avokadonun tadı
akdenizli arkimden ogrendigim yontemle limon zeytinyagi sarimsak koyunca mukko oluyir, gerci bunlari suntaya da koysan lezzetli olur gibi. bilemedim.
devamını gör...
güne bir film repliği bırak
'birini gerçekten sevdiğin zaman; yaşı, ne kadar uzakta olduğu, boyu, kilosu sadece lanet birer sayıdır.'
(bkz: the number 23)
(bkz: the number 23)
devamını gör...
fazla arkadaşı olmayan insan
olan arkadaşları kaliteliyse dert edilmeyecek durum.
devamını gör...
harry potter'daki büyüler
accio isimli büyüyü çok seviyorum. hayatımda ne eksikse accio yaparak bulmaya çalışırım --> accio happiness, accio hope gibi.
devamını gör...
eivor palsdottir
masalsı sesiyle faroe adaları'ndan bizlere seslenen müzisyen. 13 yaşındayken faroe yerel televizyonunda ilk performansına çıktı. aynı yıl ulusal yarışmada birinci oldu. 15 yaşındayken clickhaze'e katıldı. 2000 yılında ilk albümü olan eivor palsdottir albümünü çıkardı. ikinci albümü krákan ile izlanda müzik ödülleri'nde büyük başarı elde etti. klasik müzik eğitimi aldıktan sonra faroae semfoni orkestrasında yer aldı. 2004 yılında birkaç arya seslendirmiştir. aynı yıl çıkardığı eivor albümüyle nordik müzik piyasasında büyük başarıya imza attı. 2005 yılında danimarka yerel televizyonunda 40. yıl özel albümündeki şarkılarını seslendirmiştir. kariyerinin dönüm noktası, ve dünyaya açılmasını sağlayan işi god of war oyunu için yaptığı sountrack çalışmasıdır.
devamını gör...
annesini telefonuna annem diye kaydeden kadın
allah bilir babasını da babam diye kaydetmiştir. evlerden ırak.
devamını gör...
eski sevgiliye mesaj atmak için bahaneler
merhaba okan. nasılsın?
ya geçen hafta bakım ürünleri satan bi mağazadaydım. fransızlara ait. aşırı güzel ürünleri var, inanmazsın. bi ürünleri var mesela, ıslak makyaj öncesi kullanıyorsun, cilde ışıltı verip pürüzsüzleştiriyor. fiyatı 1400 lira ama bence fiyatını hak ediyor. bi serumları var, bir mantar türü ile son teknoloji hazırlanıyormuş, cildin savunma mekanizmasını güçlendiriyor. bana sorarsan bu ürünü bir tür askeri savunma sistemi olarak bile kullanmak mümkün. askerler mesela sürecek yüzüne, ciltlerinde savunma mekanizması güçlenecek, sonra kurşun isabet ederse falan koruyabilir diye düşünüyorum. böyle güzel ürünlerin sadece kadınlar için reklamını yapıyorlar, yanlış yapıyorlar. erkeklerin ihtiyacı yok mu? erkeklerin ciltleri önemi hak etmiyor mu?
yine de siz şanslısınız ya. mesela biz kadınlar günlük 21 farklı ürün sürüyoruz ama bebek poposu kıvamına gelmemiz zor. siz banyodan banyoya cildinizi temizliyorsunuz ama ciltleriniz genel anlamda müthiş görünüyor. sahiden inanılmaz varlıklarsınız. ya ne dicektim sana, o mağazadan çıkarken alarm çaldı tamam mı? çantamı aramak istediler, kabul etmedim, polis çağırdılar. sonra nasıl oldu hiç bilmiyorum, onları oraya kim koydu yemin ediyorum bilgim yok ama birkaç farklı ürün çıktı çantamdan. 8 ürün. ikisini cebime sokmuşlar oha. hâlâ şaşırıyorum aklıma geldikçe.
bir ara da biliyorsun yaşlı amcaları evlenme vaadi ile dolandıran biri zannetmişti müge anlı beni de programa çıkarmışlardı zorla. birkaç amca evet bu diyip yayına bağlanmıştı. o zamanlar ilişkimizi bu yanlış anlamayı sorgulamadan bitirmiştin. bu mağazanın yaptığı yanlış konusunda da arkamda duracağını düşünmüyorum. çünkü kimim ben? kimmmm. vur bana. al bu silahı sık topuklarıma. bir değerimin önemimin olmadığını biliyorum.
yine de iyi bir avukat olduğun için sana güvenerek mesaj yolluyorum. hakkımda dava açılmış, bu sefer kesin hapse girersin denildi. konuyla ilgili biraz konuşmak için sana geleyim mi? evde misin? aradım açmadın. haber bekliyorum. öpücük. mucuk mucuk.
ya geçen hafta bakım ürünleri satan bi mağazadaydım. fransızlara ait. aşırı güzel ürünleri var, inanmazsın. bi ürünleri var mesela, ıslak makyaj öncesi kullanıyorsun, cilde ışıltı verip pürüzsüzleştiriyor. fiyatı 1400 lira ama bence fiyatını hak ediyor. bi serumları var, bir mantar türü ile son teknoloji hazırlanıyormuş, cildin savunma mekanizmasını güçlendiriyor. bana sorarsan bu ürünü bir tür askeri savunma sistemi olarak bile kullanmak mümkün. askerler mesela sürecek yüzüne, ciltlerinde savunma mekanizması güçlenecek, sonra kurşun isabet ederse falan koruyabilir diye düşünüyorum. böyle güzel ürünlerin sadece kadınlar için reklamını yapıyorlar, yanlış yapıyorlar. erkeklerin ihtiyacı yok mu? erkeklerin ciltleri önemi hak etmiyor mu?
yine de siz şanslısınız ya. mesela biz kadınlar günlük 21 farklı ürün sürüyoruz ama bebek poposu kıvamına gelmemiz zor. siz banyodan banyoya cildinizi temizliyorsunuz ama ciltleriniz genel anlamda müthiş görünüyor. sahiden inanılmaz varlıklarsınız. ya ne dicektim sana, o mağazadan çıkarken alarm çaldı tamam mı? çantamı aramak istediler, kabul etmedim, polis çağırdılar. sonra nasıl oldu hiç bilmiyorum, onları oraya kim koydu yemin ediyorum bilgim yok ama birkaç farklı ürün çıktı çantamdan. 8 ürün. ikisini cebime sokmuşlar oha. hâlâ şaşırıyorum aklıma geldikçe.
bir ara da biliyorsun yaşlı amcaları evlenme vaadi ile dolandıran biri zannetmişti müge anlı beni de programa çıkarmışlardı zorla. birkaç amca evet bu diyip yayına bağlanmıştı. o zamanlar ilişkimizi bu yanlış anlamayı sorgulamadan bitirmiştin. bu mağazanın yaptığı yanlış konusunda da arkamda duracağını düşünmüyorum. çünkü kimim ben? kimmmm. vur bana. al bu silahı sık topuklarıma. bir değerimin önemimin olmadığını biliyorum.
yine de iyi bir avukat olduğun için sana güvenerek mesaj yolluyorum. hakkımda dava açılmış, bu sefer kesin hapse girersin denildi. konuyla ilgili biraz konuşmak için sana geleyim mi? evde misin? aradım açmadın. haber bekliyorum. öpücük. mucuk mucuk.
devamını gör...
aşk
hala tamam bu o duygu denen, olmadığını aradan geçen süreyle farkettiğimiz, hacmi olmayan, ele alıp kavrayamadığımız için bizden çok uzakta olan hisdir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bu hafta ismi uzun yazarımızın programına anadolunun bağrından, çemen kokulu diyarlardan katılacağız. yani bu hafta ne sizi iran'a götürebileceğim ne de amerikalara. yine de barış manço'nun daha pop'a kayan bir şarkısını yollayacağım sanırım. program boyunca yine sesleri şarkıları istişare ederiz artıkın.leleleleelele.
devamını gör...
yitirmeden
pinhani klasiklerinden olan bir şarkıdır. melodisi ile zaten insanı düşündürüyor, hele o girişi..
''durup düşünmeye zamanın olur mu?
yitirmeden anlamaz insan.''
''durup düşünmeye zamanın olur mu?
yitirmeden anlamaz insan.''
devamını gör...
uzayın sesi
uzay o kadar derin ki herhangi bir sesi insan kulağı ile duyabilmemiz mümkün değildir. abd havacılık ve uzay ajansı (nasa), evrenin ultrason verilerden oluşturulmuş müziğini yayınlamış; bu müziğe sanal ortamda “uzayın sesi - the sound of space” denilmiştir.
hubble teleskobunun çektiği galaksi kümelerinin fotoğrafları sese dönüştürülmüş ve her bir öğeye bir ses verilmiştir. çıkan biraz ürpertici ses için nasa "bu, muhtemelen, şimdiye kadar duyduğunuz en sıra dışı müzik türü" diye açıklama yapmıştır.
hubble teleskobunun çektiği galaksi kümelerinin fotoğrafları sese dönüştürülmüş ve her bir öğeye bir ses verilmiştir. çıkan biraz ürpertici ses için nasa "bu, muhtemelen, şimdiye kadar duyduğunuz en sıra dışı müzik türü" diye açıklama yapmıştır.
devamını gör...
vezüv yanardağı
pompeii'nin katili olan ve aktifliğini yitirmeyen yanardağ.
dizilerdeki kötü rollere benziyor. herkesi tüketen ancak kendisine hiçbir şey olmayan. *
dizilerdeki kötü rollere benziyor. herkesi tüketen ancak kendisine hiçbir şey olmayan. *
devamını gör...
kontaminasyon
zararlı madde ya da mikroorganizmaların bir besini, ilacı , kozmetik ürünleri vs. enfekte etme/ bulaşma durumu.
(bkz: kontaminant)
(bkz: gmp)
(bkz: kontaminant)
(bkz: gmp)
devamını gör...
1 ocak 2021 normal sözlük'te patlayan havai fişekler
bir anda güldürdü. teşekkürler tebessüm için.
devamını gör...
33
isa'nın çarmıha gerildiği yaştır. m.s. 33 yılı sayılmıştır aynı zamanda.
islam inancına göre cennette herkesin bulunduğu yaştır.
masonlukta en üst derecedir.
dark'a göre yaşam döngüsüne işaret eden yıl sayısıdır ve nietzsche'nin bengi dönüşüne de işaret eder.
astrolojiye göre doğduğunuz andan tam 33 yıl sonra, güneş doğduğunuzda bulunduğunuz konuma gelir.
ay ile güneşin döngüsü doğduğunuz andaki gibi denkleşir.
şeytan 33 yaşında isyan etmiştir. bunun gibi bir çok örnek daha var.
aslında zeitgeist belgeselinin anlatmak istediği şeyi tüm bu verilerle birleştirince asıl gerçeğin anlatılan fantastik soslu dini konulardan uzakta, ama yine de mistik bir matematiksel veriyi işaret ettiğini düşünmeden duramıyor insan.
islam inancına göre cennette herkesin bulunduğu yaştır.
masonlukta en üst derecedir.
dark'a göre yaşam döngüsüne işaret eden yıl sayısıdır ve nietzsche'nin bengi dönüşüne de işaret eder.
astrolojiye göre doğduğunuz andan tam 33 yıl sonra, güneş doğduğunuzda bulunduğunuz konuma gelir.
ay ile güneşin döngüsü doğduğunuz andaki gibi denkleşir.
şeytan 33 yaşında isyan etmiştir. bunun gibi bir çok örnek daha var.
aslında zeitgeist belgeselinin anlatmak istediği şeyi tüm bu verilerle birleştirince asıl gerçeğin anlatılan fantastik soslu dini konulardan uzakta, ama yine de mistik bir matematiksel veriyi işaret ettiğini düşünmeden duramıyor insan.
devamını gör...
sözlüğün ekşimeye başlaması
hemen hemen herkes direkt yazar yapılırsa devam edecek olandır. * * * * *
kafa sözlük'e getirilen eleştirilerde hiç doğruluk payı yok mudur sahiden? sözlük başından beri bu şekilde miydi? yani kimilerinin kokuşmuş, iğrendirici olarak adlandırdığı şekilde...
başından söyleyeyim. söyleyeceklerim kişisel görüşümdür. batması taraftarı olmadığım bir gemi için sarf edilen sözlerdir. ayrıca yazılanlara, genel sözlük haline yönelteceğim eleştiriler kendi yazdıklarımın çok iyi, faydalı olduğu anlamına da gelmemelidir. herkes zaman zaman niteliksiz yazabilir ve yazabilmelidir. faydası olmayan her zaman olacaktır. ancak önemli olan bu faydasızlıklar yığınının artıp artmamasıdır. yani iyi ve nitelikli olanın görülmeyip kötü ve niteliksiz olanın görülmesi. yani sol frame'de okunmaya değer bir şey bulunamamasından bahsediyorum.
vasat olan ve vasat olmayan. bir sözlük ortamında elbette her iki kesimden "tanımlar" bulunacaktır. bundan kaçışımız elbette yok. hele de büyümekte olan bir sözlük'te asla imkanı yok kaçmanın. lakin vasat olan, benim birazdan adlandıracağım üzere tanım yığını, günbegün artmakta. bu “tanım yığını”nın içerisine trolleri tam olarak aldığım söylenemez. nitekim troller de çeşit çeşit artık.
troller ve şu sürekli söylenen "nitelikli yazarlar" birbirlerini besliyordu adeta. birbirlerinin varlığından haberdar değildiler belki ama birbirleri sayesinde sözlüğü ayakta tutuyordular. açık konuşmak gerekirse eğlenceliydi de bu dinamik. bir tarafta joker olan troller ve öteki tarafta batman olan nitelikliler... sözlük ortamı böyleydi işte. joker şehirde yağma yaparken çeşitli araçlarla batman bundan haberdar değildi belki ama batman'in varlığıydı joker'in yağmasının nedeni. bir şehir olarak düşünecek olursak sözlük ortamını, bu çok doğaldı işte. kendimi eğer nitelikliler arasında sayacak olursam ben bu tablodan hoşnuttum. ara sıra trollere bakıp gülüyordum. ta ki scarecrow tüm şehre zehrini salana kadar... artık ortalık zombi kaynıyor arkadaşlar. joker bile pişman artık scarecrow'a övgü dizmekten. * nitelikli tanımlar bu zombilerin yazdıkları arasında silinip gidiyor. dahası o eski trollerin tanımları da... silikleşiyor! bu silikleşme olayını birazdan açacağım. şunu söyleyeyim, o kadar fazla boş tanım ve başlık ortaya çıktı ki sol frame'de açtığım zaman sol frame'i okuma zahmetinde bile bulunmuyorum artık. aile üyelerini kapıştıran başlıklar var örneğin. yahu tamam, başlık adına bir noktada eleştiri getirmem mantıksız olabilir, her türden başlık da illaki olacaktır zaten. ama bir tıklayalım bakalım ne varmış okunmaya değer bir şey... hani okunmaya değer diyorum çünkü kafa sözlük diğer sözlükler gibi olmayacaktı. öyle değil miydi? ben mi yanlış biliyormuşum yoksa... ah, bir başlık daha gözüme takıldı şimdi, kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular... bu başlık bir yerden tanıdık geliyor da, dur, neydi? her neyse. cevabı zaten tahmin ediyorsunuzdur.
zombiler: vasat olanlar. troller (ki şu okunası trollerden bahsediyorum tartışmaya açık bir şekilde, geri kalanları yozlaşmıştır kanımca) bile bu zehrin altında iş yapamamaya başladı. nitelikli yazarlar da bir bir çekiliyor kabuklarına. bir sözlükte aynı tür yazarların olmasını beklemek doğru olmayacaktır, nitekim insan doğasının farklılıkları bir araya getirme konusunda üstüne yoktur. yozlaşma illaki bir yerde başlayacaktır. mesele bu yozlaşmayı ne kadar durdurabildiğimizle ilgili. fakat bu yozlaşma günbegün artıyor. yalnızca etkileşim çabası içinde olan kimseler var örneğin. ve bu kimseler beğenip beğenisini çekmek gibi davranışlara sahip. sanırım ilgi çekmek istiyorlar... etkileşim çabası içerisine girip takip edilmek vs. vs. tek amaçları sahiden de etkileşim kasmak. böyle yazarların varlığı, tekrar edeceğim üzere, tamamen silinemez. oldukları gibi kabul etmek gerekir onları da. fakat bakteri popülasyonu gibi artıyorlar katlanarak! bu ne anlama geliyor?
bu, nitelikli yazarların ve nitelikli yazarlara karşı cephe alan makul trollerin gittikçe silikleşmesi anlamına geliyor. örneğin: bir bilgi başlığı açıyorum hukukla alakalı, sol frame'de aniden görülüyor! sonraysa ne mi oluyor? birden yok oluyor. çünkü vasat olanlar, yani zombilerimiz -insan doğasının olanca mide bulandırıcılığını bizlere göstererekten- benzer kelimelerle benzer başlıklara benzer tanımlar yazmışlar! bu da haliyle nitelikli olarak adlandırılabilecek tanımların yok olması ve dolayısıyla okunmaması anlamına geliyor.
bu yüzden başlık/tanım engelleme ve rastgele butonunu kullanma opsiyonlarının bize sunulmasını pek mantıklı bulmuyorum. çünkü vasat olan çok fazla. hangisini engelleyeyim ben? sadece sanat kategorisine falan girip de bir şeyler okumak gibi bir derdim de yok ki benim? sevgili romalılar lütfen bir dinleyin, ben gülmek de istiyorum. mantıklı yazılar görmek istiyorum. faydası olan, en azından kişisel yararıma etki edebilen yazılar istiyorum. kayınvalidemle kayınbabam kapışsa kim kazanır görmek istemiyorum. tamam bunu görsem hoş olabilirdi swh. fakat mantıklı ve iyi tanımlar istiyorum işte... ben de yazabilirim öyle başlıklara hem. ama aşırı derecede boş tanımlar gözüküyor. dolayısıyla sayfayı kaydırırken "boş olan" tanımları görmeyi ve aralarında "boş olmayan" tanımları aramaya çalışmak istemiyorum. tabii bu işin bir boyutu. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi. kirli bir ortamda bulunmak istemiyorum ben. yolun açık olsun diyenlere de selam. yolum oldukça aydınlık, amacım burayı da aydınlık hale getirmek istemem. falanca kirlenmiş sözlükler gibi olmasını istememem.
umarım derdimi anlatabilmişimdir... benim tanımlarım silikleşiyor sayın yazar ve çaylaklar. gözükmüyor, okunmuyor dolayısıyla da. ve ben tanımlarımın okunmasını istiyorum. benim tanımlarımı okumak isteyen beni takip ediyor elbette ona söz yok. ama nitelikli tanım keşfetmek isteyen kimseler ne yapsın? kendime nitelikli bir yazar demekten çekiniyorum, buna ben karar veremem, doğru olmaz. fakat nitelikli yazıyor olduğum varsayılırsa beni nasıl keşfedecekler? sizi nasıl keşfedecekler sayın nitelikli yazarlar? ben nasıl keşfedeceğim? cevap: keşfedilemeyecek. vasat olan o kadar yüksek bir yerden bakıyor ki bizlere artık, durum içler acısı. bu durumu çözmek adına da bir şey yapılmıyor galiba. ne yapılabilir? vasat olmayana övgüler dizerek. yapıldı mı? evet, karma puanı verileceği söylendi vs. vs. yeterli değil. karma puanı için mi yazıyorum ben? ne yapayım rozeti? ufak bir motivasyondan öteye geçemiyor bile. en azından şahsi görüşüm budur. tabii rozetleri sevmiyorum da diyemem. *
bu geçerli bir çözüm değildir. bir çözüm bile değildir aslında bakarsanız. karma puanı dediğiniz şeyi ben iki de bir boş şeyler yazarak kazanabilirim pekala. hani şu okunmayan tanımları yazarım, hiç beğeni de almam ama yazdıkça yazarım. puan toplarım. ama böyle birisi değilim ve böyle birisi de olamıyorum. kendimi ötekileştiriyorum gitgide. birçok nitelikli yazılar yazmaya çalışan yazarımız gibi ben de çekip gitmeye davranıyorum. keyfim kaçtı, zevk alamıyorum. okumaktan da yazmaktan da. okunacak yazı bulmak zorlaştı (takip ettiğim sevgili yazarları bunun dışında tutuyorum elbette), yazmak da zorlaştı çünkü silikleşip gidiyor.
tabii burada şu konuya da değinmek gerek: "ey piyanist, sen bu söylediklerinle etkileşim istediğini söylemiyor musun bizlere? az önce karşı çıkıyordun ya hani!" saygıdeğer romalılar, etkileşim dediğiniz kavramı hangi anlamıyla kullandığımıza bağlı olarak değişir bu sorunun cevabı. şahsım etkileşim istiyor elbette, nitekim hiç kimse salt kendisi için yazmaz. ancak konu burada yazılanların niteliğiyle değişmektedir. kişisel çıkar boyutu sabittir ve temelde insan doğasının bir parçasıdır, inkar edemeyiz bunu. ancak etkileşim denilen şeyi yazılanların niteliğiyle ölçmeye çalışırsak diğer elimizde farklı yollarla etkileşim sağlamaya çalışan kimselere rastlayacağızdır. bir sözlük burası; elbette yazılanlar hakkında konuşacağım ve konuşacaksınız. etkileşim dediğiniz şey de yazılanlar üzerinden kazanılmalıdır. yoksa sözlüğe yeni girip belirli bir profil fotoğrafıyla * ve sevecenlikle * * girip sürekli boş tanım giren insanlar da yok değil. işte bunlara zombi diyordum. tabii gücenmek yok... sizi de anlayabiliyorum sıkılıyorsunuz. ama bu sıkıntınızı keşke başka yerde giderseniz ya? hali hazırda bir sürü ortam vardı zaten ne diye buraya da gelip mahvettiniz bazı şeyleri? bazıları var ki sözlük'e gelir gelmez vasat olan ile yükseliveriyor. yahu yüz küsür takipçiyi sen ne zaman ne yazdın da kazandın? ne ara o kadar beğenildin? ne yazdın yani? hiçbir şey yazmamış. görüp görüp omuz silkiyorum artık. elde tutulur bir şey olmasa bile beğeniliyorlar. elbette demek istediğim benim profilime ve bazı yazarlara yönelimin niçin az olduğu değil. iyi anlaşılmalı bu. beğenilmek derdim değil. söylemek istediğim anlamsız tanımların artışı ve bu artışı da destekleyen beğenilerin fazlalığı. yani bu tarz profillere yönelimin fazla olması… dolayısıyla sözlük paradigmamızın saçmalığa dönüşüşü.
o halde artık diyebilirsiniz: madem beğenmiyorsun, git. bilgi tanımı mı görmek istiyorsun? vikipedi’ye git. burası böyle. en azından ben geldiğim zaman böyleydi. ve ben bu gidişattan memnunum. lakin anlayın lütfen, siz buradayken burası böyle olabilir pekala ama sözlüğün başlangıçta güttüğü politikanın böyle olmadığını biliyorum. bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını biliyorum. (işe yaramasa da pek.) bilgi istesem elbette bilgi sitelerine girerim sayın okur, burası böyle değildi eskiden. (evet, eskiden. eskiden de aynıydı diyenlere katılmıyorum. eskiden vasat olan vardı ama daha azdı. yani bazılarımız yanlış mı görüyor? ana sayfanın hali neydi ve şimdi ne? artan nüfus ile böyle bir sonucu kabullenmek gerek.) ve sizin bilgi için bilgi sitesine git dediğiniz şeyi ben karikatür paylaşımları için de yineleyebilirim. karikatür görmek istiyorsan sen de karikatür sayfalarına git… yok mu? var. ama burası bir sözlük. belli bir gidişata sahip olması gerektiğini düşündüğümüz bir sözlük.
yönetimi de anlayamıyorum, keşke önlem alacak bir şeyler yapsalardı. başlık engellemek bir şey ifade etmiyor anlatmaya çalıştığım ve fikrim üzere. eleştiriler dinlenmelidir. yoksa pek iyi sonlanacağa benzemiyor. elbette bu gidişattan memnun da olabilirsiniz. ve belli bir perde arkasından bizlere kafa sözlük'ün daha farklı olduğunu söylemeye devam edebilirsiniz. ne yazık ki pek tutarlı bulmuyorum bu yaklaşımı. büyüme çalışan bir sözlükte bu tablo olacaktır. büyüme çalışan mı? yani niceliğe önem veren mi? öyle mi dedim ben? sanırım, evet. nitelik belki de umrunuzda değildir. ve bazı yazarların gitmesi, şikayet etmesi de öyle. ancak herkes bir şeyi söylüyorsa bu şeyde bir hikmet vardır. illaki vardır. eleştiriler haksız olunsa bile bu haksızlıktan alınacak bir ders vardır. boşa yazmıyor kimse.
içerik keşke forumsala dönse… bu tablo karşısında bunu diyesim geliyor. çünkü ne yazık ki vasat olan o kadar berbat ki, anlamsız ki! ne diyeyim ben daha... hangi saçma başlığı şikayet edeyim? nereden baksan hemen hemen çoğu şikayet edilmeli. eğlenceli olan da, bilgi verici olan da yok! yok artık, yok! kaç tane var? ben göremiyorum çünkü pek. azınlıktalar ve azalmaya devam ediyorlar.
bu yüzdendir ki sözlük içinde sözlük yaratmak denilen şey de anlamını yitiriyor. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi demiştim. huzursuzum. mide bulandırıcı bir tablo var karşımızda ve kimse bir şey yapmıyor. büyüyor büyümesine, nitelik nerede? sözlük içinde sözlük yaratılamayacaktır öyle sanıldığı gibi. yaratılabilir elbette ama bu, kafa sözlük’ü diğer sözlüklerden nasıl ayıracaktır? onlarda sanki yok mu “sözlük içinde sözlük”? pekala var. amaç buysa eğer, peki, istediğiniz gibi olsun. başka sözlüklere dönmesi ve bu mide bulandırıcı akışın sürmesi isteniyorsa sizin bileceğiniz iş. lakin ben ve daha tanıdığım birçok yazar bu tablo karşısında hiç mutlu değil. azınlığız belki ama sözlük’ü kafa sözlük ismine taşıyan bir azınlığız. belirli trol kesimi için de bu geçerlidir. artık akış adeta bir çöplük. kimilerimiz bu çöplük karşısında yazmak bile istemiyor.
her neyse. epey yazdım.
epilog. bazı yazarların nickaltına girilen saçma sapan tanımları, yazdıkları bomboş tanımları görmekten de, önümüze defalarca ısıtılıp ısıtılıp konan eski film/kitap * tanımlarından da bıktım. kiminizin kendini ne yolla ifade ettiğiyle ilgilenmiyorum. isterseniz karikatür paylaşıp durun, ister bilgi, ister trolleyin. fakat boş yazmayın. bomboş tanımlar yazarak kendinizi ifade etmek istiyorsanız da etmeyin. sözlük kurallarına da uyduğu falan yok bazılarınızın.
bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. her topluluğun dinamiğini oluşturacak bu söze bir bakış atmak gerek. gereksizlikler içinde silikleşip gitmek istemeyen onlarca yazar var. bu yüzden doğru düzgün trollemeyen, “nitelikli” yazmayı bırakan onlarca yazar var.
burayı da falanca platformlara çevirmeye çalışıyorsanız, devam edin.
kafa sözlük'e getirilen eleştirilerde hiç doğruluk payı yok mudur sahiden? sözlük başından beri bu şekilde miydi? yani kimilerinin kokuşmuş, iğrendirici olarak adlandırdığı şekilde...
başından söyleyeyim. söyleyeceklerim kişisel görüşümdür. batması taraftarı olmadığım bir gemi için sarf edilen sözlerdir. ayrıca yazılanlara, genel sözlük haline yönelteceğim eleştiriler kendi yazdıklarımın çok iyi, faydalı olduğu anlamına da gelmemelidir. herkes zaman zaman niteliksiz yazabilir ve yazabilmelidir. faydası olmayan her zaman olacaktır. ancak önemli olan bu faydasızlıklar yığınının artıp artmamasıdır. yani iyi ve nitelikli olanın görülmeyip kötü ve niteliksiz olanın görülmesi. yani sol frame'de okunmaya değer bir şey bulunamamasından bahsediyorum.
vasat olan ve vasat olmayan. bir sözlük ortamında elbette her iki kesimden "tanımlar" bulunacaktır. bundan kaçışımız elbette yok. hele de büyümekte olan bir sözlük'te asla imkanı yok kaçmanın. lakin vasat olan, benim birazdan adlandıracağım üzere tanım yığını, günbegün artmakta. bu “tanım yığını”nın içerisine trolleri tam olarak aldığım söylenemez. nitekim troller de çeşit çeşit artık.
troller ve şu sürekli söylenen "nitelikli yazarlar" birbirlerini besliyordu adeta. birbirlerinin varlığından haberdar değildiler belki ama birbirleri sayesinde sözlüğü ayakta tutuyordular. açık konuşmak gerekirse eğlenceliydi de bu dinamik. bir tarafta joker olan troller ve öteki tarafta batman olan nitelikliler... sözlük ortamı böyleydi işte. joker şehirde yağma yaparken çeşitli araçlarla batman bundan haberdar değildi belki ama batman'in varlığıydı joker'in yağmasının nedeni. bir şehir olarak düşünecek olursak sözlük ortamını, bu çok doğaldı işte. kendimi eğer nitelikliler arasında sayacak olursam ben bu tablodan hoşnuttum. ara sıra trollere bakıp gülüyordum. ta ki scarecrow tüm şehre zehrini salana kadar... artık ortalık zombi kaynıyor arkadaşlar. joker bile pişman artık scarecrow'a övgü dizmekten. * nitelikli tanımlar bu zombilerin yazdıkları arasında silinip gidiyor. dahası o eski trollerin tanımları da... silikleşiyor! bu silikleşme olayını birazdan açacağım. şunu söyleyeyim, o kadar fazla boş tanım ve başlık ortaya çıktı ki sol frame'de açtığım zaman sol frame'i okuma zahmetinde bile bulunmuyorum artık. aile üyelerini kapıştıran başlıklar var örneğin. yahu tamam, başlık adına bir noktada eleştiri getirmem mantıksız olabilir, her türden başlık da illaki olacaktır zaten. ama bir tıklayalım bakalım ne varmış okunmaya değer bir şey... hani okunmaya değer diyorum çünkü kafa sözlük diğer sözlükler gibi olmayacaktı. öyle değil miydi? ben mi yanlış biliyormuşum yoksa... ah, bir başlık daha gözüme takıldı şimdi, kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular... bu başlık bir yerden tanıdık geliyor da, dur, neydi? her neyse. cevabı zaten tahmin ediyorsunuzdur.
zombiler: vasat olanlar. troller (ki şu okunası trollerden bahsediyorum tartışmaya açık bir şekilde, geri kalanları yozlaşmıştır kanımca) bile bu zehrin altında iş yapamamaya başladı. nitelikli yazarlar da bir bir çekiliyor kabuklarına. bir sözlükte aynı tür yazarların olmasını beklemek doğru olmayacaktır, nitekim insan doğasının farklılıkları bir araya getirme konusunda üstüne yoktur. yozlaşma illaki bir yerde başlayacaktır. mesele bu yozlaşmayı ne kadar durdurabildiğimizle ilgili. fakat bu yozlaşma günbegün artıyor. yalnızca etkileşim çabası içinde olan kimseler var örneğin. ve bu kimseler beğenip beğenisini çekmek gibi davranışlara sahip. sanırım ilgi çekmek istiyorlar... etkileşim çabası içerisine girip takip edilmek vs. vs. tek amaçları sahiden de etkileşim kasmak. böyle yazarların varlığı, tekrar edeceğim üzere, tamamen silinemez. oldukları gibi kabul etmek gerekir onları da. fakat bakteri popülasyonu gibi artıyorlar katlanarak! bu ne anlama geliyor?
bu, nitelikli yazarların ve nitelikli yazarlara karşı cephe alan makul trollerin gittikçe silikleşmesi anlamına geliyor. örneğin: bir bilgi başlığı açıyorum hukukla alakalı, sol frame'de aniden görülüyor! sonraysa ne mi oluyor? birden yok oluyor. çünkü vasat olanlar, yani zombilerimiz -insan doğasının olanca mide bulandırıcılığını bizlere göstererekten- benzer kelimelerle benzer başlıklara benzer tanımlar yazmışlar! bu da haliyle nitelikli olarak adlandırılabilecek tanımların yok olması ve dolayısıyla okunmaması anlamına geliyor.
bu yüzden başlık/tanım engelleme ve rastgele butonunu kullanma opsiyonlarının bize sunulmasını pek mantıklı bulmuyorum. çünkü vasat olan çok fazla. hangisini engelleyeyim ben? sadece sanat kategorisine falan girip de bir şeyler okumak gibi bir derdim de yok ki benim? sevgili romalılar lütfen bir dinleyin, ben gülmek de istiyorum. mantıklı yazılar görmek istiyorum. faydası olan, en azından kişisel yararıma etki edebilen yazılar istiyorum. kayınvalidemle kayınbabam kapışsa kim kazanır görmek istemiyorum. tamam bunu görsem hoş olabilirdi swh. fakat mantıklı ve iyi tanımlar istiyorum işte... ben de yazabilirim öyle başlıklara hem. ama aşırı derecede boş tanımlar gözüküyor. dolayısıyla sayfayı kaydırırken "boş olan" tanımları görmeyi ve aralarında "boş olmayan" tanımları aramaya çalışmak istemiyorum. tabii bu işin bir boyutu. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi. kirli bir ortamda bulunmak istemiyorum ben. yolun açık olsun diyenlere de selam. yolum oldukça aydınlık, amacım burayı da aydınlık hale getirmek istemem. falanca kirlenmiş sözlükler gibi olmasını istememem.
umarım derdimi anlatabilmişimdir... benim tanımlarım silikleşiyor sayın yazar ve çaylaklar. gözükmüyor, okunmuyor dolayısıyla da. ve ben tanımlarımın okunmasını istiyorum. benim tanımlarımı okumak isteyen beni takip ediyor elbette ona söz yok. ama nitelikli tanım keşfetmek isteyen kimseler ne yapsın? kendime nitelikli bir yazar demekten çekiniyorum, buna ben karar veremem, doğru olmaz. fakat nitelikli yazıyor olduğum varsayılırsa beni nasıl keşfedecekler? sizi nasıl keşfedecekler sayın nitelikli yazarlar? ben nasıl keşfedeceğim? cevap: keşfedilemeyecek. vasat olan o kadar yüksek bir yerden bakıyor ki bizlere artık, durum içler acısı. bu durumu çözmek adına da bir şey yapılmıyor galiba. ne yapılabilir? vasat olmayana övgüler dizerek. yapıldı mı? evet, karma puanı verileceği söylendi vs. vs. yeterli değil. karma puanı için mi yazıyorum ben? ne yapayım rozeti? ufak bir motivasyondan öteye geçemiyor bile. en azından şahsi görüşüm budur. tabii rozetleri sevmiyorum da diyemem. *
bu geçerli bir çözüm değildir. bir çözüm bile değildir aslında bakarsanız. karma puanı dediğiniz şeyi ben iki de bir boş şeyler yazarak kazanabilirim pekala. hani şu okunmayan tanımları yazarım, hiç beğeni de almam ama yazdıkça yazarım. puan toplarım. ama böyle birisi değilim ve böyle birisi de olamıyorum. kendimi ötekileştiriyorum gitgide. birçok nitelikli yazılar yazmaya çalışan yazarımız gibi ben de çekip gitmeye davranıyorum. keyfim kaçtı, zevk alamıyorum. okumaktan da yazmaktan da. okunacak yazı bulmak zorlaştı (takip ettiğim sevgili yazarları bunun dışında tutuyorum elbette), yazmak da zorlaştı çünkü silikleşip gidiyor.
tabii burada şu konuya da değinmek gerek: "ey piyanist, sen bu söylediklerinle etkileşim istediğini söylemiyor musun bizlere? az önce karşı çıkıyordun ya hani!" saygıdeğer romalılar, etkileşim dediğiniz kavramı hangi anlamıyla kullandığımıza bağlı olarak değişir bu sorunun cevabı. şahsım etkileşim istiyor elbette, nitekim hiç kimse salt kendisi için yazmaz. ancak konu burada yazılanların niteliğiyle değişmektedir. kişisel çıkar boyutu sabittir ve temelde insan doğasının bir parçasıdır, inkar edemeyiz bunu. ancak etkileşim denilen şeyi yazılanların niteliğiyle ölçmeye çalışırsak diğer elimizde farklı yollarla etkileşim sağlamaya çalışan kimselere rastlayacağızdır. bir sözlük burası; elbette yazılanlar hakkında konuşacağım ve konuşacaksınız. etkileşim dediğiniz şey de yazılanlar üzerinden kazanılmalıdır. yoksa sözlüğe yeni girip belirli bir profil fotoğrafıyla * ve sevecenlikle * * girip sürekli boş tanım giren insanlar da yok değil. işte bunlara zombi diyordum. tabii gücenmek yok... sizi de anlayabiliyorum sıkılıyorsunuz. ama bu sıkıntınızı keşke başka yerde giderseniz ya? hali hazırda bir sürü ortam vardı zaten ne diye buraya da gelip mahvettiniz bazı şeyleri? bazıları var ki sözlük'e gelir gelmez vasat olan ile yükseliveriyor. yahu yüz küsür takipçiyi sen ne zaman ne yazdın da kazandın? ne ara o kadar beğenildin? ne yazdın yani? hiçbir şey yazmamış. görüp görüp omuz silkiyorum artık. elde tutulur bir şey olmasa bile beğeniliyorlar. elbette demek istediğim benim profilime ve bazı yazarlara yönelimin niçin az olduğu değil. iyi anlaşılmalı bu. beğenilmek derdim değil. söylemek istediğim anlamsız tanımların artışı ve bu artışı da destekleyen beğenilerin fazlalığı. yani bu tarz profillere yönelimin fazla olması… dolayısıyla sözlük paradigmamızın saçmalığa dönüşüşü.
o halde artık diyebilirsiniz: madem beğenmiyorsun, git. bilgi tanımı mı görmek istiyorsun? vikipedi’ye git. burası böyle. en azından ben geldiğim zaman böyleydi. ve ben bu gidişattan memnunum. lakin anlayın lütfen, siz buradayken burası böyle olabilir pekala ama sözlüğün başlangıçta güttüğü politikanın böyle olmadığını biliyorum. bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını biliyorum. (işe yaramasa da pek.) bilgi istesem elbette bilgi sitelerine girerim sayın okur, burası böyle değildi eskiden. (evet, eskiden. eskiden de aynıydı diyenlere katılmıyorum. eskiden vasat olan vardı ama daha azdı. yani bazılarımız yanlış mı görüyor? ana sayfanın hali neydi ve şimdi ne? artan nüfus ile böyle bir sonucu kabullenmek gerek.) ve sizin bilgi için bilgi sitesine git dediğiniz şeyi ben karikatür paylaşımları için de yineleyebilirim. karikatür görmek istiyorsan sen de karikatür sayfalarına git… yok mu? var. ama burası bir sözlük. belli bir gidişata sahip olması gerektiğini düşündüğümüz bir sözlük.
yönetimi de anlayamıyorum, keşke önlem alacak bir şeyler yapsalardı. başlık engellemek bir şey ifade etmiyor anlatmaya çalıştığım ve fikrim üzere. eleştiriler dinlenmelidir. yoksa pek iyi sonlanacağa benzemiyor. elbette bu gidişattan memnun da olabilirsiniz. ve belli bir perde arkasından bizlere kafa sözlük'ün daha farklı olduğunu söylemeye devam edebilirsiniz. ne yazık ki pek tutarlı bulmuyorum bu yaklaşımı. büyüme çalışan bir sözlükte bu tablo olacaktır. büyüme çalışan mı? yani niceliğe önem veren mi? öyle mi dedim ben? sanırım, evet. nitelik belki de umrunuzda değildir. ve bazı yazarların gitmesi, şikayet etmesi de öyle. ancak herkes bir şeyi söylüyorsa bu şeyde bir hikmet vardır. illaki vardır. eleştiriler haksız olunsa bile bu haksızlıktan alınacak bir ders vardır. boşa yazmıyor kimse.
içerik keşke forumsala dönse… bu tablo karşısında bunu diyesim geliyor. çünkü ne yazık ki vasat olan o kadar berbat ki, anlamsız ki! ne diyeyim ben daha... hangi saçma başlığı şikayet edeyim? nereden baksan hemen hemen çoğu şikayet edilmeli. eğlenceli olan da, bilgi verici olan da yok! yok artık, yok! kaç tane var? ben göremiyorum çünkü pek. azınlıktalar ve azalmaya devam ediyorlar.
bu yüzdendir ki sözlük içinde sözlük yaratmak denilen şey de anlamını yitiriyor. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi demiştim. huzursuzum. mide bulandırıcı bir tablo var karşımızda ve kimse bir şey yapmıyor. büyüyor büyümesine, nitelik nerede? sözlük içinde sözlük yaratılamayacaktır öyle sanıldığı gibi. yaratılabilir elbette ama bu, kafa sözlük’ü diğer sözlüklerden nasıl ayıracaktır? onlarda sanki yok mu “sözlük içinde sözlük”? pekala var. amaç buysa eğer, peki, istediğiniz gibi olsun. başka sözlüklere dönmesi ve bu mide bulandırıcı akışın sürmesi isteniyorsa sizin bileceğiniz iş. lakin ben ve daha tanıdığım birçok yazar bu tablo karşısında hiç mutlu değil. azınlığız belki ama sözlük’ü kafa sözlük ismine taşıyan bir azınlığız. belirli trol kesimi için de bu geçerlidir. artık akış adeta bir çöplük. kimilerimiz bu çöplük karşısında yazmak bile istemiyor.
her neyse. epey yazdım.
epilog. bazı yazarların nickaltına girilen saçma sapan tanımları, yazdıkları bomboş tanımları görmekten de, önümüze defalarca ısıtılıp ısıtılıp konan eski film/kitap * tanımlarından da bıktım. kiminizin kendini ne yolla ifade ettiğiyle ilgilenmiyorum. isterseniz karikatür paylaşıp durun, ister bilgi, ister trolleyin. fakat boş yazmayın. bomboş tanımlar yazarak kendinizi ifade etmek istiyorsanız da etmeyin. sözlük kurallarına da uyduğu falan yok bazılarınızın.
bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. her topluluğun dinamiğini oluşturacak bu söze bir bakış atmak gerek. gereksizlikler içinde silikleşip gitmek istemeyen onlarca yazar var. bu yüzden doğru düzgün trollemeyen, “nitelikli” yazmayı bırakan onlarca yazar var.
burayı da falanca platformlara çevirmeye çalışıyorsanız, devam edin.
devamını gör...


