sözlük kasıyor whatsapp'a geçelim mi sorusu
tum yolları denemektir.
erkek: whatsappa geçelim mi ?
kız: yok olmaz.
erkek: o zaman gel telegrama.
kız: olmaz yuklemedim.
erkek: ınstagramdan eklesene hem fotolari likelelariz
kız: kullanmıyorum amacı dışında artık.
erkek: facebook var mi messengerdan hizli yazısıriz.
kız: yok facebook amca teyze işi.
erkek: telefon var mi ? sms atardım.
kız: yok duman yoluyla iletişim halindeyim ben.
erkek: whatsappa geçelim mi ?
kız: yok olmaz.
erkek: o zaman gel telegrama.
kız: olmaz yuklemedim.
erkek: ınstagramdan eklesene hem fotolari likelelariz
kız: kullanmıyorum amacı dışında artık.
erkek: facebook var mi messengerdan hizli yazısıriz.
kız: yok facebook amca teyze işi.
erkek: telefon var mi ? sms atardım.
kız: yok duman yoluyla iletişim halindeyim ben.
devamını gör...
madame bovary
asla tatmin olamayan bir kadın portresi çizilmiştir bovary ile. arzuları uğruna hayatındaki herşeyi bir kenara atabilecek denli ihtiraslıdır. aptallıkla cesaretin aynı bedende bulunması da onu daha bir tehlikeli kılar. yaşadığı zamanın eğitimi,hangi ortamlarda büyüdüğü düşünülürse aslında mazur görülebilecek, yaşamı insanın içini burkan, bir roman kahramanıdır. yine de küçük kızını bakılması için bıraktığı eve gidip de evin pisliği karşısında sokağa çıkmadan önce ayakkabılarını paspasa silmesi bütün kitap boyunca aklımdan çıkmayan, bovary'nin vurdumduymazlığı ve bencilliği üzerine ilginç bir ayrıntı olarak aklımda yer etmiştir.
doktor charles parası var diye bir dulla evlenir. dul kıskançlık krizlerinde doktoru sever. o sırada doktor mademe bovary'in ailesi ile tanışır. eşinin vefatından kısa bir süre sonra da bovary'i ile evlenir. evlilik madame bovary'i mutlu etmez. okuduğu kitaplara uymayacak kadar pısırık ve vasat bir kocası vardır. o kitaplardaki lükslere güçlü erkeklere kendini yakistirir. bulunduğu kasabanın en zengini ile kocasını aldatır. kocasının nefretinden adama daha çok bağlanır ancak adam ilişkin metres boyutundan çıktığını ciddileştigini görünce kadını terk eder. madame bovary bu seferde kendinden daha genç ancak fakir biriyle birlikte olur. ona para yedirir. otel odalarında buluşurlar. bu giderleri karşılamak için senetler imzalar. eve icra gelince eski ve yeni sevgilisi ona yardım etmez. hayat boyunca hiç mutlu olmadın zaten bohemi ile intihar eder. daha sonrasında kocası charles evde eski sevgililerine ait mektupları bulur. bu olayı kaldıramaz ve o da ölür.
devamını gör...
güne bir söz bırak
"aynı duyguyu paylaşan kederli ruhlar birbirleri ile karşılaştıklarında huzuru bulurlar"
halil cibran.
halil cibran.
devamını gör...
senden nefret ediyor olabilirim
hakkatan biz bir aileyiz. kelebek dövmesini böyle güzel şekilde birlikte kardeşce paylaşmaya çalışan bu iki değerli insanı hangi sözlükte görebilirsiniz?
buralara ilk geldiğim zamanlar beni korkutan tek kişi kendisiydi. o da emin değildi çünkü benden nefret ediyor olup olmayacağından. ya nefret ederse düşüncesi nedenli hep uzaktan uzaktan takip ediyordum. bir gün tanışma şansına sahip oldum ve o günden beri bana söylediği tek olumsuz cümle şu oldu.
"kova burcuyum."
nickaltıma gelip "beynindeki tüm evde kalmışlığı, koca aramaya susamışlığı, kimsenin onu istemiyor ve evlenmeye layık bile bulmuyor olmasının yarattığı o psikolojiyi girdiği bok gibi girilere yansıtan, mide bulandırıcı beynine bizi maruz bırakan, 56 yaşında olduğu halde sanki 19 yaşında ilikmiş gibi civcivli cadılı nik almaya gram utanmamış sümüksü şeytan" yazsa hakkımda şu kadar zoruma gitmezdi. kova burcuyum dediği o anı hiç unutmuyorum. unutabileceğimi sanmıyorum.
çok seviyorum onu. dünya tatlısı bir insan aslında. çok ilginç şekilde müthiş tatlı bir üslubu var. sevdiğim için ara ara sayfasına girip biraz okuyup oylayayım arkadaşımı diyorum, en az 33 dakika düşünüyorum. burada kimseye laf sokulmuş mu? evde üzüldüğü için ağlayan biri olabilir mi? bana dese 4. kattan atlamama neden olacak bir cümle var mı? evde sakince çayını içen bir yazar şu an ne oluyor ya ben ne yaptım diyor olabilir mi? o nedenle 45 entry içinden 3 oylama yapıp sakince içime kapanıp hemen aynı şeyi düşünmeye devam ediyorum.
kova burcuymuş..
kova burcu olduğun için hemen buradan gidiyorum. kova burcu olmadığın günler diliyorum. hoşşa ğal.
buralara ilk geldiğim zamanlar beni korkutan tek kişi kendisiydi. o da emin değildi çünkü benden nefret ediyor olup olmayacağından. ya nefret ederse düşüncesi nedenli hep uzaktan uzaktan takip ediyordum. bir gün tanışma şansına sahip oldum ve o günden beri bana söylediği tek olumsuz cümle şu oldu.
"kova burcuyum."
nickaltıma gelip "beynindeki tüm evde kalmışlığı, koca aramaya susamışlığı, kimsenin onu istemiyor ve evlenmeye layık bile bulmuyor olmasının yarattığı o psikolojiyi girdiği bok gibi girilere yansıtan, mide bulandırıcı beynine bizi maruz bırakan, 56 yaşında olduğu halde sanki 19 yaşında ilikmiş gibi civcivli cadılı nik almaya gram utanmamış sümüksü şeytan" yazsa hakkımda şu kadar zoruma gitmezdi. kova burcuyum dediği o anı hiç unutmuyorum. unutabileceğimi sanmıyorum.
çok seviyorum onu. dünya tatlısı bir insan aslında. çok ilginç şekilde müthiş tatlı bir üslubu var. sevdiğim için ara ara sayfasına girip biraz okuyup oylayayım arkadaşımı diyorum, en az 33 dakika düşünüyorum. burada kimseye laf sokulmuş mu? evde üzüldüğü için ağlayan biri olabilir mi? bana dese 4. kattan atlamama neden olacak bir cümle var mı? evde sakince çayını içen bir yazar şu an ne oluyor ya ben ne yaptım diyor olabilir mi? o nedenle 45 entry içinden 3 oylama yapıp sakince içime kapanıp hemen aynı şeyi düşünmeye devam ediyorum.
kova burcuymuş..
kova burcu olduğun için hemen buradan gidiyorum. kova burcu olmadığın günler diliyorum. hoşşa ğal.
devamını gör...
ağlanacak hale gülmek
ülkecek içinde bulunduğumuz durumu anlatan,anlamlı bir söz öbeği.
devamını gör...
duygusal şiddet
birçok insanın maruz kaldığı ve belki fark etmeden başkasına uyguladığı şiddettir. duygusal şiddete maruz kalan insan kendini suçlayarak aslında istismar edildiğini fark edemez. ailemiz, sevgilimiz, arkadaşlarımız bize duygusal şiddet uyguluyor olabilir. hatta genelde en çok yakınlarımız tarafından uygulanır.
t: aşırı biçimde eleştirmek, tehdit etmek, aşağılamak, hakaret etmek, utandırmak, hiç iletişime geçmemek, duygusal olarak ihmal etmek, yalan söylemek, küçümsemek, görmezden gelmek şeklinde ortaya çıkıyor.
beyhan budak'ın açıklayıcı videosu:
t: aşırı biçimde eleştirmek, tehdit etmek, aşağılamak, hakaret etmek, utandırmak, hiç iletişime geçmemek, duygusal olarak ihmal etmek, yalan söylemek, küçümsemek, görmezden gelmek şeklinde ortaya çıkıyor.
beyhan budak'ın açıklayıcı videosu:
devamını gör...
dünyadaki en korkunç gerçek
insandır. insanların ne kadar kötü olabileceği, kötülükte ne kadar ileri gidebilecekleri gerçeği.
devamını gör...
24 mart 2021 akp ankara kongresi
cita yükseltilmiş kongre , hedef 2023 artık kesmiyor, yeni hedef az önce açıklandı , cumhur ittifakının hedefi 2053, ben nasılsa göremeyeceğim z kuşağı düşünsün.
devamını gör...
karmaşık sayılar
isminin hakkını veren tek konu.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
müthiş bir levent yüksel eseri.
devamını gör...
tutunamayanlar
bir gün bu kitaba başlarken araştırma yapıyorsanız ve bu tanımı okuyorsanız lütfen beni iyi dinleyin.
bu kitap öyle hadi okuyayım denilebilecek bir kitap değildir biraz alışkanlığınız olması gerekir.
sürükleyici bir roman değildir arada sırada denk gelen şiirlerle mektuplarla kafanız karışabilir.
kitabı çekici hale getiren hiç bir şeyi yoktur üstelik 700 sayfadır.
ama amasına gelirsek bu kitap bir başyapıttır.
şaka yapmıyorum bu kitabın şifreleri vardır üzerine düşünülmüş bir matematiği vardır.
bu kitap ayrıca türkiye'yi anlatan bir filmdir.
toplumsal analizdir.
hayata ayak uyduramamaktır.
içinde geçen alıntıları yaşadıysanız hıçkıra hıçkıra ağlamaktır.
bu kitap başucu değil ayakucu kitabıdır üstüne basıp tırmanırsınız.
bu kitap o kadar inanılmazdır ki onu anlatmaya çalışırken kitapla ilgili anlatacak hiç bir şey bulamamaktır.
okuyup aptal ya alt tarafı bir kitap ne anlatmışsın diyebilirsiniz.
evet aptalım ama bu kitap alt tarafı bir kitap değil.
bu kitap öyle hadi okuyayım denilebilecek bir kitap değildir biraz alışkanlığınız olması gerekir.
sürükleyici bir roman değildir arada sırada denk gelen şiirlerle mektuplarla kafanız karışabilir.
kitabı çekici hale getiren hiç bir şeyi yoktur üstelik 700 sayfadır.
ama amasına gelirsek bu kitap bir başyapıttır.
şaka yapmıyorum bu kitabın şifreleri vardır üzerine düşünülmüş bir matematiği vardır.
bu kitap ayrıca türkiye'yi anlatan bir filmdir.
toplumsal analizdir.
hayata ayak uyduramamaktır.
içinde geçen alıntıları yaşadıysanız hıçkıra hıçkıra ağlamaktır.
bu kitap başucu değil ayakucu kitabıdır üstüne basıp tırmanırsınız.
bu kitap o kadar inanılmazdır ki onu anlatmaya çalışırken kitapla ilgili anlatacak hiç bir şey bulamamaktır.
okuyup aptal ya alt tarafı bir kitap ne anlatmışsın diyebilirsiniz.
evet aptalım ama bu kitap alt tarafı bir kitap değil.
devamını gör...
erken kalkacağını bile bile uyumamak
deliliktir.
ertesi gün etrafta ruh gibi dolaşacağını, gözlerinin kızaracağını, hayattan ×2 kat nefret edeceğini biliyorsun. neden uyumuyorsun güzel kardeşim, değil mi?
ya da hadi bir gün yaptın diyelim bu hatayı. ertesi gün aynı şeyleri yaşayacağını bile bile neden hâlâ o güzel gözlerini kapatıp derin bir uykunun kollarına bırakmıyorsun kendini?
cidden anlamıyorum.
bu arada bunları kendime söyledim, üstünüze alınmayınızdır.*
ertesi gün etrafta ruh gibi dolaşacağını, gözlerinin kızaracağını, hayattan ×2 kat nefret edeceğini biliyorsun. neden uyumuyorsun güzel kardeşim, değil mi?
ya da hadi bir gün yaptın diyelim bu hatayı. ertesi gün aynı şeyleri yaşayacağını bile bile neden hâlâ o güzel gözlerini kapatıp derin bir uykunun kollarına bırakmıyorsun kendini?
cidden anlamıyorum.
bu arada bunları kendime söyledim, üstünüze alınmayınızdır.*
devamını gör...
banshee
teen wolf dizisinde lydia martin karakterini canlandıran holland roden'ın dizideki özel gücü. birisi öleceği zaman onu hissedip çığlık atıyordu.
devamını gör...
intihar notuna yazılacak ilk cümle
biraz da siz üzülün.
devamını gör...
yaşamak
ilk olarak 1993 yılında yayımlanan (bazı kaynaklarda 1992 olduğu belirtilmiş) çinli yazar yu hua romanıdır.
kitabın iki anlatıcısı var. biri, çin'de köyleri gezip köylülerden öğrendiği hikâyelerle halk şarkıları oluşturan gezgin ve diğeri ise o gezginin köylerden birinde tanıştığı fugui adlı kişi. kitap yaşanmış tarihi döneme ışık tuttuğu için gerçekten değerli bir eser.
başta gayet keyifli başlayan anlatım fugui'nin yaşadıklarıyla buluşunca pek de öyle devam etmiyor. kitabın ismi ''yaşamak'' fakat insana ''yaşamak böyle olur mu?'' sorusunu sorduruyor.
edit: normal sözlük kitap edebiyat kulübü ile birlikte toplantımızı gerçekleştirdiğimiz üçüncü kitap. bu sayede kitabı tekrar okuma fırsatı buldum. yazar yu hua, sade, net, betimleme ve ruh tahlillerinden uzak bir anlatım seçmiş. fakat kitabı okumadan önce veya okuduktan sonra kitabı daha iyi özümseyebilmek için şu bilgilere sahip olmakta fayda var:
tarih derslerinden ve dizi- filmlerden bildiğimiz üzere çin çok büyük bir geçmişe ve tarihe sahip. ülke 1912'li yıllara kadar hanedanlıkla yürütülüyor, 1912'li yıllarda iç çatışmaların ve afyon savaşları'nın etkisi ile hanedanlıklar yıkılıyor. yerine cumhuriyet gelse de ne yazık ki ülkeye refah ve mutluluk getirmiyor. ülke; milliyetçiler ve komünistler olarak iki zıt kutba ayrılıyor ve çatışmalar devam ediyor. bu çatışmalara bir de japonya ile olan savaş eklenince ''biz ne yapıyoruz, aramızdaki anlaşmazlıklara geçici de olsa bir son verelim'' diyorlar ve japonları ülkelerinden çıkarıyorlar. japonya ile olan savaştan sonra dengeler değişiyor; komünistler güçlenirken milliyetçiler güç kaybediyor ve tom ve jerry gibi kaldıkları yerden savaşmaya devam ediyorlar. sonrasında ise mao dönemi başlıyor ve kitapta mao'yu, devrimi ve yaptığı uygulamaları görüyoruz.
buradan kulübe ve değerli üyelerine de teşekkürlerimi sunmak istiyorum, sesim geliyor mu? kitabın yazarı yu hua ve karakteri fugui'ye zaman zaman sinirlendiğimiz, jiazhen'in sadakatini ve anneliği ile eşliği arasındaki dengeyi eleştirdiğimiz, youqing ve fenxia'ya üzülmekten kendimizi alamadığımız, çin tarihi hakkında kısa da olsa konuştuğumuz ve en önemlisi yine birbirimize bir şeyler kattığımız ve keyifli vakit geçirdiğimiz bir toplantıya olanak sağladıkları için teşekkürü borç bilirim.
kitabın iki anlatıcısı var. biri, çin'de köyleri gezip köylülerden öğrendiği hikâyelerle halk şarkıları oluşturan gezgin ve diğeri ise o gezginin köylerden birinde tanıştığı fugui adlı kişi. kitap yaşanmış tarihi döneme ışık tuttuğu için gerçekten değerli bir eser.
başta gayet keyifli başlayan anlatım fugui'nin yaşadıklarıyla buluşunca pek de öyle devam etmiyor. kitabın ismi ''yaşamak'' fakat insana ''yaşamak böyle olur mu?'' sorusunu sorduruyor.
edit: normal sözlük kitap edebiyat kulübü ile birlikte toplantımızı gerçekleştirdiğimiz üçüncü kitap. bu sayede kitabı tekrar okuma fırsatı buldum. yazar yu hua, sade, net, betimleme ve ruh tahlillerinden uzak bir anlatım seçmiş. fakat kitabı okumadan önce veya okuduktan sonra kitabı daha iyi özümseyebilmek için şu bilgilere sahip olmakta fayda var:
tarih derslerinden ve dizi- filmlerden bildiğimiz üzere çin çok büyük bir geçmişe ve tarihe sahip. ülke 1912'li yıllara kadar hanedanlıkla yürütülüyor, 1912'li yıllarda iç çatışmaların ve afyon savaşları'nın etkisi ile hanedanlıklar yıkılıyor. yerine cumhuriyet gelse de ne yazık ki ülkeye refah ve mutluluk getirmiyor. ülke; milliyetçiler ve komünistler olarak iki zıt kutba ayrılıyor ve çatışmalar devam ediyor. bu çatışmalara bir de japonya ile olan savaş eklenince ''biz ne yapıyoruz, aramızdaki anlaşmazlıklara geçici de olsa bir son verelim'' diyorlar ve japonları ülkelerinden çıkarıyorlar. japonya ile olan savaştan sonra dengeler değişiyor; komünistler güçlenirken milliyetçiler güç kaybediyor ve tom ve jerry gibi kaldıkları yerden savaşmaya devam ediyorlar. sonrasında ise mao dönemi başlıyor ve kitapta mao'yu, devrimi ve yaptığı uygulamaları görüyoruz.
buradan kulübe ve değerli üyelerine de teşekkürlerimi sunmak istiyorum, sesim geliyor mu? kitabın yazarı yu hua ve karakteri fugui'ye zaman zaman sinirlendiğimiz, jiazhen'in sadakatini ve anneliği ile eşliği arasındaki dengeyi eleştirdiğimiz, youqing ve fenxia'ya üzülmekten kendimizi alamadığımız, çin tarihi hakkında kısa da olsa konuştuğumuz ve en önemlisi yine birbirimize bir şeyler kattığımız ve keyifli vakit geçirdiğimiz bir toplantıya olanak sağladıkları için teşekkürü borç bilirim.
devamını gör...
sevgili edinme konusunda hiçbir şey yapmayan insan
üşenen kişidir. her seferinde aynı döngüleri yaşamaktan yorulmuştur.
devamını gör...
uzaktan sevgililik
bu başlık için 3 adımlı bir merdiven hayal ettim ve 3 basamağa da şunları yazıyorum:
cemal süreya demiş ki:"ne çıkar yanımda olmasan /kalbim senden ibaret değil mi? /uzaktan sevmek zor demişsin /etme sevdam/görmeden sevmek ibadet değil mi?"
hatta bu diziler şairimize yetmemiş bir de şunu demiş:" uzaktan sevmediyseniz birini, hiç sevdim demeyin." burdaki uzaklık mesafe yani maddi bir şey mi yoksa manen uzaklık mı bilmiyorum.
son kalan yerimize de başta ben olmak üzere uzaktan sevenlerin gönlünü koyuyorum. sevginin gücüne inanıyorum. sevmek nimet adeta. ruhumun tatlısı. teşekkürler kalbim.
cemal süreya demiş ki:"ne çıkar yanımda olmasan /kalbim senden ibaret değil mi? /uzaktan sevmek zor demişsin /etme sevdam/görmeden sevmek ibadet değil mi?"
hatta bu diziler şairimize yetmemiş bir de şunu demiş:" uzaktan sevmediyseniz birini, hiç sevdim demeyin." burdaki uzaklık mesafe yani maddi bir şey mi yoksa manen uzaklık mı bilmiyorum.
son kalan yerimize de başta ben olmak üzere uzaktan sevenlerin gönlünü koyuyorum. sevginin gücüne inanıyorum. sevmek nimet adeta. ruhumun tatlısı. teşekkürler kalbim.
devamını gör...
yazarların yaşadığı en utanç verici anı
derste, sınavda veya herhangi bir sessiz ortamda karnımın guruldaması.
devamını gör...
türk mitolojisi
çin, fars, arap, rus ve mezopotamya mitolojilerinden etkilenmiş, karma bir mitolojidir. aslına bakılırsa tüm mitoloji unsurları ; ritüeller, tanrılar, törenler tüm mitoloji tarihinde paralellik gösterirler. biri diğerinden daha farklı değildir. türk mitolojisi için de şamanizmin etkisi belki onu diğerlerinden biraz daha farklı kılıyor olabilir.
mezopomya mitolojisinde ve aslında birçok mitolojide olduğu gibi türk mitolojisinde de toprak kadını, gök erkeği temsil eder. toprağın kutsallığını gösterebilmesi için gökten yağmur yağması ve toprağı döllemesi gerekir.
dünya ise sadece gökten ve topraktan oluşmaz. bir de yeraltı vardır.
gök 7,9,17,19 kat olarak farklı topluluklara derecelendirilmiş. 7 kat gökyüzü ta o zamanlarda da varmış yani. ayrıca bu katlarda üst yaratıcıların ve alt yaratıcıların hiyerarşik bir sıra içinde olduğuna inanılırmış. aynı şey yeraltı için de geçerli tabi ki. insan ise tam ortada yaşam sürermiş.
diğer mitolojilerden farklı olarak ay erkek sembolü güneş ise kadın sembolüdür. ay tanrısı için farklı mitolojilerde inanna, nanna, iştar, sitare gibi kadın isimleri kullanılırken türk mitolojisinde ay tanrısı ay ada yani ay ata olarak isimlendirilmiş.
bay ülgen, erlik han, , ag ene, kızagan tengere, mergen tengere, kün ene (güneş ana), ay ada (ay ata), kuday yayuci, maydere, mayana gibi farklı görevleri olan tanrı isimleri de yine farklı topluluklarda kullanılmış. bu farklı topluluklardan kasıt yakut türkleri, altaylar, teleütler ve tuvalardır.
mitolojik hikayelerden ve ritüellerden bazıları islami hikayelerle de eşleşir. cennetten kovulma, cennet ve cehennem inancı, ölümden sonra yaşam mitolojik hikayelerde de görülür.
tüm bunları da yıllar önce okuduğum kadim türklerin mitolojik hikayeleri ve erhan altunay'ın sayısı 30 u aşan mitoloji derslerinden biliyorum. youtube da bu derslere ulaşabilirsiniz. meraklısına duyurulur.
mezopomya mitolojisinde ve aslında birçok mitolojide olduğu gibi türk mitolojisinde de toprak kadını, gök erkeği temsil eder. toprağın kutsallığını gösterebilmesi için gökten yağmur yağması ve toprağı döllemesi gerekir.
dünya ise sadece gökten ve topraktan oluşmaz. bir de yeraltı vardır.
gök 7,9,17,19 kat olarak farklı topluluklara derecelendirilmiş. 7 kat gökyüzü ta o zamanlarda da varmış yani. ayrıca bu katlarda üst yaratıcıların ve alt yaratıcıların hiyerarşik bir sıra içinde olduğuna inanılırmış. aynı şey yeraltı için de geçerli tabi ki. insan ise tam ortada yaşam sürermiş.
diğer mitolojilerden farklı olarak ay erkek sembolü güneş ise kadın sembolüdür. ay tanrısı için farklı mitolojilerde inanna, nanna, iştar, sitare gibi kadın isimleri kullanılırken türk mitolojisinde ay tanrısı ay ada yani ay ata olarak isimlendirilmiş.
bay ülgen, erlik han, , ag ene, kızagan tengere, mergen tengere, kün ene (güneş ana), ay ada (ay ata), kuday yayuci, maydere, mayana gibi farklı görevleri olan tanrı isimleri de yine farklı topluluklarda kullanılmış. bu farklı topluluklardan kasıt yakut türkleri, altaylar, teleütler ve tuvalardır.
mitolojik hikayelerden ve ritüellerden bazıları islami hikayelerle de eşleşir. cennetten kovulma, cennet ve cehennem inancı, ölümden sonra yaşam mitolojik hikayelerde de görülür.
tüm bunları da yıllar önce okuduğum kadim türklerin mitolojik hikayeleri ve erhan altunay'ın sayısı 30 u aşan mitoloji derslerinden biliyorum. youtube da bu derslere ulaşabilirsiniz. meraklısına duyurulur.
devamını gör...