de aynı fikirdesin gibi sanki?haklısın themis, şimdi de aynı fikirdeyim. bir türlü çıkamıyorum. yalnızlığa öyle alışmışım ki. bazen çıksam ne olur ne yapabilirim diye hayal ediyorum da. seni çıkarmak için gelenler oldu ama. evet oldu, ama ben bir türlü çıkamadım işte. çıkmak istemedin, bunu bal gibi de biliyorsun. selim kadar cesur değilsin sen. hayır denedim themis, gerçekten denedim. bence denemek istemedin, eğer isteseydin bugün her şey farklı olabilirdi. mesela geçmişte sessiz kaldığın bir çok şeye avaz avaz bağırırdın, yapmak isteyip yapamadığın her şeyi yapardın. böylece bana gerek kalmazdı. o küçücük mağara seni tutamıyor artık, ne zaman farkına varacaksın?doğru zamanı bekliyorum belki. senin hayatında hiçbir şey beklemekle gelmedi, bunu biliyorsun. evet, evet biliyorum. niçin bu inat? bak sorun gelen taraf değil. hangi taraf peki, sorun olan? benim sorun olan, benim. yalnızlığımı seviyorum, onu bırakıp gittiğimde ne olur bilmiyorum themis. geri dönmek istediğimde ya onu bulamazsam?
devamını gör...
2149.
seni içimde affedeceğime yine içimde öldürebilseydim keşke. *

biriyle barışamamak kendinle barışamamak, kendi içinde fırtınalar kopartmak ve nur topu gibi bir stres bebek yetiştirmek, biliyorum ancak o kişiyi tamamen söküp atsak barışamamış sayılmazdık herhalde? ama yapamıyorum, olmuyor. bağırıp çağırmak istiyorum, sonra kendimden utanıyorum, hüngür hüngür ağlamak, donuk suratımla aval aval etrafa bakıyorum. neyse ki yalnızım, sadece allah görüyor şu halimi. değmez. kimse için değmez, hele affettiğim şahıs için hiç değmez. ancak yıllar şak diye silinemiyor işte, silinse keşke. gıcık kapıyorum, sonra yumuşuyorum, sonra öfkeleniyorum, sonra o, sonra bu, sonra şu, of... kendimden sıkıldım bırakın başkasını.
devamını gör...
2150.
bugün bir mail aldım ve artık gitmem resmileşti. bugüne kadar etrafımdaki birçok insanın “kalırsın ya” bakışlarını gördüm ama çoğunun ihtimal vermediği şeyi yapıyorum. buradaki tüm hayatımı bırakıp, tek başına başka bir ülkenin sınırlarında her şeyi kendim başlatacağım. tek başına ayakta duracağım, bu sefer gerçekten tek başıma olacağım! burada bir ileri bir geri adım attım, hep yerimde saydım; orada ise ya yüzmeyi öğreneceğim ya da boyumu aşan sularda boğulacağım. heyecanlıyım, umutluyum ve de kararlıyım. sadece bir şey için artık çok geç, onu hiçbir zaman yanımda götürmeyeceğim, gitmeden bıraktım hatta.

ilk defa bugün boğazım düğüm düğüm oldu ama içim soğudu artık…
devamını gör...
2151.
öyle bomboş geçiyor ki günlerim. oradan oraya savrulup duruyorum. hayatın akışına kaptırıyorum kendimi; sürekli ayaktayım, sürekli bir şeyler yapıyorum aslında. oradan oraya atlıyorum. bugün de bir bitsin diyorum, şu haftayı da bir atlatayım. sık sık mesajlarımı kontrol ediyorum, kimsenin mesaj atmadığını bildiğim halde. elime aldığım bütün kitapları yarılamadan bırakıyorum; film izleyemiyorum, açtığım gibi geri kapatıyorum. en yakın arkadaşlarım bir yabancı oldu, ne yaparlarsa batıyor bana. içimde biriktirdiğim öfke onları vuruyor. başardım sevmiyorlar artık beni.
en sevdiğim şehir hasret. burnumda tüttü denizi. ben en son orada gülümsemiştim. hayallerim darma duman. hep koşturuyorum aslında ama başkaları için. o kadar yoruluyorum ki her gün onları mutlu edebilmek için. kim olduğumu unuttum, amacımı yitirdim. evden çıkmadığım sürece sorun da yok aslında. ben sanırsam dünyayı sevmiyorum, korkuyorum... sevdiklerimi de alıp kapatmak istiyorum buraya. kilitler vurayım istiyorum kapılara. ya da hep onlar için yaşayayım. onlar için yaşamak kendim için yaşamaktan da kolay. ben eskiden böyle değildim. şimdi aynaya baktığımda gördüğüm şeyi tanımıyorum. ben eskiden böyle değildim.
devamını gör...
2152.
kendi içimde çok doluyum. bir dökülsem asla toparlanamam. bunu biliyorum bu yüzden de elimden geldiğince kendimi ayakta tutmaya çalışıyorum. neye elimi atsam hevesim kaçıyor. bazen başlayıp bırakıyorum bazen hiç başlamıyorum bile. böyle ne yapsam eksik geliyor. ama hayatımın belki de en dolu olması gereken evresindeyim. her şeyim tamam lakin bende büyük bir eksiklik var. ben o eksiği her şeyle kapatmaya çalıştım lakin kapatamadım. şimdi o eksikle yaşamayı öğrendim. zorlanıyorum hemde çok. ama yapmam lazım çünkü biliyorum ki o eksiğim asla dolmayacak. ben hep 1 eksikle devam edeceğim hayatıma.
devamını gör...
2153.
ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı.

ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..
devamını gör...
2154.
"["kendim hakkında bir çıkarsama yapamayacağım bir arafta sıkıştım kaldım." demek isterdim; lakin diyemiyorum. bu sözü söylediğim an, anlamı önemsizleşiyor. hakkında konuşulamıyor birçok şeyin. dili icat ettik etmesine fakat hiçbir zaman yeterli olmadı hislerimiz için. belki aborjinlerin konuştuğu türden bir dil konuşsaydık farklı olur-

olmazdı. olmazdı hanımlar, baylar.

"neşeli" şarkılar dinleyerek, her sabah erkenden dışarı çıkıp taze havayı koklamaya çalışarak geçiyor günlerim. mademki bir trajedinin içerisindeyi-

hayır... hayır. trajedinin içerisinde falan değiliz. içinde bulunduğum bu absürt paradigma yüzünden böyle diyorum kendime. trajedide falan değilim, kendimi önemlileştiremem. çünkü-

hayır, bu da doğru olmadı. absürt bir paradigma içerisinde de değilim. absürt! absürt de değilim ben! bana absürdist diyorlar halbuki... tam bir sisifos.

gelgelelim bütün bu önemsiz yazım kaymalarına da öfkem var benim. "anlam bütünlüğünü niçin sağlayamıyorsun sayın yazar!" diye sorarsanız size şöyle ceva-

cevap vermem!

yorgunu-

bakın, görüyorsunuz. kesin bir yargıya varmaya çalışıyorum kendimle alakalı ama varamıyorum bir türlü. yolumu kaybett-

tamam... komik olmaya başladı belki de bu sözümü yarıda kesmelerim. belki! insanın acısını ne çözer?! insan niçin acı çeker! ve bu acı... sanırım bu acının adı yalnızlık.

öylesine yalnızım ki duvarlarımın arasında. bazı zamanlar anlayamıyorum neden kafama sıkmadığımı. tamam... birtakım lojistik sıkıntılar olabilir, onun haricinde...

uyumak! harikulade! fakat zamandan yiyor ve zamanımı melankolime harcayamam.

oh! şiirsel bir şehvetle sevişmelerim! şiirsel! mide bulandırıcı!

buraya yazmak da öyle...

fakat insanım ben de. yaşamaya ve sesimi duyurmaya hakkım var, acı çığırtsam da.

fakat diyorum ya, kafam dağınık, anlam bütünlüğünü sağlayamıyorum. sağlamak da gerekir mi! hayatlarımız çok mu bütünlüklü sanki? benden hikaye anlatmamı beklemeyin. ben yalnızca karalıyorum. oh, hemen gülün! gülmediğinizi de biliyorum gerçi... komik olmayalı çok oluyor. belki...

ne yapmalı!

evet... söyleyeceğim en önemli şeye geldi sıra: yaşamalı. ve bir umut bulmalı.

insanların neden çocuklarının ismini umut koyduğunu daha iyi anlıyorum, sanırım. hepimiz öleceğiz! spoiler! ve umut bulmadan, bedbaht bir şekilde ölmek neyimize? kendimize bu haksızlığı niçin yaparız? önceden çekip gitme cesaretini yine sırf hayatın anlamsızlığını nüksetmeyelim diye göstermiyorsak yahut gösteremiyorsak; neden kendimize haklar tanımayalım?

hem devlet niçin var? hak tanımak! kendimize hak tanımak varoluşsal hakkımızdır! bundan güzel konu çıkar...

devlet görevini yapmıyorsa yapmasın hanımlar, baylar. umudu kendimiz yaratmalıyız çünkü başka çaremiz mi var? ağlayarak, ama omuz omuza ağlayarak dayanacağız bu kaosa. duyguları olan insanlar olarak el ele tutuşup gülümseyeceğiz birbirimize. herkesle değil, özel olanlarımızla. anlaşabildiklerimizle. evren ölürken insanın ölmemeye karşı bir özlemi olmamalı. bu acı eninde sonunda bitecek. bu sırada aşık olmaya, eğlenmeye bakmalı! belki öğrenmeye de! evet, çünkü öğrendikçe alınan zevk de artar!

ne kadar da safmışım! uğruna ne aşklar yitirildi! ne kalpler kırıldı bir gerçek adına!

kendimi ne de çok kırdım! gözlerimden yaşlar akarken duyamayacaksınız ağlayışlarımı belki ama okuyabileceksiniz! özür dilerim! her şey için özür dilerim!

gerçek meğerse yokmuş! varsa da bilinemezmiş! bilinse bile tanımlanamazmış! önemi yok hiçbir şeyin... dramatik bir üsluba da gerek yok esasen. burayı kapatınca su içip bir şeyler okuyacağım, ne sanıyorsunuz ya?

kafam bir yandan karışık... kabul. bazı şeyler halen kalbimi sızlatıyor. insan olduğumdan bu da. insanlığımı köreltmem doğru olur mu, emin değilim. ben her zaman duygusal birisi olacağım belki de ama yazdıklarım, yaptıklarım ve yapacaklarım da bundandır. dağıttığım adalet de bundandır.]"

bu bir kutucuk. kutucuk içinde bir yazıcık. kutucukların en önemli özelliği bir özelliklerinin olmamasıdır; fakat bilim insanları kutucukların bir anlam ifade edebileceklerini söylemekte. buysa gerçekten ilginç. gerçek, bazen sanıldığı gibi olmayabiliyor. söylenenler ve kanıtlananlar da öyle.
devamını gör...
2155.
bu başlık altında karalamak yasaktır.
devamını gör...
2156.
çocukluğumdan beri dönem dönem tamamen karamsar olurum. içinde olduğum ev buna sebep diye düşünüyordum. herkes çok mutsuzdu çünkü. şimdi sahip olabileceğim en huzurlu evdeyim. beni mutsuz eden hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığımı söyleyen bir insan var yanımda. her şey o kadar çocukluğumda hayal ettiğim gibi ki... hayatım boyunca tek başıma göğüs germem gereken her şey için destek olan biri var yanımda. çok mutlu olmam gerek biliyorum. aslında mutluyum da... sadece iyi olan hiçbir şeyi haketmiyorum gibi geliyor. sanki her şey gerçek olmak için fazla mükemmel sanki her şey beni sonrasında olacak büyük içinde yıkıma hazırlıyor beni... sanki bir sabah uyandığımda güzel olan her şey gidecek gibi bir boşluk hissi var. aslında olmaması gerektiğini biliyorum. hayatımın en mutlu olmam gereken dönemindeyim belki de. kendimi bencil hissediyorum. hayatımdaki insana da haksızlık ediyorum. onun benim için ne kadar çabaladığını görüp hala mutsuz olmam bencillikten başka bir şey değil. bazen durup kendime "daha ne istiyorsun?" diyorum. cevabı yok. sanki bir şeyler bozuk gibi. asla tam olamıyorum gibi. hayatımda bir sürü güzel şey oluyor ama ben olumsuzluklara odaklanmaktan başka bir şey yapmıyorum. bu karamsarlık hissi beni tüketmek üzere. hayatım boyunca tek aradığımın sevmek ve sevilmek olduğunu düşündüm. şimdi elde etmişken bu boşluk hissi niye? bilmiyorum... sadece böyle hissetmekten çok yoruldum...
devamını gör...
2157.
bazen yakınlarınız, heves kırıcılarınız oluyor.
devamını gör...
2158.
hepimiz herkesi kendimiz gibi biliyoruz.
o yüzden ben anahtarı kapının üzerinde bırakıyorum ne zaman gelirsen gel diye,
senin kapında ise kırk asma kilit!
tüm yanılmışlıklar, hayal kırıklıkları, kızgınlıklar, pişmanlıklar ve tüm güvensizlikler bundan olmalı...
devamını gör...
2159.
çünkü bir sabah uyanıyorsun ve elinde kalanlar sadece değerlerin, baştan başlamak için gerekli isteğin ve edindiğin tecrübelerin. hayatın dönüm noktaları denilen anlarda sessizliği ve sakinliği koruyabilmem ümidiyle.
devamını gör...
2160.
insanlara karşı olan sevgim bir kelebeğin kanat çırpışı kadar kısa sürerken, nefretim bir kaplumbağa'nın bitiş çizgisine ulaşması kadar uzun ve imkansız.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim