sokak hayvanları için çevreye, içerisinde mama ve su olan kapların konulmuş olması ve bunların bazı şuursuzlarca çöpe atılmamasıdır.
devamını gör...

telefonu icat eden muhteşem mucit alexander graham bell, sese olan ilgisiyle araştırmalara başlamış. şüphesiz bu ilgisinin arkasında annesinin ve eşinin işitme engelli olmasının büyük payı vardır.yaptığı deneylerde ilk olarak telgraf teli üzerinden sesi iletmeyi başardı. çalışmalarına devam etmek için thomas watson' ı işe aldı. ve ikisi beraber ilk telefonu icat etti. icat ettikleri telefon konuşmasında bell'in ilk sözleri;
"bay watson, buraya gelin lütfen, sizi görmek istiyorum" olmuştur.
devamını gör...

bu kadar güçlü olmaya gerek kalmadan da bir şeyler yapılabilir bence, yeterince acı çekmiyor muyuz zaten?
devamını gör...

bulutlar karalar bağlarken umutsuz günün seherinde, radyoda bilmediğim bir dilde ızdırap veren bir şarkıyla tesadüfleşen duygularımı karşılıyorum. hüzün sandalında sallana sallana ufka doğru uzaklaşan paslı, kirli bir ruhun kalıntılarına sahibim yine. içimde kopan fırtınalarda ararken ruh eşimi, baygın kokusuyla musallaya yatırılmış saçları yolunmuş bir papatyaya selam veriyorum.
ki ben ;
uzaktan, çok uzaktan,
uyumsuz cümlelerimin yüklemini paltomun cebine koyup, sımsıkı usandığım, ama asla terketmediğim şehirlerde sırılsıklam sevişirken yalnızlığımla, şımarık çocuklar gibi şendim.
ki ben ;
lise bahçelerinde, teneffüs zillerinin melodilerinde, kampüslerin kuytularında, derin uykularımda, bir kumrunun özgür kanatlarına hasrettim.

yalnızlığıma...
devamını gör...

bizdeki bu sözcük, amerikalı beyazların, siyahları aşağılamak için kullandığı negro sözcüğünün karşılığı sanılıyor. halbuki kelimenin aslı, osmanlı'daki siyahi kölelerin çoğu sudan'ın güneyindeki zenc ismi verilen bölgeden getirildiği için, anavatanlarına atfen onlara bu isim verilmiştir.
devamını gör...

kızılderililerin, etini yediği, derisini elbise, çadır, kano, kalkan... yaptığı, kemiklerinden kesici silahlar yaptığı, göçebe, avcı hayat tarzlarını sürdürmelerini sağlayan baş hayvandı.
a.b.d devleti, topraklarına el koymak istedikleri kızılderilileri aç bırakıp teslim olmaya zorlamak için, ödül parası vererek, milyonlarca bizon öldürttü.
ilk başlarda, bizon'u öldürüp getirene para verilirken, bu işin ağır işlediği düşünülüp sadece derisi istendi ama en son sadece dilini getirene para verilerek, avcıların birkaç yıl içinde milyonlarca bizon'u öldürmeleri sağlandı. tabiki sadece derisi yada dili alınan bizonlar, çürümeye terkedildi. kızılderililer bu katliama karşı koymaya çalışsalarda başarılı olamadılar.
devamını gör...

türkiye kültürüne işlemiş bir element olan bakır'ın kullanıldığı tüm şehirlerin eski çarşısının bir yanının ait olduğu
çarşıdır.
trabzon' da çarşının denize doğru bakan bir sokağında sağlı sollu dükkanlardan ibaret olan çarşının adıdır.
çocukluğumda çekiç seslerinden yıkılırdı.
şimdi aksesuar olarak kullanılabilecek eşyaların satıldığı,
bakırların kalaylandığı bir çarşı olarak hizmet vermektedir.
zamanında bakır ustalığı yapanlar da geçinebilmek için istanbul'a gitmek zorunda kaldılar.
çarşının içinde, eskiden kalan restore edilip yöresel sanatların eğitimi için kullanılan alacahan halk eğitim merkezi bulunmaktadır. alacan'ın önünde dev bakır ibrik ve dev bakır kazan bulunmaktadır.
devamını gör...

heves.
devamını gör...

milenyum çağı çocuklarıdır. 1996 ile başlaması öne atılırken genelde 2000 ve sonrası doğan çocukların oluşturduğu nesil olarak kabul görmüştür.
eleştirilerin odağı olmuş ve ondan önceki kuşakların kendilerine kötü bir dünya bırakmalarından ötürü de en şanssız olan nesildir. en azından ülkemizde baya şanssızlardır. düşünsenize her hareketiniz, dinlediğiniz müzik, giyim tarzınız, dersleriniz, hayalleriniz, her şeyiniz eleştiriliyor büyükler tarafından, size kötü bir dünya bırakan büyükler tarafından üstelik. yine aynı şekilde, hayallerinize ulaşmak için binbir zorluk yaşıyorsunuz fakat hiçbirinin bir kıymeti olmuyor.

ne kadar eleştirilse de bu kuşağın bilinçli bir kesimi de vardır ki, o kesimin bir şeyleri değiştirebileceği inancı vardır.
devamını gör...

günden güne, gittikçe.
devamını gör...

"kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor."
devamını gör...

artık dayı demesen mi ezel.
devamını gör...

“suyun içinden bakıldığında bardağın her tarafı dolu görünür.”

*
devamını gör...

üzücü bir durum. kepenk kapatmasa da çoğu işletmenin çok zor günler geçirdiğini biliyoruz. kepenk kapatmayanların da hali çok iç açıcı değil yani.

yalnız bunları savunurken parti mensubunuz, eski milletvekiliniz çıkıp erdoğan gitsin diye canımı veririm diye açıklamalar yapıyor. siz bu ülkenin ana muhalefet partisinin başkan yardımcısı olarak keşke rakam vermek yerine ya da bu rakamları verdikten sonra bunun olmaması için neler yapacağınızı anlatsanız. hoş anlatmak yetmiyor. bir icraat görsek, örgütlenseniz, sesinizi yükseltseniz hoş olmaz mı?
devamını gör...

fransa’nın kuzey tarafında, bretanya ve normandiya bölgelerinin arasında kalan, günümüzde de normandiya’nın simgesi sayılan bir manastırdır. 8. yüzyılda bir ibadethane olarak yapılmış, sonrasında yapılan eklemelerle günümüzdeki halini almıştır.
bir kültür mirası olan le mont saint michel, avrupa'nın gelgitleriyle nam salmış, bataklıklarla çevrili ve sadece dar bir geçitle ulaşılabilen bir kayanın üzerinde yer alır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bölgedeki gelgitler manastırın turist çekmesinde oldukça etkilidir. çünkü gelgitler sırasında deniz seviyesi alçalmakta ve ve deniz manastırdan uzaklaşmaktadır. denizin çekildiği sıralarda turistler bölgeye rehber eşliğinde gelerek burayı ziyaret edebilmektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
manastırı önemli kılan bir diğer özellik ise 12. yüzyılda, fransa kralı vıı. louis ile ingiltere kralı ıı. henry arasındaki barış görüşmelerine de ev sahipliği yapmasıdır. bu diplomatik süreç manastırın otoritesini güçlendirmiştir.
le mont saint michel'de yer alan kilise, hapishane, hediyelik eşya dükkanları, restoran ve oteller manastıra şehir havası vermekte ve birçok insanın ilgisini çekmektedir.
mont saint michel'e ulaşım kişisel araçlarla ya da paris'ten kalkan tren ve otobüslerle sağlanmaktadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaynak: mont saint michel
devamını gör...

eminim sen de üzülmüşsündür ama benim saçlarım ağardı.
devamını gör...

halit hüseyni tarafından yazılan, 2003 yılında yayınlanan ilk romanıdır. 2007 yılı yapımı aynı isimli filmi de mevcuttur. romancımız aslen afganistanlı olsa da kitabı ingilizce yazmıştır. the new york times listesinde birinciliği vardır. dilimize de ingilizce aslından çevrilmiştir. everest yayınları tarafından okuyucuya sunulmaktadır.

kitap benim liseli çağımda okuduğum kitaplardan. yeni yeni okuma alışkanlığı kazanmak için edindiğim zamanın popüler kitaplarından biriydi o dönemler.

kitap; 2 çocuğun aynı evde başlayan fakat farklı sosyoekonomik statüde olan bu çocukların, hayatlarının ülkenin siyasi politası ile şekillenen hayatlarını konu alıyor.


yazarın diğer romanları;
(bkz: bin muhteşem güneş)
(bkz: ve dağlar yankılandı)
devamını gör...

belediyeler. çalışanların torpille girdiği çok belli. cehalet kokuyor. kimse ne iş yaptığını bilmiyor
devamını gör...

iyi ki doğdun bebek. 1 mayıs 2020

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim