salona gidince annesinden, mutfağa gidince abisinden, bahçeye çıkınca babasından, çalışma odasında ise ablasından azar işitme ihtimali yüksektir, sürekli nasihat dinlemek istemiyordur. dışarısı desen malum pandemi, anlayacağınız depresyon ile alakası yoktur...
devamını gör...

ruh biliminde bunalım , ekonomide çöküntü anlamlarına gelen kavramdır.
devamını gör...

1987 yılında kurulmuş bir punk rock grubudur. albümleri abd'de 23 milyon, dünya çapında 70 milyon satmıştır ve bu sebeple tüm zamanların en başarılı punk rock grubu unvanını almışlardır.
american idiot adında şahane bir albümleri bulunmaktadır. çıkış yaptığı sene en iyi rock albümü seçilmiştir.
devamını gör...

bir başlık sabotesidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yoğun istek üzerine bu başlıkta da paylaşıyorum.
haydi kafacılar çiceklere, kedilere, kuşlara.. doğa fotolarınızı bir de bu başlıkta paylaşıp destek olabilirsiniz meraklılara.
el ele verirsek her yeri fotoğrafa boğabiliriz. bu güç bizde..
bakın buradaki ağacın kolları ile denizin bütünleşmesi derin anlamlar barındırıyor. acaba bu ağaç ne anlatmak istiyor bize?*
devamını gör...

aşk çeşmesi olarak da bilinir, romanın en romantik yerlerinden biridir. gece muhteşem aydınlatması ile neptün heykelini izlemeyeli çok uzun zaman oldu.
pandemi artik bitmeli..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu şemsiye ile dürtülen zavallı canlı.

tüm ülke olarak fiziksel ve ruhen onunla aynı durumdayız senelerdir, hayvanların arasında en çok o bilir bizim çilemizi, o olsun..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hayatta böyle saçma sapan, metafizik varlıklara inanırsanız, bir yerlerde gün gelir enişte tuncer de sizi gagalar. yapmayın etmeyin. hele ki bu yüz yılda, yaşamınızı böyle korkularla karartmayın. hatta keşke iradenizi de hiç bir zaman var olmamış mistik inanışlara teslim etmeseniz ne güzel olacak.
ilaa ilginç bir konu arıyorsanız bilimi araştırın. göreceksiniz ki bilim, hurafelerden de, milyarların meşruu saydığı fizik ötesi inançlardan da daha ilginç bir konudur.
bu tür inanışlar kalbinizi karartır. bilimse, kalbinizden yüzünüze kadar her yanınızı ışıtır ve aydınlatır. ışık varken neden karanlığı tercih edesiniz ki?
devamını gör...

denver'ın üzerine tanımam, şirk koşuyorsunuz. *

devamını gör...

yok öyle değildir de.
ay yok canım daha neler.
yav he he..
devamını gör...

duyguları çok belli eden bir yapıya sahip olmak.

utanınca kızarır,
sinirlenince ve heyecanlanınca ellerim titrer, sesim incelir,
haksızlığa uğrayınca kendini kaybeder,
üzülünce hüngür hüngür ağlar,
sevinince şapşal şapşal gülmekten kendimi alamam.
devamını gör...

türlü türlü işler yapılarak ders diye bir şeyin olduğunu unutma işlemi.
benim için dizi izlemek, film izlemek, kıyafetlerimi düzenlemek, kek yapmak gibi şeylerdir.
devamını gör...

5 milyon dolar para mi diye tepki verilmis olay. buyuk ulkeler icin para degildir elbet ama o ulke kendi vatandasinin ihtiyacini karsilayamazken bu parayi disaya veriyorsa sorgulanir elbet. 5 milyon dediginiz para 1-2 milyon nufuslu bir baltik ulkesinin 1 yillik saglik ya da egitim butcesi olabilir.

su oraya buraya verdiginiz 5 milyonlari pandeminin basinda esnafina verip herkesi evde tutsaydiniz su an bu durumda olmazdik..
devamını gör...

lady lazarus ne istiyor? intikam çığlıklarını kan ve kemikleriyle atıyor! zaferin beklenmedik bir kaybı var burada! dirilmek uğruna önce ölmek gerek! ölmek içinse dirilmeyi göze almak gerek! lazarus! uyan hülyalarının ardından! kaç bin kere daha kesilip biçileceksin?
otuz yaşında kendini en derin mahzenin en derin tabutuna kapatan sonsuz gömülmüşlüğün temsilcisini, sylvia plath'i daha iyi anlamanın bir yoludur. "diğer her şey gibi, ölmek de bir sanattır. ben bunu son derece iyi yapıyorum."

herr god! herr lucifer!





i have done it again.
one year in every ten
i manage it——

a sort of walking miracle, my skin
bright as a nazi lampshade,
my right foot

a paperweight,
my face a featureless, fine
jew linen.

peel off the napkin
o my enemy.
do i terrify?——

the nose, the eye pits, the full set of teeth?
the sour breath
will vanish in a day.

soon, soon the flesh
the grave cave ate will be
at home on me

and i a smiling woman.
i am only thirty.
and like the cat i have nine times to die.

this is number three.
what a trash
to annihilate each decade.

what a million filaments.
the peanut-crunching crowd
shoves in to see

them unwrap me hand and foot——
the big strip tease.
gentlemen, ladies

these are my hands
my knees.
i may be skin and bone,

nevertheless, i am the same, identical woman.
the first time it happened i was ten.
it was an accident.

the second time i meant
to last it out and not come back at all.
i rocked shut

as a seashell.
they had to call and call
and pick the worms off me like sticky pearls.

dying
is an art, like everything else.
i do it exceptionally well.

i do it so it feels like hell.
i do it so it feels real.
i guess you could say ı’ve a call.

it’s easy enough to do it in a cell.
it’s easy enough to do it and stay put.
it’s the theatrical

comeback in broad day
to the same place, the same face, the same brute
amused shout:

‘a miracle!’
that knocks me out.
there is a charge

for the eyeing of my scars, there is a charge
for the hearing of my heart——
it really goes.

and there is a charge, a very large charge
for a word or a touch
or a bit of blood

or a piece of my hair or my clothes.
so, so, herr doktor.
so, herr enemy.

i am your opus,
i am your valuable,
the pure gold baby

that melts to a shriek.
i turn and burn.
do not think i underestimate your great concern.

ash, ash—
you poke and stir.
flesh, bone, there is nothing there——

a cake of soap,
a wedding ring,
a gold filling.

herr god, herr lucifer
beware
beware.

out of the ash
i rise with my red hair
and i eat men like air.





gene yaptım, gene yaptım işte.
on yılda bir kere
beceririm bunu ben –

bir çeşit ayaklı mucize, tenim
bir nazi abajuru kadar parlak,
sağ ayağım

kağıt üstüne ağırlık,
yüzüm hiçbir özelliği olmayan, halis
yahudi keteni, en incesinden.

kaldır o örtüyü
sevgili düşmanım.
korkuttum mu yoksa?

göz ve burun oyuklarımla, otuz iki dişimle?
sasımış soluğum
yok olur gider bir günde.

pek yakında, evet pek yakında
mezar inimin yediği etim
gene üstümde olacak eve gittiğimde.

bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme.
otuzundayım daha.
kedi gibi dokuz canım var hem de.

bununla üç etti.
ne pis iş bu
silip, yok etmek her on yılı böyle.

milyonlarca lif, milyonlarca.
ağızlarında fındık fıstık çatur çutur, itişip
kakışıyor kalabalık, görmek için ellerimin, ayaklarımın

açığa çıkarılışını.
baylar, bayanlar!
böyle striptiz görmediniz.

bunlar ellerim.
bunlar da dizlerim.
bir deri bir kemiğim belki,

ama, aynı kadınım işte, tıpatıp aynı.
ilk kez olduğunda on yaşındaydım ben.
kazaydı.

ikincisinde, işi bitirmeye
ve bir daha dönmemeye öyle kararlıydım ki.
kapatmıştım kendimi,

sallanıyordum deniz kabuğu gibi.
seslenmek, durmadan seslenmek, bir de ayıklamak
zorunda kaldılar üstüme inciler gibi yapışmış kurtları.

ölmek,
her şey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme.

öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir.
öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir.
bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz.

öyle kolay ki bir hücrede bile yapabilirsiniz.
öyle kolay ki yaparsınız ve kımıldamazsınız.
benim canıma okuyan

aynı yere, aynı surata,
aynı şaşkın, hayvansı
'bu bir mucize! mucize! '

haykırışlarına güpegündüz
görkemli bir dönüş yapmak.
bir bedeli var

yaralarıma bakmanın, kalp atışlarımı
dinlemenin bir bedeli var –
tıkır tıkır çalışıyor işte.

bedeli var, hem de ne bedeli var,
bir sözcüğümün ya da bir dokunuşumun
ya da kanımdan bir damlanın

ya da saçımın bir telinin ya da bir parçasının elbisemin.
ya, işte böyle, herr doktor.
işte böyle, herr düşman.

beni siz yarattınız.
ben sizin kıymetli eşyanız.
eriyip bir çığlığa dönüşen

som altından bebeğiniz.
dönüyor, yanıyorum.
yüksek alakalarınızı küçümsüyorum sanmayın.

karıştırıp durduğunuz
küller, küller –
et, kemik, yok orada başka bir şey –

bir kalıp sabun,
bir alyans,
bir de altından diş dolgusu.

herr tanrı, herr şeytan
aman dikkat
aman dikkat

ben diriliyorum, kalkıyorum işte
küllerin arasından kızıl saçlarımla
ve insan yiyorum, hava solurcasına.
devamını gör...

tanımları yazarlara değil içeriklere bakarak beğendiğim için pek de umrumda olmayan durumdur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evrime bir şekilde mesafeliyseniz sizi modern biyoloji biliminin tuvaletine bile almazlar bırak çökmesini.
devamını gör...

ısaac asimov'a göre mutluluk; başka bir yerde olmanız, başka bir şey yapmanız, başka biri olmanız gerekirdi duygusuna kapılmamaktı. kendini ve mevcut durumunu şu an ki haliyle sevmek zor ama denenebilir.
devamını gör...

böyle olaylar benim nedense çok ilgimi çekiyor. okurken biraz korkuyorum ama hemen geçiyor. başlıktaki tüm tanımları hiç üşenmeden okudum. başlığı takibe aldım, devamını bekliyorum sevgili yazarlar.
not: benim başıma neden gelmiyor böyle şeyler?*
devamını gör...

sonrasin da ucuz etin yahnisi yavan olur.. işine dönmez inşallah..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim