bir avuç dolar

bir sergio leone filmidir. başrolünü clint eastwood’un oynadığı film 1964 yapımı spagetti western filmidir.
dolar üçlemesi diye geçen üçlemenin ilk filmi olma özelliğini taşır. serinin diğer filmleri birkaç dolar için (1965) ve iyi kötü ve çirkin (1966) bu üç film dolar üçlemesi diye geçmektedir. filmin yapımcıları arrigo colombo ve giorgio papi’dir.
filmin senaryo koltuğunda sergio leone, a. bonzzoni, victor andrés catena, jaime comas gil oturmaktadır.
serinin ilk filmi dahil bütün filmleri ispanya’da çekilmiştir. filmin oyuncu kadrosunda jose calvo, joseph egger, marianne koch, gian maria volente, sieghart rupp, antonio prieto, wolfgang lukschy, margarita lozano, bruno carotenuto, daniel martin bulunmaktadır.
filmin müziklerini tabii ki ennio morricone yapmıştır. kendisi ve sergio leone ayrılmaz ikililer. müthiş filmler, müthiş müzikler yapan ikili bir araya geldiklerinde ortaya böyle filmler çıkarıyorlar.
ennio morricone hakkında ne desem bilemiyorum. kendisi muhteşem bir sanatçı o olmasa bu filmler asla bu seviyelere çıkamazdı. her filmde unutulmayacak müzikler yapıyor. her sahneye keyif katıyor. sergio leone’nin başarısındaki en büyük etkenlerden birisi. muhteşem bir sanatçı.
filmin içeriğine gelecek olursak. bir kasabaya gelen amerikalı ve yaşadıkları anlatılıyor. dönemin durumu ve kasabalardaki gruplaşmalar çok güzel gösteriliyor. aynı kasabada birbirine düşman iki aile ve kasabaya yeni gelen amerikalıyı izliyoruz.
film düşük bütçeli bir film her sahnede bunu anlıyoruz ama rahatsız etmiyor. böyle filmleri dönemine göre izlemek ve yorum yapmak bana daha mantıklı geliyor. usta yönetmen mekanları verimli şekilde kullanmış. oyuncular, kostümler, silahlar hepsi çok verimli şekilde kullanılmış. kendisi bu yüzden usta bir yönetmen.
clint eastwood ve karizması filmin en güzel yönlerinden birisi. çok karizmatik bir performans sergilemiş. ağzında purosu, renkli gözleri, yürüyüşü, kıyafetleri, diyalogları hepsi şahaneydi. filmden aldığım zevki gerçekten arttırdı.
filmin eksikliği kan olmamasıydı. bildiğimiz kan yok lan filmde. çatışma oluyor insanlar ölüyor ama kan akmıyor. keşke sete birkaç paket ketçap bıraksalarmış.
film bence zekanın önemini anlatıyor. kovboylar genelde kaba kuvvetle anılırlar. başrol oyuncumuz öyle birisi değil. çok zeki ve kurnaz. iki aileyi birbirine düşürüp kendi lehine şeyler yapıyor. bunları tabii ki para için yapıyor.
ayrıca filmde başrol oyuncusunun ismi yok. adam isimsiz kahraman gibi bir şey. gerçi pek kahraman sayılmaz ama olsun. adama sürekli film süresince gringo dediler amigo ve americano dediler.
filmin başrol oyuncusu clint eastwood bu film sayesinde sinemaya giriş yapmıştır. bu filmden sonra efsane bir oyuncu olup kariyerine devam etmiştir. hak etmiş bir puro insana bu kadar mı yakışır müthiş gerçekten. uzun zamandır böyle nefis bir oyunculuk performansı izlememiştim. her diyaloğu, her anı müthişti. role felaket girdiğini düşünüyorum. filmin açılış sekansı ve kapanış sekansını da çok başarılı buldum. ilk sahne muhteşem bir müzik. son sahne harikulade bir müzik. ve son.
filmde karşılıklı çatışmanın çıktığı ilk sahnede taramalı tüfekle adam her yeri tarıyor. bütün insanlar ölüyor ama atlar ölmüyor. yahu bir kaç at ölseymiş keşke daha gerçekçi olacakmış. zaten kan dediğimiz olay filmde asla yok. ayrıca iki aile güzel yaratılmasına rağmen keşke daha çok işlenseymiş. çok hoş olurmuş. merak ettim. neden birbirleriyle düşmanlar. neden araları bozuk gibi şeyler kafamı kurcaladı.
size keyif veren bir film olacağından eminim. bu tarzı seviyorsanız kesinlikle izlemelisiniz. sevmiyorsanız en azından şans vermelisiniz. bu eserin ortaya çıkmasında üç efsane adam var sonuçta. sergio leone, clint eastwood (ve purosu) son olarak ise efsane müzikleriyle ennio morricone.
sağ olun bu güzel film için.
devamını gör...
prenses grace kelly
grace patricia kelly (1929 -1982) tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilir.

grace üniversite giriş sınavlarında başarısız olunca ailesi ona karşı olan tüm umudunu kaybetti. ancak o yılmadı ve amerikan dramatik sanatlar akademisi’ne girdi. magambo’daki rolüyle oscar’a aday gösterilen grace kelly, the country girl’deki rolüyle en iyi kadın oyuncu akademi ödülü'nü aldı. ünlü yönetmen alfred hitchcock ile olağanüstü yapımlara imza atan amerikalı sinema ve tiyatro oyuncusu grace’nin kariyeri, en başarılı olduğu dönemde monako prensi rainer'la olan evliliği yüzünden sona ermiştir. bu evlilik ile monako prensesi unvanını almıştır.
zerafeti ve güzelliğiyle hollywood'un en gözde oyuncularından biri olmuş grace kelly çiçekleri çok severdi. bir trafik kazasında ölünce, prens onun anısına dileyen herkesin girebileceği on binlerce gülle çevrelenmiş bir gül bahçesi yaptırdı.
hayatımın masal olduğuna inanmak da başarılı bir masaldır.
hollywood'u hiçbir zaman sevmedim. gerçek dışı ve sahte buldum. özellikle yalan ve acıyla dolup taşan erkekleri ve kadınları.
yalnızlık enerji kaynağıdır. enerji toplamak için yalnız kalmak gerekir.

grace üniversite giriş sınavlarında başarısız olunca ailesi ona karşı olan tüm umudunu kaybetti. ancak o yılmadı ve amerikan dramatik sanatlar akademisi’ne girdi. magambo’daki rolüyle oscar’a aday gösterilen grace kelly, the country girl’deki rolüyle en iyi kadın oyuncu akademi ödülü'nü aldı. ünlü yönetmen alfred hitchcock ile olağanüstü yapımlara imza atan amerikalı sinema ve tiyatro oyuncusu grace’nin kariyeri, en başarılı olduğu dönemde monako prensi rainer'la olan evliliği yüzünden sona ermiştir. bu evlilik ile monako prensesi unvanını almıştır.
zerafeti ve güzelliğiyle hollywood'un en gözde oyuncularından biri olmuş grace kelly çiçekleri çok severdi. bir trafik kazasında ölünce, prens onun anısına dileyen herkesin girebileceği on binlerce gülle çevrelenmiş bir gül bahçesi yaptırdı.
hayatımın masal olduğuna inanmak da başarılı bir masaldır.
hollywood'u hiçbir zaman sevmedim. gerçek dışı ve sahte buldum. özellikle yalan ve acıyla dolup taşan erkekleri ve kadınları.
yalnızlık enerji kaynağıdır. enerji toplamak için yalnız kalmak gerekir.
devamını gör...
ilkokulun vazgeçilmezleri
sınıf maçları ve tabii ki " 3 a sınıfında okuyan temel seni seviyo kiii." diye felaket tellallığı yapan aptal arkadaş.
devamını gör...
kur'an-ı kerim
bakınız ;3 dininde doğduğu coğrafya arap coğrafyasında dır, acaba bunlar gerçekten arap masalları olsaydı niye bütün dünya da yayıldılar? neden hıristiyanlık, yahudilik, ve islamiyet bu kadar yayıldı hadi sizin dediğiniz gibi kur'an arap masalları olsun, hıristiyanlık ta aynı coğrafyada çıktı, yahudilikte aynı coğrafyada çıktığına göre onlarda arap masalları olması gerekmiyor mu? varsa bilginiz ve nedenleriniz lütfen aydınlatın, yoksa cevabınız , herkesin inancı kendisine kimse kimsenin kutsalına saldırmaya hakkı yok.
devamını gör...
panik atak
panik atak, genellikle kaygı bozuklukları sınıfında yer alan psikolojik rahatsızlıklarda görülen, çok yoğun ve yorucu yaşanan, fiziki ve duygusal stres tepkileridir. bazı fiziksel hastalıklar ve madde ilaç kullanımına bağlı olarak da görülebilir. 13 belirti ile tanımlanır. tüm belirtiler dsm 5 tanı sınıflandırma sisteminde ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. kendi başına bir psikolojik rahatsızlık değildir. sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu vs vs gibi diğer rahatsızlıklarda görülür. tedavisi mümkündür.
kim korkar panik ataktan
kim korkar panik ataktan
devamını gör...
başlığa yazacağı şey yazılmışsa like atmak
sayılır mı. yazarlık bozulur mu. kafamda deli sorular.
devamını gör...
en saçma çocukluk yanılgıları
babamı hep gezip tozup akşam eve geliyor sanıyordum .çalışma fikri o zamanlardan beri tuhaf gelmiştir bana zaten.
devamını gör...
avrupa'nın türkiye birliğine girmek istemesi
kriterlerimize uyacaklarını düşünmüyorum.düzenlerini o kadar da bozamazlar.
devamını gör...
ilkokulun vazgeçilmezleri
son dersin bitmesine beş dakika kala öğretmenin montlarınızı giyebilirsiniz dediği an, ilkokulun en güzel vazgeçilmeziydi.
devamını gör...
barınamıyoruz hareketi
başka şehirde çocuğunu okutan bir anne olarak yürekten destekliyorum.
üniversite açmanın ön koşulu barınma ile ilgili yatırımların olmasıdır.
kyk yurdunda kalsın, henüz çıkmadı.
ev tutun, bulamıyoruz.
özel yurtta kalsın, karşılayamıyoruz.
tarikat yurdu, asla olmaz.
nerede kalacak bu çocuk peki?
üniversite açmanın ön koşulu barınma ile ilgili yatırımların olmasıdır.
kyk yurdunda kalsın, henüz çıkmadı.
ev tutun, bulamıyoruz.
özel yurtta kalsın, karşılayamıyoruz.
tarikat yurdu, asla olmaz.
nerede kalacak bu çocuk peki?
devamını gör...
her sözlüğe kaydolan yazar
allahın belası. bir de tüm sözlüklere eşit muamelede bulunmaya çalışanı var bunların. her yerde eşit sayıda tanım giriyor. düzenli bir şekilde. oğlum mal mısın git kuş mezatına katıl daha iyi. allahın belası ya. vallahi çişimi yarıda tutmuş gibi oluyorum böylelerini görünce.
devamını gör...
ikili ilişkilerde sık yapılan hatalar
çok fazla hata vardır. küçük bir liste yapayım :
1) hayır diyememek.
2) kısa sürede samimi olmak.
3) sırlarını açmak.
4) kendinden ödün vermek.
tanım: ikili ilişkilerde yapılan en büyük hataları paylaştığımız başlıktır.
1) hayır diyememek.
2) kısa sürede samimi olmak.
3) sırlarını açmak.
4) kendinden ödün vermek.
tanım: ikili ilişkilerde yapılan en büyük hataları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
tanrının varlığı problemi
" ben görmediğim allah' a inanmam! " buyurmuştur hz ali.
insan, allah ın varlığını nedensellik (deney/ tecrübe) ile açıklamaya çalışır. ancak allah ın varlığı nedensellik ile değil, delil ile açıklanır.
bu durum iki soruyu meydana getirir;
1) var olma kavramı, deney ve tecrübeden önce mi gelir?
2) var olma kavramını deney ve tecrübe mi oluşturmuştur?
eğer deney ve tecrübe , var olmayı meydana getirmiş ise; yokluğun da, deney ve tecrübe ile açıklanması gerekir. olmayan bir olgu deneylenemez, tecrübe edilemez. çünkü; deneyimlemenin olması için eşyanın varlığı gereklidir. bu durum fiziğin temelidir.
fiziki olgular üzerinden, fiziki reaksiyonlar almak normal bir beklentidir. ancak; fiziki olgular üzerinden, metafiziki bir olguyu tanımlamaya çalışmak, somut bir gerçeklik ortaya koymak mümkün görünmüyor.
metafiziki bir olguyu, fiziki yöntemlerle bulduğumuz zaman keşif meydana gelir. eğer allah'ı, fiziki yöntemler ile keşfedebilseydik; ibrahimi dinlerde vurgulanan imtihan boşa çıkardı. yani ibrahimi dinlerin vurguladığı yaradana görmeden itaat etme ritüeli anlamını yitirirdi.
başka bir durum ise; tapınma fıtrattan mı gelir, yoksa sonradan edinilmiş bir alışkanlık mıdır? yani insanı tapınmaya götüren şey nedir?
fiziki olarak herhangi bir karşılığı* olmayan tapınma ritüellerine en ilkel toplumlarda dahi rastlanmıştır. totemizm ve animizm temelli inançların varlığı, ilkel insanların dahi tapınma ihtiyacı duyduğunun kanıtı niteliğindedir.
insanlık tarihinin temeli, tapınma ritüelleri üzerinden şekillenmiş iken; bir yaratıcının olması, olmamasından daha gerçekçi bir tutumdur.
insan, allah ın varlığını nedensellik (deney/ tecrübe) ile açıklamaya çalışır. ancak allah ın varlığı nedensellik ile değil, delil ile açıklanır.
bu durum iki soruyu meydana getirir;
1) var olma kavramı, deney ve tecrübeden önce mi gelir?
2) var olma kavramını deney ve tecrübe mi oluşturmuştur?
eğer deney ve tecrübe , var olmayı meydana getirmiş ise; yokluğun da, deney ve tecrübe ile açıklanması gerekir. olmayan bir olgu deneylenemez, tecrübe edilemez. çünkü; deneyimlemenin olması için eşyanın varlığı gereklidir. bu durum fiziğin temelidir.
fiziki olgular üzerinden, fiziki reaksiyonlar almak normal bir beklentidir. ancak; fiziki olgular üzerinden, metafiziki bir olguyu tanımlamaya çalışmak, somut bir gerçeklik ortaya koymak mümkün görünmüyor.
metafiziki bir olguyu, fiziki yöntemlerle bulduğumuz zaman keşif meydana gelir. eğer allah'ı, fiziki yöntemler ile keşfedebilseydik; ibrahimi dinlerde vurgulanan imtihan boşa çıkardı. yani ibrahimi dinlerin vurguladığı yaradana görmeden itaat etme ritüeli anlamını yitirirdi.
başka bir durum ise; tapınma fıtrattan mı gelir, yoksa sonradan edinilmiş bir alışkanlık mıdır? yani insanı tapınmaya götüren şey nedir?
fiziki olarak herhangi bir karşılığı* olmayan tapınma ritüellerine en ilkel toplumlarda dahi rastlanmıştır. totemizm ve animizm temelli inançların varlığı, ilkel insanların dahi tapınma ihtiyacı duyduğunun kanıtı niteliğindedir.
insanlık tarihinin temeli, tapınma ritüelleri üzerinden şekillenmiş iken; bir yaratıcının olması, olmamasından daha gerçekçi bir tutumdur.
devamını gör...
güne bir söz bırak
masal tadında insanlar tanıdım. bir varmış bir yokmuşlardı.
serkan karaismailoğlu
serkan karaismailoğlu
devamını gör...
tek başına mutlu olabilen insan
herkeste olması gereken bir özelliktir. eğer kişi tek başına mutlu olamıyorsa hayatına aldığı insanlara bağımlı hale gelir. bu da kimle olursa olsun sağlıksız bir ilişkiye sebep olur. tek başına mutlu olabiliyorsa kişi, hayatına bu saatten sonra alacağı insanları sadece mutluluğunu artırmak ve paylaşmak için alıyordur. böyle insanlar kolay kolay kaybetmez. içlerinde olduğum ve olduğum için mutlu olduğum gruptur. kendi kendime eğlenebiliyorum yahu, daha ne olsun.
devamını gör...
birçok başlığın uzay içerisinde kaybolması
bir gerçek.
bazıları okunmamış, bazılarına yorum yapılmamış, haklarında soru bile sorulmamış, kendi hallerine bırakılıp boynu bükülmüş başlıklar var. bazılarında da uzun uzun emek verilerek yazılmış ama hiç yüzüne bakılmamış tanımlar var.
"niye sürekli cinsiyetçi başlık açılıyor, niye bilgi içerikli, bilimsel başlık açılmıyor?" diyenleri bekliyoruz özellikle. tamam, bu tür başlıklarda belki sürekli tanım girilip muhabbet edilecek bir durum yok. fakat bazı başlıklara özellikle her bilgiyi eklemiyorum ki birileri de kalanları yazsın, herkesin katılımı olsun. ne yazık ki kimse yazmıyor.
kendi adıma konuşayım:
(bkz: beyaz cüce)
(bkz: evrenin çapı)
(bkz: termodinamik çevrim)
(bkz: süper volkan)
(bkz: ampul)
(bkz: korona)
(bkz: el dorado)
(bkz: döngüsel kuantum kütle çekim teorisi)
(bkz: alexei yagudin)
(bkz: evgeni plushenko)
(bkz: oort bulutu)
(bkz: graft versus host hastalığı)
(bkz: tekillik)
(bkz: flynn etkisi)
daha çok var ama bu kadarı yeterli. bu sadece benim profilimdekilerin birkaçı. kim bilir başka yazarlarda da daha ne başlıklar var aynı durumda olan.
bazıları okunmamış, bazılarına yorum yapılmamış, haklarında soru bile sorulmamış, kendi hallerine bırakılıp boynu bükülmüş başlıklar var. bazılarında da uzun uzun emek verilerek yazılmış ama hiç yüzüne bakılmamış tanımlar var.
"niye sürekli cinsiyetçi başlık açılıyor, niye bilgi içerikli, bilimsel başlık açılmıyor?" diyenleri bekliyoruz özellikle. tamam, bu tür başlıklarda belki sürekli tanım girilip muhabbet edilecek bir durum yok. fakat bazı başlıklara özellikle her bilgiyi eklemiyorum ki birileri de kalanları yazsın, herkesin katılımı olsun. ne yazık ki kimse yazmıyor.
kendi adıma konuşayım:
(bkz: beyaz cüce)
(bkz: evrenin çapı)
(bkz: termodinamik çevrim)
(bkz: süper volkan)
(bkz: ampul)
(bkz: korona)
(bkz: el dorado)
(bkz: döngüsel kuantum kütle çekim teorisi)
(bkz: alexei yagudin)
(bkz: evgeni plushenko)
(bkz: oort bulutu)
(bkz: graft versus host hastalığı)
(bkz: tekillik)
(bkz: flynn etkisi)
daha çok var ama bu kadarı yeterli. bu sadece benim profilimdekilerin birkaçı. kim bilir başka yazarlarda da daha ne başlıklar var aynı durumda olan.
devamını gör...
türkiye'de cinsel eğitim verilmesi gerekliliği
(bkz: cinsel içerikli başlıkların verdiği rahatsızlık) (bkz: sakso çekmek) (bkz: sokağa çıkma yasağı sırasında fuckbuddy ile kalakalmak) (bkz: sevgilinle fuckbuddy'ni tanıştırmak) gibi başlıklardan sonra gerekli olduğunu düşündüğümdür. hayır , lisede verilen yüzeysel eğitimi saymıyorum.
devamını gör...
sen kimsin lan çıkışına verilebilecek en etkili yanıt
ben kimim? bak bunu hiç düşünmemiştim.
şüphesiz ben, ben değilim?
ya da
sen bensin, ben senim insan kardeşim.
cevapları olabilir.
şüphesiz ben, ben değilim?
ya da
sen bensin, ben senim insan kardeşim.
cevapları olabilir.
devamını gör...