rus doktorlar sergey agapkin ve georgiy sapronov yeni tip koronavirüsün (covid-19) sadece akciğerleri değil, aynı zamanda beyni, kalbi, karaciğeri ve gastrointestinal sistemi de etkileyebileceğini kaydetti.
sapronov, covid-19 hastalığını geçiren bazı hastalarda, gaz değişimini engelleyen ve vücudun oksijen satürasyonunu azaltan pulmoner fibroz oluştuğunu belirtti.
kalbin covid-19'u atlatan hastalarda lezyonların görüldüğü ikinci organ olduğunu belirten sapronov, bu durumda en ciddi komplikasyonun miyokardit ve kan pıhtılaşması nedeniyle kalp kasının iletkenliğinin ihlali olabileceğini ifade etti.
dr. sergey agapkin ise, covid-19'un sinir sistemini etkileyebileceğine dikkat çekerek, geçen ilkbaharda iyileşen hastaların şu anda yüksek oranda depresyon yaşadığına vurgu yaptı. bazı hastaların halsizlik, yorgunluk ve sinirliliğin eşlik ettiği post-viral asteni sendromu yaşadığını belirtti.
hindistan'da 60 yaşındaki milind ketkar covid-19 nedeniyle akciğerlerinde oluşan iltihabın ven trombozuna neden olduğunu söyledi. ven trombozu, genelde bacaklarda oluşan kan pıhtılarından kaynaklanıyor.
doktor ben littlewood-hillsdon, covid-19'un neden uzun süren bir hastalık olduğunun henüz anlaşılamadığını söyledi. “uzun covid "in resmi bir tıbbi terim olmadığını, ancak semptomları, dünya sağlık örgütü tarafından resmi olarak tanınan iki haftalık semptom süresinden daha uzun süre devam eden kişileri tanımlamak için konuşma dilinde kullanılan bir terim olduğunu açıkladı.
devamını gör...

az insan,çok huzur.
devamını gör...

veli ağbaba'nın söylediğine göre malatya'dan, almanya'ya gezi için giden 45 kişiden 43'ü geri dönmemiş.
kimin eline fırsat geçse o değerlendiriyor.
devamını gör...

şöyle de bir müziği vardı hatta...

buradan

hatırlamak, duymak ve videonun alttaki yorumları okumak hüzünlendirdi.
özlenen zamanlar, çocukluk, gençlik...
teşekkürler bence güzel bir başlık oldu bu. *
devamını gör...

yaza yaza inandırmayla uğraşacağına resmini koyan yazar olmaktır.
devamını gör...

başlayalım bakalım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir rus halk şarkısıdır. tam düpedüz çevirirseniz ''çayırlarım'' manasına gelmektedir. 1933 senesinde lev knipper tarafından bestelenmiş, victor gusev tarafından da sözleri yazılmıştır.
devamını gör...

ben her yazarı seviyorum. hepsi de emek veriyor sonuçta. bazıları biraz daha dikkat ederse de çiçek gibi olur.
devamını gör...

düşünüyorum o halde varım üşeniyorum o halde yarın diye düşünmesi çok muhtemeldir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yedi güzel adam edebiyat müzesi.
devamını gör...

beni korkunç yalnızlığımın içerisine çekmekte oldukça başarılı fransız, gerçeküstücü şair. *

gerçeği sanki çözmüş, bütün o -safsata olarak adlandırılabilecek- insan duygularının nihai mucididir sanki. beni derinden yaralar, yeni yaralar açar.
her yerinden bıçaklar insanı... ama bir yaz gecesi rüyası kadar da güzeldir. "mutlu aşk yok mudur sahiden?" diye yakarır insan. hüzünle önüne döner ve o cevabı bekler.
cevap gelir: "mutlu aşk yoktur, ölmek sevmekten daha kolaydır."

elsa triolet için şiirler yazar hayatının sonuna değin. aşıktırlar birbirlerine. yakalamışlardır aşkı. aragon onun için şiirler yazar durur. bir gün elsa gözlerini kapar hayata. aragon bu yas havası içerisinde, elsa'nın anısı için- çekmeceleri karıştırır ve bir mektup bulur. mektupta birçok erkek ismi yazılıdır ve şöyle yazar elsa o mektupta: "herkes beni sevsin. bütün erkekler bana hayran olsun istiyorum."

o uzun listedeki isimler muhtemelen elsa'nın birlikte olduğu veya ona aşık olan erkeklerin isimleridir. ayrıca şu konu da aydınlatıcı olabilir: elsa daha erken bir döneminde vladimir vladimiroviç mayakovski'ye aşıktı. fakat mayakovski, elsa'nın kız kardeşi liliya brik için ilan etmiştir aşkını.

mektubu bulduğu andan itibaren aragon şüphe içinde yaşamaya başlar. ölene kadar yücegönüllülükle katlanır (aşkına duyduğu o yüce bağlılıkla) acısına. elsa belki de hiçbir zaman aşık değildi aragon'a ve belki de nemfomani hastasıydı. ne acı! böyle bir acıyla nasıl yaşayabilir insan! hayatı boyunca kandırılmıştı belki de aragon. uğruna yaşadığı elsa ve bakmaya doyamadığı elsa'nın gözleri belki de sahtekarca bakıyordu başından beri.

fakat aragon işte... çok yücegönüllü, çok aşık. * hem onun anısına saygısızlık etmek mi? asla!


öyle derin ki gözlerin içmeye eğilince
yansıdığını gördüm orda tüm güneşlerin
oraya sığınışını bütün ümitsizlerin
öyle derin ki belleğim kayboldu içlerinde.

devamını gör...

bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
kimse kimsenin küfürlü tanımını görmek zorunda değil .
devamını gör...

fıstık. bildiğimiz kavrulmuş fıstık. daha güzel giden bir şey tatmadım. ama özgürce yiyememek acıtıyor. kalori neticede çok kilo yapıyor.
devamını gör...

trafik canavarı

reklamlar çıkıyor, kazalara falan dikkat etmek için ama aşağıya bıraktığım görsel de olunca ben çok korkuyordum. sanki akşam yola çıkınca bi yerden gelip bizi yiyecek zannediyordum. hep derdim babama inşallah bu canavar karşımıza çıkmaz diye. naparsınız çocukluk işte

ilgili resim burada
edit: link düzeltilmiştir
devamını gör...

bu vatan için canını feda etmiş şehitlerimiz.
devamını gör...

nedensellik ilkesi baz alınarak bakıldığında spinoza düşüncesiyle paralellik gösteren bir teori.

spinoza düşüncesine göre de, evrende hiçbir şey kendiliğinden, nedensiz olarak ortaya çıkmaz. var olan her şeyin, gerçekleşen her olayın, beliren her düşüncenin ortaya çıkmasını zorunlu kılan bir ya da birden çok neden vardır.

ve ortaya çıkmış olan bu şey ya da düşüncenin kendisi de yine zorunlu olarak bir başka şeyin ya da düşüncenin ortaya çıkmasında neden olur.
devamını gör...

çıkış yolu tam bir treking yolu olan, ormanlık bir dağ başına inşa edilen, tarihi manastır. restorasyon öncesi daha sahiciydi. benim için doğası daha kıymetlidir. *karadeniz'de görülesi tarihi mekan. aynı zamanda muhteşem bir vadi olan altındere vadisi 'ne çok yakındır. hemen ordan vadiye geçilebilir.
devamını gör...

meslek sahibi olup para kazanınca tüm planlarım annem üzerine. annem ve istekleri olacak. hatta içimden ne geliyorsa en güzelini anneme alacağım. en iyisini hak ediyor. babam üzerine planım yok. doğduğumda annemle kan uyuşmazlığı sebebiyle problem yaşadım. kanımın değişmesi gerekiyordu. topuğumdan sürekli kan alıyorlarmış. babama tedavi olmam gerektiğini söylemişler, babam da"ölürse ölsün! "demiş. kendi çocuğunu doğduğu andan istemeyen biri üzerine niçin plan kurayım ki? sağ olsun baktı, büyütüyor ama biliyorum ki içten içe de *erkek*olmadığım için hani benim elimde ya benden nefret ediyor. annemin de babamın bana" ölürse ölsün! "deyişini gururla demesi can acıtıcı ve düşüncesizce. değişiksiniz.
devamını gör...

30 yaşındayım ve kafasını o kadar sevdim ki...!

vay be diyorum çoğu zaman; bu ülkede bir kadın olarak hayatta kalabilmiş ve ömrünün yarısını fena olmayacak şekilde bitirebilmişsin.

terk edilmeler, üzüntüler, sevinçler, kaybedişler de oldukça fazla heybemde. sırtımda değil, tekerlekli bir bavul içerisinde taşıyorum onları. şekillenmemdeki yardımlarından ayrı ayrı öpüyorum hepsini.

bir çınar gibi köklerimi daha derine; dallarımı sonsuz göğe açıyorum.

büyüyorum. yaşlanıyorum. aydınlanıyorum. anlıyorum. affediyorum.

hilkat garibesi gibi değil, aydınlık yüzlü bilgeler gibi...
devamını gör...

doğup büyüdüğüm ilçedir.şuanki bilgiye göre 108.000 nüfusludur.
2007 verilerine nüfusu 70.000'dir.somanın göç alma potansiyeli buradan anlaşılabilir.
sınırlarında birçok maden ocağı ve bir termik santral bulunur.nufüsun çoğu madende ve santralde çalışır.
yer altı kaynakları:linyit kömürü açısından çok zengindir.bunun yanı sıra çinko ve manyezit yatakları bulunmaktadır.ancak şuana kadar hiçbir şirketin ilgisini çekmemiş olacak ki,maden ocağı açılmamıştır.
santral:türkiye elektiriğinin %20'sini karşılayan bir santraldir.1950 yılında açılmıştır.o dönemde işçi kıtlığı olmuş olacak ki köylerden insanlar toplanıp 60 gün madenlerde santral için çalıştırılmış.büyük dedemde bunlardan biridir.

değerleri:saymakla bitmez ancak kültürel değerlere tarih başlığında değineceğim.leblebi her ne kadar çoruma ait olsa da somanın unutulmuş değerlerinden biridir.şuanda üreticisi bulunmamakla birlikte 40 yaş üstü somalıların dilinde bir türküdür.helvası ile de meşhurdur.özellikle tahin helvası.somada birçok helva üreticisi bulunur.en eskiler karcıoğlu helvadır.bir gün yolunuz düşerse alınız,yiyiniz.

tarihi:soma ilçesi aslında bugün ki konumundan ziyade,halen varlığını sürdüren darkale köyünde kurulmuştur.tam net tarih verilemesede,m.ö 350 civarı olduğu tahmin edilir.önceleri pergamon krallığına bağlı iken roma'lılara,doğu romalılar'a,araplar'a,anadolu selçuklular'a,osmanlılar'a,yunan'a ve nitekim türkiye cumhuriyetine bağlı kalmıştır.1 d.s dönemine kadar kayda değer bir olayı yoktur.sade bir kazadır.aydın vilayetine bağlı kalmıştır.(aydın vilayeti-saruhan sancağı-soma kazası).

bu devletler,bir çok eser vermişlerdir.en önemlisi kırkoluk camisidir.altından dere geçen nadir camilerden olup,yapımında kullanılan çiviler bile ahşaptır.çeşmesinde ve kapısında bizans döneminde kalma ve bizansa özgü bezemeler görülmektedir.camiye entegre bir çeşmeside vardır.cami ile aynı adı taşır.somalılar oranın suyu için kurşun atar kurşun yer.bunun dışında çarşı camisi,damgacı camisi*,ulu cami balcı hanı,balık hali vs.de önemli eserlerdir.merak edenler.ulusal tez merkezinden bilgi edinebilirler.çok detaylı ve akademik bilgi alabilirsiniz.

ulupınar simidi:savaştepe unundan,balıkesir suyunda,yeni çıktı fırından sloganıyla satılan bir tür simittir.

seher ali:somanın merkezinde yani çınar denen mevki de heykeli bulunur.olayı anlatmak gerekirse;
seher ali yada yerel adıyla zeher ali somalı efelerdendir.yunan kuvvetleri ikinci taaruzlarında somayı işgal için gelirler.turgutalp civarında bigadiç milli taburundan iki çavuşumuzu şehit ederler(bu şehitlerimiz şuan turgutalpte yatmaktadırlar),kalan birliklerimiz ise bugün belkent dediğimiz sırtlara doğru çekilirler.bölge de 147.alay bağlısı birlikler vardır.kazım özalp komutasındadır.(bu bilgiler teyite muhtaçtır.şahsım bu bilgileri edineli çok olmuştur.)
yunan kuvvetleri bugün hala ayakta olan postane binasına kadar gelirler ve trompetlerini çalarak ilerlemeye başlarlar.bunu duyan zeher alimiz,(çınar ile postane arası 1.5 dk.)gururuna yediremez ve ateş eder.bir yunan atını vurur ancak yakalanır ve çınar ağacına asılmak suretiyle idam edilir.

bugün zeher alimizi tanıyan insan sayısı çok değildir.benim gibi koyu somalı birini en çokta bu üzmektedir.

verilebilecek çok bilgi var fakat kirlilik yapmak istemiyorum. eğer somaya gelecekseniz ve bilgi almak istiyorsanız mail atabilirsiniz.
[email protected]
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim