belki resim sevmiyoruz şair sorun edebiyatçı sorun söyleyelim.
devamını gör...

klasik edebi eserleri okumaktan nefret ediyorum mesela...
devamını gör...

sözlükte "dağlarla ya da tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle ya da ırmağa akan bölge." anlamına gelen coğrafya terimidir.
devamını gör...

o ana kadar hep bir bira iki bira içmiştim. arkadaşım aklıma girdi gel dedi gin içelim. tamam dedim gittik migrostan beefeater gin aldık b*k yiyecek gibi. yanına da sprite. başladık içmeye güzel gidiyordu ama oturduğun yerden kalkan kadarmış. eve varana kadar kaç kez kustum hatırlamıyorum. tabi evde anneden yenilen fırça da cabası.
devamını gör...

olmaması gereken şeydir. ölen birinin sevdiklerinde bıraktığı boşluğu kapatmak için çok uğraşıyor insanlar. bu sadece o boşluğu genişletmeye yarar bence. en azından benim için.
devamını gör...

(bkz: sıcak yerel rüzgarlar)dan biridir.

bir dağı aşar ve öteki yamaçta alçalır; her 100 metrede 1 derece ısınarak oluşur.

ısıtıcı ve kurutucu etki gösterir.
devamını gör...

katılmadığım başlıktır.
ben yoğurt yerken falan da kullanıyorum.
devamını gör...

devamını gör...

hiç bir zaman yapmadığım eylemdir. her oyladığımı mutlaka okuduğum için beğenmişimdir. öbür türlüsüne ben de karşıyım.
devamını gör...

son yüzyılın belki de gelmiş geçmiş en büyük lideri ve biz türk milletine gelmiş. ama bu coğrafyada iyi olan bir şeye kıymet gösterilir mi hiç? tabii ki hayır!

bu ülke ve millet için yaptıkları bir yanda dursun, entelektüel özellikleriyle beraber hepsini buraya yazmak istesek, karakter sayısı yetmeyecektir. bunca şeye rağmen, böyle bir adamı da gidip, yok masonmuş, yok ingiliz valisiymiş gibi asılsız, saçma sapan iftiralarla suçluyorlar.

geçen bir tanesini okudum yine, gülmekten karnım ağrıdı resmen. iddia eden diyor ki israil'i neden ilk atatürk tanıdı diyor. be adam israil 1948'te kuruldu, atatürk mü vardı o zaman :d
devamını gör...

(bkz: ragequit) olmuyorsa kasmayacaksın demek gibi bir şey. olmuyorsa cidden kasmayacaksın... en sıkıntılı yönü intihar ederken yaşayacağın histen korkmak, üşenmek. yani hissedeceğin acı, ölüm süreci, o süreci yaşarken keşke yapmasaydım düşüncesi işin acıklı yönü. değilse ölüme giden süreç çok kısa ve acısız olsa intihara yönelim çok daha fazla olurdu. çünkü cidden ragequit gibi bir şey. ha geriye intihar notu bırakmak da sanırım `gg` demek gibi bir şey oluyor herhalde. çünkü bitince bazen cidden bitiyor. kaybettiğin oyunda diktiğin binaların düşman tarafından tek tek yıkılışını izlermiş gibi izliyorsun. acı veriyor hayat. işte ragequit ihtiyacını hissediyor insan. umut denilen saçma şey diktiğin, inşa ettiğin şeylerin yıkılışını görme eziyetinden başka bir şey olmuyor.
devamını gör...

faulkner'in okuması ve anlaması çok zor, aşırı dikkat isteyen bir romanı. tüm kitapları böyle midir bilmiyorum, ses ve öfke kadar olmasa da döşeğimde ölürken (as ı lay dying) de zor bir kitaptı. zaten kendisine romanlarının ikinci ve üçüncü okumalarda dahi anlaşılmadığı sorulduğunda "dördüncü kez okuyun" cevabı vermiş. ses ve öfkenin, 4 farklı kişinin bakış açısıyla kronolojik sıra gözetilmeksizin yazıldığını söylemek sanırım nasıl bir anlaşılmazlıkla karşılaşılacağı konusunda bir ipucu olabilir. ancak dahası var, ilk bölüm, 33 yaşındaki, zeka özürlü benjy'nin bakışıyla anlatılıyor. her anlaşılmaz kitap/film gibi sonraki okumalar ilk okumaya göre çok daha güzel oluyor ve insana kendi çapında bir aydınlanma yaşatıyor. faulkner'a hayran oluyor ve sanatın o kadar da ucuz ve kolay bir iş olmadığını anlıyorsunuz. son olarak kitabın adı, william shakespeare'in macbeth eserindeki "it is a tale, told by an idiot, full of sound and fury" (kendimce çevirmeye çalışayım: bir geri zekalı tarafından anlatılan ses ve öfke dolu bir masal) dizesinden geliyor. ses ve öfke de bu dizeye atıf yaparak zeka özürlü benjy'nin anlatımıyla başlıyor. insan bu ince kurguyu öğrendiğinde bile hazine bulmuş gibi seviniyor. bazı şeyleri gereğinden fazla anlamak kesinlikle hastalık değil, en azından ses ve öfke'yi.
devamını gör...

o zaman güzel ve gerçekten yaşanmış bir olayı alıntılayarak bu başlığa güzel bir tanımla katkıda bulunalım.

--- alıntı ---

çok ilginç bir yazışma bu; belki daha önce okumuş olanlarınız vardır. fakat internette dolaşan bu yazıyı sizlerle paylaşmaktan kendimi alamadım. adam, dünyanın en ünlü finans şirketlerinden birinin başkanı olabilir. ama burada “güzin abla”lık yapıyor. hem de çok yerinde ve tam benlik bir cevap veriyor, zengin koca peşindeki kıza. bu sıkıntılı günlerde biraz gülümsemek hiç de fena olmayacak sanırım.

dünyanın en büyük finans şirketlerinden j.p. morgan’ın ceo’su james dimon, zengin koca avcısı bir kızın attığı elektronik postaya bakın nasıl cevap veriyor.
önce kızın j.p. morgan’a yolladığı elektronik postaya bir göz atalım:
“sayın morgan, size karşı dürüst olacağım. bu yıl 25 yaşına giriyorum. çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli şeyleri severim. yıllık geliri en az 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum.
açgözlü olduğumu düşünebilirsiniz, fakat new york’ta yıllık geliri 1 milyon dolar olan insanlar maalesef orta sınıf sayılıyor. çok şey istemiyorum.
sizin sitenizde yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan birileri var mı? hepiniz evli misiniz? bu konuları merak ediyor ve sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?
bugüne kadar birlikte olduğum erkekler arasında en zengini yılda 250 bin dolar kazanıyordu. central park’ın batı yakasında, yüksek bütçeli rezidanslarda yaşamak isteyen biri için yıllık 250 bin dolar yeterli değil.
size alçak gönüllülükle soruyorum;
1) zengin bekârlar nerede takılır? (lütfen bar, restoran, spor salonu, kulüp vs. gibi mekânların isimlerini ve adreslerini yazar mısınız?)
2) hangi yaş kategorisine odaklanmalıyım? 3) çoğu zenginin eşleri neden ortalama güzellikte? birkaç kızla tanıştım; güzel veya ilgi çekici değiller ama zengin erkeklerle evlenebilmişler.
4) kimin karınız, kimin yalnızca sevgiliniz olabileceğine nasıl karar veriyorsunuz? benim hedefim evlenmek. zengin bir adamla evlenebilmek için ne yapmalıyım?”
saygılarımla
bayan güzel


işte dımon’un kıza yanıtı

“sevgili bayan güzel, yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. tahmin ediyorum ki sizin gibi aynı soruları soran pek çok genç kız vardır.
lütfen profesyonel bir yatırımcı olarak durumunuzu analiz etmeme izin verin. benim yıllık gelirim 500 bin doların üzerinde, sizin kriterlerinize uyuyor, bu sebeple zamanınızı boş yere çalmadığımı umut ediyorum.
bir işadamı gözünden bakarsak, sizinle evlenmek kötü bir fikir. nedeni ise çok basit, lütfen açıklamama izin verin.
detayları bir kenara bırakırsak, yapmaya çalıştığınız şey ‘güzellik’ ile ‘para’ ikilisini takas etmek: a kişisi güzelliği sağlar, b kişisi de bunun için ödeme yapar, gayet adil.
fakat burada ölümcül bir problem var; sizin güzelliğiniz kaybolacak ama benim param iyi bir sebep olmadıkça tükenmeyecek.
aslına bakarsanız, benim gelirim yıldan yıla artabilir, ancak siz yıldan yıla güzelleşemezsiniz. bu sebeple, ekonomik açıdan bakarsak, ben değer kazanan bir varlıkken siz değer kaybeden bir varlıksınız. hem de sıradan bir değer kaybı değil, katlanarak artan bir değer kaybı.
eğer güzellik sizin tek varlığınızsa, değeriniz 10 yıl sonra çok daha düşük olacak.
wall street’te kullandığımız bir terimden yola çıkarsak, sizin için ‘takas pozisyonu’ diyebiliriz, ‘satın al ve bekle’ değil.
sizi satın almak iyi bir fikir değil, bu sebeple kiralamayı tercih ederim. çünkü alışveriş değeri düşen bir şeyi uzun süre elde tutmak hiç de akıllıca değildir. şüphesiz; aynı şey sizin istediğiniz evlilik için de geçerli.
bu yazdıklarım size zalimce geliyorsa bir de şöyle düşünün; tüm paramı kaybetseydim, beni terk etmez miydiniz? aynı şekilde güzelliğinizi kaybettiğinizde, benim de çıkış yolunu bulmam gerekmez mi?
yıllık geliri 500 bin doların üstünde olan insanlar aptal değil; sizinle yalnızca çıkarız ama evlenmeyiz. size, zengin bir adamla evlenme fikrini unutmanızı öneririm.
bu arada, yılda 500 bin dolar kazanan o zengin siz olabilirsiniz. zira o kadar parayı kazanmak, zengin bir aptal bulabilme ihtimalinizden daha yüksek.”
ceo j.p. morgan

--- alıntı --- kaynak burdan buyrunuz

evet adam resmen seni napayım. zaten ben zenginim kiralarım on sene sonra bi daha kiralarım demiş. yani güzel hanımlar boşverin zengin kocayı falan, çalışın çabalayın emek verin kendi ayaklarınızın üzerinde durun. başkalarının attığı temellerin üzerinde durmayın. zengin kadın bulurum diye gezen hemcinslerime zaten tek kelime etmeyeceğim. (bkz: suratınıza tükürmek isterdim,ama ondan da anlamazsınız ki siz)
devamını gör...

gecenin sonuna yolculuk gibi birçok yazara edebi hayatında ışık olmuş romanın yaratıcısı olan, bir dönemler antisemitizm yanlısı görüşleriyle itibarını kaybedince soykırım karşıtı olduğunu açıklayan fransız yazar ve doktordur.

céline'in ilham verdiği bazı tanınmış isimler şunlardır: *
jean-paul sartre, henry miller, william s. burroughs, kurt vonnegut, irvine welsh, charles bukowski, jack kerouac, jim morrison, paul auster...
devamını gör...

yunus emre’nin yine eskilerden kenan imirzalıoğlu’nun başrollerinde oynadığı deli yürek dizisinde, kuşçu karakterinin de seslendirdiği şiiri.


“bir ne derttir ana derman bulunmaz
ya bu ne yaredir zahmı belirmez

yitürdüm yusuf'um ken'an elinde
yusuf'um bulundu, ken'an bulunmaz

beyim arif isen, var sen yolunca
bunda başlar yiter, kanlar sorulmaz

manisiz kişiden hiç nesne gelmez
kovası yok kuyudan su çekilmez

kuyu cismindürür mani kovası
çekerler kovayı suyu belirmez

erenler kapısı, mürüvvet kapısı
sıtk ile gelenler, mahrum gülünmez

yunus bu manide gark oldu gitti
geri gelmekliğe aklı belirmez.”
devamını gör...

bir idam mahkûmunun son günü
devamını gör...

daha çok köpeklere karşı bir hazımsızlık duyarlar. zira, köpeğin dolaştığı yerde namaz kılınmayacağı hakkındaki inanış başı çeker.
devamını gör...

yahu bu nasıl bir güzelliktir. ellerinize beyninize sağlık efendim.
devamını gör...

bana göre beraber bir yerde vakit geçirdiğim, sohbet ettiğim, telefon ile irtibatta olduğum kişi arkadaşımdır.
dolayısıyla burada mesajlaştığım çok güzel insanlar var. hepsine de ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum.
ama arkadaşlık başka bir şey.
devamını gör...

reglin zor geçtiğini bilmiyordum özür dilerim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim