özdemir asaf
“seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim” dizelerinin sahibi şairimiz.
devamını gör...
seviyoraaa
grup vitamin'in 2015 yılında çıkan endoplazmik retikulum adlı albümlerinden eğlenceli bir şarkı.
dinle
sözleri
inan seni sevgilim çok seviyoraaa
bilmem niye sana bi türlü yetmiyora
anla diye bin takla atıyora
hey hey
atıyora tutuyora olmuyora
ne olur ne olmaz
telefonu hep açık tutuyora
iş arasında bile
mesajlarına cevap yazıyora
her sorduğunda
nerde kimleyim hesap veriyora
hey hey
daha ne la daha ne la daha ne la
biliyor musun ben
kendime hiç zaman ayıramıyora
arkadaşlarımı hiç göremiyora
benim de bir özel hayatım
hey hey
var ya la var ya la var ya la
sabah akşam yavrum
devamlı didişme nereye ka
manasız manasız kavgalar bitmiyora
çok doldum
yeter artık geldi bak buraya ka
tiiiii
buraya ka buraya ka buraya ka
allah aşkına sus
sevgilim sen ne kadar çok konuşuyora
üstelik konuşup da hiçbir şey demiyora
vallahi bir süre sonra kafam almıyora
ne olur
bir sus ya la bir dur ya la konuşma la la la
sevgilim biz durmadan ayrılıyora
eş dost aramızı yapıyora
üç gün geçmiyor yeniden barışıyora
bu da ne la bu da ne la bu da ne la
yeter artık lütfen
beni delirttin artık bak kızıyora
tepemin tası fena atıyora
korkuyorum elimden bi kaza çıkacak ha
aman ha aman ha aman ha
olur olmaz yerde
bir de bana bebişim diyon ya la
aşkımlı maşkımlı konuşuyora
o an kan beynime sıçrıyora
yapma
o da ne la aşkım ne la bebiş ne la
işin tuhaf yanı
görüyorum ki herkes böyle ya la
sen de onlar gibi konuşuyora
bu bana çok itici geliyora
aşkım
deme bana yapma bana şişiyora
kısacası tatlım
la la la la
vitamin diyor ki;
bu işler böyle gider
sonsuza ka
tadını çıkarmaya bak bitene ka
mühim olan insanlık gerisi
tiiii
şeyime ka şeyime ka şeyime ka
dinle
sözleri
inan seni sevgilim çok seviyoraaa
bilmem niye sana bi türlü yetmiyora
anla diye bin takla atıyora
hey hey
atıyora tutuyora olmuyora
ne olur ne olmaz
telefonu hep açık tutuyora
iş arasında bile
mesajlarına cevap yazıyora
her sorduğunda
nerde kimleyim hesap veriyora
hey hey
daha ne la daha ne la daha ne la
biliyor musun ben
kendime hiç zaman ayıramıyora
arkadaşlarımı hiç göremiyora
benim de bir özel hayatım
hey hey
var ya la var ya la var ya la
sabah akşam yavrum
devamlı didişme nereye ka
manasız manasız kavgalar bitmiyora
çok doldum
yeter artık geldi bak buraya ka
tiiiii
buraya ka buraya ka buraya ka
allah aşkına sus
sevgilim sen ne kadar çok konuşuyora
üstelik konuşup da hiçbir şey demiyora
vallahi bir süre sonra kafam almıyora
ne olur
bir sus ya la bir dur ya la konuşma la la la
sevgilim biz durmadan ayrılıyora
eş dost aramızı yapıyora
üç gün geçmiyor yeniden barışıyora
bu da ne la bu da ne la bu da ne la
yeter artık lütfen
beni delirttin artık bak kızıyora
tepemin tası fena atıyora
korkuyorum elimden bi kaza çıkacak ha
aman ha aman ha aman ha
olur olmaz yerde
bir de bana bebişim diyon ya la
aşkımlı maşkımlı konuşuyora
o an kan beynime sıçrıyora
yapma
o da ne la aşkım ne la bebiş ne la
işin tuhaf yanı
görüyorum ki herkes böyle ya la
sen de onlar gibi konuşuyora
bu bana çok itici geliyora
aşkım
deme bana yapma bana şişiyora
kısacası tatlım
la la la la
vitamin diyor ki;
bu işler böyle gider
sonsuza ka
tadını çıkarmaya bak bitene ka
mühim olan insanlık gerisi
tiiii
şeyime ka şeyime ka şeyime ka
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının izlemekten bıkmadığı filmler
ooooo tam benlik bir başlık olmuş
(bkz: dark city)
(bkz: prometheus)
(bkz: inside out)
(bkz: the contact)
(bkz: interstellar)
(bkz: the cell) jlo başrolde
(bkz: twilight saga)
(bkz: the matrix)
(bkz: powder)
(bkz: queen of the damned)
şimdilik aklıma gelenler bunlar. iyi seyirler.
(bkz: dark city)
(bkz: prometheus)
(bkz: inside out)
(bkz: the contact)
(bkz: interstellar)
(bkz: the cell) jlo başrolde
(bkz: twilight saga)
(bkz: the matrix)
(bkz: powder)
(bkz: queen of the damned)
şimdilik aklıma gelenler bunlar. iyi seyirler.
devamını gör...
toplum
t: dil devrimi zamanında yanlış türetilmiş kelimelerden biridir. türkçede *+m diye bir isimden isim yapan ek mevcut değildir. fakat uzun zaman önce dile yerleştiği için bir şey yapmaya gerek yok. takılsın.
devamını gör...
28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi
berkin elvan
ali ismail korkmaz
ethem sarısülük
ahmet atakan
medeni yıldırım
abdullah cömert
unutursak kalbimiz kurusun.
ali ismail korkmaz
ethem sarısülük
ahmet atakan
medeni yıldırım
abdullah cömert
unutursak kalbimiz kurusun.
devamını gör...
carl sagan
okuduğum kitapları (kozmos, mesaj, soluk mavi nokta, tanrının kapısını çalan bilim, kozmik bağlantı) yeni bilgiler öğretmekle kalmıyor başka bir bakış açısı kazandırıyor daha çok merak ediyorsun. bildiğin hayranıymisim, çok fazla kitabını okumusum, yazarken fark ettim.
ayrıca mesaj kitabı sinemaya da uyarlanmıştır. jodie foster oyunculuğu her zamanki gibi harikadır,izlemeyen mutlaka izlemeli.
beni etkileyen sözlerinden biri;
"eğer tüm evrende yaşam sadece dünya'da varsa,bu çok büyük bir yer israfı olurdu" şeklindedir.
ayrıca mesaj kitabı sinemaya da uyarlanmıştır. jodie foster oyunculuğu her zamanki gibi harikadır,izlemeyen mutlaka izlemeli.
beni etkileyen sözlerinden biri;
"eğer tüm evrende yaşam sadece dünya'da varsa,bu çok büyük bir yer israfı olurdu" şeklindedir.
devamını gör...
belki ben
bir nâzım hikmet ran şiiridir.
belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım...
ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları...
belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım...
ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları...
devamını gör...
zor günlerden geçenlerin en iyi bildiği şey
her gecenin bir sabahı vardır. gecenin en karanlık olduğu an güneşin doğmasına en yakın andır. her şey geçiyor, her şeye alışıyorsun. zaten önemli olan hiç sorunun, derdinin olmaması değildir. önemli olan hayatında zor şeyler yaşarken bile bir şekilde mutlu olabilmektir. kötü günler olmasa iyi günlerin değerini bilmezdik.
devamını gör...
yazarların yazılı olarak kurabildiği düşük olmayan en uzun cümle
deneyelim. sabahın 7.45'inde kalkıp bir fincan kahveyle ayılmaya çalıştığım sırada kurmuş olduğum alarmı uyandırdığım hissine kapıldığım için kahkahalarla gülerken birden saatin 8.00 olduğunu farketmemle telâşlanıp hızlıca laptopu açarak uzaktan eğitim yüzünden yoklamaya geç kaldım korkusu yaşamam panik atak geçirmeme sebep olacaktı ki; şükür öğretmen henüz gelmemiş olduğundan panik atağa borcumuz olsun diyerek hazırolda beklemeye başladım.
devamını gör...
kalıplaşmış baba cümleleri
"kızım bir baksana"
"efendim baba?"
" ya ben işten gelirken sigara almayi unutmusum bir koşu gidip alıver gel hadi."
kızım bir çay koy da içelim be.
"efendim baba?"
" ya ben işten gelirken sigara almayi unutmusum bir koşu gidip alıver gel hadi."
kızım bir çay koy da içelim be.
devamını gör...
gülse birsel
anıları yaşamışsındır bir şekilde yazabilirsin . ama kurgu çok önemlidir. özellikle hiç bulunmadığın bir ortamı doğru tespitlerle kurgulamak çok büyük bir yazar işidir. o yüzden şu ana kadar komedide en iyisi sanırım gülse . tebrik ediyorum.
devamını gör...
ateist kaplumbağa
kendisi çıtayı allahuekber dağlarına koymuş biz eteklerine papatyalar topluyoruz.
bazen tanımlarımı beğeniyor ya o an; sanki başım okşanmış da "aferin küçük" denmiş gibi hissediyorum.
nickaltına yazma küstahlığında bulunduğum harika ötesi mütevazı yazar.
bazen tanımlarımı beğeniyor ya o an; sanki başım okşanmış da "aferin küçük" denmiş gibi hissediyorum.
nickaltına yazma küstahlığında bulunduğum harika ötesi mütevazı yazar.
devamını gör...
şarkılarda geçen acımasız cümleler
rafet el roman
inan artık seni hiç sevmiyorum .
inan artık seni hiç sevmiyorum .
devamını gör...
rte’nin en kötü ihtimalle türkiye'deyim beyanı
diğer ihtimalleri merak etim ben...
en kötüsü bin odalı saray yani, kötü ihtimale bak sen...
en kötüsü bin odalı saray yani, kötü ihtimale bak sen...
devamını gör...
parlak taşın hikayesi
seneler önce köylünün biri tarlasını sürerken parlak bir taş bulup eşeğinin boynuna takar. eve dönünce eşi taşı beğenir ve “bu taş evimizde dursun, gelen komşular çatlasın” der.
muhtar ve karısı köylünün evine misafirliğe gelince muhtarın karısı parlak taşı görür. çok beğenip “bu taş köyümüzün simgesi olsun, muhtarlıkta dursun” deyip bir koyun karşılığında taşı alır.
köylü sevinir. “bir taş karşılığında bir koyun aldım”.
parlak taş bir müddet muhtarlıkta durur. ilçe esnafından biri muhtarlığa gelince “bu taş başkente yakışır, al sana 10.000 tl, köyünün ihtiyaçlarını karşıla” der.
muhtar kıs kıs güler “bir koyuna almıştım, iyi okuttum taşı”.
kendini uyanık sanan esnaf, partisinin ilçe teşkilatından birisine gösterir taşı. “hem kaçak inşaatıma ses çıkarmazlar, hem de bizim oğlanı işe alırlar, hem de üste para verirler” der içinden.
parti üyesi 15.000 tl’ye alır o parlak taşı. bakanın birine hediye edip göze girmek ister.
ne var ki bakan istifa eder. keyif çayının yanında çokomel olmayınca partide dengeler değişir.
parti üyesi gider bir kuyumcuya. kuyumcu çırağı bakar parlak taşa. 20.000 tl’ye anlaşırlar.
yarım saat sonra genç bir kadın ile yaşlı bir amca gelir kuyumcuya.
”aşkitom çok beğendim bu taşı, iyi parlıyor, ne acaba, alsana deyince” yaşlı adam alır taşı 40.000 tl’ye.
kuyumcu çırağı memnun, “ustam olsa gurur duyardı benimle” diye sevinir.
yaşlı amca 80 yaşında olduğu için mavi haplar alır, haliyle kalp krizinden vefat eder.
genç kadın da ünlü bir kuyumcuya gidip taşı satıp, 60.000 tl’yi cebe indirir.
“bana aptal sarışın dediler. gerçi saçlarım sarı boya ama 40.000 tl’ye alıp 60.000 tl’ye sattım. bir de hem güzel hem akıllı olunmaz derlerdi” diye güler.
parlak taş olan 145,44 karatlık elmas el değiştirmeye devam eder ve en son 1.000.000 dolara bir prenses tarafından satın alınır.
köylü, muhtar, esnaf, kuyumcu çırağı, genç kadın, yaşlı adam sarraf olmadıkları için o parlak taşın gerçek değerinden haberleri yoktur. o vakitler internet de yoktur.*
"bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında o şey kıymetlidir.”
susuzluk çeken ülkelerdeki insanlar bir damla suyun kıymetini bilir.
ramazan’da iftar sofrasında bir zeytin bile o kadar kıymetlidir ki.
senin ırkın, dinin, milliyetin, cinsiyetin, maddi durumun kimine göre çok şey fark eder, kimine göre ise hiçbir şey.
hayatın çevrendeki insanlara göre değer kazanır hikayedeki parlak taş gibi.
çevrendeki insanları akıllıca seçersen o insanların seni paha biçilmez göreceğine emin olursun.
“insan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır” der jim rohn.
benzer hedeflerin olduğu kişilerle bir aradaysan, başarın da katlanır.
kimi ay’a gideceğiz diye sevinir. kimi de ay’a bu uzay bütçesi ile nasıl gideceğiz diye düşünür.
bbc’nin haberine göre türkiye uzay ajansı'na ayrılan bütçe 38 milyon tl.
rusya, soyuz roketleriyle bir astronotu uluslararası uzay istasyonu'na göndermek için 80 milyon doların üzerinde ücret talep ediyor. kaynak
haberi okuduktan sonra konfüçyüs’e kulak vermek gerekir. “bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınınız”.
aşkı bilenler ve ona değer verenler ile aşk güzeldir.
muhtar ve karısı köylünün evine misafirliğe gelince muhtarın karısı parlak taşı görür. çok beğenip “bu taş köyümüzün simgesi olsun, muhtarlıkta dursun” deyip bir koyun karşılığında taşı alır.
köylü sevinir. “bir taş karşılığında bir koyun aldım”.
parlak taş bir müddet muhtarlıkta durur. ilçe esnafından biri muhtarlığa gelince “bu taş başkente yakışır, al sana 10.000 tl, köyünün ihtiyaçlarını karşıla” der.
muhtar kıs kıs güler “bir koyuna almıştım, iyi okuttum taşı”.
kendini uyanık sanan esnaf, partisinin ilçe teşkilatından birisine gösterir taşı. “hem kaçak inşaatıma ses çıkarmazlar, hem de bizim oğlanı işe alırlar, hem de üste para verirler” der içinden.
parti üyesi 15.000 tl’ye alır o parlak taşı. bakanın birine hediye edip göze girmek ister.
ne var ki bakan istifa eder. keyif çayının yanında çokomel olmayınca partide dengeler değişir.
parti üyesi gider bir kuyumcuya. kuyumcu çırağı bakar parlak taşa. 20.000 tl’ye anlaşırlar.
yarım saat sonra genç bir kadın ile yaşlı bir amca gelir kuyumcuya.
”aşkitom çok beğendim bu taşı, iyi parlıyor, ne acaba, alsana deyince” yaşlı adam alır taşı 40.000 tl’ye.
kuyumcu çırağı memnun, “ustam olsa gurur duyardı benimle” diye sevinir.
yaşlı amca 80 yaşında olduğu için mavi haplar alır, haliyle kalp krizinden vefat eder.
genç kadın da ünlü bir kuyumcuya gidip taşı satıp, 60.000 tl’yi cebe indirir.
“bana aptal sarışın dediler. gerçi saçlarım sarı boya ama 40.000 tl’ye alıp 60.000 tl’ye sattım. bir de hem güzel hem akıllı olunmaz derlerdi” diye güler.
parlak taş olan 145,44 karatlık elmas el değiştirmeye devam eder ve en son 1.000.000 dolara bir prenses tarafından satın alınır.
köylü, muhtar, esnaf, kuyumcu çırağı, genç kadın, yaşlı adam sarraf olmadıkları için o parlak taşın gerçek değerinden haberleri yoktur. o vakitler internet de yoktur.*
"bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında o şey kıymetlidir.”
susuzluk çeken ülkelerdeki insanlar bir damla suyun kıymetini bilir.
ramazan’da iftar sofrasında bir zeytin bile o kadar kıymetlidir ki.
senin ırkın, dinin, milliyetin, cinsiyetin, maddi durumun kimine göre çok şey fark eder, kimine göre ise hiçbir şey.
hayatın çevrendeki insanlara göre değer kazanır hikayedeki parlak taş gibi.
çevrendeki insanları akıllıca seçersen o insanların seni paha biçilmez göreceğine emin olursun.
“insan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır” der jim rohn.
benzer hedeflerin olduğu kişilerle bir aradaysan, başarın da katlanır.
kimi ay’a gideceğiz diye sevinir. kimi de ay’a bu uzay bütçesi ile nasıl gideceğiz diye düşünür.
bbc’nin haberine göre türkiye uzay ajansı'na ayrılan bütçe 38 milyon tl.
rusya, soyuz roketleriyle bir astronotu uluslararası uzay istasyonu'na göndermek için 80 milyon doların üzerinde ücret talep ediyor. kaynak
haberi okuduktan sonra konfüçyüs’e kulak vermek gerekir. “bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınınız”.
aşkı bilenler ve ona değer verenler ile aşk güzeldir.
devamını gör...
benmişim
az önce çalana kadar çok uzun zamandır dinlemediğimi fark ettiğim nev şarkısıdır.
can alıcı farkındalık cümleleri barındıran tatlı bir şarkı aynı zamanda;
içimde kaleler inşaa ettim kırılmamak adına
harcına gözyaşı döktüm daha da sağlam olsun diye
şimdi yarattığım zindanlarda ışıksızım
kaçtım kendime saklandım her küstüğümde
vazgeçtim aynalardan vakitsiz uykularda
insan kendine rağmen yaşamayı bilmeli bazen
benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
(bkz: kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm)
benmişim kendini savunurken en çok hançerleyen
bir meçhul olmuşum failim ben
ama beni bana küstüren beni bana kırdıran
kalpsizin hiç suçu yok mu?
kim demiş aşıklar hep mutlu olurlar diye
hesapsız seveceksin, canın ağzına gelse de
vururken yalnızlık yüzüne
sen pay edersin gönlünü onlarca hüzüne
benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm
benmişim kendini savunurken en çok hançerleyen
bir meçhul olmuşum failim ben
ama beni bana küstüren beni bana kırdıran
kalpsizin hiç suçu yok mu?
can alıcı farkındalık cümleleri barındıran tatlı bir şarkı aynı zamanda;
içimde kaleler inşaa ettim kırılmamak adına
harcına gözyaşı döktüm daha da sağlam olsun diye
şimdi yarattığım zindanlarda ışıksızım
kaçtım kendime saklandım her küstüğümde
vazgeçtim aynalardan vakitsiz uykularda
insan kendine rağmen yaşamayı bilmeli bazen
benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
(bkz: kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm)
benmişim kendini savunurken en çok hançerleyen
bir meçhul olmuşum failim ben
ama beni bana küstüren beni bana kırdıran
kalpsizin hiç suçu yok mu?
kim demiş aşıklar hep mutlu olurlar diye
hesapsız seveceksin, canın ağzına gelse de
vururken yalnızlık yüzüne
sen pay edersin gönlünü onlarca hüzüne
benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm
benmişim kendini savunurken en çok hançerleyen
bir meçhul olmuşum failim ben
ama beni bana küstüren beni bana kırdıran
kalpsizin hiç suçu yok mu?
devamını gör...
üşümek
kendimle alakalı en şikayetçi olduğum şeylerden birisi. aşırı ve sürekli olarak üşüyorum, nerdeyse her dışarı çıktığımda havanın ne kadar soğuk olduğuyla alakasız ellerim üşüyo hatta acımaya bile üşümekten* .
devamını gör...
isimlerle ilgili genellemeler
ismi irem olanlar genelde çalışkan ve düzenli oluyor. tam tersiyle karşılaşmadım hiç.
devamını gör...
yayın önerisi
haftada bir gazetelerdeki güzin abla köşesi gibi bir program yapılsa nasıl olur ki bilemedim.insan ordakileri okuyunca içinden saçma saçma cevap veresi geliyor,eğlenceli bir güzin abla neden olmasın.
devamını gör...
