vartolu sadettin
eroin ticareti yaptığı halde şirin gösterilen bir karakter. ama işler güçler'in sansür'e maruz kaldığınıda gördük bu ülkede maalesef.
devamını gör...
imdb
aslında gayet bonkör sayılabilecek bir puanlama algoritması var. az önce baktım celal ile ceren gibi çöp bir filme 2.9 puan çıkmış, şaşırdım doğrusu.
devamını gör...
bir türk dünyaya bedeldir
kesin bilgidir. o yüzden çinliler uygurlardan korkup onlara kötü birşey yapamıyor. bugün istese rus işgalindeki türklerin hepsi kurtulur ama işte ne gerek var savaşmayalım sevişelim deyip uğraşmıyorlar.
devamını gör...
sıkıcı insanlar
ince sesli insanlar oluyor genelde, birde yavaş yavaş mıy mıy konuşuyorlar, duyduklarını anlamaları da uzun sürüyor, allahım yavaş insanlar gerçekten çok sıkıcı... sabredip dinleyince de kayda değer bir şey söylediklerini görmedim.
devamını gör...
kadın sünneti
genellikle orta dogu ve afrikada yapilan, asya ulkelerinin bazilarinda da populer olan tıbbi nedenlere dayanmayan, insanlik disi bir ameliyat. maalesef ki biraz arastirdiginizda kucucuk cocuklarin ne kadar aci cektigine dair bircok video ve gorselle karsilasiyorsunuz. sudan'da uc yasindaki cocugun sunnet edilmesinden sonra tepki toplasa da diger ullkeler acisindan hicbir sey degismemistir. dinlerin kutsal kitaplarinda da bahsedilmeyen bu islem, bu b*ktan zihniyetin sacma sapan uygulamalarindan biridir.
devamını gör...
eski oyunlar
devamını gör...
isviçre
doğup büyüdüğüm tarafsızlığın ülkesidir. birçok uluslararası kuruluş isviçre'de konumlanmıştır. bu ülkeye taşınmayı düşünenler için bazı bilgiler vermek istiyorum. isviçre avrupa birliği'ne üye değildir. bu sebeple para birimi olarak euro değil isviçre frangı kullanırlar. bu ülke bankaları, saat markaları, çakısı, bilim adamları, alp dağları, refah seviyesi ve toblerone çikolatası ile ünlüdür.
isviçre'de 4 resmi dil vardır. en az 2 tanesini bilmeniz bu ülkeye yerleşmeden önce sizin faydanıza olacaktır. isviçre'de asgari ücret yaklaşık olarak 4500 isviçre frangıdır. ev kirası ve temel ihtiyaçlar normal şartlarda 3500 isviçre frangı tutacaktır. kişiden kişiye değişse de isviçre'nin refah düzeyi her vatandaş için aynıdır. bu ülkede açlık, enflasyon, develüasyon, tanzim satış gibi şeyler yoktur. bugün 10 frank olan ürün 10 yıl sonra da 10 franktır. isviçre frangının değeri küresel olarak sürekli artmaktadır. ayrıca isviçre'nin bayrağı vatikan ile birlikte kare şeklindedir. devlet başkanı diye bir şey yoktur. doğrudan demokrasi bu ülkede uygulanır. nestle, toblerone, rolex, milka en önemli markalarıdır. cenevre, basel, zürih, lozan, montrö gibi şehirleri dururken başkenti bern olan ülkedir.
doğduğum, büyüdüğüm, sevdiğim ülkedir. denize kıyısı yoktur. bu yüzden her yıl tatilimi asıl ülkem olan türkiye'de yaparım.
isviçre'de 4 resmi dil vardır. en az 2 tanesini bilmeniz bu ülkeye yerleşmeden önce sizin faydanıza olacaktır. isviçre'de asgari ücret yaklaşık olarak 4500 isviçre frangıdır. ev kirası ve temel ihtiyaçlar normal şartlarda 3500 isviçre frangı tutacaktır. kişiden kişiye değişse de isviçre'nin refah düzeyi her vatandaş için aynıdır. bu ülkede açlık, enflasyon, develüasyon, tanzim satış gibi şeyler yoktur. bugün 10 frank olan ürün 10 yıl sonra da 10 franktır. isviçre frangının değeri küresel olarak sürekli artmaktadır. ayrıca isviçre'nin bayrağı vatikan ile birlikte kare şeklindedir. devlet başkanı diye bir şey yoktur. doğrudan demokrasi bu ülkede uygulanır. nestle, toblerone, rolex, milka en önemli markalarıdır. cenevre, basel, zürih, lozan, montrö gibi şehirleri dururken başkenti bern olan ülkedir.
doğduğum, büyüdüğüm, sevdiğim ülkedir. denize kıyısı yoktur. bu yüzden her yıl tatilimi asıl ülkem olan türkiye'de yaparım.
devamını gör...
bir merminin iki buçuk lira olması
insanın kendine çok da fazla güvenmemesi gerektiğini açık açık anlatan fiyatlandırmadır. zira bir mermi iki buçuk liradır.
devamını gör...
heykelden tahrik olmak
ülkemizde örneklerini gördüğümüz hadise.
antalya kemer'de bundan bir 10 sene kadar önce birbirine sarılmış bir kadın bir erkek figürü ''aşk yağmuru heykeli'' mhp'li belediye başkanı tarafından kaldırılmıştı bu gerekçeyle. benzer bir olay eskişehir'de bir heykel hakkında ''göğüsleri belli oluyor tahrik oluyoruz'' diye şikayetle yaşanmıştı.
kimi suçlasam kime sallasam bilemedim lan. o sığ; kafasında müthiş bir baskı yarattığı için cinsel ve ahlaki açıdan duygusal olarak bireylerin sakatlanmasına sebep toplumsal tabu ve yaptırımlara mı? böyle gördüğü meme figürüne/heykeline bile sertleşen adamın çabasız, çapsız varlığına mı?
aklın yolu gibi sığırlığın yolu da bir.
antalya kemer'de bundan bir 10 sene kadar önce birbirine sarılmış bir kadın bir erkek figürü ''aşk yağmuru heykeli'' mhp'li belediye başkanı tarafından kaldırılmıştı bu gerekçeyle. benzer bir olay eskişehir'de bir heykel hakkında ''göğüsleri belli oluyor tahrik oluyoruz'' diye şikayetle yaşanmıştı.
kimi suçlasam kime sallasam bilemedim lan. o sığ; kafasında müthiş bir baskı yarattığı için cinsel ve ahlaki açıdan duygusal olarak bireylerin sakatlanmasına sebep toplumsal tabu ve yaptırımlara mı? böyle gördüğü meme figürüne/heykeline bile sertleşen adamın çabasız, çapsız varlığına mı?
aklın yolu gibi sığırlığın yolu da bir.
devamını gör...
yazarların yalan söyleme nedenleri
doğruyu söylediğimde önemsemeyeceklerdi zaten. daha çok üzülmemek için yalan söyledim.
devamını gör...
müslüman yazarlara sorular
edit: kesinlikle yargılama yok, gerçekten soru sormak ve cevap almak istiyorum.
1-neden tüm peygamberler arap yarımadasına gelmiş? iskandinav peygamber neden yok?
2- bugün anında yazılan gazete haberlerine, köşe yazılarına, hatta bilimsel verilere bile inanamazken dikte edildikten sonra da üzerinden zaman geçip yazılmış bir kaynağa nasıl güvenebiliyorsunuz?
3-tanrının varlığına inanmak deistlerin de özelliği, deist olmak varken mantığa uymayan şeylere inanmak pahasına neden islamiyeti seçiyorsunuz? ya da mantığınıza nasıl uyuyor bu kadar doğaüstü olay?
4-gerçekten de tufan oldu mu? kızıldeniz yarıldı mı? yunan mitolojisine mitoloji derken bu kadar doğaüstü olayı dini bilgiler olarak kabul etmek sizce mantıklı mı?
5- islamiyetle diğer semavi dinler arasındaki benzerliği mitolojiler arasındaki benzerliğe benzetiyor musunuz? mesela yahudiler de namaz türü bir ibadet yapıyor, ezan benzeri bir çağrıyla ibadete koşuyorlar. bu bir kopyalama olabilir mi?
6-isa'nın doğuşuna benzer insanlık tarihinin başından bu yana pek çok mit var. sizce neden?
7- islamiyetin buyruklarına ve kuranda yazanlara baktığınızda belli bir zaman ve coğrafyayı kapsayan, tüm zamanlara ve tüm insanlığa hitap etmeyen bir din olduğunu düşünüyor musunuz?
8-sizce iyiliği ödüllendirilmek için yapmak, tanrıyı cezalandırılmamak için sevmek (illa bilinçli değil, zihne kodlanan imgelerle bilinçsiz olarak da buna yönelmek) etik mi? doğru mu?
9-doğaüstü varlıklar cinler, melekler, şeytan vs gibi bunlar çocukluktan beri zihnimizde kodlandığı için korku ögesi olarak beyinde canlanıyor. bunları gördüğünü iddia edenlerin psikolojik bir çöküntü yaşayıp iddia ettikleri şeylerin korkularının beden bulmuş somut imgeler olduğunu düşünüyor musunuz? örneğin çocukluktan beri van gölü canavarı korkusuyla büyüyen birinin korktuğunda bunu gördüğünü iddia edeceğini düşünüyor musunuz?
10-inançlı olmakla alakalı herhangi bir sorum yok bunun psikolojik boyutundan haberdarım ve yanlış da bulmuyorum. fakat bir dine mensup olmak illa gerekli mi? eğer öyleyse niçin islamiyet?
soruları yanıtlayacak yazarlara çok teşekkür ediyorum şimdiden. daha bir sürü vardı ama aklıma bir çırpıda gelenler bunlar, daha fazla ekleme yaparım belki.
ekleme: milattan önce plato'nun yazdıklarına ve yaşamına dair bile kanıtlar bulabilirken, islamiyete dair bilimsel kaynak eksikliğini nasıl açıklarsanız?
ekleme 2: tanrıdan önce ne vardı?
ekleme 3: sizce tanrının yaratıp sınaması bir oyun gibi değil mi? kendine ibadet edilmesini beklemesi garip geliyor mu? ya da hem sorgulayacak bir zihin verip hem sorgulamadan inanılmasını beklemesi adil mi?
ekleme 4: eğer dünyada sınav için varsak, bu sınav çok adaletsiz değil mi? yüzyıllarca önce bir kabilede dünyaya gelmiş kutsal kitaplardan habersiz ölmüş gitmiş insanlara kafir demek ne kadar doğru? islamiyet kurulmadan önce yaşamış insanlar deist ya da inançsız ya da kendi inanç şekillerine sahip, bu insanlar hangi kategoride bulunuyor? ya da koşulları çok farklı imkanları çok farklı insanların aynı sınava tabi tutulması tuhaf değil mi?
ekleme 5: evrimsel süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? ara formlar işlevini yitirmiş organlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bunlar bilimsel verilere de dayanıyor, kanıtlanabiliyor, bu sizi de düşündürüyor mu?
1-neden tüm peygamberler arap yarımadasına gelmiş? iskandinav peygamber neden yok?
2- bugün anında yazılan gazete haberlerine, köşe yazılarına, hatta bilimsel verilere bile inanamazken dikte edildikten sonra da üzerinden zaman geçip yazılmış bir kaynağa nasıl güvenebiliyorsunuz?
3-tanrının varlığına inanmak deistlerin de özelliği, deist olmak varken mantığa uymayan şeylere inanmak pahasına neden islamiyeti seçiyorsunuz? ya da mantığınıza nasıl uyuyor bu kadar doğaüstü olay?
4-gerçekten de tufan oldu mu? kızıldeniz yarıldı mı? yunan mitolojisine mitoloji derken bu kadar doğaüstü olayı dini bilgiler olarak kabul etmek sizce mantıklı mı?
5- islamiyetle diğer semavi dinler arasındaki benzerliği mitolojiler arasındaki benzerliğe benzetiyor musunuz? mesela yahudiler de namaz türü bir ibadet yapıyor, ezan benzeri bir çağrıyla ibadete koşuyorlar. bu bir kopyalama olabilir mi?
6-isa'nın doğuşuna benzer insanlık tarihinin başından bu yana pek çok mit var. sizce neden?
7- islamiyetin buyruklarına ve kuranda yazanlara baktığınızda belli bir zaman ve coğrafyayı kapsayan, tüm zamanlara ve tüm insanlığa hitap etmeyen bir din olduğunu düşünüyor musunuz?
8-sizce iyiliği ödüllendirilmek için yapmak, tanrıyı cezalandırılmamak için sevmek (illa bilinçli değil, zihne kodlanan imgelerle bilinçsiz olarak da buna yönelmek) etik mi? doğru mu?
9-doğaüstü varlıklar cinler, melekler, şeytan vs gibi bunlar çocukluktan beri zihnimizde kodlandığı için korku ögesi olarak beyinde canlanıyor. bunları gördüğünü iddia edenlerin psikolojik bir çöküntü yaşayıp iddia ettikleri şeylerin korkularının beden bulmuş somut imgeler olduğunu düşünüyor musunuz? örneğin çocukluktan beri van gölü canavarı korkusuyla büyüyen birinin korktuğunda bunu gördüğünü iddia edeceğini düşünüyor musunuz?
10-inançlı olmakla alakalı herhangi bir sorum yok bunun psikolojik boyutundan haberdarım ve yanlış da bulmuyorum. fakat bir dine mensup olmak illa gerekli mi? eğer öyleyse niçin islamiyet?
soruları yanıtlayacak yazarlara çok teşekkür ediyorum şimdiden. daha bir sürü vardı ama aklıma bir çırpıda gelenler bunlar, daha fazla ekleme yaparım belki.
ekleme: milattan önce plato'nun yazdıklarına ve yaşamına dair bile kanıtlar bulabilirken, islamiyete dair bilimsel kaynak eksikliğini nasıl açıklarsanız?
ekleme 2: tanrıdan önce ne vardı?
ekleme 3: sizce tanrının yaratıp sınaması bir oyun gibi değil mi? kendine ibadet edilmesini beklemesi garip geliyor mu? ya da hem sorgulayacak bir zihin verip hem sorgulamadan inanılmasını beklemesi adil mi?
ekleme 4: eğer dünyada sınav için varsak, bu sınav çok adaletsiz değil mi? yüzyıllarca önce bir kabilede dünyaya gelmiş kutsal kitaplardan habersiz ölmüş gitmiş insanlara kafir demek ne kadar doğru? islamiyet kurulmadan önce yaşamış insanlar deist ya da inançsız ya da kendi inanç şekillerine sahip, bu insanlar hangi kategoride bulunuyor? ya da koşulları çok farklı imkanları çok farklı insanların aynı sınava tabi tutulması tuhaf değil mi?
ekleme 5: evrimsel süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? ara formlar işlevini yitirmiş organlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bunlar bilimsel verilere de dayanıyor, kanıtlanabiliyor, bu sizi de düşündürüyor mu?
devamını gör...
yazarların bu gece olmasını istedikleri şey
deliksiz uyku. gece gece istenecek makul isteklerden biri olmalı.
devamını gör...
ben gelmedim dava için
yunus emre’nin dünya ya dünya hayatını yaşamak için değil gönüller yapmak, allah yolunda kelamlar etmek için geldiğini de anlattığı şiiri.
“benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim
ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim
ol hocamdır ben kuluyum, dost bağçesi bülbülüyüm
ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim
bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
bilişüben hocamla, halim arzetmeğe geldim
yunus emre aşık olmuş, maşuka derdinden ölmüş
gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim.”
“benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim
ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim
ol hocamdır ben kuluyum, dost bağçesi bülbülüyüm
ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim
bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
bilişüben hocamla, halim arzetmeğe geldim
yunus emre aşık olmuş, maşuka derdinden ölmüş
gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim.”
devamını gör...
kadın olduğu için bir yazara artı oy vermek
sözlükteki bazı varoş erkeklerin çok sık yaptığı eylemdir. kadın uykum var diye entry girmiş 10 beğeni almış. biz burada 10 satır tanım giriyoruz okuyan yok.
devamını gör...
hoşlanılan kişinin önünde rezil olmak
başka kadınlarda da var mı bilmiyorum ama bir erkekte bulunan ve kendimde fetiş seviyesinde görebileceğim bir zaafım var: temiz yapılmış ense tıraşı.
bak şimdi bile bi hoş oldum düşününce.
neyss konumuza gelelim.. üniversitenin üçüncü senesi, platonik vurulduğum çocuk gelip önümdeki masaya oturdu fresh ense tıraşıyla. tabi bende bir iç gıcıklanması hasıl oldu ve tamamen refleks olarak elim çocuğun ensesine gitti. okşamak suretiyle dokunmuş bulundum bilinçsiz bi şekilde. çocuk dönüp baktı, göz göze geldik, saniyeler geçti ve yaptığım şeyin farkına varınca içe doğru s.çmak neymiş görmüş oldum. "sinek kovalıyodum elim çarptı keh keh" diye bi'şeyler geveledim ama buna inanacak kadar mal biri olmadığı için güldü geçti. yımışacık ve pürüzsüz teninin hissi hatıra kaldı bende.
gerçi bi'kaç ay içinde renklerime bağladım kendisini tabi ama orası başka hikaye.
velhasıl, benimki için rezillik demeyelim de küçük tatlı sapıklıklar diyelim.
bak şimdi bile bi hoş oldum düşününce.
neyss konumuza gelelim.. üniversitenin üçüncü senesi, platonik vurulduğum çocuk gelip önümdeki masaya oturdu fresh ense tıraşıyla. tabi bende bir iç gıcıklanması hasıl oldu ve tamamen refleks olarak elim çocuğun ensesine gitti. okşamak suretiyle dokunmuş bulundum bilinçsiz bi şekilde. çocuk dönüp baktı, göz göze geldik, saniyeler geçti ve yaptığım şeyin farkına varınca içe doğru s.çmak neymiş görmüş oldum. "sinek kovalıyodum elim çarptı keh keh" diye bi'şeyler geveledim ama buna inanacak kadar mal biri olmadığı için güldü geçti. yımışacık ve pürüzsüz teninin hissi hatıra kaldı bende.
gerçi bi'kaç ay içinde renklerime bağladım kendisini tabi ama orası başka hikaye.
velhasıl, benimki için rezillik demeyelim de küçük tatlı sapıklıklar diyelim.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
normal sözlük yazarlarını ağlatan filmler
ben bugün bir film izledim ve bir şey farkettim. başlıkla ne kadar alakalı bilmiyorum ama ağladım. oradan bir bağlantı yapabiliriz.
güneşi gördüm filmini herkes biliyordur çoğunuz izlemiştir. bugün denk geldim izleyeyim dedim daha önce de izlemiştim. filmde bir sahne var, çocukları devlet korumasına alıyorlar, görevliler gelip götürüyor çocukları. minibüs giderken mahsun dayanamıyor ve koşmaya başlıyor peşlerinden. yetişemeyeceğini anlayınca dizlerinin üzerine çöküp kalıyor ağlayarak.
ben bu sahnede ağladım. daha önce bu filmi izlediğimde bu sahne hiç bu kadar dokunmamıştı. ama şimdi bir fark var; ben de babayım, bir kızım var.
baba olunca anlarsın diye bir söz var ya hani, ağlarken aklıma o geldi. dedim o söz böyle durumlar için söylenmiş.
baba olunca anladım evlat ne demek.
güneşi gördüm filmini herkes biliyordur çoğunuz izlemiştir. bugün denk geldim izleyeyim dedim daha önce de izlemiştim. filmde bir sahne var, çocukları devlet korumasına alıyorlar, görevliler gelip götürüyor çocukları. minibüs giderken mahsun dayanamıyor ve koşmaya başlıyor peşlerinden. yetişemeyeceğini anlayınca dizlerinin üzerine çöküp kalıyor ağlayarak.
ben bu sahnede ağladım. daha önce bu filmi izlediğimde bu sahne hiç bu kadar dokunmamıştı. ama şimdi bir fark var; ben de babayım, bir kızım var.
baba olunca anlarsın diye bir söz var ya hani, ağlarken aklıma o geldi. dedim o söz böyle durumlar için söylenmiş.
baba olunca anladım evlat ne demek.
devamını gör...
rütbesiz yazarların yaşama hakkının olmaması
biz buralara rütbe için gelmedik yeğen! çizgimizi bozmayız!
devamını gör...
pudingi tencereden sıcak sıcak yemek
tahta kaşıkla tencerenin dibini sıyıranlara selaaam olsun*
t: pudingi ocaktan alındıktan sonra kaselere koymadan höpürdetip yemek
t: pudingi ocaktan alındıktan sonra kaselere koymadan höpürdetip yemek
devamını gör...