bir kadına edilebilecek en güzel iltifat
ilber ortaylı'nın bir tv programında bahsettiği söz;
" platon, iyi ideasını güneşe benzetiyormuş.
seni görseydi fikrini değiştirirdi."
" platon, iyi ideasını güneşe benzetiyormuş.
seni görseydi fikrini değiştirirdi."
devamını gör...
nickaltı başlıkları akışta gözükmesin kampanyası
benimki zaten gözükmüyor ki.
devamını gör...
ahmet taner kışlalı
iki eserini okuduğum rahmetli gazeteci.
1 - siyaset bilimi
2 - siyasal sistemler
siyaset bilimi isimli eserine "siyaset nedir?" diyerek başlar, yaşanılan coğrafyanın, ekonominin ve kültürün siyasete etkisine, siyasetteki cinsiyet ve yaş dağılımına, siyaset dışı oluşum ve kurumların siyasete etkisine, vs, bir çok konuya akıcı bir üslupla değinir ve bütün bunlari size izah ederken yormaz, sıkmaz, abi ne anlatıyorsun sen dedirtmez. hele ki eserlerinde dipnot yoktur desem yeridir ve dipnot kullanarak okuyucunun dikkatini dağıtmak yerine, dipnotu metin içerisinde verir geçer.
siyasal sistemler isimli eserinde ise adı üzerinde siyasi çatışmaya sebep olan ve bu siyasi çatışmaya etkisi bulunan bütün olgulari, yani maddi imkanlar, dini inançlar, toplumdaki sinif/kültür farklılıkları ile bütün bunları "yönlendiren" propaganda aletlerini izah eder. bu kitabi okurken de sıkılmazsınız ancak şunu şahsım adına ifade etmem gerekir ki bahsi geçen eserin 71-94. sayfaları arasında islam hakkındaki yazdıkları gülüp geçilecek şeylerdir.
iki eserde sadece siyaset hakkında bir şeyler öğrenmek isteyenler için değil, üslubu ve konuları bakımından siyaset ile ilgili herkesin okumasını tavsiye ettiğim eserlerdir.
1 - siyaset bilimi
2 - siyasal sistemler
siyaset bilimi isimli eserine "siyaset nedir?" diyerek başlar, yaşanılan coğrafyanın, ekonominin ve kültürün siyasete etkisine, siyasetteki cinsiyet ve yaş dağılımına, siyaset dışı oluşum ve kurumların siyasete etkisine, vs, bir çok konuya akıcı bir üslupla değinir ve bütün bunlari size izah ederken yormaz, sıkmaz, abi ne anlatıyorsun sen dedirtmez. hele ki eserlerinde dipnot yoktur desem yeridir ve dipnot kullanarak okuyucunun dikkatini dağıtmak yerine, dipnotu metin içerisinde verir geçer.
siyasal sistemler isimli eserinde ise adı üzerinde siyasi çatışmaya sebep olan ve bu siyasi çatışmaya etkisi bulunan bütün olgulari, yani maddi imkanlar, dini inançlar, toplumdaki sinif/kültür farklılıkları ile bütün bunları "yönlendiren" propaganda aletlerini izah eder. bu kitabi okurken de sıkılmazsınız ancak şunu şahsım adına ifade etmem gerekir ki bahsi geçen eserin 71-94. sayfaları arasında islam hakkındaki yazdıkları gülüp geçilecek şeylerdir.
iki eserde sadece siyaset hakkında bir şeyler öğrenmek isteyenler için değil, üslubu ve konuları bakımından siyaset ile ilgili herkesin okumasını tavsiye ettiğim eserlerdir.
devamını gör...
13 şubat 2021 kadir topbaş'ın vefat etmesi
hesap vermeden ölmüştür.
devamını gör...
türk kadınlarının en iyi özelliği
pratik zekaları,
merhametli ve vicdanlı oluşları,
çalışkanlıkları,
hamaratlıkları,
el lezzetine sahip olmaları,
aileye düşkün olup, çok anaç olmaları,
savaşçı ruhlu olmaları,
vatansever ve milliyetçi olmaları.
merhametli ve vicdanlı oluşları,
çalışkanlıkları,
hamaratlıkları,
el lezzetine sahip olmaları,
aileye düşkün olup, çok anaç olmaları,
savaşçı ruhlu olmaları,
vatansever ve milliyetçi olmaları.
devamını gör...
mustafa kemal'in açtığı yolda gösterdiği hedefe asla yürümeyeceğime ant içerim
karar gazatesinde yazan bir şahsın cümlesi.
www.cumhuriyet.com.tr/haber...
yani daha ne kadar saldirilabilir? değmezsiniz siz. milleti ayrıştırmaktan nefret ekmekten başka bir tabiatiniz yok. başka bir ülke vatandaşı yok ki kendi öz devletine kurucu değerlerine bu denli saygısızlık etsin. o devran dönecektir. metin olunuz...
www.cumhuriyet.com.tr/haber...
yani daha ne kadar saldirilabilir? değmezsiniz siz. milleti ayrıştırmaktan nefret ekmekten başka bir tabiatiniz yok. başka bir ülke vatandaşı yok ki kendi öz devletine kurucu değerlerine bu denli saygısızlık etsin. o devran dönecektir. metin olunuz...
devamını gör...
all quiet on the western front
yönetmen lewis milestone’un, erich maria remarque’ nin aynı adlı romanından uyarladığı türkçesi batı cephesinde yeni bir şey yok adlı romanından uyarlanmıştır. almanca orjinal adı im westen nichts neues dır.
kitabı çok güzel, filmi bir başka güzeldir.çekildiği 1930 yılına göre gerek anlatım, gerekse gerçekçi savaş sahneleri nedeniyle klasik kabul edilir.
kitap ve filmi birlikte anlatmaya çalışacağım, film olarak şimdiye kadar yapılmış hem en iyi savaş filmlerinden, konusu olarakta aynı zamanda yapılmış en iyi savaş karşıtı filmlerdendir. bu iki özelliği aynı anda vermesi nedeniyle ne kadar militarist olarak yaklaşırsanız o kadar anti-militarist olarak kendinizi yargılamak zorunda kalırsınız.(tabii sırf bir tarafı körü körüne tutmuyorsanız)
yazarı erich maria remarque olan bu eserde yazar, gerçekten anlattığı çocukların yaşında iken (henüz 16 yaşında) yaşı büyütülerek kuzey fransa’da cepheye gönderilir 1917’de yaralanır.
filmin yönetmeni lewis milestone ise abd ordusu ile 1. dünya savaşına katılmış, ve abd ordusu askerleri için eğitim filmleri çekmiştir. yazar ve yönetmenin aynı savaşta yolları kesişmese bile bu şekilde birlikte bulunmaları ilginç bir rastlantıdır.
film aslında sessiz çekilmesine karşın sonradan diyalogların ve efektlerin eklenmesiyle sesli hale getirilmiştir.
romanda ve filmde düşman; aslında fransızlar ve almanlar değil, doğrudan bu masum gençleri savaş alanına süren yöneticiler ve buna çanak tutan halktır. bu halk milliyetçilik ve vatan sevgisi kavramı ile bu gençleri yanlış yönlendirerek onları savaş alanına sürmektedirler. savaş zaten genelde bu değil midir?
yazıldığı ve çekildiği dönemi dikkate alacak olursak ( ki ilk yayınlanması almanya da ocak 1929 ,filmin çekimi ise 1930 yılıdır ) naziler almanyada yavaş yavaş güçlenmekte ve terör estirmektedirler. filmin gösterildiği salonlara bizzat , joseph goebbels’ in emriyle koku bombaları ve fareler bırakılmış, seyircilere bu şekilde korku salınmaya çalışılmıştır.
film, almanya’da almanları “korkak” gösterdiği gerekçesiyle sansürlenirken polonya’da ise “alman yanlısı” olduğu gerekçesiyle yasaklanır. naziler iktidara gelince de kitap yakılır, film yasaklanır. faşist ve militarist bir devletin böylesi alttan alta anti-militarist düşünceyi yayan bir filme ve kitaba müsaade etmesi düşünülemez bile.
aslında film olarak iki ayrı filmi vardır ,benim bahsettiğim 1930 tarihli olan lewis milestone’un yönettiği şu film:
bir de şu var ama ilkinin yanında daha kalitesiz bir remake olarak durmaktadır.
kitabı çok güzel, filmi bir başka güzeldir.çekildiği 1930 yılına göre gerek anlatım, gerekse gerçekçi savaş sahneleri nedeniyle klasik kabul edilir.
kitap ve filmi birlikte anlatmaya çalışacağım, film olarak şimdiye kadar yapılmış hem en iyi savaş filmlerinden, konusu olarakta aynı zamanda yapılmış en iyi savaş karşıtı filmlerdendir. bu iki özelliği aynı anda vermesi nedeniyle ne kadar militarist olarak yaklaşırsanız o kadar anti-militarist olarak kendinizi yargılamak zorunda kalırsınız.(tabii sırf bir tarafı körü körüne tutmuyorsanız)
yazarı erich maria remarque olan bu eserde yazar, gerçekten anlattığı çocukların yaşında iken (henüz 16 yaşında) yaşı büyütülerek kuzey fransa’da cepheye gönderilir 1917’de yaralanır.
filmin yönetmeni lewis milestone ise abd ordusu ile 1. dünya savaşına katılmış, ve abd ordusu askerleri için eğitim filmleri çekmiştir. yazar ve yönetmenin aynı savaşta yolları kesişmese bile bu şekilde birlikte bulunmaları ilginç bir rastlantıdır.
film aslında sessiz çekilmesine karşın sonradan diyalogların ve efektlerin eklenmesiyle sesli hale getirilmiştir.
romanda ve filmde düşman; aslında fransızlar ve almanlar değil, doğrudan bu masum gençleri savaş alanına süren yöneticiler ve buna çanak tutan halktır. bu halk milliyetçilik ve vatan sevgisi kavramı ile bu gençleri yanlış yönlendirerek onları savaş alanına sürmektedirler. savaş zaten genelde bu değil midir?
yazıldığı ve çekildiği dönemi dikkate alacak olursak ( ki ilk yayınlanması almanya da ocak 1929 ,filmin çekimi ise 1930 yılıdır ) naziler almanyada yavaş yavaş güçlenmekte ve terör estirmektedirler. filmin gösterildiği salonlara bizzat , joseph goebbels’ in emriyle koku bombaları ve fareler bırakılmış, seyircilere bu şekilde korku salınmaya çalışılmıştır.
film, almanya’da almanları “korkak” gösterdiği gerekçesiyle sansürlenirken polonya’da ise “alman yanlısı” olduğu gerekçesiyle yasaklanır. naziler iktidara gelince de kitap yakılır, film yasaklanır. faşist ve militarist bir devletin böylesi alttan alta anti-militarist düşünceyi yayan bir filme ve kitaba müsaade etmesi düşünülemez bile.
aslında film olarak iki ayrı filmi vardır ,benim bahsettiğim 1930 tarihli olan lewis milestone’un yönettiği şu film:
bir de şu var ama ilkinin yanında daha kalitesiz bir remake olarak durmaktadır.
devamını gör...
ehemmiyet
önemli olma, dikkate değer olma anlamlarındadır.
devamını gör...
kafa izninde
gitmeyin lütfen.. mesela ice.. sizle guzeliz..
devamını gör...
ramazanda içki içen adama çöpe at baskısı yapılması
anayasanın 24.maddesine göre insanlar din, vicdan ve inanç hürriyetine sahiptir.
alkol alan eleman orada resmen taciz ediliyor. ramazansa ramazan ne yapayım kardeşim? orucu benim için mi tutuyorsun?
alkol alan eleman orada resmen taciz ediliyor. ramazansa ramazan ne yapayım kardeşim? orucu benim için mi tutuyorsun?
devamını gör...
ülkenin en önemli üç sorunu
işsizlik, enflasyon, mülteciler.
devamını gör...
dünyanın en kısa korku hikayesi
biri tek başına evidneyken gece vakti elektrikler kesilir, aman kötüyü çağırmayalım
devamını gör...
olmayan ülke
kurtlar vadisi isimli dizide bir dönem geçen podosa adlı ülke.
devamını gör...
normal sözlük'ü 3 kelime ile anlat
tek kelime ile anlatsam? o benim hayatım.
tanım: sözlüğümüzü tanımladığımız başlıktır.
tanım: sözlüğümüzü tanımladığımız başlıktır.
devamını gör...
yazarların favori siyah beyaz filmi
12 angry men.
devamını gör...
normal sözlük fenomeni olacağını düşündüğünüz yazarlar
şu anda cehaletleriyle dikkat çeken birkaç arkadaş dışında benim dikkatimi çeken, öne çıkan birisi yok. kafa sözlük'ün geleceği olursa ama fenomen yazarları da olacaktır muhakkak.
*
*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının aşk hayatları
bir yazar arkadaşımla diyaloğumuzu buraya bırakıyorum.
-sonu belli neden kaybedeceğim kumara gireyim(aşk için düşüncem.)
-öleceğin de belli neden yaşıyorsun?
-ecelim gelmediği için yaşıyorum.
doğmayı ben istemedim ölmeyi de isteyemem, yaratıcı güç bunu tayin etti zaten.
aşk, dozunda ayarı yapılamayan tutkulu sevgi biçimidir. ayarı olmayınca da bu kişiye zarar verir.
mustafa ceceli'den "yine hüsran.", müslüm gürses'ten "mutlu ol yeter!" ve birçok içimizi acıtan şarkıyla paramparça olmak demektir. bunu göze alan olsun aşık bile bile. oysa ayıcığıma duyduğum aşk ben de böyle zelzele etkisi bırabilir mi? aşk bu, azı yoktur, çok seversin, çok seversen de acısı çok olur.
-sonu belli neden kaybedeceğim kumara gireyim(aşk için düşüncem.)
-öleceğin de belli neden yaşıyorsun?
-ecelim gelmediği için yaşıyorum.
doğmayı ben istemedim ölmeyi de isteyemem, yaratıcı güç bunu tayin etti zaten.
aşk, dozunda ayarı yapılamayan tutkulu sevgi biçimidir. ayarı olmayınca da bu kişiye zarar verir.
mustafa ceceli'den "yine hüsran.", müslüm gürses'ten "mutlu ol yeter!" ve birçok içimizi acıtan şarkıyla paramparça olmak demektir. bunu göze alan olsun aşık bile bile. oysa ayıcığıma duyduğum aşk ben de böyle zelzele etkisi bırabilir mi? aşk bu, azı yoktur, çok seversin, çok seversen de acısı çok olur.
devamını gör...
ipek ongun
bir genç kızın gizli defteri serisini 90'larda doğmuş olan kız evlatların okuması farzdı. teoman'ın müziği bırakması gibi ipek ablamız da seriyi birkaç kere bitirdiğini söyleyip yeniden yazdı. okuma bilincimiz olmadığı için dümdüz okuduğumuzu düşünüyorum bütün seriyi. okuma bilincim oluşunca kardeşimin kitaplığında görüp biraz baktım da çocuğum olsa asla okutmam. ana karakter serra pısırık, ailesi ne dese yapan, şekilci, hayali bile olmayan bir insan. dümdüz bir hayatı var. ne hayalleri ne hedefleri var. üniversiteye gitmesi gerekiyor gidiyor, iş bulması gerekiyor buluyor, evlenmesi gerekiyor evleniyor. insan değil adeta robot. hiçbir şeyi sorgulamıyor, kimseye danışmadan hiçbir karar almıyor. sinir oldum.
devamını gör...
yazarların en sevdiği çizgi filmler
şirinler.
devamını gör...