1 mayıs 2021 normal sözlük mobil görünümünün güncellenmesi
evet bian görünce bocaladim aman tanrim didim.daha yeni uyeyim yapmayın söyle seyler cinimmm
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
devamını gör...
windows 10
windows 7 desteği kesildiğinden ve 10 dayatıldığından beri kendisinden iyice nefret ettiğim işletim sistemi. istemiyorum arkadaş 10 kullanmak falan! ne diye insanları sürekli bir şeylere mecbur ediyorsunuz ki?
hayır yani parası olan zaten her şeyin en yenisini, iyisini alır. olmayana da dayatmanın bir faydası olmaz, alamıyorsa alamaz. ille tüm yeni programları ve oyunları buna uyumlu yaparak insanları sıkıntıya sokmak insanlık mı?
hayır yani parası olan zaten her şeyin en yenisini, iyisini alır. olmayana da dayatmanın bir faydası olmaz, alamıyorsa alamaz. ille tüm yeni programları ve oyunları buna uyumlu yaparak insanları sıkıntıya sokmak insanlık mı?
devamını gör...
naked
1993 senesi yapımı, david thewlis'in cayır cayır bir oyunculukla karşınıza çıktığı film. ancak bunların aslında hiçbir önemi yok. çünkü film eleştirel, gerçekçi, gerçekçi olduğu için rahatsız edici ve bu yüzden de aslında oldukça sıradan.
senaryo okuyucuyu çok güzel kaşıyor. diyaloglar, asla atlanmamalı. film uzun. ancak bittikten sonra içinden çıkılamayası bir hale getiren şey filmin uzunluğu değil elbette ki.
bütün gerçekliği ile ekranın içinde ilerleyen bu film bana çok gıcık bir haz vermişti. bazı kareleri bir fotoğraf halinde aklımda duruyor hala. kesinlikle didaktik bir tarzı yok tamamen gösterici, işaret edici bir tavırla yazılmış.
özellikle şirin bünyelere ısrarcıyım lan, izleyin. sarsılmak çok tatlı gelecektir.
senaryo okuyucuyu çok güzel kaşıyor. diyaloglar, asla atlanmamalı. film uzun. ancak bittikten sonra içinden çıkılamayası bir hale getiren şey filmin uzunluğu değil elbette ki.
bütün gerçekliği ile ekranın içinde ilerleyen bu film bana çok gıcık bir haz vermişti. bazı kareleri bir fotoğraf halinde aklımda duruyor hala. kesinlikle didaktik bir tarzı yok tamamen gösterici, işaret edici bir tavırla yazılmış.
özellikle şirin bünyelere ısrarcıyım lan, izleyin. sarsılmak çok tatlı gelecektir.
devamını gör...
virginia woolf
1882 doğumlu yazarımız feminizm konulu kitaplar yazmaktadır. pek zeki bir insan olmadığımdan ağır dilini anlamakta biraz zorluk çektim ancak '' kendine ait bir oda '' isimli kitabını oldukça beğendim. yaşadığı yıllara göre oldukça ileri çağlara uygun görüşleri bulunmakta kendisinin. 1942 yılında da hayatını kaybetmiş.
devamını gör...
basmane
izmir'in konak ilçesinde bulunan ve nerde başlayıp nerde bittiği asırlardır bilinmeyen yüzü karanlık içi aydınlık semt.
yokuşu çıkıyorum, köşeyi mesken eylemiş tütüncü nevruz sesleniyor daha sola dönmeden.
"en iyi arkadaşım iyi akşamlar"
"sana da iyi akşamlar, en iyi arkadaşım"
diyorum, pat nihat bana bakıyor, gözleri janjanlı, bugün erken başlamış içmeye, "çay vereyim mi?" diyor basmane'nin en eski çay ocağının içinden, "içmicem, kaçayım" diyorum, onu da savuşturup yola devam edeceğim nihat'ın gizli bahçesinden çok aşırı platin sarısı bir ses bana sesleniyor ;
"doktor, benden 5 aylık hamileymişsin, öyle duydum? peşinden aynı sarılıkta 3 kahkaha patlıyor bahçenin ve sokağın içinde.
" aldırcam ben onu kız" diyorum "niye lan? diyor," sokağında nihat'ın dolaştığı bir basmane'ye çocuk getirmek istemiyorum "diyorum, nihat " canımı yaktın doktor, aşkolsun " diyor arkamdan, aşırı platin sarı saçlar gülüyor.
doktor diyorlar bana, eski lakap. alışığım.
bahçeye giriyorum, basmane'nin en güzel o***puları burada, yağmurdan kaçmışlar, işe çıkacakları zamanı bekliyorlar.
" bize iki oralet ver nihat, çocuğumun anası ile içelim" deyip karşısına oturuyorum en az 120 kiloluk, benden yaşlı ve içi dışı benden bin kat temiz en güzel o*ospumun.
"oralet nerden çıktı?" diyor, ali lidar aforizmaları ile sıkmak istemiyorum onu, "oralet iyidir" diyorum. ses etmiyor, başlıyor anlatmaya, çocuğu öyleymiş, dostu şöyleymiş...
sonra bana bakıyor, "senin neyin var lan?" diyor, "yok bişi, hep aynı, kudretten yanığım ben, bilmiyor musun?" diyorum, "yok yok, sende başka bir hal var bir haftadır, dikkat ediyorum" diyor, bana bakan anne gözleri ve anne ses tonu boğuyor beni, "böcek soktu" diyorum, "ne böceği ayol?" diyor, gülümsemeye çalışıp "kırmızı siyah bir böcek, uğur böceği" işte diyorum, anlamıyor, kaşları kalkıyor, "boşver, öldü zaten" diyorum. boşveriyor.
arka masadan pelin bir türkü mırıldanıyor, ben havadaki sessizlik bitsin diye "yar türkü söylüyor, dilleri serhoş" diyorum, "ay bayılırım kız o türküye, dur açayım" diyor, teline uzanıp açıyor, "aynur haşhaş" / serhoş.
ağır geliyor her şey, kaçmam gerekiyor ama aynur ve aşırı derecede platin sarı saçlı annem bırakmıyor beni, boğuluyorum.
sessizliğim o kadar ağır ki, o kadar olur.
anlıyor kader arkadaşım, anne sesi geri geliyor, aynur haşhaş az geri gidiyor.
"doktor, bir şeye ihtiyacın var mı, açık ol" diyor, aylar sonra biri bana açık ol deyip açık açık soruyor, "dimitri, beyaz" diyorum, gözleri içimden kara kadına, tek kelime etmeden kalkıp gidiyor masadan çantasını alıp, telefonu kalıyor, onu da yanına alsa kaçardım ki ben, boğuluyorum! puh!
geliyor, elinde granül siyah aşina poşet, içinde dimitri, beyaz, 150'lik.
bişi demek istiyorum, kelimeler yok, bulamıyorum her zaman bıraktığım yerde, anlıyor. elimi cebime atıyorum gayri ihtiyari, "geçenki kırmızılara say" diyor, itiraz edecek oluyorum, "bir şey deme" diyor, annem bana şarap alıyor, basmane'ye akşam iniyor.
iyi akşamlar deyip kalkıyorum, arkamdan aynur haşhaş "taşa değmesin ayağın, lale sümbül açsın bağın" diyor, uzaktaki ölü bir böcek geliyor aklıma, "öldü o, elveda dedim ona hem" diyorum, kapatıyorum mezarının/mın üstünü. türkü susuyor aniden, yol tekrar başlıyor.
basmane burası, ne gelen kalabiliyor ne de gitmek isteyen gidebiliyor.
yokuşu çıkıyorum, köşeyi mesken eylemiş tütüncü nevruz sesleniyor daha sola dönmeden.
"en iyi arkadaşım iyi akşamlar"
"sana da iyi akşamlar, en iyi arkadaşım"
diyorum, pat nihat bana bakıyor, gözleri janjanlı, bugün erken başlamış içmeye, "çay vereyim mi?" diyor basmane'nin en eski çay ocağının içinden, "içmicem, kaçayım" diyorum, onu da savuşturup yola devam edeceğim nihat'ın gizli bahçesinden çok aşırı platin sarısı bir ses bana sesleniyor ;
"doktor, benden 5 aylık hamileymişsin, öyle duydum? peşinden aynı sarılıkta 3 kahkaha patlıyor bahçenin ve sokağın içinde.
" aldırcam ben onu kız" diyorum "niye lan? diyor," sokağında nihat'ın dolaştığı bir basmane'ye çocuk getirmek istemiyorum "diyorum, nihat " canımı yaktın doktor, aşkolsun " diyor arkamdan, aşırı platin sarı saçlar gülüyor.
doktor diyorlar bana, eski lakap. alışığım.
bahçeye giriyorum, basmane'nin en güzel o***puları burada, yağmurdan kaçmışlar, işe çıkacakları zamanı bekliyorlar.
" bize iki oralet ver nihat, çocuğumun anası ile içelim" deyip karşısına oturuyorum en az 120 kiloluk, benden yaşlı ve içi dışı benden bin kat temiz en güzel o*ospumun.
"oralet nerden çıktı?" diyor, ali lidar aforizmaları ile sıkmak istemiyorum onu, "oralet iyidir" diyorum. ses etmiyor, başlıyor anlatmaya, çocuğu öyleymiş, dostu şöyleymiş...
sonra bana bakıyor, "senin neyin var lan?" diyor, "yok bişi, hep aynı, kudretten yanığım ben, bilmiyor musun?" diyorum, "yok yok, sende başka bir hal var bir haftadır, dikkat ediyorum" diyor, bana bakan anne gözleri ve anne ses tonu boğuyor beni, "böcek soktu" diyorum, "ne böceği ayol?" diyor, gülümsemeye çalışıp "kırmızı siyah bir böcek, uğur böceği" işte diyorum, anlamıyor, kaşları kalkıyor, "boşver, öldü zaten" diyorum. boşveriyor.
arka masadan pelin bir türkü mırıldanıyor, ben havadaki sessizlik bitsin diye "yar türkü söylüyor, dilleri serhoş" diyorum, "ay bayılırım kız o türküye, dur açayım" diyor, teline uzanıp açıyor, "aynur haşhaş" / serhoş.
ağır geliyor her şey, kaçmam gerekiyor ama aynur ve aşırı derecede platin sarı saçlı annem bırakmıyor beni, boğuluyorum.
sessizliğim o kadar ağır ki, o kadar olur.
anlıyor kader arkadaşım, anne sesi geri geliyor, aynur haşhaş az geri gidiyor.
"doktor, bir şeye ihtiyacın var mı, açık ol" diyor, aylar sonra biri bana açık ol deyip açık açık soruyor, "dimitri, beyaz" diyorum, gözleri içimden kara kadına, tek kelime etmeden kalkıp gidiyor masadan çantasını alıp, telefonu kalıyor, onu da yanına alsa kaçardım ki ben, boğuluyorum! puh!
geliyor, elinde granül siyah aşina poşet, içinde dimitri, beyaz, 150'lik.
bişi demek istiyorum, kelimeler yok, bulamıyorum her zaman bıraktığım yerde, anlıyor. elimi cebime atıyorum gayri ihtiyari, "geçenki kırmızılara say" diyor, itiraz edecek oluyorum, "bir şey deme" diyor, annem bana şarap alıyor, basmane'ye akşam iniyor.
iyi akşamlar deyip kalkıyorum, arkamdan aynur haşhaş "taşa değmesin ayağın, lale sümbül açsın bağın" diyor, uzaktaki ölü bir böcek geliyor aklıma, "öldü o, elveda dedim ona hem" diyorum, kapatıyorum mezarının/mın üstünü. türkü susuyor aniden, yol tekrar başlıyor.
basmane burası, ne gelen kalabiliyor ne de gitmek isteyen gidebiliyor.
devamını gör...
fullmetal alchemist brotherhood
başlığı görünce devam etme isteğimi depreştiren anime.
bu görsele, içeriğe sahip hiç anime izlememiştim ondan yıllarca erteledim ama herkes önerince ehh yeter be deyip başladım ve sevdim aksi gibi.
konusu babaları firari olunca ve anneleri de ölünce zaten simya(bir şeyi başka bir şeye dönüştürme. kimya dersinde altın olarak görmüştüm ama bu animede bambaşka bir şekilde işliyorlar. ) biliyoruz kullanalım diyen 2 velet ile başlıyor hikayemiz. ancak simyada eşit takas prensibi var al gülüm ver gülüm hesabı annelerini diriltmek uğruna biri ölüyor diğeri uzvunu kaybediyor. kardeşinin ruhu zırha hapisken analarına bir bakıyorlar ibliss şeytaaan görünümlü bir şey ağlaya zırlaya gömüyorlar sonra diyorlar ki gardaşımın bedenini geri getircez, yani bunun etrafında dönüyor her şey.
yok felsefe taşı, yok imansız kardeşin sevdası, savaşı falan derken akıp gidiyor su gibi şerefsizim.
yalnız her şeyi geçtim
şu görseldeki bölüm beni ağlatmıştı. küçük kızın sesi hala kulaklarımda.
izleyin, izlettirin kısaca birçok mesaj veriyor animede. eğlenceli sürükleyici falan aman be izleyin.
bu görsele, içeriğe sahip hiç anime izlememiştim ondan yıllarca erteledim ama herkes önerince ehh yeter be deyip başladım ve sevdim aksi gibi.
konusu babaları firari olunca ve anneleri de ölünce zaten simya(bir şeyi başka bir şeye dönüştürme. kimya dersinde altın olarak görmüştüm ama bu animede bambaşka bir şekilde işliyorlar. ) biliyoruz kullanalım diyen 2 velet ile başlıyor hikayemiz. ancak simyada eşit takas prensibi var al gülüm ver gülüm hesabı annelerini diriltmek uğruna biri ölüyor diğeri uzvunu kaybediyor. kardeşinin ruhu zırha hapisken analarına bir bakıyorlar ibliss şeytaaan görünümlü bir şey ağlaya zırlaya gömüyorlar sonra diyorlar ki gardaşımın bedenini geri getircez, yani bunun etrafında dönüyor her şey.
yok felsefe taşı, yok imansız kardeşin sevdası, savaşı falan derken akıp gidiyor su gibi şerefsizim.
yalnız her şeyi geçtim

şu görseldeki bölüm beni ağlatmıştı. küçük kızın sesi hala kulaklarımda.
izleyin, izlettirin kısaca birçok mesaj veriyor animede. eğlenceli sürükleyici falan aman be izleyin.
devamını gör...
ağladıkça
ahmet kaya'nın efsane eseridir. dinlerken ustanın muhteşem sesi insanı sayısız evrende yolculuk yaptırır. sonra pürü pak bir ruhunuzun şiiriyle başbaşa kalır dinlenirsiniz.
güneşi tutacağız göreceksin!!! dağlarımız yeşerecek görecek göreceksin!!!
güneşi tutacağız göreceksin!!! dağlarımız yeşerecek görecek göreceksin!!!
devamını gör...
12 ocak 2021 normal sözlük sayfa yenileme sorunu
sorun degildir, bir miktar on bellek kullanmaya basladik ve baslik listesinde yeni tanim yoksa cevap onbellekten geliyor. bu islem fazla hizli oldugu icin siz yenilenmedi zannediyorsunuz.
sozlugun fazla hizli olmasindan sikayet eden kullanici da gordum ya artik huzur icinde olebilirim.
edit: yeni tanim sayisini belirten sayinin onbellek ile senkronizasyonunda bir sorun mevcut bu yuzden bug gibi algilanmis durum.
kafa sözlük'ün yavaşlaması gibi durumlarla tekrar karsilasmamak icin yapilan iyilestirmelerin bir parcasidir.
sozlugun fazla hizli olmasindan sikayet eden kullanici da gordum ya artik huzur icinde olebilirim.
edit: yeni tanim sayisini belirten sayinin onbellek ile senkronizasyonunda bir sorun mevcut bu yuzden bug gibi algilanmis durum.
kafa sözlük'ün yavaşlaması gibi durumlarla tekrar karsilasmamak icin yapilan iyilestirmelerin bir parcasidir.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
| kaldırımlar, necip fazıl kısakürek
evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
| kaldırımlar, necip fazıl kısakürek
devamını gör...
işaret dilinin evrensel olmayışı
beni işaret dili öğrenmekten vaz geçiren olaydır. meğerse her dilden dileyi bırakın bölgeden bölgeye bile değişkenlik gösteriyormuş. aslında evrensel bir işaret dili olsaydı bu dili kullanmak zorunda olan insanların hayatı net daha kolaylaşırdı. bu bile engellilerin ne kadar ihmal edildiğini gösteriyor.
devamını gör...
arandığı zaman bulunmayan şeyler
aranılan şey neyse o. genelde gözünün önünde duran ihtiyacın olunca ortadan kaybolur. ben düzensiz bir insanım mesela bu şekilde yaşıyorum şu nerde bu nerde derken ömrüm geçiyor.
devamını gör...
dünya senin etrafında mı dönüyor sorusuna muhatap kalmak
üst edit: başlık soru kalıbında açıldığı için moderasyon tarafından değiştirilmiştir. ilk hali: 'dünya senin etrafında mı dönüyor' şeklindedir.
güzel bir soru.
bir aslan erkeği olarak, tabi ki benim etrafımda dönüyor şeklinde cevaplıyorum*.
erillik maksadıyla açmadım başlığı. siz de pekâlâ burcunuzun kadını olarak dünyayı etrafınızda döndürebilirsiniz. nasrettin hoca misali, kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna: ben öldüğüm zaman diye cevap vermiş.
güzel bir soru.
bir aslan erkeği olarak, tabi ki benim etrafımda dönüyor şeklinde cevaplıyorum*.
erillik maksadıyla açmadım başlığı. siz de pekâlâ burcunuzun kadını olarak dünyayı etrafınızda döndürebilirsiniz. nasrettin hoca misali, kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna: ben öldüğüm zaman diye cevap vermiş.
devamını gör...
yazarların izlerken heyecandan çıldırdığı aksiyon filmleri
kill bill vol 1
devamını gör...
goodkafas meet the mods
bu daha iyi olmuş dediğim bölüm.
konuştuğumuz klibi ne zaman yapacağını merak ettiğim yazar.
konuştuğumuz klibi ne zaman yapacağını merak ettiğim yazar.
devamını gör...
erlik
erlik, kurtlar vadisi dizisini müthiş analiz eden, sosyal medya fenomenlerini eleştiren, 140journos yerden yere vuran youtube kanalı, karşısında önümü iliklerim
devamını gör...
regl ağrısının sebebi
regl ağrısının sebebi anatominin vicdansızlığıdır.
regl döneminde ; rahimin içindeki ; bir önceki doğuma hazırlık döneminden kalan endoterm tabakası anatominiz tarafından parçalanıp, sökülür.
işte ağrının sebebi rahimin iç duvarlarındaki yaralı endoterm tabakasından kaynaklanır. rahim içindeki yaralı endoterm ağrı verir.
ve bu ölü endoterm tabakası bir şekilde vücuttan atılması gerekir. aksi takdirde rahim içinde kalan ölü dokular enfeksiyona ve iltihaba sebep olurlar.
bu olayda vakitsiz ölmeleri sebebiyle kadın nüfusunu azaltır. kadın kıtlığı sebebiyle abaza erkekleri birbirine düşman eder.
dünyayı aybaşı kanı değil, erkek cinayetlerinin kanları şekillendirir.
işte bu konuyu çözmek için allahın ve dolayısıyla anatominin müthiş bir çözümü devreye girer.
içerdeki ölü endoterm tabakası ; sıvı yardımıyla yıkanır ve atılır.
nedir bu sıvı ?
elbetteki vücutta bol miktarda bulunan kan !
kan yardımıyla içerdeki ölü endoterm tabakası ; rahim içi yıkama işlemiyle dışarı atılır.
adet kanı sıvı bir kan değildir.
içinde pıhtı şeklinde pürüzler barındırır. işte bu pıhtı parçacıkları parçalanmış, ölü endoterm tabakası kalıntılarıdır.
ayrıca regl kanı çok pis kokar. aslında normal kan pis kokmaz.
bu pis kokunun sebebi ; rahim içinde beklemiş ve çürümüş ölü tabakanın çürümesinden kaynaklanan kokudur.
bu ölü doku dışarı atılınca ; bir sonraki döllenmeye hazırlık olarak ; vücut yeni bir endoterm tabakası oluşturur.
ve regl olayı biter.
regl döneminde ; rahimin içindeki ; bir önceki doğuma hazırlık döneminden kalan endoterm tabakası anatominiz tarafından parçalanıp, sökülür.
işte ağrının sebebi rahimin iç duvarlarındaki yaralı endoterm tabakasından kaynaklanır. rahim içindeki yaralı endoterm ağrı verir.
ve bu ölü endoterm tabakası bir şekilde vücuttan atılması gerekir. aksi takdirde rahim içinde kalan ölü dokular enfeksiyona ve iltihaba sebep olurlar.
bu olayda vakitsiz ölmeleri sebebiyle kadın nüfusunu azaltır. kadın kıtlığı sebebiyle abaza erkekleri birbirine düşman eder.
dünyayı aybaşı kanı değil, erkek cinayetlerinin kanları şekillendirir.
işte bu konuyu çözmek için allahın ve dolayısıyla anatominin müthiş bir çözümü devreye girer.
içerdeki ölü endoterm tabakası ; sıvı yardımıyla yıkanır ve atılır.
nedir bu sıvı ?
elbetteki vücutta bol miktarda bulunan kan !
kan yardımıyla içerdeki ölü endoterm tabakası ; rahim içi yıkama işlemiyle dışarı atılır.
adet kanı sıvı bir kan değildir.
içinde pıhtı şeklinde pürüzler barındırır. işte bu pıhtı parçacıkları parçalanmış, ölü endoterm tabakası kalıntılarıdır.
ayrıca regl kanı çok pis kokar. aslında normal kan pis kokmaz.
bu pis kokunun sebebi ; rahim içinde beklemiş ve çürümüş ölü tabakanın çürümesinden kaynaklanan kokudur.
bu ölü doku dışarı atılınca ; bir sonraki döllenmeye hazırlık olarak ; vücut yeni bir endoterm tabakası oluşturur.
ve regl olayı biter.
devamını gör...

