küçülen sabunlar
ilkokuldayken iş teknik tasarım* dersinde "kalıp sabunların orta kısmına neden plastik konulmuyor? böylece sabunlar kullanılamayacak kadar küçülmeden bitmiş olur." demiştim hocama. ben bununla ilgili bir proje yapmak istiyorum dediğimde hocam bana "gerek yok ki sıvı sabun diye bir şey var zaten" demişti.
sonra ne mi oldu? kartondan küpler oluşturup birbirine yapıştırmıştım ödev olarak.
ama biliyordum, bu ufalan sabun sorunu sadece benim yaşadığım bir sorun değildi, bu başlık da bunun kanıtı!!
sonra ne mi oldu? kartondan küpler oluşturup birbirine yapıştırmıştım ödev olarak.
ama biliyordum, bu ufalan sabun sorunu sadece benim yaşadığım bir sorun değildi, bu başlık da bunun kanıtı!!
devamını gör...
aşk üçgeni
her zaman bir "dördüncü"yü içinde barındırmasa bile; hem geometrik, hem de yakıştırma anlamında "yamuk" olan yapıdır.
devamını gör...
dj dikkat
kral adamdır. "herkese merhaba arkadaşlar ben dj dikkat" repligi hafızalara kazınmıştır.
devamını gör...
heimdall
heimdall'ın en enteresan özelliklerinden birisi, dokuz tane annesinin olmasıdır. biz ''yedi kocalı hürmüz''e alışığız ama iş annenin dokuz tane olmasına gelince, kilitlenip kalıyor insan. tabi biz gariban ölümlülerle tanrılar dünyası arasında o kadar fark olsun değil mi?
heimdall'ın dokuz annesi kardeş bu arada. deniz devi aegir'in kızlarının dokuzu da, heimdall'ın annesi olur. bu sebeple ben anne sevgisi görmeden büyüdüm diyebilmesi ve ortalığı velveleye vermesi asla ve kat'a mümkün değildir.
yukarıdaki tanımda belirtildiği üzere gökkuşağı köprüsünün tepesinde yaşar. ikamet adresi ise himinbjörg olarak nüfus kayıt sistemine işlenmiştir.
bu arada gökkuşağı köprüsü yani bifrost'la ilgili şunları söylemek lazım; bu köprü tanrıların, ölümlülerin dünyasına yolculuk yapabilmesini mümkün kılar. bir nevi tanrı otobanı gibi bir şey. ancak ragnarok geldiğinde, devlerin bu köprüyü kullanarak, asgaard'a saldıracağına inanılır. devler bu köprüyü kullanacağına göre, en az dört şeritlidir diye düşünmeden edemiyor insan.*
heimdall'ın en büyük düşmanı, çoğu kardeşinin başını yakmış olan loki'dir. heimdall'ın, gjallarhorn'u üflemesini müteakip, ikilinin birbirine gireceği ve birbirlerini öldüreceklerine inanılır.
eski iskandinav metinlerinde, heimdall'ın ''insanların babası'' ya da ''insanlığın babası'' gibi isimlerle anıldığını da, not düşelim.
heimdall'ın dokuz annesi kardeş bu arada. deniz devi aegir'in kızlarının dokuzu da, heimdall'ın annesi olur. bu sebeple ben anne sevgisi görmeden büyüdüm diyebilmesi ve ortalığı velveleye vermesi asla ve kat'a mümkün değildir.
yukarıdaki tanımda belirtildiği üzere gökkuşağı köprüsünün tepesinde yaşar. ikamet adresi ise himinbjörg olarak nüfus kayıt sistemine işlenmiştir.
bu arada gökkuşağı köprüsü yani bifrost'la ilgili şunları söylemek lazım; bu köprü tanrıların, ölümlülerin dünyasına yolculuk yapabilmesini mümkün kılar. bir nevi tanrı otobanı gibi bir şey. ancak ragnarok geldiğinde, devlerin bu köprüyü kullanarak, asgaard'a saldıracağına inanılır. devler bu köprüyü kullanacağına göre, en az dört şeritlidir diye düşünmeden edemiyor insan.*
heimdall'ın en büyük düşmanı, çoğu kardeşinin başını yakmış olan loki'dir. heimdall'ın, gjallarhorn'u üflemesini müteakip, ikilinin birbirine gireceği ve birbirlerini öldüreceklerine inanılır.
eski iskandinav metinlerinde, heimdall'ın ''insanların babası'' ya da ''insanlığın babası'' gibi isimlerle anıldığını da, not düşelim.
devamını gör...
hemşireye ceza amaçlı 500 kez ben salağım yazdırtan başhekim
ne mobbingtir ne baska bir sey. bu dupeduz adiliktir. umarim yetkili mercilere sikayet edilip hakkinda saglam bir sorusturma acilir. ınsanin onurunu kirmak bu kadar kolay olmamali...o degil de su haber bir daha gosterdi ki, ulkemin okumusu bile cahil.
devamını gör...
lise son en arka sıra şu an ne yapıyor sorunsalı
bilen bilir; en arkada oturan dörtlü bir grup vardır, yedikleri içtikleri ayrı gitmez. kopyayı beraber çeker, azarı beraber yer, her türlü eğlenceyi birlikte yaparlar. fakat anlaşılmaz olaydır ki, bu dörtlü liseden sonra bir anda dağılır. sanki aradaki tek bağ lisedir. o kopunca bu dörtlüden geriye anılar kalır.
şimdi gelelim o dörtlüden kalanlara. eğer arka dörtlüye dahil iseniz şu an ne yapıyorsunuz? arkadaşlarınız ne yapıyor? siz dağıldınız mı?
me*: üniversite sınavı üçüncü kez gireceğim. pek ilerlediğim söylenemez. biri okulu bıraktı, biri babasının ofisinde çalışıyor, diğerinden haberim bile yok. biz de dağılan gruba dahiliz.
şimdi gelelim o dörtlüden kalanlara. eğer arka dörtlüye dahil iseniz şu an ne yapıyorsunuz? arkadaşlarınız ne yapıyor? siz dağıldınız mı?
me*: üniversite sınavı üçüncü kez gireceğim. pek ilerlediğim söylenemez. biri okulu bıraktı, biri babasının ofisinde çalışıyor, diğerinden haberim bile yok. biz de dağılan gruba dahiliz.
devamını gör...
topuklu ayakkabı
eteğin altına çok yakışan ayakkabı.
devamını gör...
apateizm
ahlak için din gerekli değildir. onlara göre tanrı’nın varlığı veya yokluğu konusu, insanı ve insanın davranışlarını değiştirmez ve değiştirmemelidir.
devamını gör...
bir kadının zeki olduğunun en önemli göstergesi
aptal insanlar kendilerine aşırı güveniyor. nedenini bilemiyorum. bir insan ne kadar aptalsa kendine o kadar anlam yüklemiş oluyor. en başarılı, en güzel, en yakışıklı, en iyi ev hanımı, en iyi personel, en iyi sevişici, en iyi anne ya da baba o. buna sahiden inanıyor. bakın böyle söylemleri olmayabilir, belki 13 sene boyunca ağzından tek bir şey duymazsın ve bir gün gelir tek bir eleştiri duyduğu an kendine ne kadar güvendiği ortaya çıkar.
hiçbir içsel hesaplaşma yapmamış bir insan ne kadar zeki olabilir?
bir araştırma yapıldı. kadınlara kendinizi ne kadar güzel buluyorsunuz diye soruldu, rus kadınlarının yarısı kendisini güzel buluyordu, en güzel bulanlar türk kadınları çıkmıştı.
çoğunluk bu durumun olması gereken olduğunu, insanın kendini sevmesi gerektiğini düşünebilir ancak bir insanın kendini geliştirebilmesi için dış görünüşünden biraz uzaklaşabilmesi gerekir. kendine uzaktan bakmayı öğrenmek zorundadır.
haliyle bunlardan yola çıkarsak bir kadının zeki olduğunun en büyük göstergelerinden biri kendini bilmesidir. iyi bir anne olamayacağını düşünüp hiç çocuk doğurmayan kadın ile 6 çocuk doğurup hiçbirine bakmayan anne arasında bariz fark vardır. evlilik hayatını idare edemem diyen kadınla, yaaaaa diğer kadınlar iğrenç erkeğin annesini sevmiyorlar ama ben çok seveceğim diyen kadınlar arasında fark vardır. ben bu mesleği yapamam diyip kendine doğru bir yol çizebilen kadınla, yaşlı zengin amca ile evlenmek isteyen kadın arasında fark vardır.
masumiyetin ve aptal görünmenin arkasına sığınıp tüm olumsuz taraflarını boylece kapatan insanlar ile kendi karanlığını bir şekilde bilen insanlar arasında çok büyük bir fark vardır.
bizim toplum köylü kurnazı insanı bilim insanı yerine koyar. o köy yerlerinin esnafı senin şehirli olduğunu anlar ve fiyatın üstüne 100 lira daha koyar. sen iyi eğitim almış, iyi bir ailenin içinde büyümüş, farklı kültürler, şehirler ve ülkeler görmüşsündür, o adam istediği parayı senden aldığı için içinden vay salak der. tüm esnafa anlatır seni nasıl dolandırdığını, eve gider eşine çocuğuna anlatır, cuma günü dükkanı kapatır namaza gider ve kul hakkı üzerine konuşmalar yapar. bizim ülkenin zeka seviyesi işte bu sınırdadır bebeksiler.
ya da bir başkası karşı tarafı kendi kafasında küçümsemek için aptal rolü yapar, buna vaaayyy ne zeki bir insanım der.
durumlar karışık yani minimonlar. özetlersek kendini bilen, kendi iç hesaplamasını yapan ve karakterini kimse için değiştirmeye çalışmayan insan sağlamdır, zekidir, akıllıdır. bence öyle.
hiçbir içsel hesaplaşma yapmamış bir insan ne kadar zeki olabilir?
bir araştırma yapıldı. kadınlara kendinizi ne kadar güzel buluyorsunuz diye soruldu, rus kadınlarının yarısı kendisini güzel buluyordu, en güzel bulanlar türk kadınları çıkmıştı.
çoğunluk bu durumun olması gereken olduğunu, insanın kendini sevmesi gerektiğini düşünebilir ancak bir insanın kendini geliştirebilmesi için dış görünüşünden biraz uzaklaşabilmesi gerekir. kendine uzaktan bakmayı öğrenmek zorundadır.
haliyle bunlardan yola çıkarsak bir kadının zeki olduğunun en büyük göstergelerinden biri kendini bilmesidir. iyi bir anne olamayacağını düşünüp hiç çocuk doğurmayan kadın ile 6 çocuk doğurup hiçbirine bakmayan anne arasında bariz fark vardır. evlilik hayatını idare edemem diyen kadınla, yaaaaa diğer kadınlar iğrenç erkeğin annesini sevmiyorlar ama ben çok seveceğim diyen kadınlar arasında fark vardır. ben bu mesleği yapamam diyip kendine doğru bir yol çizebilen kadınla, yaşlı zengin amca ile evlenmek isteyen kadın arasında fark vardır.
masumiyetin ve aptal görünmenin arkasına sığınıp tüm olumsuz taraflarını boylece kapatan insanlar ile kendi karanlığını bir şekilde bilen insanlar arasında çok büyük bir fark vardır.
bizim toplum köylü kurnazı insanı bilim insanı yerine koyar. o köy yerlerinin esnafı senin şehirli olduğunu anlar ve fiyatın üstüne 100 lira daha koyar. sen iyi eğitim almış, iyi bir ailenin içinde büyümüş, farklı kültürler, şehirler ve ülkeler görmüşsündür, o adam istediği parayı senden aldığı için içinden vay salak der. tüm esnafa anlatır seni nasıl dolandırdığını, eve gider eşine çocuğuna anlatır, cuma günü dükkanı kapatır namaza gider ve kul hakkı üzerine konuşmalar yapar. bizim ülkenin zeka seviyesi işte bu sınırdadır bebeksiler.
ya da bir başkası karşı tarafı kendi kafasında küçümsemek için aptal rolü yapar, buna vaaayyy ne zeki bir insanım der.
durumlar karışık yani minimonlar. özetlersek kendini bilen, kendi iç hesaplamasını yapan ve karakterini kimse için değiştirmeye çalışmayan insan sağlamdır, zekidir, akıllıdır. bence öyle.
devamını gör...
türk halkı ne zaman ayaklanacak sorunsalı
bu iş birazcık otoritenin halkına ne kadar baskı uygulayıp yaşam standartlarını düşürdüğüyle alakalıdır. ben şahsen pandemi döneminde halkına en az yardım yapan ülkelerden olduğumuz için bir ayaklanma olabileceği kanısındayım bu yıl ya da diğer yıl içerisinde. ama belli de olmaz, türk halkı o kadar sistematik bir biçimde sindirildi ki toplumsal bilinç kayboldu ve korku iktidarı üzerimize bir kara bulut gibi çöktü. ya ayaklanacağız ya daha da yılacağız. süreç gösterecek.
devamını gör...
sevgililer günü
şubat ayının 2. haftasının son günüdür.
devamını gör...
26 aralık 2020 stk'lara kayyım atayabilme yetkisinin yasalaşması
yargı yolunu kapatıp sadece bir kişinin ağzından çıkacak söz ile o kişiye yargı dağıtabilme hakkı tanımış yeni yasamızdır. hayırlı olsundur. zaten bu beklenirdi, ne diyeyim ki?
devamını gör...
normal sözlük belgesel veri tabanı
netflixden iki belgesel önererek destek olmak istediğim veritabanı:
1- connected: the hidden science of everything -> henüz sadece bir sezon, 6 bölüm çekilmiş, umarım devamı gelir. izlediğim en ilginç konseptlerden birine sahip belgesel serisi. her bölümde bir konuyu ele alıp aslında evrenin her noktasının birbiri ile ne kadar bağlantılı olduğunu göstererek bitiriyor. en azından kendi kararınızı vermek için mutlaka bir bölüm izlemelisiniz.
2- explained -> amerikanın 140journos'u olarak da düşünülebilecek vox ekibinin çektiği 20dk bölümlerden oluşan belgeselimsi seri. belgeselimsi diyorum çünkü bölüm bittiğinde ayrıntıya inmeden konu ile ilgili bilgi sahibi oluyorsunuz. geniş bir konu yelpazesi var, amerkadaki ırksal gelir açığından , kpop'a kadar. netflixde 2 sezon, 30 bölümü var.
1- connected: the hidden science of everything -> henüz sadece bir sezon, 6 bölüm çekilmiş, umarım devamı gelir. izlediğim en ilginç konseptlerden birine sahip belgesel serisi. her bölümde bir konuyu ele alıp aslında evrenin her noktasının birbiri ile ne kadar bağlantılı olduğunu göstererek bitiriyor. en azından kendi kararınızı vermek için mutlaka bir bölüm izlemelisiniz.
2- explained -> amerikanın 140journos'u olarak da düşünülebilecek vox ekibinin çektiği 20dk bölümlerden oluşan belgeselimsi seri. belgeselimsi diyorum çünkü bölüm bittiğinde ayrıntıya inmeden konu ile ilgili bilgi sahibi oluyorsunuz. geniş bir konu yelpazesi var, amerkadaki ırksal gelir açığından , kpop'a kadar. netflixde 2 sezon, 30 bölümü var.
devamını gör...
lucifer'in mahsun kırmızıgül'ün yeğeni çıkması
adamın profil resmi koymasıyla şok olduğum durum. lucifer mahsun kırmızıgül'ün üvey kardeşinden olma yeğeni imiş meğer sözlük. bir saaaarı saarı nı alırız şeytooo!
buraya ceketli sakallı hizliresim koymakla düşmez luciiii ay em sori.(bkz: lol)
bu arada bazlama yanak iltifatı mest etti, bir sene ankara'da yaşadım bazlama tost var yaa insanın ömrünü uzatan tek hamurdan yiyecektir tartışmaya kapalı.
buraya ceketli sakallı hizliresim koymakla düşmez luciiii ay em sori.(bkz: lol)
bu arada bazlama yanak iltifatı mest etti, bir sene ankara'da yaşadım bazlama tost var yaa insanın ömrünü uzatan tek hamurdan yiyecektir tartışmaya kapalı.
devamını gör...
içine atmak
bunun yerine umursamamayı öneririm. daha çok işe yarıyor.
devamını gör...
her şeye bilmiyorum diyen insan
kafa rahatlığıyla bir ömrü huzurla yaşayacak olan insandır. özendiğim insan tipidir.
devamını gör...
aile evi
kimse kusura bakmasın ama beni yaptıkları için ben bebekken k*çımdaki b*ku temizlediler ve bana bakmak için çalıştılar diye kimseye akıl sağlığımı teslim edemem. yapmasalardı, bana mı sordular? yapıp bir de üstüne sana baktık, seni büyüttük diyemezler. bir zahmet bakacaksın oradan sonra zaten.
tanım: her fırsatta size bakmak zorunda oldukları zamana kadar size baktıklarını gözünüze sokup bu yüzden tüm hayatınızı kontrol edebileceğini, tüm akıl sağlığınızı ele geçirebileceğini düşünen insanların yaşadığı ev.
tanım: her fırsatta size bakmak zorunda oldukları zamana kadar size baktıklarını gözünüze sokup bu yüzden tüm hayatınızı kontrol edebileceğini, tüm akıl sağlığınızı ele geçirebileceğini düşünen insanların yaşadığı ev.
devamını gör...
elements of pure economics
leon walras kitabıdır. bu kitabında,genel denge teorisi için basitleştirilmiş bir model oluşturma konusunda önemli ipuçları vermiştir.
devamını gör...
aylak adam
” aylak olmak dünyanın en güç işiydi.”
zannedilir ki aylak olmak kolaydır, zamanını boşa harcamak, hiçbir şeyle meşgul olmamak, çalışacak bir işe sahip olmamak… oysa aylak adam’ı okuyanlar bilir, aylak olmak zordur, hele de zengin değil de paralıysanız. yapılacak çok iş vardır. mesela gidip yemek yediğiniz lokantalada müşteri olmamak, sokak isimlerini araştırmak, karşınızda oturan insanlara bir geçmiş uydurmak ve b.yi bulabilmek…
c iseniz eğer b.yi bulmak daha zordur çünkü bilmeseniz de hep bir adım önündesinizdir onun. size her gelişinde bacaklarını da getiren kadınlar vardır hayatınızda, düzen isteyen, dahası sizi anladığını sandıkça yanılan kadınlar…ve insanlar ” dökme kalıplarına uydurmadan sizi rahat edemezler.”
eğer c. iseniz ve bir babanız varsa geçmişte kalmış olması gereken, hayat zordur ziyadesiyle, zorlar sizi yaşamak. kulağınız kaşınır biteviye. kadınlarının bacaklaından korkarsınız, gözlerine bakarsınız en çok. c.yi bulmaktır umudunuz ve c.de size daha yakın birini.
“yoksa her şey benim olmadığım yerlerde benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?” diğer bir soru takılır zihninize tam soru işaretinin çengelinden.
insanların kurtuluşu için sizin bulduğunuz yollardan biri de sinemadır, tıpkı sesinizin yankılandığı bu yerin sakinleri gibi. dersiniz ki yusuf atılgan’ın kaleminden;
” çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor.sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona bir şeyler yapmış. salt çıkarının düşünen kişi değil. ama beş on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleri ile onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar. bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. kocaman sinemalar yapmalı. bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. iyi bir film görsünler. sokağa hep birden çıksınlar.”
ve bilirsiniz “siz sevilmez, sen sevilir” ve bilirsiniz karıncalar bilmeden severler ve adako’yu ve kuyaro’yu tanırsınız, ve isimlerin insanların en alakasız yanları olduğunu öğrenirsiniz…
ve b.yi ararsınız yine, yanınızdan geçerken bile, çarpıştığınızda bile…
ve ” ah, zehra…”
zannedilir ki aylak olmak kolaydır, zamanını boşa harcamak, hiçbir şeyle meşgul olmamak, çalışacak bir işe sahip olmamak… oysa aylak adam’ı okuyanlar bilir, aylak olmak zordur, hele de zengin değil de paralıysanız. yapılacak çok iş vardır. mesela gidip yemek yediğiniz lokantalada müşteri olmamak, sokak isimlerini araştırmak, karşınızda oturan insanlara bir geçmiş uydurmak ve b.yi bulabilmek…
c iseniz eğer b.yi bulmak daha zordur çünkü bilmeseniz de hep bir adım önündesinizdir onun. size her gelişinde bacaklarını da getiren kadınlar vardır hayatınızda, düzen isteyen, dahası sizi anladığını sandıkça yanılan kadınlar…ve insanlar ” dökme kalıplarına uydurmadan sizi rahat edemezler.”
eğer c. iseniz ve bir babanız varsa geçmişte kalmış olması gereken, hayat zordur ziyadesiyle, zorlar sizi yaşamak. kulağınız kaşınır biteviye. kadınlarının bacaklaından korkarsınız, gözlerine bakarsınız en çok. c.yi bulmaktır umudunuz ve c.de size daha yakın birini.
“yoksa her şey benim olmadığım yerlerde benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?” diğer bir soru takılır zihninize tam soru işaretinin çengelinden.
insanların kurtuluşu için sizin bulduğunuz yollardan biri de sinemadır, tıpkı sesinizin yankılandığı bu yerin sakinleri gibi. dersiniz ki yusuf atılgan’ın kaleminden;
” çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor.sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona bir şeyler yapmış. salt çıkarının düşünen kişi değil. ama beş on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleri ile onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar. bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. kocaman sinemalar yapmalı. bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. iyi bir film görsünler. sokağa hep birden çıksınlar.”
ve bilirsiniz “siz sevilmez, sen sevilir” ve bilirsiniz karıncalar bilmeden severler ve adako’yu ve kuyaro’yu tanırsınız, ve isimlerin insanların en alakasız yanları olduğunu öğrenirsiniz…
ve b.yi ararsınız yine, yanınızdan geçerken bile, çarpıştığınızda bile…
ve ” ah, zehra…”
devamını gör...
okapi
pasaport soran yok, vize soran yok, ama 30 milyon km² afrika kıtasında, sadece demokratik kongo cumhuriyeti'nde yaşıyorlar. bizim soy kütüğünde hep aynı köyde yaşayan dedeler gibi başka yere gitmemişler.
devamını gör...