sözlüğün ortasına oturup nickaltı yazılmasını sabırsızlıkla bekleyen yazar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

al girdim, mutlu musun?*
devamını gör...

aztek kültüründe bir çeşit tanrı olan quetzalcoatl'a adının bir kısmını veren kuş. ismin quetzal kısmı kuş, coatl kısmı bir çeşit yılandır ve bu ikisinin karşımı olan olağanüstü bir varlığı/tanrıyı temsil eder.
devamını gör...

hele bir de süper taso çıktıysa mahalledeki çocukların arasında kral muamelesi görürsünüz.
devamını gör...

"ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi,
tırnaklarıyla düzeltemiyor insan."
didem madak
devamını gör...

gençliğim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

asıl adı bryophyllum delagoense olan, türkçeye "aşkın gözyaşları" olarak çevrilen ve yaprakları çubuk şeklinde, yaprak uzunluğu ortalama 7 santimetre olan bir bitkidir.

gövdesinin boyu yaklaşık 1 metreyi bulabilir, yapraklarının rengi haki-yeşil tonlarındadır. yaprak rengi ekildiği toprağa, aldığı güneş derecesine göre değişmektedir. dayandığı en son sıcaklık derecesi -2°dir.

bir efsaneye göre bitkinin yapraklarından düşen filizler, gerçekte bitkinin gözyaşlarıdır. zaten ona isminin verilmesinin nedeni budur. bitki aşıktır, fakat kavuşamamış ve ağlamıştır. gözyaşlarının düştüğü yerde yeni bir bitki oluşur. çoğalması oldukça kolaydır.
devamını gör...

edebiyatta, yazının büyülü bir gücü vardır. mesela bugün paris büyülü bir şehir ise, binlerce belki de milyonlarca sayfa kitaplara konu olmasından dolayıdır. bugün istanbul ile aramız iyiyse, bunda bize bu kadim şehri büyülü bir üslupla kaleme döken edebiyatçılarının eserlerinin büyük katkısı vardır.
devamını gör...

gözümü korkuttuğu için şuanlık okuyamadığım ama ileride kesinlikle okuyacağım bir oğuz atay kitabıdır. o gün kitaptan bir kısım gördüm çok hoşuma gitti. onu paylaşayım bari.

"- ne yapmalı olric?
- özür dileyin efendimiz. onu ondan çok sevdiğiniz için, onu ondan çok düşündüğünüz için, yeri geldiğinde size minnetkarken, yüzünde tebessüm varken unuttuğu için, kendinden korkup sizi sevmediği için, bunca sevgiye rağmen hala kaçtığı için, yabancı bakışlarla bakmayıp yüreğinizin en derininden gelen sevgiyle onu sevdiğiniz için, canınızı bu kadar yaktığı için özür dileyin efendimiz.
- ama olric?
- dileyin! hata sizin efendimiz...
- özür dilerim ey yâr gönül tahtıma seni sultan eylediğim için. affet beni, diğerleri kadar basit sevemediğim için... "

devamını gör...

ancak ve ancak kirli sakalsa güzel duruyor. öbür türlüsü hacı dayılara benziyor.
devamını gör...

spk tarafından yetkili kılınan kurumlarının oluşturduğu portföy. bu portföy içinde hisse senetleri , döviz, maden vb. olabilir. yatırımcı açısından avantajı, riskin daha az olmasıdır. örneğin fondaki hisselerin bir kısmı batsa bile, yatırımcı parasının tamamını kaybetmez.
devamını gör...

dün, 95. 'si düzenlenen türk yarışçılık tarihinin en prestijli, büyük koşusu.
jokey ahmet çelik bu sene de kazanmış.
üst üste 7. birincilik oldu böylece. (toplamda da 7 birinciliği var)
ahmet çelik, oldukça mutlu ve gururluyum, 7 kez üstü üste kazanmayı bırak 7 sene aralıksız bu yarışa katılabilmek bile büyük başarıdır diyor. bu başarının tekrarlanabileceğini de düşünmüyorum diyor. katılıyorum valla, helal olsun.
yarış özet bilgiler:
pist: 2400 metre, çim
atlar: 3 yaş safkan ingiliz.
95. koşunun kazananları:
at: burgas
jokey: ahmet çelik
at sahibi: sanem karaman

koşu ile ilgili bazı genel istatistikler:
rekor koşu süresi: 1996 yılında, 2.26.22 ile meşhur bold pilot ve jokey halis karataş'a ait.
en çok kazan jokey: mümin çılgın, 9 kez. jokeylik çok uzun yıllar yapılabiliyor. örneğin mümin çılgın bu 9 şampiyonluğu 32 yıl içinde kazanmış. ilki 1960 yılında helene de troia ile sonuncusu ise 1991 yılında abbas ile.
en çok kazanan eküri: eliyeşil ekürisi, 13 kez.
en çok kazanan at diye bir şey yok çünkü atlar sadece 1 kez yarışabiliyor. (3 yaşında)

95. gazi koşusu burgas ve ahmet çelik
70. gazi koşusu bold pilot ve halis karataş

sağrısında 1 numaralı bold pilot ı görüyorum. son 600'e girilirken.
en iç kulvarda nedim koşunun liderliğini yapmaya çalışıyor ama şimdi en dış kulvardan bold pilot geliyor ve koşunun liderliğini alıyor son 200'e girerken 3 boy da fark yapıyor.
son 100 geçilyor 5 boyluk farkı koruyor ve 1 numaralı bold pilot 70. gazi koşusunu kazanıyor.
şampiyon: bold pilot belgeseli (140journos)
devamını gör...

upanişadlar tanrı'nın soluğu, mehmet ali ışım tarafından derlenmiş hindistan'ın kutsal metinlerinin yer aldığı bir kitaptır.

hindistan kutsal metinlerinin toplandığı kitaba veda adı veriliyor. mehmet ali ışım'ın bu kitabında sama vedası bölümü yer alıyor. veda aslında bizim bildiğimiz kelime anlamı olan veda değil. kelime anlamı bilgi olarak geçiyor.

peki bu veda kitabının upanişadlar bölümünde ne var? öncelikle gerçekten masalsı bir yapısı ve felsefesi itibariyle kendinizi mistik bir alemde buluyorsunuz. tanrı bilgisinin işlendiği bu bölümler 12 kısımda anlatılıyor ve şiir gibi bir dili var.

bölümler sırasıyla şöyle:
katha
isha
kena
prasna
mundaka
mandukya
taittiriya
aitareya
chandogya
brihadaranyaka
kaivalya
svetasvatara

her bir bölümde farklı felsefik öğretiler mevcut. mutlaka okuyun derim. prasna upanişad bölümünden kısa bir alıntı:

"insan; hayati soluk, düşünce, duyular ve hareketlerden müteşekkil bir varlıktır. bu unsurlar atman'dan zuhur ederler ve eninde sonunda, bir akarsuyun denize karıştığı zaman kaybolduğu zaman kaybolması gibi, atman'a karışarak ortadan kaybolur."
devamını gör...

az önce gittiğini öğrenmemle beni derin bir üzüntüye sevk eden dünyalar tatlısı mod.*

umarım ciddi bir sorun yoktur ve işlerini yoluna koyar koymaz yeniden turuncu sahalara, aramıza döner.

devamını gör...

masa, sandalye, sehpa ayakları asla es geçilmemelidir.
serçe parmağınızı vurduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
devamını gör...

takip ettiğim ve severek okuduğum yazar arkadaşım.

bana genelde yazılarına duygularını karıştırmayan tespit yapıp (ama cuk tespitler. ) sonra klavyeden bıyık altı gülümsemesiyle uzaklaşan biri gibi gelmiştir hep. ama nickaltı girilince mutlu oluyormuş. buna sevindim aslında. çünkü bir nickaltı canavarı olarak bazen bazı arkadaşlara yazacağım zaman acaba mı diyorum.

uzun zamandır burada olmasına rağmen nickaltının tenhalığı ilgincime gitti. ara ara geleyim madem. severim ben tekrar tekrar ziyareti.

her başlıkta görmeye alışık olduğum görmezsem eksiklik hissedeceğim yazarlar arasında. burada ber yeri var ve bunu hissettiriyor. daim olsun efem. biz bu durumdan pek memnunuz.

keyifli sözlükler...
devamını gör...

eski bir türk geleneğidir.
o zamanlar helvaya "çövenç" denilmiş, sağlamlığın ve diriliğin kaynağı sayılmıştır.
temel unsurlardan olan ateş, su ve unun bir araya gelmesi, yeniden dirilişi ifade eder. bu nedenle helva kavururlarmış.
hep beraber yenildiği için de birleştiriciliği sembolize etmektedir.
aslında ölüye saygı amaçlı yapılan bir ritüeldir.
devamını gör...

yıl bilmem kaç.

başrolde christoph waltz'un oynadığı bir terry gilliam filmi. terry gilliam genelde 12 maymun filmiyle tanınmıştır. zaten kendisini genellikle distopik kurgularda görürüz. haliyle the zero theorem (film) de bir distopya sayılabilir!

öncelikle zamanınız yoksa bu filmi izlemenizi önermem. çünkü epey vakit kaybıydı. çok fazla soru işareti kaldı sonda. ama bu soru işaretleri sizi eğlendirmiyor tam tersine canınızı sıkıyor. en azından benim canım epey sıkıldı. çünkü film hiç eğlenceli değildi. hiç! sıkıla sıkıla izledim ama izledim neticede... genele bakıldığında verdiği ve aşıladığı birkaç mesaj var. onun haricinde izlemek bir şey katar mı? hım. christoph waltz için izlenebilir tabii. birkaç ünlü oyuncu daha var örneğin david thewlis. biz onu harry potter serisinden remus lupin olarak biliyoruz.

varlık kırıcı olan ana karakterimiz sıfır teorisi adında bir şeyi kanıtlamaya çalışıyor. lakin adam akıllı belirtilmemiş de bu teorinin ne olduğu, bir sürü açık vardı. işte efendim, evren sonunda mutlak sıfır noktasına gidecek ve yok olacakmış ve bunu bilmelerine rağmen teoriyi ispat etmeye çalışıyorlarmış vs. vs. tabii varlık kırıcı olan karakterimiz bu teoriyi kanıtlamakta da pek başarılı olamadı.

film neyi öğretiyor? en azından piyanist ne anladı bu filmden? birkaç şey anladım sanırım. ve pek de önemli olduğunu düşünmüyorum.

insan neden vardır? insanın varoluşu niçindir ve ne için yaşar? bu soruları doğru zamanda doğru kişiye sormak gerekir. fakat o kişi kimdir? aslında kendimizizdir. ya da hiç kimsedir.

"kaos! kaos!" diye bağırıyor bu film. kaos tanrı'ya karşı, kaos düzene karşı, kaos inanca karşı ve kaos aşka karşı! kaosa karşı bir antitez bağırıyor: umrumda değilsin, benim tek umrumda olan aşk. (daha doğrusu gerçek...)

filmin teması kaos ile aşkın çatışması üzerine kurulu bile diyebilirim. * aşkın yerini cinsellik de bir noktada ikame edebilir. çünkü salt aşk filmi izlemiyoruz, insan doğası çok bariz bir şekilde ortadaydı. yani aşk filmi izleyeceğim diye izlemeye kalkarsanız olmaz...

neticede pek bir önemi de yok hayatın, diyor film bizlere. ki aşağı yukarı her film bu mesajı bize vermekte. hiçbir şeyin önemi yok! lakin aşk kazanıyor mu bu filmde? hayır, kazanmıyor. kaos da kazanmıyor. ama varlık kazanıyor işte.

kişinin amacı bir noktada kendisini tanrısallaştırmasıdır. insan kendi kendisinin tanrısı olmalıdır ve tanrısallaşmalıdır. kendiselleşmelidir veyahut. fakat bu belki de yalnızca kaosa kendimizi teslim ederek olabilir.

eğer neticede hayat yok olmak ise o halde niçin ısrar ederiz yok olmanın anlamını aramakta? bu soru da rahatlıkla yöneltilebilir.

hoşuma giden alıntılar:


"doğduğumuz andan itibaren ölmeye başlarız. buna ustaca planlanmış eskime deyin. er ya da geç ister dilenci ol ister kral, her şeyin sonunda ölüm vardır. çünkü hayat; ölümün muhteşem organizmasını enfekte eden bir virüs olarak görülebilir."

"+bu bob, yazın çalışıyor. -neden sana bob diyor? +bob herkese bob der. isimleri hatırlamanın beyin hücrelerini ziyan etmek olduğunu söylüyor."

"hiç dünyanın senin arkandan kıkırdadığı hissine kapıldın mı, dünyadaki herkes bir çeşit kozmik şakanın içindeymiş gibi? sen hariç herkes gülüyor, çünkü gülünecek olan şey sensin, hiç bu hisse kapıldın mı? "

"objektif araştırmalar, diğer herkes gibi önemsiz olduğumuza kanaat getirdi. biz, bir arı kovanındaki çalışan tek işçi arılardık milyonlarca diğerleri gibi, aynı zorunlu şeylere bağımlıydık. hoşnutsuzluğumuzu alkole, uyuşturucuya ve sekse karşı biledik.






yahu benim anlamadığım bu filmle ilgili niçin başrolümüz aşkı kendi eliyle itti! halbuki aşkın kendisi için bir kurtarıcı olduğunu da biliyordu. ama kendisini kaosa verdi. yani tam olarak verdi denemez ama aşkı da reddedince zaten kaosla baş başa kalmış oldu bir nevi. sanırım aşktan kaçmasının nedeni kadının ihanet ettiğini sanmasındandı. ya da ihanet etmesindendi. yine de kadının hüznü karşısında bu kadar soğukkanlı kalması neticede onu da üzdü. o da artık bir yalnız.

devamını gör...

olayları akışına bırakmak,
etliye sütlüye karışmamak
devamını gör...

hak eden oylanır, hak edenin bildirim kutusunu titretirim seri oylarımla. ha oylanmıyoruz diyenleri de oylarım ki yazma iştahı aşılarım. kardeşim elimize yapışacak bir olay değil oy işlemi o yüzden verelim gitsin ne bu tantana.

haydi bakalım pamuk eller cebe. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim