tolga çevik ve özgü namal olmadan olmayacağı açık olan film.

ilk filmde ki o meşhur tabut dümenini bile halen açıp izlediğim zamanlar oluyor.

ama son zamanlarda bu olay yani tutan bir şeyin ikincisi çekilmesi ya da dizisinin yapılması önlenemez bir hastalık haline geldi.
devamını gör...

hemen hemen bütün distopik filmlerde, bildiğimiz anlamda dünya yok olduğunda, insanlığa miras olarak kaldığını gördüğümüz her iki tablonun da ressamı. biri yıldızlı gece, öteki de on iki ayçiçekli vazo. özellikle yıldızlı gece, mona lisa'dan sonra herhalde dünyanın en tanınmış tablosudur.
daha geniş bilgi ve resimler için: buradan
devamını gör...

ben istanbul gibi bir şehirde toplu taşıma kullandığım için bazen umurumda olmayan yaşlıdır. bazen diyorum çünkü ben ayakta yolculuk edebilecek durumdaysam veya yol kısa ise zaten kimseye fırsat vermeden yerimden zıplıyorum. ama kusura bakma amca/teyze ben bütün gün 8 saat çalışmış isem, kafam patlamış bitap düşmüş isem sen elindeki 65+ kart ile fink fink gezeceksin diye hele tıklım tıkış otobüste en genç benim diye ben sana kalkıp yer veremem.

ulan adamlar kıçını devirmiş oturuyor bekliyorlar ki ben kalkayım. yok ya! o otobüsün içinde oturacak yer bulmuşum, hırsızı var, sapığı var bir yaşlı oturacak diye ben yer vereceğim. oldu!

bir erkek arkadaşım yaşlılara yer vermiyorum ben sırf bu sapıklar yüzünden genç kadınlara veriyorum yorgun dahi olsam derdi. aklına kız kardeşi gelirmiş hep. çok doğru.

ben bir gün tam durağa yakın inmek üzereyken yaşının en fazla 22-23 olduğunu düşündüğüm bir gence 65 üstü 4 kadın oturmuş lak lak yaparak demediğini bırakmadı. kalkmamış, saygısızmış, yarın bir gün o da yaşlı olacakmış. ya çocuk da garibim başını yaslamış cama, sırtında çantası takılıyor. belki morali bozuk, belki işten, sınavdan çıktı. size mecbur değil ki yer vermeye. inecek konumda olmasam duruma müdahil olacaktım. cık cık çekiyorlar sesli sesli bir de. bazen bu aşırı saygı toplumu olmanın verdiği rahatsızlığa isyan ediyorum. kendimi hiç de saygısız bulmuyorum.
devamını gör...

fazla sürdü,yordu.ben de saldım gitti. kafa sözlük varken ne gerek var artık ki?
devamını gör...

sizlere biraz öyküden ve öykünün kriterlerinden, ne olduğundan, ne olmadığından bahsetmek istiyorum. (bilgi birikimim dahilinde)

öykü: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan bir düzyazı türüdür.
hikaye ile karıştırılmamalıdır. altını çizerek söylüyorum: hikaye, bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır.
her şeyin bir hikayesi olabilir fakat her şeyin bir öyküsü yoktur. herhangi bir senaryo, film, roman, deneme, şiir vb. bir hikayeye sahiptir. yani çok daha genel, olayın anlatımıdır. öykü ise hikayeyi de içeren daha geniş bir edebi türdür.
ingilizcede böyle bir ayrım var mesela. her şeyin bir "story"si vardır ama her şeyin bir "short story"si yoktur... short story türkçedeki "öykü"nün izdüşümü elbette.

öykü kısadır. fakat bu kısalık mevzusu fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilmekte.

" öykü< novella< roman" gibi bir ayrım var mesela. fakat bu ayrımı biraz daha inceleyince olayın aslında ne kadar anlamsızlaşabileceği gözüküyor. şöyle söyleyeyim:

öykü eksiltme sanatına göre giden bir edebi türdür ve eğer kesin bir ayrım yapacak olursak poe'nun belirttiği üzere ve stephen king'in de değindiği üzere, "etkide birlik" söz konusudur. (bkz: etkide birlik) (tek etki kuramı olarak da geçiyor literatürde.)

eğer romandan eksiltirseniz öykü, öyküden eksiltirseniz şiir ortaya çıkar. ama soralım: kime göre neye göre? değişir bu efendim. mesela flash fiction denen bir tür de var. hemingway'in ortaya attığı söylenen 6 kelimelik roman örneğin... roman. ama roman mı sizce bu? belki. sonuç olarak yazdığı yazı şu:

"for sale:
baby shoes. never worn."

o halde bir düşünelim. bu "roman" düşündükçe kendisini açıyor mu okuyucuya? hayallere sürüklüyor mu bizi? amatör bir "yazar" olan bana sorarsanız,-ki yazar demeye utandığım oluyor kendime- evet.

işler burada karışıyor. çünkü öykü denen düzyazı türüne de baktığımızda, bu da açılabilir. her şey açılabilir. çünkü söz konusu insan zihnidir. o yüzden bu uzunluk mevzusunu pek kurcalamamakta fayda var. 300 sayfalık bir öykü((gbkz: shawshank redemption)) de olur, 100 sayfalık bir roman da olur. 30 sayfalık bir şiir de, 6 kelimelik bir roman da. oluyor böyle şeyler. belli bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. elbette bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. önemli olan anlama odaklanmak.

kriterlerden de bahsetmiş oldum böylece. ilgilenenler için açıklayıcı olmuştur umarım.
devamını gör...

bir youtuber. takipçileri, işlenen konular hakkında o kadar cahildir ki, bu herifi bilim adamı sanarlar. oysa, bilimsellikten fevkalade uzaktır. ''şeyh uçmaz mürid uçurur'' sözü takipçileri için biçilmiş kaftandır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

orsalesta anafor;
1- resim sanatını seçerdim çünkü kendimi en iyi ifade edebileceğim sanat o. bilim olarak da astronomiyi seçerdim. sonuçta zaman kavramının en büyük muhataplarından biri astronomi.
2- kulağın duyacağı en düşük frekansta tek bir nota ile...
3- doğrudan resmin kendisini koyuyorum. tam olarak bu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel alıntıdır)
4- gerçeklik öznel olmamalı. doğruluk normal şartlarda öznel ama aslında o da olmamalı. herkesin doğrusu farklı ama acaba herkesin doğrusunun gerçek doğru olması mümkün mü?
5- var'ın karşısında yok olandır ama var'ı 1 dakikalığına sol elimize yok'u sağ elimize alıp bakarsak, tek başına orada var olandır.

javelin;
ben daha çok yeni zelanda'dan ev bakıyorum boş zamanlarımda ya da google earth'te dolanıyorum boş boş.

ozgur
yo dostum yo! bilemedin.

lucifer;
sensin suratsız *

durumumuz yoktu sevisemedik;
tanımadığım insanların hiçbirini sevmiyorum.

urlalı;
git ama çok uzağa değil.

ne kavgam bitti ne sevdam;
yapanlara sormak lazım, muhatabı ben değilim.

solaris;
hiç söylemedim. hatta bazen bu yüzden de suçlu oluyorum.
devamını gör...

yok kadın yazarlar, yok karı kız kaynaması. erkekler kadar kadınlar da kullanıyor bu sözlüğü, gayet normal. artık alışsanız mı diyorum.
devamını gör...

bir kuş olsam diyorum, süzülsem gökyüzünde.
pamuk şekeri gibi bulutların altında gezinsem.
kara bulutlar gelse, yağmur çiselemeye başlasa
karışsam yağmur damlalarının arasına.
ıslansa kanatlarım, bir çırpınıp kendime gelsem.
sonra yağmur dinse, şeytan sofrasına varsam.
gün batımını izlesem. güneş kızıllığını ufka yaysa,
ben de mest olsam.
bir kuş olsam diyorum; sınır, yasak bilmesem.
yeryüzünde ki insanlar gibi kendimi kısıtlamasam.
dolaşsam dünyayı, köşe bucak bırakmasam.
bir kuş olsam diyorum, bir kuş olsam...
devamını gör...

(bkz: sene 1956)
devamını gör...

orijinal adı parmigiano reggiano olan parmesan peyniri sert ve sarımtırak bir peynir olup salatalarda, risottoda (sebze ve et çeşnileriyle yapılmış italyan plavı) ve makarnalarda çokça kullanılır. parmesan peyniri çoğunlukla parma, reggio - emilia ve modena'da; azınlıkla bologna ve mantovo'da üretilir. üretimi için en az 12 ay bekletilmesi gerekir.
devamını gör...

yoktur.

bir tanımdan libidom yükselecekse allah öyle libidonun belasını versin.
devamını gör...

bu başlığı görünce aklıma geldi, neden tanımları okurken, hep aynı yazarların, sulu seviyesiz yazdıklarını da okumak zorunda kalıyorumki, baya bir engelleme yaptım, oh tertemiz oldu sözlüğüm, moderatör bile olsa engelleniyor, süper bir şey...
devamını gör...

kavga çıkartacak başlık .zeyd in karısı olayı tam bir facia birde 9 yaş meselesi var.kadınlarla ilgili olayler gerçekten çok sıkıntılı savunmayacağım...
devamını gör...

"okşo sozlok oskoso gobo doğol obo yo."

bu arkadaşın ağzı neden yamuk bir fikrim yok fakat, söyleyeceklerim var. "sosyal medyayı bu kadar büyütmeyin, yazın geçin gibi" embesilce söylemler zaten, sosyal medyayı çöplüğe çevirdi. bu nedenle kafa sozluk gibi bir sözlük kuruluyor, bu sözlüğün kurulma amacı da, t24 gibi bilindik bir haber portalinda deklare ediliyor ancak anlama sıkıntısı olan bir arkadaş gelip burada, "sosyal medyayı büyütmeyin" diye bir açıklama yapabiliyor.

pardon da, sen kimsin? neyi büyütüp büyütmemem gerektiğini söyleme hakkını sana kim verdi?

saçma sapan genellemeler, ben o sozluk'te 6 senedir yazarım, çaylak falan da değilim. söylendiği gibi de "kafa sözlük" hakkında da hiç iyi şeyler yazılmıyor, akla mantığa aykırı iftira dolu. olumlu şeyler yazanlar da, buraya göç etmiş güruh.

yani şu başlığa gelip hicbirsey yazmak gibi bir niyetim yok, fakat şu hadsizlige tahammül etmek zor. "sosyal medyayı büyütmeyin" mis, bırakın istediğimiz yere sicalim diyor yani, sıçamazsın arkadaşım.
devamını gör...

bir ömre bedel olsa gerek.
sanki tüm kara bulutların çekilip yerini gökkuşaği gibi bir doğa olayına bırakması gibi..
ya da pasparlak altından güneş ışığının yüzüme geldiğinde hissettiğim rahatlama gibi..
dude ondan başkasına bakmak istmezsin.
gönül bağı mı kalp bağı mı ne o kuruldu işte vay be..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
t: 2012 yılında afrika'da çekilmiş olan fotoğraf.
kendisi bugün ırkçı bir aile değiliz tarzında bir açıklama yapmış.
devamını gör...

sadece kızı anna freud'a yaptığı eziyetlerle bile yerin dibine sokulması gereken psikanalizin kurucusu şahsiyet.
kadınların penis hassedi yaşadıklarını yazan ve kadınların doğaları gereği nevrotik olduğunu iddia eden avusturyalı nörolog.

evlat olsa sevilmez.
devamını gör...

her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
her zaman güzel mi bu kadar,
bu eşya, bu pencere?
değil,
vallahi değil;
bir iş var bu işin içinde.
* *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim