herkesin kötü insanlardan şikayet etmesi
iyi ve kötü insan yoktur. bu sadece masallarda olur. çünkü masallarda karakter değil tip vardır:iyi tip , kötü tip, tembel tip... tip denmesinin sebebi ise sadece bir özellikleri olması ve o özelliklerinin tam olması. ıyi tam iyi, kötü ise tam kötüdür. oysa hayat öyle midir? hayat roman gibidir. tipler yok karakterler vardır. tam iyi ve tam kötü insan yoktur. her karakterde iyi, kötü her özellik vardır. bunun ortaya çıkışı kisiye, zamana ve mekana göre değişir. yani hepimiz hem iyi hem kötüyüz. bu çevremizdekilere göre değişiyor.
devamını gör...
engel atan yazar
tartışma ortamı bile yokken, mizahi bir tavırla özelden soru yönelttiğim ve "okuduğunu anlamamışsın" diyerek engelleyen yazardır.
özelden kimseyle münasebete girmeyin. zira bu tür "ruh adam" popülasyonu moralinizi bozabilir
özelden kimseyle münasebete girmeyin. zira bu tür "ruh adam" popülasyonu moralinizi bozabilir
devamını gör...
dunning kruger etkisi
kısaca 'cahil cesareti' de diyebileceğimiz etkidir. bu sendroma sahip olan insanlar, cehaletlerinin sonucu olarak daha fazla öz güvene sahip olup, o konu hakkında hiç iyi olmasalar bile çok iyilermiş gibi davranış sergilerler. hiç de yabancı gelmiyor aslında. çevremizde gördüğümüz o alanda hiçbir bilgisi olmadığı halde uzmanıymış gibi o konuda ahkam kesenlerdir bu etkiyi gösterenler. bu etkiye sahip olanların özellikleri ise şu şekilde açıklanmıştır efendim:
1. ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
2. niteliklerini abartma eğilimindedir.
3. gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
4. nitelikleri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
cornell üniversitesinin iki psikologu justin kruger ve david dunning’in tanımladığı bir algılamada yanlılık olan bu etki, psikologlara nobel ödülü kazandırmıştır.
1. ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
2. niteliklerini abartma eğilimindedir.
3. gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
4. nitelikleri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
cornell üniversitesinin iki psikologu justin kruger ve david dunning’in tanımladığı bir algılamada yanlılık olan bu etki, psikologlara nobel ödülü kazandırmıştır.
devamını gör...
80 tl'ye normal sözlük hesabını satan yazar
10 yıl sonra 800 liraya bile zor geri alır, en azından neden olmasındı swh.
düzeltme: 800 lira çok bir para değil artık. keza para da değil. hoş bu yazıyı yazarken de değilmiş zaten.
düzeltme: 800 lira çok bir para değil artık. keza para da değil. hoş bu yazıyı yazarken de değilmiş zaten.
devamını gör...
birinci nesil normal sözlük yazarları
birinci nesil yazar diye ayrıştırılmış kafa sözlük yazarlarıdır. doğru bulmadığım bir tabirdir. tabi farklı bir mantığı var ise izah edilirse anlayış gösterebilirim ama daha önce kayıt düğmesine bastım diye fikir üstünlüğü kazanacağım anlamına gelmez. tabi ki bu ortamda daha fazla vakit geçirmiş ve deneyimlemiş biri olabiliriz fakat fikir eşitliğine zarar vermesini istemem.
devamını gör...
hollandaca
hollandalıların konuştuğu dil. sanılanın aksine flemenkçe belçika'nın kuzeyinde yerleşik flamanların konuştuğu hollandaca'nın bir lehçesine denilmektedir. kafamda hep (ingilizce+almanca)/2 olarak kodlanmıştır. bu dili konuşanlar genelde ingilizce ve almanca'yı da kolaylıkla anlar ve konuşur.
devamını gör...
gouda peyniri
kanada'da ozellikle italyan marketlerinde sikca karsima cikan hollanda'ya ait peynir turudur. neredeyse bir cok peynir turunde oldugu gibi adini uretildigi bolgeden almis. peynir genellikle inek sutunden uretilse de keci sutuyle de bu peyniri yapmak mumkun/mus. sekil olarak genellikle tekerlek seklinde uretiliyor. peynirin sade versiyonu oldugu gibi cesitli baharat ve cesnilerle harmanlanmis versiyonunu da bulmak mumkun. hafif yumusak, hafif sert bir peynir oldugunu soyleyebilirim. (kasara oldukca yakin bir peynir). tadini ise ben cok begenmedim gibi. yagli sutten uretildigi icin tadi oldukca agir (geldi), dolayisiyla kalorisi de yuksek...
devamını gör...
abd kongre binası'na saldıran boynuzlu adam
amerika tarihinin uğur ışılak'ı olabilir bu adam. o nasıl keskin bir dönüştür aslanım, o nasıl bir "r" yapmakdır.*
devamını gör...
kimse beni anlamıyor şikayetindeki anlaşılamayan o şey
anlaşılamayan o şey karşıdakinin " amaan bunu mu takıyorsun kafana- da " gizlidir. senin derdin ona basit gelir. senin canını acıtan onun için anlamsızdır. bu yüzden anlaşılamazsin.
devamını gör...
kitap sayfalarını ayraç niyetine katlayan insan
değişik bir modeldir. kitabına saygısı yoktur. ben kuş tüyü koyuyorum daha şık duruyor.
devamını gör...
z kuşağına kılıçdaroğlu dönemindeki ssk'yı anlatmamız lazım
diyelim tek başına kk batırdı bu ssk'yı.
z kuşağı şunu sorar;
üstünden bizim yaşımız kadar zaman geçmiş, sen bugüne gel ve anlat hele.
-işsizlik ne ayak
-enflasyon ve ekonomiye destek olacak real üretim (açıklanan ve reel)
(buna her kesimi katman lazım, çiftçi, sanayici, köylü ve hatta şu zor döenmde bir sürü esnafı vs.vs.vs)
-devlet ihaleleri (ayrıntıya girmiyorum burada, herkes biliyor az çok neler olduğunu)
-vekil maaşları (hepsinin özel/tüzel işleri de var)
-sadece el kaldırıp kafa sallayan vekiller
(memleket için iyi işler yapmaya çalışan istisnaları her daim azınlıkta oldu olmasa da iplenmedi)
-devlet kurumlarındaki fazla kadrolar
(her dönem olmuştur mutlaka ama hakkaniyetli ve işlevini yerine doğru getiren insanlar orada olsa
eminim gerçek memur sayısı en az %30 düşer ve düşmesi lazım)
-gss prim borcu diye bir garabet var
**araya tuik alalım bir adet!
-pandemi var, aşılar nerede? hala gelecek/cak, yolda siparişler deniliyor.
kimlerin ve nasıl vurulacağına dair net bir planlama bile yok. en öncelikli insanlar gerçekten öncelikli olarak aşıya ulaşacak mı?
önceliği olmayan birileri reklam yapar gibi aşı oluyor ve sosyal medyada yayınlıyor bunu.
(bir sürü örnek var)
-bu kadar üniversite var, mezun olan insanlar ne kadar kaliteli eğitim alıp yetişmişler?
(çok yüksek okul, kaliteli eğitim demek değil, sadece alınan bir kağıt parçası demek)
-mezun olduktan sonra kaç tanesi gerçek anlamda diplomasına ait bir işte istihdam ediliyor.
liste daha uzar gider, o sebeple bügünün siyasi erki doğru adımları atmak zorundadır, ki iş işten geçti artık.
o tren kaçtı ve giderler. sonucu daha kötü de olsa bu kural hiç değişmemiştir.
yaşını almış biri olarak şunu derim hep;
iyi bir koalisyon hükümeti eşit paylaşımla bakanlıkları alarak karşılıklı olacak şekilde birbirini ve bakanlıklarını/belediyelerini dürüst çalışma adına oto kontrol altına alıp bu kadar genç nüfusun olduğu bir memleketi uçurmasa da gerçekten adam eder.
yolsuzluk, kayrılma, adamcılık, düzgün ihale edilmeme vs.vs.vs. olduğu an verirsin ilgili bakanlığı, kişiyi mahkemeye memleketin paralarını çarçur etmekten mis gibi de yaparsın bunu, yeter ki iste. dokunulmazlıkları kaldır mesela hemen.
(çok şey istedim biliyorum)
o potansiyel biz de var, yeter ki amaç hizmet etmek olsun.
yoksa son 3 yılın ekonomik gidişatına bakın ve değerlendirin 20 yıllık iktidarı.
özal da tek başına iktidardı ve bu bize asla yaramayan bir durum.
her zaman kendi zenginlerini ortaya çıkarmış ve halk mutlaka zorda kalmıştır tek partiler döneminde.
not: hala kocaeli'nde üst geçitlerde "millet bahçesi" reklamı yapılıyor.
5,3 milyon metrekare??
oraya harcanan parayı geçtim, sadece reklamları için verilen ve panolara asılan kağıtlara verilen paralarla
yüzlerce ihtiyaç sahibinin işi görülür.
adam sormazlar mı bu pandemi dönemindeyken "aga bu nedir" diye?
kocaeli körfezinde zibilyon tane sayfiye yeri var ve insanlar çıkmak isteyince gayet de sahil kesiminde bir çok güzel yer bulur, oturur, eğlenir, dinlenir zaten. evimin balkonunda bile otururum, sen adamın cebinde parası var mı ondan bahset.
boşver bahçeyi falan, fuzuli masraf, bu kadar net.
z kuşağı şunu sorar;
üstünden bizim yaşımız kadar zaman geçmiş, sen bugüne gel ve anlat hele.
-işsizlik ne ayak
-enflasyon ve ekonomiye destek olacak real üretim (açıklanan ve reel)
(buna her kesimi katman lazım, çiftçi, sanayici, köylü ve hatta şu zor döenmde bir sürü esnafı vs.vs.vs)
-devlet ihaleleri (ayrıntıya girmiyorum burada, herkes biliyor az çok neler olduğunu)
-vekil maaşları (hepsinin özel/tüzel işleri de var)
-sadece el kaldırıp kafa sallayan vekiller
(memleket için iyi işler yapmaya çalışan istisnaları her daim azınlıkta oldu olmasa da iplenmedi)
-devlet kurumlarındaki fazla kadrolar
(her dönem olmuştur mutlaka ama hakkaniyetli ve işlevini yerine doğru getiren insanlar orada olsa
eminim gerçek memur sayısı en az %30 düşer ve düşmesi lazım)
-gss prim borcu diye bir garabet var
**araya tuik alalım bir adet!
-pandemi var, aşılar nerede? hala gelecek/cak, yolda siparişler deniliyor.
kimlerin ve nasıl vurulacağına dair net bir planlama bile yok. en öncelikli insanlar gerçekten öncelikli olarak aşıya ulaşacak mı?
önceliği olmayan birileri reklam yapar gibi aşı oluyor ve sosyal medyada yayınlıyor bunu.
(bir sürü örnek var)
-bu kadar üniversite var, mezun olan insanlar ne kadar kaliteli eğitim alıp yetişmişler?
(çok yüksek okul, kaliteli eğitim demek değil, sadece alınan bir kağıt parçası demek)
-mezun olduktan sonra kaç tanesi gerçek anlamda diplomasına ait bir işte istihdam ediliyor.
liste daha uzar gider, o sebeple bügünün siyasi erki doğru adımları atmak zorundadır, ki iş işten geçti artık.
o tren kaçtı ve giderler. sonucu daha kötü de olsa bu kural hiç değişmemiştir.
yaşını almış biri olarak şunu derim hep;
iyi bir koalisyon hükümeti eşit paylaşımla bakanlıkları alarak karşılıklı olacak şekilde birbirini ve bakanlıklarını/belediyelerini dürüst çalışma adına oto kontrol altına alıp bu kadar genç nüfusun olduğu bir memleketi uçurmasa da gerçekten adam eder.
yolsuzluk, kayrılma, adamcılık, düzgün ihale edilmeme vs.vs.vs. olduğu an verirsin ilgili bakanlığı, kişiyi mahkemeye memleketin paralarını çarçur etmekten mis gibi de yaparsın bunu, yeter ki iste. dokunulmazlıkları kaldır mesela hemen.
(çok şey istedim biliyorum)
o potansiyel biz de var, yeter ki amaç hizmet etmek olsun.
yoksa son 3 yılın ekonomik gidişatına bakın ve değerlendirin 20 yıllık iktidarı.
özal da tek başına iktidardı ve bu bize asla yaramayan bir durum.
her zaman kendi zenginlerini ortaya çıkarmış ve halk mutlaka zorda kalmıştır tek partiler döneminde.
not: hala kocaeli'nde üst geçitlerde "millet bahçesi" reklamı yapılıyor.
5,3 milyon metrekare??
oraya harcanan parayı geçtim, sadece reklamları için verilen ve panolara asılan kağıtlara verilen paralarla
yüzlerce ihtiyaç sahibinin işi görülür.
adam sormazlar mı bu pandemi dönemindeyken "aga bu nedir" diye?
kocaeli körfezinde zibilyon tane sayfiye yeri var ve insanlar çıkmak isteyince gayet de sahil kesiminde bir çok güzel yer bulur, oturur, eğlenir, dinlenir zaten. evimin balkonunda bile otururum, sen adamın cebinde parası var mı ondan bahset.
boşver bahçeyi falan, fuzuli masraf, bu kadar net.
devamını gör...
bireysel psikoloji
alfred adler tarafından geliştirilmiştir. psikanalize kıyasla daha çok toplumsallıktan yanadır. adler, başlarda sigmund freud'un izleyicilerindenken, daha sonra fikir ayrılığına düşerek kendini bireysel psikolojiyi geliştirmeye adamıştır. aşağılık kompleksi, üstünlük kompleksi gibi karmaşalar öne sürmüştür. birçok bakımdan freud'un kuramına karşı geliştirdiği kavramlar vardır. 'ego' karşısında 'benlik' gibi.
bir nevrozu ve psikozu tedavi etmek için hastanın tüm yaşam şekillerini değiştirip, hiçbir koşul öne sürmeksizin toplumun içine döndürülmesi gerektiğini savunur.
adler kişilerin yalnızca bütünleşmiş ve tamamlanmış varlıklar olarak anlaşılabilir olduklarını ileri sürerek, kişiliğin bütünlüğünün
üzerinde durmuştur.
geçmişten çok istek ve beklentilerimiz davranışlarımızı şekillendirir diyerek davranışların amaçlı olduğunu belirtmiştir.
adler’e göre sadece geçmiş ve çocukluk yaşantılarımız bizi şekillendirmemekte aynı zamanda birey olarak kendi kendimizi yeniden
yaratmaktayız. insanlar cinsel dürtülerden çok sosyal ilişkilerle motive olacağını belirtmiştir.
bir nevrozu ve psikozu tedavi etmek için hastanın tüm yaşam şekillerini değiştirip, hiçbir koşul öne sürmeksizin toplumun içine döndürülmesi gerektiğini savunur.
adler kişilerin yalnızca bütünleşmiş ve tamamlanmış varlıklar olarak anlaşılabilir olduklarını ileri sürerek, kişiliğin bütünlüğünün
üzerinde durmuştur.
geçmişten çok istek ve beklentilerimiz davranışlarımızı şekillendirir diyerek davranışların amaçlı olduğunu belirtmiştir.
adler’e göre sadece geçmiş ve çocukluk yaşantılarımız bizi şekillendirmemekte aynı zamanda birey olarak kendi kendimizi yeniden
yaratmaktayız. insanlar cinsel dürtülerden çok sosyal ilişkilerle motive olacağını belirtmiştir.
devamını gör...
georg wilhelm friedrich hegel
'zekasını beğendiğin birisinin görüntüsünü merak etme. zekasını kullanmayan birinin ise görüntüsünden etkilenme.' demiş, yerinde bir tespit yaparak gönülleri fethetmiş bir filozoftur kendileri..
'sonsuzluğu düşünürken kendimizi yokluğu düşünürken bulduğumuzu, yokluğu düşünürken de sonunda sonsuzluğu düşünür hale geldiğimizi' söyleyende yine bu amcamızdır.
stuttgart'ta dünyaya gelmiş, tübingen'de ilahiyat okumuş, bern ve frankfurt'ta felsefe öğretmenliğine başlamış, 1805 yılında jena üniversitesinde profesör olmuştur.
kendisini taktir eden francis herbert bradley*, jean paul sartre* ve karl marx* gibi düşünürler ve belden alta vurmak dahilinde kendisini eleştiren soren aabye kierkegaard*, arthur schopenhauer*, friedrich wilhelm nietzsche*, martin heidegger* ve friedrich schelling* gibi farklı düşünürler üzerinde geniş bir etki oluşturarak yaşadığı çağın bilim ve felsefesini büyük ölçüde etkilemiştir.
başlangıçta friedrich schelling'in öznel idealizm* felsefesine inanmış olsa da, sonradan kendine diyalektik mantık felsefe sistemini kurup onun savunmasını yapmaya başlamıştır.
phänomenologie des geistes isimli kitabında oluşturduğu diyalektik mantık sistemini anlatmıştır. immanuel kant'ın felsefesine inanmakla birlikte onun fikirlerini yetersiz bulmuş, kant'ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerini savunmuştur. kant belirsizliği yenme gayreti içerisinde belirsiz kalmıştır fakat hegel daha nettir 'yazılmamış düşünce düşünülmemiş sayılır' demiştir.
hegel’e aklın azmanı denseymiş daha doğru olurmuş. ruhtan bu kadar söz edip de bu kadar kesin bir şekilde aklın soğukluğunu temsil etmek her filozofun harcı değildir. hegel'in felsefesi ağır ve sağlam bir hukuki felsefedir. işin özünde hegel felsefenin hukukçusudur..
'sonsuzluğu düşünürken kendimizi yokluğu düşünürken bulduğumuzu, yokluğu düşünürken de sonunda sonsuzluğu düşünür hale geldiğimizi' söyleyende yine bu amcamızdır.
stuttgart'ta dünyaya gelmiş, tübingen'de ilahiyat okumuş, bern ve frankfurt'ta felsefe öğretmenliğine başlamış, 1805 yılında jena üniversitesinde profesör olmuştur.
kendisini taktir eden francis herbert bradley*, jean paul sartre* ve karl marx* gibi düşünürler ve belden alta vurmak dahilinde kendisini eleştiren soren aabye kierkegaard*, arthur schopenhauer*, friedrich wilhelm nietzsche*, martin heidegger* ve friedrich schelling* gibi farklı düşünürler üzerinde geniş bir etki oluşturarak yaşadığı çağın bilim ve felsefesini büyük ölçüde etkilemiştir.
başlangıçta friedrich schelling'in öznel idealizm* felsefesine inanmış olsa da, sonradan kendine diyalektik mantık felsefe sistemini kurup onun savunmasını yapmaya başlamıştır.
phänomenologie des geistes isimli kitabında oluşturduğu diyalektik mantık sistemini anlatmıştır. immanuel kant'ın felsefesine inanmakla birlikte onun fikirlerini yetersiz bulmuş, kant'ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerini savunmuştur. kant belirsizliği yenme gayreti içerisinde belirsiz kalmıştır fakat hegel daha nettir 'yazılmamış düşünce düşünülmemiş sayılır' demiştir.
hegel’e aklın azmanı denseymiş daha doğru olurmuş. ruhtan bu kadar söz edip de bu kadar kesin bir şekilde aklın soğukluğunu temsil etmek her filozofun harcı değildir. hegel'in felsefesi ağır ve sağlam bir hukuki felsefedir. işin özünde hegel felsefenin hukukçusudur..
devamını gör...
kalbi camdan
umay umay'ın ağzı bozuk aşk mektubu albümünün 2. şarkısı. aşırı betimlemeli de olsa iyi ve zamanının ötesinde bir şiir/şarkı.
devamını gör...
sinyal çekmek
t: argoda önceden yalnızca"dilenmek" anlamında kullanılırken anlam daralmasına uğrayıp günümüzde çoğunlukla "birilerinden sürekli sigara istemek" anlamında kullanılmaktadır. sinyal yapmak da denir. bu işle meşgul olan zâta da sinyalci* denir.
+dümenci şerefsize bak, her gün sinyal çekiyo' utanmadan.
-verme sen de abi, alıştırmasaydın baştan.
+...
-...
+dümenci şerefsize bak, her gün sinyal çekiyo' utanmadan.
-verme sen de abi, alıştırmasaydın baştan.
+...
-...
devamını gör...
ali erbaş'ın fahrettin koca'ya posta koyması
kılıçlı ali efendi’nin bozuk saat misali, fahrettin koca’yı tekzip etmesi olayı.
ikinci hayret vesilesi, ali erbaş’ın uzun süre sonunda nihayet din hakkında konuşması.
ali erbaş’a hak verebileceğim hiç aklıma gelmemişti, yaşa yaşa gör temaşa.
sağlık bakanı koca, geçen hafta yaptığı açıklamada, ramazan boyunca camilerin açık olacağını, teravih namazlarının camilerde kılınabileceğini açıklamıştı; diyanet işleri başkanı ali erbaş, “teravih namazını camilerde değil evlerimizde kılmanın uygun olduğuna karar verdik” açıklaması yaptı.
enteresan zamanlar.
düzenleme: herkes posta koymak tabirine takılmış, buyursunlar ne demekmiş:
1) kendinden güçlü birisinin isteğini yerine getirmemek.
2) racon kesmek, rest cekmek gibi anlamlarla bağdaştırılabilecek olan, argo terim.
*
ikinci hayret vesilesi, ali erbaş’ın uzun süre sonunda nihayet din hakkında konuşması.
ali erbaş’a hak verebileceğim hiç aklıma gelmemişti, yaşa yaşa gör temaşa.
sağlık bakanı koca, geçen hafta yaptığı açıklamada, ramazan boyunca camilerin açık olacağını, teravih namazlarının camilerde kılınabileceğini açıklamıştı; diyanet işleri başkanı ali erbaş, “teravih namazını camilerde değil evlerimizde kılmanın uygun olduğuna karar verdik” açıklaması yaptı.
enteresan zamanlar.
düzenleme: herkes posta koymak tabirine takılmış, buyursunlar ne demekmiş:
1) kendinden güçlü birisinin isteğini yerine getirmemek.
2) racon kesmek, rest cekmek gibi anlamlarla bağdaştırılabilecek olan, argo terim.
*
devamını gör...
bir başkadır sinan
"sen kalacak mısın bu gece ?"
devamını gör...
sarı çizmeli mehmet ağa
barış manço'nun şarkısı ve yoksullara gizlice * maddi destek sağlayan, onların borçlarını ödeyen ismi bilinmeyen hayırseverler için kullanılan tabirdir.
ayrıca lefkoşa'dan emir abdurrahman bulut'un ihlas haber ajansında yayımlanan 2016 tarihli haberine göre, gerçekten yaşamış bir insandır:
--- alıntı ---
merhum sanatçı barış manço’nun mançoloji albümünde çıkış yaptığı “sarı çizmeli mehmet ağa” şarkısının yaşanmış bir hikayeden esinlenerek yazıldığı ortaya çıktı.
kim olduğu bilinmeyen kişiler için kullanılan sarı çizmeli mehmet ağa, bugün adını unutulmaz şarkı sayesinde duyursa da bir öyküsü var. şarkının kahramanı sarı çizmeli mehmet ağa'nın efsane olmadığı sanılanın aksine 1800'lü yıllarda kktc'nin göçeri köyünde yaşadığı öğrenildi. 1971 yılında kıbrıs'a konser vermek için gelen manço, köylülerden sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini öğrenmesiyle şarkıyı yazdı. manço, şarkının geniş kitlelere ulaşmasının ardından 1982 yılında sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarını yaptırdı. sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarı lefkoşa yakınlarındaki göçeri köyünde bulunuyor.
göçeri köylüleri doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinmeyen ancak 1800'lü yıllarda yaşadığı kaydedilen sarı çizmeli mehmet ağa'nın köyün toprak ağası olduğunu ve sarı çizmelerini hiç çıkarmadığını ifade ediyor. sarı çizmeli mehmet ağa'nın köydeki tüm bekarları evlendirdiğini ifade eden köylüler, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığını kaydetti.
göçeri köyü muhtarı mustafa göçeri, barış manço'nun 1971 yılında kıbrıs'a geldiğini ve göçeri köyünü gezdiğini ifade ederek, sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini dinleyip şarkıyı yazdığını 1982 yılında da mezarını yaptırdığını kaydetti. sarı çizmeli mehmet ağa'nın fakire yardım eden bir kişi olduğunu kaydeden mustafa göçeri, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığı kaydetti.
--- alıntı ---
ayrıca lefkoşa'dan emir abdurrahman bulut'un ihlas haber ajansında yayımlanan 2016 tarihli haberine göre, gerçekten yaşamış bir insandır:
--- alıntı ---
merhum sanatçı barış manço’nun mançoloji albümünde çıkış yaptığı “sarı çizmeli mehmet ağa” şarkısının yaşanmış bir hikayeden esinlenerek yazıldığı ortaya çıktı.
kim olduğu bilinmeyen kişiler için kullanılan sarı çizmeli mehmet ağa, bugün adını unutulmaz şarkı sayesinde duyursa da bir öyküsü var. şarkının kahramanı sarı çizmeli mehmet ağa'nın efsane olmadığı sanılanın aksine 1800'lü yıllarda kktc'nin göçeri köyünde yaşadığı öğrenildi. 1971 yılında kıbrıs'a konser vermek için gelen manço, köylülerden sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini öğrenmesiyle şarkıyı yazdı. manço, şarkının geniş kitlelere ulaşmasının ardından 1982 yılında sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarını yaptırdı. sarı çizmeli mehmet ağa'nın mezarı lefkoşa yakınlarındaki göçeri köyünde bulunuyor.
göçeri köylüleri doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinmeyen ancak 1800'lü yıllarda yaşadığı kaydedilen sarı çizmeli mehmet ağa'nın köyün toprak ağası olduğunu ve sarı çizmelerini hiç çıkarmadığını ifade ediyor. sarı çizmeli mehmet ağa'nın köydeki tüm bekarları evlendirdiğini ifade eden köylüler, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığını kaydetti.
göçeri köyü muhtarı mustafa göçeri, barış manço'nun 1971 yılında kıbrıs'a geldiğini ve göçeri köyünü gezdiğini ifade ederek, sarı çizmeli mehmet ağa'nın hikayesini dinleyip şarkıyı yazdığını 1982 yılında da mezarını yaptırdığını kaydetti. sarı çizmeli mehmet ağa'nın fakire yardım eden bir kişi olduğunu kaydeden mustafa göçeri, ömrünün son günlerine kadar bu şekilde yaşadığı kaydetti.
--- alıntı ---
devamını gör...
rooks
indie rock türünde müzikler yapan teksaslı grup shearwater'ın * 2008 tarihli rook yani 'karga' isimli albümünde 2. sırada yer alan şarkıdır.
yer yer sitemin ön plana çıktığı hüzünlü bir hava hakimdir bu şarkıda. bahsedilen kuşlar ise aslında birer imge olup kastedilen şey; insanın hayatında kaçmak için hiçbir yerinin olmadığı, dünyamızın 'paralize' -felç- olduğudur.yani elimizden gelen hiçbir şey yok ve bize sunulana katlanmak durumundayız, anlamında.
kargalar yığıldığında
when the rooks were laid in piles
yolun kenarlarında
by the sides of the road
antenlere çarpıyor
crashing into the aerials
çamaşırhane hattında karışık
tangled in the laundery line
ve bir tarlada toplandı
and gathered in a field
tüy gibi bir ateşte yakıldılar
they were burned in a feathering pyre
soğuk siyah bir gözle
with a cold black eye
kırlangıçlar saçaklardan düştüğünde
when the swallows fell from the eaves
ve kulelerden gelen martılar
and the gulls from the spires
ve milyonlarca sığırcık
and starlings in the millions
yattıkları yerde beslenecekler
will feed on the ground where they lie
ambulans görevlileri dedi ki
the ambulance men said there's
hayatın için kaçacak hiçbir yer yok
nowhere to flee for your life
bu yüzden içeride kaldık
so we stayed inside
ve biz uyuyacağız
and we'll sleep until
insanın dünyası felç olana dek
the world of man is paralyzed
ah şahin varisi uyanır
oh the falcon heir awakes
çanların sesine
to the sound of the bells
güneye doğru ilerliyorlar
they're heading southbound
canlı bırakıyorlar
they're leaving it alive
ve her boş kafes sadece zil çalıyor
and each empty cage just rings
ve bir zil gibi duyulur
and is heard like a bell
bu soğuk yıldızların altında
underneath these cold stars
ve bu sıkıntılı gece
and this troubled night
ve insanın çığlıkları
and the cries of man
krallığın yaklaşmasına izin ver
let the kingdom come to nigh
bu hayalin gerçekleşmesine izin ver
let this dream be realized
yer yer sitemin ön plana çıktığı hüzünlü bir hava hakimdir bu şarkıda. bahsedilen kuşlar ise aslında birer imge olup kastedilen şey; insanın hayatında kaçmak için hiçbir yerinin olmadığı, dünyamızın 'paralize' -felç- olduğudur.yani elimizden gelen hiçbir şey yok ve bize sunulana katlanmak durumundayız, anlamında.
kargalar yığıldığında
when the rooks were laid in piles
yolun kenarlarında
by the sides of the road
antenlere çarpıyor
crashing into the aerials
çamaşırhane hattında karışık
tangled in the laundery line
ve bir tarlada toplandı
and gathered in a field
tüy gibi bir ateşte yakıldılar
they were burned in a feathering pyre
soğuk siyah bir gözle
with a cold black eye
kırlangıçlar saçaklardan düştüğünde
when the swallows fell from the eaves
ve kulelerden gelen martılar
and the gulls from the spires
ve milyonlarca sığırcık
and starlings in the millions
yattıkları yerde beslenecekler
will feed on the ground where they lie
ambulans görevlileri dedi ki
the ambulance men said there's
hayatın için kaçacak hiçbir yer yok
nowhere to flee for your life
bu yüzden içeride kaldık
so we stayed inside
ve biz uyuyacağız
and we'll sleep until
insanın dünyası felç olana dek
the world of man is paralyzed
ah şahin varisi uyanır
oh the falcon heir awakes
çanların sesine
to the sound of the bells
güneye doğru ilerliyorlar
they're heading southbound
canlı bırakıyorlar
they're leaving it alive
ve her boş kafes sadece zil çalıyor
and each empty cage just rings
ve bir zil gibi duyulur
and is heard like a bell
bu soğuk yıldızların altında
underneath these cold stars
ve bu sıkıntılı gece
and this troubled night
ve insanın çığlıkları
and the cries of man
krallığın yaklaşmasına izin ver
let the kingdom come to nigh
bu hayalin gerçekleşmesine izin ver
let this dream be realized
devamını gör...
gereğinden fazla abartılan kitaplar
stefan zweig'ın biyografi haricindeki kitapları abartılıyor. oğuz atay abartılıyor. sabahattin aliabartılıyor, özellikle kürk mantolu madonna. kafka'nın dönüşüm'ü abartılıyor.
bütün bu kitapların abartılmasının temelinde popüler kültür yatmakta. ve aynı paralelde sürü psikolojisi, toplum dayatmaları. bu yazarların veya kitapların kötü olduğunu söylemiyorum hayır, fakat abartılıyor. misal kürk mantolu madonna buram buram dostoyevski kokar. stefan zweig da aynı şekilde rus esintileri taşır. gerçi bu esintilere sahip olmaması da beklenemez çünkü tüm dünyayı kasıp kavuran bir şeyden bahsediyoruz, yani rusya'dan. fakat demek istediğim bunlar abartılacağına ruslar abartılsa daha objektif olurdu durum.
kısacası "her şey abartılmışsa da özünde hiçbir şey abartı değildir."
bütün bu kitapların abartılmasının temelinde popüler kültür yatmakta. ve aynı paralelde sürü psikolojisi, toplum dayatmaları. bu yazarların veya kitapların kötü olduğunu söylemiyorum hayır, fakat abartılıyor. misal kürk mantolu madonna buram buram dostoyevski kokar. stefan zweig da aynı şekilde rus esintileri taşır. gerçi bu esintilere sahip olmaması da beklenemez çünkü tüm dünyayı kasıp kavuran bir şeyden bahsediyoruz, yani rusya'dan. fakat demek istediğim bunlar abartılacağına ruslar abartılsa daha objektif olurdu durum.
kısacası "her şey abartılmışsa da özünde hiçbir şey abartı değildir."
devamını gör...