suç ve cezadan sonra başlarsam bitiremem tabii. kendime cok yüklendim dostlar. beyin yandı tabii.
devamını gör...

bizler tanrı'nın yetim çocuklarıyız...
devamını gör...

sıklıkla maruz kaldığım absürt durum. hemen akabinde aynı espriyi bir başkası benden duyup yapıyor ve ortalık yıkılıyor.
devamını gör...

şule yüksel şenler'in hayatını demet tezcan ın kalemi aldığı kitaptan okumuştum. çok etkileyici bir kitaptı okunmasını tavsiye ederim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şule yüksel şenler;
müslüman kadınların adeta kahramanıdır.
kendisi mâlesef 2.sınıftan sonrasını belli sebeblerden dolayı okuyamadı. fakat okuma hevesi asla gitmedi . okuyarak doldu ardından yazılar yazmaya başladı.
daha 14 yaşındayken yelpaze dergisinde hikayelerle başladı yazarlık süreci.

normal ismi yüksel olmakla beraber isminin önüne şule ismini getirerek erkek olmadığını belirtmek istedi. 21 yaşında ise gazeteciliğe başladı. o sıralar abisi özer (üzeyir) bediüzzaman'la tanışarak islam dini ile ilgili bilgiler öğrendi ve kendisi, herkesin tamamen islam dinine uygun yaşamasını istedi. fakat ailesi biraz daha modern hayata uygun yaşamışlardı şu ana kadar;ojeli tırnaklar, mini etekler, partiler...

bir gün abisi özer amansız bir hastalığa yakalanır. abisinin tek vasiyeti şule'nin risale-i nur derslerine katılmasıydı.
şule yüksel şenler risale-i nur derslerine yanına ailesini ve arkadaşlarını da alarak gidiyordu artık. herkes - risale-i nur derslerine katılan insanlar- şule'nin de tıpkı abisi gibi güzel anlatmasını bekliyordu. şule yüksel şenler ojeli tırnaklarla, başında kocaman bir topuzla, mini eteği ile risale-i nur derslerine katılmıştı bu durumdan çok rahatsız olduğunu daha sonraları belirtti o gün öyle katılması ona çok utanç verici olduğunu söylemişti. zamanla şule yüksel şenler risale-i nur derslerine katıla katıla mini eteğin boyunu kısalttı ve örtündü. örtündükten hemen sonra daha tam islam'ı anlayabilmiş değildi.
zamanla şule'nin kalbi islam'a ısındı, ve tüm kalpleri islam'a ısıtmak için kendini islam'a adadı.

daha önceleri terzide çalıştığından dolayı dikiş nakış işini de biliyordu. ve yeni bir örtünme şekli icat etti. yabancı dergilerin mankenlerinin baş kısmını guaj boyayla boyayarak 'şulebaş' isimli örtünme şeklini yaptı.
gazetede yazdığı yazılardan dolayı birçok kez dava edildi. ancak hiçbir şekilde amacının farklı bir doğrultuda gitmesine izin vermedi.
yeni başörtü modelleri ile müslümanların hayatına gerek konferansları ile gerek yazılarıyla bir çok şey kattı.
kendisi de bu modeli kullanarak herkese
örnek oldu.
1971 yılında cumhurbaşkanı cevdet sunay'a hakaretlerinden dolayı 8 ay hapis yattı. cevdet sunay'ın şule yüksel şenler i affetmesine karşın şule bunu reddederek 8 ayını sonuna kadar cezaevinde kaldı.


ayrıca recep tayyip erdoğan ve eşinin birbirleriyle evlenmesinde katkı sağladı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kendisi birçok şey yaşamış, çok ağır hakaretler işitmiş, linçler yemiş fakat asla amacından sapmamıştır.

o müslümanların özgürlüğü için mücadele vermiştir.
huzur sokağı, bize ne oldu hidayet gençliğin ızdırabı...
birçok eseri dizilere ve filmlere de konu olmuştur.https://media.normalsozluk.com/up/2021/06/03/nyz9trddecgijncu.jpg
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

televizyonu açın ve gezin. tebrikler hepsini gördünüz.
devamını gör...

işsiz.
zira günümüzde bir meslek niteliği kazanmıştır. kadrolu olarak vergisini ödeyen milyonlarca işsizimiz mevcut.
devamını gör...

benzetilme kısmında bile fakir.mutlaka birilerinin halası ya da teyzesine benziyorum.

misafirliğe gittiğim bir yerde evin oğlu 'hoşgeldin yenge,nasılsın' dedi.ilk kez gördüğüm birinin böyle hitabı garip oldu.bozuntuya vermedim tabi konuştuk.*sonradan amcasının karısına benzettiğini öğrendim.
devamını gör...

bir başka deyişle zomzom. öğrencileri ve hocaları yıldıran bir uygulama. en yakın zamanda hayatımızdan çıkar gider inşallah.
devamını gör...

bugün doğum günü olan yazar. doğum günü kutlu, mutlu olsun. iyi ki doğmuş*.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beni çok etkileyen ve 5 yıldır unutamadığım bir sahnedir.

insan yıllar geçtikçe alışıyor tabi artık normal geliyor ama ben o zamanlar henüz öğrenciyim. o yüzden belki de zihnime yerleşmiş bir sahne var, hiç çıkmıyor ve hala merak ediyorum onu.

7 yaşında bir kız çocuğu, rahim kanseri. çok sevdiği saçları gitmiş. oldukça zayıf ve güçsüz. işte hiç unutamadığım o sahne: parlak rugan kırmızı ayakkabıları var. belli yeni alınmış. ya da hayatı hastanede geçtiğinden eskimemişler. kulak muayenesi yapıyoruz. onun yaşındaki çocuklar kıyameti koparır. ama onun gözlerinden sadece sessizce yaşlar akıyordu. o kadar acılara maruz kalmış küçük bedeni için o kulak muayenesi onun için hiçbir şeydi. o çoktan olgunlaşmış. o 7 yaşındaki kız bana dirayetli olmayı öğretti.

ne oldun küçük kız? öldün mü, yaşıyor musun? eğer bu dünyada değilsen, hiç tanımadığın birinin zihninin bir köşesinde hala yaşıyorsun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

the do'nun çok sevdiğim parçasının da çalındığı, orijinal adıyla grave 2016 yılı bir fransız filmi. açıkçası filmi izlemeden önce gördüğüm yorumlardan dolayı daha sert bir film beklemiştim. beklediğim kadar olmadı hatta yamyamlığın okulun tamamında olduğunu düşünmüştüm, bu konuda da şaşırdım biraz. yamyamlık sahnelerinde, özellikle ilk sahnede tiksinme değil o sahnenin kamera arkasını, oyuncunun role nasıl girdiği gibi şeyleri daha çok düşündüm evet. keyifliydi.

--! spoiler !--

ilk sahnede annenin evet vejetaryensiniz ama neden bu kadar abartı tepki verdiğini filmin ortalarında anlamlandırdım. ablasının da yamyam olduğu çok belliydi. yalnız o nasıl bir okuldu öyle her yer leş. okul, ortam et yenilen sahnelerden daha tiksindiriciydi benim için. ayrıca vücudunun kaşındığı, kendini deli gibi sanki tahtaya tebeşirle bir şey çizersin gibi ses çıkar ya o ve saç kustuğu sahneler yamyamlıktan daha çok rahatsız etti beni. gay oda arkadaşıyla seviştiği sahnede kendini tutmaya çalışması, koklama ısırma dürtüsüyle yanıp tutuşurken verdiği mücadele ve en son kendi kolunu ısırması en beğendiğim sahneydi. anlamsız gibi duran maymunlarla ilgi konuşma sahnesinde hayvan hakları, onların da hisleri var diye savunan justine kızımız, ablasının parmağını iştahla kemirip suçu da köpeğin üstüne atarak ölmesine sebep oldu, evet... baştan et yese sanki böyle olmayacaktı bu kız diye düşündüm durdum açıkçası. ablasıyla girdiği savaş, birbirlerinde bıraktıkları izler, kanların içinden geçilen sekansta, görüş yerinde yüzlerinin birbirine karışması çok hoştu.
fakat sonunda bak annen de yamyamdı, vücudumun haline bak bu bizim ailenin laneti gibi tavır takınan baba ve böyle bitmesi hiç hoşuma gitmedi. daha çarpıcı bitebilirdi. ayrıca bunlar hiç mi ailecek bir tatile gitmemiş babanı hiç mi çıplak görmedin kızım sen??

--! spoiler !--
devamını gör...

uyku süresi boyunca hiç uyanılmayan uzun uyku.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tane de benden olsun; skoda'nın dikkat testi tarzındaki reklamı.
altyazı ile izlenebilir.

devamını gör...

aslında bunu kafa itiraf köşesine yazacaktım ama madem başlığı acilmis buraya yazayim.
bir işte basarili olduğumu hissettiğim anlarda (örneğin bir arkadaşım yaptığım espriyi beğendiğinde, günlük işlerimi tam zamanında yetiştirdiğimde, ev halkı yaptığım bir yemeği severek yediğinde, öğrencilerle planladigim.projede istediğim sonucu aldığımda vs... ) gözlerimi bir iki saniyeliğine kapatıp gumseyerek bu sarkiyi söylüyorum. eğer ortamda yalnizsam saçlarımı savurup bir miktar kendimle gurur duyduğum da oluyor.
devamını gör...

başlıklarda tanımlarını gördüğümde profiline girdiğim ve her defasında ilk günlerde atmış olduğum takibin kalkmış olduğunu gördüğüm kurucu insan. * *
devamını gör...

devamını gör...

gece gece gelen yemek yeme isteği.
devamını gör...

şayet sorma gafletinde bulunduysanız doğru sonuca ulaşmak için eğer sevdiceğiniz erkekse söylediği sayıyı dokuza bölmeniz, kadınsa da üçle çarpmanız gerekir dediğimdir.
devamını gör...

finlandiya milli destanıdır. elias lönnrot tarafından fin kabileleri arasından derlenmiştir. eserde doğaya karşı uğraş veren kuzey insanları, onların aile erdemleri, bilgeliği ve sözün yaratıcı gücü övülür. destan kahramanları, olağanüstü özelliklere sahiptir.

olaylar dört kişi etrafında döner. lemninkainen, pohjola’nın kuzey yöreleri, en güzel kızının gönlünü kazanmaya çalışan kişidir. ilmainen, insanlara mutluluk getirdiğine inanılan fakat onları savaşa sürükleyen sampo adlı büyülü değirmeni yapan demircidir. vainamoinen, sözün büyülü gücünden yararlanan, tek gücü bilgelik olan yaşlı bir ozandır. lempa ise kötülük ruhudur.
aslı ölçülü ve uyaklı olan bu manzum destan dünyanın pek çok diline çevrilmiştir. destan finlilerin ulusal bilinçlerinin uyanmasında, unuttukları ana dillerini öğrenmelerinde oldukça önemli bir görevi yerine getirmiştir. kaynak
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim