günlük hayatımıza devam ederken içecekler müthiş figüranlar olarak boy gösterirler sahnemizde. ama düşündüğümüzden çok daha önemlidir bu içecekler. ve her içecek önümüze aşina olduğumuz bir sahne serer.

mesela bira. amerikan filmlerinde sanki su içer gibi lıkır lıkır içilir bira. biraz avam bir içecektir. genelde benim hatırıma gelen sahne şöyledir bira deyince: oduncu gömleği giymiş; uzun sakallı ve uzun saçlı bir adam bar tezgahına yaslanır ve bol dekolteli kadından soğuk bir bira ister ve içeceği gelene kadar omzunun üstünden içerideki diğer insanları izler.

ya da şarap. şarap biraz daha romantik bir içecektir. sahnemiz de şöyle olacak. jilet gibi takım elbisesi ile yakışıklı baş kahramanımız kırmızı elbise ile güzeller güzeli kadın kahramanımızla iki kişilik bir akşam yemeği buluşmasındadır. garson gelir ve şarabın bilmem kaç yılında bilmem nerde üretildiğini söyler ve adam da kadını daha çok etkilemek için saçma sapan açıklamalar yapar o bölge ve şarapları ile ilgili.

sonrasında viski var. viski zengin içeceğidir ve herkesin harcı değildir. sahnemizde şişman ve zengin bir abimiz çatallanmış sesiyle karşısında tir tir titreyen genç adama nükteli tehditler savurmakta ve bir yandan da buzlu viskisinden minik yudumlar almaktadır. kötü adam kahkahası ise sonradan gelecektir.

çay ise bizim başrol oyuncumuzdur. köy kahvesinin bahçesinde toplanmış ağaya borcunu nasıl ödeyeceğini düşünen köylüler birden “ herkese benden çay” nidası ile irkilir çünkü hiç beklemedikleri ve umursamadıkları bir genç bütün sorunların çözecek bir macera yaşamış ve köylünün borcunu ağaya ödemiştir. çaylar gelir, şakalar yapılır ve höpürdeyen çaylarla mutlu mesut yaşanır.

kahve bambaşkadır. son zamanlarda ortaya çıkan yeni nesil kahveciler işi biraz bozsa da biz nostaljik sahnemize bakalım. genç adam iki ayağını üst üste koyup heyecanla beklerken aşık olduğu genç kız tepside kahveleri getirir. anlık bir bakışma ve mahçup bir gülüş. herkes fark eder ama kimse oralı gibi davranmaz. isteme, el öpme, mutlu mesut yaşamaya devam etme...

son içeceğimiz de kola olsun. sahnemizde ergen bir genç basketbol sahası kenarında oturmakta bir yandan ayağıyla kaykayını sağa sola oynatırken bir yandan kolasını içmektedir. o sırada basketbol oynayanlar topu ondan tarafa kaçırırlar ve macera başlar. meğer çok aşırı yetenekliymiş hem kola içme hem basketbol oynama konusunda.

ben dünyayı aldı bardakla açıkladım. yazar daha iyisini yapmış, siz de okuyun ve kendi 6 bardağınızı bulun.
devamını gör...

sanatçı şeklinde düzeltilmesi gereken başlık. neden? çünkü frida kahlo var, büyümüş bir şey kendisi.

sonra türk edebiyatı'ndan nazlı eray var yazar olarak. halide edip adıvar, adalet ağaoğlu var. bu kadınlar gerek resimleriyle, gerekse yazdıklarıyla isimlerini duyurmuş kişiler.
devamını gör...

bruce willis'in oyunculuğunu çok beğendiğim, filmin sonunun böyle olduğunu başlangıçta düşünmediğim psikolojik türde bir film.
filmde ölü insanları gördüğünü söyleyen ama kimsenin inanmadığı bir çocukla alanında yetkin doktorun yaşadıkları gözler önüne seriliyor.

dr malcolm crowe'ın ölü olduğu tahmin edilebilirdi ama daha baskın olan ise kurtulup aynı durumda olan başka bir çocuğa yardım etme fikri şahsımca daha yakındı, böylelikle beni şaşırtmış ve tatmin etmiş bir son oldu.


başarılı bir film olduğunu söyleyerek, psikoloji,psikiyatri konularına ilgili kişileri cezbedebilir.
keyifli seyirler.
devamını gör...

namıdiğer (bkz: saidi kürdi)'dir. kendisi hakkında en net gerçekleri hüseyin nihal atsız yazmıştır.

--- alıntı ---

mabetsiz şehrin ilk yemişi ticanilik, onun olup kurtlanmışı da nurculuk oldu.

nurculuk nedir?
gazetelerde ikide bir görülen nurcular, nur risalesi talebeleri kimdir? aralarında avamdan aydına kadar, mühendis, avukat ve doktora kadar her türlü adamın bulunduğu nurculuk,
“said-i nursi” adında cahil bir kürdün peşine takılmış cahil bir sürü, nur risalesi talebeleri de saîd-i nursî’nin o çetrefil ve cahil kürt türkçesiyle yazdığı risaleleri atom fiziği ve einstein nazariyesi okur gibi toplanıp okuyan bir yığın zavallıdır.

saîd-i nursî denilen adam, eskiden saîd-i kürd-î diye bir takım risaleler yayınlayan, türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten aciz, şafiîlik mezhebinden bir kürttür. mütareke yıllarında istanbul sokaklarında millî kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. bu cakacı kürt kendisine “bedîüzzaman” demekte, müritleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır.

bedîüzzaman, “zamanın harikası” demektir. kürt said cidden zamanın harikasıdır. yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidailiği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da on binlerce, belki yüz binlerce türk’ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır.

zamanın bu harikası, bu kürt said, aslında bir kürt milliyetçisidir.
nasıl moskofçular türk milletini yıkmak için ortaya sosyal adalet ilkesiyle atılıyor, yoksulların davasını benimsemiş görünüyorlarsa, kürt said de ortaya müslümanlık ve kardeşlik çığırtkanlığı ile çıkıyor.

kürtçülük davasını açıkça güdemeyeceği için, türkçülüğü yıkacak ağuları müslümanlık ve nurculuk diye ileri sürüyor. müritlerine veya kendi tabiriyle risâle-i nur şakirtlerine evlenmeyi yasak ediyor. çünkü evlenip çocuk sahibi olurlarsa, o çocukların kötü ve dinsiz olma ihtimali varmış.

tabiî, dağdaki kürdün bu büyük ve ilâhî buyruktan haberi olamayacağı için, o evlenecek ve kürtler çoğalacak. herkesin sözüne inanan saf türkler ise, büyük mürşidin buyruğu ile evlenmeyecek, böylelikle türk soyu azalacak ve kürt şeyh said’in 1924’de yapamadığını, kürt molla said (yani bedîüzzaman) kırk yıl sonra yapmış olacak.

--- alıntı ---

kaynak: nurculuk denilen sayıklama nihal atsız
devamını gör...

hakareti ve eleştiriyi birbirine karıştıran, cinsiyet eşitsizliğine ve kadınların ötekileştirilmesine karşı çıkanlara "eleştiri de mi yapmayalım?" şeklinde saçma sapan, bilinçsizce cevap veren, "kadınlar şöyledir, böyledir." şeklinde genelleme yaptığında eleştiri yaptığını zanneden insanların doluştuğu başlık.

eleştiriyle hakaret arasındaki farkı bir öğrenemediniz.
devamını gör...

günaydın sözlük, çayın ardı felan hep güneş, hep güzellik..
valla bak?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bende olup olmadığını hala anlamamış olsam da muhtemelen herkesin farklı bir benle karşılaşmasına sebep oluyor. bazen hayatımı düşününce o kadar zorlandığımı düşünüyorum ki. yani bununla savaşmak biraz zor geliyor. mesela istemediğim şeyleri birilerine söylediğimde, imajımı kurtarmak için geri dönmek zorunda kalmalarım gibi. artık onu kim yapıyor bu kurtarmayı kim yapıyor bilemiyorum onu. bazen en çalışkan, bazen en tembeliz. bazen harikalar yaratanız bazen güne uyanmak istemeyen biri. tüm bunlarla sen savaşırken en basit savaşta seni göz ardı etmeleri ne acı.
devamını gör...

sanırsın zeybek oynuyor kerata

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

filmi izlemek pek zevkli değildi. ancak filmde verilmek istenilen mesaj değerliydi. film, izleyiciye toplumsal sınıflandırmanın neden olduğu kötü* sonuçları izletiyor. ayrıca filmin sonundaki o belirsizlik de güzel bence, kendi hayal gücünle sen bitiriyorsun filmi.
devamını gör...

şimdilik siteyi “ana ekrana ekle” diyerek çözdüğüm hede. ama tabii kii uygulaması gelsin.
devamını gör...

değer verdiğimiz kişi veya kişiler tarafından değer görmeme, unutulma veya göz ardı edilme korkusudur.
devamını gör...

gönderdik maili bakalım. indirim var gibi d&r'da. çek gelince bakarız artık. teşekkürler yoldaş.
devamını gör...

sosyal, ekonomik ve politik eşitliği savunan akım. ilk yazılı eseri mary wollstonecraft tarafından yazılmıştır. tek tanrılı dinlerin getirdiği ataerkil yapı kadını eve tıkmış bu yüzden de zamanla aydınlanan kadınlar haklarını aramışlardır. avrupa’da kadınların mülk hakkı ellerinden alınmış, fransa’da ve diğer ülkelerde başları örtünmeye zorlanmış, almanya’da erkeklerin eşlerini satma hakkı varmış. osmanlı’da ise erkek ve hayvan sayımı yapılırken kadın sayımı yapılmamıştır oysa bir milletin kalkınmasının temelinde kadın ve erkek vardır ki bunu ulu önderimiz de ifade etmiştir. eğitim görmelerine engel olunmuş, kadının adı olmamış ve her zaman eş, kız kardeş, anne olarak görülmüştür. bir kimliği dahi yoktur. ancak başta judith butler gibi radikal feministler kadın haklarını ateşli biçimde savunmuş ve 19. yüzyıl sonrasında marxist-feminism ile şahikaya ulaşmıştır. marxist-feminizm sayesinde kadınlar iş hakkını savunmuştur ancak hala yeterli düzeyde değildir. türkiye kadın çalışan bakımından dünyada 150. sıradadır oecd ülkeleri içinde de sonuncudur.

(bkz: ataerkil dinler ve kadın)
devamını gör...

kafayı sarıldığın yastığın altına sokuşturduğunda daha güzel olan sarılma şekli. şu şekil...

bu da, bu işi benim gibi alışkanlıktan değil, yalnızlıktan yapanlara gelsin:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evgeny grinko-field.
devamını gör...

çektiği acıyı belli ederse, etrafında bulunan kişilerin üzüleceğini ve acı çekeceğini ya da acısını belli etmenin bir zayıflık göstergesi olduğunu düşünen insandır.
devamını gör...

boşver ya.
hayırlısı.
devamını gör...

bu sana veda ederken son bakış son gülücük (kapanma öncesi son yürüyüş)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

üst edit: bu tanım, üstteki tanıma hitaben yazılmıştır. maide suresi 38.ayetin hükmü ile ilgilidir. maide suresi 44. ayet ile ilgili değildir.

ahkam ilmini bilmeden, ahkam kesmek bu olsa gerek.

hırsızın islami literatürde karşılığı; çalmayı adet haline getirmiş kişidir. yani kişi; ihtiyacı olmadığı halde, başka birinin malını çalıyorsa bu hırsızdır. eğer kişi; gücü yettiği halde, çalışma imkanı varken; çalışmak yerine, çalmayı tercih ediyorsa bu hırsızdır.

eğer kişi ihtiyacı var iken çalıyorsa, çalışmaya güç yetiremediğinden çalıyorsa, çalışamamasında yöneticilerin eksikliği söz konusuysa ve yönetici ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılama noktasında noksanlık göstermişse, çalınan şey hırsızlık olarak değerlendirilemez. çaldığı şeyi ihtiyacından dolayı çalmışsa bu hırsızlık değildir. çaldığı şeyin değeri kadar ödemeyi devlet yapmak zorundadır. yani hırsızlığın faturası yöneticiye kesilir.

kur an, hırsızın elini kesin emri verir. sebebi hırsızlık yapmaya meyilli olan kişilere gözdağı vermektir. bunu insanların şahitliği önünde yapılmasının hikmeti budur.

her hırsızın eli kesilmiş olsa idi, dünya üzerinde hırsızlık oranının bir hayli düşeceği kanaati; yabana atılır bir iddia değildir.
devamını gör...

ve hiç başlayamayanlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim