b e d e l
kafa havayolları iyi uçuşlar diler!
t:yakın zamanda uçurulduğunu göreceğimiz komik olmayan troll yazar
edit: demeye kalmadan uçurulmuş.
t:yakın zamanda uçurulduğunu göreceğimiz komik olmayan troll yazar
edit: demeye kalmadan uçurulmuş.
devamını gör...
harley quinn
sevimli bir manyak, joker’in aşkı için kötü olmayı seçen körkütük bir aşık, güzel bir psikiyatr, kısa süre amazonlarda yaşamış bir amazon kadını, batman’ı öldürmek isteyen gerçek kötülerden biri. bazen de yardıma koşan, içindeki iyiliği öldürememiş bir saftirik.
kafa store ilk çıktığında joker’i görür görmez sevgili iko’dan istediğim ilk rozet.
kafa store ilk çıktığında joker’i görür görmez sevgili iko’dan istediğim ilk rozet.
devamını gör...
tedavisi olmayan türk hastalıkları
yeni anneleri darlamak... "bak o çocuk öyle üşür, onu giydir", "terlemiştir o, sırta bez koy", "sen şimdi anlamazsın, bilmezsin, bu çocuk aç kalmış, her halinden belli", "iyi bakamıyorsun herhalde, yaşıtlarına göre küçük kalmış", "çalışırken çocukla fazla ilgilenemedin tabii ondan dolayı çocuklar hastalandı" vs. vs. yazarken bile ruhum daraldı, bir de bunları işitirken siz beni görecektiniz...
devamını gör...
sevilen kitabın en vurucu cümlesi
kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. - tutunamayanlar
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
odada aşk acısı çekerken oturma odasından gelen hadi lan yemek yiyoz sesi
ergenlik sürecimin en travmatik olayı. odamda kız arkadaşımdan ayrıldığım için gotik gotik takılıp mcr dinliyorum son ses. oturma odasından ses geliyo "hadi la yemek yiyos" o anda romantizm, aşk acısı kalmıyor tabii. patates oturtma giren bünyede aşk acısı mı kalır anasını satim
devamını gör...
girift radyo yayını
heyy süprüzlü program. bu vesileyle aykut'un doğum günüsünü kutluyorum. nice güzel yıllara.
devamını gör...
zort yazsa 30 beğeni alacak yazarlar
her insanın beğenisi ve okuyucu kitlesi farklı olduğundan yadırgamadığım durum.
şunu da belirteyim; genel olarak en çok oyu kadınlar alıyor diye bir izlenim var ki ona inanmıyorum. öyle olsa, ben de kadınım benim de oy oranım tavan olurdu.
yazıyorum çiziyorum; beğenen kişi beğeniyor; demek paylaşımım ya onu yansıtıyor, ya da aynı fikirdeyiz. belki genelde uzun yazıyorum, okuyucu az ve öz olsun istiyor, burada ona hitap etmiyor olabilirim.
benim de var severek takip ettiklerim. özellikle ‘ateist kaplumbağa’, güzel yazıyor ve hatta bazılarını çevremdekilerle de paylaşıyorum. ama beğendiklerimi ve okuduklarımı oyluyorum yine de.
dünkü sarı bez olayından olsa gerek, bu başlık akışa düşmüş. sarı bez olayı ile ilgili konuyu paylaşan kişi bir yandan haklı. diyor ki bilgi paylaşıyoruz, bir şey katmaya çalışıyoruz ama sarı bez daha çok beğeni alıyor. burada konu yine başta yazdığım konuya geliyor: her insanın beğenisi ve okuyucu kitlesi farklı. kimse kimseye de niye onu beğendin dememeli; dendiği zaman da sarı bezin beğeni oranı yükselir ki bu aslında ‘seni ilgilendirmez’in beğeni bulmuş halidir.
demem o ki çok da şaapmayın.
şunu da belirteyim; genel olarak en çok oyu kadınlar alıyor diye bir izlenim var ki ona inanmıyorum. öyle olsa, ben de kadınım benim de oy oranım tavan olurdu.
yazıyorum çiziyorum; beğenen kişi beğeniyor; demek paylaşımım ya onu yansıtıyor, ya da aynı fikirdeyiz. belki genelde uzun yazıyorum, okuyucu az ve öz olsun istiyor, burada ona hitap etmiyor olabilirim.
benim de var severek takip ettiklerim. özellikle ‘ateist kaplumbağa’, güzel yazıyor ve hatta bazılarını çevremdekilerle de paylaşıyorum. ama beğendiklerimi ve okuduklarımı oyluyorum yine de.
dünkü sarı bez olayından olsa gerek, bu başlık akışa düşmüş. sarı bez olayı ile ilgili konuyu paylaşan kişi bir yandan haklı. diyor ki bilgi paylaşıyoruz, bir şey katmaya çalışıyoruz ama sarı bez daha çok beğeni alıyor. burada konu yine başta yazdığım konuya geliyor: her insanın beğenisi ve okuyucu kitlesi farklı. kimse kimseye de niye onu beğendin dememeli; dendiği zaman da sarı bezin beğeni oranı yükselir ki bu aslında ‘seni ilgilendirmez’in beğeni bulmuş halidir.
demem o ki çok da şaapmayın.
devamını gör...
paxera
10, 20,30ve 40 mg şeklinde dozları bulunan paroksetin etken maddeli antidepresandır.
depresyon, obsesif kompülsif bozuluk, panik atak gibi durumlarda reçete edilir.
ben bunu geçen sene 2 ay kullanabilmişim.
başlarda memnun kalmış olduğum ancak sonrasında beni mahveden bir ilaç olarak depresyon tarihime geçmiştir. ilaç için ilk yorumum şu şekildedir:
ilk 4 gün yarım, sonrasında tam olmak üzere paxera 20 mg 1 ay kullandım. birkaç gün içerisinde iştahım açıldı. düzenli yemek yemeye, sabah erken kalkıp gece de normal saatlerde uyumaya başladım. ayrıca depresyonun vermiş olduğu isteksizlik, bozuk ruh hali, iştahsızlık, sürekli uyku durumu, boşvermişlik, ölme isteği 1 hafta içerisinde yerini okuma araştırma merakına bıraktı.
geceleri gece lambası yakmayı dahi bıraktım. korku, endişe, üzüntü, takıntı, kaygılar, mutsuzluk, güvensizlik hepsi uçup gitti ikinci haftamda.
dün kan tahlili yapıldı ve paxera 30 mg çıkıldı. şu 4 gün yine yarım doz alacağım akşamları. bu 1 ay içinde 3 kilo almışım. b12 desteği ile de gün içerisinde daha enerjik ve dengeli hissediyorum. d vitamini alıyordum geçen ay ancak onu bıraktık, ayrıca magnezyum da vardı, onu da ben kendi kafamdan bıraktım.
yan etkileri itibariyle korkunç görünen bu ilaç, şu 1 aydır benim kendimi iyi hissetmeme neden olan ilaç. depresyon tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık. destek almaktan, kontrollü ilaç kullanımından hiç çekinmeyin. benim gibi bir ödlek bile gece lambası kullanmadan uyuyabiliyor bu ilaç sayesinde. tek korkum depresyonu atlatırsam ilaca bağımlı kalır mıyım, ancak henüz daha başındayım tedavinin. gelecek ay da doz yükseltilir mi bilmiyorum, ancak inanın bana bu ilaç veya başka bir ilaç, yan etkilerini okuyup kendinizi paranoyak ederseniz zaten etkisini görmüyorsunuz.. ben en çok bana çarpıntı vs yapar mı diye çekindim ancak inanın bir tane bile yan etki yaşamadım.. kilo problemi olanlar dikkatli kullansın yeter. benim doktorum kilo almamı istiyordu zaten, açıkçası aldığım kilolarda bana kendimi iyi hissettirdi, zayıflık o kadar da rahat birşey değil. kendimi daha güçlü hissediyorum her yönden. ön yargıyı ve korkuyu bırakın, kullanın. elbette reçete edilirse!
sonrasında maalesef vücudumun ilaca alışması ile gece korku nöbetleri tekrardan başlamış, aldığım kiloları geri vermiş ve çenemde kasılmalar yaşamıştım. herşey doz yükseltildikten sonra başlamıştı ve zayıf bünyem bu ilacı maalesef kaldıramadı.
cinsel isteksizlik yapıyor. zaten depresyonun vermiş olduğu duyarsızlığı bin katına çıkarmıştı.
denendi, bünyemde kabul görmedi. zaten nerede okusam herkes başlarda güzel başlayıp sonrasında yıkılmış bu ilaçtan ötürü.
depresyon, obsesif kompülsif bozuluk, panik atak gibi durumlarda reçete edilir.
ben bunu geçen sene 2 ay kullanabilmişim.
başlarda memnun kalmış olduğum ancak sonrasında beni mahveden bir ilaç olarak depresyon tarihime geçmiştir. ilaç için ilk yorumum şu şekildedir:
ilk 4 gün yarım, sonrasında tam olmak üzere paxera 20 mg 1 ay kullandım. birkaç gün içerisinde iştahım açıldı. düzenli yemek yemeye, sabah erken kalkıp gece de normal saatlerde uyumaya başladım. ayrıca depresyonun vermiş olduğu isteksizlik, bozuk ruh hali, iştahsızlık, sürekli uyku durumu, boşvermişlik, ölme isteği 1 hafta içerisinde yerini okuma araştırma merakına bıraktı.
geceleri gece lambası yakmayı dahi bıraktım. korku, endişe, üzüntü, takıntı, kaygılar, mutsuzluk, güvensizlik hepsi uçup gitti ikinci haftamda.
dün kan tahlili yapıldı ve paxera 30 mg çıkıldı. şu 4 gün yine yarım doz alacağım akşamları. bu 1 ay içinde 3 kilo almışım. b12 desteği ile de gün içerisinde daha enerjik ve dengeli hissediyorum. d vitamini alıyordum geçen ay ancak onu bıraktık, ayrıca magnezyum da vardı, onu da ben kendi kafamdan bıraktım.
yan etkileri itibariyle korkunç görünen bu ilaç, şu 1 aydır benim kendimi iyi hissetmeme neden olan ilaç. depresyon tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık. destek almaktan, kontrollü ilaç kullanımından hiç çekinmeyin. benim gibi bir ödlek bile gece lambası kullanmadan uyuyabiliyor bu ilaç sayesinde. tek korkum depresyonu atlatırsam ilaca bağımlı kalır mıyım, ancak henüz daha başındayım tedavinin. gelecek ay da doz yükseltilir mi bilmiyorum, ancak inanın bana bu ilaç veya başka bir ilaç, yan etkilerini okuyup kendinizi paranoyak ederseniz zaten etkisini görmüyorsunuz.. ben en çok bana çarpıntı vs yapar mı diye çekindim ancak inanın bir tane bile yan etki yaşamadım.. kilo problemi olanlar dikkatli kullansın yeter. benim doktorum kilo almamı istiyordu zaten, açıkçası aldığım kilolarda bana kendimi iyi hissettirdi, zayıflık o kadar da rahat birşey değil. kendimi daha güçlü hissediyorum her yönden. ön yargıyı ve korkuyu bırakın, kullanın. elbette reçete edilirse!
sonrasında maalesef vücudumun ilaca alışması ile gece korku nöbetleri tekrardan başlamış, aldığım kiloları geri vermiş ve çenemde kasılmalar yaşamıştım. herşey doz yükseltildikten sonra başlamıştı ve zayıf bünyem bu ilacı maalesef kaldıramadı.
cinsel isteksizlik yapıyor. zaten depresyonun vermiş olduğu duyarsızlığı bin katına çıkarmıştı.
denendi, bünyemde kabul görmedi. zaten nerede okusam herkes başlarda güzel başlayıp sonrasında yıkılmış bu ilaçtan ötürü.
devamını gör...
erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
devamını gör...
kullanılabilir karma puanı
13.375 ama alacağımı aldım ben. duruyor öylece kenarda.
devamını gör...
herr mannelig
bir isveç baladı, isveççe öğrenme isteği doğuran şarkılardan. herr mannelig
devamını gör...
en sevilen ressam ve eseri
gustav klimt - the kiss (1907-1908)

tamamen kişisel zevk.
pieter brueghel - the peasant wedding (1567)

bu resmi mükemmel olan kompozisyonu için seviyorum. ressam, resimde nereye hangi sırayla bakmamız gerektiğini kontrol ediyor adeta.
jan van eyck - the arnolfini portrait (1434)
bu resmin detaylarının incelenmesi gerektiği için direkt national gallery'nin site linkini bırakıyorum.
buradan
kuzey resminin büyük ustalarından van eyck. arnolfini'lerin portresi'nde de inanılmaz ayrıntılar var.
ekleme: brueghel ve van eyck'a ait olan resimlere arkasında yatan teknik bilgi ve birikimler için hayranım. zira ikisi de sanat tarihi açısından önemli eserler.

tamamen kişisel zevk.
pieter brueghel - the peasant wedding (1567)

bu resmi mükemmel olan kompozisyonu için seviyorum. ressam, resimde nereye hangi sırayla bakmamız gerektiğini kontrol ediyor adeta.
jan van eyck - the arnolfini portrait (1434)
bu resmin detaylarının incelenmesi gerektiği için direkt national gallery'nin site linkini bırakıyorum.
buradan
kuzey resminin büyük ustalarından van eyck. arnolfini'lerin portresi'nde de inanılmaz ayrıntılar var.
ekleme: brueghel ve van eyck'a ait olan resimlere arkasında yatan teknik bilgi ve birikimler için hayranım. zira ikisi de sanat tarihi açısından önemli eserler.
devamını gör...
uzun boyun önemli olma nedeni
milletin birbirinden etkilenmesi sonucu bu kadar ayyuka çıktığını düşündüğüm sorunsal. boy takıntısı genelde kadınlarda mevcuttur onu baştan belirtelim.185+ sırık gibi adam niye özellikle tercih sebebi anlamıyorum pek. 175 birini ya bu kısa deyip eleyen hanım kızlarımızın boyu 160 var ya da yok. cinsel seçilim diye bir şey var arkadaşlar, kısa boylu erkekler soylarını devam ettiremezse ve kadınlar erkeğin boy uzunluğunu hemen hemen en önemli kriter olarak almaya devam ettikçe önümüzdeki belki binlerce sene sonrasında* kadın ve erkek arasındaki boy oranı farkı gittikçe açılacak. niye derseniz erkekler boyla pek ilgilenmiyor kısa ya da uzun diye bir kadını kolay kolay elemezler ve zaten kadınlar üremek istediklerinde partner bulmaları çok daha kolay burada kadınların tercihi etkili olacaktır. uzun kuyruklu dul kuşunun erkeğinin kuyruğunun dişisininkinin 4 katı uzunlukta olması gibi aramızdaki boy farkı da gittikçe artacak. niye 4 katı çünkü bu kuşların dişisi kuyruğu uzun olsun yeter demiş uzun kuyruklularla çiftleşmiş sonuç binlerce yılda erkeğin kuyruk uzunluğu da almış başını yürümüş. üremesine yani üreme çağına kadar hayatta kalmasına engel olmadığı sürece erkeklerin kuyrukları uzamış sonuç olarak bu kuşların dişisi ve erkeğine baktığınızda aynı tür gibi bile görünmüyor.
örnek görüntü

sonumuz böyle olacak diye endişleniyorum evet arkadaşlar geceleri uykum kaçıyor. erkeklerin 2 metre ve üzeri kadınların 160ta kalacak olduğu görüntüler geliyor aklıma hayır diyorum hayır bu ne biçim bir görüntü. farklı türden canlı gibi görünüyoruz. sizin değil ama binlerce kuşak sonra erkek torunlarınızın iki metre kız torunlarınızın 160 boyunda olmasını mı istiyorsunuz olum. lütfen çocuk yapacağınız partnerlerinizi seçerken boyu uzunsa kafi ya gerisi hallolur diye düşünmeyin de gelecek nesil homo saphiensleri de bi kere düşünün, yazık günah be bu kadar da bencil olunmaz.
alın size kafanızda kolay canlansın diye torununuzun torunu+* olası görüntüsü*.
örnek görüntü

sonumuz böyle olacak diye endişleniyorum evet arkadaşlar geceleri uykum kaçıyor. erkeklerin 2 metre ve üzeri kadınların 160ta kalacak olduğu görüntüler geliyor aklıma hayır diyorum hayır bu ne biçim bir görüntü. farklı türden canlı gibi görünüyoruz. sizin değil ama binlerce kuşak sonra erkek torunlarınızın iki metre kız torunlarınızın 160 boyunda olmasını mı istiyorsunuz olum. lütfen çocuk yapacağınız partnerlerinizi seçerken boyu uzunsa kafi ya gerisi hallolur diye düşünmeyin de gelecek nesil homo saphiensleri de bi kere düşünün, yazık günah be bu kadar da bencil olunmaz.
alın size kafanızda kolay canlansın diye torununuzun torunu+* olası görüntüsü*.
devamını gör...
pozitif olmak için tavsiyeler
korona virüsü taşıyan bir bireyle yakın temasta bulunabilirsiniz.
devamını gör...
hastane
hastaneleri,o vitamin kokusunu,ilaç içmeyi çok sever, parmağım kanasa hastaneye gidebilecek potansiyele sahibim*
devamını gör...
the fountain
binlerce film izlemiş biri olarak hayatımda beni bu kadar etkileyen film görmedim. ilk girişinden itibaren tüylerim diken modunda izliyorum. normalde bir filmi tekrar izleme gibi huyum hiç yoktur ama bu filmi defalarca izledim, izlerim. hayatımın filmi diye görüyorum. bir adamın kadına olan bağlılığı, uğruna her şeyi göze alması, o müzikler, ortam enfes. ileride yazar olunca daha detaylı bir içerikle bu başlığa mutlaka döneceğim.
devamını gör...







