güne bir şiir bırak
dün sabaha karşı kendimle konuştum
ben hep kendime çıkan bir yokuştum
yokuşun başında bir düşman vardı
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.
özdemir asaf
(bkz: kendini bir şiirle anlat)
devamını gör...
sözlük yazarlarının yetenekli olduğu konular
resim, biraz da müzik kulağı.
bir de müthiş hızlı uyuyabiliyorum, yatağa girip yorganı kafama kadar çektikten sonra bilirler ki ben uyudum.
bir de müthiş hızlı uyuyabiliyorum, yatağa girip yorganı kafama kadar çektikten sonra bilirler ki ben uyudum.
devamını gör...
kafir
halk tabiriyle zındık.
devamını gör...
penelope
odysseia'nın en bahtsız kadın karakteri.
adeta bütün kadınların kaderini yaşadı; beklemek, yol gözlemek, erkek baskısı, kadınlara biçilen rollerin altında ezilmek, örfümüz böyle diye dayatılan şeyler. homeros penelope'yi böyle yazdı işte. hüzünlü, sabırlı bir kadın olarak gördük hep penelope'yi. tam 20 yıl bekledi odyyseus'u. hem antik çağ sanatında hem de rönesans resim sanatında penelope'yi ya kayınpederinin kefenini dokurken aklı kocası ve oğlunda bir şekilde düşünceli gördük. ya da odysseus döndüğünde onun karşısında yine hüzünlü bir yüz ifadesiyle gördük. penelope'nin kaderi erkek sanatçıların elinden böyle çizildi.
ama kuzeni helen'i böyle yansıtmadılar bize. helen güzeldi ve uğruna savaş çıkabiliyordu. penelope'yi helen ile karşılaştırdılar hep, o güzel sen ise değilsin bu yüzden bir kadın olarak değer görmen için bazı erdemlere ihtiyacın var dediler. romalı ozan publius ovidius naso’nun, heroides (kadın kahramanların mektupları) adlı eserinde penelopeia, helen'i kıskanan bir kadın olarak gördük. erkek yazarların kadınlar hakkında söyleyecekleri hiç bitmez. hep bu hakkı kendilerinde gördüler zaten. bakınız kendisinin penelope'nin ağzından yazdığı mektuptan bir alıntı;
bu satırlar sana penelope’nden, uyuşuk ulysses,
üzülmem bana cevap vermezsen: sen kendin gel!
yunan kızların gıpta ettiği troya yıkıldı gitti,
priamus’un ve koca troya’nın meğer ne azmış kıymeti.
ah keşke, donanmasıyla yol alırken sparta’ya
o ahlaksız gömülseydi denizin azgın sularına!
üşüyerek yatmazdım ben de terk edilmiş yatağımda,
günler geçmiyor diye yakınmazdım ardında,
uzun geceler geçip gitsin diye,
yormazdım boş ellerimi dokuma tezgâhı başında.
ne zaman korkmadım ben gerçektekinden büyük tehlikelerden?
aşktır işte bu, korku ve kaygıyla dolu.
kurardım zihnimde vahşi troyalıların sana saldırdıklarını,
sararıp solardım ne zaman duysam hector’un adını.
biri söz etse düşmanların yendiği antilochus’tan,
yeni bir sebep olurdu antilochus korkularıma.
ya da başkasının silahlarını kuşanmışken vurulan menoetius oğlundan,
ağlardım hilelerin bir işe yaramamasına.
biri söz etse troyalının mızrağını kana bulayan tlepolemus’tan,
kaygılanırdım tlepolemus’un ölümüyle bir kez daha.
aslında vuruldukça biri yunan ordularından
seveninin yüreği daha da soğuk oldu buzdan.
neyse ki adaletli tanrı bu masum âşıktan yana,
troya kül oldu zarar gelmeden sana.
bir de kadın kadının kurdudur söylemini hep yakıştırdılar kadınlara. sadece penelope'nin helen'den nefret ettiğini söylemediler. sarayda çalışan kadınların penelope'ye gelen taliplerle düşüp kalktıklarını, sürekli dedikodu yaptıklarını söyledi homeros. nitekim odysseus döndüğünde ilk iş olarak sarayda çalışan bu kadınları öldürdü.
sonra bir gün bir kadın yazar çıkageldi. margaret atwood, artık penelope'nin hikayesini bir kadının yazması gerektiğini düşündü ve the penelopiad'ı yazdı. sadece penelope'nin hikayesini değil. sarayda çalışan her önüne gelenle düşüp kalktıkları söylenen o kadınların da hikayesini yazdı. kimse onları önemsememişti. hem de bu hikayeyi homeros'un yaptığı gibi destan formunda yazdı. ancak adeta homeros'a meydan okur gibi, erkek ağzından yazılan kadın hikayelerine inat yazdı. homeros kadınları böyle yazarken erkekleri hep birbirlerine destek olan zorluklara göğüs geren dostlar olarak gösterdi bize. odysseus'un maceralarında bunu görebiliyoruz. yüzyıllardır bilinçli bilinçsiz şekilde toplumların belleğine kadınları bekleyen, boyun eğen formda erkekleri ise maceradan maceraya koşan formda gösterdiniz, dayattınız. belki bunu değiştirmek çok zaman alacak ama en azından bunun böyle olmadığını anlatmaya çalışanlar da olacaktır.
kadın kadının kurdu değil kadın kadının yurdudur.
adeta bütün kadınların kaderini yaşadı; beklemek, yol gözlemek, erkek baskısı, kadınlara biçilen rollerin altında ezilmek, örfümüz böyle diye dayatılan şeyler. homeros penelope'yi böyle yazdı işte. hüzünlü, sabırlı bir kadın olarak gördük hep penelope'yi. tam 20 yıl bekledi odyyseus'u. hem antik çağ sanatında hem de rönesans resim sanatında penelope'yi ya kayınpederinin kefenini dokurken aklı kocası ve oğlunda bir şekilde düşünceli gördük. ya da odysseus döndüğünde onun karşısında yine hüzünlü bir yüz ifadesiyle gördük. penelope'nin kaderi erkek sanatçıların elinden böyle çizildi.
ama kuzeni helen'i böyle yansıtmadılar bize. helen güzeldi ve uğruna savaş çıkabiliyordu. penelope'yi helen ile karşılaştırdılar hep, o güzel sen ise değilsin bu yüzden bir kadın olarak değer görmen için bazı erdemlere ihtiyacın var dediler. romalı ozan publius ovidius naso’nun, heroides (kadın kahramanların mektupları) adlı eserinde penelopeia, helen'i kıskanan bir kadın olarak gördük. erkek yazarların kadınlar hakkında söyleyecekleri hiç bitmez. hep bu hakkı kendilerinde gördüler zaten. bakınız kendisinin penelope'nin ağzından yazdığı mektuptan bir alıntı;
bu satırlar sana penelope’nden, uyuşuk ulysses,
üzülmem bana cevap vermezsen: sen kendin gel!
yunan kızların gıpta ettiği troya yıkıldı gitti,
priamus’un ve koca troya’nın meğer ne azmış kıymeti.
ah keşke, donanmasıyla yol alırken sparta’ya
o ahlaksız gömülseydi denizin azgın sularına!
üşüyerek yatmazdım ben de terk edilmiş yatağımda,
günler geçmiyor diye yakınmazdım ardında,
uzun geceler geçip gitsin diye,
yormazdım boş ellerimi dokuma tezgâhı başında.
ne zaman korkmadım ben gerçektekinden büyük tehlikelerden?
aşktır işte bu, korku ve kaygıyla dolu.
kurardım zihnimde vahşi troyalıların sana saldırdıklarını,
sararıp solardım ne zaman duysam hector’un adını.
biri söz etse düşmanların yendiği antilochus’tan,
yeni bir sebep olurdu antilochus korkularıma.
ya da başkasının silahlarını kuşanmışken vurulan menoetius oğlundan,
ağlardım hilelerin bir işe yaramamasına.
biri söz etse troyalının mızrağını kana bulayan tlepolemus’tan,
kaygılanırdım tlepolemus’un ölümüyle bir kez daha.
aslında vuruldukça biri yunan ordularından
seveninin yüreği daha da soğuk oldu buzdan.
neyse ki adaletli tanrı bu masum âşıktan yana,
troya kül oldu zarar gelmeden sana.
bir de kadın kadının kurdudur söylemini hep yakıştırdılar kadınlara. sadece penelope'nin helen'den nefret ettiğini söylemediler. sarayda çalışan kadınların penelope'ye gelen taliplerle düşüp kalktıklarını, sürekli dedikodu yaptıklarını söyledi homeros. nitekim odysseus döndüğünde ilk iş olarak sarayda çalışan bu kadınları öldürdü.
sonra bir gün bir kadın yazar çıkageldi. margaret atwood, artık penelope'nin hikayesini bir kadının yazması gerektiğini düşündü ve the penelopiad'ı yazdı. sadece penelope'nin hikayesini değil. sarayda çalışan her önüne gelenle düşüp kalktıkları söylenen o kadınların da hikayesini yazdı. kimse onları önemsememişti. hem de bu hikayeyi homeros'un yaptığı gibi destan formunda yazdı. ancak adeta homeros'a meydan okur gibi, erkek ağzından yazılan kadın hikayelerine inat yazdı. homeros kadınları böyle yazarken erkekleri hep birbirlerine destek olan zorluklara göğüs geren dostlar olarak gösterdi bize. odysseus'un maceralarında bunu görebiliyoruz. yüzyıllardır bilinçli bilinçsiz şekilde toplumların belleğine kadınları bekleyen, boyun eğen formda erkekleri ise maceradan maceraya koşan formda gösterdiniz, dayattınız. belki bunu değiştirmek çok zaman alacak ama en azından bunun böyle olmadığını anlatmaya çalışanlar da olacaktır.
kadın kadının kurdu değil kadın kadının yurdudur.
devamını gör...
istanbul'u kötüleyip istanbul'da yaşamaya devam etmek
mecburiyettir. hayatı istanbul'da olan biri için ne kadar şikayet etse de bırakması çok zor, çünkü yeni gittiği yerleşim biriminde iş hayatı, çevresi ve arkadaşları istanbul'daki gibi olmayınca far görmüş tavşan gibi kalıyorsun.
devamını gör...
normal sözlük'e eksileme butonu gelsin kampanyası
kesinlikle gelmesin; zira kötüye kullanan çok olur, bazılarının eksi almaya takıntısı olur, bu da ters etki yapar, yazmayı köreltebilir.
devamını gör...
3 ocak 2021 anonymous'un hükümet yetkililerin tc nosunu sızdırması
mesele numara değil ki,
mesele, birilerinin istediği zaman, istediği durumda, istediği her türlü bilgi belgeye ulaşabilme ve bunlar üzerinde istediği şekilde değişiklik yapabilme gücüne sahip olabildiğini gösterme meselesi.
mesele, birilerinin istediği zaman, istediği durumda, istediği her türlü bilgi belgeye ulaşabilme ve bunlar üzerinde istediği şekilde değişiklik yapabilme gücüne sahip olabildiğini gösterme meselesi.
devamını gör...
üstteki yazarın yaşını tahmin et
(bkz: formatın cılkını çıkartmak)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
tuhaf hissediyorum. güçsüz bir o kadar da kırık, parça parça.
mesela bir çiçek düşünün. ekildiği günden beri toprağa tutunmaya çalışmış. susuz kalmış, güneş görmemiş. ama tüm o çetin şartlara rağmen dayanmış, kök salmış. her koşula rağmen çiçek açmaya, yeryüzüne çıkmaya çalışmış. önüne taşlar çıkmış, eğilmiş bükülmüş yeni yol bulmuş, rüzgar çıkmış savrulmuş yine de yeni yerinde tutunmuş. başına gelebilecek birçok şey gelmiş. ama yılmamış. tam filizlenecekken, güneşi hissedecekken kış gelmiş. bu kez dayanamamış. çabaladığıyla kalmış. tam oldu derken olamamış. zorluklarla, umuduyla kalakalmış. solmuş. kimse de sen çabaladın dememiş, desinler diye yapmamış zaten ama yine de kırılmış. öylece kalakalmış işte. başka baharı da yokmuş. umudu da gücü de. öylece kalakalmış..
mesela bir çiçek düşünün. ekildiği günden beri toprağa tutunmaya çalışmış. susuz kalmış, güneş görmemiş. ama tüm o çetin şartlara rağmen dayanmış, kök salmış. her koşula rağmen çiçek açmaya, yeryüzüne çıkmaya çalışmış. önüne taşlar çıkmış, eğilmiş bükülmüş yeni yol bulmuş, rüzgar çıkmış savrulmuş yine de yeni yerinde tutunmuş. başına gelebilecek birçok şey gelmiş. ama yılmamış. tam filizlenecekken, güneşi hissedecekken kış gelmiş. bu kez dayanamamış. çabaladığıyla kalmış. tam oldu derken olamamış. zorluklarla, umuduyla kalakalmış. solmuş. kimse de sen çabaladın dememiş, desinler diye yapmamış zaten ama yine de kırılmış. öylece kalakalmış işte. başka baharı da yokmuş. umudu da gücü de. öylece kalakalmış..
devamını gör...
b12 vitamini eksikliği
bebeklerdeki eksikliğinin yürüyememesine, ve kalıcı gelişim geriliğine sebep olduğunu öğrendiğimizde beynimizden vurulmuş gibi hissetmemize yol açan vitamindir kendisi. durumu tesadüfen ve neyse ki erken dönemde öğrenerek üstesinden geldik.
ilaçların, spreylerin işe yaramamasıyla bu vitamini anne sütünden alabileceğini ve bunun için de annenin de b12 sinin yükselmesi gerektiği bilgisine uzun araştırmalar sonucu ulaştık. anne sütü kesilince mecburen sık sık ve ömür boyu o iğneyle bir bağı olacak.
ilaçların, spreylerin işe yaramamasıyla bu vitamini anne sütünden alabileceğini ve bunun için de annenin de b12 sinin yükselmesi gerektiği bilgisine uzun araştırmalar sonucu ulaştık. anne sütü kesilince mecburen sık sık ve ömür boyu o iğneyle bir bağı olacak.
devamını gör...
kümülonimbus
gök gürültüsü ve şimşeklere sebep olan buluttur. yağmur öncesi ortalığı karıştırır. pilotların charlie brown diye tabir ettiği bulutların kalınlıkları 10 - 12 kilometre kadardır. içinde sürekli bir hava hareketi vardır.
devamını gör...
sözlüğe 90'lardan bir şarkı bırak
devamını gör...
kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt
uluslararasi alanda çalışabileceğin bi meslek seç ki işler kötüye gittiğinde bulunduğun yeri terkedebilme özgürlüğün olsun.
devamını gör...
unutulmayacak kahramanlar
ömer halisdemir.
devamını gör...
artıkparlamayanyıldız
doğum günü kutlu olsun. *
ayrıca kendisine canım kadar sevdiğim tarananikki mutlu ettiği için çok teşekkür ederim.
ayrıca kendisine canım kadar sevdiğim tarananikki mutlu ettiği için çok teşekkür ederim.
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
“turuncu büyüteç elbet bir gün takip edilecektir. onu takip eden yazar ne güzel yazardır, o bildirim ne güzel bildirimdir!” sözüme mazhar olan bildirimdir.
devamını gör...
avrupa parlamentosu'nun demirtaş'ı serbest bırakın çağrısı
ap babamızın oğlu değil, ama doğru denmiş çağrıdır. ne yani şimdi devlet sokaktan bir adamı içeri alıp istediği kadar hapsedebiliyor mu? suçları kesinleşmeden, davası bitmeden içeride yatırabiliyor mu yıllarca?
bana kalırsa sd, öyle ya da böyle bir kesimin sesiydi. bu kesimin gazını almak için partisinin başında olmalıydı, varsın davası sürsün. aksi durumda aşırı muhalifler yaratır, geleceğe iyi tohumlar ekmezsiniz. bu hep böyle oldu, başımızdaki siyasal islamcılar bunun en iyi örneği.
sd'nin öyle ya da böyle ardında açıklama yapan ap'si var. ola ki bu sizin başınıza gelecek olursa derdiniz anlatabileceğiniz bir tane işler kurum bulamayakcasınız. allah hanım bunlardan korusun.
bana kalırsa sd, öyle ya da böyle bir kesimin sesiydi. bu kesimin gazını almak için partisinin başında olmalıydı, varsın davası sürsün. aksi durumda aşırı muhalifler yaratır, geleceğe iyi tohumlar ekmezsiniz. bu hep böyle oldu, başımızdaki siyasal islamcılar bunun en iyi örneği.
sd'nin öyle ya da böyle ardında açıklama yapan ap'si var. ola ki bu sizin başınıza gelecek olursa derdiniz anlatabileceğiniz bir tane işler kurum bulamayakcasınız. allah hanım bunlardan korusun.
devamını gör...
kavak yelleri
dawson’s creek dizisinin türk versiyonudur. ülkede çokça tutmuştur, ilk sezon iyi gidip sonrasında bozan dizidir zannımca.
devamını gör...
farkında olmadan acayip zeki ve birikimli birine sataşmak
sonucu "iyi oldu sana" düşüncesini harekete geçiren davranış.
zeki insanlar başkalarıyla değil, kendi işleriyle uğraşır çoğunlukla. dolayısıyla birisi gelip ona sataşıyorsa, büyük ihtimalle sorun, sataşan kişidedir. kendi halindeki insanlara sataşan tiplerden oldum olası nefret ettiğimden, böyle birine sataşıp ağzının payını alan herkes, gözümde çok komik bir duruma düşer.
eline, ağzına sağlık zeki ve birikimli insan; yine olsa yine yap!
zeki insanlar başkalarıyla değil, kendi işleriyle uğraşır çoğunlukla. dolayısıyla birisi gelip ona sataşıyorsa, büyük ihtimalle sorun, sataşan kişidedir. kendi halindeki insanlara sataşan tiplerden oldum olası nefret ettiğimden, böyle birine sataşıp ağzının payını alan herkes, gözümde çok komik bir duruma düşer.
eline, ağzına sağlık zeki ve birikimli insan; yine olsa yine yap!
devamını gör...