t: yazdıkça yazasınızın gelmesidir.

sağımdaki solumdaki melekler bu kadar yazmadı yav.

bir ortama girildiği zaman 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyen kelimeler günlük konuşma dilime nakış işler gibi işlendi. bazen bende ağzımdan çıkan kelimelere hayret ediyorum.

sabahları millet manitasından,eşinden dostundan bildirim almak uğruna telefona sarılırken ben "bak bakayım whis bugün kimler tanımlarını okumuş da oylamış?" diyorum. her birine ayrı ayrı bakarım kaçırmam.

sözlükte 3,5 sevdiğim yazarla dedikodu,gıybet bağımlılığımız oluştu. ama ona gıybet demeyelim de kafa dengi insanlarla hoş sohbet mohbet etmek diyelim *

bazen de kendinizi x yazarın tanımı veya açtığı saçma başlıklara sinirlenip sitem ederken bulabilirsiniz. o da tanimlari ve basliklari engelle butonuyla hallolacak şeyler.
devamını gör...

sözleri şair abdurrahim karakoç'a ve bestesi edip emre'ye ait duygu dolu manidar şarkı.

"... aşk diyoruz, hani nedir?
boyu nedir, eni nedir?
**
denenmiş kaç bin senedir
sevgi yetmiyor, yetmiyor.
**
sebepler var ağır basar
seneler arayı keser
**
sevilenler çabuk küser
sevgi yetmiyor, yetmiyor..."

grup laçin yorumuyla da hoştur hislere tercüman. *

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

parantez içinde italik ve bold yazı kullanılamıyor.

örnekler:

(bu filmi (b: izlemelisin))

bu filmi izlemelisin

(kaynak: (i: vikipedi))

kaynak: vikipedi
devamını gör...

ölen evladını kollarında taşıyan annedir ilk aklıma gelen. ama olsun ne önemi var? sonuçta topraklarını satmışlar,* ermeni soykırımını tanımışlar,* ayrıca araplardır.*

filistin; soykırıma uğrayan, diri diri yakılan, gaz odalarında öldürülen, aileleri gözlerinin önünde katledilen yahudilere insaniyetinden kapı açmıştır zamanında, onları kimse kabul etmezken onlar kabul etmiştir.* şimdi de insanlığının, merhametinin bedelini ödüyordur. her gün türlü sosyal medya, sözlük, blog ve benzerinde insanlara iyilik yapıp nankörlük bulduğundan yakınanlar bu halkı* fırsat buldukça yermekten geri kalmazlar.

yazıklar olsun denilecek nokta ise, hümaniteryenizmin dibine vurmuşların, çocukların kıyılmasına yalnızca sessiz kalmayıp aleyhlerinde konuşabilecek yüzü bulabilmeleridir. filistin'i savunmak için müslüman falan olmaya gerek yoktur, insan olmak yeterlidir. hiçbir şey yapamasan dahi üzüldüğünü belirtirsin, hadi diyelim o kadar ki tükendin, aleyhlerinde konuşmazsın.

aynı durum doğu türkistan için de geçerlidir. aynı durum dünyanın bilmem neresinde katledilen çocuklar, tecavüze uğrayan kadınlar için de geçerlidir. aynı durum, yarın bir gün; ateistler, deistler, budistler, şintolar haksız yere katlediliyorsa da geçerlidir. nitekim insan olmak bedavadır. bu katliamlardan sırf kendi dinine kendi ırkına kendi düşüncelerine mensup değil diye keyifle bahsedenler bir uzman desteği almalılardır, sosyopat olmaları hayli muhtemeldir.
devamını gör...

karşı tarafın dinliyormuş gibi yaptığını hissedince gelen bir histir.
devamını gör...

gözünde çapak kalmış olan arkadaşlarıma kurduğum cümle.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1- gün doğmadan (1995)
2- gün batmadan (2004)
3- geceyarısından önce (2013)

aslında önersem mi önermesem mi bilemedim. ama serinin ilginç detayları yüzünden izlenebilir film olduğu için en azından bilgi vermek istedim. genç bir adam ve genç bir kadın tren yolculuğu sırasında tanışıyorlar ve genç adam kadına trenden kendisinin indiği durakta yani viyana'da inmesini, kendisiyle bir gün geçirmesini istiyor. kadın da tabii ki kabul ediyor. olaylar genel olarak eş zamanlı gerçekleşiyor. film bir buçuk saatse genel olarak bir buçuk saat boyunca sohbetlerini izliyorsunuz. filmlerin en ilginç tarafı ise sonları hep bir belirsizlikle bitiyor. ilk filminden 9 yıl sonra 2. filmini çektiklerinde 9 yıl sonraki halleriyle konuya devam ediyorlar. yine 3. film de 9 yıl sonra çekiliyor ve filmdeki 9 yıl sonraki halleriyle konuya devam ediyorlar. bir çiftin yaşadığı bütün duyguların anlatıldığı filmi başka film izlemek için herhangi bir tercihiniz yoksa size öneriyorum değerli yazarlar.
devamını gör...

freud'un psikoanalitik gelişim kuramına göre psikoseksüel kişilik gelişimi yaşamın ilk yıllarında her biri cinsel uyarılmaya duyarlı belli bölgelerde olur. yaşamın 0-18 aylık ilk kısmını kapsayan oral dönemde erotojenik bölge ağız ve çevresidir. 1,5 yaş ile 3 yaş arasında gerçekleşen anal dönemde ise bu erotojenik bölge ve libido odağı anüs ve çevresidir. yaşamın 3 yaş ile 6 yaş arasındaki dönemi kapsayan fallik dönemde ise bu bölge genital organlardır. işte fiksasyon kelimesi de tam da bu noktada karşımıza çıkmaktadır.

kişi gelişim dönemi içerisinde, erotojenik bölgenin haz ihtiyacı eksik veya fazla doyuma ulaşırsa bireyde fiksasyon yaşanır. yani bir nevi takılma da diyebiliriz. işte burda yaşanan bu takılma durumu, bireyin yetişkinlik döneminde kendisini gösterir. örnek verecek olursak, anal dönemde birey, anüs kaslarını kontrol edebilmeyi öğrenir. kas kontrolü ile tutma veya bırakma eylemlerinden birey haz almaktadır. eğer bu haz eksik veya fazla olursa birey bu dönemde fiksasyon yaşar ve bu durum kendisini yetişkinlik döneminde gösterir. anal dönemde oluşan bu durum kendisini iki farklı şekilde gösterir: anal tutuculuk ve anal salıcı tepki. anal tutuculuk yaşayan bireyler ilerde inatçı, aşırı düzenli, aşırı titiz, cimri gibi kişilik özellikleri gösterirken, anal salıcılık kişilik özellikleri savurganlık, dağınıklık, yıkıcık, dürtüsellik olarak sıralanabilmektedir.

oral dönemi dönemsel olarak iki kısma ayırabiliriz. oral edilgen dönem, doğumdan diş çıkarmaya kadar süren dönemi ifade eder. eğer bu dönemde bir fiksasyon yaşanırsa, birey aşırı bağımlılık, saflık, edilgenlik, iyimserlik, onaylanma veya desteklenme ihtiyacı gibi kişilik özellikleri gösterecektir. diğer dönem ise oral agresif dönemdir. bu dönem dişlerin çıkmaya başlamasından itibaren devam eden süreci belirtir. eğer birey bu dönemde bir fiksasyon yaşarsa, kötümser, sömürücü, kırıcı, agresif, münakaşacı özellikler gösterecektir. ayrıca tırnak yeme, sigara içme, çok küfür etme gibi davranışlar da oral dönemde yaşanmış bir fiksasyon belirtisidir.

sevgili psy active'nin ricası ile kaleme alınmıştır. kendisine teşekkürü borç bilirim.
devamını gör...

bazen gurur, bazen dram, bazen ders, bazen duadır.
ezcümle sonsuz mesai.
dün boyumu aşan iki oğlumla gittiğim yerde müthiş bir gurur duydum. onların cüssesinin ihtişamına ihtiyaç duyuyordum ve oldu.
çok yakışıklılar, kimin oğulları bunlar.*
bu aralar kızımın dramları bitmiyor.
sınavları bir yandan, manevi halleri bir yandan.
yılların üstüne kimya çalıştık.
allahtan kimya seviyorum.
ders üstüne motivasyon yüklemesi yaptım.
psikoloji de bende.
sabah bana dua notu bıraktı ve okula gitti.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

70'li yıllarda televizyonun çıkmadığı zamanların radyo klasiği. trt radyolarında her sabah dinlenen radyo tiyatrosu. ismi gibi yarın ne olacağı merakla beklenirmiş bu piyeslerde. o zamanın heyecanı da öyle olacak ki adeta radyonun içine düşülürmüş piyes dinlerken.
devamını gör...

çok kibar, aklı başında, düzgün harika insan. nasıl övsem nasıl övsem yahu mikemmelll bir kişilik. tanısanız bayılırsınız. öyle tatlı, sevimli, oturaklı bir komşu. diğerleri hep g.telek hep pislik ııhh igrenç yaratıklar.

(narsistik kişilik bozukluğu)
kendi kendimin üst komşusuyumdur. canım kendim ya hahahah.
devamını gör...

buraya ara ara gelip hâl hatır sormak istiyorum. naptınız diyesim geliyor yazıp, karalayanlara.
uzun uzun yazmanın verdiği rahatlık var bu başlıkta. kim okuyor kim okumuyor pek umrunda değil aslında. bir şeyler çıksın içinden. dök dökebildiğin kadar....

normalde de öyle değil mi? anlatıyorsun uzun uzun kim dinliyor? dinlemeye çalışanda haklı bir yerde. film kopuyor bir yerden sonra yine kendi sorunlarına dalıyorsun. bu yüzden dinlenmiyorum anlamıyorlar beni diye çok yargılamamalı insanları.
sen kimi o kadar dikkatle dinleyebiliyorsun?
sadece merak ettiğini dinlersin orada da bir motivasyon vardır.
bir amaç olmalı değil mi? seni bir yerelere çeken konu olmalı, bir insan olmalı. ortak bir payda olmalı insanlar başka türlü buluşamaz başka türlü birbirlerine dokunamaz.
kopmadan sadece akışa kendini kaptırdığın, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın seni bir görevmiş gibi dinlemeye çalışmayan biri olmalı.
bir konu olmalı tartışacağın ve üzerine uzun uzun konuşacağın.
hayat başka türlü geçmez. geçen'in tadı olmaz. çok yavan çok çorak olan şeyler sancı verir.
devamını gör...

naif kelimesidir. genellikle hatalı olarak nahif anlamında kullanır.
devamını gör...

düz insan.

ancak büyük ihtimalle, bir aşk ilişkisinde kıymeti bilinmeyecektir. zira insanların büyük bir kısmı gizemli olana meraklıdır. gizemi çözüp heveslerini alana kadar...
devamını gör...

yönetmenliğini david fincher'ın yaptığı başrolünde micheal douglas'ın olduğu 1997 yapımı filmdir. gerilim/gizem türündeki filmlerin içinde en başarılılarından biri.

kardeşinin aldığı doğum günü hediyesiyle hayatı değişen bir iş adamını anlatıyor. baştan sona nabzınızın hiç azalmadığı sürprizlerle dolu bir film. tavsiye edilir.
devamını gör...


“ insan istese bile fazla uzağa gidemez.”


küçük prens- antonie de saibt- exuper
devamını gör...

evliliği bir sorun olarak görmek sorunların en büyüğü olabilir. evliliğe "sorun" gözüyle bakmayanlar için diğer herşey aşılabilir küçük sorunumsular olarak yerini alır.
devamını gör...

boynuma sarılı haldeyken yerine geçmesini söylediğim 7 yaşındaki hanımefendinin
'benim yerim burası başka yere gitmiyorum' demesidir..
özledim seni minik kız..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim