ilaç olarak ilk başta gut hastalarında kullanılmış.sonradan çok çeşitli hastalıklarda kullanılmış tabii. bir dönem hipertansif hastalarda sofra tuzu yerine bile kullanılmış.1949 yılında da john cade tarafından bipolar bozuklukta etkili olduğu bulunmuş.yani hepimizin bildiği kullanım amacına gelene kadar baya bir süreçten geçmiş :) tabii eski yaygınlığı kalmadı artık birçok ilaç keşfedildi ama bipolar diyince hepimizin aklına direkt lityum geliyor
tekrarlayan depresyonda da kullanılabiliyor.
devamını gör...

"kelime ve yalnızlık hayatın tadı tuzu
kucaklamak isterdi ölümü ve sonsuzu"

"ey gözünü sevdiğimin lisanı
bazen deli edersin insanı"

oğuz atay
devamını gör...

şimdi aklıma gelen olay.

arkadaşlar biliyosunuz ki, önceden hiç bir değer ifade etmeyen karma puanı, ocak güncellemesiyle aşırı şekilde değeri bindi.

ben de diyorum ki, bu başlıkta birbirimize yardımcı olalım, girilen tüm entryleri artılayalım favlayalım.

sadaka ister gibi oldu biliyorum ama yapacak bişey yok.
devamını gör...

sayısal sevdiğini öğrenince kendime yakın hissettim.
(bkz: sayısalcıların çok tatlı olduğu gerçeği)
aynı yolun yolcusuyuz. kendisine keyifli sözlükler ve başarılı bir eğitim hayatı diliyorum. *
devamını gör...

dinlemekten çok zevk aldığım rock sanatçısıdır.
devamını gör...

(bkz: kafa sözlük dedikoduları 101)

sizden de bir şey kaçmıyor doğrusu *

tanım : çoğul ifade içeren başlık. mevzu bahis olan bir tane yazardır.
sağlık sebeplerinden ötürü bir süre kızağa çekmek durumunda kaldık.
devamını gör...

evrensel temel gelir universal basic income yani ubi bir sistem teorisi.

ben ekonomiden anlamam, o yüzden ekonomiden anlamayanların anlayabileceği şekilde anlatacağım.

benim kör cahilliğim olabilir ben bu teoriyi kendi fikrim sanıyordum, pandemi zamanı insanların açlıktan kırılışına ve batışına çok üzüldüğüm için “keşke böyle olsa” derken kendim bir sistem uydurdum sandım. halbuki zaten varmış hatta uygulanıyormuş bazı pilot bölgelerde bu sistem.

en basit hatta sığ anlatımı, devletin herkese ama herkese temel bir maaş vermesi. çalışan çalışmayan, bekar, çocuklu, öksüz, hiç fark etmeden yalnızca vatandaş olmanın getirisi olarak (bir de reşit olman şart) devlet sana temel ihtiyaçların için bir maaş bağlıyor. e devlete bu para nereden gelecek, böyle olursa insanlar çalışmaz basic income’la idare eder, insanlar tembelliğe sürüklenir, yalnızca ürer falan gibi sorular var. zaten bu sığ anlatımdı, şimdi oralara geliyorum.

şöyle düşünelim, insanların çalışmak için tek motivasyonu yemek yemek, fatura ve kira ödemek değil bu bir. yani kimse mesleğini “benim kiram 2000, faturalarım 700 geliyor, market de 1000 dersek ben 3700 maaşlı bir işe gireyim” şeklinde seçmemiştir. sonuçta bu ülkede 2500 lira asgari ücretle yaşayan aile de var, ama sen ne yaptın, örnek veriyorum çok maaş vadettiğini düşündüğün bir meslek seçtin. belli başlı örneklerden gideceğim, örneğin doktor oldun. sekreter olup telefonlara bakabilirdin, yıllarca okuyup çok zor bi meslek yapmayı seçtin, neden, çünkü sekreter olup bulgurla da doyabilirdin doktor olup kebap yemek istedin, sekreter olup derme çatma evde 1000 lira kiraya yaşayabilecekken doktor olup site içinde havuzlu ev istedin, 1 tane ayakkabıyı çürütene kadar giymek de ayaklarını yerden koruyacakken kıyafetine uygun farklı farklı ayakkabılar aldın. kira ödememek için kendine ev aldın, ama bu kiralar birilerine ödeniyor, demek ki insanların 1’den fazla evi var. halbuki 1 evle barınma ihtiyacı bitiyordu. o zaman amacın karnının doyması, barınmak, ısınmak gibi temel ihtiyaçlara yetecek para kazanmak değil. zaten öyle olsa herkes yapabileceği en basit işi yapıp 3000 lirayla geçinmeye bakar. fakat görüyoruz ki 20.000 lira maaş alıp geçinemeyecek insanlar var. sadece kendimden örnek veriyorum 3 yıl önce 800 lira kira verip küflü bodrum kat dairede yaşarken de yaşıyordum, ölmemiştim, şu an site içinde ev aldım, hala yaşıyorum. insanlar standartlarını yükseltmek isterler, bu içgüdüsel bir şey. kapitalizm anlatıyormuşum gibi görünüyor ve ubi denen teori de sosyalizmmiş gibi görünüyor. değil. geliyorum.

bu sistemde demin de belirttiğim gibi minimum düzeyde yardım yapılıyor. yiyecek ve barınma, ısınma gibi çok çok temel ihtiyaçlar karşılanacak kadar. ama sen yılda 2 kez tatile gitmek isteyebilirsin, bu çok doğal bir istekken yaşamsal bir ihtiyaç değil mesela. burada istek ve ihtiyaç farkı söz konusu. sosyalleşmek, iyi giyinmek, sağlıklı beslenmek, kendine yatırım yapmak (örneğin dil öğrenmek için bütçe ayırmak), tatile gitmek, iyi arabaya binmek... bunlar ihtiyaç değil istektir. senin olmayabilir, insanların yatları jetleri var, bunlar birer ihtiyaç mı mesela? hayır. istek. doyumsuzluk sözkonusu. insanımız doyumsuz. suçlayıcı şekilde söylemiyorum, yat istemekte bir sakınca yok. varmaya çalıştığım nokta ubi’ın insanları tembelliğe itmeyeceği. bu gelir insanların sadece açlıktan veya donarak ölmemelerini sağlayacak. bu bana yeter diyen adam da zaten çalışmasın, kendine iyi davranmayan adamın ülkeye katacağı bir şey yoktur. yani ubi’la yalnızca ihtiyaçların karşılanırken sen ubi üstüne çalışıp bir de maaş alırsan isteklerini yerine getirebilirsin. kapitalizm eleştirisi veya sosyalizm övgüsü değil dedim, sebebi buydu. kapitalist yaşamaya devam edebilirsin. adam kendine temel ihtiyacı için sağlanan meblağ ile 1 tane 30 liralık kazak alıp 3 yıl giyebilir sen çalışarak her yıl 400 liralık kazaktan 4 tane alabilirsin.

başında söylediğim gibi pilot bölgelerde uygulandığında da kimseyi tembelliğe ittiği, işsizliği arttırdığı, üremeye yönelttiği gözlemlenmemiş. bazı iskandinav ülkelerinde, kanada’nın bir bölgesinde ve hollanda’nın bir bölgesinde denenmiş bu sistem. ispanya’da da çok ciddi şekilde konuşuluyor.

şimdi devletin parayı nerden bulduğuna geliyoruz; ubi’ın tek bir tanımı yok, bu yüzden bu kısım biraz değişken. mesela bir görüş şöyle; devlet herkese minimum bir para veriyor, çalışan bunun üzerine ekstra maaş alıyor. fakat bu maaş şu an aynı meslekten aldığın maaşın aynısı olmuyor. diyelim sen özel sektörde yöneticisin, 8000 lira alıyorsun şu an. ubi sistemine geçildi devlet sana 2000 lira ateşliyor sallıyorum, şirket senin temel ihtiyaçlarının karşılandığını bildiği için sana aynı title’da olmana rağmen daha az para veriyor. böylece şirket karlılık oranını arttırıyor ve ekonomik anlamda daha fazla geliştiği için daha fazla vergi veriyor, hoop devlete para. bu bi tanesi. diğeri mesela ubi var, ama bi insan çalışıyorsa ubi’dan çıkıyor. yani çalışan sadece maaş alıyor, şu an olduğu gibi, sadece işsizler ölüm ölüm ölmemiş oluyor. bu da diğeri. bu tembelliğe evet itebilir, ama yine yetinmeyecektir insanlar.
neyse devlet parayı nereden buluyor, şöyle, devletler zaten sosyal devlet olma çabasıyla (bizim ülkeyi baz almayın lütfen yazının bu kısmında) vatandaşlarına zaten genel olarak para veriyor. fakat bunu bürokratik bir çok işlemle yapıyor. işsizlik maaşı, engelli maaşı, dul aylığı, yetim aylığı, yaşlı bakım parası, emeklilik, bla bla bir sürü yollarla devlet vatandaşına para veriyor zaten. ama bunu bürokratik şekilde yapıyor, yani senden başvuru, kağıt kürek, kanıt birçok şey talep ediyor. ubi bürokrasiyi kaldırıyor. emekli maaşı, ssk falan gibi şeyler de dahil. sen bir emekli maaşı istiyorsan gidip bireysel emeklilik sistemine giriyorsun, ücretsiz sağlık hizmeti istiyorsan kendini sigortalatabiliyorsun, bunlar ayrı, cebinden ödeyeceksin. bunlar için de ubi üzerine maaş almış olman gerekiyor, ubi’ı sadece barınma ve yiyeceğe yettirebildiğin için, hoop geldik tembelliğe itilmemeye yine. yani devlet sizin brüt maaşınıza vergi şeklinde attığı kesikleri atmayacak artık, ama sağlık güvencesi emeklilik güvencesi de vermeyecek. çünkü zaten ubi veriyor ve sen de üstüne çalışıp maaş alıyorsun, kendine sigortanı yaptır, emekliliğini öde diyor. yani sosyal devlet anlayışı tamamen kalkıyor burada. ama bi yandan da sosyal devlet anlayışının bir üst seviyesi gibi. ama burda da yine devlet tavan bir fiyat belirliyor, sağlık için mesela. hani tamamen elini eteğini çekmiyor da, vatandaşımı kazıklamayacaksınız gibi bir müdahalede bulunuyor. çünkü diğer türlüsünde hastaneler fahiş fiyatlar biçebilir ve yalnızca ubi’la geçinip yaşayıp yuvarlanıp ölmek isteyen adam sağlık sisteminden dışlanıyor olur. o yüzden devlet, özel sağlık sigortası kuruluşlarına diyor ki ben sağlık sigortasından vergi almayayım, siz de fiyatını düşük tutun, vatandaşım sigortasını yaptırabilsin.

özetle ubi’la kimse aç açıkta kalmıyor, temel yaşam gereklilikleri devlet tarafından sağlanıyor, kimse kimseye muhtaç kalmıyor, kimse dilenmiyor. bu, hadi yarın ubi’a geçelim gibi bir şey değil zaten gördüğünüz üzere o yüzden tutar, tutmaz, sürekliliği vardır, yoktur, bunlar tamamen zamanla gözlemlenebilecek şeyler.

sayın merhaba poğaçacı, sen bunu denyo gibi anlatmışsın, ben gideyim de kendim öğreneyim derseniz;
ingilizce
türkçe
devamını gör...


... yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni.
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini.

ahmed arif - hasretinden prangalar eskittim.
devamını gör...

arnavut, alman, fransız, japon, kamerunlu ya da rus olmaktan farksızdır. mevzu kafanın içinde. türkiyede doğup büyümek biraz üzücü olabilir ama.
devamını gör...

ağrısız yaşayan kadınlara özenme sebebidir.
en iyi dostu buscopandır. novalgin de olur. avil de olursa mis gibi uyursunuz oh..
devamını gör...

"boşver kanka. bak ben...” şeklinde başlayan tüm teselli cumleleri.
devamını gör...

ramazanda içmeyince cennetlik olmadığına göre içsin. ne fark edecek.. yarasın.*
devamını gör...

açıkça bizden, bu ülkeden bir halt olmayacak denmiş.
sen madem yargısın, madem hukuk devleti diye sayıklıyorsun solda sağda.
çık ilk önce sedat peker videolarında geçen olayları incele.
bir soruşturma bir kovuşturma başlat ulan.
içişleri bakanın alenen mafya ile ilişkili sen hala hdp bilmem ne.

el chapo diye bir dizi izliyorum.
arada bir sanki türkiye'de geçiyor gibi hissediyorum.

tanım: daha da rezil olmaz artık denilen ülkenin daha da rezil olmaya çalışmasından başka bir şey değildir.
devamını gör...

365 gün için de ayrı ayrı çiçek belirlemişler. o kadar şanssızım ki, yüzlerce çeşit çiçeğin arasından benim doğum günü çiçeğim yosun. neyse çok da kötülemeyeyim, yosun için kötü hissediyorum sonra. o da beğenilmeyi ve sevilmeyi ister, yosun ben seni severim üzülme. araştırmalarıma göre anne sevgisini ve hayırseverliği temsil ediyormuş.

siz de doğum günü çiçeğinizi merak ediyorsanız buradan ulaşabilirsiniz. anlamlandıramadığınız yer olursa mesaj kutuma portakal bırakabilirsiniz yardımcı olmaya çalışırım. yazarlarımızın doğum günü çiçeğini merak ediyorum doğrusu.
devamını gör...

sırf bu takıntıdan dolayı annemin en yakın arkadaşının kız çocuğunun adı mira,
erkek çocuğunun ezel...
devamını gör...

ben kıraç konserine gitmedim. demek ki herkes gitmemiş.
devamını gör...

geri dönmesini dört gözle beklediğim tatlı yazar. bir süre önce başlık açıp 'bilen gören var mı?' diye sormuştum. sınav için gittiği söylendi. son tanımını yeni okudum. umarım sınavın çok iyi geçer*.
devamını gör...

eski topluluklar kandaş topluluklardı. aynı kökten gelen aile, akraba, akraba-ı talukat ve sonunda oba şeklinde genişleyen bir topluluk halinde yaşıyorlardı. bunlar kandaştılar. başka insanları görmediklerinden, insan olarak kendilerini kabul ediyorlardı. birçok kavmin adı bu sebeple insandır.
örnek: afrika'da çok geniş bir sahaya yayılmış olan bantular'da bantu insan demektir. almanlar kendilerine deutsche derler o da halk, insan anlamına geliyor. çingeneler kendilerine roma diyorlar. roma da çingene dilinde insan demektir. kuzey kutup dairesinde yaşayan eskimoların asıl adı kendilerine verdikleri asıl ad inuit. o da insan demek. atalarımız kendilerine hun diyorlardı o da insan anlamına geliyor.*
devamını gör...

kürtçe sayılar :
1 - yek
2 - du , do , dido
3 - sise , se
4 - çar
5 - penç
6 - şeş
7 - hêft
8 - heşt
9 - neh
10 - deh

farsça sayılar :
1 - yek
2 – do
3- se
4 – çahar-çehar
5 – panc-penc
6 – şeş
7 – haft-heft
8 – haşt-heşt
9 – noh
10 – da-deh


ne kadar da orjinal bir dil değil mi ?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim