kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
'zaman tanrısı chronos, aşk tanrısı cupid'in kanatlarını kırpıyor. sanatçı zamanın aşkı zayıflattığını anlatmak istiyor.'
devamını gör...

nicki benimkine çok benzeyen yazar. bu yüzden bazen kendim bile karıştırıyorum ben kimim o muyum yoksa bu muyum diye. mutlu günler diliyorum iyi tanımları olsun.
devamını gör...

efsanevi windows işletim sistemi hata mesajlarından.

bir de biri bana bişi sorup hatırlamadıysam verdiğim default cevaplardan biri, hoş duruyor.
devamını gör...

bebeklerde 3 çeşittir:
-temel ağlama
-öfkeden ağlama
-acıdan dolayı ağlama.

küçücük bacaklarıyla neye öfkeleniyorlar ben de anlam veremiyorum*.
devamını gör...

'elde sensin dilde sen, gönüldesin, baştasın, messi'nin barca'yı fethettiği yaştasın.'
devamını gör...

diline vurmuşsa eğer pek bi numarası olmayan kişidir,kendini farklı göstermeye çalışıyodur hepsi bu.
devamını gör...

hâlâ daha devam eden öğrencilik hayatım süresince fark ettiğim ve anlam veremediğim durumdur.

iyi bir millet, ülke ve gelecek için en önemli etken nedir? eğitimdir. eğitimi en iyi şekilde sağlamak kimin işidir? devletin işidir. peki a dostlar sorarım size, devletin bizzat kendi bakanlıkları tarafından bastırdığı kitaplarda verilen bilgilerin yüzeysel, eksik, yanlış ve taraflı olmasının amacı nedir? öğretmenlerin kendi bakanları tarafından hazırlanmış kitapları kullanmayıp (kullanmak istemeyip) çocuklara kaynak kitap aldırması ne demektir? internetteki random bir sitede okul kitaplarından daha çok bilgi bulmanın mantığı nerededir? geçen yıl lgs'ye girdim, okulda tonla deneme çözdürdüler bize. ben dershaneye başlayana kadar yeni nesil soru nedir ne değildir bilmiyordum, hocalar okul kitaplarına göre soru hazırlıyordu çünkü. çözdüğüm denemelerin de cidden bir halta yaradığını sanıyordum. neresinde adalet bunun? hani nerede fırsat eşitliği?

ülkemizde maalesef ki fırsat eşitsizliğinin sadece eğitim alanında değil, hemen hemen her kulvarda yaşandığının farkındayım, ama ben bir öğrenciyim. ve ben zorunlu tutulan eğitim öğretim yıllarımın içerisinde kendi devletimin kitabından bile bir şey öğrenemiyorsam, eğitim müfredatı beni gelecekte iyi işler yapması temenni edilen bir birey haline değil de mahalle köşelerinde holiganlık yapacak ruhsuz, kültürsüz bir katır haline getirmeye yönelikse bunu sorgulamak, bu konudan bahsetmek önceliklerimden biridir. hakkımdır da ayrıca. iyi geceler diliyorum.
devamını gör...

doğru karardır.

daha geçenlerde ortaya çıktı; türk askerlerini diri diri ateşe veren teröristler ülkemizde dükkan açmışlar, mutlu mesut yaşamışlar. sınırlarımız zaten kevgire dönmüş, kamyon bile geçiriyorlar. şimdi de milliyetçi geçinen troller "ülkenin güvenliği sınır ötesinden başlar" geyiği yapıyorlar. garibanın çocuğu suriye çöllerinde ölecek, ülkeyi bu hale getirenlerin kılı bile kıpırdamayacak. aklı olan, vicdanı olan, bu saçma tezkereye hayır der.

terörle mücadele edilecek elbette ama önce sınır içinde ve sınırda güvenliği tam sağlayacaksınız. evinizi su basarken önce vanayı mı kapatırsınız yoksa tesisatçının gelmesini mi beklersiniz sular şakır şakır akarken? düne kadar sınırdan denetimsiz olarak geçen mültecilere gücün yetmiyorsa, başka bir devletin toprağında ne yapacaksın? kim bilir, o mültecilerin arasında kaç tane terörist vardı, denetledin mi? hepsini tek tek bulup, mağdur olanı ayırıp, teröristi sınır dışı ettin mi? yok...

"artık analar ağlamayacak" diye diye, yıllarca göz göre göre pkkya çözüm süreci adı altında göz yuman, ışid için "bir avuç öfkeli çocuk" benzetmesi yapan hükümetin terörle mücadele masalına inanmıyorsak, var bir sebebimiz!
devamını gör...

artık iyice şımardılar halk gerekeni yapmıştır. ellerine sağlık
devamını gör...

exxen tarafından yayınlanan. 140 journos tarafından yapılan arda turan belgeselidir.

belgeseli genel olarak beğenmedim. güzel bir içerik olmuş ama bir belgesel için bence yeterli değildi.
arda turan dediğimiz kişinin belgeseli bir kere 45 dakika olmamalı. 45 dakikada onun kariyerini ve yaşadıklarını anlatmak pek mümkün değil. zaten mümkün olmamış. hayatı üzerinden kısa kısa geçmişler.

önce bayrampaşa ve çocukluğu. mahalle gezileri ve yetiştiği yerler gösteriliyor. hoşuma gitti. o semt ve yaşadıkları güzeldi. sonra altyapı ve galatasaray macerası. atletico madrid ve barcelona derken magazinsel olaylarla belgesel sonlanıyor. belgeselde konuklar arda turan ve ailesi. annesi, babası, kardeşi, sabri ugan gibi konuklar belgeselde konuklar.
arda ve yaşadığı hayatı tanıyoruz. nasıl büyüdüğünü nereden geldiğini öğreniyoruz.

arda turan bildiğimiz gibi çok yetenekli bir futbolcu. muhteşem bir futbol kariyeri var. özellikle atletico madrid dönemi her türk’ün bir olduğu ve desteklediği bir dönemdi. tam 5 tane kupa kazanıp mükemmel performans sergilemişti. sonra türkiye’yi sallayan barcelona transferi gerçekleşti. aslında iyi başlamıştı. şans yanında olmuştu neymar sakatlanınca kadroda yer bulmuştu. iyi bir performans sergileyip baya katkı yapmıştı. teknik direktör değişikliği yaşanınca forma şansı bulamayıp ayrılmıştı. kariyeri o noktadan sonra sürekli geriye gitti. yaşadığı olaylar ve kavgalar onu mahvetti. belgesel tam olarak bunları anlatıyor. hataları ve uğradığı haksızlıkları dile getiriyor. türkiye’de medya ve magazinin baskısını gösteriyor.

kendisi kariyerine yazık etti. bu onları tecrübe olarak görüyor. her insan hayatında böyle rezillikler yaşıyor ama toplum önünde olmadıkları için sorun olmuyor. arda’nın hatası burada başlıyor.

tabii kendisi hep olumsuz birisi değil. ben açıkçası kendisini en eskiden beri çok seviyorum. futbolu sadece futbol olarak görmeyen futbolculara bayılıyorum. arda öyle birisi.

belgesel konusuna gelecek olursak bence eksik bir belgeseldi. aceleye mi gelmiş ne olmuş bilmiyorum ama 140 journes belgeselleri çok güzel oluyordu bu maalesef bence olmamış. youtube’da yaptıkları belgesellerin seviyesinden uzaktı. samimi bir hava yaratılmaya çalışılmış ama pek beğenmedim.
devamını gör...

dolu dolu bir insanla tanışmak, onu dinlemek.
devamını gör...

-baba bana para ver.
+neee?
devamını gör...

(bkz: gök gürültüsü)
devamını gör...

eylül ayına yansımayacak tarihtir.

artık entirikalarla falan uğraşamayız, kimsenin de gözünün yaşına bakmayız karşim, gidin dışarıda oynayın.

"adama, kişiye, kişilere gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti."

yaşasın kızıl saçlı amazon, yaşasın demokrasi
devamını gör...

önceleri tek kişilik gösterileri, şiirleri, tiyatro oyunları ile türkçe'nin eğlenceli ve sihirli yollarında gezen kaliteli ve belli bir seviyeyi koruyan eserler uretirdi. zamanla genç kesimin düşünmekten ve sorgulamaktan ziyade eğlenmek ve eziklemeyi sevdiğini farketti ve direksiyonu bu yana kırdı diye düşünüyorum. her ne kadar kelebeğin rüyası, ekşi elmalar hatta ve hatta vizontele gibi filmleri ile bir siyasi ve ideolojik duruş sergiliyor, ahlakı ve dürüstlüğü övüyor gibi görünse de, hatta genç oyuncuları desteklemek için çok güzel hareketler bunlar gibi yayınlara ciddi para emek ve zaman ayırıyor olsa da; bu tür yayınlarla küfür, türkiye için gerçekçi olmayan kadın erkek rolleri, aile üyelerine ve aile büyüklerine saygısızlık, toplumun bazı alt kültürlerini aşağılamak gibi yollara giriyor ki, bir nuri bilge ceylan filminde oynamış,bana bir şeyhler oluyor ya da sen hiç ateşböceği gördün mü? gibi oyunlar yazmış bir santaçıya tüm bunlar hiç yakışmıyor. kendim izlerken zaman zaman kahkahalar ile güldüğüm çok güzel hareketler bunlar programının çocuklarıma, çocuklarımıza nasıl bir rol model çizdiği ve ilk bölümleri ile son bir yıl içindeki küfür ve cinsellik övücü hali arasindaki farkı görmek gerçekten üzücü. sonra bir bakıyorsun trt2 de öğrence programı ile gayretli bir öğretmen profili çiziyor. bir dönem siyaset meydanlarında (bence terör yanlısı ve pkk sempatizanı), kendince tutarlı tavır izlerken bugün apolitik ve ılımlı tavır sergileyeceğim diye kendini parçalarken sanatçılığı sevimli gelemiyor bana. oyunculuğu için lafım yok açıkçası. bence hiç bir karakterinde tekrara düşmüyor ve kendi icinde inandırıcı kişilikler olusturabiliyor. en sevdiğim karakteri ise bir zamanlar anadolu'da filmindeki komiser naci.
devamını gör...

ödül törenini baştan sona mekanında izlemiş biri olarak yazıyorum. öncelikle, en iyi kadın oyuncu ödülünü açıklayacak olan juri hazal kaya, ödülü açıklamadan önce kadın başrollerin az olmasından, sadece 3 kadın arasından seçtiklerini belirtmişti. nihal yalçın da konuşmasının büyük çoğunluğunda bundan söz etti. sinema sektöründe, hatta tüm sektörlerde kadınların geri planda kaldığından söz ederken tamer karadağlı'nın konuşmanın ortasında bir kadını susturmak için ödülü uzatması hiç hoş hareket olmadı. belirli bir süresi olması diyenlere de, nihal yalçın'dan çok daha uzun konuşmalar yapan kişiler vardı. hatta birçok kişi uzun konuşma yaptı ve sözlerini bitirirken istanbul sözleşmesi yaşatır diyerek bitirdi. burada yazılanın aksine, ödüller genel olarak konuşma başında değil sonda verildi. ödül alan kişi konuşmaya başladığı zaman geldi çünkü ödüller. tamer karadağlı dışında hiçbir ödül veren sanatçının bu tarz hareketler sergilediğini görmedim tören boyunca. eğer sıkılacaksa ödül vermeyi kabul etmeyebilirdi. çözümü bu kadar basit olan bir şey için gereksiz yere gündemi meşgul etti yine beyefendi.
devamını gör...

eğer resmi nikah yapılmışsa imam nikahına gerek yoktur.ayrıca farz değildir sünnettir.günümüzde amacı dışında kullanıldığından bence önce resmi nikah sonrasında isteğe bağlı imam nikahı yapılabilir.
devamını gör...

kekik, yokluğu ihtiyaç, azı karar çoğu zarar, kokusu bile bahar.
devamını gör...

mö 280'de ıı.* ptolemaios tarafından, liman girişindeki pharos adası üzerine yapılmıştır. 110 metre yüksekliğindeki bu fener üç katlı ve her katta hafifçe içeri doğru meyilli yükselen duvarları varmış. bina planında en alt kat kare, orta kat altıgen, üst kat silindirik biçimdeymiş. geniş, sarmal biçimde bir merdivenle katlarda ulaşım sağlanır ve üst kattaki fenerin ateşi geceleri sürekli açık tutulurmuş. ortaçağda araplar bu ateş yakılan yere küçük bir ibadet bölümü yapmışlar.

ms 955 yılında fırtınalar ve depremlerden dolayı gövdesi büyük hasar görmüş. 12. yüzyıl içinde fenerin ayakta olduğu biliniyormuş. sonraki yıllarda depremler nedeniyle kalan kısımları da yıkılmış. 1477 yılında taşları kale inşa etmek için kullanılmış. 1994'te faros adası etrafında yapılan su altı araştırmalarında ıı. ptolemaios'a ait olduğu düşünülen dev bir firavun heykeli bulunmuş.

yabancı kaynaklarda lighthouse of alexandria ve pharos* of alexandria olarak geçer. çeşitli çizimleri mevcut, bu isimlerle aratarak inceleyebilirsiniz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aşağıdan izlenebilecek görüntülerdir.

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim