siyahın en çok yakıştığı şey
kıyafet.
devamını gör...
regl
tarihçesi ilginç olan hede. günümüzde ortalama bir kadın 80ml civarı kan kaybı yaşarken, antik yunanda 500ml civarı kan kaybı normal, hatta sağlıklı olarak görülebiliyordu. yani kadınların kurbanlık hayvan gibi kan dökmesi sağlıklı bir şey olarak değerlendiriliyordu.
devamını gör...
erkeğin ısıtma fonksiyonu
erkek bir meta değildir, cinsiyetçi başlıkları kınıyorum*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
yorgunum, bugün de yorgunum. dün ve ondan önceki, senin olmadigin her gun gibi. bu sigarayı da sana yakıyorum , öbür dünyada senin yanına gelmem dileğiyle :)
seni seven
merdumgiriz
seni seven
merdumgiriz
devamını gör...
aşık olunan kişi reddederse alınacak pozisyon
fikirini değiştirir mi diye 3 - 5 sene daha bekler yoluma bakarım.
edit : leyla ile mecnun dizisinden alintidir.
edit : leyla ile mecnun dizisinden alintidir.
devamını gör...
adnan oktar
tökezleyen gergedan dansıyla kediciklerin gönlüne taht kurmuş insan.
devamını gör...
güne bir stefan zweig sözü bırak
insan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. bekleyip durur insan. hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. hiçbir şey olmaz. insan yalnız kalır. yalnız. yalnız...
-satranç-
-satranç-
devamını gör...
bıyık söylencesi
bir tahsin yücel romanıdır.
romanı ilk okuduğumda çok beğendiğimi ama içselleştiremediğimi anlamam için benzer bir olay yaşamam ve romanı tekrar okumam gerekti. ve tahsin yücel’in ne kader büyük bir yazar olduğunu o zaman yeniden anladım.
benim saçma hikayem uzunca bir süre kesmediğim sakallarımı yeni aldığım tıraş makinesini denemek için kesmeye karar vermemle başladı.
hangi akla hizmetse makineyi önce çeneme götürdüm ve o bilindik cızırtı ile birlikte çenemdeki sakallar bir anda yok oldu. aynada bana bakan adam bir anda wolverine ‘e dönüştü. ama logan filmindeki kendinden vaz geçmiş haline. bu böyle olmaz deyip yanakları da tıraş edince amatör bir barış manço bıyığına sahip oldum ve kuzguna şahin görünen bir yavru olduğum için de bu hali çok beğendim. aslında o halimi görseniz allah’ın yarattığına inanılmayacak kadar çirkin bir halde olduğumu söylerdiniz.
ve hemen dışarı çıktım. arabayla ilerlerken bir kavşakta yol hakkı benim olduğu için dönerken bir başka arabayla burun buruna geldim ama karşımdaki şoför kafasıyla selam verip yolu bana bıraktı. yaşadığım küçük şehirde böyle bir şeyin olması mümkün değildi. o gün hala şehirde dünya döner kavşak günü olarak kutlanır.
ikinci olay ise daha ilginç. esnafın umursamazlığı ile meşhur olduğu şehirde bir şeyler almak için bir dükkana girdiğimde yayılmış oturan iki adam bir anda oturuşunu düzeltip “ abi hoş geldin” dediler. benden en az 15 yaş büyük olan iki adamın bana abi demesine mi şaşayım, yoksa esnafın bu tavrını daha önce hiç görmediğime mi yanayım bilemedim.
ve bu gün boyu devam ettim. bir arz bir ikram anlatamam. ben o gazla bir sene freak show gibi dolaştım. ve o sene anladım ki bıyık söylencesi diye bir şey var.
bir taşra kasabasında bıyık bıraktığı andan itibaren hayatı değişen cumali’nin hikayesi bu ve cumali’nin git gide bıyığı taşıyan kişiye dönüşmesinin. eğer türk edebiyatında bir başyapıt okumak istiyorsanız hemen alın ve okuyun.
romanı ilk okuduğumda çok beğendiğimi ama içselleştiremediğimi anlamam için benzer bir olay yaşamam ve romanı tekrar okumam gerekti. ve tahsin yücel’in ne kader büyük bir yazar olduğunu o zaman yeniden anladım.
benim saçma hikayem uzunca bir süre kesmediğim sakallarımı yeni aldığım tıraş makinesini denemek için kesmeye karar vermemle başladı.
hangi akla hizmetse makineyi önce çeneme götürdüm ve o bilindik cızırtı ile birlikte çenemdeki sakallar bir anda yok oldu. aynada bana bakan adam bir anda wolverine ‘e dönüştü. ama logan filmindeki kendinden vaz geçmiş haline. bu böyle olmaz deyip yanakları da tıraş edince amatör bir barış manço bıyığına sahip oldum ve kuzguna şahin görünen bir yavru olduğum için de bu hali çok beğendim. aslında o halimi görseniz allah’ın yarattığına inanılmayacak kadar çirkin bir halde olduğumu söylerdiniz.
ve hemen dışarı çıktım. arabayla ilerlerken bir kavşakta yol hakkı benim olduğu için dönerken bir başka arabayla burun buruna geldim ama karşımdaki şoför kafasıyla selam verip yolu bana bıraktı. yaşadığım küçük şehirde böyle bir şeyin olması mümkün değildi. o gün hala şehirde dünya döner kavşak günü olarak kutlanır.
ikinci olay ise daha ilginç. esnafın umursamazlığı ile meşhur olduğu şehirde bir şeyler almak için bir dükkana girdiğimde yayılmış oturan iki adam bir anda oturuşunu düzeltip “ abi hoş geldin” dediler. benden en az 15 yaş büyük olan iki adamın bana abi demesine mi şaşayım, yoksa esnafın bu tavrını daha önce hiç görmediğime mi yanayım bilemedim.
ve bu gün boyu devam ettim. bir arz bir ikram anlatamam. ben o gazla bir sene freak show gibi dolaştım. ve o sene anladım ki bıyık söylencesi diye bir şey var.
bir taşra kasabasında bıyık bıraktığı andan itibaren hayatı değişen cumali’nin hikayesi bu ve cumali’nin git gide bıyığı taşıyan kişiye dönüşmesinin. eğer türk edebiyatında bir başyapıt okumak istiyorsanız hemen alın ve okuyun.
devamını gör...
z kuşağının normal sözlük'e girişinin yasaklanması gerekliliği
19um z kuşağıyım böyle güzel bir yerde kimseye ne hakaret ederim ne de hakaret dolu entry girerim z kuşağının çoğu saygısız ve empati duyguları az içlerindeyim ama bunu kabul ederim
devamını gör...
tarçın ve arkadaşları
gülçin, nurçin ve yalçın'dır. başlayınca büyük bir keyifle televizyonun başına geçerdim. ah seni çok özledim tarçınlı kekim.
tarçın ve arkadaşları bir ormanda yaşardı ve çeşitli el işleri yaparlardı.
tarçın ve arkadaşları bir ormanda yaşardı ve çeşitli el işleri yaparlardı.
devamını gör...
avrupalılar o kadar keşif ve buluş yaparken doğulular ne yapıyordu sorunsalı
o sırada malum töreleri ve toplumsal değer yargılarını icat etmektelerdi kendileri.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
eğer ülkemizde bir uzay ajansı olsaydı, oraya astronot olmak için önce kpss ye girer sonra yıllarca atama beklerdin diye düşünmüştüm.
devamını gör...
regl anıları
üstteki bir girdide "lütfen foto da koyulsun kuru kuru olmasın." denilmiş. o girdiyi okurken gözüm önümdeki nevresim örtüsünde yer alan regl lekesine kaydı.
ben onu her ay görüyorum ve ondan utanmıyorum. hiç utanmadım. övünmedim de, tiksinmedim de... regl olmak ergenliğe girmiş her kız çocuğu ve yetişkin kadın için soğan doğrarken gözünün yaşarması gibi bir şey ya da elinizin kesilmesi gibi. "eee ne olmuş yani?" denilecek bir şey.
regl ile arasındaki problemi çözememiş insanlar için söyleyecek bir sürü lafım var, o ayrı mesele ama niye bir anı anlatmam gerektiğini de anlayamadım. regl, gördüğümüz kötü bir rüya değil ki... her regl olduğumuzda hayat bizim için durmuyor. dolayısıyla "regl anısı" olabilecek bir şey yok. hani "suya girdim boğuluyordum" gibi sıradışı bir şey değil.
erkekler için reglin bir bilinmezlik ve merak uyandırıcı bir şey olduğunun farkındayım. ve sorabilirsiniz, elimden geldiğince kendi bedenimde yaşadıklarımı anlatabilirim. bence bunu merak etmek de çok anlaşılır bir şey. ben de erkek olsam, merak ederdim.
mesela ben bir erkeğin tek eliyle 20 kiloyu nasıl kaldırabildiğini çok merak ediyorum. çok küçük yaştan beri merak ediyorum üstelik. sesinin kalın olmasının nasıl bir his olduğunu, traş olmanın ferahlığını da merak ediyorum. çok isterdim ömrümün bir haftası erkek olmayı.
ben onu her ay görüyorum ve ondan utanmıyorum. hiç utanmadım. övünmedim de, tiksinmedim de... regl olmak ergenliğe girmiş her kız çocuğu ve yetişkin kadın için soğan doğrarken gözünün yaşarması gibi bir şey ya da elinizin kesilmesi gibi. "eee ne olmuş yani?" denilecek bir şey.
regl ile arasındaki problemi çözememiş insanlar için söyleyecek bir sürü lafım var, o ayrı mesele ama niye bir anı anlatmam gerektiğini de anlayamadım. regl, gördüğümüz kötü bir rüya değil ki... her regl olduğumuzda hayat bizim için durmuyor. dolayısıyla "regl anısı" olabilecek bir şey yok. hani "suya girdim boğuluyordum" gibi sıradışı bir şey değil.
erkekler için reglin bir bilinmezlik ve merak uyandırıcı bir şey olduğunun farkındayım. ve sorabilirsiniz, elimden geldiğince kendi bedenimde yaşadıklarımı anlatabilirim. bence bunu merak etmek de çok anlaşılır bir şey. ben de erkek olsam, merak ederdim.
mesela ben bir erkeğin tek eliyle 20 kiloyu nasıl kaldırabildiğini çok merak ediyorum. çok küçük yaştan beri merak ediyorum üstelik. sesinin kalın olmasının nasıl bir his olduğunu, traş olmanın ferahlığını da merak ediyorum. çok isterdim ömrümün bir haftası erkek olmayı.
devamını gör...
yüzük bağımlılığı
bu öyle bir bağımlılık ki, kendi yüzüklerini yapmaya kadar gidebiliyor... ojellerle bütünleşen muhteşem yüzükleri parmaklarınıza takıp ellerinize baktığınızı ve mutlu olduğunuzu düşünün. kahve içerken, çantamdan birşeyler çıkarırken, telefonumu elime aldığımda ellerime bakıp mutlu olmama sebep oluyor o yüzükler. yaşayan bilir bunu. öyle her yüzüğü beğenemez yüzük bağımlıları. ama beğendiği yüzüklerle bütünleşir adeta. o güzellik, o hava... anlayamazsınız.
devamını gör...
balıkesir denince akla gelenler
balıkesir, çocukluğumun yaz tatilleridir.
küçükkuyu-altınoluk arasında her yaz gittiğimiz, benim sabahtan akşama dek denizden çıkmadığım için simsiyah olan tenimdir.
aslında balıkesir, çocukluğuma umarsızca duyduğum özlemdir.
küçükkuyu-altınoluk arasında her yaz gittiğimiz, benim sabahtan akşama dek denizden çıkmadığım için simsiyah olan tenimdir.
aslında balıkesir, çocukluğuma umarsızca duyduğum özlemdir.
devamını gör...
silverdin
her evde ya da apartmanda bir tane olması gereken, yıllarca bitmeyen yanık kremi. evde bir tane var, konu komşu ortak kullanıyoruz.
devamını gör...
fevkalade
beklenmedik, alışılmadık anlamına gelen bu söz bana nazım hikmet’ in aşağıdaki şiirini hatırlatır.
fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime
“fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime,
toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.
kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen
ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı
dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için.
dünyayı dolaşmak,
görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim.
hâlbuki ben
yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım avrupa yolculuğumu.
mavi pulu asya’da damgalanmış
bir tek mektup bile almadım.
ben ve bizim mahalle bakkalı
ikimiz de kuvvetle meçhulüz amerika’da.
fakat ne zarar,
çin’den ispanya’ya, ümit burnu’ndan alaska’ya kadar
her mili bahride, her kilometrede dostum ve düşmanım var.
dostlar ki bir kerre bile selâmlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz.
ve düşmanlar ki kanıma susamışlar
kanlarına susamışım.
benim kuvvetim :
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır.
dünya ve insanları yüreğimde sır
ilmimde muamma değildirler.
ben kurtarıp kellemi nida ve sual işaretlerinden,
büyük kavgada
açık ve endişesiz
girdim safıma.
ve dışında bu safın
toprak ve sen
bana kâfi gelmiyorsunuz.
hâlbuki sen harikulâde güzelsin
toprak sıcak ve güzeldir.”
devamını gör...
sakarya'da 16 yaşındaki gencin intihar etmesi
okul yüzü göremeyen arkadaş kavramı olamayan gençlerin durumudur. ergenler maalesef yaşlarının olağan ilgi ihtiyacı nedeniyle sosyal medyaya sarılıyor. ait olmak istiyor bir yere normal olarak sanal da olsa. oradaysa acımasız bir linç var.
olağan aidiyetlerin kalmadığı bu pandemi sürecinde acilen 18 yaş altına sosyal medya kullanımı kısıtlanmalıdır. olağan sosyalleşmeyi yaşayamadıkları bir dönemde, 18 yaşın altındakiler olağan zamandaki gibi sosyal medyada bulunmamalıdır.
çünkü orada manyakça birbirini linç edenlerin vardığı sonuç bir ergen için yaşamına son vermek olabiliyor.
olağan aidiyetlerin kalmadığı bu pandemi sürecinde acilen 18 yaş altına sosyal medya kullanımı kısıtlanmalıdır. olağan sosyalleşmeyi yaşayamadıkları bir dönemde, 18 yaşın altındakiler olağan zamandaki gibi sosyal medyada bulunmamalıdır.
çünkü orada manyakça birbirini linç edenlerin vardığı sonuç bir ergen için yaşamına son vermek olabiliyor.
devamını gör...