(bkz: koparılan çiçekler)
devamını gör...

türkçeye "gerizekalılar" olarak çevrilebilen lars von trier filmi. dogma 95 akımına sadık kalınarak çekildiğinden filmin pek izlenesi olduğunu düşünmüyorum. ama filmin belli başlı kazanımları da mevcut. nitekim lars von trier izlemekteyiz. olmaz olur mu?

devlet kuramıyla alakalı upuzun yazabilirim de fakat temel olarak söylemek istediğim şu: her toplum dayatmış olduğu normlara göre şekillenir, aksi şekilde davranmanın toplumda yeri yoktur.

hikayemizde ise bu normlara bir yandan karşı çıkan ama bir yandan da o normlar içerisinde yaşamakta olan kimseleri görüyoruz. bir grup insan; geri zekalı gibi davranıyorlar. onları taklit ederek eğleniyorlar. açıkçası bir felsefeye sahip olsalar da grup üyeleri pek de bilinçli hareket etmiyor. amaçları eğlenmek. her türlü yasağı çiğneme isteğiyle yanıp tutuşuyor gibi hepsi.

filmdeki orgy sahnesine getirilen eleştirileri haksız buluyorum. filme uygun olmuştu ve illaki gösterilmeliydi bunlar.

ve birçok sahne bize eğlenmekten başka dertleri olmayan insanları gösteriyor. içlerindeki saf aptalı ortaya çıkarmaya oynuyorlar. deli gibi davranıyorlar ve bunun da savunuculuğunu yapıyorlar.

filmin müziği de camille saint-saens'dan: *


puanım: 2,5/5
devamını gör...

dikkat! birisi kafa’nıza çay atabilir.
devamını gör...

benim de ruhsal sıkıntılar nedeniyle muzdarip olduğum, berbat ötesi durum.

özellikle anksiyete, takıntı ve depresyon gibi sorunlarınız varsa rüyanızda bile kendinizi panik atak nöbeti geçirirken bulabilirsiniz.
devamını gör...

türkiye'nin vefat etmiş değerli sosyologlarından biri olmakla beraber gilles deluze çevirileri yaparak onu türkiye'ye tanıtan kişidir. ayrıca kazakları muhteşem. şimdilerde modadır.
devamını gör...

sol literatürde komünist devrim uğruna yaşamını kaybedenlere verilen ünvan. bir pkk üyesinin ortalama yaşam süresi 5 senedir. şahsi menfaatlerini saçma sapan bir ideolojiyle kamufle eden üç beş yaban domuzuna kanıp da dağa çıkmakla ne halkınıza bir faydanız dokunur ne de ölümsüzleşmiş olursunuz. hem kadınlarınızı ne diye bu adamın önüne seriyorsunuz?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bakın bakalım, bu adamın etrafında kendi yaşıtı bir kadın var mı? siz hiç saçı başı ağırmış bir pkk'lının öldüğünü gördünüz mü? örgütte yönetici kadro dışında başka yaşlı bulamazsınız ve gençler de 5 yıl içinde ölüp yerlerini başka gençlere bırakırlar. ne için ölüyorsunuz siz? ne oluyor siz ölünce? güya ölümsüzleşiyorsunuz, güya devrim şehidi oluyorsunuz. bu kavramların hiçbirinin, uğruna öldüğünüz ideoloji için hiçbir şey ifade etmediğini bilmiyor musunuz?

ölümsüzleşmekmiş... devrim şehidiymiş...

her fırsatta suçladığın, düşman ilan ettiğin, yok etmeyi amaçladığın bir dinden de kavram çalmazsın yahu! insan biraz utanır! ama gerçi yöneticiletiniz de haklılar. size şöyle diyecek halleri yoktu ya:

-yoldaş rojan, tesadüfen oluşmuş olan bu kocaman evrenin ufacık bir gezegeninde yaşamaktasın. katılacağın çatışmada emperyal mermiler beynini delip geçince patates çuvalı gibi yere yapışacaksın. boşuna değil rojan! bir gün gerçekleşeceğine seni inandırdığımız komünist devrimimiz için, dahası bilim için rojan, kutsal bilim için, uyuşturucu rotamız aksamasın diye, baronlarımızın çocukları sefahatlerini kaybetsinler diye yapışacaksın yere! sonra da bedenin toprağa karışacak ve devrim gerçekleştirdiğimiz topraklarda patates olarak tekrar yeşereceksin, rojan... biz de işcilere dağıttığımız üretim araçlarıyla seni toplayacak ve kızartma yapıp yiyeceğiz. belki de haşlarız, bilmiyorum. her neyse. bu kutlu amaç için, kardeşlerimiz için, ölümden sonra hayat olmadığından hiçbir zaman göremeyeceğin devrim için, tanrısız dinimiz için, bizim için rojan, bizim için hadi git de geber şimdi! sonsuza dek yok olmak üzere git de öldürt hadi kendini!

bunları böyle söylemiyorlar ama tabii size... komünist ideolojinin benimsediği ateist felsefede ortaya çıkan bu manzarayı böyle olduğu gibi anlatsalar bu boktan ideoloji uğruna ölecek adam bulamazlar çünkü. bu durumda kalan ihtimaller belli: aslansınız, kaplansınız, kahramansınız, ölümsüzsünüz, yetmedi; şehitsiniz... buradaki iç tutarsızlığı göremeyecek kadar cahil misiniz gerçekten?

ölümden sonra sonsuza dek yok olacağınızı söyleyen bir ideoloji için nasıl gidip öldürebiliyorsunuz kendinizi? zaten öldükten sonra size ne ki geride bıraktığınız dünyanın yerel siyasetinden? varsayalım ki siz öldükten sonra kürdistan kurulsun; hatta bütün dünya kürdistan olsun. eee? size ne? bunu ne göreceksiniz ne de hissedeceksiniz zaten... size ne ki artık geride olup bitenlerden? sen yoksun artık. hiçbir şeyden de haberin olmayacak. belki de siz öldükten sonra nükleer savaş çıkacak ya da bir göktaşı çarpacak ve yeryüzündeki tüm hayat silinecek... eee? size ne yine? siz yok olduğunuzda her şey de sizinle birlikte yok olmuş oluyor zaten... bu iç tutarsızlığınıza rağmen şehitlik kavramını kullanacak kadar acizsiniz ama... çünkü eğer ölümden sonra yeni bir hayat daha yoksa bu dünyada yapıp ettiğiniz her şeyin aslında anlamsız ve boş olduğunu biliyorsunuz içten içte... sizi anlamsızlığa sürekleyen ruhunuzdaki bu derin boşluğu da biricik düşmanınız saydığınız dinin ortaya koyduğu şehitlik kavramıyla yamayarak kapatmaya çalışıyorsunuz. ama bu yama üstünüzde öyle ironik duruyor ki anlatamam... bu aciz tavrınızla aslında dinin ortaya koyduğu sistemin iç tutarlılığını kabul ederken, kendi sisteminizin ne kadar tutarsız ve saçma olduğunu itiraf etmiş sayılıyorsunuz.

bir pkk'lının yaptığı en komik espri nedir biliyor musunuz? ölmek...
devamını gör...

madam bovary kitabı ile kavramsallaşan ve ismini bu kitaba borçlu terim. gaultier de laguionie tarafından yaratılmıştır.

bovarizm deneyiminde kişi kendini başkasınının yerine değil, sahip olduğunun üzerinde ve olduğundan farklı bir yere koyar ki bu, zaman zaman her insanın başvurabileceği kadar doğal kabul edilebilir.

her insanda az veya çok bir benlik yanılgısı, kendisini olduğundan farklı görme veya çarpıtılmış bir benliğe inanma söz konusu olabilse bile bovarizm uçlardadır. artık o insan hayal dünyasında yaşarken hayatında ise o dünyanın yoksunluğu ile yüzleşerek mutsuzluğa, huysuzluğa, memnuniyetsizliğe mahkum olur.

olduğunun üzerindeki kendine ve hayata duyulan özlem, inanç ve hülya yaşanmakta olan hayatı da güçleştirir.
devamını gör...

kursakta kalan ve kalmayan olmak üzere ikiye ayrılan, biraz hayal, biraz gerçek, biraz da çocukluk ile harmanlanmış duygu bütünü.
devamını gör...

meyve olur mu?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

roger michell’in yönettiği julia roberts ve hugh grant’in oynadığı romantik komedi filmidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

klasik bir zengin kız fakir oğlan filmidir. ülke çapında ünlü bir aktris ile gezi kitapları satan bir kitabevi sahibinin aşkını anlatır ki bence normal dünyada var olması imkansız gibidir.

film izlenmeye değer, bir romantik komedi için oldukça başarılı. müzikleri ise fevkaladenin fevkinde. müthiş bir soundtrack olduğunu düşündüğüm albümde iki şarkı özeldir benim için.

birincisi elvis costello abimizin söylediği she. şarkı aslında charles aznavour tarafından seven faces of woman dizisi için 1974 yılında seslendirilmiştir, sonrasında şarkıcı bu şarkıyı şekilden şekile sokup birçok versiyonda ve birçok dilde kullanmıştır. elvis costello ise şarkıyı mükemmel hale getirip bu film için seslendirmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ikinci şarkı ise bir zamanların ünlü boyband’i boyzone’dan ronan keating tarafından seslendirilen when you say nothing at all şarkısıdır ki bu şarkı kişisel tarihimde önemli bir yer tutardı bir zamanlar.

filmin gösterime girdiği zamanlar ciddi anlamda ilk aşkımı yaşamakta idim. kız arkadaşımla bu filme gitmeye karar verdik. baş başa ilk film seansı olacağı için heyecan veren bir andı. ve bizim bir şarkımız yoktu o güne kadar ve bunun eksikliğini yaşıyorduk. çünkü hikayemize mutlaka ama mutlaka bir soundtrack gerekiyordu.

film başladığında her şey gayet sıradan ilerlerken bir sahnede birden bu şarkı çalmaya başladı ve dönüp birbirimize baktık, o andan sonra bu şarkı ikimizin şarkısı oldu. hatta filmde julia roberts’ın yemek sahnesinde yaptığı bir saç stilini yapmaya başladı eski kız arkadaşım o filmden sonra ve söylemeliyim ki ona julia’dan daha çok yakışıyordu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu ergen romantizmi kısmını geçtikten sonra söyleyebilirim ki romantik bir atmosfer yaratmak için en ideal filmlerden biridir.
devamını gör...

cesedinin parçaları kriminolojik bir işlem için cımbızla toplanması gerekirken , çöp süpürür gibi, süpürgeyle süpürülmüştür.
uyandırılmak istemeyen insanların horozu kesmesi gibi
arabanıza biniyorsunuz ve paramparça oluyorsunuz! ne güzel dünya değil mi? bir mezara tek parça konulamamak... ruhun yüzünden bedenini yok ediyorlar. bedenin yüzünden ruhunu.... uğurlar olsun.... annem öyle diyordu. uğurlar olsun demişler onu uğurlarken. uğurlar olsun....
devamını gör...

bu tür başlıklar açmaları.
devamını gör...

'bu bacınız sizi il yapsın mııı?"

(sivas'ta yaptığı miting konuşmasında)

(bkz: tansu çiller)
devamını gör...

--- alıntı ---

eğer çoklu zeka kuramını eğitim sistemine entegre edebilirsek, toplumdaki her bireyin hangi alanda başarılı olacağını önceden saptayabiliriz. böylece şimdiki sistemle potansiyeline ulaşamadan yitip giden zekalar, topluma kazandırılabilir.

--- alıntı ---
devamını gör...

ailenin, eşin dostun baskısı ile yapılmaması gereken şey. bir işi gerçekten sevdiği için yapmayan adam işsizdir derler. size verilen akılların bedelini siz ödersiniz, akıl verenler degilde derler. o yüzden eğer bu konuda ailenizin baskısına karşı gelme şansınız varsa gelin. yoksa hayat boyu ağlarsınız.
devamını gör...

genelleme yapmayalım, kendisini çok iyi yetiştirmiş, bilgili , öğretmeyi , insan yetiştirmeyi bilen çok değerli öğretmenlerimiz var, hâli ile kötü, bencil, narsist , eğitimsiz olanları da var.
her okulda bulunduğu mevkii yi hak etmeyen en az bir iki öğretmen oluyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

psychology kursu yerine physiology kursu aldığım uygulama, daha da acısı bunu kursun yarısında fark etmiş olmam, neyse aldığım sertifika işime daha çok yarıyor en azından.

kurslar prestijli üniversiteler tarafından verildiği için yurtdışında baya bi geçerliliği oluyor.
sertifika almak da öyle kolay bir iş değil, gerçekten oturup çalışmanız gerekiyor. her videodan sonra bikaç soruluk quizler, her üniteden sonra da yaklaşık 30 soruluk quizler bulunuyor, geçmek için en az %70 doğru yanıt vermeniz lazım.
yabancı öğrencilerle bikaç soru tartışınca baya havalı hissettiren discuss kısmı da var :)

ben kursu baya bi uzattığım için ilk yaptığım financial aid başvurum iptal oldu, daha sonra tekrar başvuru yaptığımda yine kabul ettiler. her kursun belli bir süresi var ama deadline ları geçirince de bir şey olmuyor korkmayın.
yapılan başvuruların yüzde 80 ine olumlu cevap veriyorlar ve 15 gün içerisinde mailinize sonucu geliyor.

kişisel ve mesleki anlamda gelişim için faydalı bir platform.
devamını gör...

(bkz: alternatif et lokantası)*
devamını gör...

en sevdiğim çakmak markasıdır.

asla başka çakmak kullanmadım ve bundan sonra kullanırsam da sadece clipper kullanırım.

bir ispanyol markası olan clipper ilk olarak barselona’da üretilmiş. kaliteye düşkün olan sigara tiryakileri için ideal çakmak markası şüphesiz ki clipper’dır.

öncelikle zippo türü çakmaklar gibi kendini beğenmiş ve gösteriş düşkünü değildir. ve yine o tür çakmaklar gibi pahalı da değildir.

clipper sigara satan her yerde bulunabilecek, halka yakın, mütevazı, çok ucuz olmasa da çok da el yakmayan bir çakmaktır.

hem ergonomik yapısı hem de insanı yarı yolda bırakmayacağına dair verdiği sonsuz güvenle sigara paketinin hemen yanında ne zaman ihtiyaç duyulsa koşa koşa gelen bir dost gibidir.

özellikle de bol renk seçeneğinin mevcut olması kombin takıntısı olan insanlar için iyi bir özelliktir. o günkü giyim tarzınız ve seçtiğiniz renklere göre bir clipper alıp tarzınızı bütünleyebilirsiniz.

clipper bazı insanlar için de bir koleksiyon nesnesidir. benim kuzenim de bu koleksiyonerlerden biridir. ve clipper koleksiyonu rengarenk duruşuyla müthiş bir gösteridir.

niye bu kadar yükseldiğimi bilmiyorum clipper için. sanırım cemal süreya’nın dediği gibi:

eskiden birinci işimdi sigara içmek
şimdiyse içmemek birinci işim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim