dulda
bizim orda* dalda denilen yer.
devamını gör...
sınır
''insanlar dünyadaki her şeyi kendi eğlenceleri için kullanan parazitlerdir.'' cümlesinden son derece etkilendiğim fantastik bir filmdir. filmi bir kelime ile anlatmam gerekse yalnızca farklı kelimesini kullanabilirim hatta bir kez daha izleyip içeriği daha iyi anlamak istiyorum izleyeli epey zaman oldu çünkü. filmden çıkarılabilecek pek çok ders olduğunu düşünmekle beraber herkese öneriyorum. birey veya toplum olarak var olmayla ilgili çok güzel mesajlar içeriyor. ancak hassas kişilerin etkilenebileceği çarpıcı sahneler mevcuttur izlemeden evvel dikkat edilmelidir. ayrıca toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını yıkan nitelikte cast ve makyaj seçimi sanırım filmin en çok sevdiğim noktalarından biriydi. şu devirde afişinde güzel kız yakışıklı erkek olmadan bize bu filmi izlettikleri için teşekkür ediyorum. yeterince saçmaladıktan sonra biraz filmin konusuna da değinmek isterim. ''iyilik bireye aittir.''
bu cümleyle yola çıkan filmin, aslında vermek istediği mesajı çok da uzaklarda aramamak gerekiyor. iyiliği ya da kötülüğü bir dine, ırka, görüşe yüklememek gerekiyor çünkü iyilik bireye aittir. hayatı boyunca kimliğini aramış birinin, önce kendisine benzeyeni bulup sonra kendisini buluşunun hikayesi... bu benzerlik yalnızca fiziksel (tür/köken) bir benzerlik olsa da karakterimiz bu benzerlikle beraber kendisini huzurlu ve güvende hissediyor. ömrü boyunca diğerlerinden farklı olmasından dolayı dışlanmış ve ötekileştirilmiştir çünkü. belki de hayatında ilk defa biz olma duygusunu tatmıştır. ancak meydana gelen bazı olaylar nedeniyle bulduğu, diğer yarısı olarak düşündüğü kişiyle yaşamış olduğu görüş ayrılıkları, dünyada olan acımasızlıklar karakterimizi seçim yapmaya, iyinin ya da kötünün ne olduğunu düşünmeye zorlayacaktır. felsefik alt yapısının çok sağlam olduğunu düşündüğüm filmdir. tekrar tekrar izlenilesi...
bu cümleyle yola çıkan filmin, aslında vermek istediği mesajı çok da uzaklarda aramamak gerekiyor. iyiliği ya da kötülüğü bir dine, ırka, görüşe yüklememek gerekiyor çünkü iyilik bireye aittir. hayatı boyunca kimliğini aramış birinin, önce kendisine benzeyeni bulup sonra kendisini buluşunun hikayesi... bu benzerlik yalnızca fiziksel (tür/köken) bir benzerlik olsa da karakterimiz bu benzerlikle beraber kendisini huzurlu ve güvende hissediyor. ömrü boyunca diğerlerinden farklı olmasından dolayı dışlanmış ve ötekileştirilmiştir çünkü. belki de hayatında ilk defa biz olma duygusunu tatmıştır. ancak meydana gelen bazı olaylar nedeniyle bulduğu, diğer yarısı olarak düşündüğü kişiyle yaşamış olduğu görüş ayrılıkları, dünyada olan acımasızlıklar karakterimizi seçim yapmaya, iyinin ya da kötünün ne olduğunu düşünmeye zorlayacaktır. felsefik alt yapısının çok sağlam olduğunu düşündüğüm filmdir. tekrar tekrar izlenilesi...
devamını gör...
delibo
haziran 2020’de (bkz: can yayınları)’ndan çıkan özgün ve güzel bir (bkz: murat uyurkulak) kitabıdır.
yusuf ismindeki kahramanımız, 18 yıl aradan sonra çocukluğunu geçirdiği bornova’ya dönmüştür. çocukluğunun geçtiği bornova, 18 yıl öncesinden çok da farklı değildir aslında. çocukluğundan hatırladığı mahallenin delisi deli ibrahim (delibo) kayıptır. zaten yusuf bu yüzden izmir’e gelmiştir. yusuf’un izmir’e gelmesi delibo’yu arayış içinmiş gibi görünse de , aslında bu arayış yusuf’a geçmişini sorgulatmakta ve babasıyla bir yüzleşme içine girmesine de sebep olmaktadır.
geçmişe dönüş olur da çocukluk aşkı olmaz mı dediğinizi duyar gibiyim. demeyin, çünkü olur…bu kitapta da bu çocukluk aşkı yasemin olarak karşımıza çıkıyor.
karakter derinliklerini sevdim. özellikle yusuf’un derinliğini çok sevdim. öğretmen emeklisi devrimci bir babanın, sosyalist içerikli kitaplarını okuyarak büyümüş, muhafazakar bir adam yusuf. kitap boyunca da hep bir kaybeden olduğunu düşündüm. öyle böyle bir kaybeden de değil üstelik, potansiyelini bilinçli bir şekilde ziyan etmiş bir kaybeden yusuf…
mesela kitapta şöyle bir bölüm var, babasıyla çatışmasından ötürü ondan giderek uzaklaşan yusuf, onun devrim içerikli, romantizm içerikli tüm kitaplarını okumuştur ve şöyle bir eleştiride bulunur kendince:
‘’oyuncak değil, sahici bir tabancam olsa, hatta bir mitralyözüm; edebiyat denen palavra dağını karşıma alıp basardım tetiğe, delik deşik ederdim o sayfaları…’’
bazı kitaplar vardır, bir solukta okunur, elinizden bırakamazsınız…
delibo benim için öyle bir kitaptı…
yusuf ismindeki kahramanımız, 18 yıl aradan sonra çocukluğunu geçirdiği bornova’ya dönmüştür. çocukluğunun geçtiği bornova, 18 yıl öncesinden çok da farklı değildir aslında. çocukluğundan hatırladığı mahallenin delisi deli ibrahim (delibo) kayıptır. zaten yusuf bu yüzden izmir’e gelmiştir. yusuf’un izmir’e gelmesi delibo’yu arayış içinmiş gibi görünse de , aslında bu arayış yusuf’a geçmişini sorgulatmakta ve babasıyla bir yüzleşme içine girmesine de sebep olmaktadır.
geçmişe dönüş olur da çocukluk aşkı olmaz mı dediğinizi duyar gibiyim. demeyin, çünkü olur…bu kitapta da bu çocukluk aşkı yasemin olarak karşımıza çıkıyor.
karakter derinliklerini sevdim. özellikle yusuf’un derinliğini çok sevdim. öğretmen emeklisi devrimci bir babanın, sosyalist içerikli kitaplarını okuyarak büyümüş, muhafazakar bir adam yusuf. kitap boyunca da hep bir kaybeden olduğunu düşündüm. öyle böyle bir kaybeden de değil üstelik, potansiyelini bilinçli bir şekilde ziyan etmiş bir kaybeden yusuf…
mesela kitapta şöyle bir bölüm var, babasıyla çatışmasından ötürü ondan giderek uzaklaşan yusuf, onun devrim içerikli, romantizm içerikli tüm kitaplarını okumuştur ve şöyle bir eleştiride bulunur kendince:
‘’oyuncak değil, sahici bir tabancam olsa, hatta bir mitralyözüm; edebiyat denen palavra dağını karşıma alıp basardım tetiğe, delik deşik ederdim o sayfaları…’’
bazı kitaplar vardır, bir solukta okunur, elinizden bırakamazsınız…
delibo benim için öyle bir kitaptı…
devamını gör...
sevilen filmlerin sevilen replikleri
bu maskenin altında etten daha fazlası var. bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirlere kurşun işlemez.
-v for vendetta-
-v for vendetta-
devamını gör...
ruşendil-i beşer
yüreği naif insan, tanımlarından bile hissedebileceğim kadar çok hem de! ezelden beri beğenileriyle hatırlatır kendini bana. var olsun, üzülmesin hiç bu yazar.
devamını gör...
en sevilen böcek
devamını gör...
sözlükteki ironi ustası yazarlar
(bkz: hristiyanismail)
(bkz: lucifer)
(bkz: erdal kalın poe)
(bkz: domestic hıyar)
(bkz: personanongrata)
(bkz: hi my i run)
(bkz: tayber doğan)
(bkz: lucifer)
(bkz: erdal kalın poe)
(bkz: domestic hıyar)
(bkz: personanongrata)
(bkz: hi my i run)
(bkz: tayber doğan)
devamını gör...
ukdeleri kendi fikriymiş gibi dolduran yazar
ukde verenin fikri varsa ukde vermek yerine başlık açsın. ukde doldururken ukdeciye saygı duruşunda mı bulunalım?
doldurmuş olduğum ukde sayısı: 0
doldurmuş olduğum ukde sayısı: 0
devamını gör...
minimal yaşam tarzı
fazlalıklarla zihninizi meşgul etmeyen, dengeli ruh durumuna katkı sağladığını düşündüğüm ve sevdiğim bir yaşam tarzı.
devamını gör...
kadına şiddet nasıl önlenebilir sorunsalı
kadın döven, işkence yapan ve bununla da " alfa erkek " olan dizi karakterlerini içeren dizileri kaldırmakla başlayabiliriz.
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
cenk'in arka bahçesi elindeki yoyo'yu bırakta, müzik aç bize biraz.
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması
boş triplere giren insan silsilesi yerine kendi çapımızda sohbet muhabbet.
devamını gör...
kırık kalpler müzesi
hırvatistan'da biten ilişkilerden kalma eşyaların sergilendiği bir müzedir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
benim de gece türkülerim vardır hepsi birbirinden kıymetli* ustaların seslendirdiği.. bir tanesini göndereceğim o halde; pek bi sevdiğimiz yayıncının çok sevdiğimiz programına.
devamını gör...
pat olmak
tam yenilecekken rakibin yaptığı bir bekleme hamlesi sonucu olabilen ve güldüren durumdur.
ters şekilde kişi tam mat edecekken yanlış yere oynamasıyla sinir krizi geçirttiren nasıl yaparım bu hatayı dedirten durumdur.
ters şekilde kişi tam mat edecekken yanlış yere oynamasıyla sinir krizi geçirttiren nasıl yaparım bu hatayı dedirten durumdur.
devamını gör...
sözlük yazarlarının paraya acımadığı anlar
bir sokak hayvani hastaysa... benim için manevî değeri olan bilekliğimi satıp götürdüğümü bilirim.
devamını gör...
yarın öleceğini bilsen bugün ne yapardın sorunsalı
sevdiği insanlara onları sevdiğini sık sık söyleyen, sevmediklerini de hayatından çıkarıp atan biri olarak hiçbir şey. ha belki malım mülküm varsa bir vasiyet hazırlamak.
ne zaman olacağını bilmesek de öleceğimizi bilen, bilinçli canlılarız zaten. maddi gücümüz olmadığı için ertelediğimiz, yapamadığımız, belki ölene kadar yapamayacağımız ve keşke diyeceğimiz birçok şey olabilir hayatımız boyunca. ama yaşadım ve gördüm ki ölüm kıyısına gelmiş ve daha da kötüsü bunun bilincinde olan bir insanın en büyük keşkeleri söyleyemediği duygularıdır. bunu yapan ve elinden geldiğince yapmaya devam edecek olan birinin rahatlığıyla da beklemedeyim zaten.
ne zaman olacağını bilmesek de öleceğimizi bilen, bilinçli canlılarız zaten. maddi gücümüz olmadığı için ertelediğimiz, yapamadığımız, belki ölene kadar yapamayacağımız ve keşke diyeceğimiz birçok şey olabilir hayatımız boyunca. ama yaşadım ve gördüm ki ölüm kıyısına gelmiş ve daha da kötüsü bunun bilincinde olan bir insanın en büyük keşkeleri söyleyemediği duygularıdır. bunu yapan ve elinden geldiğince yapmaya devam edecek olan birinin rahatlığıyla da beklemedeyim zaten.
devamını gör...