leyla ile mecnun replikleri
          "kafamın içinde yemin ederim şu anda fadimenin düğünü var."
zaman zaman günlük hayatımda kullandığım söylemdir.
  zaman zaman günlük hayatımda kullandığım söylemdir.
devamını gör...
elde sprey boya olsa duvara yazılacak şey
          “yürüyemezsem dans ederim.”
      
  devamını gör...
sevilen türküler
          tatlı dile, güler yüze
doyulur mu, doyulur mu?
aşkınan bakışan göze
doyulur mu, doyulur mu?
ah, doyulur mu, doyulur mu?
canana kıyılır mı?
cananına kıyanlar
hakk'ın kulu sayılır mı?
neşet ertaş.
  doyulur mu, doyulur mu?
aşkınan bakışan göze
doyulur mu, doyulur mu?
ah, doyulur mu, doyulur mu?
canana kıyılır mı?
cananına kıyanlar
hakk'ın kulu sayılır mı?
neşet ertaş.
devamını gör...
17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçı
          üst sıraları yakından ilgilendiren ve sezonun en zevksiz derbisi olmaya aday maçtır. beşiktaş az da olsa iç saha avantajını-ki taraftar olmasa da ev evdir- kullanmak isteyecek, galatasaray ise maçı kitlemeye ve oynatmamaya çalışacaktır. her şeye rağmen formda olan beşiktaş'ımın kazanacağını düşünüyorum.
ali rıza sergen yalçın beyefendi size güveniyoruz.
  ali rıza sergen yalçın beyefendi size güveniyoruz.
devamını gör...
hasan can kaya
          konuşanlar adlı güldürü programının sunucusu.
hiç kimse:
hasan can kaya öksürür
seyirciler: ahshshshhshahahshshahahawhhqaha.
  hiç kimse:
hasan can kaya öksürür
seyirciler: ahshshshhshahahshshahahawhhqaha.
devamını gör...
spectacular
          en sevdiğim ingilizce kelime . anlamı muhteşemdir. özellikle ingiliz aksanıyla söylendiğinde ayrı bir tatlılık kazanır. (bkz: sipekteqüla) gibi.
      
  devamını gör...
josé clemente orozco
          1883 - 1949 yılları arasında yaşamış, duvar resimlerinde ustalaşmış meksikalı karikatürist ve ressam. 20. yüzyılın en önemli duvar resimcisi olarak görülür. mexico city'den new york city'e kadar birçok farklı şehirde duvar resimleri yapmıştır.
17 (ya da 21, kesin bir kayıt yok) yaşındayken bir kazada sol elini kaybetmiştir. (bazı kaynaklar barutla havaifişek yaparken olduğunu bazı kaynaklar da sadece laboratuvar kazasında olduğunu yazıyor.)
çoğunlukla sembolizmden ve kübizmden etkilenmiştir, bunun yanı sıra goya ve giotto gibi isimlerin de etkisi görülür. çizimleri bolca politik eleştiriler içerir. köylülerin ve işçilerin politik davalarının destekçisi olmuştur.
1923'te diego rivera gibi isimlerle birlikte mexican muralist movement 'ı başlattılar.
1947'de meksika devlet başkanı, onu önceki beş yılın sanat ve bilim dalında seçkin meksikalı figür olarak tanıyan federal beş yıl ödülü'nü verdi.
eserlerinin frida kahlo ve jackson pollock gibi sanatçıları etkilediği düşünülüyor.
self portrait
panel 17. gods of the modern world - the epic of american civilization

the great mexican revolutionary law and the freedom of slaves
 
      
  17 (ya da 21, kesin bir kayıt yok) yaşındayken bir kazada sol elini kaybetmiştir. (bazı kaynaklar barutla havaifişek yaparken olduğunu bazı kaynaklar da sadece laboratuvar kazasında olduğunu yazıyor.)
çoğunlukla sembolizmden ve kübizmden etkilenmiştir, bunun yanı sıra goya ve giotto gibi isimlerin de etkisi görülür. çizimleri bolca politik eleştiriler içerir. köylülerin ve işçilerin politik davalarının destekçisi olmuştur.
1923'te diego rivera gibi isimlerle birlikte mexican muralist movement 'ı başlattılar.
1947'de meksika devlet başkanı, onu önceki beş yılın sanat ve bilim dalında seçkin meksikalı figür olarak tanıyan federal beş yıl ödülü'nü verdi.
eserlerinin frida kahlo ve jackson pollock gibi sanatçıları etkilediği düşünülüyor.
self portrait

panel 17. gods of the modern world - the epic of american civilization

the great mexican revolutionary law and the freedom of slaves
 
      devamını gör...
geceye psikolojik bir tespit bırak
“bir insana onun kendine vermediği değeri verirseniz sizde bir kusur olduğunu düşünür. mesela satıcının on lira dediği fincana elli lira vermeyi teklif ederseniz ya sizin saf, yarım akıllı olduğunuzu ya da bu işte bir bit yeniği, art niyet olduğunu düşünür. sen neyin peşindesin diye sorar, kuşku duyar.
insanlara da iyi niyetle, sevdiğiniz, özlediğiniz, kıyamadığınız ya da zor bir dönemden geçtiklerini düşündüğünüz için, beklediklerinin, tahmin ettiklerinin ya da kendilerine layık gördüklerinin cok üzerinde taviz verir fedakarlık yaparsanız sizi samimi bulmazlar, iyi niyetinizden kuşku duyarlar ya da sizi cok değersiz ve kusurlu bulurlar. o yüzden insanların yaşadığı hayata, yaptıkları seçimlere bakarak kendilerine ne kadar değer biçtiklerini görün.
kimseye onun kendine biçtiği değerin üzerinde bir değer biçmeyin."
tülay kök
devamını gör...
uğur şahin'in covid-19'un 10 sene daha aramızda olacak demesi
          virüsler kendi tek zincirli genetik materyalini hücre içine enjekte ederek hücrenin genetik yapısına eklemlenen (entegre) olan cansız yapılardır. virüsler, infekte oldukları hücrelerin genetik yapısına dahil olurlar. virüs, kendisinin çoğalması için gereken yaşamsal proteinleri bulaştığı hücreye ürettirir. virüsle infekte olan hücre bu yorucu üretim prosesinden sonra tükenir. zaten içerde o kadar çok viroid (virusün yavrusu) üretilir ki artık hücreyi patlatarak ortama yayılırlar ve çevredeki hücrelere de bulaşırlar.
bilim insanları viruslerle mücadele etmek için bakterileri model alır. bakteriler, sahip oldukları cas enzimleriyle virusun genetik zincirini parça parça keser ve bu küçük nükleotit zincirlerini kendi dna'sına yapıştırır. böylece hayatı boyunca bir virus kütüphanesi oluşturur. olası bir virus infeksiyonunda bu kütüphaneden düşman viruse spesifik bağışıklık proteinleri, virus öldürücü enzimler üretir.
mrna teknolojisiyle üretilen aşılar da böyle çalışır. mrna aşısı, aslında bizim bağışıklık sistemimizin covid-19 virusune karşı üretmesi gereken bağışıklık proteinlerinin kodunu taşır. vücuda enjekte edilen mrna zincirleri hücrelerimizin ribozomlarında okunarak, bağışık proteinine dönüştürülür. teorik olarak mrna'nın bizim genetik yapımıza entegre olması mümkün değildir. ama bu teoriktir.
günümüzden 165 yıl önce genetik biliminin birkaç temel mekanizmasını keşfettik. soy oluşumu, genetik hastalıklar, ari ırk derken 2 dünya savaşı geçti. bilim insanları günümüzden 65 yıl önce dna'yı keşfetti. insan genom projesi 2003'de tamamlandı.
biyoteknoloji henüz çok yeni bir bilim dalı. bilinmeyen çok şey var, buna rağmen mrna aşısı bütün dünya'ya dikte ediliyor.
pandemide helsinki zirvesi kararlarını ve nuremberg kodu / nürnberger codex virüs yaygarasıyla delindi. prof. dr. uğur şahin, sansasyon yaratmamak için eksik söylüyor; covid19 virusu çocuklarımızın genetiğinde bile görülecek. ben biyoteknoloji mezunuyum. bize derste teorik olarak üreme ana hücrelerinde genetik manipulasyon olmazsa çocuklara hiç bir modifiye genin geçmeyeceği anlatıldı. ama bu teorik bir bilgi. bunun deneyi yapılmış olsa bile raporu gizli örgütler görür. akademisyenlerin yayın okuduğu pubmed, scholar gibi indekslere girmeyebilir. sonuçta her çalışma yayınlanmıyor, yayınlanmaz zaten.
influenza (grip) de virutik bir hastalıktır. yıllardır grip oluruz. grip olduğunuzda bağışıklık güçlendirici, ateş düşürücü ilaç yazardı doktorlar. bazı arkadaşlarım domuz gribi oldu yine aynı şekilde.
sonra bu işin ırk tartışmaları var.
kızamık için batı ülkelerinde fatality oranı %0,02 (binde iki) iken faroe adaları halkında bu oran %78 olarak hesaplanmış. bu nedenle her ülke tam kapanmaya gitmemeliydi. bana göre bu iş çok büyük bir kurgu. çin'deki dijital vatandaşlık ve sosyal puanlama sisteminin "ne kadar başarılı" olduğunu gözümüze sokmak için covid19 vaka sayıları uyduruyorlar.
önce nasıl bulaşıyor diye her yerde propaganda yaptılar. yok damlacık yok tükürük sonra aynı ortamda bulunmak bile bulaştırıyor dendi. şimdi kimse kesin bir şekilde nasıl bulaştığını bilmiyor.
test olayı zaten muamma.
  bilim insanları viruslerle mücadele etmek için bakterileri model alır. bakteriler, sahip oldukları cas enzimleriyle virusun genetik zincirini parça parça keser ve bu küçük nükleotit zincirlerini kendi dna'sına yapıştırır. böylece hayatı boyunca bir virus kütüphanesi oluşturur. olası bir virus infeksiyonunda bu kütüphaneden düşman viruse spesifik bağışıklık proteinleri, virus öldürücü enzimler üretir.
mrna teknolojisiyle üretilen aşılar da böyle çalışır. mrna aşısı, aslında bizim bağışıklık sistemimizin covid-19 virusune karşı üretmesi gereken bağışıklık proteinlerinin kodunu taşır. vücuda enjekte edilen mrna zincirleri hücrelerimizin ribozomlarında okunarak, bağışık proteinine dönüştürülür. teorik olarak mrna'nın bizim genetik yapımıza entegre olması mümkün değildir. ama bu teoriktir.
günümüzden 165 yıl önce genetik biliminin birkaç temel mekanizmasını keşfettik. soy oluşumu, genetik hastalıklar, ari ırk derken 2 dünya savaşı geçti. bilim insanları günümüzden 65 yıl önce dna'yı keşfetti. insan genom projesi 2003'de tamamlandı.
biyoteknoloji henüz çok yeni bir bilim dalı. bilinmeyen çok şey var, buna rağmen mrna aşısı bütün dünya'ya dikte ediliyor.
pandemide helsinki zirvesi kararlarını ve nuremberg kodu / nürnberger codex virüs yaygarasıyla delindi. prof. dr. uğur şahin, sansasyon yaratmamak için eksik söylüyor; covid19 virusu çocuklarımızın genetiğinde bile görülecek. ben biyoteknoloji mezunuyum. bize derste teorik olarak üreme ana hücrelerinde genetik manipulasyon olmazsa çocuklara hiç bir modifiye genin geçmeyeceği anlatıldı. ama bu teorik bir bilgi. bunun deneyi yapılmış olsa bile raporu gizli örgütler görür. akademisyenlerin yayın okuduğu pubmed, scholar gibi indekslere girmeyebilir. sonuçta her çalışma yayınlanmıyor, yayınlanmaz zaten.
influenza (grip) de virutik bir hastalıktır. yıllardır grip oluruz. grip olduğunuzda bağışıklık güçlendirici, ateş düşürücü ilaç yazardı doktorlar. bazı arkadaşlarım domuz gribi oldu yine aynı şekilde.
sonra bu işin ırk tartışmaları var.
kızamık için batı ülkelerinde fatality oranı %0,02 (binde iki) iken faroe adaları halkında bu oran %78 olarak hesaplanmış. bu nedenle her ülke tam kapanmaya gitmemeliydi. bana göre bu iş çok büyük bir kurgu. çin'deki dijital vatandaşlık ve sosyal puanlama sisteminin "ne kadar başarılı" olduğunu gözümüze sokmak için covid19 vaka sayıları uyduruyorlar.
önce nasıl bulaşıyor diye her yerde propaganda yaptılar. yok damlacık yok tükürük sonra aynı ortamda bulunmak bile bulaştırıyor dendi. şimdi kimse kesin bir şekilde nasıl bulaştığını bilmiyor.
test olayı zaten muamma.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
          bugün erkeklerin büyük penise sahip olması bir güçlülük göstergesi sayılır iken antik yunan’da bu durum böyle değildir.  büyük, erekte penisler gücün göstergesi olmaktan ziyade barbarlık ile ilişkilendirilirdi. bunun örneklerini heykel sanatında görebiliriz. erkek bedeninin o dönemki ideal suretlerini ortaya koydukları eserlerde erkeklerin penisleri küçüktür. çünkü küçük penis yüksek kültür, medeniyet ve zeka ile ilişkilendirilir.
      
  devamını gör...
semaver ateşinde çay yapmak için ağaç kesmek
          çayın batsın. çaykolik mangalcı tayfasındandır bu. lan o ağaç sen semaverden çay içesin diye yaşamıyor dürzü.
      
  devamını gör...
normal sözlük yazarlarının almış olduğu en güzel iltifat
          "sen ne kadar çok şey biliyorsun" demişti ünlü bir profesör hocam.
      
  devamını gör...
destansı besim tibuk alıntıları
          türkiye'nin bir tek problemi ankara'dır, onu söyleyeyim. (bkz: ankara) allah'ın belası bir yerdir. türk halkının başına bela bir yer ankara'dır. ankara'yı bir yere satsak toptan, yollasak böyle... uzaya falan yollasak bir gün ankara'yı... tatile yollama projemiz var ama olmuyor.
      
  devamını gör...
en ucuz meyvenin 5 lira olması
          tarımda o kadar da ilerde olmadığımızı gösterir. yok öyle değilse de paramızın bir değerinin kalmadığını gösterir.
az önce markete girdim. en ucuz meyve (bu mevsimde haliyle) portakal olmalı. ama o da ne? portakal 5 lira! onun da üç tanesi 1 kg geliyor. daha ucuz meyve var mı diye baktım, maalesef yoktu. peki bu durumda nasıl tarımda ileri bir ülke oluyoruz? biri bana anlatabilir mi?
  az önce markete girdim. en ucuz meyve (bu mevsimde haliyle) portakal olmalı. ama o da ne? portakal 5 lira! onun da üç tanesi 1 kg geliyor. daha ucuz meyve var mı diye baktım, maalesef yoktu. peki bu durumda nasıl tarımda ileri bir ülke oluyoruz? biri bana anlatabilir mi?
devamını gör...
dağınık ortamda çalışamamak
          ortalığa bir el atıp herşeyi yerli yerine koymadan çalışma motivasyonuna kavuşamama durumu. çok zahmetli olabiliyor bazen. bu dertten muzdarip olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
      
  devamını gör...
sevgili ile fuckbuddy'yi tanıştırmak
devamını gör...
termodinamik
          makine mühendisliği bölümünün en belalı iki dersinden biridir.diğeri için (bkz: akışkanlar mekaniği)
dört tane yasası vardır.sıfırıncı yasa hikayesi nedeniyle ilginçtir.
termodinamiğin sıfırıncı yasası
bilindiği gibi sayma sayıları birden başlamaktadır. buna rağmen, termodinamik yasalarının birden değil de sıfırdan başlamasının sebebi, bu yasanın birinci ve ikinci kanunlarının ortaya konmasından yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra anlaşılabilmesidir.
bu kanun ilk olarak 1931 yılında r. h. fowler tarafından ortaya konmuştur.
bilindiği gibi, yüksek ısılı yerden düşük ısılı yere doğru daima bir geçiş söz konusudur. bu olgudan hareketle, termodinamiğin sıfırıncı yasası, “termal denge” kavramına dayanmaktadır ve şu temel yargı ile ifade edilmektedir:
“iki ayrı cisim bir üçüncü cisimle ısıl dengede ise birbirleriyle de ısıl dengededir.”
bu ifade, temas halinde olan cisimlerin ısı alış verişinde bulunduklarını ve belirli bir süre sonunda da termal dengeye gelerek aynı sıcaklıklara sahip olacaklarını söylemektedir.
termodinamiğin birinci yasası
yoktan enerji üretmek ya da var olan enerjiyi yok etmek için yapılan çalışmaların başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından birinci yasa ortaya çıkmıştır. yapılan deneyler sonucunda, kütle gibi enerjinin de korunduğu sonucuna ulaşılmıştır. termodinamiğin birinci yasası, şu temel yargı ile ifade edilmektedir:
“enerji var iken yok, yok iken de var edilemez, ancak bir halden diğer bir hale dönüştürülebilir.”
bu yargı ile enerjinin yaratılamayacağı ve yok edilemeyeceği bilinerek tüm fiziksel ve kimyasal olaylar için enerji denklikleri yazılır. eğer bir sistem ya da obje enerji kazanırsa bu enerji mutlaka dışardan bir yerden gelmek zorundadır.
giren enerjilerin toplamı=çıkan enerjilerin toplamı
enerji dönüşümü / enerji değişimi= giren enerjilerin toplamı – çıkan enerjilerin toplamı
işin ısıya dönüşümü benjamin thomson (1753-1814) ve james prescott joule (1818-1887) tarafından nicel olarak incelenmiştir. diğer enerji türlerinin tümüyle ısıya dönüştüğünü deneysel olarak gösteren joule, 1840 yılında 1 cal’lik ısının 4,184 j değerindeki işe eşit olduğunu bulmuştur.
birinci yasa içinde iç enerji (u) ve entalpi (h) hal fonksiyonları yer alır. bu değerler ile enerjinin niceliği ortaya koyulur. birinci yasa ile elde edilen verim değerleri ise sistemin termal verimi ifade etmektedir.
birinci kanunu matematiksel olarak kanıtlamak olanaksızdır fakat doğadaki hâl değişimlerinin tümünün birinci kanuna uyduğu bilinir. bu da yeterli bir kanıt olarak sayılabilir.
termodinamiğin ikinci yasası
birinci yasa, enerjinin miktarı ve korunumunu ortaya koyarken ikinci yasa, enerjinin işe dönüşebildiği kısmı yani kalitesini ele almaktadır.
termodinamiğin ikinci yasası, hal değişimlerin herhangi bir yönde değil, belirli bir yönde gerçekleşeceğini söyler. termodinamiğin birinci ve ikinci yasası’nı sağlamayan bir hal değişimi gerçekleşemez.
enerji, daima kendini yok etme eğilimindedir. yani, yüksek potansiyellere ulaşan enerji, kendini daha düşük yoğunluğa sahip başka bir enerji formuna dönüştürme eğilimindedir.
termodinamiğin ikinci yasası, gerçekleşen olayların entropiyi artıracak yönde (enerji miktarının azalması yönünde) gerçekleştiğini ifade etmektedir. doğadaki bütün olaylar ikinci yasaya nedeniyle gerçekleşir.
termodinamiğin ikinci yasası şu temel yargıyı ortaya koymaktadır:
“enerjinin tamamı faydalı işe çevrilemez, bir kısmı sistemin içsel bütünlüğünü korumak için kullanılır.”
ikinci yasaya göre, herhangi bir süreçte bir sistem ve çevresindeki entropi değişimi ya “sıfır” yada “pozitiftir”. yani evrenin entropisi sürekli artma eğilimindedir. bu durumda, ikinci yasaya göre evrendeki hem enerji hem de madde zaman ilerledikçe daha az faydalı iş yapabilir hale gelmektedir.
bir sistemin enerjisi ne kadar fazla ise o kadar fazla iş yapılabilir. bununla birlikte, bir sistemin sahip olduğu enerjinin tümü iş yapmada kullanılamaz; bir kısım enerji sistemin içsel bütünlüğünün korunması için saklanır. bu durumda iş yapabilmede kullanılan enerji genellikle serbest enerji olarak adlandırılır. serbest enerji, bazen ekserji (exergy) olarak da adlandırılır.
termodinamiğin üçüncü yasası
termodinamiğin üçüncü kanunu, mutlak sıfır sıcaklığındaki maddelerin entropisi ile ilgilidir ve esas olarak mükemmel bir kristal maddenin mutlak sıfır sıcaklığındaki (-273c°) entropisinin sıfır olduğunu ifade eder. bu kanunla entropi için başlangıç değer şartları belirlenir.
mutlak sıfır, bir cismin keyfi olarak yakınlaşabileceği, ancak asla erişemeyeceği bir sıcaklıktır. laboratuarda 2.0 x 10-8 k kadar düşük sıcaklıklar elde edildi, ancak mutlak sıfıra ulaşılamadı.
termodinamiğin üçüncü yasası şu temel yargıyı ifade etmektedir:
“bir nesnenin sıcaklığını sonlu sayıda aşamada mutlak sıfıra indirmek olanaksızdır.”
kaynak:
www.enerjiportali.com/termo...
  dört tane yasası vardır.sıfırıncı yasa hikayesi nedeniyle ilginçtir.
termodinamiğin sıfırıncı yasası
bilindiği gibi sayma sayıları birden başlamaktadır. buna rağmen, termodinamik yasalarının birden değil de sıfırdan başlamasının sebebi, bu yasanın birinci ve ikinci kanunlarının ortaya konmasından yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra anlaşılabilmesidir.
bu kanun ilk olarak 1931 yılında r. h. fowler tarafından ortaya konmuştur.
bilindiği gibi, yüksek ısılı yerden düşük ısılı yere doğru daima bir geçiş söz konusudur. bu olgudan hareketle, termodinamiğin sıfırıncı yasası, “termal denge” kavramına dayanmaktadır ve şu temel yargı ile ifade edilmektedir:
“iki ayrı cisim bir üçüncü cisimle ısıl dengede ise birbirleriyle de ısıl dengededir.”
bu ifade, temas halinde olan cisimlerin ısı alış verişinde bulunduklarını ve belirli bir süre sonunda da termal dengeye gelerek aynı sıcaklıklara sahip olacaklarını söylemektedir.
termodinamiğin birinci yasası
yoktan enerji üretmek ya da var olan enerjiyi yok etmek için yapılan çalışmaların başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından birinci yasa ortaya çıkmıştır. yapılan deneyler sonucunda, kütle gibi enerjinin de korunduğu sonucuna ulaşılmıştır. termodinamiğin birinci yasası, şu temel yargı ile ifade edilmektedir:
“enerji var iken yok, yok iken de var edilemez, ancak bir halden diğer bir hale dönüştürülebilir.”
bu yargı ile enerjinin yaratılamayacağı ve yok edilemeyeceği bilinerek tüm fiziksel ve kimyasal olaylar için enerji denklikleri yazılır. eğer bir sistem ya da obje enerji kazanırsa bu enerji mutlaka dışardan bir yerden gelmek zorundadır.
giren enerjilerin toplamı=çıkan enerjilerin toplamı
enerji dönüşümü / enerji değişimi= giren enerjilerin toplamı – çıkan enerjilerin toplamı
işin ısıya dönüşümü benjamin thomson (1753-1814) ve james prescott joule (1818-1887) tarafından nicel olarak incelenmiştir. diğer enerji türlerinin tümüyle ısıya dönüştüğünü deneysel olarak gösteren joule, 1840 yılında 1 cal’lik ısının 4,184 j değerindeki işe eşit olduğunu bulmuştur.
birinci yasa içinde iç enerji (u) ve entalpi (h) hal fonksiyonları yer alır. bu değerler ile enerjinin niceliği ortaya koyulur. birinci yasa ile elde edilen verim değerleri ise sistemin termal verimi ifade etmektedir.
birinci kanunu matematiksel olarak kanıtlamak olanaksızdır fakat doğadaki hâl değişimlerinin tümünün birinci kanuna uyduğu bilinir. bu da yeterli bir kanıt olarak sayılabilir.
termodinamiğin ikinci yasası
birinci yasa, enerjinin miktarı ve korunumunu ortaya koyarken ikinci yasa, enerjinin işe dönüşebildiği kısmı yani kalitesini ele almaktadır.
termodinamiğin ikinci yasası, hal değişimlerin herhangi bir yönde değil, belirli bir yönde gerçekleşeceğini söyler. termodinamiğin birinci ve ikinci yasası’nı sağlamayan bir hal değişimi gerçekleşemez.
enerji, daima kendini yok etme eğilimindedir. yani, yüksek potansiyellere ulaşan enerji, kendini daha düşük yoğunluğa sahip başka bir enerji formuna dönüştürme eğilimindedir.
termodinamiğin ikinci yasası, gerçekleşen olayların entropiyi artıracak yönde (enerji miktarının azalması yönünde) gerçekleştiğini ifade etmektedir. doğadaki bütün olaylar ikinci yasaya nedeniyle gerçekleşir.
termodinamiğin ikinci yasası şu temel yargıyı ortaya koymaktadır:
“enerjinin tamamı faydalı işe çevrilemez, bir kısmı sistemin içsel bütünlüğünü korumak için kullanılır.”
ikinci yasaya göre, herhangi bir süreçte bir sistem ve çevresindeki entropi değişimi ya “sıfır” yada “pozitiftir”. yani evrenin entropisi sürekli artma eğilimindedir. bu durumda, ikinci yasaya göre evrendeki hem enerji hem de madde zaman ilerledikçe daha az faydalı iş yapabilir hale gelmektedir.
bir sistemin enerjisi ne kadar fazla ise o kadar fazla iş yapılabilir. bununla birlikte, bir sistemin sahip olduğu enerjinin tümü iş yapmada kullanılamaz; bir kısım enerji sistemin içsel bütünlüğünün korunması için saklanır. bu durumda iş yapabilmede kullanılan enerji genellikle serbest enerji olarak adlandırılır. serbest enerji, bazen ekserji (exergy) olarak da adlandırılır.
termodinamiğin üçüncü yasası
termodinamiğin üçüncü kanunu, mutlak sıfır sıcaklığındaki maddelerin entropisi ile ilgilidir ve esas olarak mükemmel bir kristal maddenin mutlak sıfır sıcaklığındaki (-273c°) entropisinin sıfır olduğunu ifade eder. bu kanunla entropi için başlangıç değer şartları belirlenir.
mutlak sıfır, bir cismin keyfi olarak yakınlaşabileceği, ancak asla erişemeyeceği bir sıcaklıktır. laboratuarda 2.0 x 10-8 k kadar düşük sıcaklıklar elde edildi, ancak mutlak sıfıra ulaşılamadı.
termodinamiğin üçüncü yasası şu temel yargıyı ifade etmektedir:
“bir nesnenin sıcaklığını sonlu sayıda aşamada mutlak sıfıra indirmek olanaksızdır.”
kaynak:
www.enerjiportali.com/termo...
devamını gör...
normal sözlük'e veda
          sözlüğün bir suçu yok.
sadece burası çok vaktimi alıyor ve kafa dağıtmak için açtığım bu hesaba çok uğramak istemediğimi farkettim.
herkes sevgiyle kalsın.
konuştuğum herkesten özür dilerim tek tek vedalaşmadığım için.
çok da kişi tanımıyorum zaten.
moderatörleri de son defa tebrik ederek gidiyorum.
umarım böyle güzel kampanyalarınız hep devam eder.
sevgiyle kalın.
*
  sadece burası çok vaktimi alıyor ve kafa dağıtmak için açtığım bu hesaba çok uğramak istemediğimi farkettim.
herkes sevgiyle kalsın.
konuştuğum herkesten özür dilerim tek tek vedalaşmadığım için.
çok da kişi tanımıyorum zaten.
moderatörleri de son defa tebrik ederek gidiyorum.
umarım böyle güzel kampanyalarınız hep devam eder.
sevgiyle kalın.
*
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
          sana güvenim kalmadı.
      
  devamını gör...