binyamin netanyahu
elinde filistinli çocukların kanı vardır.
devamını gör...
anormal sözlük haber ajansı
evet değerli dostlar; ilkeli ve tarafsız haberciliğin adresi kafa sözlük haber ajansı'na karşı yapılan baskılar ve izlenen yıldırma politikaları her geçen gün artıyor. son dönemlerde yaptığımız haberler ve bazı yazarlarımızın kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmamız sonrasında hedef tahtasına oturtulup, dart misali üzerimizde oyun oynamak isteyenler var. lakin bize atılan bu kirli oklar bizi yıldırmayacak. gerçekleri ve sadece doğru bildiklerimizi yayınlamaktan geri durmayacağız.
tarafımıza karşı tertiplenen çıtalı uçurtma tadındaki haber gerçekleri yansıtmamaktadır. bu haberin niye yapıldığını ise sizlere şöyle izah etmek isteriz; malumunuz olduğu üzere evernevergreen ve kanal tıkanıklığı üzerine yaptığımız haber sarsıcı gerçeklerin ortaya çıkmasına vesile olmuştu. bu gerçeklere bir yenisini daha eklemek üzere çalışmalara başladığımızın istihbaratını alan ve olayı sümen altı etmek isteyen kara gözlüklü kedi ve yandaşları düzmece bir haber ortaya atarak hedef çarpıtmaya çalışıyorlar.
buyurun efendim; evernevergreen'den gelen ikinci skandalın fotoğrafı...

kendileri bu seferde çin'deki bir otoyolu tıkamışlar. bu tıkanışlar bir tükenişin habercisi değildir de nedir?
kaldı ki; tosbağa haberindeki algı yönetiminin de altını çizmek isteriz; söz konusu yavrular su tosbağasıdır. biz ezelden ebede kara tosbağası olduğumuzu göğsümüzü gere gere dile getirmişiz. su tosbağaları ile olan sancılı münasebetimiz ise ortadadır. düşman kardeşler sayılırız ve kendilerinden pek haz etmeyiz.
kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre; kızıl öfke benjamin bu tarz haberler yaptırarak kurumumuzu hedef almakta ve muhalif duruşumuzu örselemek istemektedir. bu uğurda ne yazık ki daha önce haberlerini yaptığımız yazarları kullanarak, kabuğumuza kazık çakmak istemektedir. biz bu kazıkları ne kabuğumuza ne de sözlüğe çaktırmayacağız!
özgür basın susturulamaz! bunu da böyle bilesiniz!
açık mert korkusuz kafa sözlük haber ajansı basın bültenini okudunuz.
sürç-i lisan ettiysek af ola!
tarafımıza karşı tertiplenen çıtalı uçurtma tadındaki haber gerçekleri yansıtmamaktadır. bu haberin niye yapıldığını ise sizlere şöyle izah etmek isteriz; malumunuz olduğu üzere evernevergreen ve kanal tıkanıklığı üzerine yaptığımız haber sarsıcı gerçeklerin ortaya çıkmasına vesile olmuştu. bu gerçeklere bir yenisini daha eklemek üzere çalışmalara başladığımızın istihbaratını alan ve olayı sümen altı etmek isteyen kara gözlüklü kedi ve yandaşları düzmece bir haber ortaya atarak hedef çarpıtmaya çalışıyorlar.
buyurun efendim; evernevergreen'den gelen ikinci skandalın fotoğrafı...

kendileri bu seferde çin'deki bir otoyolu tıkamışlar. bu tıkanışlar bir tükenişin habercisi değildir de nedir?
kaldı ki; tosbağa haberindeki algı yönetiminin de altını çizmek isteriz; söz konusu yavrular su tosbağasıdır. biz ezelden ebede kara tosbağası olduğumuzu göğsümüzü gere gere dile getirmişiz. su tosbağaları ile olan sancılı münasebetimiz ise ortadadır. düşman kardeşler sayılırız ve kendilerinden pek haz etmeyiz.
kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre; kızıl öfke benjamin bu tarz haberler yaptırarak kurumumuzu hedef almakta ve muhalif duruşumuzu örselemek istemektedir. bu uğurda ne yazık ki daha önce haberlerini yaptığımız yazarları kullanarak, kabuğumuza kazık çakmak istemektedir. biz bu kazıkları ne kabuğumuza ne de sözlüğe çaktırmayacağız!
özgür basın susturulamaz! bunu da böyle bilesiniz!
açık mert korkusuz kafa sözlük haber ajansı basın bültenini okudunuz.
sürç-i lisan ettiysek af ola!
devamını gör...
sodomites
bana anlamsız gelen gaspar noé filmi.
bazıları için fazlasıyla rahatsız edici görüntüler içeren filmdir. pornografi içerir. o yüzden izlemeye kalkışmayabilirsiniz, öyle bildiğiniz pornografi de değil sonuçta. (bkz: sanat)
yani illaki bir anlam arayacaksak anlam bulunur. sembolizm de var üstelik filmde... ama öyle her şeye anlam katmanın da bir mantığı yok. sadece bir tencereyi çekerim buna da film derim, adım da tanınmışsa, alın size film. sonuçta zihnimden fikirler geçiriyor, onları süzüyorum. işliyorum ve yaratıyorum! fazlası neme gerek! *
iyi de efendim, bu filmde anlam niye arayayım ben? önemli olan anlamın yüzeysel bir şekilde görülebilmesi ve derinlere indikçe yüceliğinin artması değil midir? öyledir elbette. yani benim kanaatim bu yönde. o yüzden bu filme 5 üzerinden 1 buçuk veriyorum. o da yine bana anlamı düşündürttüğü için. film süresince mantıklı bir şey aradım. ama hatırlamıyorum. *
günün sonunda, vpn ile girip de izlemek zorunda kaldığım bu kısa filmden hiçbir şey kazanmadığımı fark ettim ayrıca. bazen quentin tarantino'yu özlüyorum böyle anlarda.
kısacası saçma, anlamsız ve olağan bir film idi. gaspar noe severim ama bu film pek mantıklı değildi.
hem beethoven böyle mi sanat yapıyordu? 9. senfoniyi dinleyince halen gözlerim yaşarıyor.
farklı kulvardalar ama aynı dünyadalar.
ayrıca bazı filmlerde anlam aramak yersiz olur diyebilirsiniz. bu mantıklı bir argüman olur. o zaman da cevabım şu ama: anlamsız olan bir film bile insanda anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırır. örneğin, david lynch'in mulholland drive (film) filmi.
tabii mulholland dr. çok ama çok muazzam bir filmdi. mesela bu filmde anlamı düşünüyorsun yine ama filmin sonuna gelince şöyle diyorsun: yahu ben izledim ama sanki film rüya gibiydi! (ya da kabus (kime göre neye göre)) yani film anlamsız gibiydi... cidden de öyleydi. gerçi anlam da yok gibi değil de neyse... ama mükemmel ötesi bir filmdi. nihayetinde anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırmıştır içimde. rüya görmek istedikçe açasınız gelir böylece. *
edit: yazıda nerede hata yaptım diye düşünüyordum uzun zamandır ve sonunda gözüme çarptı. dehşet verici bir hataydı gerçekten. düzeltildi.
bazıları için fazlasıyla rahatsız edici görüntüler içeren filmdir. pornografi içerir. o yüzden izlemeye kalkışmayabilirsiniz, öyle bildiğiniz pornografi de değil sonuçta. (bkz: sanat)
yani illaki bir anlam arayacaksak anlam bulunur. sembolizm de var üstelik filmde... ama öyle her şeye anlam katmanın da bir mantığı yok. sadece bir tencereyi çekerim buna da film derim, adım da tanınmışsa, alın size film. sonuçta zihnimden fikirler geçiriyor, onları süzüyorum. işliyorum ve yaratıyorum! fazlası neme gerek! *
iyi de efendim, bu filmde anlam niye arayayım ben? önemli olan anlamın yüzeysel bir şekilde görülebilmesi ve derinlere indikçe yüceliğinin artması değil midir? öyledir elbette. yani benim kanaatim bu yönde. o yüzden bu filme 5 üzerinden 1 buçuk veriyorum. o da yine bana anlamı düşündürttüğü için. film süresince mantıklı bir şey aradım. ama hatırlamıyorum. *
günün sonunda, vpn ile girip de izlemek zorunda kaldığım bu kısa filmden hiçbir şey kazanmadığımı fark ettim ayrıca. bazen quentin tarantino'yu özlüyorum böyle anlarda.
kısacası saçma, anlamsız ve olağan bir film idi. gaspar noe severim ama bu film pek mantıklı değildi.
hem beethoven böyle mi sanat yapıyordu? 9. senfoniyi dinleyince halen gözlerim yaşarıyor.
farklı kulvardalar ama aynı dünyadalar.
ayrıca bazı filmlerde anlam aramak yersiz olur diyebilirsiniz. bu mantıklı bir argüman olur. o zaman da cevabım şu ama: anlamsız olan bir film bile insanda anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırır. örneğin, david lynch'in mulholland drive (film) filmi.
tabii mulholland dr. çok ama çok muazzam bir filmdi. mesela bu filmde anlamı düşünüyorsun yine ama filmin sonuna gelince şöyle diyorsun: yahu ben izledim ama sanki film rüya gibiydi! (ya da kabus (kime göre neye göre)) yani film anlamsız gibiydi... cidden de öyleydi. gerçi anlam da yok gibi değil de neyse... ama mükemmel ötesi bir filmdi. nihayetinde anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırmıştır içimde. rüya görmek istedikçe açasınız gelir böylece. *
edit: yazıda nerede hata yaptım diye düşünüyordum uzun zamandır ve sonunda gözüme çarptı. dehşet verici bir hataydı gerçekten. düzeltildi.
devamını gör...
temiz vajina
ah ah. temizi kirlisi vajinası penisi tüylüsü tüysüzü daha artıran var mı diyerek sıkıldığım ve gereksiz bulduğum başlık türlerinden birisidir. kalbiniz temiz olsun kalbiniiiizz alooo.
devamını gör...
normal sözlük'e katkı sağlamak için yazarların yapabilecekleri
tanım girmek.
mümkün mertebe oylama yapmak.
çevrenize sözlükten bahsetmek.
vs. vs.
mümkün mertebe oylama yapmak.
çevrenize sözlükten bahsetmek.
vs. vs.
devamını gör...
hafızadan çıkmayan reklam jingleları
olur olmadık yerlerde ağzıma takılan sözlerdir.
(bkz: mutluluk denince akla hemen onun adı gelir eti eti eti)
(bkz: mutluluk denince akla hemen onun adı gelir eti eti eti)
devamını gör...
sözlük yazarlarının çocuklarına vermek istedikleri isimler
kafa sözlük yazarlarının çocuklarına vereceği isimleri merak eden başlıktır.
ben vermeyeceğim büyüyünce kendi koysun.
ben vermeyeceğim büyüyünce kendi koysun.
devamını gör...
bir bilen (yazar)
küçüklüğünde ne olacaksın diye sorduklarında kafa sözlük moderatörü olacağım diyen yazar. zira başka açıklaması olmaz bu titiz çalışmanın. neyse benim yakamdan düştü allah'tan:d kolay gelsin yoldaş.
devamını gör...
misc radyo yayını
ikinci yayın için aşşşıırıııı heyecanlı olduğum program. o güzel ses tonuyla neler neler anlatacak bakalım. *
devamını gör...
1 mayıs 2021 yeni fakülteler kurulması
(bkz: mahlas tanım başlık uyumu)
yeminle bıhtım yav!!!
eğitimi mahvettiler, şimdi de helvasını kavuruyorlar.
yeminle bıhtım yav!!!
eğitimi mahvettiler, şimdi de helvasını kavuruyorlar.
devamını gör...
özdemir erdoğan'ın zeki müren'le ilgili açıklamaları
bazı insanların hala anlamakta güçlük çektiği bir şey var: eşcinsellik birilerinin örnek göstermesiyle, yönlendirmesiyle ortaya çıkan bir şey değildir. eşcinsellik doğuştan gelen bir yönelimdir, tercih değildir.
keşke dendiği gibi erkek çocukları onu örnek alsaydı. onun naifliğini, kibarlığını, sanatçı kimliğini örnek alsaydı. o zaman belki çok daha başka bir noktada olurduk.
topluma örnek olan kişileri eleştirecekseniz gündüz kuşağı programlarını, içinde her türlü şiddet bulunan dizileri eleştirin. yıl olmuş 2021 hala homofobiye karşı savaşıyoruz. hala eşcinselliğin normal bir durum olduğunu vurgulamak zorunda kalıyoruz. yazık.
keşke dendiği gibi erkek çocukları onu örnek alsaydı. onun naifliğini, kibarlığını, sanatçı kimliğini örnek alsaydı. o zaman belki çok daha başka bir noktada olurduk.
topluma örnek olan kişileri eleştirecekseniz gündüz kuşağı programlarını, içinde her türlü şiddet bulunan dizileri eleştirin. yıl olmuş 2021 hala homofobiye karşı savaşıyoruz. hala eşcinselliğin normal bir durum olduğunu vurgulamak zorunda kalıyoruz. yazık.
devamını gör...
soyumuzun vikinglere dayanma ihtimali var
devamını gör...
sevgiliyi meriçlerden uzak tutma yöntemleri
bir trollden beklenmeyecek uzunlukta bir tanım. emek var emekkk!
mod.ların istediği tanım: bir yazardan yöntem tavsiyeleri.
mod.ların istediği tanım: bir yazardan yöntem tavsiyeleri.
devamını gör...
kızların espri yapmayı becerememesi
kadın-erkek diye hiçbirşeyin kategorize edilmesini istemiyorum aslında,
ama maalesef erkeklerin çoğu (%99,999 :) komikle, belden aşağı kavramlarını ayırt edemiyor,
bir kadın bir erkeğe espri yapabiliyormu zannediyorsunuz, hele gülmek filan..
allah muhafaza yanılıp da ağzınızdan biraz samimi bir kelime çıkmaya görsün, yanlışlıkla bir gülmeyiverin yani,
işte orada birdenbire espriyle karışık, seviyede düşüyor, muhabbet de düşüyor,
bir insan her saniye, her dakikamı aç olur,
alarmı kurulu olur, uzaktan yakından tek bir kelime ile zıplar ya..
espiri anlayışları hep aynı yönde zaten, ve gerçekten, ne yaşadıkları muhit, ne aldıkları eğitim, ne gördükleri ülkeler, bulundukları makam, mevki, hiçbirşey, bu belki doğuştan gelen, hormonlarına bağlı çalışan mekanizmayı değiştirmiyor, yaşamları boyunca,
o yüzden kendilerine kadar
bir "çap" daki mizahı anlayabiliyorlar..
yukarısı matematiksel olarak anlamadıklarından (!) "becerememektir" onlar için, çıta orda...
mizah yapan erkeklerin çok olması ;
erkekler "sadece" kendileri için birşeyler yapmak üzere imkanlar verilerek, yaptıklarına değer verilerek, iyi olacaklarına, başaracaklarına dair yüreklendirilerek yetiştiriliyor,
buna inandırılıyorlar,
onlarda yaptıkları, mizah, yemek herneyse, değer verildiği için, para ettiği için, takdir edildiği için, üretme ve hakkını isteme, satma, pazarlama cesareti ile, istemeyi biliyorlar, öğreniyorlar... ortaya çıkma hakkı öğretiliyor, cesaretlendiriliyorlar, (en başta anneleri tarafından sonra baba, abla, kızkardeş vs) onlarda daha çok ortalarda oluyorlar, çünkü kendilerine o haklar veriliyor, bu duyguyu küçük yaşlarda tanıyıp öğreniyorlar, ileriki yaşlarda da herşeyi kendilerine hak görüyorlar....
daha rahatlar heryerde,
orasını burasını kapatma, delil olarak kullanılacak bir saati, bir mekanı, bir dekolteyi sürekli hesaplamak yada kollamak gibi bir mesaileri de yok,
bir erkeğin, çook daha fazla vakti olması, çok daha fazla dinlenip, özenilip, daha fazla enerjisinin olması, övülüp, sevilip, daha fazla cesaretinin olması çok önemli bir etken değilmidir sizce de?
peki kadınlar....
yaptıkları herşey, zaten görevi, zaten yapması gereken, zaten ailesine "erkek kardeşlerine, babasına hep hizmet etmesi, konforunu sağlaması gereken olduğu öğretiliyor, okula da gitse, işe de gitse, bunlar bedelsizmiş gibi, doğuştan borçluymuşuz gibi öğretiliyor...
o yüzden kadınlar, yaptığı ürettiği birşeyi değersiz bedelsiz zannediyor, karşılığı olduğunu görmüyorki, istemeyi bilmiyor, zaten susması, söyleneni yapması fazla konuşmaması, gülmemesi öğretiliyor...
birşey yapıp, karşılığı hakkını bilmek, beklemek, satmak tan önce, karşılıksız o kadar çok şey yaptırılmış/yapmanın normal olduğu öğretilmiş bir insan, nasıl ortaya çıkıp, kendi emeği/ürettiğinin değerini isteyebilir, nasıl ürettiği her hangi birşeyin, karşılığı olduğunu, değerli olduğunu düşünebilirki....
görmemiş ve alışmamıştır...
bu kodlar değişmediği sürece, erkekler de böyle, "ee o zaman niye ahçılar, komedyenler hep erkek" demeye devam edecekler.
bu kadar pohpohlanmaya, yıllardır yemeği yiyip televizyonun karşısına geçmenize rağmen, bu kadar konfora yüreklendirmeye, bu kadar imkana kayırmaya rağmen, yinede çok da uzaya çıkarmadınız memleketi, hiçbir alanda...
ama maalesef erkeklerin çoğu (%99,999 :) komikle, belden aşağı kavramlarını ayırt edemiyor,
bir kadın bir erkeğe espri yapabiliyormu zannediyorsunuz, hele gülmek filan..
allah muhafaza yanılıp da ağzınızdan biraz samimi bir kelime çıkmaya görsün, yanlışlıkla bir gülmeyiverin yani,
işte orada birdenbire espriyle karışık, seviyede düşüyor, muhabbet de düşüyor,
bir insan her saniye, her dakikamı aç olur,
alarmı kurulu olur, uzaktan yakından tek bir kelime ile zıplar ya..
espiri anlayışları hep aynı yönde zaten, ve gerçekten, ne yaşadıkları muhit, ne aldıkları eğitim, ne gördükleri ülkeler, bulundukları makam, mevki, hiçbirşey, bu belki doğuştan gelen, hormonlarına bağlı çalışan mekanizmayı değiştirmiyor, yaşamları boyunca,
o yüzden kendilerine kadar
bir "çap" daki mizahı anlayabiliyorlar..
yukarısı matematiksel olarak anlamadıklarından (!) "becerememektir" onlar için, çıta orda...
mizah yapan erkeklerin çok olması ;
erkekler "sadece" kendileri için birşeyler yapmak üzere imkanlar verilerek, yaptıklarına değer verilerek, iyi olacaklarına, başaracaklarına dair yüreklendirilerek yetiştiriliyor,
buna inandırılıyorlar,
onlarda yaptıkları, mizah, yemek herneyse, değer verildiği için, para ettiği için, takdir edildiği için, üretme ve hakkını isteme, satma, pazarlama cesareti ile, istemeyi biliyorlar, öğreniyorlar... ortaya çıkma hakkı öğretiliyor, cesaretlendiriliyorlar, (en başta anneleri tarafından sonra baba, abla, kızkardeş vs) onlarda daha çok ortalarda oluyorlar, çünkü kendilerine o haklar veriliyor, bu duyguyu küçük yaşlarda tanıyıp öğreniyorlar, ileriki yaşlarda da herşeyi kendilerine hak görüyorlar....
daha rahatlar heryerde,
orasını burasını kapatma, delil olarak kullanılacak bir saati, bir mekanı, bir dekolteyi sürekli hesaplamak yada kollamak gibi bir mesaileri de yok,
bir erkeğin, çook daha fazla vakti olması, çok daha fazla dinlenip, özenilip, daha fazla enerjisinin olması, övülüp, sevilip, daha fazla cesaretinin olması çok önemli bir etken değilmidir sizce de?
peki kadınlar....
yaptıkları herşey, zaten görevi, zaten yapması gereken, zaten ailesine "erkek kardeşlerine, babasına hep hizmet etmesi, konforunu sağlaması gereken olduğu öğretiliyor, okula da gitse, işe de gitse, bunlar bedelsizmiş gibi, doğuştan borçluymuşuz gibi öğretiliyor...
o yüzden kadınlar, yaptığı ürettiği birşeyi değersiz bedelsiz zannediyor, karşılığı olduğunu görmüyorki, istemeyi bilmiyor, zaten susması, söyleneni yapması fazla konuşmaması, gülmemesi öğretiliyor...
birşey yapıp, karşılığı hakkını bilmek, beklemek, satmak tan önce, karşılıksız o kadar çok şey yaptırılmış/yapmanın normal olduğu öğretilmiş bir insan, nasıl ortaya çıkıp, kendi emeği/ürettiğinin değerini isteyebilir, nasıl ürettiği her hangi birşeyin, karşılığı olduğunu, değerli olduğunu düşünebilirki....
görmemiş ve alışmamıştır...
bu kodlar değişmediği sürece, erkekler de böyle, "ee o zaman niye ahçılar, komedyenler hep erkek" demeye devam edecekler.
bu kadar pohpohlanmaya, yıllardır yemeği yiyip televizyonun karşısına geçmenize rağmen, bu kadar konfora yüreklendirmeye, bu kadar imkana kayırmaya rağmen, yinede çok da uzaya çıkarmadınız memleketi, hiçbir alanda...
devamını gör...
trabzonlu
okumasıyla övünen insanlardır.
o yüzden soyadı kanunu çıkınca, ekserisi okumayla ilgili olduğu için, mollalı soyadı almışlardır koşa koşa.
benim ailem önce molla ile başlayan soyadı almış,
sonra mollalı soyadlar kaldırılınca okuyan soyadını almış
sonra mollalı soyadlar kullanılmasına izin verilince tekrar mollalı soyadı almışlar.
nerde bir okuyan, okutan soyadı görsem bizden olduğunu anlıyorum.
yeni nesil, mollalı soyadı, biraz kibir barındırmasından dolayı sevdiği kadar kızar da.
birde uzun oldukları için sınavlarda kodlarken çok zorlar, bir yere sığmaz.
o yüzden soyadı kanunu çıkınca, ekserisi okumayla ilgili olduğu için, mollalı soyadı almışlardır koşa koşa.
benim ailem önce molla ile başlayan soyadı almış,
sonra mollalı soyadlar kaldırılınca okuyan soyadını almış
sonra mollalı soyadlar kullanılmasına izin verilince tekrar mollalı soyadı almışlar.
nerde bir okuyan, okutan soyadı görsem bizden olduğunu anlıyorum.
yeni nesil, mollalı soyadı, biraz kibir barındırmasından dolayı sevdiği kadar kızar da.
birde uzun oldukları için sınavlarda kodlarken çok zorlar, bir yere sığmaz.
devamını gör...
hafızam silinse de tekrar izlesem denilen diziler
devamını gör...
kimsenin sevmediği ama sizin sevdiğiniz şey
devamını gör...
saatleri ayarlama enstitüsü
kitap çok fazla ironi içeriyor. en çok güldüğüm yer ise kitabın baş karakterinin halasını öldü deyip gömüyorlar sonra hala bir anda canlanıyor halayı eve tabutun içinde tekrar geri getirirken hala acıktım diyip kendisini tabutta taşıyan kişilere yemek aldırıyor ve tabutun içinde yemek yiyerek kendi evine geri geliyor.
devamını gör...