amele yanığı
(bkz: hepdeğişiyor) isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
uzun bir süre güneş altında kıyafetlerinizle kaldığınızda kıyafet korumasında olan bölgelerin beyaz, vücudun diğer bölgelerinin ise başlarda kırmızımsı bir renge büründüğü, daha sonra bronzlaştığı yanıktır.
ilk birkaç gün kırmızı olan yerlere dokunmak ölümden beterdir, acayip can yakar.
acısını azaltmak için yoğurt sürülmesi tavsiye edilir ama nafiledir, başa gelen çekilecektir.
bir diğer tavsiye ise güneşe çıkılmadan önce güneş kremi sürülmesidir, bu biraz daha etkili olmaktadır.
eğer kişi birkaç gün dayanabilirse o kırmızı yerleri patates gibi soymanın zevkine ulaşacaktır.
dayanıklı değilse o birkaç gün neredeyse yıl gibi gelecektir.
ben de daha çocuklen denize, havuza girdiğim zaman veya güneşin altında uzun süre kaldığım zaman sık sık olurdu hatta şöyle diyeyim alışana kadar canım çıkardı. ama insan het şeye alıştığı gibi bunada alışıyor sevgişi yazarlar. mesela ben birkaç yaz sonra alıştım bu lanet duruma. artık güneşin altında ne kadar kalırsam kalayım ne vücudumda amele yanığı oluyor ne de bir süre sonra vücudumda patates gibi soymak için deri kalkması oluyor.
uzun bir süre güneş altında kıyafetlerinizle kaldığınızda kıyafet korumasında olan bölgelerin beyaz, vücudun diğer bölgelerinin ise başlarda kırmızımsı bir renge büründüğü, daha sonra bronzlaştığı yanıktır.
ilk birkaç gün kırmızı olan yerlere dokunmak ölümden beterdir, acayip can yakar.
acısını azaltmak için yoğurt sürülmesi tavsiye edilir ama nafiledir, başa gelen çekilecektir.
bir diğer tavsiye ise güneşe çıkılmadan önce güneş kremi sürülmesidir, bu biraz daha etkili olmaktadır.
eğer kişi birkaç gün dayanabilirse o kırmızı yerleri patates gibi soymanın zevkine ulaşacaktır.
dayanıklı değilse o birkaç gün neredeyse yıl gibi gelecektir.
ben de daha çocuklen denize, havuza girdiğim zaman veya güneşin altında uzun süre kaldığım zaman sık sık olurdu hatta şöyle diyeyim alışana kadar canım çıkardı. ama insan het şeye alıştığı gibi bunada alışıyor sevgişi yazarlar. mesela ben birkaç yaz sonra alıştım bu lanet duruma. artık güneşin altında ne kadar kalırsam kalayım ne vücudumda amele yanığı oluyor ne de bir süre sonra vücudumda patates gibi soymak için deri kalkması oluyor.
devamını gör...
yazarların takipçilerine söylemek istedikleri
hepinize çoookk teşekkür ederim*. gerçekten aşırı güzel bi ortamda sizin gibi insanlarla tanışmış olduğum için o kadar mutluyum kii. çoğunuzla tanışma konuşma fırsatım oldu ve gerçekten iyi ki tanımışım dedim her seferinde de. iyi ki varsınııız*.
devamını gör...
paris iklim sözleşmesi
bu bir jack the ripper ukdesidir.
şimdi sevgili arkadaşlar, dünyanın sıcaklık ölçümlerinin tutulması olayı, 1860 yılından beri yapılmaktadır.
o tarihten bu zamana kadar, dünya sıcaklığının 0,5-0,8 derece arttığı görülmüş.
bu sıcaklık artışının en büyük nedenleri arasında, fosil yakıt kullanımı, ormanların yok edilerek tarım arazilerin açılması, gibi insanın direkt etkileri ile özellikele sanayinin gelişmesi ile son 150 yılda artan, metan (ch4), karbondioksit (co2), diazotmonoksit (n2o) gibi
genel olarak sera gazları olarak adlandırılan gazların salımında meydana gelen artış, iklimin bozulmasına , dünyanın aşırı ısınmasına, ve buzulların erimesine neden olmakta...
buzulların erimesi, çok trajik sonuçlar doğurabilir. bir kere deniz seviyesi yükselir. deniz suyu seviyesinin
yükselmesi, taşkınlar, kıyı kesimlerde toprak kaybına sebep olur. içeme suyu yada temiz suyun denize karışmasına neden olur.
temiz su kaynaklarının denize karışması, güneşe maruz kalan su miktarı artar buda aşırı buharlaşmaya sebep olur. aşırı buharlaşma aşırı yağmur getirebilir. yada aşırı buharlaşmadan dolayı kuraklık olabilir. yangınlar çıkar.
kıyamettir işte arkadaşlar daha ötesi yok.
işte dünya ülkeleri, birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşma imzalamışlar.
anlaşmanın adı da, paris iklim sözleşmesi.
paris anlaşması uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için çabalamalı planlamalı ve düzenli olarak rapor vermek zorundadır.
mart 2021 itibarıyla, birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesine dahil, 191 üye ülke imzalamıştır. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi imzalayıp, olup anlaşmayı , imzalamayan 6 devlet vardır.
ne yazık ki; bu ülkelerden biride türkiye'dir.
geri kalan 5 ülke ise; eritre, iran, ırak, libya, yemen'dir.
şimdi sevgili arkadaşlar, dünyanın sıcaklık ölçümlerinin tutulması olayı, 1860 yılından beri yapılmaktadır.
o tarihten bu zamana kadar, dünya sıcaklığının 0,5-0,8 derece arttığı görülmüş.
bu sıcaklık artışının en büyük nedenleri arasında, fosil yakıt kullanımı, ormanların yok edilerek tarım arazilerin açılması, gibi insanın direkt etkileri ile özellikele sanayinin gelişmesi ile son 150 yılda artan, metan (ch4), karbondioksit (co2), diazotmonoksit (n2o) gibi
genel olarak sera gazları olarak adlandırılan gazların salımında meydana gelen artış, iklimin bozulmasına , dünyanın aşırı ısınmasına, ve buzulların erimesine neden olmakta...
buzulların erimesi, çok trajik sonuçlar doğurabilir. bir kere deniz seviyesi yükselir. deniz suyu seviyesinin
yükselmesi, taşkınlar, kıyı kesimlerde toprak kaybına sebep olur. içeme suyu yada temiz suyun denize karışmasına neden olur.
temiz su kaynaklarının denize karışması, güneşe maruz kalan su miktarı artar buda aşırı buharlaşmaya sebep olur. aşırı buharlaşma aşırı yağmur getirebilir. yada aşırı buharlaşmadan dolayı kuraklık olabilir. yangınlar çıkar.
kıyamettir işte arkadaşlar daha ötesi yok.
işte dünya ülkeleri, birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşma imzalamışlar.
anlaşmanın adı da, paris iklim sözleşmesi.
paris anlaşması uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için çabalamalı planlamalı ve düzenli olarak rapor vermek zorundadır.
mart 2021 itibarıyla, birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesine dahil, 191 üye ülke imzalamıştır. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi imzalayıp, olup anlaşmayı , imzalamayan 6 devlet vardır.
ne yazık ki; bu ülkelerden biride türkiye'dir.
geri kalan 5 ülke ise; eritre, iran, ırak, libya, yemen'dir.
devamını gör...
beş ressam adı sayamayan biriyle çıkmak
5 ressam sayamaz 100 şair ismi bilir. ezbere şiir okur. zibilyontane kitap ve yazar adı sıralar. tarih bilir, felsefe okur. ana dili gibi yabancı dil konuşur. ne biliyim bunlar en yakın aklıma gelenlerdi. herkesin ilgi alanları farklıdır. senin bildiğini o onun bildiğini sen bilmezsin. birbirinize öğretir birbirinize karışır tamamlanırsınız. böyle hem ilişki hem hayat daha eğlenceli ve çekilir olur.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
yazarların karşılıklı olarak şiir söylemelerini ifade eden bir etkinlik.
kafiyeli-uyaklı olması makbul olan bu başlık altı, karşılıklı girdili atışmaları-tartışmaları da edebi-sanatsal hale getirebilir bence.
aramızdan iki yiğidi sahneye alalım da girizgâh olsun bari. *
kafiyeli-uyaklı olması makbul olan bu başlık altı, karşılıklı girdili atışmaları-tartışmaları da edebi-sanatsal hale getirebilir bence.
aramızdan iki yiğidi sahneye alalım da girizgâh olsun bari. *
devamını gör...
kullanılmayan eşyalar veri tabanı
ben de kitap paylaşabilirim.
devamını gör...
sözlükçülerin nefret ettiği emojiler
dua eder gibi olan emoji,
gözünü kapayan maymun,
birde kırmızı gonca gül.
eakkkk.
hiç biri samimi gelmiyor.
bana bunlarla gelmeyin de neyle gelirseniz gelin.
ohh...
yazdım ya
bir rahatlama geldi.
birde o emojiler gelmezse mis.
gözünü kapayan maymun,
birde kırmızı gonca gül.
eakkkk.
hiç biri samimi gelmiyor.
bana bunlarla gelmeyin de neyle gelirseniz gelin.
ohh...
yazdım ya
bir rahatlama geldi.
birde o emojiler gelmezse mis.
devamını gör...
yazarlardan iç dökmeceler
lütfen yeni şeyler öğrenebileceğiniz birini sevin, beraber öğrenebileceğiniz birini. ne kadar yaş almış olursanız olun* yaşama karşı olan heyecanınıza ortak olacak* birini sevin. sizi ilgiyle dinleyen birini sevin.*. mutluluğunuz için emek veren birini sevin. size özel şeyler: size özel olarak korunsun, ne dostunuzu ne de başkalarını bunlara dahil etmekten kaçının. (özelikle tartışmalarınızı başkalarına açmak, fikir almak gibi bir düşünceye girmeyin, öncelikle kendi aranızda halletmeye çalışın sorunları beraber aşabilin.) size ait bir parkınız olsun mesela; yazını, kışını ve sonbaharını bildiğiniz ağaçlarla çevrili bir park. en büyük sözlerinizi orada verin ona, tabii öncelikle kendinize. hayata dair planlarınızı anlatın ona, saçmalamaktan korkmayın. ancak hayatın gücüne gidecek şeylerden kaçının; onsuz yapamam demeyin; o olursa daha iyisini yaparım, deyin. mutluluğumuzu hiçbir şey bozamaz demeyin; bu mutluluğun devamı için elimden geleni yapacağım, demeyi tercih edin. ve en iyi arkadaşlar olun: ona anlatın; düşüncelerinizi, duygularınızı, sevginizi olduğu kadar nefretinizi anlatın. farklılıklarınızdan (benzerliklerinizden olduğu kadar) mutluluk duyun, onu anlamaya çalışın. bu arkadaşlık ne kadar uzun sürer ya da ne boyuta gelirse gelsin, kişisel sınırlarınızı belirleyin. bir yerde farklı iki birey olduğunuzu unutmayın. yıllarca aynı espriye ilk gün ki gibi gülün. bol film izleyin ve ortak kitaplar okuyun, deneyimleriniz hakkında düşüncelerinizi paylaşın. onu yapıcı şekilde eleştirin; onun da bunu yapmasına izin verin ki gelişebilesiniz. benim için ne kadar zor olsa da; planlarla yaşamayın, hayatın sizin için olan planlarını göz ardı etmeyin. spontane gelişen olaylara kendinizi bırakın... *
devamını gör...
#sapıkalihantutuklansın
suçlu olan tek kişi o değil, onu yetiştiren aile de suçlu! biri biterken diğeri başlıyor. hayretler içerisindeyim. sadece dirimiz değil ölümüz de tehlikede. 3 yaşındaki bir bebeğe tecavüz ettiğini de söylemiş bu sapık. şimdi bunu tutuklayıp içeride bakacaklar öyle mi? çok şey söylemek istiyorum çok şey!
tanım: eğilip bir tarafını zor gören, beyni sapıklıkla dolu olan bir adet yavşak.
tanım: eğilip bir tarafını zor gören, beyni sapıklıkla dolu olan bir adet yavşak.
devamını gör...
sınavdan 98 aldığı için ağlayan öğrenci
ismini yazmayı unutmuş olabilir.
t: hayatı boyunca başarının kölesi olması muhtemel öğrencidir. ilkokulda kağıdını 360° kapatma ile serüvenini, profesyonel iş hayatına geçtiğinde çok çalışmanın başarılı olmak için yeterli tek unsur olmadığını anlayarak rakiplerinin ayağını kaydırma, aynı statüdeki veya altındakilere mobbing uygulama vb. türlü uygulamalar ile destekleyerek biznıs life'ta hayatta kalma mücadelesini sürdürecektir.
t: hayatı boyunca başarının kölesi olması muhtemel öğrencidir. ilkokulda kağıdını 360° kapatma ile serüvenini, profesyonel iş hayatına geçtiğinde çok çalışmanın başarılı olmak için yeterli tek unsur olmadığını anlayarak rakiplerinin ayağını kaydırma, aynı statüdeki veya altındakilere mobbing uygulama vb. türlü uygulamalar ile destekleyerek biznıs life'ta hayatta kalma mücadelesini sürdürecektir.
devamını gör...
ddos
web siteleri, e-posta sistemleri, online ödeme sistemleri gibi sistemlerin karşılayabileceğinin çok üzerinde sahte bir yoğunluk yaratılması ya da hedef sistemin kaynaklarının yüksek oranlarda tüketilmesi ile sitelerin yayınını engellemek ve işlevsiz kılmak için gerçekleştirilen siber saldırılardır. ddos saldırılarında temel amaç bilgi sızdırmak ya da kar sağlamak değil, saldırı geçekleştirilen hedef sistemin çalışamaz hale gelmesine neden olmaktır.
ddos saldırıları genel çerçevede “zombi” makineler kullanılarak oluşturulan “botnetler” ile gerçekleştiriliyor.
zombi; sahibinin haberi olmadan, virüs ya da trojen ile ele geçirilmiş ve çeşitli amaçlar için kullanılan bilgisayar sistemleridir. zombi bilgisayarların oluşturulmasının temel nedenleri; saldırganların gizlenerek, kendilerini tehlikeye atmadan işlem gerçekleştirmek ve saldırı ağlarını güçlendirmek istemeleridir. bu sebepler ile zombiler, ddos saldırıları için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
botnet ise zombiler kullanılarak oluşturulan sanal bilgisayar orduları olarak tanımlanabilir. botnet’ler istenmeyen e-posta gönderimi, virüs ve zararlı yazılım yaymak, siber saldırılarda kullanılmak gibi amaçlar için oluşturulmakta ve ddos saldırılarında ara eleman olarak kullanılmaktadırlar.
ddos saldırıları genel çerçevede “zombi” makineler kullanılarak oluşturulan “botnetler” ile gerçekleştiriliyor.
zombi; sahibinin haberi olmadan, virüs ya da trojen ile ele geçirilmiş ve çeşitli amaçlar için kullanılan bilgisayar sistemleridir. zombi bilgisayarların oluşturulmasının temel nedenleri; saldırganların gizlenerek, kendilerini tehlikeye atmadan işlem gerçekleştirmek ve saldırı ağlarını güçlendirmek istemeleridir. bu sebepler ile zombiler, ddos saldırıları için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
botnet ise zombiler kullanılarak oluşturulan sanal bilgisayar orduları olarak tanımlanabilir. botnet’ler istenmeyen e-posta gönderimi, virüs ve zararlı yazılım yaymak, siber saldırılarda kullanılmak gibi amaçlar için oluşturulmakta ve ddos saldırılarında ara eleman olarak kullanılmaktadırlar.
devamını gör...
makyajını sil tecavüzden kurtul
beynini aldır yaşamaktan kurtul.
devamını gör...
empat olmak
kabı çabuk dolan insanlardır. normal insanları 1 derece etkileyen bir olay, empatları 100 derece etkiler. dolan kaplarını boşaltmak için kalabalık ortamlara * girmemeleri, doğada çok vakit geçirmeleri tavsiye olunur. empatlar, isteseler de istemeseler de dert dinleyen insanlardır. dertli insanlar, nerede olsalar gelip onları bulurlar ve kendi duygularını onların üzerlerine boca ederler. hayır demeyi öğrenmeleri, dert dinlemekten vazgeçmeleri gerekir. empat olup olmadığınızı öğrenmek isterseniz buraya tık tık.
devamını gör...
öğretmenin trip atıp dersten çıkması
hiç, bir sınıfımı kontrol edemediğim için sınıfı terk ettiğimi hatırlamıyorum. insanız bazen öğrencilerimin bazen de benim zor zamanlar geçirdiğimiz oluyor. bazen ben onları üzüyorum, bazen de onlar beni üzüyor ama genel olarak sınıf yönetiminde çok zorlanmıyorum, sene başında belirlediğimiz kurallar silsilesi ile çözüyoruz. bir de birazcık sivri dilli bir öğretmen olduğumdan..................yargımachine'dir kendisi, pek bulaşmayın diye üst sınıfların tembihlerine maruz kaldıklarından biraz da temkinli yaklaşıyorlar bana karşı. ha buradan ben çok sertim mesajı falan vermeye çalışmıyorum hatta aksine bazen daha disiplinli olmalıyım, çok sabırlıyım diye düşündüğüm zamanlar oluyor. anlatmak istediğim genel olarak orta noktadayız. sıkıntı yaşarsak da biraz dolaşıp birbirimize, sonra yine olması gerekene dönüyoruz.
benim asıl anlatmak istediğim ise bunun tam tersini yaşadığım bir andır. sınıftan çıkamadığım, çakılıp kaldığım bir an.
bir gün dersteyiz telefonum çalıyor. sessizde olur dersteyken açmıyorum. tekrar çalıyor. yine açmıyorum. bir mesaj geliyor sonra. ablamdan "doktor dedi ki bu durum ölümcül olabilirmiş, hemen istanbul’a gitmem gerekiyormuş, hatta genetik olduğu için seni de ozi'yi de kontrol ettirmemiz lazımmış."
mesajı okuyorum. sınıfa dönüyorum. bugün burada bırakıyorum gençler, diyorum. şaşırıyorlar ama tabii ki ders bırakılmış coşku ile defterleri toplayıp sohbete başlıyorlar uğultuyla.
bense ne yapacağımı bilemez bir halde oturuyorum sandalyeye. son ders ama yirmi dakika var bitmesine. düşünüyorum. ablam ölebilir. benim ablam ölemez, ölmemeli diyorum. 4 yaşındaki yeğenim aklıma geliyor. ozi'cim annesiz büyüyemez diyorum. ablam ölürse ona ben bakarım ama ben annesinin yerini tutamam ki diyorum. düşündükçe gözümden yaşlar akıyor. kendimi durduramıyorum. sınıftaki uğultu yavaş yavaş azalıyor. çocuklar da şaşkın. benim gözyaşlarım defteri ıslatıyor. ece dayanamıyor geliyor yanıma, sarılıyor. "hocam iyi misiniz? hocam yapabileceğimiz bir şey var mı?" sesleri sarıyor etrafı. birazcık sakinleşmeyi başarıp konuşuyorum sonra ailemden kötü bir haber aldım,merak etmeyin her şey yoluna girecek diyorum. yüreğim parça parçayken ben o çocuklara meram anlatıyorum.
bu yüzdendir ki o kapıyı çarpıp giden öğretmenleri yargılamadan önce onların da insan olduğunu gözardı etmeden yazın lütfen. bazen okurken bu yazılanları canım acıyor, genellemeleri gördükçe utanıyorum.
benim asıl anlatmak istediğim ise bunun tam tersini yaşadığım bir andır. sınıftan çıkamadığım, çakılıp kaldığım bir an.
bir gün dersteyiz telefonum çalıyor. sessizde olur dersteyken açmıyorum. tekrar çalıyor. yine açmıyorum. bir mesaj geliyor sonra. ablamdan "doktor dedi ki bu durum ölümcül olabilirmiş, hemen istanbul’a gitmem gerekiyormuş, hatta genetik olduğu için seni de ozi'yi de kontrol ettirmemiz lazımmış."
mesajı okuyorum. sınıfa dönüyorum. bugün burada bırakıyorum gençler, diyorum. şaşırıyorlar ama tabii ki ders bırakılmış coşku ile defterleri toplayıp sohbete başlıyorlar uğultuyla.
bense ne yapacağımı bilemez bir halde oturuyorum sandalyeye. son ders ama yirmi dakika var bitmesine. düşünüyorum. ablam ölebilir. benim ablam ölemez, ölmemeli diyorum. 4 yaşındaki yeğenim aklıma geliyor. ozi'cim annesiz büyüyemez diyorum. ablam ölürse ona ben bakarım ama ben annesinin yerini tutamam ki diyorum. düşündükçe gözümden yaşlar akıyor. kendimi durduramıyorum. sınıftaki uğultu yavaş yavaş azalıyor. çocuklar da şaşkın. benim gözyaşlarım defteri ıslatıyor. ece dayanamıyor geliyor yanıma, sarılıyor. "hocam iyi misiniz? hocam yapabileceğimiz bir şey var mı?" sesleri sarıyor etrafı. birazcık sakinleşmeyi başarıp konuşuyorum sonra ailemden kötü bir haber aldım,merak etmeyin her şey yoluna girecek diyorum. yüreğim parça parçayken ben o çocuklara meram anlatıyorum.
bu yüzdendir ki o kapıyı çarpıp giden öğretmenleri yargılamadan önce onların da insan olduğunu gözardı etmeden yazın lütfen. bazen okurken bu yazılanları canım acıyor, genellemeleri gördükçe utanıyorum.
devamını gör...
yazılı olmayan kurallar
hiç kimse otobüste yaşlılara yer vermek zorunda değil istiyorsa ayağı olmasın banane kardeşim bu benim problemim mi hayır vicdanı duygularıma kalmıştır ister veririm ister vermem
devamını gör...
çocukken inanılmaz kıymetli olan şeyler
erkek değilim ama taso, misket ve gazoz kapakları koleksiyonum vardı.
dokunmayın ağlarım
dokunmayın ağlarım
devamını gör...
demokrasi
büyük sioux rezervasyonuna çok fazla toprak bıraktıklarını düşünen beyaz adamlar, kızılderililerle yeniden toplantılar yaparlar ve yeni bir antlaşma yapıp, topraklarının bir kısmını daha bırakmalarını isterler.
bütün sioux reisleri oradaydı ama sadece herkesin saygı duyduğu oturan boğa, "zaten ülkelerinin çoğunu beyazların aldığını, artık verecek bir çakıl taşı dahi olmadığını" söyledi ve kalkıp gitti. oturan boğa'nın toplantıyı terketmesi üzerine bütün reisler onu takip etti.
beyazlar farkına vardı ki, kızılderililerin oturan boğaya olan saygısı devam ettikçe, tek vücut gibi hareket edecekler ve toprak satışı olmayacaktı. tek tek reislere gidilerek, kendilerinin bir birey olduğu, kendi seçimlerini yapabilecekleri, bir başkasının sözüyle hareket etmemeleri gazı verildi. oturan boğa'nın ön planda olmasını, herkesin ona saygı duymasını kıskanan reisler, bunu fırsat bildiler. bütün bunlara rağmen hâla gaza gelmeyenler, sürgünle, ölümle... tehdit edildiler.
sonunda toplantı günü gelmişti. oturan boğa geçen seferki gibi verilecek toprakları olmadığını sert bir şekilde söyledi ve toplantıyı terkedecekken, eskiden beri oturan boğayı kıskandığı bilinen bir reis, ben satışa razıyım dedi. oturan boğa şaşkın ve kızgındı, o reisin kıskançlığını biliyordu ama gözünün önünde bütün reisler toprak verilmesini kabul ediyordu. beyazların planı tutmuştu, büyük sioux toprakları daha da küçülecekti.
bir gazeteci, oturan boğa'ya "topraklarının satılması hakkında kızılderililer ne düşünüyor" diye sordu. oturan boğa dediki, "ne kızılderilisi ? buradaki tek kızılderili benim."
bütün sioux reisleri oradaydı ama sadece herkesin saygı duyduğu oturan boğa, "zaten ülkelerinin çoğunu beyazların aldığını, artık verecek bir çakıl taşı dahi olmadığını" söyledi ve kalkıp gitti. oturan boğa'nın toplantıyı terketmesi üzerine bütün reisler onu takip etti.
beyazlar farkına vardı ki, kızılderililerin oturan boğaya olan saygısı devam ettikçe, tek vücut gibi hareket edecekler ve toprak satışı olmayacaktı. tek tek reislere gidilerek, kendilerinin bir birey olduğu, kendi seçimlerini yapabilecekleri, bir başkasının sözüyle hareket etmemeleri gazı verildi. oturan boğa'nın ön planda olmasını, herkesin ona saygı duymasını kıskanan reisler, bunu fırsat bildiler. bütün bunlara rağmen hâla gaza gelmeyenler, sürgünle, ölümle... tehdit edildiler.
sonunda toplantı günü gelmişti. oturan boğa geçen seferki gibi verilecek toprakları olmadığını sert bir şekilde söyledi ve toplantıyı terkedecekken, eskiden beri oturan boğayı kıskandığı bilinen bir reis, ben satışa razıyım dedi. oturan boğa şaşkın ve kızgındı, o reisin kıskançlığını biliyordu ama gözünün önünde bütün reisler toprak verilmesini kabul ediyordu. beyazların planı tutmuştu, büyük sioux toprakları daha da küçülecekti.
bir gazeteci, oturan boğa'ya "topraklarının satılması hakkında kızılderililer ne düşünüyor" diye sordu. oturan boğa dediki, "ne kızılderilisi ? buradaki tek kızılderili benim."
devamını gör...
yakını ölmüş birine teselli verme yöntemleri
"üzülme, ağlama, yapma böyle, daha çok uzun bir hayat var önünde.." gibi ifadeler yerine o kişiye onu anladığınızı hissettirmeniz gerekir. çoğu zaman sözlerden ziyade gözler konuşmalı zannımca. gözlerinizle onun acısını hissettiğinizi o kişiye anlatabilirseniz işte bu dünyanın en etkili teselli yöntemidir. "ağla, dök içini.. bak burada her zaman yaslanacağın bir çift omuz olacak" demek insana kendini gerçekten iyi hissettirir.
(bkz: empati)
(bkz: empati)
devamını gör...
nazlı ılıcak
her dönemin kadını olarak gemisini yüzdürme konusunda ustaydı, mehmet barlas ile aynı kalibre bunlar, ta ki siyasal islam ile tanışana dek, ters rüzgara yakalanınca gemisi karaya oturdu.
devamını gör...
türkiye'de tartışma kültürü
türkiye'de tartışma kültürünün adımları;
1) karşıdaki insanın konuşmasına izin vermeden durmaksızın kendi argümanlarını anlatmak.
2) karşıdaki insan argümanlarını anlatırken durmadan lafını kesmek.
3) haklı çıkılamayan konuyu alıp bir anda başka bir yere götürmek. (sen onu diyorsun ama bir de şu var gibi)
4) argümanlarla haklı çıkılamadığında sesini yükselterek karşı tarafı bastırmaya çalışmak.
5) karşı tarafa küfür etmek ve/veya çevreden destek gelmesini sağlayacak iftiralar atmak.
6) argümanların ve beynin yetmediğini anlayıp kavga çıkarmak.
ve kapanış.
1) karşıdaki insanın konuşmasına izin vermeden durmaksızın kendi argümanlarını anlatmak.
2) karşıdaki insan argümanlarını anlatırken durmadan lafını kesmek.
3) haklı çıkılamayan konuyu alıp bir anda başka bir yere götürmek. (sen onu diyorsun ama bir de şu var gibi)
4) argümanlarla haklı çıkılamadığında sesini yükselterek karşı tarafı bastırmaya çalışmak.
5) karşı tarafa küfür etmek ve/veya çevreden destek gelmesini sağlayacak iftiralar atmak.
6) argümanların ve beynin yetmediğini anlayıp kavga çıkarmak.
ve kapanış.
devamını gör...