kendimi acındırıyor gibi olmayayım da, yaşamadığım durum.

zengin doğunca çalışmak zorunda kalmazsın. fakirsen yaşam kaliteni yükseltmek için ömrün boyunca çalışırsın. ama bunun ekmeğini 60 yaşında belki alırsın. o yaşta da rahat etsen ne etmesen ne.

zengin doğunca istediğin çoğu şeyi yapabilirsin. bir hobi edinmek kolaydır mesela. ama fakirsen bir şeyler yapmak için ne paran vardır, ne de zamanın.

zengin doğunca ister istemez donanımlı bir insan olursun. özel dersler, en az bir spor, enstrüman... fakirsen devlet okulu. hepsi bu.
devamını gör...

zaman enteresan bir şey. modern yaşamın başlangıç noktası. birçok şey onunla başlamış ve gelişmiş. ama zamanın ne olduğu konusunda da aslında pek bir bilgimiz yok. 2071 sene önce roma imparatoru jül sezar, 714 yıllık takvimi değiştirmeye karar verir. firavunlar'dan feyz alır ve 365 günlük seneyi aylara böler. yılın ilk ayını da ocak'a layık görür. şubat'a 28 gün verip sonra 31-30-31-30 diye dağıtır durur. tabii ki de -ismine- temmuz'a (july) 31 gün verir. sonra tahta geçen agustus, ''ulan ağustos niye 30 çekiyor, o da 31 çekecek'' der böylelikle ağustos da 31 çeker. yavşaklığa bakın, takvim altı üstü.
sonra hristiyanlar der ki; ''yahu isa peygamber'in doğumunu baz alarak biz de bir takvim yapalım. ama isa peygamberi 25 aralık'ta doğururlar, uzmanlar eylül'de doğmuş der, sonra ocak gelir'' falan filan.
sonra müslümanlar, muhammed peygamberin doğumunu esas alarak ''hicreti baz alalım biz de bir takvim yapalım'' derler. hicri takvimi ortaya atarlar.
gelişmeler devam eder ve isa'nın doğumundan 1582 yıl sonra papa 13. gregor başka bir takvimle çıkagelir. kim bilir neye sitem etti de geldi garibim. ve şu an hala kullandığımız takvimi hayatımıza sokar.
yani özetle; gregoryan takvime göre 2020, hicri takvime göre 1441, şemsi takvime göre 1398, ibrani takvimine göre 5780, çinliler'e göre ise 4717 yılındayız. sanmayın öyle 2018'deyiz falan.
peki şuna gelelim. saat kaç?
bu sorunun da en az 15 cevabı var, artık hepimiz biliyoruz.*
devamını gör...

linç yemeyeceksem bi şey söyleyeceğim ben kız düşürmeye çalıştığını sanmıyorum.bu sözlükte asıl “kız düşürmeye” çalışan tayfa entel dantel takılanlar oluyor genelde. yani önce attığı saçma sapan mesaja bakıyorum bu yazarların sonra entrylerine inanın rol yapan bir sürü yazar var*ve bu kişiyi en çok linçleyenler de onlar oluyor. onları görmezden gelip tüm suçu lucifer’a atmak saçma.
devamını gör...

mondler:benim de hayranı olduğum ve izlemekten asla bıkmayacağım bir dizinin ve ilişkinin destekçisi olduğunu gördüğümde sevindiğim,iyi anlaşabilceğimize inandığım,tahminimce komik sempatik ve hoş biri.
devamını gör...

konudan tamamen bağımsız olarak şunu söylemek isterim ki, üniversiteye anti demokratik yollarla atanmış siyasi rektörü protesto etmek meşrudur ve haktır. bunu örgütleyen küçük bir grup ile bütün kitlenin fikir birliği içerisinde olmasını beklemek en hafif tabiriyle aptallıktır.
devamını gör...

hediye, promosyon devri çoktan bitti , özelikle siyaset yapanların hediye alıp vermesi kesinlikle yasaklanmalı, kaldı ki işi köylüyü , çiftçiyi, ormancı yi kalkındırmak olan bir bakanlığın, halkın parasını çarçur etmesi, normal olmamalı.
senin köylünün, çiftçinin durumu berbat , iflas etmiş, batmış durumda ama sen hala rüşvet ile oy peşinde sin.
o para ile nice borç ödenir di, binlerce köylü nefes alırdı.
neyse hayırlı haftalar , hayırlı günler diliyorum kafa arkadaşların tümüne.
devamını gör...

tişörtü bilmem ama bardaklara acayip yükseldim.
ben mahlasımın yazdığı kupadan evde kahve içersem popom acayip kalkar çok değişik şeyler hissederim hiç iyi olmamış o yüzden.
ayrıca tişörtler güzel yahu dümdüz sıradan eh işte tişörtler.
helal olsun sözlük dediğim başlıktır gelişmedir.
insanları motive etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
devamını gör...

hareketsiz yaşam, obeziteye varacak kadar dengesiz beslenme, sigara- alkol kullanımı, rutin sağlık kontrollerinden kaçınma, stres.
devamını gör...

afedersiniz ama ahmaklıktır. yani bir insan türk olurda nasıl atatürk ü sevmez gerçekten aklım almıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bahçede beslediğim kediciğim yavruladı hem de 3 tane. iki tanesi erkek ve bir tanesi dişi o kadar tatlılar ki..
bir tanesinde chaplin bıyığı var onun ismi chaplin olacak.. diğerlerine henüz bir şey bulamadım.. sözlük önerilerine açığım..
devamını gör...

babamın ölümüne ağladım.
devamını gör...

şu efsane diyaloğun geçtiği filmdir.
- merhaba mülayim abi
- merhaba canım. bu herifi de hiç sevmem.
devamını gör...

küfür argo kötü başlıklar olsaydı bu durum böyle olmazdı. kafa sözlük farkı demek istiyorum.
devamını gör...

çok değil bir kaç sene öncesine kadar tam şekli ile söylenmediği takdirde dinsiz, imansız ve dahi muhalif bir vatan haini olduğunuzu iddia edenlerin oranı azımsanmayacak kadar olan tamlama idi. son 5 senede ülkede işler tersine döndü.
devamını gör...

italo calvino kitabıdır.

zorla sandık görevlisi yapıldığım son seçimlerde bir köyde görevlendirilmiştim. tam olarak ne yapacağımı, ne ile karşılaşacağımı, başıma neler geleceğini bilmeden gittiğim köyde çok iyi karşılandığımı ancak calvino’nun yaşadıklarının kendi ülkeme uyarlanmış hallerini yaşadığımı söylemeliyim. demek ki tuhaflıklar kültürlere göre değişiklik gösterse de eninde sonunda aynı şeyleri yaşıyoruz bu yorgun dünyanın bütün ahalisi olarak.

hem demokrasi üzerine derin tartışmalar yaşamıştım kendi içimde hem de demokrasi ile hiç alakası olmayan konulara dalmıştım can sıkıntımı gidermek için ve o dünyada en özgür hissettiğim an salondan çıkıp sigara molası verdiğim andı. sigara anlarında içerideki en büyük dert muhtarı seçmekti ve muhtar adayları etrafta kendini sevdirmeye çalışan köpek yavruları gibi dolaşırken onların taraftarları pitbull olmuş diş göstermekle meşguldü. kalan herkes bambaşka dünyalarda bambaşka şeyler düşünerek aynı işlerle uğraşmakta ve herkesin aklından geçen tek şey bugünü bir an önce bitirmek idi. demokrasi o an, o köylerde çok da demokratik bir durum değildi.

benim anlatacak hikayelerim var elbette ama calvinonun lafı üstüne laf edemem. bana yakışmaz.

iyisi mi siz bu kitabı alın ve bir solukta okuyun.
devamını gör...

" ağaçlar arasında bir ağaç, hayvanlar arasında bir kedi olsaydım dünyanın hiç bir anlamı olmazdı, daha doğrusu bu sorunun bir anlamı olmazdı. çünkü bu dünyanın bir parçası, giderek kendisi olurdum. sahip olduğum bu akıl, işte beni evrenin karşıtı yapan bu"
devamını gör...

1999 yılında serinin game boy için çıkan 3. oyunu castlevania legends ile evrenine giriş yaptığım eğlenceli seri. hey gidi sonia belmont... ehm, neyse. daha sonra bir takım aksilikler ile birlikte seriden uzaklaşsam bile 2010-2011 yılları arasında harmony of despair ile seriye geri dönmüş fakat yıllar önce aldığım tadı hiç ama hiç alamamıştım, rezil bosslar ve hiçe sayılan hikaye ile igarashi gözümde iyiden iyiye düşmüştü. koji igarashi'ye ayrı konami'ye ayrı hakaretler sıralarken castelvania: lords of shadow ile kaybettiğim oynama şevkini geri kazandım fakat konami sanki onun düşmanıymışım gibi 2013 yılında piyasaya sürdüğü lords of shadow- mirror of fate ile yine seriden nefret ettirmeyi başardı. 2017 yılında çıkan web dizisi yüzünden şimdilerde yana yakıla aria of sorrow aramaktayım, gençliğimi yedin netflix.

diziye geri dönersek, çizimler vasatın üstündeydi ve bence serinin ana temasına da uygundu. gotik atmosfer özlemimi tamamen giderdi. dracula, alucard, carmilla, trevor belmont ve hector'un seslendirmelerini de sevdim ama sypha'nın seslendirmesi aksanından mı yoksa karakterle bir türlü senkronize olamamasından mı bilemiyorum sinir bozucuydu ki ben sypha karakterini oldum olası sevmişimdir. dracula's curse oldukça güzel bir seçim olmuş ki ilk iki sezon bu yüzden akıp gitti resmen ki bunda toplamda sadece 12 bölüm olmasının da etkisi var. karakterlere derinlik katılmalıydı ama ilk sezonu 4 bölümden ibaret yaparak bu şansı hiç ettiler ve 2. sezonda ne kadar toparlamaya çalıştılarsa da bence olmadı.

alucard karakterinin karizması için izlemiş olsam bile dracula'nın bakış açısına yönelimim daha fazla oldu. ne kadar bilinçsizce ve tamamen hüsran içerisinde hareket etse de sonuna kadar haklıydı. tüm komplike düşünme yetilerine rağmen yine de vahşi hayvanlar gibi davranmayı seçen insanoğlu ölmeyi ve yok oluşa sürüklenmeyi tamamen hak ediyordu. iki üç tanım önce rebreanu, biermann, savaş karşıtlığı falan diyerek ağlıyordun, yaa gandalf kardeş. biz bu hesabı iki kişi kullanıyoruz da. * yok öyle bir şey sözlük, şimdi durduk yere başımız ağrımasın.

katliam sahnelerini gerçekten güzel tasarlamışlar, belmont'u savaşırken izlemek bir yana çekinmeden en kanlı sahneleri bile izleyicinin gözünün içine sokmuşlar ve bu görsel açıdan tam bir şölen yaratıyor. benim diyen korku filmlerinde bu kadar vahşet izleyemiyoruz. alucard-trevor atışmaları ne kadar seriyi keyiflendirse de diyaloglar bazen basitleşiyor ama yine de ara ara verilen güzel mesajları yakalamak da mümkün.
devamını gör...

mood.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kulaklarımız vasıtasıyla çevremizdeki sesleri algılamamızı sağlar. aynı gözlerimiz gibi işittiklerimizi de diğer duyularımızla birleştirerek beynimizde bir algıya dönüştürürüz.
devamını gör...

tanım hala sıcak;
(bkz: fazla uzaklaşmış olamaz)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim