19a yaklaşan bir 18'liyim. artık ihitiyarladık:).
devamını gör...

biz z kuşağı çocuklarıyız, bizden önceki kuşakların yanlış seçimlerinin sonuçlarını çekiyoruz, hobilerimiz yok edildi yaşıtlarımız ülke ülke dolaşırken biz şehir dışına bile çıkamaz olduk. düzgün bir bilgisayar almak hayal oldu, on yaşındaki çocukluğunu yaşaması gereken çocuklar bilgisayar alabilmek için merkez bankası başkasının faiz kararını bekler oldu. yine aynı çocuklar bisiklet sürmesi, futbol oynaması gerekirken oturup başka ülkelerde alınan maaşları konuşur oldu, siz aslında bizi şımarık zannederken biz çok daha erken olgunlaştık gelecek kaygısıyla yoğrulduk atanamadık intihar ettik, atanamıyorlarsa öğretmenlik okumasın doktor olsun dediniz herkesin doktor olmasını beklediniz tarihe ve sanata olan ilgimizi yok saydınız. suçlu hep biz olduk ama kimse bu kadar özel üniversite açılmasına neden izin veriliyor neden her şehre devlet üniversite açıyor, köklü üniversitelere neden nitelik kazandırmıyoruz diye sormadı, bölüm istihdam planlamasını yapacak olan bizler değildik, bu kadar işsizliğe rağmen doğru düzgün bir planlama bile yapılmadan binlerce öğrenci alındı her bölüme, niteliksiz binlerce kişi yetişti, hepsi işsizliği ertelemek içindi. mezun olur olmaz karın tokluğuna iş bulabilenler şanslı sayıldı. biz z kuşağı çocuklarıyız sizin döneminizdeki gibi mezun olduktan sonra ev araba alma hayalleri kuramıyoruz, bugün sıfır araba almak için bile en büyük lüks haline geldi. biz de isterdik hobilerimizi gerçekleştirelim piyano çalalım, tenis oynayalım güzel bisiklet yollarında bisikletimizi sürelim, ortaokulu liseyi özelde okuyamayanların çok az şansı oldu hep. ilkokulda 45 kişilik sınıflarda eğitim gördük, bilişim çağında olmamıza rağmen ortaokullarda bilişim laboratuvarlarımız yok olanların bilgisayarları da milattan kalma. biz de isterdik insan gibi yaşamayı güzel hayaller kurmayı, kurdurtmadılar. siz her z kuşağını tiktokta gördüklerinizden ibaret sandınız, gelecek kaygısıyla yanıp tutuşan dil çalışan staj bulmak için çabalayan kendini geliştirmek isteyen gençleri göremediniz. biz z kuşağı çocuklarıyız geleceğimiz elimizden alındı.
devamını gör...

2018 yapımı bir marc forster filmidir. filmin başrollerinde fargo’daki rolüyle golden globe kazanan evan mcgregor ve hayley atwell oynarken bu ikiliye winnie the pooh ve arkadaşları da eşlik ediyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çocukken en sevdiğiniz oyuncaklarınızı hatırlar mısınız? benim onlarca oyuncağım arasında bir tanesi çok özeldi. komutan adını verdiğim sert plastikten bir asker idi bu. elimden hiç bırakmazdım. hangi oyunu oynasam komutanın mutlaka bir rolü olurdu. yani komutan benim için johnny depp tim burton için ne ise oydu. hangi rolü istesem ona girerdi.

sonra bir gün kardeşim kolunu kopardı komutanın ve komutan benim gazi oyun arkadaşım olmaya devam etti. ama çok yormadım onu o günden sonra ve zamanla da büyüdüm ve komutanı unuttum. bu vefasızlığım hala içimde yaradır.

christopher robin de büyür ve winnie ve arkadaşlarını unutur. onun da büyük dertleri vardır artık. bu dünyada hayatta kalmak ve büyük adam işleri ile meşgul olmak gibi. ama winnie ve diğerleri onu hep bekler. bir gün geleceğinden emindirler. ve o gün bir şekilde gelir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hüzünlü bir filmdir christopher robin. tıpkı bu filmden bir sene önce çekilen goodbye christopher robin gibi. çünkü unutulmuş oyuncaklar hüzünle doludur. onları unutmayın.
devamını gör...

gezebilmek için en azından 2 saat ayırmak gerektiğini düşündüğüm yapı. ben gidemedim diyenlere sanal müze linki, tık.

atatürk'ün naaşı ziyaret esnasında görülen anıtta değil, onun altındaki odada bulunuyor. bu odaya ancak ve ancak çok özel bir izinle girebilmek mümkün. naaşı 1953'te etnoğrafya müzesi'nden taşınırken ülkenin farklı noktalarından getirilen topraklar harmanlanmış ve defin bu memleket toprağına büyük bir törenle gerçekleşmiştir.

aslanlı yol'da taşlar öyle bir aralıkla yapılmış ki insan ancak başını eğerek yürüyebiliyor. tin tin bu yolda yürürken öğrenmiştim bu aralığın bilinçli tercih edildiğini.

atatürk'ün okuduğu kitaplar da özel eşyalarıyla birlikte burada sergileniyor. bazıları raflarda dizili halde, bazıları kendisinin sayfalara aldığı notlarla birlikte okunabilir şekilde sergileniyor, ki beni en çok etkileyen şeylerden biri bütün bu kitapları bir arada görmekti. burada farklı dillerden farklı konularda üç binin üzerinde kitap bulunuyor.

panaromalardan yüzlerce insanla birlikte geçerken güm güm atmıştı yüreğim. ayrıca yapı içerisinde inönü müzesi ve kabri de bulunuyor. eşyaları ve çeşitli belgelerle birlikte kendisi ile ilgili de bilgi sahibi olmak mümkün.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

biz daha çok bekleriz.
devamını gör...

friedrich nietzsche’nin kızkardeşi therese elisabeth alexandra förster-nietzsche’ye söylediği sözlerdir.

bu tanımı yazmak uzun zamandır aklımda idi ama bana yazmak için fikir veren ozgur1ey’in #1185564 tanımı oldu, çok beğendiğim bu tanımı okuyunca benim de yazmam gerektiğini düşündüm.

yazar elisabeth ile ilgili her şeyi yazmış ve ben de keyifle okudum ama benim yazacaklarım farklı olacak. çünkü beni ilgilendiren iki kardeş arasındaki bağ.

kim olursa olsun, herkes için kardeşi önemlidir. felsefenin kötü kralı, tanrının ölümünden sorumlu tutulan büyük filozof nietzsche hastalıklarla boğuştuğu sıralarda sarf eder bu sözleri. kardeşi yanı başındadır.

elisabeth çok üzgündür kardeşi için ve o an olabilecek en insani tavrı sergiler ve ağlamaya başlar. ne kadar büyük olursa olsun, dünyayı ne kadar etkilemiş olursa olsun ölmekte olan ağabeyidir. elisabeth yahudi karşıtıdır, gaddar bir insan olarak bilinir hatta ama karşısında yatan ağabeyidir.

nietzsche ağlayan kız kardeşine bu sözleri sarf eder. ben ilk okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. niçin ağlıyorsun elisabeth mutlu değil miyiz? değiliz nietzsche. mutlu değiliz.

bu söz selahattin yusuf’un bir kitabına da adını vermiştir. kitabı okumadım ama isminin çok havalı olduğunu düşünüyorum.

ve size son sorum. niçin ağlamıyoruz sayın okur, mutlu muyuz?
devamını gör...

boyundan yükseklerde ya da alçaklarda aramamaktır zira mutluluk insan boyundadır konfüçyüs'e göre.
devamını gör...


antik roma'da zengin ile fakir, köle ile hür ya da yönetici ile memur denilen sınıflar bir arada yaşardı. kente yeni gelen bir kişi, kimin köle ya da kimin hür olduğunu dışarıdan bakarak anlayamazdı. evleri bile iç içe, yan yana veya üst üsteydi. bir evde roma konseyinin üst düzey bir üyesinin yaşadığını görürken hemen yanında hayatını köle olarak geçiren birini görmeniz mümkündü.

bir gün roma konseyine yani asiller meclisine bir senatör tarafından teklif gelir. "roma'da kimlerin asil olduğu kimlerin köle olduğunu anlamak çok güçtür ve köle olanlar bundan böyle tek tip kıyafet giysin" denilir ve bu konu günlerce tartışılır.

en son meclisten çıkan karar şudur.

"sadece köle vatandaşların sayısı hür olanlardan çok fazladır ve eğer bu köleler tek tip kıyafet giyerler ise ne kadar kalabalık olduklarını fark ederler ve bu da roma için ciddi bir tehdit oluşturur."

böylelikle roma'da asla bu sistem uygulanamaz ve devamında gelen yönetimler ise aynı kararı emsal alırlar kendilerine.

-gören erdoğan
devamını gör...

mitolojiye ve doğal taşlara ilgisi olduğunu tahmin ettiğim yazar arkadaşımızdır.

gayet güzel tanımları vardır.

takibe aldım kendilerini.

nickaltını açmak da bana nasip olmuştur.
devamını gör...

allah o kıymığı bildiği gibi yapsın dediğimizdir. ufacık boyu var türlü türlü huyu vardır efendim kıymığın. iğne ve cımbızla çıkartılabilir. eğer uzun zaman geçerse cerrahi operasyon gerekebilir.
devamını gör...

tıfılaki bu senin için dediğim zeybekiko.

ikiyi bitirdim, yerime dönerken kulaklıkta bu başladı, hakkını verdim, iki döndüm, alkışı da kaptım haberin olsun!

notis sfakianis imzalı bir şarkı, zeybekiko!

semt basmane, kafa xios, araç spotify!
devamını gör...

bir çırpıda okunabilecek efsanevi jules verne kitabı. genel bağlamda kibirin insanı nasıl eriyip bitirdiğini anlatan bu kitap yer yer bilim-din arasındaki ilişkiye de dem vurmuş. ve bunlar 49 sayfada ancak bu kadar mükemmel kurgulanabilirdi bence.

zacharius abimiz, isviçrenin cenevre kentinde saat üreten ve ününü salmış bir ustadır, hatta öyledir ki ürettiği saatlerin ünü fransa ve almanya'ya kadar uzanmıştır. kendisini imal ettiği bütün saatlerin yaratıcısı olarak görür ve her saatin içine ruhunun bir parçasını hapsettiğini söyler. o saatlerden biri durunca, kendi kalp atışlarının da durduğunu hisseder çünkü saatleri kalp atışına göre ayarlamıştır.
efendim gel zaman git zaman bilimin gelişmesiyle saatler de gelişir ve ustamız 'saat maşası' nı icat eder. ancak bir gün öyle bir şey olur ki , zacharius ustanın ürettip sattığı saatler tek tek durmaya başlar.

sonuç olarak çok beğendiğim ve etkilendiğim bir kitaptı. şahsen ben okuduktan sonra mesajımı ve dersimi aldım efendim. siz de okuyun zira böyle bir eseri okumamak kayıp hem de sadece 49 sayfa!


bu kainatın, onu kanunlara tabii kılan yaradan'ı nasıl ölmezse, ben de ölemem! tanrı sonsuzluğu yarattıysa , zacharius usta da zamanı yarattı!




hiç şüphe yok ki aubert, diye karşılık verdi zacharius usta, sevdiğim iyi bir çıraksın sen, ama çalışırken, parmaklarının arasında sadece bakır ,altın,gümüş olduğunu zannediyorsun;benim dehamın hayat verdiği bu madenlerin canlı bir bedenin nabzı gibi attığını hissetmiyorsun! bu yüzden,eserlerin ölünce sen ölmezsin!




şimdi aubert,diye sözlerine devam etti ihtiyar saatçi,canlanmıştı. kendine bir göz at! içimizde iki farklı kuvvet olduğunu anlamıyor musun? ruhun kuvveti ve bedenin kuvveti , yani bir hareket ve bir düzenleyici. ruh yaşamın temel unsurudur,dolayısıyla harekettir. bu hareket ister bir ağırlık, ister bir zemberek ,isterse uhrevi bir güç tarafından meydana getirilsin, kalp için de aynı şey geçerlidir. ama beden olmazsa bu hareket eşitsiz,düzensin ve imkansız olurdu! bu yüzden beden ruhu düzenler ve tıpkı sarkaç gibi düzenli salınımlara tabidir.
devamını gör...

kadın cinayetleri
devamını gör...

biz ekşi sözlükteki cinsiyetci,ayrımcı başlıkları eleştiriyoruz ve yeriyoruz siz ekşi sözlüğü buraya taşıyorsunuz yapmayın.
devamını gör...

o modların çiceği, o modlarin bugs'ı *. an itibariyle de kafa radyo yayını'nı kahkalariyla guzellestirmekte. evet bu tatlilik, bu muziplik yedigi havuçların yan etkisi... iki gözümün ciceği, hayatin hep kahkahali, dolu dolu gecsin *.
devamını gör...

akşama kadar boş boş bilgisayarda oyun oynamasına izin veren anneden iyidir.. birşeyler öğrensin çocuk
devamını gör...

günaydın güzel ülkemin guzel insanları. guzel bir gün dışarda hava biraz serin ama tatli bir soğuk var. mis gibi bir cay ile bu soğuğu hissediyor ve anın keyfini çıkarıyorum. siz de oyle yapin bir cay alın teninize değen güneşin sıcaklığını, havanın serinliğini sonbaharı hissedin. cayın lezzetini.. dertleri bir anlığına bırakın. ne gelecek telaşı ne gecmiss hiçbir şey. sadece varsa güneş varsa cigara varsa hayat. umut varız. guzel gunlere..
devamını gör...

en az 3-4 kuşaktan beri zengin olan ailelerde kalıtımsal olarak ortaya çıkan güzellik çeşitidir. sonradan kazanılan parayla elde edilemez ve estetik güzellik değildir. tını olarak da farklı bir türkçe konuşurlar bu da sonradan öğrenilemez.
not: ünlülerden ya da sonradan zengin olanlardan bahsetmiyorum.
devamını gör...

pandemide çok yalnızlaştım ve burada yazarak bunu görmezden gelmeye çalışıyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim