bir tane olsa iyi, iki sey oldu. mafyamiz var bir kere, istihbarat ekibimiz de cok guclu. putin'le olan iliskimizden bahsetmiyorum bile. her seyin ustesinden geliriz, bizi kiskaniyorlar ama bitiremeyecekler emin olabilirsiniz...
devamını gör...

derhal 1 haftalık sözlükten uzaklaştırma cezası ile sırtına 40 kırbaç darbesi almalı.
devamını gör...

naif üslubu ile bilinen adalet ve kalkınma partisi kurucularından olan bülent arınç'ın ahmet hakan'a yazıp twitter hesabından yayımladığı zehir zemberek mektuptur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2001 yılından beri anne, 2002 yılından beri teyze olaraktan, içine dahil olduğum başlık.
kraliçe elizabeth gibiyim yalnız,
öyle bir takım gençler gibi akşama kadar o sosyal medya senin bu sosyal medya benim, o oyun senin bu oyun benim takılmam.
kendime ve vatana faideli işler yaparım.
bedenime ve ruhuma iyi bakarım.
hasta iken bir kaç gün off oluyorum ama neyse, o kadar küsur kadı kızında da olur.
daha da ne planlarım var pühüüü.
siz internetiniz bitene kadar takılın.
ben bu arada iki tanım gireyim, bir başlık açayım, yemek yapayım, arkadaşımla buluşayım, işe koşayım.
devamını gör...

saf mutluluk dönemleridir.

en büyük dertlerimin çizgi film karakterleri olduğu dönemlerdi. okuma yazmayı daha okula gitmeden önce öğrendiğim için okulla ilgili ciddi sorunlar yaşamadım. ali’nin ata bakması ya da ışıl’ın ılık süt içmesi beni hiç ilgilendirmedi. hatta belki inanmayacaksınız ama cemil bayrak asmasa bile olurdu benim için.

ama hafta sonu herkes uyurken erkenden kalkıp buz gibi odada titreye titreye izlediğim çizgi filmlerin beni hayatımın şekillenmesinde önemli rolleri olduğunu düşünüyorum.

büyük dertlerim arasında beleşçi, hırsız ve sevimsiz fare jerry’nin görevini yerine getirmek için uğraşan, ekmek parası peşindeki tom’a çektirdikleri vardı. şirinler izlerken gargamel eğer kötü bir insansa nasıl olur da şirinleri görebilir diye düşünmeden edemezdim. mickey mouse gibi kibirli bir farenin goofy gibi içten ve sevimli bir köpekten daha çok sevilebileceğine ise akıl sır erdiremezdim.

bir de çizgi filmden karakter seçme meselesi vardı ki sormayın gitsin. tsubasa’da kaptan tsubasa karakteri olmayı başarmıştım iyi futbol oynadığım için. ama ninja kaplumbağalarda herkesin peşinden koştuğu leanardo yerine raphael’di benim karakterim. transformers’da optimus prime ki bunun için hala pişmanlık duyuyorum. thunder cats’de de tigera olmuştum ki bu benim en büyük çocukluk başarılarımdandır.

çocukluğun soğuk sabahları saf mutluluğun derin dondurucusudur.
devamını gör...

doğa ile iç içe bir yaşam yaşıyor olsanız mümkün diyebilirim. doğada artı olarak müziğe ihtiyaç yoktur. doğa zaten müziğin ta kendisidir. kulak vermeniz yeterlidir rüzgara, rüzgar ile dans eden yaprakları.
devamını gör...

... nihayet beni böylesine kötü biri olarak yarattığı ve bana böylesine iğrenç bir kader çizdiği için tanrı'ya lanet okurken manevi babam yanıma geldi.
"bahtsız çocuk, küfür etme! çünkü tanrı seni hiç öfke duymadan yarattı! suç işleme eğilimin senden değil, sana ölürsen bir cehennem, mucizevi olarak hayatta kalırsan sefalet vadeden babandan kaynaklanıyor!" dedi.
o günden sonra tanrı'ya sövmeyi kesip babama sövmeye başladım.

alexandre dumas - monte cristo kontu
devamını gör...

ıstedigini soyleyen, istemedigini isitir sozunun karsiligi bir isyandir. kisilerin nasil giyinmesi gerektigi konusunda gram soz hakkina sahip degiliz. hic birimiz! bu kadin icin de, erkek icin de gecerli bir durumdur. cinsiyetleri ayristirmak bir hata, bir de nasil giyinmesi gerektigine laf etmek ayri bir hatadir. boyle sert cikislari gormek istemiyorsak, once biz ne soyledigimize donup bir bakacagiz.
devamını gör...

"küçük hanımlar, küçük beyler! sizler, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. sizlerden çok şey bekliyoruz."
-ulu önder mustafa kemal atatürk.

memletimizi ışığa boğacak güzel çocuklara rahatça, gönüllerince yaşayabileceği bir dünya bırakabilmemiz dileklerimle. 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun!
devamını gör...

psikolojiye olan ilgimin, içimdeki yaralardan kaynaklandığını; aslında edebiyatın da psikoloji ile çok ilgili bir alan olduğunu; belki de edebiyat* bölümü okumamın da kendimi iyileştirme çabalarımdan biri olduğunu birkaç gün önce fark ettim. aslında her edebiyatçı, biraz da psikologtur gibi bir anlama gelen bir söz okudum, çok hoşuma gitti. kendime psikolog gibi bir unvan kazandırmaya niyetim yok aslında, haddime de değil zaten ama ikisi arasındaki bağı görmek güzel bir duygu... şimdi alakasız bir şekilde buradan başka bir konuya geçeceğim... geçen gün bir aile buluşması esnasında babamın söylediği sözler beni ziyadesiyle yaraladı... daha doğrusu mentalitesini bu kadar açık bir şekilde görmek üzücüydü... dedemin köy yerinde zamanında bir köpeği varmış, bu köpek avludan kaçıp komşunun tavuklarını yiyormuş. komşusu bir gün gelip köpeği şikayet edince dedem de gözünü kırpmadan köpeği vurmuş... babam bu olayı anlatırken şöyle dedi: "işte hayvanlar bile istenmeyen, zararlı bir davranış yapınca öldürülüyor, insanların dünyasında da böyle... aile içinde istenmeyen davranışlar sergileyenler, aileden atılır, dışlanır, bu işler böyle..." dedi. bu sözler beni çok düşündürdü... demek ki ben ya da torunlarından biri (mesela küpe takan ya da dövme yaptıran erkeklere karşı aşırı tepkili) onun istediği gibi biri olmazsak bir gün bizi de aileden atabilir, dışlayabilir... her an atılma tehlikesi hissedilen bir ortamda insan, nasıl özgür olabilir? nasıl babasına güvenebilir? nasıl onunla sağlıklı bir ilişki kurabilir? evet, bunları belki ilk kez böyle açık açık dile getirdi ama ben, babamla her görüştüğümde (ki pek sık görüşmem) kendimde bir rahatsızlık hissediyor, içimdeki olumsuz duyguların tetiklendiğini fark ediyordum. ben açıkça bunları ifade edemiyordum ama içimde bir yerlerde koşulsuz olarak sevilmediğimi biliyordum... evet, belki o da dedem tarafından öyle yetiştiği için böyle biri oldu ama benim bu hayatı algılamamda olumsuz etkisinin büyük olduğunu fark etmemle birlikte kendisiyle fiziksel olarak bir araya geldiğimizde hiçbir söz söylemese dahi ondan bana doğru yayılan o olumsuz enerji, yüreğimi daraltıyor...
devamını gör...

bir hitap seklidir. bazi anne babalar cocuguna “yavrum” diye hitap ederken, bazi insanlar bazi insanlara sevgi gosterimleri olarak da “yavrum” derler.
“yavru” kelimesi argo olarak kullanildiginda “guzel, alimli genc kiz” anlaminda da kullaniliyormus, * o zaman “yavrum” demek de bir argo ve “guzelim” anlaminda kullaniliyor olabilir diye dusunuyorum.
devamını gör...

bıkmadan dinlediğim şeydir o kadar güzel anlatırki o anlatmaktan bıksada ben dinlemekten bıkmıyorum.
devamını gör...

iflah olmaz bir gerilimci olarak listem aşağıdaki gibidir, hepsi de izlenmeye değer, gerilim severleri gerim gerim gerecek filmlerdir:
(bkz: the shining)
(bkz: el cuerpo)
(bkz: contratiempo)
(bkz: loft)
(bkz: nocturnal animals)
(bkz: hodejegerne)
(bkz: julıa's eyes)
(bkz: don't breathe)
(bkz: the invisible guest)
(bkz: eden lake)
(bkz: the hidden face)
(bkz: the others)
(bkz: el secreto de sus ojos)
(bkz: split)
(bkz: vertigo)
(bkz: durante la tormenta)
(bkz: secuestro)

mutlaka izlemelisin dediğiniz filmler varsa tavsiye alırım.
devamını gör...

senegal'in cap-vert yarımadası'nın kuzeyinde bulunan ve pembe renkteki göl. suyu tatlı değil, tuzludur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
anlaşılacağı üzere ismini renginden almıştır. göl bazı kurak mevsimlerde rengini daha çok belli eder ve pembe olmasının nedeni dunaliella salina ismindeki yosun türüdür. ünya mirası listesi'ndeki göl; tuz oranının yüksek olması sebebiyle ticarete ek kaynak sağlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sandallarla su toplayıp tuz elde eden işçiler, tuzu satarak geçim sağlar.
devamını gör...

çok ahenkli bir dildir. hint avrupa dil ailesine mensuptur. şiirleri muazzam ahenklidir. cahit sıtkı çevirili bir şiir bırakayım.

italyanca:

thanatos athanatos (ıtalian)
e dovremo dunque negarti, dio

dei tumori, dio del fiore vivo,

e cominciare con un no all'oscura

pietra «io sono», e consentire alla morte

e su ogni tomba scrivere la sola

nostra certezza:

«thànatos athànatos»?

senza un nome che ricordi i sogni

le lacrime i furori di quest'uomo

sconfitto da domande ancora aperte?

ıl nostro dialogo muta; diventa

ora possibile l'assurdo. là

oltre il fumo di nebbia, dentro gli alberi

vigila la potenza delle foglie,

vero è il fiume che preme sulle rive.

la vita non è sogno. vero l'uomo

e il suo pianto geloso del silenzio.

dio del silenzio, apri la solitudine.



türkçesi

ölümlü ölümsüzlük

ve şimdi seni yadsımak zorunda mı kalacağız
urların tanrısı, canlı çiçeklerin tanrısı
bir hayırla mı yanıtlayacağız o karanlık
kayayı ki benim özbenliğimdir, ölüme razı mı olacağız?
ve her mezartaşına kazıyacak mıyız
tek kesin gerçeğimizi: thanatos athanatos!
apaçık sorulara yenilmiş şu adamın
düşlerini, gözyaşlarını, öfkelerini
yorumlayacak bir addan yoksun.
diyaloglarımız da değişmiş şimdi bak
saçmalıklar da mümkün olmada.
orada sislerin dumanların ötesinde, ağaçların içinde
yaprakların gücü uyanmada
doğrudur ırmağın kıyılarına basınç yaptığı.
hayat düş değil. doğrudur insan
ve onun kıskanç yakınışı sessizlikten.
susku tanrısı, açık yalnızlık.
devamını gör...

"haksızlık karşısında eğilmeyiniz. çünkü hakkınızla beraber, şerefinizi de kaybedersiniz."
devamını gör...

herkesin gözler şahin gibi maşaallah. üç milyar milyon kilometreden milletin gözlerini görüyor. vücut yapısına bakıyorum ilk. en belirgin o gözüküyor çünkü. eğer bir insan gereğinden fazla kilolu veya zayıfsa bu kişinin vücuduna saygısı yok demektir bence.

bahane sunan arkadaşlara yalancı demiyorum ama:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir an, o sözde kendini görmüştür.
pozitif olanları anlıyorum da
acılı adana sözleri bende anlamıyorum. birine gönderiyor herkesin üzerinden sanırsam.
karı koca kavgasının ortasında gibi hissediyorum kendimi özlü
negatif sözleri okuyunca.
devamını gör...

megaparsek başına saniyede yaklaşık 70 km olarak hesaplanan oran. ancak farklı ölçümlerde bundan daha az ya da daha çok çıktığı görülür.

evrenin genişleme oranı, hubble sabiti dediğimiz bir sayı aslında. fakat adı sabit olmakla beraber, bu sayı sabit değil. ölçümlerden kaynaklı hataları bir kenara ayırırsak, bu sayının farklı gözlem sonuçlarında farklı çıktığını biliyoruz.
sabit olarak adlandırılma nedeni, evrenin neresine giderseniz gidin geçerli olması. yani sayısal olarak sabit değil.

***

yukarıda bahsettiğim 70 km/s/mpc sayısının anlamı şu: 1 megaparsek uzaklıktaki bir galaksi, dünya'dan saniyede yaklaşık 70 km hızla uzaklaşır.
devamını gör...

ya olm ne aşkı falan gidip sikortalı bir iş bulup çalışın.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim