1981.
insan bazen sevişmek istiyor.
ihtiyaç galiba.
devamını gör...
1982.
umut dolu her anım, her saniyem.
günler anlam kazandıysa senin sayende.
sen bana nasıl sevdirdin kendini?
bu aşk nasıl böyle ulaşılmaz oldu?
oysa bir tutsam ellerini, sıkıca sarılsam...
devamını gör...
1983.
seneler sonra burası ölü insanların hatıra defteri olacak.
devamını gör...
1984.
arsız bir zehir dilimde bekliyor
damlıyor yavaş yavaş
iniyor kurumuş boğazıma

bekliyor
yorgun bir demokrat gibi
haykırmayı

bakma şimdi sustuğuma
bakma küskün ümitsiz hâlime
ne kavgam biter ne sevdam
der gibi

*

yaralı ürkek bir kuş da sabırsız bekliyor
bir o kadar güçlü
tutuyor içinde, dilinde
imgelere sığınıyor
dans ediyor
uçacağı günün ümidiyle...
devamını gör...
1985.
merak ediyorum;
insan, bir gün iki yabancı olacağını bile bile başka bir insanı her şeyi ile tanımak için neden bu kadar çaba sarf eder?
neden bazen hadi dağ dağa kavuşmaz da insan da insana kavuşmaz?
niyedir burnunun dibindeki ile burnunun direğini sızlatan bu kavuşamama halleri?
halbuki matematik problemlerinde a şehrinden bilmem kaç km hız ile çıkan bir aracın b şehrine varmaması görülmüş şey değildir...
neden illa birisini hayatının orta yerine koyar da insan,
aynı yere konulmadığını ve konulmayacağını anlayınca tarifsiz hüzünlere bırakır kendini?
bilir de beceremez hani;
az sevmeyi,
eser miktarda merak etmeyi
ya da ağırdan satmayı kendini...
neden birinin en sevdiği olmaya çalışır?
neden en, en, en... olmak isteriz şu hayatta?
biz çocukken,
en iyi arkadaşımızla kol kola fırından aldığımız sıcak ekmeği, dayanamaz ucundan yemeye başlar, eve gidene kadar da yarısını bitirirdik.
o sıcak ekmeğin köşesi kadar güzel olabilir mi ucundan sevilmek?


hani bir video vardı;
rakuna pamuk şeker veriyorlar, o hep yaptığı gibi, alıştığı gibi yıkamadan yemek istemiyor ve suya atıyor pamuk şekeri. eriyor tabii haliyle, yok oluyor.
rakun anlam veremiyor, arıyor, arıyor, arıyor...*
hatırlamak isteyenler buyursunlar efenim...

zurnanın zırtı:
bir ağaçtan kovulduğu için ağlayan canımın içi koala bir de şu rakun dert sahibi ettiler beni.

karalamam bitti bence, gideyim de kahve yapayım kendime en iyisi *
devamını gör...
1986.
benden ne istiyorsun ?

yüreğinizden sevdiğiniz insanlar içinizi acıttığında sevmek, artık yük olur kalbinize...

evvel de senden seni isteyen yüreğim, şimdilerde ne seni, ne de bende ki yabancılaşmış seni istiyor. bunalmanın eşiğindeyken biraz anlayışa muhtaç vaziyette olan kalbim, şimdi bosvermiş durumda çünkü anlaşılsak dahi bu zamanda fayda vermez artık. yürek soğudu, hisler bir bulut misali dağılıp gidiverdi...
cevap veriyorum "senden hiçbir şey istemiyor zihnim, kalbim ve kendim..."
devamını gör...
1987.
klasik iletişim yollarını kullanmanı :

- güvercin.
- ulak.
- mektup.
- telgraf.
- telefon.
- internet.
- yüz yüze görüşme. gibi..

lütfen! bunları ya da türlü çeşitli zamazingoyu kullanarak dolaylı iletişim kurma benimle. tepem atıyor! doğrudan konuş, konuşma aparatı kullan. *

düzeltme : tanım, benden ne istiyorsun ?, başlığı kaldırıldığı için buraya yönlendirilmiştir.
devamını gör...
1988.
iyi değilim. çok kötüyüm. hiç iyi değilim. böyle olmamalıydı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1989.
bazen insan hayatı yarım yamalak yaşamak zorunda kalıyor. aslında ne kolayken her şeyi denemek. ama yıllar yılı üstümüze biriken kültür yığını bizim gerçek his ve duygularımızı baskılıyor. neyse lafın kısası, umarım anal denemeden ölmem.
devamını gör...
1990.
bu aralar hayattaki yoğun mesaimin bir kısmını yeni insanlar tanıyıp çevremi değiştirmeye ve de geliştirmeye ayırdım. zaman zaman yaptığım bir şeydir bu zaten. fakat bu sefer zamanı epey geçmişti.
devamını gör...
1991.
aynen aktarıyorum gerçek karalama defterime yazdıklarımı:

kendimle ilgili yeni bir "atılım" sürecine girdim.

amacım kendimi daha ileri taşımak. paketimde son dört adet sigara var ve bunlar son.

ayrıca kendime yatırım yapacağım, bütün olumsuz düşüncelerimle mücadele edeceğim.

kendimi bütün bir iyi-lik hâline yönlendireceğim.

olumlu, iyimser düşünme yolunu seçeceğim.

kendime güvenme ve kendime inanma yolunu seçeceğim.

kendimi sevme yolunu seçeceğim.

kendimi baltalama yolunu değil.
devamını gör...
1992.
güneşi görmediğim bilmem kaçıncı günüm
isli perdeler, nemli duvarlar
penceremde çürümüş sarmaşıklar
tanıdık değil bu ev, bu kimsesizlik.
hissetmediğim soğukluğunu mevsimlerin
yalınayak yürürken sokaklarını bu şehrin
tenime çarpan her kalabalık
bir mücadeleydi kendimi kaybettiğim
sana kalmadı hasretim.
m. a
devamını gör...
1993.
kulaklığımı taktım ve resmen ruhuma işkence ediyorum çünkü hepsi eskiden dinlediğim şarkılar. evet yaramı kaşımaya bayılırım. içimde bir karadelik varmış gibi hissediyorum.
devamını gör...
1994.
birleştirmeye çalıştıklarımız ihanet ediyor.
en sevdikleri şey tuz, buz..
her davranışlarının kendilerini kandıracak cinsten mantıklı nedenleri var sorsan..
fakat yakasına kadar iliklenmiş ihanetin gömleği artık çok dar geliyor.
devamını gör...
1995.
bugün ders çalışırken benim hocam* yoldan sapanlar, sibirler, herkes batıya giderken onlar kuzeye gitmeyi tercih etmişler diyince, bir an durup düşünmeye başladım.

belki de medeniyeti batıda arayarak ilk çağlarda hata yaptılar, medeniyetin kalbi diye adlandırdıkları batıya, o anlamı da yine insanlar yüklemedi mi?..

asıl medeniyetin insanın içinde olduğunun farkına varamamışlar mı tarih boyunca?..
belki de sibirler, yoldan sapanlar değil de medeniyeti kendi içinde bulup kuzeye yöneldiler.

ve bence asıl yoldan sapanlar medeniyeti kendi içinde aramayan, çevresinde oluşturmak için mücadele etmeyip batıya yönelenler.

son olarak da canım sibirler..
sizi çok iyi anlıyorum, medeniyet sizin içinizdeydi. kuzeye, güneye, doğuya, batıya gitmeye gerek yoktu. amaç yaşamak için kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği, sessiz, sakin bir mekana sahip olmaktı.

kalbim sizinle..
ya öyle işte..*
devamını gör...
1996.
bu defa bir çocuğun yüreğinde oluştu karanlık. oysa ki rengarenk kelebekler konmalı bu yaşta bir çocuğun kalbine. almıyor aklım. gözüne bakıyorum ışıl ışıl, yüreğine koyuyorum elini, sımsıcak ve tertemiz. yaşına sığmayan ve de yakışmayan bir telaş kapladı şimdi hayatını. geçecek hepsi çocuk, inandığım tek şey senin gülümsemen. sımsıkı tut ailenin elinden, gülümsemeye devam et. tüm kalbimle inanıyorum bitecek, sen de inan.
devamını gör...
1997.
jileti yüzünde hafif hafif gezdiyor , bir yandan da aynada kendini süzüyor ve ne kadar çok değiştiğine bakıyordu. ne çok degişmisti yüzü.. ama bu sadece bir fiziksel farkındalıktı ve kaç senedir hayatında olağan bir şeydi. ruhu esas irdelenmeyi bekliyordu . yüzünden kan damlası boynuna doğru süzülüyordu. kendine kızdı. iç dünyasının acısı yüzünde yanmaya bıraktı. her sabah olduğu gibi gömlekleri , ceketi ve pantalonu onu bekliyordu. ama bugün bir değişiklik vardı. hayır etrafta değildi ama kendini bugün farklı hissediyordu. koltuğa oturdu ve kahvesini hızla yudumlamaya başladı. geçen gece kötü geçmişti onun için. uğultular zihninden çıkmıyordu.... sanki yatak değil bir çivi üstünde uyuyordu. neydi peki bu olanlar ? kendisi ile bir iç yüzleşmemi yoksa her zaman onu ziyaret eden korkuları mı ? telefonu çalmaya başladı. kahretsin ! çoktan geç kalmıştı. kendisi ile sonra yüzleşebilirdi...
devamını gör...
1998.
virginia'ya verdiğim sözü tutamıyorum.
devamını gör...
1999.
çok mutsuzum. ilaçlar iş hayatımı etkilediği için bıraktım ancak her şey bir kaosa dönüşmeye başladı. iş performansım düştü. sadece bütün gün içip sızmak istiyorum. sabahları çok mutsuz uyanıyorum. geziyorum tozuyorum içiyorum ama yine mutsuzum. ailemin maddi olarak baskı yapması beni daha da depresyona sürüklüyor. her şey o kadar karanlık belirsiz ki. yaşamak istediğim hayat bu değil artık. mutlu olmak için yapmak istediğim planların hepsi ailemin bu bencilliği yüzünden bozuldu. evden işe işten eve gitmem gerektiğini ve borçlarını ödemem gerektiğini yoksa evden uzaklaştırmak zorunda kalacağını söyledi geçen gün. hayır kabul etmiyorum desem her şeyi kaybedeceğim. kendi evimi kuracak maddi durumum da yok. bir insan evladına bunları nasıl yapabilir? daha önce de bunu yaptı ve kariyerimi mahvetti. ben hovarda adamım 35 yaşına girmek üzereyim ve hala kendi hayatımı yaşamaya izin vermiyorlar. artık yaşamaktan usandım. her günümü son günümmüş gibi yaşıyorum. ama bir kaç hafta sonra her şey bitecek. param bitecek. herkes sırtını dönecek. bundan çok eminim. bıktım artık bu hayatı sürüklemekten.....
devamını gör...
2000.
masasına oturdu ve lambayı yaktı , ağzında sigarası seri bir şekilde yazmaya koyuldu bay b. onun için bunları yazmak çok ama çok önemliydi. karşı komşusu ahmak bay d hiçbir şeyi fark etmese de aslında kahrolası apartmanda sadece ikisi kalmıştı. rutubet kokan bu izbe yerde sadece ikisi kalmıştı...korkunç bir tekerleme gibiydi. geceleri eve geldiğinde boş dairelerden gelen ışıklar neyin nesiydi ? merdivenlerden olur olmaz gelen sesler... burası tanrının bile unuttuğu bir yer olmalı diye hamurdandı ikinci sigarasını yakarken. bay d emekli maaşı ile geçinen , senede iki veya üç kez alış veriş için dışarıya çıkan , bay b ile de en ufak bir diyalog kurmayan aksi herifin tekiydi . daha önce evde yaşadıklarını unutamıyordu. peki ya tekrar aynısı olsaydı.... bu kez bay b ona saldırmalıydı ! birkaç kez şerife bu durumu anlatsa da şerif yazları las vegas'ta birçok güzel kadın gördüğünü anlatıp duruyordu . bay b onun ucuz zevklerini gözlerini kısarak dinliyordu. bay b ancak kendine yardım edebilirdi. başka yol yok gibiydi. saat gece yarısı 12'ye yaklaşıyordu. bay d'nin dalmaçyalı bitli köpeği bob bugün pek sessizdi. bay b kanepeye oturup kaderine razı gelmeyi düşündü. çok geçmeden yüksek sesli bir inilti duyuldu.... bu da neydi böyle ! bay b kapı deliğine koştu ama karanlıktan başka bir şey yoktu. karşı komşusu bay d 'nin kapısı çarpıp durmaya başladı. hay kahretsin ! diye içinden söylenen bay b geçen sefer ki felaketi yaşamamak için kibrit almaya salona koştu. elektrikler gitti aniden. bay b , burnunun ucunu görebiliyordu , ötesi yoktu. kapıya sessizce yaklaştı ve deliğe baktı. gördüğü manzara iç acıcı değildi. bay d'nin yerde botları duruyordu ve yerde kanlı bir birikinti vardı. şimdi ne yapacaktı bay b ? izlemeye devam etti kapıyı. dışarı çıkmak ya ölüm ya da kaçıştı. cesur olmak ile aptal olmak arasındaki ince çizgideydi aslında. anahtarı çevirdi ve dışarı çıktı... bob çılgın şekilde yanına doğru kuyruk sallayarak geldi. iyi de yerdeki kanlar neyin nesiydi ? yüksek sesle konuşmak akıllıca olmazdı. kibriti eşliğinde merdivenlere yöneldi. bob biraz saf bir köpek olsa da bay b için bir güven kaynağıydı. hislerine güveniyordu onun. bob aniden şiddetli şekilde havlamaya başladı... bay b ha s****r diyerek hızlıca koşmaya başladı . bob arkada kalmış ve sesi kesilmişti . apartmandan maraton koşucuları gibi çıkmıştı bay b. çocukken kamplumbağa olarak seslenildigi için ve birazda olayın şokuyla tebessüm etti. en yakın telefon kulübesi 2 km uzaktaydı. bu durumda yürümesi gerekliydi ve yola çıktı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim