en sevdiğim yeşilçam filmidir. kanını satıp geçinmeye çalışan umudunu at yarışına bağlayan yoksul bir halkın hikayesidir.
devamını gör...

yemin ederim şu regl olayına gösterdiğiniz duyarı başka çok az şeye gösteriyorsunuz ha. adam sormuş işte, yanıtla geç. hem neden regl başlığında erkekler var ki? siz buraya ne gibi bir anı yazabilirsiniz allasen? *

bir başkası da diyor ki normalleşme falan fıstık; sayın yazar kadınlar bunu kendileri için değil, anlamakta zorlanan zihniyetler için "normalleştirmeye" çalışıyor.
••
"kanser olduuuuğğm" diye ağlamıştım. annemin sakinleştirene kadar canı çıkmıştı, bir de "babamı araaağğ hastaneye götüüğğrsün beniğğ" diye çığlıklar atmıştım. *
devamını gör...

bir çağrı.

bana karşı uygulanacak her türlü ayrıştırma yöntemine karşıyım. nedir bu yöntemler? mesela santrifüjleme, mesela diyaliz, mesela eleme, ayıklama, süzme... insan insana bunları yapar mı be!

proton ve nötronlarıma ayrıştırabileceğini iddia eden varsa onun yöntemini görmek isterim ama.
devamını gör...

tabii ki bu akşam yine önemli konular, çok daha önemli konularla yarışacak ve bu önemli konuların başlıkları bir bir açılıp pijedilecek. bizden ciddiyet bizden efendilik bekleyen yanılır. aslında tam ciddi olacak gibi oluyoruz sonra mehmet ali erbil'in yedirdiği salam gözümüzün önüne geliyor. bizi o salam çok bozdu dostlar. o günden beri her toplantı her cenaze bize zehir oluyor. o salam yüzünden akması gereken birçok gözyaşı içeri kaçtı. konuğumuz var: cansu. canımız ciğerimiz, o da bize uydu ne yapsın. biz nasıl mali'ye uyduysak o da bize uydu. "mehmet ali büyüsü" bunun adı. yazasım varmış bugün, amma çok yazdım. bunu buraya kadar anca hasan okur herhalde. hasan naber? abi mesela sözlük, twitter ya da başka yazı mecralarında benim az önce beklenmedik şekilde fazla yazınca 'yazasım varmış bugün' dediğim gibi durumlarda genelde herkes 'konuşasım varmış bugün' diyor. halbuki doğrusu 'yazasım varmış' olacak. yazmakla konuşmak arasında büyük bir fark var. yazarken bilinç bambaşka akıyor. hatta düşünmek bence üç türlü oluyor birincisi sessiz düşünmek yani sadece düşünmek, ikincisi yazarak düşünmek, üçüncüsü konuşarak düşünmek. sessiz düşünmekte ben çok zorlanıyorum çünkü içime döndüğümde orada kayboluyorum ve sesler çok karışıyor. fakat yazarak düşünmek, yani sadece 'yazmak' ve konuşarak düşünmek çok daha iyi ve hatta medite edici geliyor. konuşarak düşünmek dediğim de şu; ben bazen açıyorum telefondan ses kaydedicisini kendimle sohbet ediyorum. o kadar iyi geliyor ki ve o kadar yalın düşünceler akıyor ki. bazen ne düşündüğümü tam olarak anlamak ya da önemli bir şeye karar vermek için bu iki yöntemden birini kullanıyorum. şiddetle tavsiye ederim hasan ve supportgirl. öptüm.

edit: supportgirl'ü öptüm. sonuna kadar okuyanı öpüyorum. öyle bir durum var.
devamını gör...

kendisi gibi düşünmeyeni hedef gösterme huyu var bizim millette, bir de neden kutuplaşıyoruz ki derler.
devamını gör...

fatih murat arsal’ın tutku serisi 3. kitabı.
güney ile tahir’in aşkını konu alıyor.


sevgi nelere engel olabilir? acı dolu bir kalbin ilacı olabilir mi? gizemli bir adama olan öfkeyi yok edebilir mi? peki ya bitmez sanılan bir nefretin verdiği sızıyı dindirebilir mi?
devamını gör...

özellikle son iki haftadır dikkatimi çeken hede.

çarpık kentleşmeden bahsettiğim bazı yazarlar geliyor. iki üç gün takılıp yok oluyorlar. bu iki üç günde bir sürü karma ve takipçi kazanıyorlar.

burada sözlüğün kuruluşundan beri* yazan insanlar var, gerçekten kaliteli yazarlar var onlar da bu durumda gölgede kalmış oluyor.
devamını gör...

friends - pheobe'nin evlenme sahnesi. her kar yağdığında zihnimde canlanıyor ve birden o bölümü izleme isteği ile doluyorum.
devamını gör...

sözlük yazarlarının sabah yaptıkları ilk işin sorulduğu başlıktır. benim yaptığım ilk iş alarmı kapatıp yeniden uyumak.
devamını gör...

yapraklarının geniş ve bol dikenli olmasından kaynana dili olarak bildiğim kaktüs.
devamını gör...

lise yıllarında “ çoban mehmet” dediğimiz, daha sonra bir bankaya müdür olan bir arkadaşımız vardı. bir gün okula elinde çok havalı ve pahalı görünen bir şemsiye ile geldi. hava çok kapalı görünmüyordu aslında ama şemsiye o kadar etkileyici idi ki aldırmadık bu manasızlığa. zaten daha sonra bu manasızlığa mana katmak için göklerden bir yerden bir yardım geldi mehmet’e. mehmet gün boyu şemsiye ile dolaştı ama aşırı bir ihtimamla tutuyordu şemsiyeyi. derste bile gözü şemsiyede idi desem abartmış olmam, zaten durum kendiliğinden abartı olduğu için benim fazladan bir çabaya girmeme de gerek yok. son ders bitmek üzereyken hepimizin isteyeceği ama aklından bile geçmediği şey oldu ve birden yağmur yağmaya başladı. hepimiz şemsiyenin kanatlarını açıp göğe doğru ve göğe karşı bir kalkan olup en azından bir iki tanemizi koruyacağını düşünüp heyecanlandık ama mehmet yağmur bulutlarından daha çok kararan yüzüyle dersin sonuna kadar somurttu. klasik müzik bestecilerini mezarlarında huzursuz eden son zil çaldığında koşa koşa dışarı çıktık ama mehmet en sona kaldı. şemsiyeyi açmasını istediğimizde bize öyle bir cevap verdi ki engels’in anlatmaya çalıştığı şeyi anlar gibi olduk. belki devletin değil ama ailenin ve özel mülkiyetin ne olduğunu çözdük bir anda. epifaniye neden olan cümle tam olarak şöyleydi: “ dedem, şemsiyeyi ıslatma dedi.”
devamını gör...

profiline girdim. kaptırmışım kendimi, okuyorum da okuyorum. sözlükte kaliteli, bilgi verici tanımlar giren yazarlardan biri.
devamını gör...

bunları söyleyenlerin kurduğu ülkeyi ananıda al git lan burdan diyenler yönetiyor ne yazık ki..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

babamın annemle ilk kez tanıştıkları efsanevi konser. anlattıklarına göre mükemmel bir ortam varmış.

freddie mercury ilk olarak we are the champions’un nakaratıyla sahneye çıkmış. birlikte we will rock you söylemişler. bohemian rhapasody, mama derken zaman su gibi akıp geçmiş.

belki de on binlerce kişinin konsere geldiğini ve öyle harika bir atmosferi hayatı boyunca yaşamadığını aktarıyor babam. f. mercury’nin mama diyişi hâlâ kulaklarımdadır diyor.

edit: konser öncesinde grubu kaymak yemeye götürdüklerini de söylemem gerek.
devamını gör...

şu an bloomberg de tekrarları yayınlanan ingiliz tv programı. konuk olarak aaron paul çıktı.

ana konusu arabalar olan ama genelde konunun dışına çıkılığ bol bol makara yapılan program. ingiliz kara mizah şöleni.

t:yapılmış en komik tv programı.
devamını gör...

çinçin'de bir ıslık her şeyi bitirecektir.
devamını gör...

mikrobiyolojideki adı draculunculus medinensis olan bir nematotdur.
dişi ve erkek bu parazitler çiftleşirler, çiftleşme sonrası erkek parazit ölür dişi parazit göç ederek deri altı dokuya yerleşir.
bu süreç yaklaşık 1 yıl sürer.
bu yüzden deri altında gezen parazit olarak da bilinir.
devamını gör...

patates kızartması demek istediğim başlıktır.
devamını gör...

toplum olarak çökmüş durumdayız. insan her geçen gün bu da olamaz dedikçe daha beteri oluyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim