ilk kez bir bilgisayar bilimcisi ve matematikçi olan john von neumann tarafından, 20. yüzyılın ortalarında dile getirilen ve sonrasında da pek çok kişi tarafından hakkında makaleler yazılan, yapay zekânın gelecekteki bir dönemde, insan zekâsının önüne geçmesi durumunda, insan hayatı üzerinde meydana gelmesi muhtemel olan kökten değişimlere atıfta bulunan terim.

yazı biraz uzun olacak çünkü bu işin olurunu, olmazını konuşabilmek için bazı ön bilgileri vermek gerekiyor.

amerikalı yazar vernor vinge, bu konuyu tekillik dediğimizde aklımıza ilk gelen kavram olan kara delik tekilliğine benzetmişti, yakın sayılabilecek bir tarihte yazdığı makalesinde. zira, tıpkı tekillik noktasında, bildiğimiz fizik kurallarının işlemez hale gelmesine benzetiyordu, insan hayatının bildiğimiz anlamda sürmemeye başlayacak olduğu noktayı. yazar ve fütürist ray kurzweil, bu olayın gerçekleşeceği yılı 2045 olarak öngörüyor.


google mühendislik direktörü ray kurzweil, şimdiye kadarki tahminleri yüksek oranda gerçekleşmiş bir gelecek bilimci. kurzweil, 1990 yılından itibaren yürüttüğü 147 tahminin, yüzde 86 oranında gerçekleştiğini söylüyor.
(beyinsizler. net'ten alıntı)


***

yapay zekâ dediğimizde bahsettiğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu açıklamak gerekir bu noktada.

örneğin facebook gibi arkadaşlık sitelerinde, karşınıza "önerilen arkadaşlar" şeklinde bir grup insanın çıkmasının arkasında bir çeşit yapay zekâ arayabilirsiniz. bu önerileri size, tek tek herkesin profilini inceleyip ortak arkadaşları bulunca "dur şunu ahmet'e önereyim" diyen gerçek bir insan yapmıyor. toplanan verileri bir yapay zekâya verip "şu ortak özelliğe sahip durumları ayır" diyebilirsiniz ve makine (bir başka deyişle bilgisayar) bunu rahatlıkla yapabilir.

veri sayısı ve türü karmaşıklaştıkça, makinelerin de "kafası" karışabilir. örneğin iç içe geçmiş birkaç tane daireyi gitar zannedecek kadar "yapay geri zekâ"lı bir makineye bile denk gelebilirsiniz. bu noktada iş yavaş yavaş makine öğrenimine hatta oradan da yapay sinir ağları ile derin öğrenmeye geçiş yapar.

farkı ne bu üçünün? bakalım...

***

yapay zekâ çok daha genel bir kavram aslında. bunun içine karşılıklı tenis oynadığınız bir bilgisayar oyunu gibi basit işlevleri bile dahil edebilirsiniz. hatta oynadığı oyunda yaptığı hatalı hamleleri bir daha yapmayacak şekilde "ders" çıkarabilir, bir yapay zekâ.

makine öğrenimi, bazı yöntemlerde insan müdahalesine ihtiyaç duymadan veri analizi yapabilir. kendi kendini eğitmeye ve sizden daha isabetli tahminler yapmaya (mesela hastalıklara isabetli teşhisler koymaya) yatkındır. açıkçası bazen ilk kavramla bu biraz birbirine de karıştırılabilir. çok net bir sınır çizmek çok kolay değil, sıradan bir yapay zekâ ile bunun arasına.

derin öğrenme ise bunların 1-2 adım daha ötesi diyebiliriz. örneğin makine öğreniminde bir makineye "şu parametrelere göre şu işi yap" diyebiliriz ama derin öğrenme için makineye parametre vermemize gerek bile kalmayabilir. makine, parametreleri bile kendisi belirleyebilir. üstelik birçok katmandaki işlemi aynı anda yapabilir. insan beynine biraz daha yakındır yani çalışma sistemi.

***

peki bu işler hangi aşamada?

aşağıdaki siteye girin, sayfayı birkaç kez yenileyin ve çıkan yüzleri inceleyin:
thispersondoesnotexist.com/

"ee? ne var bunda?" diyebilirsiniz. gördüğünüz insanların hiçbiri gerçekte dünya üzerinde yok. nvidia tarafından yapılan bu çalışma, yapay sinir ağlarının bir çalışması. gerçekte var olmayan sahte yüzler (hatta kediler, arabalar vs) üretebiliyor. basitçe şöyle çalışıyor: bir üretici ve bir ayırıcıdan oluşuyor sistem. üretici sahte veriler (yani yüzler) üretiyor. bir de gerçek örnekler veriliyor makineye. ayırıcı, üreticiden gelenleri de, gerçek olanları da inceliyor ve hangisinin gerçek hangisinin sahte olduğunu zamanla öğrenerek üreticiye geri bildirim gönderiyor. böylece üretici daha gerçekçi veriler üretmeye yönlendiriliyor. yani uzun süreli bir "deneme yanılma" süreci...

"etkilenmedim." mi diyorsunuz?

başka bir örneğe bakalım:


bu da çin'in (ve sanırım dünyanın) ilk "sahte" haber spikeri... tabi bir parça belli oluyor sahte olduğu ve aslında tek yaptığı, yazılı bir metni okumak. yani en azından şimdilik pek de zeki sayılmaz.

bunu da mı beğenmediniz? o zaman bir örnek daha gelsin...

birkaç sene önce facebook "kendi dillerini geliştirdikleri" gerekçesiyle "kontrolden çıkan" bir yapay zekâ sistemini kapatmak zorunda kaldı. yapay zekâ botlarının, normal şartlarda ingilizce konuşarak "anlaşmaları" sağlanmıştı ve bir süre böyle de devam ettiler. ancak ne olduysa, sadece kendi aralarında anlaşabildikleri bir dil geliştirdiler. kendilerine öğretilen pazarlık ve takas yöntemleri konusunda oldukça "hevesli" olan botlar, bunu yaparken ingilizce kullanmaları kendilerine ayrıca söylenmediğinden, kendi dillerini geliştirmişti.

tabi sistemin kapatılmasının nedeni "panik" değil, botların anlaşılmaz duruma gelmesiydi. zira söylenene göre amaç, "insanlarla konuşabilecek robotlar" geliştirmekti ve bu robotlar ne yazık ki "kendi aralarında" konuşuyorlardı.

***

yapay zekâ yahut insansı robotlar dediğimizde, boston dynamics'i anmadan olmaz:


ve tabi sophia ile fedor'u:




***

cortana, ibm watson, amazon alexa, google assistant... bunların tümü yapay zekâ başlığının başarılı örnekleri diyebiliriz. ancak yine de teknolojik tekillik için gereken noktada değiliz diye düşünüyoruz. fakat birçok ünlü isim, 2040-2050 yılları civarında bu tekilliğin gerçekleşeceğine inanıyor. zira teknolojideki gelişmelerin ağır ağır, zamana yayılarak değil, üstel bir hızla artacağı öngörülüyor. bir çeşit moore yasası...

insan zekâsı ile makineleri birleştirmek ve yarı biyonik robotlar yapmak gibi fikirler de dillendiriliyor günümüzde. özellikle 3 boyutlu yazıcı teknolojisiyle canlı hücrelere sahip bazı organların yapılabildiği günümüzde, bunları robotlarla bir araya getirerek ortaya tuhaf yaratıklar çıkarmak mümkün.

bu da bir sanatçının silikondan yaptığı "insan parçaları"nı gösteren video:


konu ile ilgili olarak bir düşünce deneyi için (bkz: roko'nun basiliski)
devamını gör...

kemal sunal ile gül sunal’ın kızı, ali sunal’ın kardeşi, müzisyen ömer öztiyen’in eşi, çocuk ve müzik alanında dersler veren oyuncu. şimdilerde hamile. onur erol ile seslendirdiği ve klibinde oynadığı bir çocuk şarkısıda var da ismi şimdi aklıma gelmedi.
devamını gör...

'özgürlüğün şarkısı' olarak türkçeye çevrilen ve gerçeklere dayanan 2006 yapımı filmdir.başrolünde ioan gruffudd ve benedict cumberbatch yer almıştır. film genel olarak kölelik karşıtı ticaret yasasını ingiliz parlamentosunda william wilberforce ile yakın arkadaşı (ve o dönemde oldukça genç yaşta(28) ingiltere başbakanı olmuş fakat yine genç yaşta hastalık sebebiyle vefat eden )william pitt tarafından kabul ettirilmeye çalışılmasını anlatmaktadır.tarihi gerçeklere dayanması sebebiyle tarih-biyografi sevenlerin ilgiyle izleyeceğini düşünüyorum.
film ismini ise 'amazing grace' adındaki anonim bir iskoç ezgisinden almıştır.albert finney'nin canlandırdığı anglikan din adamı john newton tarafından bu ezgi üzerine sözler yazılarak bir protestan ilahisi haline getirilmiştir.amazing grace melodisi aslında oldukça meşhurdur.gayda ile çalınan versiyonu amerikan, ingiliz ve iskoç resmi törenlerinde sıkça icra edilir.insanda hem hüzün hem de coşku duygusunu aynı anda uyandırabilen eşine az rastlanır ezgilerdendir.
devamını gör...

küfürden daha etkili sözleri edebilecek yazarların burada tutunabildiğini göstermek için.
devamını gör...

son derece normal bir olaydır.

(bkz: insan)
devamını gör...

siyasetle uğraşanlar.
devamını gör...

ilacı kullanan deneğin intihar ettiğini iddia ediyorlar. insanları korkutmak istemesem de mühim olan bir haber.
devamını gör...

günde 8 saat uyuyan biri olarak uykumu alamamış halimi düşündüğümde vitamin/mineral öğününü, hafif bir spor ile harmanlayıp günde 2 saat uykunun üzerine serpip servis etmek istediğim başlıktır.

insomnia hastası olduğunu farkedemeyip geri kalanlara çemkiren yazar beyanıdır. tüm bilim çevrelerince uyku üzerine sayısız araştırmalar yapılmış olup yetişkin bir insanın 6-8 saat uykuya ihtiyacı olması sonucuna varılmıştır. eh! tüm bu araştırmalar kendine saygısı olmayan biliminsanlarınca yapılmış olsa gerek. neyse, ayran içtim demin. az şekerleme yapacağım. süreden düşersiniz.
devamını gör...

henüz yakalanmadım ya da yakalandım ama farkında değildim. bu süreçte:

- toplu taşıma kullandım (yeri geldi ağzına kadar dolu otobüse, metrobüse bindim. ama herkes maskeliydi)
- dışarıdan yemek yedim
- dışarıdan aldığım gıdayı, paketleri vs. dezenfekte etmedim
- elimi sadece sabunla yıkadım, dezenfektan nadiren kullandım
- spor salonuna gidiyorum

buralardan bulaşmadı. ama tek yaşıyorum ve maskesiz kimsenin yanına gitmiyorum. bence bu hastalığın yüzeylerden-gıdalardan falan bulaşma ihtimali çok düşük. hasta olan ve maske takmayan birilerinden kapıyoruz muhtemelen. ve o kişinin yanında uzun süre kalıyoruz. bence dışarıdan aldığınız cips paketini çamaşır suyuyla yıkayacağınıza, insanlarla olan mesafenizi ayarlayın yeter. bilhassa maskesiz insanlara yakınlaşmayın.
devamını gör...

deneme yazarı, şair, hikayeci diyebileceğimiz nice yazarlar varmış da kafa sözlük'te yazıyorlarmış.
devamını gör...

virginia woolf'un kadın için ekonomik özgürlüğün önemini inceleyen kitabıdır.
devamını gör...

eski yunan şehirlerinde, en önemli yapıların ve tapınakların bulunduğu iç kale.
devamını gör...

bildiğin geçmişe sünger çekip kendini nimetten sanma durumu.

ömrümde böyle tiplere çokça kez denk geldim halen de karşılaşıyorum şurada burada. bakıyorsun mesela herif gelmiş gev gev konuşuyor. neymiş jose saramago'nun kitapları yalnızlığı en iyi anlatan kitaplarmış, neymiş efendim chuck palahniuk'un da dediği gibi kaybedecek hiçbir şeyimiz yoksa özgürüz biz'ler falanlar filanlar.

bir de evgeny grinko'dan bir parça koyup yağmurlu camı fokuslayıp story atmaları yok mu aman allahım.

sizler değil miydiniz lan sanalika'da gördüğü karşı cinsin yanına gidip "sew olak mı. mrb ismn ne" diyen?

hiç unutmuyorum o zamanlar lisedeydik bir arkadaş vardı aynen böyleydi. hatta yanıma sokulup "batuhan kanka bir oyun buldum sanalika, aynı sims gibi ama gerçek insanlar var demişti. gta 5 istanbul'da geçecekmiş cümlesinden sonra gördüğüm en salakça cümle. girdik oynuyoruz ama benim internetim berbat. 56k modem kotalı modem ile oynamaya çalışıyorum kasa kasa gidiyor.kızın yanına geliyom mesela internette gecikme oluyor "slm" yazıyorum iki dakika sonra "slm. nerdsn. allah allah. sen görnmüosn ki yha xd" yazıyordu kızlar. hayalet gibi dolaşıyordum anasını sattımın oyununda. bu arkadaş da işte oradan kızların msn'ini almaya çalışıyordu.

geçenlerde instagram'dan gördüm böyle leonard cohen'nin plağını takmış post atmış falan. bunların böyle burjuvazi gibi hareket etmesi ne kadar komik lan. valla bak üzülüyom bunlara. şimdi de insan beğendiremiyoruz bu çapsızlara.
devamını gör...

burası en sevdiğim başlık sanırım, görünce sevindiğimi farkettim.

her zamanki gibi diyette olduğum bugün de evdeki pis zayıflar, (anne-baba-32 beden kızkardeşim) gecenin bu saatinde bile, çay demleyip yanında ne yesek diye düşünürken, ben yine "o zaman bende çay yiyim" diyerek bin beşyüzüncü kez aynı espiriyi yapıp, bugünki çay kenarı tanımımı gireyim...

mozaik pasta, baklava, un/irmik helvası
devamını gör...

bütün kedilere yapılması önerilmeyen harekettir.
bazılarının hoşuna gitmeyip, yüzünüzü dünya haritasına çevirme ihtimalleri vardır.
devamını gör...

covid 19 aşısını bulan türk bilim adamı uğur şahin'in türkiye ile ilgili mesajlarını içeren bir röportajını yayınlayanan akit tv'nin;
"keşke almanca konuşsaydı, tercüme yapardık. daha kolay anlaşılırdı." sözleriyle yaptığı hadsizliktir.



ek: adı yusuf ozan olan spikerin uğur şahin ile alâkalı başka bir yorumu

--! spoiler !--

"bol paralarla 35'inden sonra türkiye'ye gelen yabancı futbolcular kadar konuşabiliyor"

--! spoiler !--
devamını gör...

yazarın kendi yazılarıysa normaldir ama yazarın kendi yazıları değilse işler karışır.
devamını gör...

#743212
9- bilimin bardağından içilen bir yudum su sizi ateist yapar sözüne katılıyor musunuz? sizce bu sözle ne denmek isteniyor?
-katılmıyorum. bilimsel gerçekler öğrenildiğinde tanrıya varlık atfetmenin anlamsızlaşacağı kastediliyor.
yaşadığımız evrende bir uyumun varlığından söz edebiliriz sanırım. ben bu uyumun ilk sebebinin tanrı olduğu kanısındayım. bu bağlamda bilim de tanrının sanatını izah etmeye çalışıyor.
açıkçası bu konu tercih meselesi. ne inananlar varlığını ispat edebilir ne inanmayanlar var olmadığını...

7- toplum olarak karamsar bir yapıya sahibiz. peki neden bu karamsarlıktan kurtulamıyoruz sizce?
-bir radyo programında dinlemiştim. annenin mutsuz, moralsiz olduğu zamanlarda asık yüzüyle bebeğiyle iletişime geçmemesi gerektiğinden ne yapıp edip mutlu bir yüz ifadesi takınması gerektiğinden bahsediyordu. bebekle anne arasındaki iletişimin nasıl olacağı, karamsarlıktan kurtulma konusunda yol gösterebilir.

3- bilimin bir toplumda gelişebilmesi için sizce neye ihtiyacımız var?
- soru kendi içinde bilimin bir toplumda gelişmesi gerektiği varsayımına dayanıyor. fen bilimleri kastediliyor zannımca.
açıkçası bilimin gelişmesi tek başına bir şey ifade etmez. öncelikle bireylerin objektif düşünebilmesi, herhangi bir konuyu duygulardan bağımsız ele alabilmesi gerekir. bunu yapamadıktan sonra bilimde ne kadar ilerlediğinizin bir önemi yok.
bu temel üzerine sosyal bilimler de olması gerektiği gibi inşa edilebilir.
peki bu nasıl gerçekleşecek? dayatmadan tamamen uzak, neden ve nasıl sorularını soran nesnel bir eğitim sistemi ile.

soruları için orsalesta anafor'a teşekkür ederim.
devamını gör...

yaşamak olsa gerek, görünürde nefes alıyor gibi gözüksek de oldukça derin bir çaba.
devamını gör...

1993 doğumlu birleşik amerikalı futbolcu. galatasarayın transferinde önemli bir mesafe kat ettiği söyleniyor. premier ligde newcastle unitied takımında forma giyiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim