en gurur duyulan yazarlık ilkesi
ilkesizim
devamını gör...
mitomani
psikolojik bir vakadır. yalan atıp yalanına inanma ve yaşama durumu da denebilir.
ne kadar tanıdık geldi demi, etrafınıza bir bakın sevgili yazarlar, sizin de çevreniz bu tarz insanlarla dolu degilmi?
bu tarz insanlarla sakın tartışmaya girmeyin bu arkadaşlara he he, tabi tabi diyerek ruh sağlığınıza sahip çıkın.
ne kadar tanıdık geldi demi, etrafınıza bir bakın sevgili yazarlar, sizin de çevreniz bu tarz insanlarla dolu degilmi?
bu tarz insanlarla sakın tartışmaya girmeyin bu arkadaşlara he he, tabi tabi diyerek ruh sağlığınıza sahip çıkın.
devamını gör...
catherine wheel
çok uzak olmayan zamanlara kadar kullanılmaya devam eden insan ırkının hayal gücünü en iğrenç şekilde nasıl kullanabileceğini gösteren bir işkence ile öldürme aletidir.

bu işkence aleti iskenderiyeli azize catherine’den alır ismini. bu aletle öldürülmesine hükmedilen azize işkence aletine dokunduğu an alet kırılır ve zavallı kadın kafası kesilerek idam edilir.
aslında alet öyle çok da teknolojik bir şey değildir. at arabalarında kullanılan tekerleklere benzer bir tekerleğin üzerine bağlanan suçlu çeşitli işkenceler ile öldürülür. bu işlem üç güne kadar sürebilir. tekerleğe bağlanan kişinin kemikleri kırılır çoğunlukla.
bu işlem aynı zamanda suçlu bulunan kişiyi onursuzlaştırmak için de yapılır. suçlu ölene kadar ve öldükten sonra tekerleğin üzerinde sergilenir. ölü bedeni ise kurda kuşa yem olur ya da çürümeye terk edilir. böylelikle de öldükten sonra ruhunun huzura ermesinin engellemediğine inanılır.

bu işkence aleti bana kafka’nın cezalılar kolonisi öyküsünde anlattığı işkence aletini hatırlatır hep. bu aletin nasıl bir şey olduğunu daha önce kafkaesk başlığında anlatmıştım. aynı işkence mantığı ile iki alet de suçlunun uzun süre acı çekmesi için tasarlanmıştır.
ama insanoğlu acılardan ders alacağına onları ticari metalara çevirmeyi sevdiği için daha sonraki zamanlarda havai fişekler için kullanılan bir düzeneğe de bu isim verilmiştir.
insanoğlu acımasızdır ve içinde barındırmadığı merhameti başkalarından beklemeye hakkı yoktur.

bu işkence aleti iskenderiyeli azize catherine’den alır ismini. bu aletle öldürülmesine hükmedilen azize işkence aletine dokunduğu an alet kırılır ve zavallı kadın kafası kesilerek idam edilir.
aslında alet öyle çok da teknolojik bir şey değildir. at arabalarında kullanılan tekerleklere benzer bir tekerleğin üzerine bağlanan suçlu çeşitli işkenceler ile öldürülür. bu işlem üç güne kadar sürebilir. tekerleğe bağlanan kişinin kemikleri kırılır çoğunlukla.
bu işlem aynı zamanda suçlu bulunan kişiyi onursuzlaştırmak için de yapılır. suçlu ölene kadar ve öldükten sonra tekerleğin üzerinde sergilenir. ölü bedeni ise kurda kuşa yem olur ya da çürümeye terk edilir. böylelikle de öldükten sonra ruhunun huzura ermesinin engellemediğine inanılır.

bu işkence aleti bana kafka’nın cezalılar kolonisi öyküsünde anlattığı işkence aletini hatırlatır hep. bu aletin nasıl bir şey olduğunu daha önce kafkaesk başlığında anlatmıştım. aynı işkence mantığı ile iki alet de suçlunun uzun süre acı çekmesi için tasarlanmıştır.
ama insanoğlu acılardan ders alacağına onları ticari metalara çevirmeyi sevdiği için daha sonraki zamanlarda havai fişekler için kullanılan bir düzeneğe de bu isim verilmiştir.
insanoğlu acımasızdır ve içinde barındırmadığı merhameti başkalarından beklemeye hakkı yoktur.
devamını gör...
tenturdiyot (yazar)
okunacak paylaşımları ile kendini belli eden bir yazardır. takipçim ve takipçisi olduğumdan keyifle okuyorum yazılarını. küçük bir sohbetimiz olmuştur.
sağolsun, değerli bir yazardır.
sağolsun, değerli bir yazardır.
devamını gör...
allah bir yastıkta kocatsındaki yastık
anneanne evindeki beton yorganla kombinlenmelidir.
devamını gör...
kılıçdaroğlu'nun gençlere ülkeyi terk etmeyin çağrısı
terk etmemek için tek bir neden olsun inanın gitmezler. kimse gitmeye meraklı değil ama bu ülkede yoksulluk desen var, işsizlik desen oda diz boyu, yolsuzluk var hırsızlık var , çekememezlik var, kıskançlık var en kötüsü birgün bir yerde sebepsizce öldürülme ihtimalin var. hadi söyleyin neden gitmesinler burda kalıp hayatını sefil gibi yaşasınlar mı tabi söylemesi kolay, bu arada green card kazanan arkadaşları tebrik ediyorum, yolları açık olsun. sizin için her şey sıfırdan başlıyor kendinize dikkat edin bizim yerimize de bol bol gezin.
devamını gör...
rurouni kenshin (yazar)
'neden ama neden dediğim? ' yazar.
mesaj atmaya çalışırken mesajımın gitmemesiyle hayretlere düştüm. hayır tamam nickaltına son gelmemde buraları birazcık tarumar etmiş olabilirim ama yine de 'ne oluyoruz yahu?' oldum.
bak çok fena tehdit ederim bilirsin.
hem ne bu canım sessiz sedası gidiş.
yani şuan sataşamıyorum bile sen düşün artık o kadar canım sıkıldı.
iki üç gün boş bıraktık dinlenmeye kaçmış hemen.
'sen hayırdır kızım' a bağlatma bak mevzuyu.
hayır naptın yani naptın da izne çıktın?
atala gel çabuk gel hemen gel... *

gel hadi bak o bizi dinlemeyecek.
umarım iyisindir buradaki ilk arkadaşım.
sevgiyle kal.
mesaj atmaya çalışırken mesajımın gitmemesiyle hayretlere düştüm. hayır tamam nickaltına son gelmemde buraları birazcık tarumar etmiş olabilirim ama yine de 'ne oluyoruz yahu?' oldum.
bak çok fena tehdit ederim bilirsin.
hem ne bu canım sessiz sedası gidiş.
yani şuan sataşamıyorum bile sen düşün artık o kadar canım sıkıldı.
iki üç gün boş bıraktık dinlenmeye kaçmış hemen.
'sen hayırdır kızım' a bağlatma bak mevzuyu.
hayır naptın yani naptın da izne çıktın?
atala gel çabuk gel hemen gel... *

gel hadi bak o bizi dinlemeyecek.
umarım iyisindir buradaki ilk arkadaşım.
sevgiyle kal.
devamını gör...
zafer anıtı
ankara'da bulunan atatürk'ün ayakta ve üniformalı betimlendiği, 1927'de italyan bir sanatçı tarafından yapılan tunçtan yapılmış heykelidir.
devamını gör...
ziya paşa
insana sadakat yaraşır görse de ikrah, yardımcısıdır doğruların hazreti allah diyen yani, insan kötülük görse bile insana doğruluğun yakıştığı sözünün sahibi tanzimat dönemi edebiyatçısı.
devamını gör...
mihail yuryeviç lermontov
şairin ölümü şiirinin ataol behramoğlu çevirisi can acıtacak kadar güzeldir. şairin ölümü aynı zamanda lermontov'un şiir derlemelerini içeren kitaba da ismini vermiştir.
--- alıntı ---
intikam, çar, intikam!
kapanıyorum ayaklarına
adil ol ve katili cezalandır
ki onun idamı gelecek çağlara
senin haklı yargını duyursun
ve caniler örnek bulsun onda.
şair öldü! – kuluydu namusun.-
düştü, karalanmış, söylentilerle.
düştü intikam özlemiyle,göğsünde bir kurşun
eğerek gururlu başını yere!
utancını değersiz tahkirlerin
taşıyamazdı şairin kalbi
o başkaldırdı yargısına sosyetenin
ve öldürüldü! yapayalnız, önceki gibi..
öldürüldü! neye yarar şimdi gözyaşları..
neye yarar boş övgülerin gereksiz korosu..
neye yarar zavallı özür mırıltıları..
kader oynadı oyununu!
ilkin kinle kovan siz değil miydiniz
onun özgür ve cesur yeteneğini;
ve eglenmek için körüklediniz
bir yangını ki belli belirsizdi..
daha ne? eğlenin.. son ıstıraplara
dayanmaya artık gücü yetmezdi!
söndü bir meşale gibi eşsiz deha
soldu alnındaki zafer çelengi..
kurtuluş yok,soğukkanlılıkla
katil indirdi vuruşu.
titremedi elindeki tabanca
yüreği sanki donmuştu..
şaşacak ne var? uzaktan onu
o benzeyeni yüclerce kaçağa
fırlatmıştı bize kaderin buyruğu
talih ve rütbe avına..
gülerek, küstahça aşağlıyordu
yabancı bir toprağın göreneklerini
o bizim şanımızı esirgeyemezdi
ve bu kanlı an düşünemezdi
elini neye kaldırdıgını !
şair öldü ve girdi toprağa
o ünsüz, tatlı türkücü gibi
sağır bir kıskançlığın kurbanı.
onu eşsiz bir güçle betimlemişti
acımasız bir elin yere serdiği
o yazgı yoldaşı ozanı..
bırakarak barışçıl erinçleri ve saf bir dostluğu
özgür yüreğin ve ateşli tutkuların boğulduğu
bu kıskanc dünyaya niçin geldi?
niçin verdi elini değersiz kara çalıcılara?
niçin inandı yalan sözlere ve okşayışlara?
o ki genc yasından beri insanları bilirdi..
çıkarıp ilk çelengi alnından
dikenli ve denfeden bir çelenk taktılar ona,
ve gizli iğneler dalların altından
battılar şanlı alnına..
ve ağulandı son anları da
sinsi fısıltısıyla alaycı cahillerin.
ve öldü o -boşuna bir intikam susuzluğuyla-
ve gizli üzgüsüyle kırılmış ümitlerin..
sesleri o eşsiz şarkıların dindi
bir daha duyulmamacasına.
dar ve sevimsiz sığnağında simdi
susuyor şair , bir mühür ağzında..
ve sizler, kibirli çocukları
bilinen alçaklıkla ün salmış ataların!
köle topuklarıyla çiğneyen yıkıntılarını
bahtın oyunuyla incinmiş soyların!
özgürlük,defa ve şan cellatları!
tahtın yanındaki açgözü yığın!
susturun gerçeği ve yargıyı
gizlenin örtüsü altına yaslanın!
fakat ey ahlaksızlar,tanrısal bir yargı
ve müthiş bir yargıç bekliyor sizleri!
o’nu kandıramaz altın şıkırtısı
o bilir önceden her şeyi.
o zaman boşa gidecek ama
kötülemeler, basvuracağınız!
ve tüm kara kanınızla, şairin
haklı kanını yıkayamayacaksınız!..
--- alıntı ---
--- alıntı ---
intikam, çar, intikam!
kapanıyorum ayaklarına
adil ol ve katili cezalandır
ki onun idamı gelecek çağlara
senin haklı yargını duyursun
ve caniler örnek bulsun onda.
şair öldü! – kuluydu namusun.-
düştü, karalanmış, söylentilerle.
düştü intikam özlemiyle,göğsünde bir kurşun
eğerek gururlu başını yere!
utancını değersiz tahkirlerin
taşıyamazdı şairin kalbi
o başkaldırdı yargısına sosyetenin
ve öldürüldü! yapayalnız, önceki gibi..
öldürüldü! neye yarar şimdi gözyaşları..
neye yarar boş övgülerin gereksiz korosu..
neye yarar zavallı özür mırıltıları..
kader oynadı oyununu!
ilkin kinle kovan siz değil miydiniz
onun özgür ve cesur yeteneğini;
ve eglenmek için körüklediniz
bir yangını ki belli belirsizdi..
daha ne? eğlenin.. son ıstıraplara
dayanmaya artık gücü yetmezdi!
söndü bir meşale gibi eşsiz deha
soldu alnındaki zafer çelengi..
kurtuluş yok,soğukkanlılıkla
katil indirdi vuruşu.
titremedi elindeki tabanca
yüreği sanki donmuştu..
şaşacak ne var? uzaktan onu
o benzeyeni yüclerce kaçağa
fırlatmıştı bize kaderin buyruğu
talih ve rütbe avına..
gülerek, küstahça aşağlıyordu
yabancı bir toprağın göreneklerini
o bizim şanımızı esirgeyemezdi
ve bu kanlı an düşünemezdi
elini neye kaldırdıgını !
şair öldü ve girdi toprağa
o ünsüz, tatlı türkücü gibi
sağır bir kıskançlığın kurbanı.
onu eşsiz bir güçle betimlemişti
acımasız bir elin yere serdiği
o yazgı yoldaşı ozanı..
bırakarak barışçıl erinçleri ve saf bir dostluğu
özgür yüreğin ve ateşli tutkuların boğulduğu
bu kıskanc dünyaya niçin geldi?
niçin verdi elini değersiz kara çalıcılara?
niçin inandı yalan sözlere ve okşayışlara?
o ki genc yasından beri insanları bilirdi..
çıkarıp ilk çelengi alnından
dikenli ve denfeden bir çelenk taktılar ona,
ve gizli iğneler dalların altından
battılar şanlı alnına..
ve ağulandı son anları da
sinsi fısıltısıyla alaycı cahillerin.
ve öldü o -boşuna bir intikam susuzluğuyla-
ve gizli üzgüsüyle kırılmış ümitlerin..
sesleri o eşsiz şarkıların dindi
bir daha duyulmamacasına.
dar ve sevimsiz sığnağında simdi
susuyor şair , bir mühür ağzında..
ve sizler, kibirli çocukları
bilinen alçaklıkla ün salmış ataların!
köle topuklarıyla çiğneyen yıkıntılarını
bahtın oyunuyla incinmiş soyların!
özgürlük,defa ve şan cellatları!
tahtın yanındaki açgözü yığın!
susturun gerçeği ve yargıyı
gizlenin örtüsü altına yaslanın!
fakat ey ahlaksızlar,tanrısal bir yargı
ve müthiş bir yargıç bekliyor sizleri!
o’nu kandıramaz altın şıkırtısı
o bilir önceden her şeyi.
o zaman boşa gidecek ama
kötülemeler, basvuracağınız!
ve tüm kara kanınızla, şairin
haklı kanını yıkayamayacaksınız!..
--- alıntı ---
devamını gör...
uno
bir ekmek markası aynı zamanda. güzel çeşitleri var severek tüketiyorum.
devamını gör...
felsefeden anlayan kadın vs mantı yapabilen kadın
ikisini de yapamayan kız
(me)
(me)
devamını gör...
yazarların okuduğu bölümler
sosyoloji okuyoruz efenim. hadi hayırlısı.
devamını gör...
ur-nammu
ur-namma olarak da bilinen, yeni sümer imparatorluğu kralı. günümüze ulaşan en eski yazılı hukuk metni olan ur-nammu kanunlarının sahibidir anlaşılacağı üzere. gerçi bazı tarihçiler bu kanunların ur-nammu'nun oğlu şulgi'ye ait olduğunu söyler. yine de bu pek fazla kabul edilmez. yani ur-nammu da şöhretini bu kanunların geçtiği tablete borçludur aslında. bilinen en büyük başarısı bir nevi yeni devlet kurmuş olmasıdır. çünkü eski devlet düzenini falan hepten değiştirmiş, yeni kanunlar koymuş, fetihler yapmıştır. ur köpek demek olup, ur-nammu/namma, nammu/namma'nın köpeği demektir. bu muhtemelen bir nevi tanrıya olan sadakati simgeler. nammu/namma, günümüzde neredeyse unutulmuş bir sümer mitolojisi tanrıçasıdır. sümer krallar listesi isimli antik metne göre, ur-nammu, 18 yıl boyunca hüküm sürmüştür.
ur-nammu, kendisini sadece sümer kralı değil, bunun yanı sıra akad kralı olarak da tanımlardı. ur zigguratının yapımından da sorumluydu. fakat bu zigguratın inşasını oğlu şulgi tamamladı. ayrıca bu şulgi'nin bilinen en büyük başarılarından biridir. ur-nammu dindar bir kraldı, halk kendisine hayrandı. bundan olsa gerek, öldükten sonra tanrılaştırıldı.
ayrıca alttaki resimde, ur-nammu dönemine ait bir tablet görülüyor. 4000 yıl önce bir köpek, muhtemelen kazayla daha kurumamış olan tabletin üzerinden geçince, ayak izleri tablette kalmış ve günümüze kadar gelmiş.
ur-nammu, kendisini sadece sümer kralı değil, bunun yanı sıra akad kralı olarak da tanımlardı. ur zigguratının yapımından da sorumluydu. fakat bu zigguratın inşasını oğlu şulgi tamamladı. ayrıca bu şulgi'nin bilinen en büyük başarılarından biridir. ur-nammu dindar bir kraldı, halk kendisine hayrandı. bundan olsa gerek, öldükten sonra tanrılaştırıldı.
ayrıca alttaki resimde, ur-nammu dönemine ait bir tablet görülüyor. 4000 yıl önce bir köpek, muhtemelen kazayla daha kurumamış olan tabletin üzerinden geçince, ayak izleri tablette kalmış ve günümüze kadar gelmiş.
devamını gör...
tarihin en iyi animesi
seri olarak benim top 5 im şöyledir; (bebeleri pistten alalım hardcore seriler geliyor)
1- samurai champloo
2- berserk
3-ergo proxy
4- monster
5- shingeki no kyojin
film olarak;
1- spirited away
2-princess mononoke
3- howls moving castle
köpppek gibi bir miyazaki faniyimdır.
1- samurai champloo
2- berserk
3-ergo proxy
4- monster
5- shingeki no kyojin
film olarak;
1- spirited away
2-princess mononoke
3- howls moving castle
köpppek gibi bir miyazaki faniyimdır.
devamını gör...
tadı hayal kırıklığına uğratan yiyecekler
avakado
devamını gör...
bir yalandan sonra tüm gerçeklerin şüpheli hale gelmesi
bu başlıkla fark ettim ki, entryler gibi başlıklar da oylanabilmeli. çok güzel tanımlanmış, ifade edilmiş. rahatsız'ın ukdesine sağlık.
bu herkes için geçerli olmayan bir durum arkadaşlar. olmalı falan gibi beylik bir şey söyleyecek değilim. herkesin hayatına kimse karışamaz neticede ne var ki geçerli olan bir iki insan tanıyorum. birinin adı senem mesela. namıdiğer miko.
miko insanı, insanlara yüzde yüz güvenle başlıyor hikayelerine. karşısındakiyle kurduğu ilişkinin türünden bağımsız olarak herkese, ağızlarından çıkanın ne eksik ne fazla doğruluğuna, inanıyor. inanmamak için bir sebep yaratılana kadar da inanmaya devam ediyor. işlenebilecek data diyor bunlara. anlamlı ve tanımlı aktları referans alıyor, sonra da buna göre değerlemeler ve/dahi değerlendirmeler yapıyor. matematikçi de değil ama insan ilişkilerinde rasyonel olmayı konforlu buluyor. paranoya bambaşka bir şey millet. hatta o kadar başka ki tam olarak paranoya yapmamak için uygulanan bir yöntem bu.
sık sık "ona inanmamak için elimde bir done var mı?" diye soruyor kendine mesela. varsa ne kadar bu konuyla ilintili diye devam ediyor sorularına. elma ile armut farklı meyveler neticede. bilelim.
hiç kimse kusursuz değil. hiçbir ikili ilişkide güven yüzde yüzde kalamaz. önemli olan kabul edilebilir hata düzeyinin üzerinde kalmak, çabada olmak. vice versa.
bu herkes için geçerli olmayan bir durum arkadaşlar. olmalı falan gibi beylik bir şey söyleyecek değilim. herkesin hayatına kimse karışamaz neticede ne var ki geçerli olan bir iki insan tanıyorum. birinin adı senem mesela. namıdiğer miko.
miko insanı, insanlara yüzde yüz güvenle başlıyor hikayelerine. karşısındakiyle kurduğu ilişkinin türünden bağımsız olarak herkese, ağızlarından çıkanın ne eksik ne fazla doğruluğuna, inanıyor. inanmamak için bir sebep yaratılana kadar da inanmaya devam ediyor. işlenebilecek data diyor bunlara. anlamlı ve tanımlı aktları referans alıyor, sonra da buna göre değerlemeler ve/dahi değerlendirmeler yapıyor. matematikçi de değil ama insan ilişkilerinde rasyonel olmayı konforlu buluyor. paranoya bambaşka bir şey millet. hatta o kadar başka ki tam olarak paranoya yapmamak için uygulanan bir yöntem bu.
sık sık "ona inanmamak için elimde bir done var mı?" diye soruyor kendine mesela. varsa ne kadar bu konuyla ilintili diye devam ediyor sorularına. elma ile armut farklı meyveler neticede. bilelim.
hiç kimse kusursuz değil. hiçbir ikili ilişkide güven yüzde yüzde kalamaz. önemli olan kabul edilebilir hata düzeyinin üzerinde kalmak, çabada olmak. vice versa.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
okuma gözlüğü kullanıyorum
devamını gör...

