seda peker'in şarkı yapması
allah affettsin kafayı sedat peker'le bozmuşuz dedim adam müzik sektörüne de mi girdi. klipte ilk 10 saniye her yerde sedat peker aradım. zor zor türkiye simülasyonu baya çetin geçiyor.
devamını gör...
çaylaklar sekmesinin daha keyifli olması
iki dakika göz gezdirip farkettiğim durumdur. hepsi yazar olmak için ilber ortaylı gibi takılıyorlar. yazar olunca şımaracaklar ama şu an hepsi çok kıyak tanımlar giriyor. helal len çaylaklar.
devamını gör...
normal sözlük'teki kaos ortamı
eleştiri kaldıramayan 5 yaşındaki yazarlar birbirine giriyor bazen.çayımı çekirdeğimi alıp izliyorum. kaos severiz.
devamını gör...
mutluluk
geceden perdeyi açık bırakmak sureti ile alarm olmaksızın odaya dolan gün ışığı ile kendiliğinden ve vücudunun istediği saatte uyanmak. bir yere yetişme kaygının olmaması, tüm günün sana ait olması.
-gerçekten mutluluk değil de ne? -
-gerçekten mutluluk değil de ne? -
devamını gör...
güne bir kedi bırak
leo dürüm sabah saatlerinde yoğun bakıma alındı.

dün akşam üzeri bir anda fenalaştı ne oldu hiç bir fikrim yok. vücut ısısı düşmüş bir şekilde gittik veterinere. az önce yanından ayrılırken 2 derece yükselmiş ama bu geceyi atlatmamız gerekiyor dedi veteriner. mecbur emanet edip eve geldim.
o savaşçı bir bebek. çöpten çıktığı günden bu yana hep savaştı hep kazandı. bu seferde kazanmalı. *
ona bolca dualarınızı, iyi enerjilerinizi yollayın lütfen. şuan buna çok ihtiyacı var.
sevgiler...

dün akşam üzeri bir anda fenalaştı ne oldu hiç bir fikrim yok. vücut ısısı düşmüş bir şekilde gittik veterinere. az önce yanından ayrılırken 2 derece yükselmiş ama bu geceyi atlatmamız gerekiyor dedi veteriner. mecbur emanet edip eve geldim.
o savaşçı bir bebek. çöpten çıktığı günden bu yana hep savaştı hep kazandı. bu seferde kazanmalı. *
ona bolca dualarınızı, iyi enerjilerinizi yollayın lütfen. şuan buna çok ihtiyacı var.
sevgiler...
devamını gör...
aileden para isterken utanmak
bazen 5 liram bile yokken param var dediğim ve günü geçirmeye çalıştığım durum
devamını gör...
anime izleyen 25 yaş üstü güruh
lütfen başlığı değiştirin.
"gürûh: değersiz, aşağı görülen ve küçümsenen topluluk' anlamı taşımaktadır."
"gürûh: değersiz, aşağı görülen ve küçümsenen topluluk' anlamı taşımaktadır."
devamını gör...
mutlu olma yolunda en büyük engel
insanları gereğinden fazla takmak.
devamını gör...
ilk mesaj nasıl atılmalı sorunsalı
hep turkcell atıyor. ben henüz cevap vermedim. ağırdan alıyom biraz.
devamını gör...
küçükken doğru bildiğimiz yanlışlar
yağmur yağdığında allahın duş aldığını sanırdım.
devamını gör...
ahmed arif'in dizeleri
"evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık…
ve zehir-zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık…"
beni ben eden beni benden alan adam. saygılar..
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık…
ve zehir-zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık…"
beni ben eden beni benden alan adam. saygılar..
devamını gör...
sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
"beraber olamayız, benim gibi biliyorsun" diye devam eden güzel bir sözdür.
devamını gör...
türk dizisi klişeleri
1-holding sahibi zengin, şımarık, baba parası yiyen, çapkın ya da hiçbir kıza bakmayan, mütevazi, hep nasihat aldığı yaşlı bir amcası olan 23lerinde erkek karakter
2-köpek gibi fakir ama iki katlı ahşapımsı evde yaşayan çok güzel kıyafetleri ve telefonu son model olan gururlu kadın
3-baş karakter erkekten hoşlanan ara bozucu zengin kadın(hep olmadık zamanda öpüşürler) ve baş karakter kadından hoşlanan öbür zengin erkek(genelde baş karakter erkekle yakın bi ilişkileri vardır)
4-dakikada 50 kereye çıkabilen bakışmalar, asla bitmezler... arada bakışlar dudaklara kayar ama tesadüf eseri aniden odaya başka biri gelir ya da biri öksürüp geri çekilir
2-köpek gibi fakir ama iki katlı ahşapımsı evde yaşayan çok güzel kıyafetleri ve telefonu son model olan gururlu kadın
3-baş karakter erkekten hoşlanan ara bozucu zengin kadın(hep olmadık zamanda öpüşürler) ve baş karakter kadından hoşlanan öbür zengin erkek(genelde baş karakter erkekle yakın bi ilişkileri vardır)
4-dakikada 50 kereye çıkabilen bakışmalar, asla bitmezler... arada bakışlar dudaklara kayar ama tesadüf eseri aniden odaya başka biri gelir ya da biri öksürüp geri çekilir
devamını gör...
harley quinn
sevimli bir manyak, joker’in aşkı için kötü olmayı seçen körkütük bir aşık, güzel bir psikiyatr, kısa süre amazonlarda yaşamış bir amazon kadını, batman’ı öldürmek isteyen gerçek kötülerden biri. bazen de yardıma koşan, içindeki iyiliği öldürememiş bir saftirik.
kafa store ilk çıktığında joker’i görür görmez sevgili iko’dan istediğim ilk rozet.
kafa store ilk çıktığında joker’i görür görmez sevgili iko’dan istediğim ilk rozet.
devamını gör...
freud'un kuramlarının günümüzde gülünç olması
“psikanaliz tarihiyle” yakından ilgilenen bir tarihçi olarak meseleyi en başından başlayarak kısaca anlatmaya çalışayım.
sigmung freud, viyanalı yahudi bir nörologtur. freud, psikanaliz kuramını ortaya atmadan önce hâlihazırda “psikoloji” adlı bir disiplin vardı. ancak “psikoloji” disiplini pek itibar görmüyordu dünyada. akli melekelerini yitirdikleri düşünülen varlıklı kimseler, özellikle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında isviçre’de bolca bulunan rehabilitasyon merkezlerine kaldırılıyorlardı. tıpkı tüberkülozdan muzdarip olanlar gibi. psikologlar da bu kişilere bir nevî “hasta bakıcı” olarak refakat ediyorlardı. hastalara uygulanan tedavi yöntemleri bilimsel temelden yoksundu, çoğunlukla alternatif yöntemlerdi. psikiyatri sözcüğü ise 19. yüzyılın başından beri bir ıstılah/terim olarak kullanılıyordu. fakat “psikiyatri” , akademik camialarının üzerinde fikir birliğine vardığı bir disiplin değildi.
psikanaliz kavramının isim babası ise freud’un hocalarından biri olan breuer’dir. ancak breuer yalnızca ismin mucididir, psikanalitik tekniğin değil. freud, psikanalitik kuramı geliştirdiğinde bütün dünyanın ilgisini çekmeye başladı. bu ilgi öylesine arttı ki, psikanalist olma hevesiyle yanıp tutuşan, 30’lu yaşlardaki genç entelektüeller freud’un evinde toplanmaya başladılar. bir süre sonra her çarşamba günü, akşam yemeğinden sonra freud’un evinde buluşmaya karar verdiler. buna da “çarşamba psikoloji toplantıları” denildi. freud’a büyük saygı duyduklar için ona “herr professor” diye hitap ediyorlardı, zamanla bir tür ulvi lakap haline geldi.
bu toplantılara katılanlar arasında: alfred adler, carl gustav jung, otto rank, ernest jones, karl abraham, max eitingon, sandor ferenczi gibi isimler vardır. bugün, büyük bir kitabevinin psikoloji kitaplığına baktığınızda göreceğiniz kült psikoloji kitaplarının yüzde doksanından fazlası bunların eserleridir. hepsi, freud’un eski öğrencileridir.
freud, bu toplantıları yeterli bulmadığı için 1907’de “wiener psychoanalytische vereinigung” (viyana psikanaliz derneği) kuruldu.
herkesin dilediğinde söz alabildiği, tatlıların yendiği, puroların içildiği, samimiyetin ön planda olduğu “çarşamba toplantıları” yerini hiyerarşinin apaçık hissedildiği ve ciddiyetin önem kazandığı dernek toplantılarına bıraktı. artık kimin ne kadar konuşacağına doğrudan doğruya freud karar veriyordu. bu toplantılar uzun süre devam etti.
kısa keserek, freud’un yaşamının son dönemine değinelim biraz. psikanalitik kuram abd ve ingiltere’de de fazlasıyla popülerlik kazanmış hatta yaratıcısı freud’un adı anılmadan tartışılmaya başlanmıştı. yaratıcısının adını gölgede bırakacak bir üne kavuşmuştu psikanaliz.
freud’un en küçük kızı anna freud da babasının izinden giderek psikanalist olmuştur. özellikle “çocuk psikolojisi” alanında hâlâ saygınlığını koruyan biridir. melanie klein ile girdiği uzun yıllar süren akademik tartışma meşhurdur.
yıllar içerisinde, bir sağaltım yöntemi olarak görülecek olan antidepresan ilaçların ortaya çıkışıyla beraber; edebiyatın, tıbbın, antropolojinin ve dinler tarihinin kıyılarında gezinen “psikanalitik kuram” unutulmaya yüz tutmuştur.
naziler, iktidarı tamamen ele geçirdiklerinde freud’un kitaplarını meydanlarda yakmışlar, yıllar evvel kurduğu yayınevini talan ettikten sonra kapatıp mühürlemişler ve freud’u da göç etmeye zorlamışlardır.
o dönemde oldukça iyi kazanmasına rağmen bütün ailesini gitmeyi karar verdiği londra’ya götürmesini sağlayacak parayı denkleştirememiştir. çünkü naziler, ülkeden çıkış parası istemişlerdir (yüklü miktarda) yani bir nevî haraç. bunun üzerine yakın dostu marie bonaparte’ın (napoleon bonaparte’ın yeğeni) maddi desteğiyle yaşlı kız kardeşleri hariç bütün yakınlarıyla beraber londra’ya hicret etmiştir. gitmeden evvel naziler ona bir evrak imzalatmışlardır. evraktaki metni paylaşıyorum.
erklärung. ıch bestätige gerne, dass bis heute den 4. juni 1938, keinerlei behelligung meiner person oder meiner hausgenossen vorgekommen ist. behörden und funktionäre der partei sind mir und meinen hausgenossen ständig korrekt und rücksichtsvoll entgegen gereten. wien, den 4. juni 1938
prof. dr. sigmund freud
türkçesi:
beyan. 4 haziran 1938’e değin, şahsıma ve hane halkına rahatsızlık verilmediğini kendi isteğimle teyit ediyorum. parti yetkilileri, bana ve aileme karşı her zaman düzgün, ölçülü davranmışlardır.
4 haziran 1938, viyana. prof. dr. sigmund freud
sigmung freud, viyanalı yahudi bir nörologtur. freud, psikanaliz kuramını ortaya atmadan önce hâlihazırda “psikoloji” adlı bir disiplin vardı. ancak “psikoloji” disiplini pek itibar görmüyordu dünyada. akli melekelerini yitirdikleri düşünülen varlıklı kimseler, özellikle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında isviçre’de bolca bulunan rehabilitasyon merkezlerine kaldırılıyorlardı. tıpkı tüberkülozdan muzdarip olanlar gibi. psikologlar da bu kişilere bir nevî “hasta bakıcı” olarak refakat ediyorlardı. hastalara uygulanan tedavi yöntemleri bilimsel temelden yoksundu, çoğunlukla alternatif yöntemlerdi. psikiyatri sözcüğü ise 19. yüzyılın başından beri bir ıstılah/terim olarak kullanılıyordu. fakat “psikiyatri” , akademik camialarının üzerinde fikir birliğine vardığı bir disiplin değildi.
psikanaliz kavramının isim babası ise freud’un hocalarından biri olan breuer’dir. ancak breuer yalnızca ismin mucididir, psikanalitik tekniğin değil. freud, psikanalitik kuramı geliştirdiğinde bütün dünyanın ilgisini çekmeye başladı. bu ilgi öylesine arttı ki, psikanalist olma hevesiyle yanıp tutuşan, 30’lu yaşlardaki genç entelektüeller freud’un evinde toplanmaya başladılar. bir süre sonra her çarşamba günü, akşam yemeğinden sonra freud’un evinde buluşmaya karar verdiler. buna da “çarşamba psikoloji toplantıları” denildi. freud’a büyük saygı duyduklar için ona “herr professor” diye hitap ediyorlardı, zamanla bir tür ulvi lakap haline geldi.
bu toplantılara katılanlar arasında: alfred adler, carl gustav jung, otto rank, ernest jones, karl abraham, max eitingon, sandor ferenczi gibi isimler vardır. bugün, büyük bir kitabevinin psikoloji kitaplığına baktığınızda göreceğiniz kült psikoloji kitaplarının yüzde doksanından fazlası bunların eserleridir. hepsi, freud’un eski öğrencileridir.
freud, bu toplantıları yeterli bulmadığı için 1907’de “wiener psychoanalytische vereinigung” (viyana psikanaliz derneği) kuruldu.
herkesin dilediğinde söz alabildiği, tatlıların yendiği, puroların içildiği, samimiyetin ön planda olduğu “çarşamba toplantıları” yerini hiyerarşinin apaçık hissedildiği ve ciddiyetin önem kazandığı dernek toplantılarına bıraktı. artık kimin ne kadar konuşacağına doğrudan doğruya freud karar veriyordu. bu toplantılar uzun süre devam etti.
kısa keserek, freud’un yaşamının son dönemine değinelim biraz. psikanalitik kuram abd ve ingiltere’de de fazlasıyla popülerlik kazanmış hatta yaratıcısı freud’un adı anılmadan tartışılmaya başlanmıştı. yaratıcısının adını gölgede bırakacak bir üne kavuşmuştu psikanaliz.
freud’un en küçük kızı anna freud da babasının izinden giderek psikanalist olmuştur. özellikle “çocuk psikolojisi” alanında hâlâ saygınlığını koruyan biridir. melanie klein ile girdiği uzun yıllar süren akademik tartışma meşhurdur.
yıllar içerisinde, bir sağaltım yöntemi olarak görülecek olan antidepresan ilaçların ortaya çıkışıyla beraber; edebiyatın, tıbbın, antropolojinin ve dinler tarihinin kıyılarında gezinen “psikanalitik kuram” unutulmaya yüz tutmuştur.
naziler, iktidarı tamamen ele geçirdiklerinde freud’un kitaplarını meydanlarda yakmışlar, yıllar evvel kurduğu yayınevini talan ettikten sonra kapatıp mühürlemişler ve freud’u da göç etmeye zorlamışlardır.
o dönemde oldukça iyi kazanmasına rağmen bütün ailesini gitmeyi karar verdiği londra’ya götürmesini sağlayacak parayı denkleştirememiştir. çünkü naziler, ülkeden çıkış parası istemişlerdir (yüklü miktarda) yani bir nevî haraç. bunun üzerine yakın dostu marie bonaparte’ın (napoleon bonaparte’ın yeğeni) maddi desteğiyle yaşlı kız kardeşleri hariç bütün yakınlarıyla beraber londra’ya hicret etmiştir. gitmeden evvel naziler ona bir evrak imzalatmışlardır. evraktaki metni paylaşıyorum.
erklärung. ıch bestätige gerne, dass bis heute den 4. juni 1938, keinerlei behelligung meiner person oder meiner hausgenossen vorgekommen ist. behörden und funktionäre der partei sind mir und meinen hausgenossen ständig korrekt und rücksichtsvoll entgegen gereten. wien, den 4. juni 1938
prof. dr. sigmund freud
türkçesi:
beyan. 4 haziran 1938’e değin, şahsıma ve hane halkına rahatsızlık verilmediğini kendi isteğimle teyit ediyorum. parti yetkilileri, bana ve aileme karşı her zaman düzgün, ölçülü davranmışlardır.
4 haziran 1938, viyana. prof. dr. sigmund freud
devamını gör...
bugünkü hava durumu
devamını gör...
yazarların favori deniz ürünü
mezgit
devamını gör...
sevdiği halde vazgeçen insan
çaresi kalmayan insandır çünkü seven insan öyle kolay vazgeçemez.
devamını gör...



