90'lı yıllara özgü problemler
(bkz: beyaz toros)
(bkz: faili meçhul cinayetler)
(bkz: köy yakmalar)
(bkz: göz altında işkence)
(bkz: göz altında kayıplar) ve
(bkz: cumartesi anneleri)
(bkz: susurluk skandalı)
(bkz: jitem)
(bkz: hayata dönüş operasyonu) *
doksanlar ile bugün arasında çok ortaklık var. tek farkı doksanlarda bu kadar çok iletişim imkanı olmadığı için canı yanmayanlardan çok azı bu zamanları kötü hatırlar. doksanlar bugünün ülkesinden kat kat daha boktan zamanlardı.
ülkenin batısında apolitik ya da sistem partilerinin seçmeni bir parti destekçisi bir aile ile büyüyen çocuklar 90'lara dair romantik anılara sahiptir. bu da çok normal.
(bkz: faili meçhul cinayetler)
(bkz: köy yakmalar)
(bkz: göz altında işkence)
(bkz: göz altında kayıplar) ve
(bkz: cumartesi anneleri)
(bkz: susurluk skandalı)
(bkz: jitem)
(bkz: hayata dönüş operasyonu) *
doksanlar ile bugün arasında çok ortaklık var. tek farkı doksanlarda bu kadar çok iletişim imkanı olmadığı için canı yanmayanlardan çok azı bu zamanları kötü hatırlar. doksanlar bugünün ülkesinden kat kat daha boktan zamanlardı.
ülkenin batısında apolitik ya da sistem partilerinin seçmeni bir parti destekçisi bir aile ile büyüyen çocuklar 90'lara dair romantik anılara sahiptir. bu da çok normal.
devamını gör...
çocuğa kendi ismini vermek
saçma sapan davranışlardan biri.kızına annesinin,oğluna babasının ismini koyan da öyle.
-nurettin bakar mısın?(eski komşumuz)
-anne beni mi çağırdın babamı mı?
ismi şaban olan bir çocuk için annesi "dedesinin ismi diye koydular,oğlum ismi yüzünden sinir sahibi oldu"diyordu.
isim kıtlığı mı var,gereksiz bir fantazi.
-nurettin bakar mısın?(eski komşumuz)
-anne beni mi çağırdın babamı mı?
ismi şaban olan bir çocuk için annesi "dedesinin ismi diye koydular,oğlum ismi yüzünden sinir sahibi oldu"diyordu.
isim kıtlığı mı var,gereksiz bir fantazi.
devamını gör...
kendimizi hafiflemiş hissetmemizi sağlayan şeyler
sizi kötü hissettiren arkadaşlıkları bitirmek.
devamını gör...
arolium
beğenileri ile beni çok mutlu eden yazar arkadaşımızdır. nickaltını açmak da bana nasip oldu. hayırlı olsun.
devamını gör...
erkeklerin hoşlanma belirtileri
küçük alametler aramanıza gerek yok. eğer hoşlanıyorsa gözünüze sokacaktır
devamını gör...
oblomov
oblomov, ivan gonçarov'un 1859 yılında yayımlanan romanıdır. baş kahramanı oblomov adında bir rus asilzadesidir. oblomov kendisi için hep yeni projeler yeni imkanlar üzerine düşünür, ama tembelliğinden dolayı bir türlü bunları hayata geçiremez. durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. tüm bunlar olurken bir kadının aşkı acaba oblomovu oblomovluktan kurtarabilecek midir?
kitap yüzeysel olarak yukarıda anlattığım şekilde tanımlanabilir. oblomov'u okumaya ilk başladığımda bu kitap nasıl biter böyle bir konu nasıl bu kadar uzun işlenebilir diye düşünmüştüm. fakat 5 gün içerisinde bitirdim ve bitirdiğimde ştoltz'a, taranteyev'e, olga'ya söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki; kitap adeta beni içine çekmişti jumanji misali içinde yaşıyordum.
oblomov aslında bir çoğumuzun günlük hayatta sıklıkla yaptığı fakat durup düşünmediğimiz için fark etmediğimiz yanlarımızı yansıtıyor. ki ben oblomov'un tembel biri olmaktan ziyade cesur bir ''seçiş askeri'' olduğunu düşünüyorum. en nihayetinde inandığı yaşam biçimi için o kadar çok şeyden vazgeçiyor ki adeta bir asker misali görev bilinciyle hareket ettiğini söylemek mümkün. ve hepimizin de bildiği gibi her seçiş bir vazgeçiştir, oblomov bu gerçeği kitap boyunca gözler önüne seriyor. karakterin o kadar saf bir kalbi ve temiz düşünce dünyası var ki 10-15 kere kitabı kenara fırlatıp has***r bunu da yapmazsın be abi dedirtti bana. ştoltz diye bir karakter koymuşlar kitaba okuyunca kahraman falan olduğunu hissetmemiz gerekiyor sanırım . ama benim tek gördüğüm yaşamın anlamsızlığını materyalist düşüncesiyle baskılayan ve varoluşsal sancı çekmek yerine çok çalışarak o sancıları göz ardı etmeye çalışan bir zavallı. hele bir tarenteyev var ki kitabı okurken etrafımda bunlardan ne kadar çok olduğunu farkettirdi bana sağolsun. inanın siz de okuduğunuzda en azından 3-5 insanı hayatınızdan çıkarmak isteyebilirsiniz. riyakarlık, kolay yoldan para kazanma isteği, tembellik çağımıza hakim olan bütün kötü huylara sahip bu tarenteyev. kitabı okurken ara ara cinnet geçirmeme de sebep oldu. ah olga'cım sana ne desem bilemiyorum çok uzatmakta istemiyorum ama sen oblomovla yola çıkarken şu mottoyla hareket ettin biliyorum: yanlış yoldayım ama yol nasıl güzel.
ivan gonçarov'a bu eşsiz eseri için bir kez daha teşekkür ediyorum, ışıklar içinde uyusun.
kitap yüzeysel olarak yukarıda anlattığım şekilde tanımlanabilir. oblomov'u okumaya ilk başladığımda bu kitap nasıl biter böyle bir konu nasıl bu kadar uzun işlenebilir diye düşünmüştüm. fakat 5 gün içerisinde bitirdim ve bitirdiğimde ştoltz'a, taranteyev'e, olga'ya söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki; kitap adeta beni içine çekmişti jumanji misali içinde yaşıyordum.
oblomov aslında bir çoğumuzun günlük hayatta sıklıkla yaptığı fakat durup düşünmediğimiz için fark etmediğimiz yanlarımızı yansıtıyor. ki ben oblomov'un tembel biri olmaktan ziyade cesur bir ''seçiş askeri'' olduğunu düşünüyorum. en nihayetinde inandığı yaşam biçimi için o kadar çok şeyden vazgeçiyor ki adeta bir asker misali görev bilinciyle hareket ettiğini söylemek mümkün. ve hepimizin de bildiği gibi her seçiş bir vazgeçiştir, oblomov bu gerçeği kitap boyunca gözler önüne seriyor. karakterin o kadar saf bir kalbi ve temiz düşünce dünyası var ki 10-15 kere kitabı kenara fırlatıp has***r bunu da yapmazsın be abi dedirtti bana. ştoltz diye bir karakter koymuşlar kitaba okuyunca kahraman falan olduğunu hissetmemiz gerekiyor sanırım . ama benim tek gördüğüm yaşamın anlamsızlığını materyalist düşüncesiyle baskılayan ve varoluşsal sancı çekmek yerine çok çalışarak o sancıları göz ardı etmeye çalışan bir zavallı. hele bir tarenteyev var ki kitabı okurken etrafımda bunlardan ne kadar çok olduğunu farkettirdi bana sağolsun. inanın siz de okuduğunuzda en azından 3-5 insanı hayatınızdan çıkarmak isteyebilirsiniz. riyakarlık, kolay yoldan para kazanma isteği, tembellik çağımıza hakim olan bütün kötü huylara sahip bu tarenteyev. kitabı okurken ara ara cinnet geçirmeme de sebep oldu. ah olga'cım sana ne desem bilemiyorum çok uzatmakta istemiyorum ama sen oblomovla yola çıkarken şu mottoyla hareket ettin biliyorum: yanlış yoldayım ama yol nasıl güzel.
ivan gonçarov'a bu eşsiz eseri için bir kez daha teşekkür ediyorum, ışıklar içinde uyusun.
devamını gör...
fenerbahçe'de olup galatasaray'da olmayan şeyler
3 yıldız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar

çektikten hemen sonra baştan aşağı ıslatan ve öyle gezmek zorunda bırakan fotoğraftır.
kuzenim ve arkadaşıyla, amasra’ya hiç tanımadığım birinin düğününe gitmiştik. hatta amasra’ya düğüne gittiğimizi de yolda öğrenmiştim. onca yolu 24 saat bile geçiremeden dönmüştük bir de. ne gerek vardı, ben de bilmiyorum.
devamını gör...
ölen kişinin ardında bıraktığı yürek burkan şeyler
fotoğrafları, alışkanlıkları.
devamını gör...
anlatırken ağlarım diye anlatamadıklarımız
insanın içinde ukde bırakanlar.
devamını gör...
online yazarlara abuk sabuk mesaj yazmak
eğer rahatsız oluyorsanız o kişiden engelleyin geçin. böylelikle size ulaşamaz ve dolayısı ile uyaramazda.
devamını gör...
deniz benim değil kürdistan’ın kızıdır
çocuk şey çıktı.
eveeeet dün bir insan öldücü pembiş mabadlı yazarları bekliyoruz buraya.
gelin aslanlarim, gelin koçlarım.
gelin utanmadan yine mızıldanın buralarda ki renginizi bilelim.
eveeeet dün bir insan öldücü pembiş mabadlı yazarları bekliyoruz buraya.
gelin aslanlarim, gelin koçlarım.
gelin utanmadan yine mızıldanın buralarda ki renginizi bilelim.
devamını gör...
seninki de dert mi
dillendirmediğim lakin bazı insan kişilerinin gelip kafamı ütülerken iç geçirip içimden geçirdiğim cümle.
bakın lütfen! dert falan, sen hayırdır yani 'dert dinleme encümen azası mıyım ben? 'kolumdan tutan dert anlatıyor. hayır bir yere kadar dinliyorumda ama bir yerden sonrası bende yok. tamam biraz güzin ablalık mevcut ama bu şu demek değil ki sizin 'eltinizin, durumunuza bakıp cevap vermemesini' ısıtıp ısıtıp önüme koymanız minvalinde ki cümlelerinizi her daim dinleyeceğim. (sağlam bozdum ama olsun, cümleyi yahu! )
yoksa kimsenin derdini küçümsemem fakat işte zornan şeeettiriyorlar.
bakın lütfen! dert falan, sen hayırdır yani 'dert dinleme encümen azası mıyım ben? 'kolumdan tutan dert anlatıyor. hayır bir yere kadar dinliyorumda ama bir yerden sonrası bende yok. tamam biraz güzin ablalık mevcut ama bu şu demek değil ki sizin 'eltinizin, durumunuza bakıp cevap vermemesini' ısıtıp ısıtıp önüme koymanız minvalinde ki cümlelerinizi her daim dinleyeceğim. (sağlam bozdum ama olsun, cümleyi yahu! )
yoksa kimsenin derdini küçümsemem fakat işte zornan şeeettiriyorlar.
devamını gör...
yazarlar bugün bir kelime olsa olacakları kelime
nisyan.
devamını gör...
diyalog katili
manidar beyanatıyla diyalogu katleden kişidir. diyalog katili, öyle bir neticesizlik doğurur ki üstüne ne söyleseniz / ne yazsanız anlamsızdır artık. boşluğa düşürür, uçsuz bucaksız evrenimizde çiğ tanesi kadar bile olmadığımızı hatırlatır.
örnek diyalog:
-burnumda tütüyorsun bir bilsen.
+durum bu. *
örnek diyalog:
-burnumda tütüyorsun bir bilsen.
+durum bu. *
devamını gör...
denemeler
''tabiatın insanlara en adilce dağıttığı nimet akıldır derler, çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir. nasıl olsun? aklını beğenmemesi için aklından ötesini görebilmesi lazım.''
devamını gör...
hayal kırıklığı
rüyalarında uçurumdan düşer gibi olup uyandığın rüya var ya. * onu gerçek hayatta uyanamadan yaşıyorsun.
devamını gör...
ali erbaş'ın bayram hutbesini kılıçla okuması
roronoa zoro vs ali erbaş kıyaslamasını yaptıracak cinsten bir kılıç sevdasıdır. buradan
ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin ardından ilk bayram namazı bugün kılınırken; namazda diyanet işleri başkanı ali erbaş’ın elindeki kılıç dikkat çekti.
danıştay 10. dairesi’nin camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını iptal etmesinin ardından akp genel başkanı ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan tarafından diyanet’e devredilen ayasofya’da ilk namaz geçtiğimiz temmuz ayında kılınmıştı.
diyanet işleri başkanı ali erbaş, ayasofya’daki ilk namazda da kılıç ile hutbe vermişti.
ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin ardından ilk bayram namazı bugün kılınırken; namazda diyanet işleri başkanı ali erbaş’ın elindeki kılıç dikkat çekti.
danıştay 10. dairesi’nin camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını iptal etmesinin ardından akp genel başkanı ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan tarafından diyanet’e devredilen ayasofya’da ilk namaz geçtiğimiz temmuz ayında kılınmıştı.
diyanet işleri başkanı ali erbaş, ayasofya’daki ilk namazda da kılıç ile hutbe vermişti.
devamını gör...
öğretmenlerin yarım gün çalışıp 3 ay tatil yapması
görünüşe bakılırsa bazı şuursuzlara batan tatildir.
öğrencilerin okul saatleri belli. ne yapsın ki bu öğretmenler sayın hadsizler? öğrenciler gittikten sonra veya tatillerde duvara ders anlatarak mı tamamlasın mesai saatlerini. öğrenci tatil yapınca hocalar da yapıyor doğal olarak. şu kadar basit bir neden-sonuç ilişkisini kurmak bu kadar zor olmamalıydı halbuki.
çocuk yaparken iyi, büyüyüp şımarık bir velede dönüşüp başınıza kalınca öğretmenler rererö. sizin o baş edemediğiniz tek bir veledin 30 tanesiyle tek başına ilgileniyor öğretmenler. kural basit; bakamayacaksanız doğurmayın kardeşim.
(bkz: wtf)
öğrencilerin okul saatleri belli. ne yapsın ki bu öğretmenler sayın hadsizler? öğrenciler gittikten sonra veya tatillerde duvara ders anlatarak mı tamamlasın mesai saatlerini. öğrenci tatil yapınca hocalar da yapıyor doğal olarak. şu kadar basit bir neden-sonuç ilişkisini kurmak bu kadar zor olmamalıydı halbuki.
çocuk yaparken iyi, büyüyüp şımarık bir velede dönüşüp başınıza kalınca öğretmenler rererö. sizin o baş edemediğiniz tek bir veledin 30 tanesiyle tek başına ilgileniyor öğretmenler. kural basit; bakamayacaksanız doğurmayın kardeşim.
(bkz: wtf)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
çatın bakalım keyfini lanet dünyanın
emin bakalım emebildiğiniz kadar
görelim bakalım gökyüzü açıldığında
cildiniz ne kadar dayanacak.
emin bakalım emebildiğiniz kadar
görelim bakalım gökyüzü açıldığında
cildiniz ne kadar dayanacak.
devamını gör...