akraba
bir derde derman olduklarını görmedim. birisi sizin akrabanız diye onu gelip gitmek samimiyet kurmaya gerek olduğunu düşünmüyorum . kan bağımızı neden biz seçemiyoruz yahu.
devamını gör...
yayın önerisi
antik dönemin mitleri, heykelleri, mimarileri, orta çağın dedikoduları, entrikaları, hikayeleri, rönesansın ustalarının bilinmeyen kısımları, tablo yorumlamaları, shoegaze - dram pop müzik yayınları, "çok bozdu" yıllar içerisinde bozan müzik gruplarını konuşacağımız bir konsept ve belki gece yarıları insanların bağlanabileceği, başımızdan geçen doğaüstü olaylar.
devamını gör...
mütevazı oluşuyla övünen insan
kendisiyle çelişen insan tipi. mütevazı insan herhangi bir şeyle, hele de kendisiyle hiç övünmez.
bu arada kelimenin doğru yazılışı mütevazıdır efendim. mütevazi ise paralel anlamına gelen, konuyla alakasız bir kelime.
başlık başa kalmaz umarım.
edit: başlık düzeltilmiş. teşekkürler.
bu arada kelimenin doğru yazılışı mütevazıdır efendim. mütevazi ise paralel anlamına gelen, konuyla alakasız bir kelime.
başlık başa kalmaz umarım.
edit: başlık düzeltilmiş. teşekkürler.
devamını gör...
2021 yılı müze giriş ücretlerine yüzde 20 ile 35 arasında zam yapılması
bari müzelere dokunmayın dediğim başlık. insanlara tarihlerini, kültürlerini sunan müzeleri gezmeye teşvik edecekleri yerde... çok ilginç.
1 yıl kullanılabilen müzekart+ türk vatandaşları için 60, öğrenciler için ise 30 lira. bu bilgi burada dursun. kartın geçerli olmadığı yerlerde bu zamlara maruz kalmak zorundayız ama yine de işe yarıyor. tek tek bilet almaya hiç gerek yok. arkeoloji müzesi'ne 60 lira vereceğime müzekart'la istediğim zaman girebiliyorum.
1 yıl kullanılabilen müzekart+ türk vatandaşları için 60, öğrenciler için ise 30 lira. bu bilgi burada dursun. kartın geçerli olmadığı yerlerde bu zamlara maruz kalmak zorundayız ama yine de işe yarıyor. tek tek bilet almaya hiç gerek yok. arkeoloji müzesi'ne 60 lira vereceğime müzekart'la istediğim zaman girebiliyorum.
devamını gör...
yazarların kişisel çöküşünün başladığı yıl
1994 yılıydı. bilen bilir 28 yaşındayım..
güzel bir bebekmişim. iddialara göre ne kadar güzel olduğumu duyan beni görmek için eve geliyormuş, teyzeler hamile gelinlerini getiriyormuş ki bana baksın, iç geçirsin çocuğun ağzı gözü bana benzesin. haliyle bunun getirdiği bir ilgi var. bilirsiniz bir çocuğu sevmek için güzellik ve uslu olması aranır bizim toplumda. bunun yanında müthiş çapkın bir çocuğum. en sevdiğin şey ne sorusuna bakkal, erkek ve para diye yanıt veriyormuşum. 2 yaşında bile böyle net bir insan olmuşum. mahallenin bir ucundan diğer ucuna yürürken tam 6 belki 11 abiye aşığım. hepsine aynı şekilde ilgi gösterebiliyorum. çohalata alıyorlar bana, yanağımı sıkıyorlar, gülüyorlar. aşırı mutluyum. mahallenin en güzel kızı kim sorusuna benim yanıtı veriyorum, öyle bir şımartılmışlık. öylesine kendine güven.
derken kardeşim doğdu. tam 1994 yılı. sarı saçlı, yeşil gözlü, kocaman yanakları var ve hiçbir şekilde ses çıkarmıyor. biblo gibi. koyuyorsun bir köşeye, orada sessizce geleni geçeni izliyor. bir anda tüm ilgi ona kayıyor. ben çünkü o kadar uslu değilim. müthiş meraklı, dediğim dedik, inatçı ve istediği olmadığı an ortalığı yıkan bir şeyim. bana yapılan her şeyin bedeli var. tokat atarsan halına işerim mesela. tam bir conoyum.
tüm ilgi üzerimden kayıyor, herkes onu seviyor, öyle mal gibi kalıyorum ortada. mahallenin en güzel kızı kim sorusuna büyük bir kabullenmişlik ile kardeşim diyorum. hayır sen daha güzelsin diyor mesela aşık olup evlenmek istediğim zaten evli olan abi, yok diyorum kaydeşim daha güzel, ben çiykinim.
sonra bir kabullenmişlik oluştu işte. hayatım boyunca hiç başka insanlar ile rekabet etmedim. kendimi kimseye zorla sevdiremeyeceğimi anladım. birinin benden daha güzel olması onun daha kolay sevilmesini tek başına sağlayabiliyor bunu anladım. bir zaman sonra ben daha güzel olsam bile karşı tarafın uslu ve söz dinleyen biri olması onun daha kolay kabul edilebilir insan haline getiriyormuş. birini çok sevmek ve çok benimsemek o kişinin seni sevmesini sağlamazmış.
biraz daha kafası çalışır bir tip olduğum için bunları kardeşin doğumu sonrası hızlı anladım. keşke mal olsaydım da edinilmiş 39 tecrübe sonrası 40 yaşlarının sonunda anlasaydım bunları. resmen 94 yılında hayatım kaydı. çabasız bir insan haline geldim. sahiden yasık bana. çok üzülüyorum.
güzel bir bebekmişim. iddialara göre ne kadar güzel olduğumu duyan beni görmek için eve geliyormuş, teyzeler hamile gelinlerini getiriyormuş ki bana baksın, iç geçirsin çocuğun ağzı gözü bana benzesin. haliyle bunun getirdiği bir ilgi var. bilirsiniz bir çocuğu sevmek için güzellik ve uslu olması aranır bizim toplumda. bunun yanında müthiş çapkın bir çocuğum. en sevdiğin şey ne sorusuna bakkal, erkek ve para diye yanıt veriyormuşum. 2 yaşında bile böyle net bir insan olmuşum. mahallenin bir ucundan diğer ucuna yürürken tam 6 belki 11 abiye aşığım. hepsine aynı şekilde ilgi gösterebiliyorum. çohalata alıyorlar bana, yanağımı sıkıyorlar, gülüyorlar. aşırı mutluyum. mahallenin en güzel kızı kim sorusuna benim yanıtı veriyorum, öyle bir şımartılmışlık. öylesine kendine güven.
derken kardeşim doğdu. tam 1994 yılı. sarı saçlı, yeşil gözlü, kocaman yanakları var ve hiçbir şekilde ses çıkarmıyor. biblo gibi. koyuyorsun bir köşeye, orada sessizce geleni geçeni izliyor. bir anda tüm ilgi ona kayıyor. ben çünkü o kadar uslu değilim. müthiş meraklı, dediğim dedik, inatçı ve istediği olmadığı an ortalığı yıkan bir şeyim. bana yapılan her şeyin bedeli var. tokat atarsan halına işerim mesela. tam bir conoyum.
tüm ilgi üzerimden kayıyor, herkes onu seviyor, öyle mal gibi kalıyorum ortada. mahallenin en güzel kızı kim sorusuna büyük bir kabullenmişlik ile kardeşim diyorum. hayır sen daha güzelsin diyor mesela aşık olup evlenmek istediğim zaten evli olan abi, yok diyorum kaydeşim daha güzel, ben çiykinim.
sonra bir kabullenmişlik oluştu işte. hayatım boyunca hiç başka insanlar ile rekabet etmedim. kendimi kimseye zorla sevdiremeyeceğimi anladım. birinin benden daha güzel olması onun daha kolay sevilmesini tek başına sağlayabiliyor bunu anladım. bir zaman sonra ben daha güzel olsam bile karşı tarafın uslu ve söz dinleyen biri olması onun daha kolay kabul edilebilir insan haline getiriyormuş. birini çok sevmek ve çok benimsemek o kişinin seni sevmesini sağlamazmış.
biraz daha kafası çalışır bir tip olduğum için bunları kardeşin doğumu sonrası hızlı anladım. keşke mal olsaydım da edinilmiş 39 tecrübe sonrası 40 yaşlarının sonunda anlasaydım bunları. resmen 94 yılında hayatım kaydı. çabasız bir insan haline geldim. sahiden yasık bana. çok üzülüyorum.
devamını gör...
üç kız kardeş (iclal aydın)
iclal aydın'ın kadın serisinden bir roman.
ben her ne kadar sıralamasını karıştırıp dağınık okusam ve bunu ilk kitabı okuduktan sonra öğrenip, yanlış yaptığım için hayıflansam da, çok da sıraya gerek olmadığını okuyunca anladım.
çünkü kitaplarda birbirinin devamı olay örgüsü yok. sadece diğer kitaptan tanıdık bir karaktere denk gelebilirsiniz ve bu sıkıntı değil.
kendini çürüten not: buraya kadar sırası önemli değil dediğim kitapların, sonuncusunu okuduktan sonra bu fikrim değişti. 'üç kız kardeş' sonrası kalbimin can mayası okunsa daha iyi olur. bir nevi dizinin ikinci sezonu gibi.
bu kitaba gelecek olursak, illa ki okuduğum serinin diğer kitabıyla kıyaslama yapıyorsun ve ben unutursun'u, onun olay örgülerini daha çok beğenmiştim. bu kitaba geleyim dedim ama gelememişim anlaşılan. neyse gelelim bu kitaba. baya çerez bir kitap. ege'de geçen çerez bir yazlık film tadında. bir buçuk günde bitebilecek kadar da akıcı bir dili var.
işlediği; aile, aşk, arkadaşlık, kardeşlik konuları etrafında dönüyor olaylar. her bir karakterin bir hikayesi var.
ben bir şekilde seri elimde mevcut, birini okumuşken diğerlerini de okuyayım bari düşüncesiyle okudum ki pişman değilim. vakit geçti. son kalan kitabı da okuyacağım elbette.
küçük bir not: kitabın konusu 3 sezon türk dizisi çıkacak potansiyelde. çıksa ve güzel kurgulanıp çekilmiş olsa, izleyicisi muhakkak olur. en azından, ayvalık, cunda manzaraları için bile izlenir.
ben her ne kadar sıralamasını karıştırıp dağınık okusam ve bunu ilk kitabı okuduktan sonra öğrenip, yanlış yaptığım için hayıflansam da, çok da sıraya gerek olmadığını okuyunca anladım.
çünkü kitaplarda birbirinin devamı olay örgüsü yok. sadece diğer kitaptan tanıdık bir karaktere denk gelebilirsiniz ve bu sıkıntı değil.
kendini çürüten not: buraya kadar sırası önemli değil dediğim kitapların, sonuncusunu okuduktan sonra bu fikrim değişti. 'üç kız kardeş' sonrası kalbimin can mayası okunsa daha iyi olur. bir nevi dizinin ikinci sezonu gibi.
bu kitaba gelecek olursak, illa ki okuduğum serinin diğer kitabıyla kıyaslama yapıyorsun ve ben unutursun'u, onun olay örgülerini daha çok beğenmiştim. bu kitaba geleyim dedim ama gelememişim anlaşılan. neyse gelelim bu kitaba. baya çerez bir kitap. ege'de geçen çerez bir yazlık film tadında. bir buçuk günde bitebilecek kadar da akıcı bir dili var.
işlediği; aile, aşk, arkadaşlık, kardeşlik konuları etrafında dönüyor olaylar. her bir karakterin bir hikayesi var.
ben bir şekilde seri elimde mevcut, birini okumuşken diğerlerini de okuyayım bari düşüncesiyle okudum ki pişman değilim. vakit geçti. son kalan kitabı da okuyacağım elbette.
küçük bir not: kitabın konusu 3 sezon türk dizisi çıkacak potansiyelde. çıksa ve güzel kurgulanıp çekilmiş olsa, izleyicisi muhakkak olur. en azından, ayvalık, cunda manzaraları için bile izlenir.
devamını gör...
dünyanın en samimiyetsiz cümlesi
mutlaka görüşelim canım ya
devamını gör...
hades
yunan mitolojisinin önemli figürlerinden biri. daha çok persephone (kore) ile olan hikayesi ile bilinir ve bu hikaye sebebi ile sembollerinden biri nar olarak geçer diğer sembolü ise görünmezlik miğferidir. roma mitolojosinde yansıması pluto'dur ve yunan mitolojisindeki ölüler kralı temsilinden ziyade yer altı zenginliklerini temsil eden bir tanrı olarak görülmektedir. hikayesi bana her zaman hüzünlü gelmiştir çünkü özünde onu kötü olması için boyamışlardır ve sonra kötü olduğu için dışlanmıştır. birini karanlığa mahkum ettiğinizde ondan iyi olmasını bekleyemezsiniz, ondan ışığını korumasını beklemek haksızlıktır. sanıyorum ki onlarca hikaye barındıran yunan mitolojisinde en hüzünlü hikayelerden birine sahiptir çünkü bilirsiniz iyi bir figürü cilalamak için eski moda bir kötülüğe ihtiyaç vardır.
--- alıntı ---
persephone'nin kaçırılışı: roma mitolojisinde, proserpina olarak da bilinir. tüm dünyaya buğday ekmekle görevli tanrıça demeter'in zeus'tan olan kızıdır.hades persephone'yi sevdiğini söyler. zeus ona kızını kaçırmasını söyler. bir gün persephone arkadaşlarıyla çiçek toplamaya gider. çiçekleri toplarken arkadaşlarından biraz uzaklaşır. tam o sırada oldukça güzel, göz kamaştırıcı bir nergis çiçeğiyle karşılaşır. bu çiçek oraya zeus tarafından yerleştirilmiştir ve ışıl ışıl parlıyordur. çiçeğin güzelliğinden, ışıltısından gözleri kamaşan persephone çiçeği koparmaya gider. çiçeğe doğru elini uzattığında yer yarılır ve hades siyah atlı arabasıyla yarıktan çıkarak persephone’u kaçırır. demeter ise kızını çok sevmektedir. kızının çığlığını duyar. onu arar ama bulamaz. bu yaşadığı acıyla demeter dokuz gün boyunca dünyayı dolaşır ve kızını arar.demeter büyü ve sis titanı hekate'ye sorar ve helios'a gitmesi gerektiğini söyler. onuncu gün güneş titanı helios'a rastlar. helios, ona zeus'un gizli rızasıyla hades'in persephone'u kaçırıp ölüler ülkesinde ebedi karısı yaptığını açıklar. demeter bu olaya isyan eder ve olimpos'u terk ederek insanlar arasında yaşamaya başlar. yaşlı bir kadın kılığında eleusis'e varır. bir kuyunun yanında zeytin ağaçlarının altında oturur. kuyudan su almaya giden kral keleos'un kızları yaşlı kadını alıp eve götürürler. böylece demeter kızların küçük kardeşi demophon'un dadısı olur. demeter, küçük çocuğa ölümsüzlük kazandırmak için geceleri çocuğun bedenini ambrosia ile sıvayıp yanmakta olan ateşe tutmaktadır. bir gece çocuğun annesi olaya tanık olur ve dehşete düşer. demeter şaşkınlıkla çocuğu elinden ateşe düşürür. bu olay üzerine demeter, kral keleos ve eşinden özür dilemek için, persephone'un kardeşi olan oğlu tripolemos'a kanatlı ejderhaların çektiği bir araba verir ve ona buğday serpe serpe tüm dünyayı dolaşmasını emreder. günler geçer ve eleusis'te kaldığı süre içinde demeter toprağı verimli kılmayı reddeder, böylece açlık hüküm sürmeye başlar. insanların çektiği acılara üzülen tanrılar demeter'e yakarırlar, o da kızını görmek şartını öne sürer. zeus'un yardımıyla kızını yeraltı dünyasından çıkarmak ister. ancak yeraltı dünyası'nda bir şey yiyenler yeraltı dünyasından ayrılamazlar. yediği dört nar tanesi yüzünden persophone yılın üç ayını yeraltı dünyasında, dokuz ayını ise dünyada geçirmeye mahkûm edilmiştir. kızını görmenin coşkusuyla demeter, toprağı çiçekler ve yapraklarla kaplar. böylece ilkbahar olur. kızının yeraltı dünyasında geçirdiği üç ayda ise kış olur. yunan mitolojisinde baharın başlangıcı olarak demeter anılır. ancak persephone, kibirli olmayışı nedeniyle hades'e, yavaş yavaş aşık olmaya başlamıştır.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
persephone'nin kaçırılışı: roma mitolojisinde, proserpina olarak da bilinir. tüm dünyaya buğday ekmekle görevli tanrıça demeter'in zeus'tan olan kızıdır.hades persephone'yi sevdiğini söyler. zeus ona kızını kaçırmasını söyler. bir gün persephone arkadaşlarıyla çiçek toplamaya gider. çiçekleri toplarken arkadaşlarından biraz uzaklaşır. tam o sırada oldukça güzel, göz kamaştırıcı bir nergis çiçeğiyle karşılaşır. bu çiçek oraya zeus tarafından yerleştirilmiştir ve ışıl ışıl parlıyordur. çiçeğin güzelliğinden, ışıltısından gözleri kamaşan persephone çiçeği koparmaya gider. çiçeğe doğru elini uzattığında yer yarılır ve hades siyah atlı arabasıyla yarıktan çıkarak persephone’u kaçırır. demeter ise kızını çok sevmektedir. kızının çığlığını duyar. onu arar ama bulamaz. bu yaşadığı acıyla demeter dokuz gün boyunca dünyayı dolaşır ve kızını arar.demeter büyü ve sis titanı hekate'ye sorar ve helios'a gitmesi gerektiğini söyler. onuncu gün güneş titanı helios'a rastlar. helios, ona zeus'un gizli rızasıyla hades'in persephone'u kaçırıp ölüler ülkesinde ebedi karısı yaptığını açıklar. demeter bu olaya isyan eder ve olimpos'u terk ederek insanlar arasında yaşamaya başlar. yaşlı bir kadın kılığında eleusis'e varır. bir kuyunun yanında zeytin ağaçlarının altında oturur. kuyudan su almaya giden kral keleos'un kızları yaşlı kadını alıp eve götürürler. böylece demeter kızların küçük kardeşi demophon'un dadısı olur. demeter, küçük çocuğa ölümsüzlük kazandırmak için geceleri çocuğun bedenini ambrosia ile sıvayıp yanmakta olan ateşe tutmaktadır. bir gece çocuğun annesi olaya tanık olur ve dehşete düşer. demeter şaşkınlıkla çocuğu elinden ateşe düşürür. bu olay üzerine demeter, kral keleos ve eşinden özür dilemek için, persephone'un kardeşi olan oğlu tripolemos'a kanatlı ejderhaların çektiği bir araba verir ve ona buğday serpe serpe tüm dünyayı dolaşmasını emreder. günler geçer ve eleusis'te kaldığı süre içinde demeter toprağı verimli kılmayı reddeder, böylece açlık hüküm sürmeye başlar. insanların çektiği acılara üzülen tanrılar demeter'e yakarırlar, o da kızını görmek şartını öne sürer. zeus'un yardımıyla kızını yeraltı dünyasından çıkarmak ister. ancak yeraltı dünyası'nda bir şey yiyenler yeraltı dünyasından ayrılamazlar. yediği dört nar tanesi yüzünden persophone yılın üç ayını yeraltı dünyasında, dokuz ayını ise dünyada geçirmeye mahkûm edilmiştir. kızını görmenin coşkusuyla demeter, toprağı çiçekler ve yapraklarla kaplar. böylece ilkbahar olur. kızının yeraltı dünyasında geçirdiği üç ayda ise kış olur. yunan mitolojisinde baharın başlangıcı olarak demeter anılır. ancak persephone, kibirli olmayışı nedeniyle hades'e, yavaş yavaş aşık olmaya başlamıştır.
--- alıntı ---
devamını gör...
sevişelim mi demenin kibar yolları
bir güzellik yapsana, gece benle kalsana
kitabına uydur gel uysa da uymasa da
çekeceğin var elimden alacaklıyım teninden
ne dediğimi anladın sen acil durum uyansana.
kitabına uydur gel uysa da uymasa da
çekeceğin var elimden alacaklıyım teninden
ne dediğimi anladın sen acil durum uyansana.
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
bir şey söyleceğim ama kızma. kesin kalbim kırılır kesin.
devamını gör...
kadınların erkeklerden beklentileri
canım ülkemde kadınlar aşkı meşki geçti, kızınca dövmeyecek, sövmeyecek, öldürmeyecek erkeğe razı.
beklenti de kadınlar da ayak altında
beklenti de kadınlar da ayak altında
devamını gör...
münir nurettin selçuk
musiki nazariyesi bilen, müzik aşkı yüzünden macaristan'da okuduğu ziraatı bırakarak yurduna dönmüş olan, sultan vahideddin zamanında mızıkayi hümayun müezzinliği yapmış, daha sonra riyaset-i cumhur musiki heyetinde*
mülazım-ı evvellik*görevini ifa etmiş büyük sanatçı. derinlemesine bildiği musiki nazariyesinin yanında, paris'te öğrendiği piyano,şan ve solfeji kendinde birleştirerek türk müziğini yeniden ayağa kaldırmıştır. en sevdiğim eserini aşağıya iliştiriyorum.
mülazım-ı evvellik*görevini ifa etmiş büyük sanatçı. derinlemesine bildiği musiki nazariyesinin yanında, paris'te öğrendiği piyano,şan ve solfeji kendinde birleştirerek türk müziğini yeniden ayağa kaldırmıştır. en sevdiğim eserini aşağıya iliştiriyorum.
devamını gör...
bırakma kendini
benimle kayboldun'dan başlayıp böyle güzelsin hep böyle kal diyen pek sevgili kaan boşnak'ın; birkaç zamandır dinlediğim ve hayli sevdiğim şarkısı.
"her kim ki seni üzüp üstüne ağlatırsa, bir damla su dökmem çöllerde kavrulsa da." dediği yerde biraz buruk bir tat dolanıyor dilime. bilemedim gayri.
dinlemek isterseniz, iliştirivereyim;
"her kim ki seni üzüp üstüne ağlatırsa, bir damla su dökmem çöllerde kavrulsa da." dediği yerde biraz buruk bir tat dolanıyor dilime. bilemedim gayri.
dinlemek isterseniz, iliştirivereyim;
devamını gör...
ağrı kesici içmeyen insan
çok zora düşmediğim sürece içmeyi seçmem, ağrıdan duramayacak durumda olursam içerim.
devamını gör...
pisa koyu
eğer tatil yapacak param ve fırsatım olursa mutlaka gidip görmek istediğim bir koydur.
devamını gör...
forgotten
psikolojik-gerilim türünde olan bir netflix filmi olup süresi 1 saat 48 dakikadır.
jin-seok adında psikolojik sorunları olan bir genç, ailesi ile beraber yeni bir eve taşınır. bir gece abisiyle beraber uyku tutmaz ve yürüyüşe çıkarlar ve abisi bu sırada kaçırılır. abiden 19 gün boyunca haber alınamaz. abi 19 günün sonunda eve geri döner fakat o 19 güne dair hiçbir şey hatırlamaz. jin-seok, abisinin davranışlarında bir gariplik sezer bunu araştırmaya başlar. film, abi geri döndükten sonra ji-seok'un araştırması sonucu gelişen olayları konu alır.
film ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
bu film uzunca süredir izleme listemdeydi ve buradaki iyi yorumları da okuyunca bu akşam izledim. normalde gerilim filmleri izlemem, bu sanırım izlediğim 3. veya 4. gerilim filmidir sanırım. bu nedenle bu filmi izlememde jin-seok karakterini oynayan kang ha-neul etkisi büyük oldu. kendisi bence döneminin en iyi oyuncularından ve bu film ile birlikte bir kez daha hayran olmuş bulunuyorum. oyuncuya puanım 10/10.
başta da belirttiğim gibi normalde bu tarz filmler izlemem ama bu filmi sevdim. ne yazsam spoiler olur diye korktuğumdan şöyle söyleyeyim, izlediğim süre boyunca tabiri caizse beynim mıncıklandı. tam tempo düştü dediğim yerde tak diye bir şey oldu. filmin ilk yarısı iyiydi ama ikinci yarısı çok çok daha iyiydi. konusu yazıda durduğu gibi sıradan değil kesinlikle. daha basit bir film beklerken film boyunca kafamın karışmasından, beynimin mıncıklanmasından, diken üstünde olmaktan çok büyük keyif aldım.
normalde bu tarz filmler izlemeyen biri olarak puanım 7,5/10.
jin-seok adında psikolojik sorunları olan bir genç, ailesi ile beraber yeni bir eve taşınır. bir gece abisiyle beraber uyku tutmaz ve yürüyüşe çıkarlar ve abisi bu sırada kaçırılır. abiden 19 gün boyunca haber alınamaz. abi 19 günün sonunda eve geri döner fakat o 19 güne dair hiçbir şey hatırlamaz. jin-seok, abisinin davranışlarında bir gariplik sezer bunu araştırmaya başlar. film, abi geri döndükten sonra ji-seok'un araştırması sonucu gelişen olayları konu alır.
film ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
bu film uzunca süredir izleme listemdeydi ve buradaki iyi yorumları da okuyunca bu akşam izledim. normalde gerilim filmleri izlemem, bu sanırım izlediğim 3. veya 4. gerilim filmidir sanırım. bu nedenle bu filmi izlememde jin-seok karakterini oynayan kang ha-neul etkisi büyük oldu. kendisi bence döneminin en iyi oyuncularından ve bu film ile birlikte bir kez daha hayran olmuş bulunuyorum. oyuncuya puanım 10/10.
başta da belirttiğim gibi normalde bu tarz filmler izlemem ama bu filmi sevdim. ne yazsam spoiler olur diye korktuğumdan şöyle söyleyeyim, izlediğim süre boyunca tabiri caizse beynim mıncıklandı. tam tempo düştü dediğim yerde tak diye bir şey oldu. filmin ilk yarısı iyiydi ama ikinci yarısı çok çok daha iyiydi. konusu yazıda durduğu gibi sıradan değil kesinlikle. daha basit bir film beklerken film boyunca kafamın karışmasından, beynimin mıncıklanmasından, diken üstünde olmaktan çok büyük keyif aldım.
normalde bu tarz filmler izlemeyen biri olarak puanım 7,5/10.
devamını gör...
shakespeare'in sevilen sözleri
"yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını.
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." *
"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa..."*
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." *
"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa..."*
devamını gör...
ttnet interneti sık sık kopan yazarlar
en başta benim. kopuyor 2 dk sonra kendiliğinden geri geliyor. sorun ne bulamadım. hız gayet stabil ama günde en az 10 defa kopma oluyor. modem rt206.
devamını gör...
hiçbir yazarın profil fotoğrafının gerçeği yansıtmaması
yoooo benimki gayet yansıtıyor.
devamını gör...
güne bir söz bırak
hiç kimse elindekinin değerini bilmez. sahip olduğu sürece. ama bir gün elineden uçup gittiğinde, tek bir söz kalır; keşke
devamını gör...