parfe
isminden de anlaşılacağı üzere fransa'nın bağrından kopup gelen, dondurulmuş bir yaz tatlısıdır.
fransızca mükemmel anlamına gelen parfait, tatlının orjinal adıdır.
bir çeşit dondurmadır desem abartmış olmam sanırım.
yumurta, krema ve şeker çırpılarak yapılır. bu, sade parfedir, bu karışımın içine istenilen meyvelerden birküvilerden veya kırılmış ceviz, fındık eklenerek çeşitleri yapılabilir.
krem şanti ve süt ile çok daha basit ve hızlısı yapılabiliyor. buradaki püf nokta ise krem şanti kutusunda yazan süt oranının azaltılarak kullanılmasıdır. daha katı bir kıvam istendiği için 3'te bir oranında süt azaltılır.
süt ve krem şanti çırpılır içine istenilen meyvelerden küçük küçük doğranıp eklenir ve streç film serilmiş kaplara konulup üzeri iyice düzleştirilir. yeterince donuncaya kadar buzlukta bekletilir. üzerine isteğe bağlı çikolata sos dökülür.
eğer sade krem şanti güzel olmaz derseniz benden size bir tüyo: karışımı çırparken içine bir kaç kaşık süt kreması ve eritilmiş beyaz çikolata koyarsanız efsane bir lezzet elde edersiniz.
kiraz ve karadut ile yaptığım versiyonunu dikkat ağzınız sulanabilir diyerek aşağıya bırakıyorum.
fransızca mükemmel anlamına gelen parfait, tatlının orjinal adıdır.
bir çeşit dondurmadır desem abartmış olmam sanırım.
yumurta, krema ve şeker çırpılarak yapılır. bu, sade parfedir, bu karışımın içine istenilen meyvelerden birküvilerden veya kırılmış ceviz, fındık eklenerek çeşitleri yapılabilir.
krem şanti ve süt ile çok daha basit ve hızlısı yapılabiliyor. buradaki püf nokta ise krem şanti kutusunda yazan süt oranının azaltılarak kullanılmasıdır. daha katı bir kıvam istendiği için 3'te bir oranında süt azaltılır.
süt ve krem şanti çırpılır içine istenilen meyvelerden küçük küçük doğranıp eklenir ve streç film serilmiş kaplara konulup üzeri iyice düzleştirilir. yeterince donuncaya kadar buzlukta bekletilir. üzerine isteğe bağlı çikolata sos dökülür.
eğer sade krem şanti güzel olmaz derseniz benden size bir tüyo: karışımı çırparken içine bir kaç kaşık süt kreması ve eritilmiş beyaz çikolata koyarsanız efsane bir lezzet elde edersiniz.
kiraz ve karadut ile yaptığım versiyonunu dikkat ağzınız sulanabilir diyerek aşağıya bırakıyorum.

devamını gör...
normal sözlük'ün 1 milyon entryi geçmesi
bir tık katkıda bulunduğum için mutlu hissettiğim başlıktır.
ne derler bilirsiniz nice milyonlara.
ne derler bilirsiniz nice milyonlara.
devamını gör...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
arkadaşımın boyadığı bir adet peçete.
ortaokul tübitak etkinliğinden kalma yaka kartlarım.
lisenin son senesinde dershaneyi/okulu ekip kafelere gittiğimiz o güzel günlerden kalma nargile sipsileri.
ortaokul tübitak etkinliğinden kalma yaka kartlarım.
lisenin son senesinde dershaneyi/okulu ekip kafelere gittiğimiz o güzel günlerden kalma nargile sipsileri.
devamını gör...
fahişelik neden ahlaksızlıktır sorunsalı
aile fertlerinden birinin o mesleği(!) yapmasını ister misin?
o meslek erbabıyla evlenir ve mesleğini devam ettirmesine izin verir misin?
diye de sorsa biri.
o meslek erbabıyla evlenir ve mesleğini devam ettirmesine izin verir misin?
diye de sorsa biri.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çizimleri
"neden olmasın gandalf?" diye fısıldadı. "neden olmasın? hükmeden yüzük? eğer ona hâkim olursak o zaman güç bize geçer. seni buraya çağırmamın asıl nedeni buydu işte. çünkü bir sürü gözüm var benim ve bence sen bu kıymetli şeyin şu anda nerede olduğunu biliyorsun. öyle değil mi? yoksa dokuzlar neden shire'ı sorup dursunlar, senin orada ne işin olsun?''
(bkz: saruman)
(bkz: yüzüklerin efendisi)
(bkz: saruman)
(bkz: yüzüklerin efendisi)

devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
sözlüğe çok bağlandım. bırakamıyorum. beğenilerin favorilerin kölesi oldum. *
devamını gör...
açıklama ve anlama
açıklama ve anlama, tüm bilimler için önem arz eden ve iç içe olan faaliyetlerdir. insan, doğası gereği tabiatıyla bilmek, anlamak ister. bunun bir adım sonrası da açıklamadır. anlama ve açıklama eylemleri, asırlardır insanları meşgul eden ve diğer canlılardan keskin bir şekilde ayıran sayılı olgulardan birisi olmuştur. bu iki faaliyetin benzer olduğu yönleri kolayca görebiliriz. mesela, ikisi de insanî merakın bir ürünüdür. aristoteles’in sözünde belirttiği gibi “bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” iki faaliyet de birbiri olmadan çok şey ifade etmez. çünkü anlayıp açıklayamayan insan, bilgiyi yayamayacak ve lokal bir aydınlanma ile sınırlı kalınacaktır. bir diğer yandan açıklama zaten anlamadan yapılamayacağı için tezat olacak örneği düşünemeyiz bile. çağlar ilerledikçe ve bilim de artık günümüzdeki haline bürünmeye başladıkça artık bu iki eylem farklı manalar kazanmıştır. çünkü bilimler artık dallanıp budaklanmaya ve metotları da ayrışmaya başlamıştır. örnek olarak doğa bilimleri ve sosyal bilimleri vermemiz mümkündür. sosyal bilimlerin metotları, doğa bilimlerinden ayrıştığı için “bilim” kavramı da tartışılabilir olmuştur ve benim okuduğum kaynaklara göre sosyal bilimlerden bilim unvanının alınmasını yeğleyen pozitivist bir kitle de oluşmuştur. fakat yüzyıllar önce böyle bir ayrım yoktu ve açıklama, anlama faaliyetleri de yüzeysel bir şekilde değerlendirilebilirdi. ancak şu an bilimlere göre bu tür bir ayrım yapmamız mümkündür ve yapılıyor. açıklama, daha çok doğa bilimleri ile özdeşleştirilirken; anlama faaliyeti ise sosyal bilimlerle özdeşleştirilmektedir. bunun sebebi bu bilimlerin ortaya çıkış sebepleridir. sosyal bilimlerin var olma sebebinin anlamak, doğa bilimlerinin ise olan olayları açıklamak olduğunu görebiliyoruz. bu keskin ayrım, açıklama ve anlamanın eskiye nazaran modern dünyada yapılmakta olan ayrımını gözler önüne seren bir ayrımdır. yani kısaca günümüzde açıklama ve anlamanın ayrıştığı nokta, bilimlerin ve bilim yapanların motivasyonları ve var olma nedenleridir. elbette ki bu sadece benim açımdan ve çok küçük bir pencereden bakılarak yapılmış bir yorumdur. ancak yapılan farklı yorumların oluşturacağı senteze bir katkı da bizi doğruya bir basamak daha yaklaştıracaktır.
devamını gör...
!=
programlama dillerinde, eşit değildir anlamına gelen ifade.
devamını gör...
ortanın solu moskof yolu
1960 lı yıllarda süleyman demirel'in adalet partisi zamanında ortaya atılan slogandır.
bkz #538218
bkz #538218
devamını gör...
eve kahve makinesi almak
sırf makine almış olmak için almamanızı şiddetle tavsiye ederim. zira bir heves alır ve sonra hiç tadını çıkarmadan kenara atarsınız. her konuda olduğu gibi, ihtiyaçları belirlemek ve ona yönelik bir seçim yapmak önemli.
otomatik kahve makinesi alacaksanız eğer ve bütçeniz de 1.000 altında ise hiç girişmeyin diyeceğim konudur. fiyatı dolar verdim zira memlekette kurun götü başı oynuyor, ileride de okunduğunda referans olsun.
otomatik kahve makinesi diye 2.000 - 3.000 tl’ye satılan şeyler sadece amatör eğlendirir ve iki günlük olur. eğer gerçekten kahve düşkünü iseniz ve sıcaklıktan tut, aromasına kadar ince zevkiniz varsa 1.000 dolar altı makinelerden bir halt olmayacağını bilmeniz gerekir. tabi bu demek değil ki 1.000 dolar ve üzeri tüm makineler şahane… bir sürü para bayılıp da buz gibi kahve hazırlayan bir makine almanız da olası. mesela delonghi markası meşhurdur ancak belirli bir bütçenin altındaki delonghi makineler buz gibi kahve veriyorlar.
bu nedenle otomatik olsun, olmasın; makineyi almadan önce imkan varsa muhakkak deneyip alınız efenim. en azından sıcaklık testi yapmış olursunuz.
eğer vaktiniz ve zevkiniz varsa, barista takılayım derseniz klasik makineler candır. portafiltre, tamper vs birer arzu nesnesidir ve kahve düşkünü birisine çok keyif verir. ancak klasik bir makine alırken de en önemli nokta suyun ısısıdır. siz kahveyi çekip, portafiltreye koyup, tamperleyip, makineye monte edene kadar su buza dönebilir. dolayısıyla klasik makinelerde de suyun ısısını optimum seviyede tutabilen bir makine önemlidir. ek olarak suyun basıncını da iyi ayarlayan bir makine olması kahvenin tadı için vazgeçilmezdir.
eğer klasik bir makine alacaksanız makine ile birlikte veya makineden ayrı kahve öğütücüsünün de olması gerekir. eve makine alıp, kahve düşkünüyüm deyip, gidip çekilmiş kahve alıyorsanız siz işin sadece havasındasınız ve aslında bir halttan anlamıyorsunuz demektir. kahve düşkünü birisi için kahvenin çekirdek halde tutulup, hemen demleme öncesinde kahvenin türüne ve zevke göre, uygun boyutlarda taze taze çekilmesi önemlidir. kendiniz çekmeyecekseniz veya makine otomatik taze çekmiyorsa hiç makine filan almaya gerek yok. gidin efendi gibi dışarıdan iyi bir baristanın elinden adam gibi kahvenizi içiniz.
özetle:
- makine alırken suyun ısısını optimum seviyede tutan bir makine almak en önemli nokta diyebilirim, piyasadaki makinelerin de en çok sınıfta kaldığı konudur
- hazırlamadan önce kahvenin çekirdekten taze çekilmesi şarttır, yoksa starbucks içmek daha evladır
- basınç sistemi kaliteli bir makine tavsiye edilir
- eğer art arda kahve hazırlanacak ise haznesi geniş ve tekrar suyu hızla hazırlayabilen bir makine can kurtarır
- fincan ısıtma gibi ek fonksiyonlar tat katar ama olmazsa olmaz değildir
- süt köpürtücü aparat varsa tercih sebebidir ama yoksa da ek olarak alınabilir
sadece havası için makine almak yerine, internetten işin inceliklerini öğrenerek, kitabına ve adabına uygun şekilde yapmak en doğrusu olacaktır.
iyi bir makine ile, taze çekilerek hazırlanmış kahve candır, yaşama zevk katar.
otomatik kahve makinesi alacaksanız eğer ve bütçeniz de 1.000 altında ise hiç girişmeyin diyeceğim konudur. fiyatı dolar verdim zira memlekette kurun götü başı oynuyor, ileride de okunduğunda referans olsun.
otomatik kahve makinesi diye 2.000 - 3.000 tl’ye satılan şeyler sadece amatör eğlendirir ve iki günlük olur. eğer gerçekten kahve düşkünü iseniz ve sıcaklıktan tut, aromasına kadar ince zevkiniz varsa 1.000 dolar altı makinelerden bir halt olmayacağını bilmeniz gerekir. tabi bu demek değil ki 1.000 dolar ve üzeri tüm makineler şahane… bir sürü para bayılıp da buz gibi kahve hazırlayan bir makine almanız da olası. mesela delonghi markası meşhurdur ancak belirli bir bütçenin altındaki delonghi makineler buz gibi kahve veriyorlar.
bu nedenle otomatik olsun, olmasın; makineyi almadan önce imkan varsa muhakkak deneyip alınız efenim. en azından sıcaklık testi yapmış olursunuz.
eğer vaktiniz ve zevkiniz varsa, barista takılayım derseniz klasik makineler candır. portafiltre, tamper vs birer arzu nesnesidir ve kahve düşkünü birisine çok keyif verir. ancak klasik bir makine alırken de en önemli nokta suyun ısısıdır. siz kahveyi çekip, portafiltreye koyup, tamperleyip, makineye monte edene kadar su buza dönebilir. dolayısıyla klasik makinelerde de suyun ısısını optimum seviyede tutabilen bir makine önemlidir. ek olarak suyun basıncını da iyi ayarlayan bir makine olması kahvenin tadı için vazgeçilmezdir.
eğer klasik bir makine alacaksanız makine ile birlikte veya makineden ayrı kahve öğütücüsünün de olması gerekir. eve makine alıp, kahve düşkünüyüm deyip, gidip çekilmiş kahve alıyorsanız siz işin sadece havasındasınız ve aslında bir halttan anlamıyorsunuz demektir. kahve düşkünü birisi için kahvenin çekirdek halde tutulup, hemen demleme öncesinde kahvenin türüne ve zevke göre, uygun boyutlarda taze taze çekilmesi önemlidir. kendiniz çekmeyecekseniz veya makine otomatik taze çekmiyorsa hiç makine filan almaya gerek yok. gidin efendi gibi dışarıdan iyi bir baristanın elinden adam gibi kahvenizi içiniz.
özetle:
- makine alırken suyun ısısını optimum seviyede tutan bir makine almak en önemli nokta diyebilirim, piyasadaki makinelerin de en çok sınıfta kaldığı konudur
- hazırlamadan önce kahvenin çekirdekten taze çekilmesi şarttır, yoksa starbucks içmek daha evladır
- basınç sistemi kaliteli bir makine tavsiye edilir
- eğer art arda kahve hazırlanacak ise haznesi geniş ve tekrar suyu hızla hazırlayabilen bir makine can kurtarır
- fincan ısıtma gibi ek fonksiyonlar tat katar ama olmazsa olmaz değildir
- süt köpürtücü aparat varsa tercih sebebidir ama yoksa da ek olarak alınabilir
sadece havası için makine almak yerine, internetten işin inceliklerini öğrenerek, kitabına ve adabına uygun şekilde yapmak en doğrusu olacaktır.
iyi bir makine ile, taze çekilerek hazırlanmış kahve candır, yaşama zevk katar.
devamını gör...
umudunuzu kıran insanlar
birileri umudumuzu mu kırıyor?
yoksa umudumuz mu kırılgan?
yoksa umudumuzu başkası değil de biz mi kırıyoruz?
yoksa kırılgan bir umuda mecbur mu bırakılıyoruz?
bence umudumuzu kıran yine bizleriz.
her ne olursa olsun umudumuzu yönetmek elimizde.
ama zor ama kolay.
böyle de kişisel gelişim kitabı gibi oldu.*
yoksa umudumuz mu kırılgan?
yoksa umudumuzu başkası değil de biz mi kırıyoruz?
yoksa kırılgan bir umuda mecbur mu bırakılıyoruz?
bence umudumuzu kıran yine bizleriz.
her ne olursa olsun umudumuzu yönetmek elimizde.
ama zor ama kolay.
böyle de kişisel gelişim kitabı gibi oldu.*
devamını gör...
ilk maaşla alınan şeyler
ben anneme, babama kıyafet almıştım. sanki öyle yapmam lazım gibi hissetmiştim.
devamını gör...
oruç tutan ateist
allahtan korkamayan ailesinden korkuyor diyen olmuş. ateistler bir tanrının varlığına inanmıyor dolayısıyla onlara göre olmayan bir şeyden neden korksun? aile meselesine gelince bazı aileler çocuklarına zorla din dayatması yapıyor tehdit eden bile var. hal böyle olunca da inanmadığı bir dinin ritüelini yapmak zorunda kalabiliyor bazıları. siz müslümanlar saygı istiyorsunuz ama sizden farklı inanca sahip olanlara saygı göstermiyorsunuz. bu şekilde yaparak bir yere varamazsınız.
devamını gör...
hi my i run
kendisine i run each teen me diyesim geliyor her nickini* gördüğümde.
ayrıca lütfen: (bkz: eski dostlar eski dostlar)
ayrıca lütfen: (bkz: eski dostlar eski dostlar)
devamını gör...
joseph goebbels
gerçek mesleği sosyolog olup nazi almanyası’nın propaganda bakanlığı görevini yürütmüş bakanıdır. adolf hitler’in “führer” olma yolunda karizmatik bir lider seviyesine getirmesinde en büyük rolü sağlayan hasta ruhlu bir kişiliğe sahip deha kişilik. adolf hitlere bağlılığını canı pahasına ilan etmiş ve hitlerin en güvendiği adamıdır. hitlerin ölümünden sonra ona karşı bağlılığını canı pahasına savunarak 6 çocuğunu zehirledikten sonra eşiyle birlikte intihar etmiştir.
esmer, çelimsiz, kısa boylu ve çirkin bir görünüşü sebebiyle bahsettikleri uzun boylu, sarışın, kaslı vs vs. gibi “üstün ırk” kavramıyla kendi görünüşünün örtüşmemesi sebebiyle kendisinin alman olmadığı iddiaları vardır.
zeplin yayınları bünyesinde “büyük yalanlar” adlı kitabı mevcuttur.
esmer, çelimsiz, kısa boylu ve çirkin bir görünüşü sebebiyle bahsettikleri uzun boylu, sarışın, kaslı vs vs. gibi “üstün ırk” kavramıyla kendi görünüşünün örtüşmemesi sebebiyle kendisinin alman olmadığı iddiaları vardır.
zeplin yayınları bünyesinde “büyük yalanlar” adlı kitabı mevcuttur.
devamını gör...
germanwings 9525
t: almanya merkezli germanwings firmasının barselona ile düsseldorf arasında icra ettiği tarifeli uluslararası uçuştur.
24 mart 2015 günü yapılması planan uçuş, yolcu uçağının; fransa'nın digne-les-bains bölgesinin yakınlarında düşmesi sonucu kazayla sonuçlanmıştır. kazada, uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan sağ kurtulan olmamıştır.
işin acı kısmı ise bu ne uçaktan ne de kaptan pilottan kaynaklanan bir hataydı. yardımcı pilot andreas lubitz kaptan pilotun lavaboya gitmek üzere kokpitten çıkması üzerine kokpit kapısını kilitleyerek uçağın otomatik pilotunu 30 cm alçalacak şekilde ayarlamış ayrıca uçağın hızının düşmemesi için otomatik pilota müdahalelerde bulunmuş ve en nihayetinde uçak dağa çakılarak paramparça olmuştur. kazadan sonra evinde yapılan incelemelerde laptopunda intihar yöntemleri ve kokpit kapısı üzerine araştırmalar yaptığı ortaya çıkmıştır. andreas lubitz'in kazadan önce 40 ayrı psikologla görüştüğü ortaya çıkmıştır. intihar eğiliminin olduğu ve mesleğinin bu psikologlarca bilindiği ortadayken, bu bilgilerin havacılık şirketi ile paylaşılmaması alman basınında büyük yankı uyandırmış ve almanya'da katı biçimde korunan hasta-doktor gizliliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.
24 mart 2015 günü yapılması planan uçuş, yolcu uçağının; fransa'nın digne-les-bains bölgesinin yakınlarında düşmesi sonucu kazayla sonuçlanmıştır. kazada, uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan sağ kurtulan olmamıştır.
işin acı kısmı ise bu ne uçaktan ne de kaptan pilottan kaynaklanan bir hataydı. yardımcı pilot andreas lubitz kaptan pilotun lavaboya gitmek üzere kokpitten çıkması üzerine kokpit kapısını kilitleyerek uçağın otomatik pilotunu 30 cm alçalacak şekilde ayarlamış ayrıca uçağın hızının düşmemesi için otomatik pilota müdahalelerde bulunmuş ve en nihayetinde uçak dağa çakılarak paramparça olmuştur. kazadan sonra evinde yapılan incelemelerde laptopunda intihar yöntemleri ve kokpit kapısı üzerine araştırmalar yaptığı ortaya çıkmıştır. andreas lubitz'in kazadan önce 40 ayrı psikologla görüştüğü ortaya çıkmıştır. intihar eğiliminin olduğu ve mesleğinin bu psikologlarca bilindiği ortadayken, bu bilgilerin havacılık şirketi ile paylaşılmaması alman basınında büyük yankı uyandırmış ve almanya'da katı biçimde korunan hasta-doktor gizliliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.
devamını gör...
muhammed bin selman
aynı zamanda suudi arabistan savunma bakanı görevini de üstlenmektedir. 35 yaşındadır.
devamını gör...