şşş alooo kime ne benim ne giyeceğimden ya da vaziyetim neden erkek arkadaşıma etiket olacakmış kim açtı bu başlığı??? ben nerde ne giyeceğimi bilmiyor muyum?
devamını gör...

bir öğrenci olarak taksiye bindiğimde hissettiğim durumdur...
devamını gör...

“biçim, yol, tarz” anlamlarına sahip kelimedir.
devamını gör...

ben bilmem babana so-r-
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vefatının üzerinden 67 yıl geçmiş. buna rağmen sözcükleri, ifadeleri, tasvir ettiği haller halen içimizde bir yerlere dokunabiliyor.

havada bulut adlı kitabındaki öyküleri trt tarafından dizileştirilmişti, ben ilk çekildiği sıralar izleyememiştim. her şeyin bir zamanı var sahiden de, sakin bir kafayla izlediğimde sanki kitabının sokaklarında yürür gibi hissettim. bir eserin hem kendini hem farklı yorumlarını izledikçe esere dair bir evren oluşuyor akıllarda, bu evrenin gücünün yaratıcısına bağlı olduğunu kanıtlayan bir anlatıcıdır sait faik, bu nedenle türk edebiyatında apayrı bir yeri vardır.

havada bulut'un dizisi için:

devamını gör...

benim kara şapşalım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gün geçmiyor ki sevdiğim bir yazar yayın yapmasın! sesinin zippodan çıkan çın sesi kadar cool olduğunu düşündüğüm yazarımızın ve dostunun gerçekleştirdiği programı sabırsızlıkla bekliyorum. uzun zaman sonra radyoda canlı program takip etmeye başladım, emeği geçen herkesin eline sağlık.(bkz: swh)
devamını gör...

arada bir pringles alıyorum. uslu bir çocuk olursam magnum da alıyorum swh.
devamını gör...

yorgunum
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

akraba aile tanıdığı düğünü olunca böyle kendimi sandalyenin bir parçası gibi hissediyorum. neden buradayım ben napıyorum yemek bitti daha ne yapabilirim?
devamını gör...

mutlu bir hayat için gerekli olduğuna inandığım eylemdir. her gün yaptığınız kahvaltıda, sevdiğiniz minik bir kedide, içtiğiniz lezzetli bir kahvede, arkadaşlarınızla attığınız kahkahada mutluluğu bulmadıktan sonra hayatın ne anlamı kalıyor ki?
bir ömür mutlu olmak için büyük şeylerin gerçekleşmesini beklemekle geçmemeli bence.

aynı zamanda, yapılan araştırmalar da bu küçük şeylerin değerini anlamadığımızı ve bunlarının değerinin zamanla daha da yükseldiğini gösteriyor.
bu konu hakkında çok güzel bir yazı paylaşmak istiyorum: *


her günün sonunda günlük tutan bir adam varmış. gününü yazdıktan sonra bir yıl önce, beş yıl önce ve on yıl önce yazdıklarını okuyormuş. bunu çok uzun süredir her gece yapıyormuş.

tabii ki bu eylem amaçsız değilmiş, adamın bir şeyin peşinde olduğu ortadaymış. peki neyin peşinde miymiş?

gelecekte bir şeyler hakkında nasıl hissedeceğimizi tahmin etmekte çok da iyi olmadığımızı ortaya koyan çok sayıda araştırma var. olumsuz ve olumlu olayların gelecekteki duygusal etkisini tahmin etmede yanılabiliyoruz. dolayısıyla kendimizi mutluluk fırsatlarından mahrum bırakıyoruz.

bugün deneyimlediğimiz bazı şeylerin bize kaydetmeye değmeyecek kadar sıradan görünmesi muhtemeldir. ancak yeni araştırmalara göre, bu, gelecekte onları 'yeniden keşfettiğimizde' elde edilecek potansiyel mutluluğu hafife aldığımızı gösteriyor.


20 ağustos 2004 günü öğleden sonra saat 3'te bir yemekte ettiğimiz muhabbeti on yıl sonra yeniden keşfetmek beklenmedik bir neşe kaynağı olabilir.

yeniden keşfetmenin sevincini neden hafife alıyoruz? çünkü asla aynı kalmıyoruz. bugün olduğumuz kişinin gelecekte olacağımız kişi olacağını ve aynı şeylere aynı şekilde cevap vereceğimizi düşünme hatasına düşüyoruz. ayrıca bugün dünyevi olduğunu düşündüğümüz bu ayrıntıların sıradan statülerini koruyacağına ve ayrıntılara ilişkin hafızamızın doğru olacağına inanma eğilimindeyiz.

gerçek şu ki, hafızalarımız mükemmel değil - soluyorlar, üzerine bir şeyler yazılıyor, ve zamanla şekil değiştiriyorlar.

yakın zamanda yapılan bir çalışmada araştırmacılar, insanların görünüşte önemsiz deneyimlerini kaydettiklerinde ve gelecekte bunları yeniden keşfettiklerinde nasıl hissedeceklerini araştırdılar.

araştırmada ne yapıldı?
katılımcıların aşağıdaki durumlara verdikleri yanıtlardan oluşan zaman kapsülleri oluşturuldu:

katıldıkları son sosyal etkinlik;
yeni bir muhabbet;
oda arkadaşlarıyla nasıl tanıştıkları;
son zamanlarda dinledikleri üç şarkı;
içten bir şaka;
son zamanlarda çekilmiş bir fotoğraf;
facebook profillerinde paylaştıkları son durum;
son sınıf değerlendirmesinden bir alıntı; ve
son bir final sınavından bir soru.


her soru için, katılımcıların şunları tahmin etmesi gerekiyordu:

1. ne söylediklerini görmek için ne kadar meraklı olacakları;

2. neyi belgelediklerini gördükten sonra ne kadar şaşıracakları; ve

3. gelecekte her yanıtı ne kadar anlamlı ve ilginç bulacakları.

üç ay sonra, ilk yanıtlarını okumalarına (yeniden keşfetmelerine) izin verildi, ancak öncesinde bu yanıtları okumaya ne kadar meraklı olduklarını değerlendirmeyi tabii ki unutmadılar.

peki araştırma sonucunda ne buldular?
sonuçlar, katılımcıların özellikle gelecekte yanıtlarını okumaya ne kadar meraklı olacaklarını ve bu yanıtların onlar için ne kadar ilginç olacağını tahmin etmede hiç de iyi olmadıklarını gösterdi.

sadece üç ay sonra bile, kapsül onlar için beklediklerinden daha anlamlıydı.

böylece ikinci bir çalışma yaptılar
benzer ikinci bir çalışmada, araştırmacılar katılımcılardan bir sohbeti sıradan veya olağanüstü olarak değerlendirmelerini istedi. bir konuşma ne kadar sıradan derecelendirilirse, onu yeniden keşfetmenin ne kadar iyi olacağını o kadar çok kişi hafife aldı.

ve bir üçüncü bir çalışma bunu takip etti
üçüncü bir çalışmada, yakın bir ilişki içinde olan katılımcılardan olağanüstü bir gün (sevgililer günü) ve sıradan bir gün (14 şubat civarında tipik bir gün) deneyimlerini yazmaları istendi.

ilginç bir şekilde, olağan olaylara ilişkin algılar zamanla daha olağanüstü hale gelirken, olağanüstü olaylara ilişkin algılar da aynı derecede olağanüstü kalmıştır.

insanlar sıradan olaylar hakkında yazdıklarını olağanüstü olaylardan daha az hatırladılar.

ve (sonunda!), dördüncü çalışmayı da yapmadan duramadılar
dördüncü bir araştırma, insanların yeniden keşfetmenin sevincini küçümsedikleri için, deneyimlerini belgelemek için fırsatları atladıklarını ortaya çıkardı. gelecekte bu kayıtları hatırlayamadıkları için pişmanlık duyduklarını bildirdiler. görünüşe göre, geçmiş deneyimler için gelecekteki merakımızı küçümsemek bizim insani yöntemimiz. yeniden keşif sürecini ne kadar büyüleyici bulacağımızı da küçümseme eğilimindeyiz.

sonuç olarak, insanlar şu anda olan şeyleri belgeleme fırsatından vazgeçerler. bunun nedeni kısmen, insanların bir olay hakkında gerçekte yapabileceklerinden daha fazlasını hatırlayabileceklerine inanmalarıdır. bu genellikle olağanüstü değil, sıradan deneyimler için geçerlidir.

harvard business school'dan araştırmacı ting zhang, "genelde günümüzün sıradan anlarını gelecekte yeniden keşfedilmeye değer deneyimler olarak düşünmüyoruz. ancak çalışmalarımız çoğu zaman yanıldığımızı gösteriyor. şimdi sıradan olan şeyler aslında gelecekte daha sıra dışı ve beklediğimizden daha olağanüstü hale geliyor. insanlar, o anda pek anlamlı görünmese de, aylar öncesinden bir çalma listesini veya bir komşuyla eski bir şakayı yeniden keşfetmekten büyük keyif alıyor. çalışmalar, geleceğimizi yeniden keşfetme sevincini yaşatmak için mevcudiyeti hafife almamanın ve günlük hayatın sıradan anlarını belgelemenin önemini vurguluyor. "dedi.


kaynak
devamını gör...

kim popülerse onun edebiyatı yapılıyor aslında. insanlar onların ismini duyuyor bu yüzden de onları okuyor. bence asıl sorun onları da tam okumamaları. ünlü yazarın ünlü olan kitabı okunuyor yalnızca o yazarın o eserini ünlü yapanın ne olduğu ise tam bir muamma. ama okunan o tek eserle de yazar analizi yapmak biraz basit kalıyor doğrusu.
devamını gör...

mahlasını her gördüğümde yaratıcılığına hayran kalmakla beraber gülümsediğim, kısa ve öz tanımlarını takip ettiğim, özgüveni tam orjinal kafadaşımız.
devamını gör...

sinema salonunda izlediğim son film.vizyona girdikten çok kısa bir süre sonra ilk koronavirüs vakamız açıklanmıştı.

53. siyad türk sineması ödüllerine en iyi film,en iyi senaryo,en iyi yonetim,en iyi erkek oyuncu dahil olmak üzere 10 dalda aday olmuştur.
devamını gör...

#kitap-film

phoebe waller-bridge önderliğinde, jodie comer ve sandra oh'un başrollerini paylaştığı casuslu komedili dizi.

başrollerin kadın olması ve kadınlar etrafında dönmesi süper, müzikler harika. zamanında bu yüzden ilgimi çekmiş umutlarla izlemiştim fakat dizide olmayan bir şey var. mantık hataları mı ne bilmiyorum sevmekle sevmemek arasında gidip geliyorum. zaten 3. sezonu da bitirmedim hala duruyor devam edememiştim. ilk iki sezon yine iyiydi ama son sezon başlangıcı diziden tamamen koparmıştı beni. sanırım istediğim o büyüleyici atmosferi hissi, elektriği bilmiyorum bir şeyi tam olarak yakalayamadım. tam olacakken bünyem de hopp olmuyor.

--! spoiler !--

iki kadın arasındaki hastalıklı ilişki, birbirlerine olan benzerlikleri, kaçma kovalamaca takipler bunlar güzel şeyler. bir sonraki bölüme geçmek istiyorsun. pat bir yerde villanelle'nin cinayet işlemesi de şaşırtıyo çılgın şey. başlangıçta kendisini sevememiştim. zamanla ısınmıştım. özellikle hiçbir şey hissetmiyorum dediği bölümde. bunda jodie'nin oyunculuğu etkili sanırım. çok iyi ruh hali geçişlerini yansıtıyor. ama yine de abartı bir karakter olduğunu düşünüyorum. özellikle ilk izlediğimde bunu çok hissetmiştim. eve karakteri de başta sevip sonra nefret ettirdi kendinden.

sürekli ülke şehir değişikliği olması hoş. farklı atmosferler dinç tutuyor izleyiciyi. yine de bilemiyorum 3. sezonu bitirir miyim bitirmez miyim. çifti de merak ediyorum, sonlarını. ayh bilemiyorum böyle bir dizi işte.

--! spoiler !--
devamını gör...

doğaüstü olaylara inanmayan insandır. inanmıyorsa yaşasa bile farkedemeyeceği durumdur.
devamını gör...

güzel insanlar gidiyor nasılsa...
devamını gör...

bütün kitaplar hemen okunmak için alınmaz, bazı kitapların zamanı vardır. bunu bazılarımız çok iyi bilir.

bilge karasu'nun bir cümlesi vardı: okur kitap arar ama kitabın da okuru bulduğunu ben çok gördüm der. açıklanabilir bir şey söylemiyorum belki ama "rastlantıların" çoğu, açıklayamadığımız için rastlantı görünmez mi, der...

o yüzden çok da takmayın, alın...
devamını gör...

pavyonlar kapanınca dansözü eve çağırıyormuş diyolla.
orasına burasına ruble sokuyormuş utanmadan.
hayır o kadar dedim, çağır beni benim de belimden gelir ortyantal ama dinlemiyor.
insan yoldaşına ters gözle bakmaz diyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim