etrafımızda olması gereken insan tipleri
kalbi güzel, allah korkusu olan, yeterli mal varlığı bulunan ve cahil olmayan tipler, etrafımızda olması gereken tiplerdir.
devamını gör...
2020'de yazarların başına gelen iyi şeyler
kendime saygımı artırdım şeklinde cevap verebileceğim tanımdır. biraz daha kendimle kalarak onu dinledim ve anladım ki mutluluk ve huzur bir bakıma burda gizliymiş. tam olarak bu süreci tamamlamasam da önemli adımlar attım. kendimi geliştirdim, spor yaptım, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edindim, fedakarlık yapmadan önce kendi isteklerimi dinledim (her zaman olmasa da) ve hayatımdaki fazlalıkları temizledim.
devamını gör...
yazarların gününü özetleyen kelime
yorucu.
devamını gör...
abaza
abazalar kafkas halklarından biri, bu halka mensup kişiler de haliyle abaza oluyor. bir grup aşırı komik insan da abazan yerine abaza diyerek çok eğleniyor.
devamını gör...
üniversiteye başlayacaklara tavsiyeler
ilk sene herkesin düştüğü hataya düşüp nasıl olsa finalde geçerim diye vizeleri sakın boşlamayın bir an da sınıfta kalırsınız benden söylemesi.
he bu arada unutmadan kim ne dersen desin takmayın ve hocalar ile aranızı her daim iyi tutun.
he bu arada unutmadan kim ne dersen desin takmayın ve hocalar ile aranızı her daim iyi tutun.
devamını gör...
yazarların bırakması gereken 5 şey
-uyuşukluk
-üç beyaz
-internet
-duygusallık
-yatmak
kısacası tüm hayatımı baştan aşağı değiştirmem gerekiyormuş, ben de bunun farkına varmış oldum.*
-üç beyaz
-internet
-duygusallık
-yatmak
kısacası tüm hayatımı baştan aşağı değiştirmem gerekiyormuş, ben de bunun farkına varmış oldum.*
devamını gör...
binlerce iyi yazar varken zweig kafka ve sabahattin ali diye tutturmak
33 yıldir neredeyse her gün nitelikli romanlar, öyküler, şiirler okurum. bu vesileyle binden fazla yazarı detaylı tanıma olanağım oldu. yetişemediğim, çevrilmiş bundan fazla sayıda iyi, okunası yazar olduğundan da eminim. ama nedendir bilinmez edebiyat sohbetlerinde, çok satan listelerinde ve sözlüklerde hep aynı yazar ve kitaplar konuşuluyor. şimdi bu normal mi?
devamını gör...
öpüşmek
istenilen, arzu edilen kişi ile gerçekleştirildiğinde, içinde kelebek etkisi şeklinde kendini gösteren ve dudakların kavuşması ile gerçekleşen eylem.
devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
devamını gör...
eş cinsel sözlük yazarları
bir gidin ya. tamam eşcinselsiniz. tamam çok havalısınız. ya tamam ya.
devamını gör...
arandığı zaman bulunmayan şeyler
iştir. işsizken bi türlü bulamazsınız, zibilyon tane görüşmeye gidersiniz, biz sizi arayacağız derler aramazlar. çalışıyorken de herkes iş teklif eder. tuhaf bir durumdur.
devamını gör...
köy enstitüleri
'eğitim romantizmi' ve 'minnak komünistler yetiştiriliyor' hikayelerinin ötesinde kırsalı hedef alan kalkınma projesinin uygulama yöntemlerinden bir tanesidir.
köy enstitüleri, kırsal kalkınmayı hedefleyen ekonomi temelli bir projedir. eğitim yönü ise yöntemsel olarak tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir. adının bir lise ya da (öğretmen) meslek okulu değil, 'enstitü' olması, söz konusu projenin kapsayıcı ve geniş çaplı olmasına; başında 'köy' ibaresinin bulunması da bu projenin doğrudan hedefine işaret eder.
enstitülerin kurulduğu yıllarda türkiye bir tarım ülkesidir. ağır sanayi hamlelerinin yanı sıra, öncelikli sanayi gelişiminin birincil hedeflerinden bir tanesi yerli hammaddenin sanayi üretimi içerisinde kullanılmasıdır. iplik, dokuma ve sigara gibi hammaddesi tarıma dayalı üretim sanayisinin gelişmesi de aynı günlere tekabül etmektedir. dolayısıyla tarıma dayalı sanayi üretiminin hammadde sürekliliğinin ve kalitesinin sağlanabilmesi için tarımsal üretimin de sürekliliğinin ve niteliğinin arttırılması gerekmektedir. bunun yolu ise geleneksel tarımsal üretim teknikleri yerine, verimliliği ve çeşitliliği artıracak modern tarımsal üretim tekniklerinin ve araçlarının köylüye öğretilmesidir. bu noktada bu görev için öğretmenin seçilmiş olması da mantıklıdır. zira kırsal alanda sürekliliği olan ve kırsal yaşama adapte olarak oranın bir parçası haline gelen unsur o dönem için öğretmen figürüdür. bu bağlamda öğretmen, her alanda öğretici ve uygulayıcı olarak seçilmiştir. bu nedenle köy enstitülerindeki öğretmenlere tarım teknikleri ve hayvancılıkla ilgili derslerin uygulamalı olarak verilmesi boşuna değildir.
enstitülerin bir diğer amacı da tarımsal ve hayvansal üretimin birincil aktörü olan tebaa köylüyü, bu üretimin meslek erbabı olan çiftçiye dönüştürmektir. zira köylü, sosyolojik bir tanımlama, çiftçi ise mesleki bir tanımlamadır. bu nedenle enstitü, feodal yapı ve ilişki içerisindeki köylüyü, tebaa ve ırgat konumundan çıkartıp, bireysel bir tarım işletmecisi haline getirmeyi amaçlamıştır. köylüyü feodal ilişkilerden çıkartmanın yolu olarak da 'eğitim' öngörülmüştür. yine köylüye keman çalmayı, klasik müziği öğretmek; köylüyü kendi feodal kutusundan çıkartıp evrensel bir birey haline getirmeyi amaçlamaktadır. köylüyü topraklandırma kanun tartışmalarının da aynı döneme tekabül etmesi tesadüf değildir.
enstitülerin kapatılma hikayesinin arkasında ise türkiye'nin kalkınma stratejisinin değişmesi yatmaktadır. yani, komünizm vb. hikayeler yalnızca işi kılıfına uydurmaktır. zira 1954 yılında kapatıldıktan kısa bir süre gerçekleşen 1960 darbesi sonrası türkiye ithal ikameci kalkınma modeline geçmiştir. adnan menderes'in darbeyle indirilmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi de sovyet rusya ile yakınlaşmasından ziyade, tarımsal üretim sübvansiyonlarından vazgeçmek istememesi ve ithal ikameci modele geçmek istememesidir. zira adnan menderes, aldığı oyun büyük bir oranını kırsal kesimden almaktadır.
farklı boyutlarda fabrikalar anlamına gelen ithal ikameci modelin o dönem ki en büyük eksikliği fabrikalarda ihtiyaç duyulan iş gücü, yani işçidir. nüfusun büyük bölümü kırsalda yaşadığı ve tarımsal üretimle ilgilendiği için köylünün, çiftçilikten vazgeçerek şehirlere gelmesi ve işçi olması gerekmektedir. köylüyü köyünden çıkaracak şey ise tarımsal sübvansiyonların kaldırılarak köylüyü şehre gelmeye mecbur bırakmaktadır. 1960 sonrası köyden kente göçün hızla artması tesadüfi değil, bilinçli bir politikanın ürünüdür. bu amaçla köy enstitüleri darbe öncesi kapatılarak köylünün geleneksel üretim ve feodal bağlara geri dönüşü ya da devamlılığı sağlanmış, darbe sonrası ise tarımsal sübvansiyonlar kesilerek köylünün ekonomik olarak şehre göç etmesi sağlanmıştır.
köy enstitüleri, kırsal kalkınmayı hedefleyen ekonomi temelli bir projedir. eğitim yönü ise yöntemsel olarak tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir. adının bir lise ya da (öğretmen) meslek okulu değil, 'enstitü' olması, söz konusu projenin kapsayıcı ve geniş çaplı olmasına; başında 'köy' ibaresinin bulunması da bu projenin doğrudan hedefine işaret eder.
enstitülerin kurulduğu yıllarda türkiye bir tarım ülkesidir. ağır sanayi hamlelerinin yanı sıra, öncelikli sanayi gelişiminin birincil hedeflerinden bir tanesi yerli hammaddenin sanayi üretimi içerisinde kullanılmasıdır. iplik, dokuma ve sigara gibi hammaddesi tarıma dayalı üretim sanayisinin gelişmesi de aynı günlere tekabül etmektedir. dolayısıyla tarıma dayalı sanayi üretiminin hammadde sürekliliğinin ve kalitesinin sağlanabilmesi için tarımsal üretimin de sürekliliğinin ve niteliğinin arttırılması gerekmektedir. bunun yolu ise geleneksel tarımsal üretim teknikleri yerine, verimliliği ve çeşitliliği artıracak modern tarımsal üretim tekniklerinin ve araçlarının köylüye öğretilmesidir. bu noktada bu görev için öğretmenin seçilmiş olması da mantıklıdır. zira kırsal alanda sürekliliği olan ve kırsal yaşama adapte olarak oranın bir parçası haline gelen unsur o dönem için öğretmen figürüdür. bu bağlamda öğretmen, her alanda öğretici ve uygulayıcı olarak seçilmiştir. bu nedenle köy enstitülerindeki öğretmenlere tarım teknikleri ve hayvancılıkla ilgili derslerin uygulamalı olarak verilmesi boşuna değildir.
enstitülerin bir diğer amacı da tarımsal ve hayvansal üretimin birincil aktörü olan tebaa köylüyü, bu üretimin meslek erbabı olan çiftçiye dönüştürmektir. zira köylü, sosyolojik bir tanımlama, çiftçi ise mesleki bir tanımlamadır. bu nedenle enstitü, feodal yapı ve ilişki içerisindeki köylüyü, tebaa ve ırgat konumundan çıkartıp, bireysel bir tarım işletmecisi haline getirmeyi amaçlamıştır. köylüyü feodal ilişkilerden çıkartmanın yolu olarak da 'eğitim' öngörülmüştür. yine köylüye keman çalmayı, klasik müziği öğretmek; köylüyü kendi feodal kutusundan çıkartıp evrensel bir birey haline getirmeyi amaçlamaktadır. köylüyü topraklandırma kanun tartışmalarının da aynı döneme tekabül etmesi tesadüf değildir.
enstitülerin kapatılma hikayesinin arkasında ise türkiye'nin kalkınma stratejisinin değişmesi yatmaktadır. yani, komünizm vb. hikayeler yalnızca işi kılıfına uydurmaktır. zira 1954 yılında kapatıldıktan kısa bir süre gerçekleşen 1960 darbesi sonrası türkiye ithal ikameci kalkınma modeline geçmiştir. adnan menderes'in darbeyle indirilmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi de sovyet rusya ile yakınlaşmasından ziyade, tarımsal üretim sübvansiyonlarından vazgeçmek istememesi ve ithal ikameci modele geçmek istememesidir. zira adnan menderes, aldığı oyun büyük bir oranını kırsal kesimden almaktadır.
farklı boyutlarda fabrikalar anlamına gelen ithal ikameci modelin o dönem ki en büyük eksikliği fabrikalarda ihtiyaç duyulan iş gücü, yani işçidir. nüfusun büyük bölümü kırsalda yaşadığı ve tarımsal üretimle ilgilendiği için köylünün, çiftçilikten vazgeçerek şehirlere gelmesi ve işçi olması gerekmektedir. köylüyü köyünden çıkaracak şey ise tarımsal sübvansiyonların kaldırılarak köylüyü şehre gelmeye mecbur bırakmaktadır. 1960 sonrası köyden kente göçün hızla artması tesadüfi değil, bilinçli bir politikanın ürünüdür. bu amaçla köy enstitüleri darbe öncesi kapatılarak köylünün geleneksel üretim ve feodal bağlara geri dönüşü ya da devamlılığı sağlanmış, darbe sonrası ise tarımsal sübvansiyonlar kesilerek köylünün ekonomik olarak şehre göç etmesi sağlanmıştır.
devamını gör...
erdal baksır production
itina ile kaçtığımız gerçek: ö l ü m
tıpkı doğum gibi normal ve bilindik bir his aslında, tek farkı içinde birleşim değil sonsuz ayrılık barındırıyor olması.
başka bir diyara geçiş. kitapta şöyle bir şey okudum.
anne karnında bir bebeği düşünelim. organlar onu tanıyor, ortam bilindik ve bir süredir oradasın. sonra doğum zamanı geliyor ve dünyaya geliyorsun. eee peki anne bedeni bunu nasıl algılıyor? doğum olarak mı? hayır. ölüm olarak. artık o burada değil, yok oldu. dünya da böyle. buradan ayrıldığımızda insanlar bizi 'yok oldu' diye biliyorlar ama aslında ahirete doğuyoruz.
neler söylenirse söylensin acı her zaman başa gelince daha iyi anlaşılıyor. empati bile yeterli değil burada. başkasının duygusunu anlamaya çalışırsın,kendini onun yerine koyarsın ama fazlası mümkün mü?
ölümü asla düşünmeden yaşamayı tercih ediyoruz. aklımızda bir köşede ama o kadar. her an peşimizde olduğunu düşünmüyoruz mesela. herkesin ağzında: geldiğinde hazır olalım.
sahi, nasıl hazır olunur?
tıpkı doğum gibi normal ve bilindik bir his aslında, tek farkı içinde birleşim değil sonsuz ayrılık barındırıyor olması.
başka bir diyara geçiş. kitapta şöyle bir şey okudum.
anne karnında bir bebeği düşünelim. organlar onu tanıyor, ortam bilindik ve bir süredir oradasın. sonra doğum zamanı geliyor ve dünyaya geliyorsun. eee peki anne bedeni bunu nasıl algılıyor? doğum olarak mı? hayır. ölüm olarak. artık o burada değil, yok oldu. dünya da böyle. buradan ayrıldığımızda insanlar bizi 'yok oldu' diye biliyorlar ama aslında ahirete doğuyoruz.
neler söylenirse söylensin acı her zaman başa gelince daha iyi anlaşılıyor. empati bile yeterli değil burada. başkasının duygusunu anlamaya çalışırsın,kendini onun yerine koyarsın ama fazlası mümkün mü?
ölümü asla düşünmeden yaşamayı tercih ediyoruz. aklımızda bir köşede ama o kadar. her an peşimizde olduğunu düşünmüyoruz mesela. herkesin ağzında: geldiğinde hazır olalım.
sahi, nasıl hazır olunur?
devamını gör...
her konuda fikri olan insan
herbokolog
devamını gör...
sarhoş kibarlığı
içki içenlerin genelde ben kendimdeyim izlenimi vermek için yaptığı "içki bana işlemez, sapıtmam etmem" subliminal mesajlı kibarlıktır. önünü ilikleyip konuşan mı dersin, her söze özür dileyerek başlayan mı dersin. genelde 60 yaş grubu gelir durumu düşük içicilerde görülür.
devamını gör...
12 mart 2021 danıştay'ın andımız kararı
öğrenci andının okunmasını yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptaline karar veren danıştay 8. dairesi’nin kararı bozuldu. danıştay idari dava daireleri kurulu’nda 11'e karşı 4 oyla alınan kararın gerekçesi önümüzdeki günlerde yazılacak. yani okullarda andımız artık kesin okutulmayacak.
bilindiği gibi açılım dönemi icraatlerindendi. bence isteğe bağlı olarak kalmalıydı. ya da sadece pazartesi günleri de okunabilirdi. "andımız"dan rahatsız olmak, okunmasın şeklinde karar almak yakışmadı.
kaynak
bilindiği gibi açılım dönemi icraatlerindendi. bence isteğe bağlı olarak kalmalıydı. ya da sadece pazartesi günleri de okunabilirdi. "andımız"dan rahatsız olmak, okunmasın şeklinde karar almak yakışmadı.
kaynak
devamını gör...
mor ve ötesi
şarkılarının çoğunu sevmekle birlikte "uyan" şarkısı ayrı bi güzeldir.sözlerini dikkatle dinlediğinde verilen mesajın güzelliği anlaşılabilir.ayrica "aya irini" konserleri nefistir.
devamını gör...