varoluşçuluğun atası olarak bilinen danimarkalı filozof sören kierkegaard’ın varoluşçuluğun 3 aşmasından(estetik,etikve dini aşama) ilki olan estetik aşmayı ele aldığı kitabıdır.

yaklaşık 280 sayfadan oluşan kitap, baş karakter johannes’in cordelia’yı etkileme, nişanlanma ve ayrılma sürecini ele alan bir günlüktür.

johannes kendini bir “estet” olarak tanımlamaktadır. onun için estetik haz diğer tüm duygulardan öndedir.

cordelia ile ilk buluşmaları için beklerken şunlar geçmektedir aklından:


“mehtaplı bir gecede güzel göllerimizden birinde kayıkla açılmayı oldum olası sevmişimdir. yelkeni sarar, kürekleri toplar, dümeni çıkartır, boylu boyunca uzanırım ve gök kubbeyi seyrederim. tekne dalgaların kucağında sallandığında, bulutlar güçlü rüzgârın ardı sıra hızla geçip de ay bir an kaybolup sonra yeniden belirdiğinde bu huzursuzlukta huzur bulurum. dalgaların hareketi kucağında sallar beni, kayığa çarpışları tekdüze bir ninni gibi gelir. bulutların hızlı uçuşları, ışık ve karanlığın birbirini kovalaması beni öylesine sarhoş eder ki uyanık olduğum halde düş görürüm. aslında benim şimdi de yaptığım budur. fırtınalı bir gölde böyle bir aşağı bir yukarı inip çıkmak ne eğlencelidir. insanın içinde fırtınaların esmesi ne eğlencelidir.”


johannes cordalia’yı baştan çıkarmayı başarır ancak şimdi cordalia onunla nişanlanmak istemektedir. ancak johannes için nişanlanma, estetik hazzı bitirecek bir toplumsal baskıdır. burada cordalia’yı ikna etmeye çalışır:

“cordelia’cığım
[[alıntı]]
aşk gizliliği sever -nişan bir gizin açıklanmasıdır; aşk sessizliği sever- nişan herkese duyurudur; aşk fısıldamayı sever- nişan yüksek sesli bir ilandır. ama cordelia’nın sanatıyla nişan, düşmanı aldatmak için gereken şey olacak. karanlık bir gecede, öteki gemiler için, bir fener asmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur, bu fener karanlıktan daha tehlikelidir.”

[[/alıntı]]

çabalaması nafiledir. cordalia ile nişanlanmıştır. johannes her ne kadar cordalia’yı çok sevse de onun estet prensibleri 6 aydan uzun bir ilişkiye izin vermez. bu aşamada cordelia’yı ayrılığa ikna etmeye çalışır, vicdani sorumluluğu üzerinden atmaya çalışır ve şu şekilde sonlandırır günlüğünü:


“onunla vedalaşmayacağım; hiçbir şey beni, her şeyi değiştiren ama sonucu etkilemeyen kadın gözyaşlarından ve kadın yakarışlarından daha fazla iğrendirmez. onu sevdim, ama şimdiden sonra ruhumu artık bağlayamaz. bir tanrı olsaydım neptün’ün bir su perisi için yaptığını yapardım ona: bir erkeğe dönüştürürdüm onu. yine de insanın kendini bir kızla şiirselleştirip şiirselleştiremeyeceğini; kızı, ilişkiden bıkanın kendisi olduğunu düşleyecek kadar gururlu kılıp kılmayacağım öğrenmeye değerdi gerçekten. oldukça ilginç bir epilog olabilir bu; kendi başına psikolojinin alanına girebilir, ayrıca inşam pek çok erotik gözlemle zenginleştirebilir.”
devamını gör...

bu düzen değişecek!.
devamını gör...

onlarca üst düzey yapımın çıktığı 2004 yılında çıkan half-life 2, görsel anlamda gerçek bir devrim niteliği taşıyan bir oyundu. pek az oyun aynı etkiyi verebilmiştir. valve, source engine ile çıtayı çok yükseltmişti. eskiden evde internet çok yaygın olmadığından ötürü, anca kasım 2004'te level dergisinin verdiği bir dvd'de bulunan e3 tanıtım videolarını izleyerek bilgim olmuştu yeni oyundan ve aynı videoyu ağzımın suyu aka aka kaç kez izledim, bilmiyorum.

oyun, özünde binbir türlü ayrıntıyla donatılmış. gözümüze çarpan görsel ayrıntıların yanı sıra, combine askerlerinin bize anlamsız gelen konuşmaları bile özenle yazılmış:



bu kanalda bulunan diğer videolardan da oyunla ilgili daha ilginç ayrıntılar öğrenebilirsiniz.

bu oyunla ilgili bir başka önemli özellik ise, günümüzde çıkan oyunlarda bile bu oyunda bulunan yüz ve dudak animasyonlarının bulunmamasıdır. bunu başarabilmek için de yüz kaslarının duyguları nasıl verdiğini araştıran bir psikoloğun* çalışmalarından yardım almış tasarımcı ken birdwell.

2005 yılında oynayabilmek için 3000 yeni türk lirasına masaüstü bilgisayar toplayıp 70 yeni türk lirasına da orijinal kutulusunu almıştım ve steam'le de tanışmama aracı olmuştu.
devamını gör...

allah çarpsın ki allah var.
devamını gör...

tek nefeste okuyabilene kitap hediye edeceğim kelimedir.

şaka şaka ama olabilir de tabi.

iç ses : ne de olsa kanıtlayamazlar.
devamını gör...

tam benlik kulüpmüş diyerek bir an cazibesine kapılmakla birlikte atayiz tosbağanın da dediği gibi şükürler olsun ki bir aydınlanma yaşayarak kararımdan vazgeçmiş bulunuyorum. kandıramazsın bizi domestic. *
devamını gör...



toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
ve ayın altında kağnılar
yürüyordu akşehir üzerinden afyon`a doğru.
devamını gör...

çok uyuz olurum bunlara. kız versiyonu da var bunun her iki tarafınki de acayip irite edici.
devamını gör...

denizin sorunudur. böyle bir durum ankara'ya bir şey yapamaz. deniz kaybeder.
devamını gör...

cevriye de çıktı, tam olduk.*
devamını gör...

şuan mesela.
devamını gör...

en büyük düşmanın, bakacağın en son yerde saklanır.
devamını gör...

tatlı dilli, güler yüzlü, ceylan gözlü bir yazar. çocukken yediğim bir şeker vardı, patlayan şeker, onun gibi kendisi. enerjimi yükseltiyor. *

daim olsun varlığı.
devamını gör...

osmanlı devletinin gerileme döneminde gerilemesini daha da hızlandırmış ve hazineyi de epey zarara uğratmış bir uygulama. şöyle ki: bir alimin çocuğu olduğu zaman nasılsa alimin çocuğu da alim olur mantığı ile ulema ilan edilip maaş bağlanır. çocuk büyüdüğünde görevi hazırdır. babadan oğula geçen ulemalıktır. liyakat gerektirmez.
devamını gör...

kimin ne düşündüğü.. umurum da bile değil..
devamını gör...

etimolojiye bayılırım. en ilginç bulduğum bir örneği paylaşmak istiyorum.
rusçada yoldaş anlamına gelen tovariş (товарищ) kelimesi. tovariş kelimesinin kökü товар yani tovar'dır ve bu kelime eski türkçedeki tavar sözcüğünden geçmiştir.
tavar mal anlamına gelir. (dîvânü lugâti’t-türk dizini (tdk) tavar- mal, davar·ı, 79, 234, 235, 238, 264, 265, 300. 303, 362;ııı, 310, 334, 338, 419, 420, 445, 447 bkz> tawar)
sonuç olarak tovariş(товарищ)ler devlet malıdır, bireysellik yoktur fjkghjjh
devamını gör...

mehmet boynukalın'ın tepki çeken 23 nisan paylaşımı için "cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmesini istemiş" yazan tipleme. dikkat et kanki, cumhuriyet fabrika ayarlarına dönerse kaçacak delik ararsın. az ötede şeriatçılık oyna.
devamını gör...

hayvanların varlığını, hissedebildiğini ve en önemlisi canlı olduklarını unuttuğumuzun kanıtıdır. yıllardır yalvarılıyor resmen, imza kampanyaları düzenleniyor hala tık yok. hayvanlar ki en masumu bu dünyanın, onların zulme uğradığı bir topluluk nasıl refaha kavuşabilir.
biri hayvana tecavüz eder, biri kedi besliyor diye bir kadını darp eder, diğeri gelir kedileri öldürüp pencereye asar, öbürü gelir köpeği bağlayıp aç bırakır, beriki gelir kedinin kuyruğunu kesip işkence eder, başkası gelir eşeğin ağzını metal telle bağlayıp dağa atar, başka bir aşağılık gelir hayvanı hedef tahtası yapar...
sonuç!!!!
bu masumların canı iki üç bin lira...
devamını gör...

hayata dair anlama gücünüz arttıkça, kelimeleriniz değişir. herkesin bilmediği kelimelerle cümleler kurmaya başlarsınız. tam kendinizi ifade edecek kadar dolmuş olursunuz ama anlattığınız şeyi anlayan kişilerin eksikliği yalnızlığınız olur.
devamını gör...

çerkes kızlarının isimlerinden biri.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim