yer, zaman ve mekana göre değişkenlik gösteren iletişim türüdür. kıyaslamak doğru olmaz. o an gelir mesaj atarsınız bir an gelir ararsınız.
devamını gör...



yerimi bilmem, bilmem ne taraftayım..
sesini duymam, ne zamandır araftayım...
devamını gör...

mevcut platformdan çaylaklık öncesinde haberdar olmuş ve katılmış, çaylaklıktan yazarlığa geçişi için bilmem kaç puan, bilmem kaç tanım, bilmem kaç favori yada beğeni almakla değil bir tıpçı edasıyla komiteye girmesi gereken, türetmekten yana olmayıp türetenleri tüketmekten yana girişimlerde bulunan, yazdığının ne anlama geldiğini bilmeyen ve okuduğuna idrak edemeyen beynini kullandığını sanan, başlık açmak için başlık açmaya zorlayıp saçmalayan, tanım ola beri gele düşüncesiyle klavyeye saldıran tek dişi eksik canavarlar için yeni uydurduğum bir kelimedir bu arkadaşlar.

aynı kökten türettiğim bir diğer kelime de yazarımsız, bu tür zararsızdır. etliye sütlüye karışmazlar, uzaktan seyrederler, aman üzerime sıçramasıncılar düşünce akımına mensupturlar. %1 kuralında ki %99'luk kısımda bilgi tüketicisidirler, bu tüketim sürecini beslenme ve diyapoz olarak adlandırabiliriz. yeterli birikimi sağladıklarında ve geçerli çevre şartları sağlandığında kademeli olarak %1'lik kısımda yazarlığa adım atacaklardır.

yazarımsı aynı zamanda; yazarımsız olmadan, süreçlerinini tamamlamadan yazar olmuş yazamayanlar demektir.
devamını gör...

ace of spades istegimi kirmayip beni kalbimden vuran yayindir efenim.

kedi caninizi sizin *
devamını gör...

tahsin yücel romanıdır.


“dünyanın en döküntü ismine sahiptir şaban baş…”


insanlardan çekinerek yürür yollarda, hep sırtını dayayacağı bir duvar vardır sanki peşi sıra yürüyen… senin gibi biridir o ama, bir haksızlıkla karşılaştığında bir değişiklik olur ki onda, dışarıdan bakınca anlayamazsın belki ama içten içe patlamaya hazırlanan, ilk parti lavları dilinin yardımıyla ağzının içinde dolaştıran bir volkan bulunur bedeninde ve birden o artık bir telefon kulübesine ihtiyacı olmayan bir kahramana dönüşür.

telefon kulübesine ihtiyacı yoktur ama yine de benzer bir ortama ihtiyaç duyar, ordan çıktığı anda yapması gerkeni yapmıştır artık. umumi tuvaletler onun dönüşümünü sağladığı yerlerdir. hela duvalarına kapılarına yazılarını yazmaya başlar ve daha az kötü kokmayan köşelerine sinmiş yazı yazmakta olan köşe yazarlarından daha etkili olmaya başlar vatandaş volkan baş, ya da şaban baş.

bir isyan hareketidir vatandaş’ın yaptığı ve bunnu tüm içtenliğiyle bir meslektaşına anlatır. vatandaş hem sözü dinlenen, yazdıkları merak edilen, hela ücretlerine zam yapılmasına neden olabilecek kadar popüler bir adam olurken bir yandan da sakıncalı bir yazara dönüşür.

tahsin yücel’in 5 yaprağa sığdırmayı umduğu bu öykü, zamanla kendi kalıplarını kırarak bir romana dönüşmeyi başarmıştır. ben hala bu romanın öyküsünün tahsin yücel’e yazımının ise vatandaş’a ait olduğuna inanıyorum. şimdi bu yazıyı okuduktan sonra, çalıştığın yerin tuvaletine gidip vatandaş imzalı bir yazı arayabilirsin, bir umumi tuvalete gidip 50 kuruşa müthiş bir eleştiri yazısı okumayı umabilirsin ya da gider kitabı alırsın ve vatandaş’la tanışırsın. sonra, yani bu kitabı okuduktan sonra tuvalet kapılarındaki yazılara bakışın değişecektir…
devamını gör...

hallerin ilmidir.
dünya hayatının islama uygun yaşanabilmesi için kuran ve sünnet ışığında alimlerin verdiği bilgilerin olduğu kitaptır.
devamını gör...

tum insanlara saygı,merhamet,vicdan,durustluk gelse yeter. cok tatli yasanir. herkes sadece kendisiyle ilgilenir .
devamını gör...

planlarını hiçbir insana anlatmaman gerektiğidir.
devamını gör...

birine yada bir duruma heves etmek anlamında olan
içinde kıskançlık olmayan beğeni anlamında kullanılır.
hırs gibi hırpalayan yoran bir kelime değildir. bolca sakinlik dinginlik içerir.
devamını gör...

eski mısır'da, karma yasasının bir sonucu olarak, kişinin yaşamında yaptığı etkilerin, tepkilerinin ne olacağını hesaplamak için kalbinin maat yasasının sembolü olan tüy ile tartılması işlemidir.
bu işlemde neden tüy kullanılıyor? maat yasası nedir? bunlardan kısaca bahsedip, kalbin tartılma işleminin nasıl yapıldığını bir görsel üzerinde anlatmaya çalışacağım. maat yasası, mısır'da sosyal ve politik düzeni sağlayan kurallar bütünüdür. bu yasada adalet ön plandadır. ve firavunlar maat yasasını uygulamakla yükümlü olduklarından, en görkemli firavunlar bile asla maat yasasını ezip geçemezdi, geçmezdi.
kısacası maat yasası antik mısır için adaletli ve iyi bir yaşam adına her şeydi. tüy, tanrıça maat'ın sembolüdür. onun başında bulunur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

resmin en solunda ölen kişiyi elinden tutup mahkeme önüne getiren çakal başlı anubis'tur. anubis, ölüm tanrısıdır. terazinin sol kefesinde ölmüş kişinin kalbi, sağ kefesinde tüy bulunmaktadır. terazinin hemen sağında bulunan thoth'tur. thoth, bilgelik ve ay tanrısı'dır. ibis kuşu başlı olarak tasvir edilir. kişinin tartılması sırasında elde edilen bilgileri yazmakla görevlidir. anubis tartma işini yaparken, thoth bol bol not alır. ölen kişinin sağında bulunan şahin başlı tanrı horus'tur. o, gök tanrısıdır.
bu tartı işlemi sonucunda ancak, kalp tüy ile eşit ya da ondan hafif çıkarsa, ölen kişi horus'un eşliğinde, osiris'in krallığına kabul edilebilirdi. resmin sağ kısmında bu krallık gösterilmektedir. terazinin hemen önünde bir tane canavar görünüyor. eğer kişinin kalbi tüyden daha ağır çıkarsa canavar, bu kişiyi daha adil bir hayat sürmesi için bu dünyada başka bir bedenle hayata dönmesini sağlar.
bu tasvir astral bir yolculuktan ibarettir. sevgiyle.
devamını gör...

kashgar khanate adlı youtube kanalı türkçe altyazı eklemiş; türkçesini okuyarak dinlemek ayrı bir haz veriyor.

devamını gör...

sözlükte beğenerek okuduğum ve takip ettiğim güzel yazarların olduğu oluşum.
devamını gör...

ilk defa nickaltı giriyorum beğenileri ve favorileriyle beni çok mutlu eden yazar bazen beğenisini görmeyince eksiklik hissediyorum
devamını gör...

14 yaşımdayken karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığımda beni zindana attılar ve orada tam 6 ay bedava ekmek verdiler. hayatın adaleti budur.
victor hugo

böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu.
dostoyevski

kimin nasıl bir anısı haline geleceğimizi hiç birimiz bilemeyiz.
turgut uyar
devamını gör...

sözlük günaydın, bu geceki nöbeti de devrelerime devrediyor, kendim de dev aynasında görüp deve gibi devriliyorum.
dev-rik cümle kurmuşcasına..
devamını gör...

oha bu hatunun başlığı nasıl açılmaz dediğim ve bu konuda bir süre şaşkınlığımı gideremediğim abd'li sanatçı kadın. gerçek adı; elizabeth woolridge grant olarak gözüküyor wiki'de. vokal kalitesi zaman zaman/kişiden kişiye tartışılsa da, şarkı yazma yeteneği hakikaten -en azından bence- epey yüksek. (bkz: diet mountain dew), (bkz: video games), (bkz: west coast) gibi eserleri kanımca epey üst düzey şarkılar. severek dinliyoruz.

ve bu kadında en sevdiğim şey denemekten korkmaması. pop başladı ancak (bkz: ultraviolence) bildiğin trip-hop albümü. trip hop'u çok seven bünyeme ilaç gibi geldi, doyurdu resmen. ses tonunu da pop'tan ziyade trip-hop'a daha depresif, karanlık müziklere uygun buluyorum kendimce. uzun lafın kısası; bu hatunu da seviyorum sözlük.
devamını gör...

" yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar getirir."
devamını gör...

nişanını yapmış sözlüğe, biricik çaylaklarına geri dönmüş, kendini feda etmeye hazırdır.
duyuru: sevgili çaylaklar, ben formata uygun 5 tanım yazdım, nerede ulan benim yazarlığım diyorsanız yakama yapışabilirsiniz. selâm ve bol tanım ile...
devamını gör...

william shakespeare'in the taming of the shrew* oyunun modern uyarlaması olan gil junger'ın 1999 yapımı uzun metrajlı romantik-komedi filmi. julia stiles, heath ledger ve joseph gordon-levitt gibi isimlerin rol aldığı ve dilimize senden nefret etmemin 10 sebebi olarak çevrilmiş olan film oldukça eğlenceli bir uyarlama. 90'lı yılların atmosferi zaten insanı alıp götürüyor. oyunda verona'dan gelmiş olan petruchio karakteri filmde patrick verona olarak karşımıza çıkıyor. iki kız kardeş olan bianca ve katherina isimleri değiştirilmeden orijinale sadık kalınan tek karakterler. kat -veya katherina- stafford karakteri zaman zaman lise yıllarımda ne kadar şirret bir insan olduğumu hatırlattığı için ne zaman izlesem oldukça eğleniyorum. insanın suratında aptal bir gülümseme ile kapattığı filmlerden. çok beklentiye girilmeden izlenecek sakin ve tatlı bir film. heath ledger ise bildiğimiz gibi, gülümsemesini biraz daha görebilmek için filmi on kere daha izletir. filmin son sahnelerinde kat tarafından okunan şiir ise biraz manidardır benim için çünkü hepimizin sırf ondan nefret edemediği için kendinden nefret ettiği birileri vardır. o yüzden; nefret ediyorum hep haklı olmandan, yalanlarından nefret ediyorum. beni güldürdüğünde bundan nefret ediyorum daha da kötüsü, ağlattığında. nefret ediyorum etrafımda olmamandan, aramamandan nefret ediyorum. ama en çok da biraz olsun senden nefret edemememden nefret ediyorum.

film hakkında sevdiğim pek çok sahne var ama beni en etkileyen sahne muhtemelen patrick'in kat ile arabada konuştuğu sahne. sonunda birinin bianca gibi değil kat gibi olan birine sevgisini gösterdiği bir an ve benim için oldukça özel çünkü insanlar sevilmek için belirli kalıplara uymanızı bekliyorlar. belki de tüm o kalıplar insanı mekanikleştiriyordur. insanlar o kalıplara uymadığınız zaman sevilmeyecek olduğunuzu söyler hatta bazen öyle ileri giderler ki sizin biri ile tanıştırılmayacak kadar utanç verici biri olduğunuzdan bile söz ederler. yine de bence o kalıplarda ruhsuz bir şeyler var, mekanik ve sevimsiz bir şey. o yüzden şu basit cümle belki de filmin en etkileyici cümlesi:

"biliyorum herkes bianca'nın harika olduğunu düşünüyor. alınma ama bence kız kardeşinde eksik olan bir şeyler var."



i hate the way you talk to me
and the way you cut your hair
i hate the way you drive my car
i hate it when you stare
i hate your big dumb combat boots
and the way you read my mind
i hate you so much it makes me sick
it even makes me rhyme
i hate it
i hate the way you're always right
i hate it when you lie
i hate it when you make me laugh
even worse when you make me cry
i hate it when you're not around
and the fact you didn't call,
but mostly ı hate the way
i don't hate you, not even close,
not even a little bit, not even at all.
devamını gör...

falkland savaşı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim